Bu akşam Ulusal kanal da Aydınlık gazetesi köşe yazarı Sayın Oktay YILDIRIM ın yeni çıkan kitabı olan “ ASTSUBAY HAKKINDA HER ŞEY “ in tanıtımına dair bir sunum konuşması ve mini bir röportaj proğramı yayımlandı.
Sayın Yıldırım sözlerine “ konferans “ diyerek başladı ama tek kişilik konuşmasından ,ortamdan, içeriğinden de anlaşıldı ki proğram tamamen kitap tanıtımına yönelik bir mini panelden başka bir şey değildi.
Proğramın içeriğini beğenmedim. Neden derseniz ?
Öncelikle, Sayın Yıldırım Subay ve Assubaylar arasındaki ana ayrışımı ve farklılığı, yani temel adaletsizliği giderici çözümün adresini “ tek kaynaklı Birleşik Askeri lise “ olarak tarif ediyor.
Diyor ki “ Bir tane Askeri Lise Okulu olmalıdır. başarılılar ihtiyaç kadarı Subay, kalan başarısızlar ise Assubay olmalı “ diyerek son derece saçma, anlamsız, ve yanlış bir adrese kırk yıllık çilemizi bir başka çileye daha yol açacak biçimde yönlendiriyor.
Buradan soruyorum
“Çocuğunun doktor olmasını isteyip te tıp fakültesine gönderebilen kaç tane asker ailesi var ?”
Yani aynı askeri liseden mezun olan 100 öğrencinin 35 tanesi Harp Okuluna gidip Subay olur iken 65 tanesi Assubay olacak.
Sonra ?
Sayın Yıldırımın kitabındaki çözümle, o 65 daha az başarılı genç ömür boyu yine Assubay olarak kalıp aynı yazgıyı mi yaşayacak.?
Bu seferde yine o 35 in statüko tahakkümü kemikleşip, kronikleşip töresel ananeye mi dönüşecek.
Umuyorum kitapta bu şekilde değildir, sadece dil sürçmesidir.
Arkasından devamla sicil örneği geliyor
“ Herkes yeteneklerince % 50 tam sicilli olacak.
Nedir bu yetenekler.? Yabancı dil mi ? Bilgisayar mı ? Mühendislik , teknik , bilgi ve becerisi mi ?
Herkesin üstün meziyet ve becerisi yok ki,
Ana kriter nedir ki ?
Ya düz olanlar, Piyadeler, Topçular, Muharip sınıflar.
Mesela , Denizci ile jandarmanın, veya Havacı ile Karacının sınıfsal zorluk dereceleri ve şartları, o şartlara göre donatılan insanların mesleki beceri kriterleri nasıl belirlenecek.
Mesela “hayatta kalma “ yaşayabilme, ölmeme bir beceri, yetenek olarak kritere girecek mi ?
Aslolan Temiz, dürüst ve çalışkanlık olmaldır derim ben.
Sayın Yıldırım Avrupa , İngiltere , ABD. Çin ve Rusya ordusundaki Assubayları incelediğini kitabında bunun ayrıntılarının yazıldığını söyledi.
Bunu yaparken de devrim geçiren ülkelerden özellikle faydalanıldığını, hatta Rus Kızıl Ordunun Başkomutanının da Assubay olduğundan bahsetti.
Yanlış ve saçma bir örnekleme idi.
Bizim çağdaş hedef algımız, Assubayı da general yapabilecek sistemi hayata getirtmek. Assubayı Genel Kurmay başkanı yapmak falan değil.
“Ben bu Orduyu Assubaylarla da idare ederim “dediği iddia edilen ama asla demeyen bir sabık Başbakanın üzerinden bu toplum tam 55 yıl köle ve hizmetkar muamelesi görmüştür.
Sayın Yıldırım İngiltereyi örneklerken de bu ülkenin zaten Asilzade gelenekli olduğunu yani tüm ordunun Subay hükümranlı olduğunu anlattı.
İşin ve meselenin içine bir de devrimsel ideolojiyi getirip oturttu.
Röportaj yapılan Assubay emeklisi bir guruba da aynı klasik tek soru soruldu.
“Derdiniz nedir ?”
Sayın Atilla ABAYLI dışındaki diğer tüm arkadaşların verdikleri yanıtlar ne acı ki bu toplumun hala çağın ne kadar dışında, gerisinde, bilgiden, teknikten, meselemizin ana alt yapısından ,güncelinden arşı ala kadar uzakta olduğumuzu gösterdi.
Kadın kollarının gezme tozma yaptığı görevinden tutunda, en önemli meselemizin orduevleri ile kamplar olduğuna, bu kitabın ders kitabı olması gereğinden tutunda, Temad ın hasta ziyaretleri görevi yaptığına, kadar bir sürü zırva, saçma, ilgisiz, alakasız, seviyesiz, basit, fasa ile fiso.
“ Sadece üç kelam edeceksiniz”
Assubaya da fakülte hakkı- Assubaya da Komutanlık, makam, onur hakkı-Assubaya da ekmek ve özlük adaleti hakkı –Assubaya da insanca, sosyal yaşama hakkı.
“ Medeni dünya da nasılsa öyle
” Emsali Subaya nasılsa, hangi anayasa ile ise, bize de öyle. “
“Çünkü bu ülkenin varlığına en çok kan döken benim “
Diyebilinmeli.
Ben bu proğramı hiç seyretmemiş olmayı yeğlerdim.
Bir iş yapıyorsanız, onun la neyi hedeflediğinizi ne yaptığınızı iyi hesaplayacaksınız.
Bu bir kitap tanıtımı mı ?
Kitabınızı tanıtacaksınız.
Ama bunun yanında da bu günkü ana sorunlarımızı da katmeri olsun deyip bu işe helva yapmayacaksınız.
Öyle olsa idi, sayın ABAYLI dışındaki herkes ne söyleyeceğini öğrenmiş biçimde , mesajını güçlü ve doğru vurgulayan bir çalışma ile oraya gelirdi.
Olmamış, bu toplum bu şekilde meselesine bakış açısını ve cahilce bir yakıştırmayı hak etmemiş.
Sadece kitabın içeriği tanıtılsa, nebzen daha anlaşılır ve mantıklı olurmuş
Oysa sayın Yıldırım kendince alakasız ve faraziye çözümleri üretince, konuşmasını da hep Subay ve General eksenine koyunca, şapkadan balon çıkarmış.
Sanki bir anlamda Subaylığı çözmeye çalışmış.
Sayın Ahmet KESER in yaptığı “ genelkurmay gereksizdir, lağv edilmelidir yanlışına bir yanlış ta kendisi koymuş,
“ siz hiç mayına basan , vurula general gördünüz mü ”? diyerek.
Tam dört yıldır her platformda yazıyorum. Özellikle de bu amaçla kurulan “ asker haklari.info “ sitesinde .
Assubay toplumunun meselesinin köklü çözümü için bir tek şey lazım.
Bir kanun.
Assubay Harp Okulu kanunu adında Fakülte kanunu.
Dört yıllık. YÖK müfredatlı. İdari , lojistik Komutanlık insiyatif ve yetki ile donanımlı.
ASSUBAY tanımının 2023 e göre yeniden tanzimi yapılmış olan.
1977 de Liseli Subayını ve emeklisini bir gecede fakülteli yapan kanun gibi.
Emsalli, örnekli,
Asıl mesele de bu yolla Assubayı da Subay yapmak zaten
Subay olma kontenjanının da , Hizmet yılı arttıkça,rütbesi yükseldikçe % 60 a kadar artırılması ile .
Yani Kıdemli Çavuşta kota % 10 iken Üst Çavuşlukta % 20 ye çıkarılması gibi.
Kotanız yoksa isterseniz 30 yıl 100 siciliniz olsun, Hikaye.
Bu gün kota % 25 .kaç tanesini yapıyorlar. % 10 tanesini.
Neden ?
Çünkü Astsubay meslek yüksek okulu fakülte istihdamlı değil de ondan.
Yarı alaylı sayıldığından, yarı da mektepli.
Röportaj yapılan Sayın Atilla Abaylı dan öğrendiğim kadarı ile de proğramda Assubayların sorunlarına dair ana güncel ifadelerin önemli bir kısmı kanal yönetimince traşlanmış , kesilmiş.
Hazırlıksız, tek bir konuşmacıya bağlı ve odaklı, tanıtım amaçlı, davaya dair getirisi hiç olmayan ama derdiniz nedir diyen sarışın kızımızın sorusuna verilen acaip götürüsü bol olan bir proğram izledim.
Saygımla.
ADNAN FUAT ÖZDEMİR