06 Nisan 2014
Denizaltı Filosu Komutanlığı bünyesindeki 6 Ay, 4 Preveze ve 4 Gür sınıfı denizaltı, üstün teknoloji, mühimmat ve yetişmiş personeliyle her türlü deniz ve hava durumunda görev yapabiliyor.
Ay, Preveze ve Gür sınıfı konvansiyonel denizaltılar, gelişmiş elektronik sistemlere sahip olmalarının yanı sıra modern “Homing torpidoları” ve su altından uzun menzilli güdümlü mermi atabilme özellikleriyle rakiplerinden öne geçiyor.
Ay sınıfı denizaltılardan TCG Atılay, TCG Saldıray ve TCG Batıray dışındaki denizaltıların Gölcük Tersanesi Komutanlığında Türk mühendis ve işçilerinin emeğiyle inşa edildiğini anlatan TCG Anafartalar
Gemi Komutanı Deniz Yarbay Kalacoş,
“Diğer ülke bahriyelerinin denizaltı gücüyle bizim gücümüzü kıyasladığımızda, sahip olduğumuz bu klasik denizaltılar diğer ülkelere nazaran çok üstün özelliklere sahip” diye konuştu.
Kalacoş, profesyonel birliğe sahip olduklarını dile getirerek, gemilerinde 9 subay, 30 astsubay, 2 uzman erbaş ve 3 erin görev yaptığını kaydetti.
Kalacoş, ana silahlarını torpidoların oluşturduğunu, bunlara ilave olarak güdümlü mermi de atabildiklerini vurguladı.
Su altından atılan güdümlü mermilerin denizden çıkarak bulduğu hedefi imha ettiğini aktaran Kalacoş, menzillerinin 140 kilometreye ulaştığını söyledi.
İzmit Körfezi’nden ateşledikleri mermilerin İstanbul’daki herhangi bir hedefi vurabildiğine dikkati çeken Kalacoş, kullandıkları torpidoların da oldukça modern olduğunu bildirdi.
“Klasik denizaltılar, çok sessiz oldukları için tespit edilmeleri gerçekten zordur ancak bizim tespit etmemiz onlardan her zaman önce olmuştur. Bu, bize büyük avantaj sağlamaktadır.
Denizaltılarımızın dış kısmında sensörler vardır. Su altında duyarak tespit etmeye çalışırız.
Herhangi bir ticaret gemisi veya su üstü unsurunun çıkardığı akış gürültüsünü uzak mesafelerden tespit edebiliyoruz.Tespitin yanında analizini de yapabiliyoruz.
Gelişmiş cihazlarımızla yaptığımız tespitten sonra şunu diyebiliyoruz, ‘bu, ticaret gemisidir, tek şaftı, tek pervanesi vardır’. Pervanesinin kanat sayısına kadar bunu tespit edip nitelendirebiliyoruz.
Su üstü savaş gemilerimiz için de çok detaylı analiz imkanlarımız var. Hangi tip savaş gemisi, sürati, hangi ülkeye ait olduğunu görmeden tespit ve teşhis etme imkan ve kabiliyetine sahibiz.”
Sensör olarak pasif sonar kullandıklarını vurgulayan Kalacoş, her sesi dinledikleri için aktif sonarları pek kullanmadıklarını kaydetti.
Kalacoş, organik sensörlere ilaveten periskop derinliğindeyken anten çıkararak yayım yapılan link bilgilerini de alabildiklerini dile getirerek, “Denizaltı gemilerimiz, yıl içinde NATO tatbikatlarına iştirak etmektedir.
Şunu görüyoruz, NATO’daki diğer ülkelerin denizaltılarından ve denizaltı eğitim seviyelerinden çok daha üstün seviyedeyiz.
Bu da tatbikat esnasında veya tatbikat sonrasında NATO seviyesinde ve diğer ülkeler nezdinde dile getiriliyor.
Başarımız diğer ülkelerce de takdir ediliyor. Dolayısıyla bu eğitim seviyemizi üstte tutacak tedbirleri alıyoruz” ifadesini kullandı.
Yüreğinde adalet ve sevgi olmayan insan olamaz;bizler önce insan sonra askeriz.
Dünyanın en tehlikeli silahını kullanacak olan insandır. Her kurumun kendi hiyerarşisi ve kuralları vardır. Biz assubaylar hiyerarşiye saygı içinde ölümle burun buruna zor tabiat şartlarında görev yapıyoruz. İmtiyaz istemiyoruz, ayrıcalık istemiyoruz, ancak adaletsizlik de istemiyoruz.
Bizlerin adalet talebine yanıt verecek ve böylelikle personelin moral motivasyonunu,hizmet verimliliğini,aidiyet duygusunu sağlayarak GÜÇLÜ ORDU GÜÇLÜ TÜRKİYE’ye katkı sağlayacak yüreğinde insan sevgisi, adalet duygusu olan komutanlar ve siyasiler umarız uzakta değildir.
Aksi insanlığa ve orduya ihanet olacaktır….