İçinde bulunduğumuz şartlar, yaşamak zorunda kaldığımız bu günler bizleri bir çok şeyden de koparıp,
Sevdiklerimizden de ayırıyor,
Ülkenin bir tarafı cehennem halini almış, kendisini oralara feda edip sevdiklerini, sevgililerini, eşlerini memleketlerinde, güven duydukları yerlerde bırakan o kadar çok arkadaşımız var ki,
Zaten çok sıkça yaşadığımız tayin dönmelerinden alışıktır Assubay ailesi özlem içinde yaşamaya,
Özlem, hasret; rütbelerde görülmeyen bir simgedir, sırmalı ay-yıldızın içinde gizlenmiştir bir yerlerinde,
Bunu 5 yaşındaki asker çocuğu bilir de koskoca bir ülke göremez,
Bir çok arkadaşımız bu yüzdendir ki farklı duygular yaşıyor,
Hepimizin yaşadığı şeyler bunlar,
Heyecan, Hüzün, Kara bir Haber ya da Umut,
Bekleyiş; belki de en zor olan budur,
Duygularını birer cümle ile paylaşıyorlar arkadaşlar sayfalarında
Bazıları ise yalnızca bir kelime ile,
Bazen bir Gemi ismi
Ya da ismini sadece çatışmalardan duyduğumuz bir Karakolun adı,
Ya da bilmem hangi dağın tepesindeki bir Radar,
Assubay’ın evi yoktur aslında,
Öyle bildik, ailenin beraber yaşadığı
Eş çocuklar yerleşik bir hayat yaşamazlar,
Nasıl yaşasınlar ki?
Evleri bir gemidir bazen,
Akdeniz’in dingin suları eşlik eder ona 3 ay bilemedin 5 ay,
Dalgaların güverteye her vurduğunda
Ailesinden bir adım daha uzaklaşır Assubay,
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağın tepesinde
Üç gözlü bir Karakol’dur bazen de
Bir gözü Korumakla görevli olduğu topraklarda
Diğer gözü ona emanet Mehmetçik’lerdedir,
Ya da Bir sınır kasabasında
Gözünü kırpmadan bekler
Güneş doğarken de
Batarken de oradadır,
Diyarbakır’ın ayazında da
Kavurucu sıcağında da
O hep F-16 uçağının altındadır
Elleri bazen soğuktan motora yapışır
bazen sıcaktan,
Gecede hangarda uçağını bekler
Bir dahaki güne
Onlar hep gökyüzünde uçsunlar diye..,
Evet, evleri yoktur,
Onlara sahip çıkacak kimseleri de,
Ne bir Devlet,
Ne bir Cumhurbaşkanı
Ne Başbakan
Ne Paşa Ne de Bakanlar Vardır,
Ama
Canları Pahasına Savundukları
Onlara Ev Olmuş
Bir Yurtları Vardır….
İçinde bulunduğumuz şartlar, yaşamak zorunda kaldığımız bu günler bizleri bir çok şeyden de koparıp,
Sevdiklerimizden de ayırıyor,
Ülkenin bir tarafı cehennem halini almış, kendisini oralara feda edip sevdiklerini, sevgililerini, eşlerini memleketlerinde, güven duydukları yerlerde bırakan o kadar çok arkadaşımız var ki,
Zaten çok sıkça yaşadığımız tayin dönmelerinden alışıktır Assubay ailesi özlem içinde yaşamaya,
Özlem, hasret; rütbelerde görülmeyen bir simgedir, sırmalı ay-yıldızın içinde gizlenmiştir bir yerlerinde,
Bunu 5 yaşındaki asker çocuğu bilir de koskoca bir ülke göremez,
Bir çok arkadaşımız bu yüzdendir ki farklı duygular yaşıyor,
Hepimizin yaşadığı şeyler bunlar,
Heyecan, Hüzün, Kara bir Haber ya da Umut,
Bekleyiş; belki de en zor olan budur,
Duygularını birer cümle ile paylaşıyorlar arkadaşlar sayfalarında
Bazıları ise yalnızca bir kelime ile,
Bazen bir Gemi ismi
Ya da ismini sadece çatışmalardan duyduğumuz bir Karakolun adı,
Ya da bilmem hangi dağın tepesindeki bir Radar,
Assubay’ın evi yoktur aslında,
Öyle bildik, ailenin beraber yaşadığı
Eş çocuklar yerleşik bir hayat yaşamazlar,
Nasıl yaşasınlar ki?
Evleri bir gemidir bazen,
Akdeniz’in dingin suları eşlik eder ona 3 ay bilemedin 5 ay,
Dalgaların güverteye her vurduğunda
Ailesinden bir adım daha uzaklaşır Assubay,
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağın tepesinde
Üç gözlü bir Karakol’dur bazen de
Bir gözü Korumakla görevli olduğu topraklarda
Diğer gözü ona emanet Mehmetçik’lerdedir,
Ya da Bir sınır kasabasında
Gözünü kırpmadan bekler
Güneş doğarken de
Batarken de oradadır,
Diyarbakır’ın ayazında da
Kavurucu sıcağında da
O hep F-16 uçağının altındadır
Elleri bazen soğuktan motora yapışır
bazen sıcaktan,
Gecede hangarda uçağını bekler
Bir dahaki güne
Onlar hep gökyüzünde uçsunlar diye..,
Evet, evleri yoktur,
Onlara sahip çıkacak kimseleri de,
Ne bir Devlet,
Ne bir Cumhurbaşkanı
Ne Başbakan
Ne Paşa Ne de Bakanlar Vardır,
Ama
Canları Pahasına Savundukları
Onlara Ev Olmuş
Bir Yurtları Vardır….