İKİ EKSEN
İki ana meselemiz var
Her altı ayda bir kez bunu belirtiyorum.
Bu davanın eksenini anlayamayanlar iyice anlasın artık diyerek.
Bir tanesi ;
Assubayı aşağılayan, emekliliğinde üniformasını parçalatan, onur ve haysiyetini yok sayan,Türk silahlı kuvvetlerinin manevi şahsiyetini alçaltan bir sorun.Açlık sınırındaki yoksullukla ölünceye kadar yaşamak.
Kime rağmen?
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına.
Kim yüzünden;
Türk silahlı kuvvetlerinin geçmişteki dar bakış açılı komuta kademesi sebebiyle bir türlü medeni ve entellektüel olamayan yönetim anlayışı yüzünden .
Yani hala assubayların üzerinden kafatası avcılığı yapanlar yüzünden.
Kim tarafından ,
Türkiye Cumhuriyeti nin her dönemindeki cumhurbaşkanı, başbakanı ve genel kurmay başkanı yüzünden.
Kimden ayrıştırarak,
Çalışan ve emekli subaylardan.
Hani 5. cumhurbaşkanı sayın Fahri Korutürk e anayasa mahkemesinde ASSUBAYIN EMSALİ SUBAYDIR gerekçe gösterilerek Kendi nam ve hesabına yüksek okul bitirenlere verilen derecenin iptali için açtırdığı dava
“ Gereği düşünüldü” İptali istenen maddenin tamamının iptaline gerek olmadığı assubayın emsali subay olduğuna göre verilen üst derecenin iptaline …. Diyerek devam eden madem Anayasa mahkemesi assubayı mağdur etmedi devreye AYİM girerek AYiM YASA YAPMA GİBİ BİR HAKKI BULUNMADIĞI HALDE hukuka aykırı assubayların emsali subay değil 657 sayılı yasaya tabi Genel İdare hizmetleri (büro memuru) sınıfıdır kararı ile hukukun değerlerin katledilmesinin TERCÜMESİ“ asla hakkınız olanı almayacaksınız. ait olduğunuz alt sınıfı ve devşirme asker realitesini hiç aklınızdan çıkarmayacaksınız. bu karar bunun belgesi dir “ diyerek yüzümüze altmış yıldır yapıştırılan infazın gerçek yaftası misali.
Anayasa mahkemesinin 1976 yılında aldığı bu kararın ardından 1978 yılında AYİM kararı ile adaletin yakılması ve yok edilmesi birincil varlık sebebimiz dir. Bu utanç kararını hukuk tarihinden ve sayfalarından silmek ana meselemizdir.
TEMAD’ ın sebebi hikmeti dir,Davanın temelidir.
Bunun kavgası yolunda, ne kişiler , ne kurumlar, ne ananeler, ne yasalar ne de statükolar asla yasal engel değildir.
Olması da düşünülmemelidir.
Mali haklarımız bizim alınterimizin karşılığı dır. 4752 sayılı assubay statüsüne bağlı olarak oluşan hukuki varlığımızın icabıdır.
Kimsenin ulufesi ve diyeti değildir.
Bu hak alınacaktır.
Anayasal açıdan ; bir emekli assubay da, bir emekli öğretmenin emekli okul müdürü kıstasında aldığı emekli aylığını emekli subayın kıstası emsalinden almalıdır .
Bu kıstas ve oran 100 / 85 tir.
İşte bu günkü TEMAD ın ana varlık sebebi de bu hukuksuzluktur.
Ekmek adaletsizliği ve hırsızlığının sonlandırılmasıdır.
Assubay ın emeğinden çalınmıştır. çalan da ,çalınanı geri vermeyen de hırsız dır.
İkinci varlık eksenimiz ise;
Birincisinden dahi vahim ve önemlidir.
o da assubaylara statüsel olarak 4 yıllık lisans mezuniyeti denkliğinin verilmesi dir.
Hani anayasanın 130-131. de yazılı olan,
Hani, avrupa insan hakları sözleşmesinin 26. maddesinde tarif edilen,
Hani, insan hakları evrensel beyannamesinin 25-26. maddesinde sözü edilen
Hani, BM. UNESCO teşkilatının eğitimde ayırımcılığı yasaklayan 1-2-3-5. maddeleri gibi.
Hani bundan tam 36 yıl önce lise mezunu subaylara bir yasa ile tanınan 4 yıllık askeri fakülte mezuniyeti statüsü gibi.
Akademik komutanlıklar gibi.
İşte bizim ikinci asıl büyük meselemiz ;
Assubay kaynak ve tedarikinin artık yedeksubaylar gibi 4 yıllık lisans fakültelerinden temini dir.
Harp okulları gibi, assubayların iki yıllık meslek yüksek okulu statüsünün de artık dört yıla çıkarılmasıdır.
4752 sayılı yasanın ; çağa, bilime, teknolojiye, insan zekasına ve yeteneğine uygun standarda kavuşturulması dır.
Aslolan hedef; yeni assubaylığın tanımı olmalıdır.
Bu yüzyılın modern ve profesyonel ordu yapılanmasında ki ana hedef te;
Askeri teşkilatlanmanın organizasyonuna dair düşünülen projeksiyonda, assubaylığın yerini ve konumunu teknik ve lojistik komutanlıklara dönüştürebilme çabası olmalıdır.
Yeni algı ve yapı;
TSK. nın muharip ve lojistik sınıflarını birbirinden ayırmak;
Assubay tanımına lojistik, idari teknik komutanlıkları ve teşkilatları monte edebilmek olmalıdır.
Bu sınıfın dava ve mücadelesindeki uzun soluklu söylem de işte bu ikincisi dir.
Zor olan kısım da budur.
Bu söylem ve savunma, iyi yetişmiş donanımlı dava kadroları gerektirir.
Çağdaş, ileri ufku olan yöneticiler ;
STK çalışması yapan ar-ge bölümleri ve hukuki çalışmalar yürüten profesyonel danışmanlar la çalışılmalıdır.
O yüzden bu ikinci bölüm zordur.
Meydanlarda bağırmakla kalınmayacak, arkası akademik destek ve çalışma ile gelecek;
Anayasa ile içli dışlı olacak, avrupadan ve medeni ülke ordularından uygulamaların örnek düzenlemelerini alıp gelecek ekipmanlar gerekir.
Bu anlamda assubay dava ve meselesi öyle basit ve sığ değildir.
Kampla, lojmanla , poliklinikle, hastane ile lojmanla savunulacak bir yüzeysel mesele hiç değildir.
Öncelikle yurtdışındaki örnek ülkeler tespit edilmelidir.
Modern ve profesyonel ordu teşkilat yapısı ile akademik ve eğitsel yapıyı en ileri seviyede uygulayan model ülkelere varan örneklemelere uzanılmalıdır. rapor çalışmalar yapılmalıdır. gidip incelenmeli, yerinde görülmelidir.
Bu ülkelerdeki assubayların ileri öğrenim seviyeleri ile sosyal ve kültürel donanım ve zenginlikleri araştırılmalıdır.
Mali ve ekonomik gelir standartları kıstasla belirlenmelidir.
Görev ve komutanlık yetki ile makamları , statüleri görev tanımları araştırılmalıdır.
Lisans seviyesi , kapasiteleri, yüksek okul donanımlarına bakılmalıdır.
Kaynak tedariklerine ve gerekçelerine ulaşılmalıdır.
İkincil mesele iyi araştırılmalıdır.
Çünkü bu kısım tüm sorunları ortadan kaldıracaktır.
Siyasete, yasamaya ve yürütmeye gidildiğinde de;
Vekillerin eline bilgi, doküman, belge ve kıstas raporlar verilmelidir.
Bilimsel çalışılmalıdır. temad genel merkezi laboratuar işlevi yürütmelidir.
Her teknik ve sosyal meselenin tüm detay ve hukuki argümanları orada olmalıdır.
Assubay sınıfının tanımı çağa uygun olarak genişletilmelidir.
Davamızın ana atar ve toplardamarları da bu iki sorundur.
Mutsuzluğumuza, ayrışmışlığımıza, bölünmüşlüğümüze dair her ne varsa;
Tümü de bu iki ana eksendeki çözümsüzlük tür.
Yoksulluğun adaletsizliği + yüksek öğrenim eşitsizliğinin adaletsizliği = assubayın adaleti dir.
Yönetimler ve siyasette artık biliyor ve görüyor ki;
Güçlü ve akıllı tekno ordu oluşturmanın ön şartı da bu ordunun komuta kademesinde yaşamını bu hizmete adayan herkesin ayırımsız olarak emeklilik yaşamında da aynı ekonomik standartta yaşaması ve çağın en gerekli ihtiyacı olan yüksek öğrenim kalite standardının assubaylara da artık zaruren uygulanmasıdır.
Bunun ötesi havanda su dövmek tir.
saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR