12 HAZİRAN 2015
Şah Fırat, Süleyman Şah Türbesi Operasyonu’na biliyorsunuz bütün devlet büyükleri komuta etti.
Genelkurmay Başkanı zaten öyle de, Başbakan ve “Başkomutan” da.
Bununla övündüler, millete anlatıp durdular, harekât merkezi fotoları yayınlandı.
Sıra “tek kurşun atılmayan operasyon”da bir astsubayın, üstelik ağalar övünsün diye film çekerken “şehit” olmasına gelince, “operasyonu yöneten büyükler” toptan arazi oldu.
En tepedekiler de, hakikaten “arazi”de olanlar da.
Oysa Başbakan, “şehit”in babasını seçim mitinginde sahneye çıkarmış, övünmüş, lakin “şehit”in adını da yanlış söylemişti!
Şimdi “şehit”in sorumlusu olarak, milletten önce hemen gizlenmiş ölüm sebebi, milletten gizlenmiş “yabancı unsurların desteği ve eskortluğu”ndan da hiç utanılmadan, iki tankçı uzman erbaş suçlu bulundu.
Biri, orduevine dahi girmesi yasak olan ama sıra operasyona gelince “tank komutanı” denen 26 yaşında bir uzman çavuş; diğeri de 24 yaşında bir uzman onbaşı.
Operasyonda ani durma emrini veren, tankları dar yolda o şekilde sevk eden, “büyüklerin övüneceği” filmi çeksinler diye, kamerayı engelleyen kompozit başlıkların çıkarılmasını uygun görebilen, böylece şehidin başını korumasız bırakabilen “başlar” masum; alttaki iki asker koca operasyondaki tek şehidin suçlusu.
“Tekme adaleti”nin o kadar övünülen bir harekâttaki tecellisi de bu.
Öyle ya, yaralanmış ayağı platinli olduğu için esas duruşta esaslı duramayan “Gazi”nin o bacağının bile paşa tarafından tekmelendiği “Tekme Cumhuriyeti” burası!