Assubay toplumu olarak bir adamlık meselemiz var.
Bir de 16 yıllık bir iktidar…
Derdimiz ne ?
Emekli Assubay toplumunun yoksulluk sınırı altındaki maaş ve ücretinin; aynı kurumun
içinde olup ta kendisinden sadece iki yıl daha fazla eğitim almak suretiyle nerede ise tam
2 katı emekli aylığı ve ücreti alan muadil emekli Subaylarla olan fark ve uçurumunun
derhal kapatılması.
2002 yılından 2018 e kadar halen AKP iktidarda sadece başbakanı, bakanı ve kabinesi
değişmiş. Kadro aynı, hükümet aynı.
Assubaya bakış algısı ve niyette aynı .
Tam 16 yıl boyunca yürütülen onca görüşmeye, buluşmaya, talebe, teklife, haykırmaya,
tepkiye, eyleme, basın açıklamasına, mitinge, yürüyüşe, greve, bakıldığında görülüyor ki
bir arpa boyu dahi ilerleme olmamış.
Bakınız…….
Başlangıç dereceleri ve tazminatların adaletli bir uygulamaya oturtulması ile en azından
emekli Subay- Assubay arasındaki maaş uçurumu kaosu ortadan kaldırılabilecekken,
16 yıldır kasten bilinçle buna müsaade edilmemiş.
Bu 16 yıl boyunca; Cumhurbaşkanları,Başbakanlar,bakanlar düzeyinde tüm muhataplarla
yüz yüze görüşülmüş.
Sayın Demirel, Özal, Mesut Yılmaz, Cindoruk, Ecevit, Bahçeli,Gül, Erdoğan dahil….
YÜZYÜZE, FACE TO FACE yani
Assubaylar konuşulup tartışılmış.
Sayın Erdoğan Başbakan iken “ hak ediyorlar ise gereği derhal yapılsın bana bilgi verilsin
“ demesine; Başbakan Sayın Davutoğlu,”bütün haklarınızı alacaksınız sonuna kadar
takipçisiyim söz veriyorum “ demesine,
MSB. soru önergesine verdiği yazılı yanıtlarla başlangıç dereceleri düzelecek demesine,
Genelkurmay başkanının Etiler orduevinde söz vermesine,
Mail kampamıza Genelkurmayın yanıtında adaletsizlikler giderilecek açıklamasına,
Hatta arkadaşımız Yılmaz Demir Özçelik e onca sözü ve garantiyi veren meşhur yalan
rüzgarımız Sayın Nabi Avcı dahi “bitti bitiyor sabaha haklarınız geliyor” demesine rağmen.
Bu iktidarın en çatısından en zeminine kadar her sorumlu ve yetkin makamı;
Assubayların ekmek ve adalet talepleri ile adeta dalga geçercesine yalan söylemişler,
bu toplumun insanlık talebine yanıt vermemeyi seçmişlerdir.
Bu konularda yıllarca ne yazdı isem hepsi de ne acı ki son noktasına kadar bire bir doğru çıkmıştır.
16 yılda değişen bir siyasi bakış ve algı da yazık ki olmamıştır.
Durmadan yaptığımız en bariz kronik stratejik hata da,
Her yeni yönetim kurulumuz görev devraldığı an itibariyle;
Ortadaki kum saatini ters çevrilmiş, kaset sil baştan başa sarılmış, meselemiz ve
aciliyetimiz sıfırdan yeniden tasarıya, teklife, talebe dönüşmüştür.
Sanki daha önceden hiç teklifler gitmemiş, çalışma yapılmamış, dosya sunulmamış gibi.
Her yeni yönetimin yeni dosyası olmuş, bir öncekinden devir ve teslim alınmamış,
kaldığı yer ve makamadan davaya devam edilmemiştir.
Onlarca yıl kaybedilmiştir.
Siyasi iktidar bu yaklaşımımız yüzünden çok güzel biçimde bizi 16 yıl boyunca
idare etmesini bilmiştir.
Gaza basıp gaz vermiş , frene basıp gazımızı almıştır.
Bu gün bizim bu aynı, değişmeyen ,16 yıllık anlayışa, bakışa, hükümete, iktidara,
doğrudan sormamız gereken soru şunlar olmalı idi…?
BU TOPLUMU NEDEN HALA OYALIYORSUNUZ.?
16 YILDIR NEDEN BEKLETİYORSUNUZ…?
BU KAÇINCI SÖZ VERİŞİNİZ ?
BU TOPLUMUN ONURU VE ADALETİ İLE OYNAMAKLA NE KAZANIYORSUNUZ…?
ASLINDA SİZ KAYBEDİYORSUNUZ…
TSK YA ZARAR VERİYORSUNUZ…
JANDARMA İÇİŞLERİNE GEÇTİĞİ İÇİN EMNİYET BİRİMLERİ ARASINDA MALİ AYIRIM
KALKSIN DİYE POLİSLERİN GÖSTERGELERİNİ YÜKSELTME TEKLİFLERİ MECLİSTE
GÖRÜŞÜLÜRKEN BİZİ NEDEN BEKLETİYORSUNUZ
NEDEN AYNI ANLAYIŞI SUBAY İLE ASSUBAY ARASINDA DA SÜRDÜRMÜYORSUNUZ..?
DAHA NEREYE KADAR..?
ARTIK YETER.”
Kibarca ama kararlı ifadelerle, diplomatik bir dille bu sorular sorulmalı idi.
Bu gerçek ortada masum bir çocuk gibi durmaktadır.
KHK ile yönetilen demokrasimizde ve onca ağır konuların bu yoldan kanunlaştığı
bir olağan üstü dönemde dahi,Talep ettiklerimizin görüşülüp, konuşulup, tamam
denmesi ve yazılıp yasalaşması bu iktidar için sadece bilemediniz bir haftalık bir icraattır.
Oysa;
16 yıl, 16 uzun yasama dönemi dir, tam 174 ay demektir.
Yüzlerce dosya, tonlarca kağıt, onlarca görüşme, defalarca yemin ve söz 16 yıl
boyunca su gibi akıp gitmiştir.
Bunlar bu zihniyetin assubaya bakışıdır. Galiba anlaşaılamayan sorunun anlatımı değil,
Astsubay toplumunun kuzuluğudur.
Kuzularında sessizliğidir.
16 yıl aynı iktidarın sabit ve taraflı bakış ile yaklaşımından dolayı da bir arpa boyu olsun
yokluk ve yoksulluğumuza çare çözüm gelmemiştir.
Kaç sabır taşı çatlamıştır..
O kadar çok yazdım
O kadar çok uyardım
O kadar çok haklı çıktım .
Ama gerçek bu.
Ben biliyorum ki…. ne maaşla ilgili adalet, ne derece ve kademe ile ilgili hak ne de
bir kalem dahi tazminat gelmeyecek. verilmeyecek.
Bize en iyi verilecek olan da 3 yılda bir verilen dil altı hapı olacaktır.
“sizi dinledik, duyduk, sizi anlıyoruz. elimizden geleni yapacağız….”
Sendromu ve halüsinasyonu gördüren haplardan hani…
Riya , aldatmaca, oyalama tedavinin seansı olarak sürüp gidecek.
Bu tarifsiz kandırmalar ve yalanlar havalarda uçuşacak.
Zamanın yaprakları da hızla dökülüp sararacak.
Acımasızca bizleri savuracak.
Hüzünle beslenen bu mutsuz ve mazlum toplumu umudunun kalanlarını da öldürecek.
Böyle bekleyerek, kapı önünde sabrederek, ölenlerimizi gömerek, çareler tüketilecek.
Bu yol ve yöntemlerle,
Yeni bir ufuk ta, güzel bir yarın da asla doğmayacak.
Masal kahramanı bir toplum, masalla uyutulmaya devam edilecek.
Yeniden Abdi İpekçi ruhunu doğuramazsak, meydanlarda,salonlarda
onbinler bir araya gelip kucaklaşamazsak.
Haykıramazsak…..
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR