Yanınızdayım, bilirseniz.
Beni sevmeyenlerin sevgisini kazanmakla geçti tüm meslek yaşantım. Kendimi boşlukta hissettim zaman zaman. Hiç sevdiremedim, çabalarım olsada!
Mutluluk öykünmesinde, duygularım ve arzularım vardır elbette. Bundan daha evrenseli olamaz bence. Kendi kendime bakışlarım da.
Toplumda erinç sayılan olgular vardı. Tüm düşlerimde.
Beni tanımamalarıdır solgunluğum, küskünlüğüm, çaresizliğim, duygularım. Tanımak istemezler benliklerinde, hak dağılımında, eşit paylaşımın gerçeğini tanımadıkları gibi.
Kendilerine özgüsel ve okulsal kişiliklerinin erinç paylaşımları önceliklidir!
Olgularda, birilerinin belirlemesinde saklıdır haklarım. Umutlarımın ötesinde kalanlardır bence.
Ortalarda dolanan içi boşaltılmış söylemler.
Çağdaş hak paylaşımı bilincine ulaşılamayan ortamında verdiğim, vermeğe çalıştığım, içtenlikli tüm hizmetlerimle, varlığımla ayakta duranların dışlamasındayım. İş’de güçlü, aş’da güçsüzümdür!
Üstünlüklerim, verilerim görünmez. Gösterilmek istenmez! Bilinmez.
Şehadet mertebesine ulaşılır bazen. Varlığım iki dudak arasındadır.
Gözlerimi kaparım, vatan derim, koşarım, tek söylemlerine.
Çok kitap okurum, tanırım ortamı.
Bilgilerim küllendiğinde insan olduğum unutulur. Baskının ve yıldırmanın her türlüsünü yaşadım. Yaşayanlar vardır, uslu çocukçasına. Sesim, nefesim kısılır bazen, üzgünlüğümde.
Uyarım, uydum, uydurmak istedikleri içtensizliklerine. Yine de itelenirim.
Beni tanımayanların, paylaşımsız duyguları benim içindir.
Bütün yükün bana yüklendiği ortamdayım. Taşırım gücümün üstünde olsa bile. Mantıksız da olsa katlanırım olgulara acı, acı gülümseyerek.
Her söz ağıza yakışmaz ama bana yakıştırılır. Tüm olumsuz dışlama, yok saymalar, görünmez güç gibiyimdir, konu hizmet olunca.
Ama yine de, bir küçümsemedir ödülüm.
Anlayışsızlıkların vurgusudur bencileyin.
Belki konuşmayı bilirim ben de, yerine göre.
Ama ortam hiyerarşi ile tıkalıdır!
Yenileştirilmiş, varsayımı ile öne sürülen, çağdaş olmayan. Adı “Yeni Disiplin Yasası” denilen yasalar vardır dilimi buran. Bilinçli olsam da, devletin başka kurumlarında olmayan, nedeni bilinmez bu ayrıcalığın!
Anlatımdan uzaktır. Bir sırdır kendi içeriğinde, yılların getirdiği varsayılan.
Böyle gelmiş, böyle gitmesi istenen alışkanlıktır, belkide.
Oysa, dünyada, çağdaş ülkelerde, şaha kalkan insan haklarının yasaları vardır, içtenlikli.
Devletimizce benimsenmiştir bu insan hakları yasaları. Kabul görülmüştür. Altlarına imza atılmış, onanmış benim devletimce.
Eşitlik olgusu içeren, eşit paylaşımı öngören kuralları var.
Belli bir noktada tıkanır ülkemizin, bazı özel kurumlarında.
Farklı okulsal insan güçleri vardır, varsayımlı güçlerini kullanan.
Verilerimin değeri paylaşılır, bana değer vermeyenler arasında. Sonra, arkalara itilirim birdenbire, konu paye olunca.
Bulunduğum statü ve yeri hatırlamamı isterler belki.
Öykünmenin temelinde, içtensizlikler yattığı için.
Hani, bir umuttur bendeki, kabul edilmeyen.
Bir lokma, bir hırkaya eyvallah cinsinden.
Hak, adalet, lokma, rızık, statüko, mutluluk, huzur, çaba, cesaret, şehitlik, mobing, eziyet -dindarların baş söylemi olan zulüm- dolanır durur ortalarda, herkesin dilinde olan.
Yeniden canlansa da kişiliğim “Demogles’ in kılıcı” vardır sanki tepemde.
“Öyle nereye?” derler umut yolculuğına çıktığımda. Dertlerimi, ızdırabımı, açlığımı anlatma çabasına düştüğümde.
Çağdaşlık var sanırım, zaman zaman arzularımın olgularının anlatımında.
Bu da değer yargılarımı alt üst etmenin farklı bir yoludur, olumsuzlukların.
Verilerimin üstü küllenip, kendi değerlerini, üste çıkarmaktır gaye. Zamandır sanki, çağdaşsızlık paylaşımında. Benim değerlerimin yok olduğu ortamda.
Korkunun getirdiği içtenliksiz, gereğinden fazla saygılı görünmektir bana düşen.
Sorulan sorulara mecbur tutulurum sonra.
Bir türküdür sanki yıllardır söylenen, ninniye benzerlik içeriğinde.
Benim de acılı türkülerim var derim, elbette.
Kulakları kaşındırdığı için söylememe izin vermezler gibi.
Günün birinde, başka bir türkü çağıran olursa; hemen kısarlar sesini onun, özel yasaların olguları ile.
“İnsan dediğin biraz direngen olmalı” derler. Alışılmış türkülerin devamıdır, onları mutlu eden.
Nasıl güvenmeli böylesine?
Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de, adaletli olmaları gerekir.
Pascal
Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.
EflatunAdaletsizlik hükme acılık, geciktirme de tatsızlık verir.
Bacon
Devletin hazinesi adalettir.
KonfüçyusZayıf daima adalet ve eşitlik ister.Halbuki bunlar kuvvetlinin, umurunda bile değildir.
Aristoteles
derler mütefekkirler.
Hani bir olgu vardır çalışma ve iş ortamımda.
Ben hep buradayım, hiç de uzağınızda değilim. Elimden geldiğince yardımcınız olurum. Çok, pek çok gücüm vardır benim. 98000’e varan olgularla tüm gücüm yalnızlığımın, itilmişliğimin ürünleridir.
Bende var olanları, dağıtmak isterim hizmet olarak. Ve hizmetlerimin faydalarını, sonuçlarını.
Buyurun, buyurun dilediğiniz kadar alın emeklerimden. Minnet duygusu beklentim de yoktur benim.
Beni görmek istemeseniz de, amacım sizi incitmek değildir.
Yalnızca sizlerden ilgidir, sevgidir, içtenliktir beklentilerim, ne kadar ezilsemde.
Bana veremediğiniz, vermek istemediğiniz sevgiyi, değeri, hep size verme çabasındayım.
Kalıcı hiç bir şey mutluluk vermiyor bana artık. Yaşım 81 olunca! Ne insan, ne eşya, ne de duygu. Giydiklerim yakışmıyor, yediklerim yatışmıyor artık.
Beklentim; tatlı bir bakış, gülümsemenin varlığı, mutluluğumdur benim.
Zamanla üzeri toz kaplanan, bir türlü verilemeyen haklarımdır, beni üzen!
Yüreğim buruk, acılı. Sevgiye dönüşmeye istekli gibi. Bir yandan ürpertili saygı duyguları ile başım eğiktir.
Bir yanda da şaşkınlık, hak ettiklerimi alamanın ezikliği içinde, olanları benden başkası bilemez, asla.
Kutsal bir fısıldamadır sanki kulağıma. Kafamda eski belirsizliklerle sezinliyorum. Büyülerin bozulması, benzerliğidir haklarıma kavuşmam.
Durmadan anlatırım kendimi, derdimi.
Çıt çıkarmadan bir ağlayıştır, benimki…
Mehmet KAYALI
Deve’ye boynun neden eğri diye sormuşlar; Nerem doğru ki yanıtını vermiş.
Mücadele tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini alan bu yönetim ne yazıkki mücadele tarihinin en büyük hayal kırıklığı olmuştur. Bırakın sorun çözmesini kişisel hesaplar yüzünden yarattığı tepki ile sorunlarımızın çözümü önünde engel teşkil etmiştir. Bu yönetime nasıl destek verdiğimizi https://www.emekliassubaylar.org/component/k2/item/2077-vicdaninizin-sesini-dinleyin yazımda belirtmeye çalıştım, Seçilmek için şeffaf bir yönetim sözü veren bay Ahmet KESER kişisel hesaplarını aymazlıklarını sorgulayanlara karşı kin ve nefret içinde hareket etmiştir.Toplumun değerlerine dinamit atan YAŞ üyelerine hakaretten yargılanan bir ahlaksızı genelbaşkan yardımcısı yapan zihniyet hangi sorunu çözebilir? Biat edenler biraz ahlakınız ve vicdanınız varsa bu aymazlıkları küçük çıkarlarınız için desteklemekten algı yaratmaktan vazgeçin önümüzde 40 yılda bir ele geçen fırsatı değerlendirmenin çarelerine katkı sağlayın yoksa bu ayıp ve vebal sizin bu dünyada ve ahırette de yakanızı bırakmıyacaktır .Gerçekleri belgeleri ile açıklayan Sn.Ersel AKSU’nun şahsında Assubay sevdalılarına sevgi ve saygılarımı sunuyorum