Dolar 33,9576
Euro 37,6613
Altın 2.730,40
BİST 9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 27°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
27°C
Hafif Yağmurlu
Pts 30°C
Sal 29°C
Çar 28°C
Per 30°C

Astsubaylar dert küpü

Astsubaylar dert küpü
13/05/2012 7:20 AM
1

astsubaylar-dert-kupu

NOT:YAZILAR TAKVİM GAZETESİ’NİN İNTERNET HABERİNDEN ALINMIŞTIR…

1.GÜN   13.05.2012  

TAKVİM yıllardır feryat eden astsubayları dinledi. Şikayetlerini ve beklentilerini masaya yatırdı. Onlar, maaş, mesai ve terfi gibi onlarca soruna çözüm istiyor

Astsubaylar… Onlar Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin belkemiği. Şanlı ordumuzun her alanında görev alan astsubaylar, yıllardan beri çözülemeyen sorunları için “Artık sesimizi duyun” diyor. TAKVİM, kısa adı TEMAD olan Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği çatısı altında dertlerine çözüm arayan astsubaylar ile görüştü. Türkiye’nin tüm illerinde bulunan kara hava deniz ve jandarma emeklisi astsubayların genel sorunlarını dinledik ve yazı dizisi haline getirdik. Konuşmaya ise ilk olarak TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser‘den başladık. Keser, görüşmemizde, altını çizerek “Biz hiyerarşiye saygılıyız, ne daha fazlasını ne de imtiyaz istiyoruz” derken astsubay camiasının; 100 bini aşkın muvazzaf astsubay ve 117 bin 500 emekli astsubay olmak üzere aile fertleri de dahil edildiğinde bir milyon kişiyi aşan önemli bir toplum kesitini ifade ettiğini önemle belirtiyor. 

MAAŞLARIMIZ ERİYOR 
TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, astsubayların yıllardan beri çeşitli sorunlar ile mücadele ettiğini söylüyor. Keser, her geçen gün maaşlarının eridiği için durumlarının hiç de iyi olmadığını, hukuka uygun istedikleri haklarını, yıllardan beri çeşitli platformlarda dillendirmelerine rağmen, kendileri ile ilgili gelişmelere bakıldığında bir ilerleme olmaması karşısında umutsuz olduklarını ve başta siyasiler olmak üzere tüm sorumlulara kırgınlıklarının devam edeceğini belirtiyor. Keser, kendilerini en çok üzen durumu ise şu sözlerle ifade ediyor: Bizler Mehmetçiğin cansız bedenini anne-babasına ve sevdiklerine teslim ederken utancımızdan adeta küçülüp kayboluruz. Ama toplum ve basında bunun bir mankenin özel hayatı kadar bile değeri yok.

ASTSUBAYLAR KİMLERDİR?
Ahmet Keser, astsubayları şöyle tanımlıyor: Biz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teknik ve idari kadrosuyuz. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi bizdedir. Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, askerliğe hazırlamak bizim görevimizdir. Mehmetçiğe en yakın olanlar biziz. Şehit düşen evladımızın cansız bedenini topraktan kaldıran da biziz. Biz iç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörde, ordunun her kademesindeyiz.

YARIN
Gece gündüz demeden çalışan astsubaylar mesai ücreti alamamaktan şikayetçi.

MEVLÜT YÜKSEL

 

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/13/mankenler-kadar-degerimiz-yok

 

2.GÜN   14.05.2012  

Ne mesai var ne maaş adaleti

Astsubayların en büyük derdi ordudaki maaş farkları. 28 yıl emek veren bir kıdemli başçavuş ile 8 yıllık bir üsteğmenin aldığı para aynı

 

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı Ahmet Keser,astsubayların sorunlarını dile getirirken sadece adalet istediklerini dile getiriyor. Keser yaşadıkları adaletsizliği şu sözlerle anlatıyor: “Bizler sadece eşitlik ve saygı istiyoruz. Ne kimsenin aldığı maaşta, ne flamalı arabalarında, ne eşlerine tahsis edilen sivil plakalı sivil şoförlü araçlarda gözümüz var. Yüksekokul mezunu tüm devlet memurları yüksek kademede göreve başlarken, Türkiye’de bu hakkın esirgendiği tek kamu görevlisi bizleriz. Görev sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak bir çok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılıyoruz. Meslek yüksekokulu mezunu devlet memurları, 657 sayılı kanunun ortak hükümlerinde belirtilen derece ve kademelerin bir üst derecesinden göreve başlarlar. Oysa yüksekokul mezunu astsubaylar büro memurları ile aynı derece ve kademeden göreve başlamaktadır. Meslek yüksekokul mezunu astsubayların ve lisans mezunlarının da en alt derece yerine 8. dereceden göreve başlamasıyla adalet ve eşitlik sağlanmalıdır.” 

KENAN EVREN BAŞLATTI 
Orduda donatım astsubayı olarak 25 yıl görev yapan Hayati Ergürbüz ise bu sorunun 12 Eylül Darbesi ile başladığını öne sürüyor. Ergürbüz “Kenan Evren bir konuşmasında, ‘Teğmen üsttür, astsubay asttır’ dedi. Bu tüm sorunlarımızın başlangıcı oldu.”

32 YILLIK SÜREÇ İÇİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM
1980’de kıdemli başçavuşun maaşı Yarbay’ın maaşına eşitti. Aynı süre görev yapan, aynı tahsil süresine tabi bir emekli subay ile astsubay kıyaslandığında aradaki maaş farkı %300’ü buluyor. Emekli bir Albayın maaşı % 5 eksiliyor. Kıdemli başçavuşun emekli maaşı ise % 48 eksiliyor. Bugün 8 yıllık bir üsteğmenin aldığı maaş 2 bin 710 lira. 28 yıllık bir kıdemli başçavuşun aldığı maaş ise 2 bin 750 lira. Kıdemli başçavuşun emekli olduğunda bu maaşı bin 300 liraya iniyor. Astsubayların tazminat hakkı da bulunmuyor. Astsubaylar saat sınırı olmaksızın nöbette, tatbikatta, gece eğitiminde, özel görevlerde bulunduğu halde mesai de alamıyor.

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Ekonomi/2012/05/14/ne-mesai-var-ne-maas-adaleti

http://www.ensonhaber.com/takvim-gazetesi.htm

 

3.GÜN 15.5.2012 

Darbeyi biz yedik

Astsubaylar, tüm sorunlarının 12 Eylül 1980 Darbesi‘yle başladığını belirtiyor. TSK’nın cefakar komutanları, “Tazminatlar kalktı. Görev ve sorumluluklarımız arttı, yetkilerimiz kısıtlandı. Yani tam ast olduk…” diyor.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri‘nde 25 yıl görev yapan emekli astsubay Hayati Ergürbüz, 12 Eylül Darbesi’nin astsubayları da vurduğunu söyledi. Sorunlarının büyük bölümünün, darbeyle birlikte başladığını savundu. 


Yazının devamı 15.05.2012 tarihli Takvim gazetesinde…

KAYNAK :  http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/15/darbeyi-biz-yedik

 

 

Gel de ağlama!

 

ERGÜN DİLER15 Mayıs 2012, Salıtüm yazarlar
 

 

Astsubay yazı dizisine başlayınca Türkiye’nin dört bir yanından telefon ve mail yağdı. “Yağdı” dediğime bakmayın yaşadığımız resmen TSUNAMİYDİ… Dün gece sabaha kadar gelen mailleri okudum. İnanılmaz hikayeler, göz yaşartan dramlar, kimsenin farkına varmadığı hayatlarla yüz yüze geldim.
Resmen sarsıldım.
Günlük hayatımızın hiçbir yerinde VATAN için çarpışan, vücudunu feda eden, hayatını yok sayan bu insanlar yoktu. Sadece şehit haberleri geldiğinde yasak savmak için sütunlarımızı açıyorduk. Ama acılarımız ve yasımız bir gün sürüyordu. Sonra tası tarağı toplayıp kendi yolumuza devam ediyorduk.
Dün gece şiddetli bir sarsıntıyla kendime geldim.
Tokat yedim.
Paylaşacağım hikayeyi okuyunca siz de bana hak vereceksiniz. Bir bardak su bile içmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayacaksınız. Kimseye tutunmadan adım atabilmenin hazineden farksız olduğunu keşfedeceksiniz…
Neyse sözü uzatmadan Şırnak’ta gazi olan ASTSUBAY H.K.’e bırakayım… Ama peşinen söylüyorum, mendillerinizi hazırlayın. Hazırsanız başlayalım… “13 yaşında girdiğim astsubay okulunda büyümüştüm. Babamın ismini öğrenmeden JANDARMA ismini öğrenmiştim…
1993 yılında 3 yıllık astsubayken ŞIRNAK’a gittim.
O dönem TERÖR başını alıp gitmişti. Vatan bizden hizmet bekliyordu. Seve seve koştuk.
Gençtim, kuvvetliydim. Taşı sıksam suyunu çıkartırdım.
Saldırının nereden ne zaman geleceği hiç belli olmuyordu…
Uykusuz geceler birbirini kovalıyordu. Her an tetikteydik.
Ben de gençtim ama yine de ERLERE ağabeylik yapıyordum.
Sık sık uyarıp dikkatli olmalarını istiyordum. Bulunduğumuz yerde faturası en ağır şey GAFLETTİ!..
Bir gün aniden hareketlenme oldu. Hemen yola koyulduk.
Çatışma noktasına doğru intikal ederken askerlerden biri ‘MAYIN’ diye bağırdı… Ne olduğunu anlamadan patlama geldi. Dağlar inledi… Ben askerlere geride durmalarını söyleyerek çok sevdiğim arkadaşıma koştum.
Yerde kan içindeydi… Canıyla uğraşıyordu. Bacağı kopmuştu.
Kucakladım. Göğsüme bastırdım.
Sağlık ekibi ve helikopter gelinceye kadar sıkı sıkı sardım.
Helikopter görününce koşarak ekibe teslim ettim. Yaşayacaktı.
Hepimiz buna seviniyorduk. Yine de tedbiri elden bırakmıyor, askerlerime “Orada durun” uyarısı yapıyordum. Bölge çok tehlikeliydi. Helikopter havalanınca arkasından el salladım. İçim buruktu. O aralar hiç iyi rüya görmüyordum. İçimde hep büyük bir sıkıntı vardı. ‘Demek bu yüzdenmiş’ diye düşündüm. ‘O kabusa ben de yakalansam ne yapardım?..’ Düşüncesi bile kötüydü. Buz gibi terlemiştim. Arkadaşımla kaderimin aynı olacağı duygusu beni çökertmişti.
Yürürken birden ayağımın altında daha önce hiç tanımadığım bir şey hissettim. Kanım çekildi. ‘Eyvah!’ dedim içimden. Birkaç saniye geçmesine rağmen patlama olmamıştı. Anlaşılan benimki korkuydu. Yürümeye devam ettim. Askerlere yaklaşmıştım ki birden büyük bir gürültüyle havaya fırladım. Acı içinde yere düşmüştüm. Kıvranıyordum. Belki ölecektim. Ama yine de çocukları korumalıydım. ‘Gelmeyin, orada durun’ diye çığlık attım.
Mayın tarlasının ortasındaydık.
Kendimi vermeye hazırdım ama çocukları korumalıydım. Göz göze geldik… Gözyaşlarımızı tutamıyorduk. Vedaya hazırdık. Erkendi ama gidecektim. ‘Buraya kadarmış’ diyerek kendimi teselli ettim.
Ama ‘Anneme bunu nasıl söyleyecekler’ sorusunun cevabını bilmiyordum. Bizi çok severdi.
Kardeşim de Şırnak’taydı.
Oğullarıyla gurur duyardı. Benim gidişime dayanamazdı.
Yüreği bu yükü taşıyamazdı. Bilirim o da fazla sürmez peşimden gelirdi. Resmi araçla gitmeseler bari, çünkü kulağı aylardır motor sesinde.
Hemen anlardı. Elinden yediğim yemekleri düşünürken bilmediğim ve tanımadım bir HİS tüm vücudumu kapladı.
Gözümü hastanede açtım. İlk işim bacağımı yoklamak oldu. Yerindeydi. Sevinç gözyaşları yanaklarımdan süzüldü.
Silmedim. İlk kez bu kadar içten ağlamak istiyordum.
Doktorlar gelip gelip gidiyorlardı. Bir sorun olduğunu anladım. Daha sonra EŞİM olup yükümü çekecek olan hemşireyle o dönem tanıştım…
Bacağımı kaybetme ihtimali yüksekti. Bunu kabul edemedim. ‘Oradan çıktım, buradan da çıkarım’ diyordum…
Acı dolu bir yıl geçti. Mücadele ede ede bacağımı kurtardım.
Eskisi gibi olmuyordu ama yine de beni ayakta tutmaya yetiyordu…
Attığım her adımda ŞÜKÜR ediyordum.
Evlendim. Sevgimiz daha sonra meyvelerini verdi. İki oğlumuz oldu. Ama sıkıntı asıl o zaman başladı. Büyüdükçe bana farklı bakmaya başladılar. Hanım da öyleydi. Benim yapamayacağım hiçbir iş bana verilmiyordu.
İstemeden EKSİK olduğumu hissettiriyorlardı. Eksik de olsam onların babasıydım. Gizli gizli ağlıyordum. Acımı yüreğime atıyordum. Yine fizik tedavi için hastaneye gitmemiz gerekiyordu.
Fazla ayakta kalamıyordum.
Hanımın desteğiyle gittik.
Kantinde otururken iki GAZİ ER geldi. Gepgençtiler. Filiz gibiydiler.
Biri tost ve ayran istedi. Alırken ayranı düşürdü. Sağ eli kopmuştu.
Eğilip yerdeki ayranı alamadı.
Hıçkıra hıçkıra ağladım. Herkes ağladı. Binlerce kere şükrettim.
Ayağım en azından iş görüyordu.
Koşamasam da ayakta durabiliyordum. Ne bileyim tuvalete gidebiliyor, su içebiliyordum…
Eve gelir gelmez başımdan geçenleri boş bir deftere not etmeye başladım. Sayfalarca yazdım. Tam defteri kapatırken hiç aklıma gelmeyen o soruyu kendime sordum: Tekrar dünyaya gelsen ASTSUBAY olup Şırnak’a gider misin?
Hiç düşümeden ‘EVET’ dedim.
Bir değil bin kez dünyaya gelsem bu vatanı korumak için koşa koşa giderdim. Yine mayına basar, yine acının en büyüğünü çekerdim…
Oğullarım ağladığımı görünce sarıldılar…
Elimdeki defteri kalemi bırakıp onlara vasiyet ettim: ‘Bu ülke bu bayrakla yaşayacak. Başıma gelenlerin sorumlusuKÜRTLER değil.
Terör örgütü. Biz kardeşiz. Doğulu diye kimseye farklı bakmayın. Bu vatanın çocuklarıyız. Kucaklaşın.
Ama bayrağımız için gerekirse canınızı vermekten kaçınmayın…
Eğer oyunu bozacaksak ben bacağımı, sen de kolunu ver.
Bu önemli değil…”
Telefonun ucunda gözyaşlarımı silerken GAZİ herkesin katılacağı bir sitemi dile getiriyordu: “Bütün kötü şeyler bizim başımıza geliyor.
Hep halk çocukları acı çekiyor.
Tek isteğim bunun düzelmesi. Ölüme hazırız da tek derdim adaletli olması… Gerisini hallederiz…”
İtirazı olan var mı?
Benim yok…

kAYNAK :http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2012/05/15/gel-de-aglama

 

4.GÜN 16.05.2012 

 

İntibak istiyoruz

İşçi emeklileri için yapılan intibak düzenlemesini, astsubaylar yıllarca bekledi. 2008’de TBMM‘de kabul edilen düzenleme, bir gecede geri alındı

TSK’nın cefakar komutanları astsubaylar, SSK emeklileri gibi yıllarca “intibak” düzenlemesini bekledi. Onlara müjde 2008’de geldi. Ancak, bu sevinç fazla sürmedi. Sevincin yerini, üzüntü ve hayal kırıklığı aldı. Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, “neden intibak” istediklerini şöyle anlattı: 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Meslek Yüksek Okulu mezunu astsubaylar 9.derecenin 1. kademesinden göreve başlıyor. Diğer Meslek Yüksek Okulu mezunları ise 9. derecenin 2. kademesinden görev alıyor. 
Burada bir kademe kaybımız oluyor. Astsubayların da intibaklarının 9. derecenin 2. kademesinden başlayacak şekilde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Bunun için “İntibak Yasası” gerekmektedir. 
Ayrıca 1. derecenin 4. kademesine düşemeyen tek meslek grubu astsubaylardır. Üniversiteyi bitirmiş, hatta master yapmış dahi olsa 1. derecenin 4. kademesi astsubaylara kapalı. 

ÖNCE KABUL EDİLDİ 
Astsubayların en önemli bu sorunu; 16 Nisan 2008’de TBMM Genel Kurulu’na geldi. Kurul’da, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda değişiklik öngören tasarının 5. bölümü bazı değişikliklerle kabul edildi. Düzenlemeye göre, astsubaylar, en üst devlet memuru derecesine (1. derecenin 4. kademesine) kadar yükselebilecek ve yeşil pasaport hakkından yararlanabilecekti. Lise mezunu astsubaylar da aynı hakkı elde etmişti. Emekli olduktan sonra da bu dereceye yükselen astsubaylara, sanki görevdeymişler gibi yeşil pasaport verilecekti. 

SONRA KARAR GERİ ALINDI 
Tasarı Genel Kurul’dan geçti ama sonrasında tam bir şok yaşandı. Ertesi gün TBMM’de bu düzenlemenin önünü kesen ‘Tekrir-i Müzakere’, yani yeniden görüşme’ talebi iletildi. Meclis’te bir gün önce astsubaylar lehine kabul edilen kanun, bu kez reddedildi. Kararı duyan binlerce astsubay, üzüntü içinde yine beklemeye başladı.

MÜCADELEDE ÖN PLANDAYIZ
Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, yaptıkları görevin kutsallığının bilincinde olduklarını belirtti: 
Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, eğitip, onları askerlik hayatlarından sonraki döneme de hazırlamak bizim görevimizdir. 
Onları kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz. İç güvenlikte, asayişte, depremde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız.

55 MİLYON DOLAR BİR VİDAYA BAĞLI
Astsubaylar, görevlerinin ağırlığını ve sorumluğunu anlatırken, ilginç örnekler verdi: Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan savaş uçağının düşmesine, daha da önemlisi pilotun şehit olmasına neden olabilir. Biz bu bilinçle görev yapıyoruz.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Türkiye’nin 32 yıllık anayasa ile yönetilemeyeceğini haklı olarak dile getiren yasa yapıcılarına seslenmek istiyorum. Astsubaylar, hala 1935 yılının İç Hizmet Kanunu idare edilmektedir. Çağdaş yaşama göre İç Hizmet Kanunu’nun yazılması gerekmektedir. Şükrü Kol 

Genelkurmay‘ın açıklamasında yüksek lisans yapan astsubaylara subaylardaki gibi erken terfi verildiği belirtildi. Fakat durum özellikle hava kuvvetlerinde öyle değil. Subayların % 5’ine erken terfi verilirken astsubayların ise % 1’ine veriliyor. Bünyamin Özgüneş 

Ben 2/2’den emekli oldum. Bu yapılacak olan düzenlemelerden sadece 1. Dereceden emekli olanlar mı faydalanacak? Bizim maaşlarımızda herhangi bir iyileştirme olacak mı? H. Avni Hakederler 

Yıllardır sadece şehit haberlerine konu olduğumuz gazete sayfalarında sorunlarımızı görmek, bir hayaldi. Haksız uygulamalar biz astsubayları çok derinden yıprattı. Duyarlılığınıza çok teşekkür ederiz… A.S.


YARIN: DEVRiM GiBi DÜZENLEMEYE NE OLDU?

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/SGK/2012/05/16/intibak-istiyoruz

 

5.GÜN  17.05.2012

 

Devrimle devrildik!

Astsubaylar, 2008’de Org. İlker Başbuğ’un “Devrim” dediği düzenleme müjdesiyle umutlandı. Ama bu devrim gerçekleşmedi. Ordunun gözüpek kahramanları, bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.

TSK’nın mihenk taşı olan astsubaylar, sürekli ikinci plana itildi. Sorunlarına çare bulunmadığı gibi, eşitlik hakları da günden güne ortadan kalktı. Küçük bazı düzenlemeler olsa da “ana sorunları”göz ardı edildi. 2008’de Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ, bu sorunlara “neşter vuracağını” belirterek astsubaylara müjde verdi. Yapılacak düzenlemeleri de “astsubay devrimi” olarak nitelendirdi.  Başbuğ’un söz verdiği düzenlemeler şunlardı: 

 Astsubaylıktan subaylığa geçiş oranlarının yüzde 5’ten, yüzde 15’e kadar çıkarılması. 
 Meslek Yüksek Okulu öğrencisinin notuna göre, Kara Harp Okulu’na yatay geçiş yapabilmesi. 
 OYAK yönetim kadrosunda astsubayların yer almaları. 
 Astsubaylara tahsis edilen sosyal tesis ve lojman oranının düzeltilmesi. 
 Komanda İhtisas Kursu gören astsubayların, Kara Kuvvetleri içerisinde özel ve nitelikli görevlere atanabilmesi ve ilave tazminat ödenmesi. 
 Lisansüstü eğitime kıdem verilmesi. 
 Görev tazminatının düzenlenmesi. 
 Emekli maaşında istenen iyileştirmenin sağlanması. 
 7’nci ve 9″uncu yıllar arasındaki subaylık müracaatının 5’inci ve 7’inci yıllara çekilmesi. 
 Lise mezunu astsubaylara, Anadolu Üniversitesi’nde ön lisans eğitimine devam etme şansının tanınması. Astsubay Meslek Yüksek Okulu’nda Yönetim Bölümü’nden mezun olanlara lisans eğitimi yapma imkânı verilmesi. Böylelikle astsubayların görev yaptığı süre içinde akademik eğitimine de devam edebilecek olmasının sağlanması. 
 Yurt dışında yabancı dil eğitimi görmelerinin önünün açılması. 
 Subay temel kurslarına katıldıkları andan itibaren teğmen rütbesi verilmesi. 
 Rütbe bekleme sürelerinin düzenlenmesi. Astsubayların 12 yılda başçavuşluğa terfi edip, 18 yıl aynı rütbede çalışabilecek olması. 
 Yaş haddinden emekli olan astsubayların, askeri hastanelerin B polikliniğinden faydalanabilmesi. 

NEREDE KALDI VERİLEN SÖZLER? 
Başbuğ‘un söz verdiği bu düzenlemelerin hiçbiri yapılmadı. 4 yıldır bekleyen astsubaylar, beklentileri yerine gelmediği gibi, bazı haklarının da ellerinden alınmasına tepki gösterdi. Bu durumu TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, şöyle anlatıyor: “Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Genel Kurmay Başkanı olduğunda ‘astsubay devrimi’nden bahsetmişti. O dönem, üstçavuşlukta 3 yıl olan bekleme süresi 6 yıla çıkartıldı. Yani meslektaşlarımızın kıdemli başçavuşluğa 6 yıl geç ulaşmasıyla “devrim” gerçekleşti!.. Lojman, orduevi, sosyal tesis ve askeri hastane gibi konularda olumlu gelişme kaydedilemedi.”

OLAN BiZiZ EN YAKIN MEHMETÇiĞE
TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, karada, havada ve denizde görev yaparken en yakınlarında olan Mehmetçik’i anlattı: 
 Ordumuzun kahraman Mehmetçiği, bizim her şeyimiz. Onlardan birine bir şey olduğunda, kendi evladımız gibi içimiz yanar. 
 Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. 
 Yanınızda yaralanmış, umutla gözlerinize bakan bir Mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığını ancak biz anlarız. Bu durum, uykularımızı böler, rüyalarımıza girer. 
 Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğinin idraki içindeyiz. Ve bu görevi biz, yalnızca biz yaparız.

MESAJ VAR
Haksızlıkların başında 1’inci derece 4’üncü kademeye yükselemeyişimiz geliyor. 1. dereceye düşünce, 4’üncü kademeden temsil tazminatını da alabilmeliyiz. OYAK gibi bir kurumuna en çok üyeyi veren astsubayların kurum içerisinde dönen oyunlardan haberi bile yok. Yönetim ve kontrol gibi kademelerde hiçbir astsubay çalıştırılmadığı gibi, tüm kontrol kademeleri yüksek rütbeli subaylar ve yakınları tarafından dolduruluyor. Yapılan ve yapılacak olan görevlerde kadrolar subaylara ait. Bu nedenle astsubaylar makam tazminatı alamıyor. Bu da ayrı bir haksızlığa yolaçıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/17/devrimle-devrildik

KAYNAK: http://egazete.takvim.com.tr/ 

 

 6.GÜN 18.05.2012

 

28 Şubat kabusu

Post-modern darbe ordudaki askerleri de vurdu. Sorgu olmadı savunma alınmadı Sadece komutan “Kimliğini, silahını ver lojmanı 10 gün içinde boşalt” dedi

 Türkiye’de daha yeni sorgulanmaya başlanan 28 Şubat süreci, siyasileri olduğu kadar, askerin bir bölümünü de mağdur etti. Komutanlar o dönem ordu içinde “irticacı” avına çıktı. YAŞ kararlarıyla, yüzlerce subay ve astsubaya görevden el çektirildi. YAŞ kararları ile 2000’de ordudan atılan Astsubay Başçavus Mehmet Sildir, post-modern darbe sonrası yaşananları şöyle anlattı: 28 Şubat süreci bizim gibi görevde olan astsubaylar için adeta bir kabus gibiydi. Komutanlarımız, astsubay arkadaşları teker teker çağırarak, eşlerinin başları kapalı olan ya da dini vecibelerini yerine getirenleri bildirmelerini istediler. Bu süreçte, bize yapılan dayatmaları ve arkadaşlarımız hakkında yapılan asılsız ihbarları, elimizden geldiğince bertaraf etmeye ve bunların duyumlardan ibaret olduğunu söylemeye çalıştık. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bu uygulama, tüm personelin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Ama bu süreç o kadar hızlı işliyordu ki, kendi aramızda bile birbirimizden korkar hale geldik. Çok sayıda arkadaşımız, görev süresi dolmasına rağmen, ihtiyaçları olduğu için emekli olmayıp çalışacaktı. Ancak”Takip edilen personel” oldukları için emekli olmak zorunda kaldılar. Bu süreçte bizlere hukuk yolları bile çok görüldü. Bizler mahkemeye başvuramadık. Düşünebiliyor musunuz sabah göreve gidiyorsunuz. Komutan diyor ki, “Kimliğini ver, silahını ver. Lojmanı da 10 gün içerisinde boşalt.” İşte o süreçte ben ve benim gibi yüzlerce arkadaşımıza görevden el çektirildi. O dönem bizim için adeta kabustu. YAŞ kararları ile hangi komutanın birliğinden en çok subay/ astsubay atılmışsa, o birliklerin komutanları terfi etti. Alınan haklarım, 2012 yılında çıkarılan 6191 sayılı kanunla kısmen geri verildi. Ama yıllarca çektiğim acıların hesabı bitmedi.


ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Emirle ölüme gönderilen astsubayları, mahalle bekçisinden bile alt kademeden göreve başlatmak, hangi değer yargısı ile ölçülebilir. Astsubaylıktan subaylığa geçen biri olarak sorunlara katılıyorum. Sizi subay olarak görmüyorlar, en kritik, en zor görevlere sizi gönderiyorlar. Yıllar önce “Tazminat” hakkımız vardı. Kenan Evren’in emriyle “Görev tazminatlarımız” kesildi. Nedeni ise bir görev için 2 tazminat alınamazmış…

KAYNAK:  http://www.takvim.com.tr/Siyaset/2012/05/18/28-subat-kabusu

 

7.GÜN 19.05.2012

 

Hasta rütben ne?

Orduda birçok alandaki ayrımcılık, hastanelerde de sürüyor. Askerler, sadece rütbelere göre oluşturulan polikliniklerde tedavi olabiliyor

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser,TSK’nın her kademesinde görev alan meslektaşlarının hastanelerde de ikinci planda tutulmasına tepki gösterdi. Keser,“Hasta haklarına aykırı” olan bu durumu şöyle anlattı: Bir çok askeri hastanede, A-B-C diye verilen poliklinik hizmetlerinde, subaylar lehine ayrımcılık yapılıyor.  A Polikliniği, generaller için ayrılmıştır. Burada sağlık hizmeti generallerin ayağına kadar gider.B Polikliniği ise binbaşı, yarbay ve albaylar içindir. Burada da A polikliniğinde olduğu gibi, sağlık hizmeti yine ayağa kadar gider. C Polikliniği ise astsubaylar için ayrılmıştır. Bir de sağlık hizmetinde yapılan önemli bir ayrımcılık ise şöyledir. A ve B polikliniğinde muayene önceliği vardır. Örneğin siz astsubaysınız ve sıranız 17’dir. Size sıra 10:45’de gelecektir. Ancak dört subay gelir ve sağlık fişini vererek sizin önünüze geçer. Muayene önceliği, sabaya geçmiş olur. Kast sistemi dediğimiz sistem de işte budur. 


BİZ SOSYAL DEĞİLİZ! 
Orduevlerinden ve askeri kamplardan da eşit yararlanamadıklarını anlatan Keser, şunları söyledi: Tüm sosyal tesislerde hem nitelik yönünden, hem sayısal olarak astsubaylara sağlanan imkânlar, subaylara tanınan imkânların üçte biri bile değildir. Sayısal durum göz önüne alındığında aradaki uçurum çok daha iyi fark edilecektir. TSK’da lise ve dengi okul mezunu, emekli albaylar mevcuttur. Sonra harp okulları 2, 3 ve 4 yıla çıkartıldı. Emekli lise ve dengi okul mezunları ile 2 ve 3 yıllık harp okulu mezunu tüm subayların intibakları 4 yıllık Harp Okulu mezunları ile aynı dereceden yapılmıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle, angarya yasaklamıştır. (Angarya: İstek dışı çalışmadır) Ordunun şartlarını beğenmeyenler, 15 yıl mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılamazlar. Devlet tarafından 2-10 yıl arasında okutulanlar, bu çağdışı mecburi hizmete tabi tutulduklarını düşünürsek, hizmet süreleri, okutulan 
sürenin 1,5 veya 2 katı olarak düzenlenmeli. Yürürlükteki ‘İç Hizmet Kanunu’ ve ‘Askeri Ceza Kanunu’, 1930’lu yıllardan kalma ve yaşadığımız çağın çok gerisindedir. Çağdaş bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Personel Kanunu’ndaki hükümler de subaylara imtiyaz ve ayrıcalık tanımaktadır. Adalet ve insan onuruna 
yakışır düzenlemeler gerektirmektedir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Öyle bir sınıf ve statü ayrımcılığı yapmışlar ki, en lüks yerlerde subay orduevleri, subay kampları, Boğaz’da lüks orduevleri. Koskoca Gümüldür Kampı bile, kaç KM uzunluğunda sahil şeridi var. Astsubaylar ise 70 metrelik bir köşeye sıkıştırılmış. Bülent ÇOBAN 

Biz ayrıcalık değil, gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, neden mahalle bekçisi, meclis stenografı, ziraat ve ev ekonomisti gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlıyor? Bunun düzelmesini istemek suç mu? Şenol AKYÜREK 

Ordu evlerinin ve misafirhanelerin subay ve astsubay olarak sınıflandırılması, hangi insani değerlerle bağdaşır. Ordu subaylara koruma silahını bedava verirken, astsubaylara para ile satıyordu. Bu bile astsubayların ne şekilde ayırım gördüğünün en açık kanıtıdır. Erhan YILDIZ 

Devlet memurlarına tanınan birinci derece hakkı maalesef bizlere tanınmadığı için 3. ve 2. derecelerden emekli olduk. 1970’deki adaletsiz oranlar yüzünden, arkadaşlarımızdan yüzde 40 gibi eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Emekli Astsubay M.Y.

Mevlüt Yüksel

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/19/hasta-rutben-ne


8.GÜN  20.05.2012

Oyak’a neden alınmıyoruz

Astsubaylara yapılan ayrımcılığın ardı arkası kesilmiyor. Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), tüm TSK personeli için kurulmuş olmasına rağmen, astsubaylar için adeta kapı duvar olmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban, OYAK’ın kapısını defalara aşındırmış ama, bir türlü içeriye girememiş. Karaçoban kendisi ve meslektaşlarının uğradığı haksızlığı şöyle anlatıyor:

Bizler OYAK iştirakçisi olduğumuz halde, kurum hakkında bilgi sahibi değiliz. Kurum hakkında bilgi almak için harekete geçmeye karar verdik. 2004 yılından beri OYAK Genel Kurulu’na katılmak ve bağlı şirketlerde görev almak için başvuruda bulundum. Ama kabul etmediler. Verdikleri cevapta, “OYAK ve iştiraklerinin yönetim kurulunda görev alacak olanları, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın belirlediğini” belirttiler. Benim ısrarla bu konudaki isteğim, Genelkurmay’da rahatsızlık yarattı. 2005’te Genelkurmay Personel Dairesi’nden Deniz Kurmay Albay H. B. aradı. Bana “Siz iki üniversite değil, 20 üniversite de bitirseniz, size OYAK’ta görev vermeyiz” dedi. Bu sözler üzerine ben, ‘OYAK’a bağlı şirketlerde görev yapmak için ne gibi donanım gerekiyor? Eğer bir yöresel oyun bilmek gerekirse ben gidip kursuna öğreneyim’ dedim. Size aldığım diplomaları gönderdim ve istenilen bütün şartları yerine getirdim. Ama bırakın OYAK’a bağlı şirketlere, bizi genel kurula bile almıyorsunuz” dedim. Ama yine de hiçbir sonuç alamadım. Ben ve benim gibi hiçbir astsubay, OYAK’a girmeyi başaramadı. Bunu başarmak için her halde TSK’da bir 30 yıl daha çalışmam gerekiyor.


51 YIL ÖNCE KURULDU
Ordu Yardımlaşma Kurumu, 01 Mart 1961’de kuruldu. Amacı, “Milli Savunma Bakanlığı‘na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardımları sağlamak”. Türk silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli muvazzaf subay, sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalar ile emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri OYAK’ın daimi üyeleridir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
OYAK Yönetim Kurulu’na 05 Mayıs 2012’de ilk kez bir muvazzaf astsubay atandı. Biz bu atamanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki dava tarihinin yaklaşması nedeniyle yapıldığını düşünüyoruz. OYAK Yönetim Kurulu’nda emekli general olmasına karşın, hala neden emekli astsubay yok? Bir subay ; teğmen olur takım komutanı olarak atanır… Üsteğmen olur bölük komutanı olur. Yüzbaşı, binbaşı olur şubelerde çalışır… Yarbay olur, tabur komutanı olur. Albay olur, alay komutanı olur… Astsubay ise; Astsubay çavuş, II. Kad. Kd. Başçavuş, kısım astsubay, takım astsubay, bölük astsubay, tabur idari işler astsubay olur. Bir sonraki atamasında ne olacağını bilmez. Tayin subayının insafına kalır. KISMET). Jandarma astsubayların atamaları da diğer kuvvetler gibi nokta atama olarak yapılmalı. Bu sayede biz her sene il içerisinde atama stresi yaşamayalım. Bir de atamalarda 
tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapılıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/20/oyaka-neden-alinmiyoruz

 

9.GÜN  21.05.2012

 

Nema isyanı

Astsubayların aylık maaşlarının yüzde 10’u, OYAK‘a kesiliyor. Ancak onlar, nemaların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından yakınıyor

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman KaraçobanOYAK‘ta yaşandığını iddia ettiği “Nema” adaletsizliğini şöyle dile getirdi:

OYAK için subay ve astsubay maaşlarının yüzde 10‘u her ay zorunlu olarak kesilir. Bu emekli olana kadar devam eder. Her yıl, OYAK ve bağlı şirketlerinin kar payları açıklanır. 

“Kar ettik” derler biz onu göremeyiz. Halbuki bizden, yıllık dağıtılacak nema açıklandıktan sonra masraf ve riziko pirimi adı altında da kesinti yapılmaktadır. Bu kesintilerin oranlarının ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz. 

‘EMEKLİ SUBAYLARA İKRAMİYE’ 
* Bir tek OYAK Bank satıldığında yüzde 54 kar payı aldık. BizeOYAK‘ın şirketlerinin kar paylarından da pay vermiyorlar. Bize faiz ve fonlarda değerlendirdikleri kardan pay veriyorlar. Üzerine ise bir iki puanı şirketlerin elde ettikleri kardan ekleme yaparak genel olarak yıllık enflasyonun bir iki puan üzerinde nema dağıtıyorlar. 

OYAK’ın emekli olan subaylara daha yüksek, astsubaylara ise daha az ikramiye ödediği iddia ediliyor. Bizler OYAK‘ı denetleyemediğimiz için, bunu tam olarak bilemiyoruz. Aynı durum askeri vakıflarda da geçerli. Yönetim kurulları, çalışan ve emekli general ile amirallerden oluşmaktadır.

OYAK DAVASI AİHM’DE
*
 Emekli Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban, OYAK’taki adaletsizliği, AİHM’e taşıdıklarını da anlattı: 

* OYAK iştirakleri, gelirlerinin tamamını nema olarak üyelerine aktarması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Sistemde olan-olmayan tüm üyelerin, kurum iştiraklerinde hakları olduğu için üyelerine hisse senedi verilmeliydi. Bu da yerine getirilmedi. 

* OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında, sayımızla orantılı şekilde adil temsil hakkımız engellendi. Bu konuda Türkiye’de mahkemeye başvurduk. Ancak dava reddedildi. İç hukuk yolları tükendiğinden konuyu AİHM’e götürdük. Fakat 5 Mayıs 2012’de ilginç bir olay oldu. Bir astsubay arkadaşımız yönetim kuruluna alındı. Bunun da AİHM’de dava yaklaştığı için göstermelik olduğunu düşünüyoruz.

MESAJINIZ VAR!
* Bizler ayrıcalık değil gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, büro memuru ile aynı statüde görülüyor? Mithat Türetken 

* Temel sorunumuz askeri iç hizmet ve askeri ceza kanunlarının, personele değil, subaylara yönelik olması. Cevat Efe 

* Astsubaylar, ceza korkusundan hakkını arayamadı. Hakkını arayana düzen bozucu gözüyle bakılırdı. A. Selçuk Baykal


MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/21/nema-isyani

 

10.GÜN 22.05.2012

 

Lisans istiyoruz

Kuruluşundan bu yana yüz bininin üzerinde astsubay yetiştiren okullar, hala ön lisans düzeyinde. Birçok okul lisans seviyesine yükseltilirken, Astsubay Meslek Yüksek Okulu‘nun yerinde sayması, kahramanları üzüyor

TSK‘nın en cefakar komutanları astsubaylar, şimdi de değişik bir soruna parmak bastı. Yaklaşık 50 yıldır TSK’ya astsubay yetiştiren okulların hala ön lisans düzeyinde kalması, komutanların tepkisine neden oldu. Bu konuda yaşadıklarını ve kendilerine yapılan haksızlığı emekli Astsubay Ramazan Tekeli anlattı.

 1972’de Astsubay Okulu’na girdim, 4 yıl yatılı okudum. Astsubay okullarına girdiğimizde, lise üstü bir yıl eğitim yapan mesleğe yönelik eğitim veriliyordu. Aynı şekilde mesleğe yönelik “hemşirelik” ve “ilkokul öğretmenliği” de benzer durumdaydı. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde, 1985’te yılında Hemşirelik Yüksek Okulu açıldı. Yine diğer hemşirelik okulları 1996 yılında lise eğitiminden Sağlık Yüksek Okulu’na yükseltildi. Ardından lisans düzeyinde eğitim veren yüksek okul seviyesine çıkarıldı. 
 Sonra “Sağlık Bilimleri Fakültesi”ne dönüştürülerek, lisans seviyesinde eğitim verdi. İlkokul öğretmenleri de aynı şekilde, 1976’da 2 yıllık Eğitim Enstitüsü ve arkasından 1982’de Eğitim Yüksek Okulları’na ve hemen arkasından Eğitim Fakülteleri’ne dönüştürüldü. 
 
Böylelikle, bu okullardan mezun olanların, akademik kariyer yapmalarının önü açıldı. Gelin görün ki; mensubu olduğumuz kurumumuz Genelkurmay, “astsubay okullarının gelişimini, diğer meslek guruplarının yetkilileri kadar sahiplenip lisans seviyesine dahi çıkaramadılar. 

BİLİNÇLİ ENGELLEME 
 Astsubay Okulları 2002 yılında iki yıllık Meslek Yüksek Okulu seviyesine çıkarılmıştır. Bugün 2012 yılı olmasına rağmen hala lisans seviyesinde eğitim yapma hakkı verilmemiştir. Genelkurmay niçin bekliyor, bir türlü anlam veremiyoruz. 
 
Biz astsubaylara reva görülen sadece sosyal haklar ve düşük maaş uygulamalarının yanında, bu okullarının lisans seviyesine çıkarılması, engellenip geri plana atılmıştır. 
 Harp okullarında subaylara yüksek lisans, doktora ve akademik kariyer yapma imkanı tanınmıştır. Ama astsubaylara üvey evlat muamelesi yapılmıştır. Bunda kast siteminin etkili olduğunu düşünüyorum.

YÖNETMELİK NE DİYOR?
Astsubay meslek yüksek okulu: Bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı olara 4 Ocak 1961’de kuruldu. 
 Muvazzaf astsubay yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim yapan bir kurum. 
 Astsubay meslek yüksek okulunda, astsubay hazırlama okulu ile sivil lise ve dengi okulardan alınan öğrenciler, eğitim ve öğretim görür. 
 En az dört yarı yıllık bir programı kapsayan ara kademe insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan 
bir yüksek öğretimdir.


MESAJINIZ VAR!

Benim anayasaya devlete, millete bağlılığımı, eşimle birlikte sosyal faaliyete katılma durumumla tartan 28 Şubat kalıntısı TSK sicil sistemi değiştirilmelidir. Bağlılığı kişilerin değil, yetkili mahkemelerin isnat edilen suça göre ölçmesi gerekmez mi. Her sene biri benim bağlılığımı tartıyor. Yemeğe çaya katıldıysam bağlıyım, katılmadıysam şüpheli. Salim TAN 

 
Emekli Sandığı’nın 1970’deki adaletsiz oranlar yüzünden arkadaşlarımızdan yüzde 40 eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Genelkurmay bu konuda söz vermesine ve teklifi Başbakanlığa gönderdiğini bildirmesine rağmen, son açıklamasında bu konuya değinmemiş. Artık oyalanmaktan bıktık. Haklarımızı mezarda mı alacağız? Yusuf SÖYLEMEZ


MEVLÜT YÜKSEL


KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/22/lisans-istiyoruz

 

 11. GÜN 23.05.2012

 

Gazilerin feryadı

Astsubaylar, gazi bile olsa hep ikinci planda. TSK, onlara tekerlekli sandalyeyi bile çok görüyor. Ancak gazi subaysa, yurtiçi ve yurtdışında tedavi için seferberlik ilan ediyorlar…

Gazi astsubay Murat CanerTSK‘daki üst-ast arasındaki korkunç uçurumu bizzat yaşayan askerlerden. 3 Ekim 1997’de Zap bölgesinde yol tuzağında gazi olan Caner, özellikle GATA’da tedavi sürecinde yaşadıklarını ve daha sonra şahit olduğu ayrımcılıkları anlattı.

* Bir gazi astsubay olarak, istisnaları olsa da gerçek olan bazı yaşanmışlıkları, bundan sonra böylesi ayrım yapılmaması için paylaşmak istedim. 8 ay Ankara GATA’da yattım. Subay bir gazinin gördüğü muamele ile diğer gaziler arasında bazı farklar olduğunu, tüm rütbeli ve rütbesiz gazi arkadaşlarım yaşadı. Halen yaşıyor. 

* Bir çok ayrıntı ve örnek var; ama bunları tek tek anlatmak ne kadar doğru olsa da, sadece makam sahiplerinin inkar ederek, hiddetlenmesinden başka bir işe yaramıyor. Ama ben bazı adaletsizlikleri kamuoyuyla paylaşmak istedim. Örneğin gazi subay yaralanarak hastaneye geldiğinde normalde 4 kişilik oda boşaltılır, tek kişilik özel oda verilir. Emrine de bir asker… 

ARAÇ VERDİLER 
* Tedavilerinde sıcak ilgi ve sık ziyaretler eksik olmaz. Mutlaka isteğe ve sağlık durumuna göre, yurt dışına gönderilir. Aynı konumda olan diğer gaziler, özel konumuna göre ya da bir komutanın desteğiyle tedavisini sürdürür. 

1998 yılında 20-30 kişi hastanede tedavi görürken, aynı durumda hem de Batı’da yaralanan bir subayım geldi. Hemen bir asker, bir araç tahsis edildi. Özel oda, kuvvet komutanlarınca ziyaretin ardından, İngiltere’ye tedaviye gitti.

* Biz bir tekerlekli sandalye için fazladan 500 ile 800 lira öderken, onun tüm sağlık malzemeleri peşin ödenerek alındı. 

* İlk tedavimde, altıma havalı yatak alınmadığı için 15 yıldır yatak yarasından dolayı minder olmadan 15 dakika ağrısız oturamıyorum. Bu sadece bir havalı yatak nedeni ile böyle. 

* Eğer Harp Okulu mezunuysanız, Allah da biliyor ya, her kulvarda özel muamele görüyorsunuz. 15 yıldır 1. derece bakıma muhtaç olduğum için evimde yaşamaktayım. Beni sadece ziyaret eden çok sevdiğim emekli komutanlarım var.

* Adana’da makam sahibi 6. Kolordu Komutanlarının hepsiyle tanıştım ve sevdim. Ama 15 yıldır bir tane garnizon komutanı veya kurmay başkanı evime gelmiş değildir. Ya bu durumda bir astsubay değil de bir subay olsaydım? 

ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR
* Sorunlarımız 1930 yılından beri var. Sadece birini yazayım. Ben TSK askeri hastanede çalışan sağlık astsubayıyım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. MUVAZZAF ASTSUBAY

* Harp okulundan 8’e 1 derecesinden mezun olan bir teğmen, kıtaya geldiğinde Bölük veya Takım Komutanı olarak atanır. Bu teğmen, 1’e 3 derecesindeki 25 yıllık bir astsubay ile aynı maaşı alır. 25 yıllık bir subay astsubayın iki katı maaş alır. Emekli olduğunda maaşının yüzde 85′ ini alırken astsubay, yüzde 50’sini belki. 

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/23/gazilerin-feryadi

 

12.GÜN 24.05.2012

12 Eylül Darbesi astsubayları da vurdu

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 25 yıl görev yapan emekli astsubay Hayati Ergürbüz, 12 Eylül Darbesi’nin astsubayları da vurduğunu dile getirdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 25 yıl görev yapan emekli astsubay Hayati Ergürbüz, 12 Eylül Darbesi’nin astsubayları da vurduğunu söyledi. Sorunlarının büyük bölümünün, darbeyle birlikte başladığını savundu. 

SAVCI DA SUBAY, HAKİM DE 
Hayati Ergürbüz, öncelikle görev ve sorumluluk alanındaki sorunları masaya yatırdı: 
Çok büyük maddi ve manevi sorumluluklar altındayız. Şöyle ki: Biz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teknik ve idari kadrosuyuz. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi bizim sorumluluğumuzda. Uçağa silahı biz yükler, bakımını biz yapar, uçuşa biz hazır eder, pist başına kadar biz getirir, son kontrolünü biz yaparız. 

HEM İŞÇİ, HEM MEMURUZ 
Uçağın, sadece havada uçurulması pilota aittir. Tanklar da aynıdır, askeri gemiler de. Ağır silahlar da, Radarlar da, elektronik sistemler de aynıdır. 

Astsubay yeri geldiğinde işçi, yeri geldiğinde memurdur. Yeri geldiğinde lider ve komutan yeri geldiğinde öğretmendir. Astsubaylar olmadan gemilerin, tankların hareket etmesi, uçakların uçması mümkün olmadığı gibi askerin karnını doyurması da mümkün değildir. 

İç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız. Yasaya göre astsubay subayın yardımcısıdır. Subayın görev yaptığı her yerde görev alır. 

Tüm bu ağır görevleri yaparken, ‘yetkisizlik’ işimizi zorlaştırıyor, bizi üzüyor. Biz bu kadar ağır sorumluluk altındayken, en küçük bir olayda savcı da subay, hakim de subay oluyor. Böyle bir askeri hukuk sistemi olur mu?

HAPİS CEZASI VERİYOR
Ergürbüz, muvazzaf astsubayların, çalışma şartları açısından da büyük sıkıntı içinde olduklarını aktarıyor. “Askeri Ceza Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve 926 sayılı TSK Kanunu”nda astsubayların hep göz ardı edildiğini söyledi: Her şeyin aleyhimize olduğu ceza kanunu mevcut. Yani amirimiz konumundaki bir subay, bir anda hayatımızı kaydırabiliyor. Verilecek ceza iki dudağı arasında. Keyfiyet had safhada. Örneğin bir subay, isterse astsubayı 28 gün hapse atabiliyor. Bu durum, terfiyi bile etkiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok…

TAZMİNATLARIMIZLA OYNANDI
2001’de “Görev tazminatı”yla ilgili kanun hükmünde kararname çıkmıştı. Bundan binbaşı ve alt subaylar da faydalanacaktı. Ancak kanun hükmündeki kararname uygulanmadı. Bundan subaylar da yararlanamadı. Ancak subayların şöyle bir avantajı var idi. Binbaşı 2 yıl sonra yarbay olduğu için yine görev tazminatı hakkını alabiliyordu. Ancak astsubayların bekleyip de alabileceği bir hakkı yoktu.

KANUN NE DiYOR?
926 Sayılı TSK Personel Kanunu: Bu kanun subayların, astsubayların ve askeri öğrencilerin yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını, görev ve yükümlülüklerini, terfi ve taltifleri ile her türlü özlük haklarını düzenler. 
Askeri Ceza Kanunu: TSK içerisindeki hukuki durumu düzenleyen kanun, 
TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği: Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görev ve yetkileri tanımlayan yasalar bütünü.

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

İNTİBAK İSTİYORUZ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI


KAYNAK:  http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/24/bakima-muhtaciz 


13.GÜN 25.05.2012

NOT: (SANIRIM HATA İLE,ÇÜNKÜ AŞAĞIDAKİ LİNK’TE BAŞKA KONU VAR!)  16.05.2012 TARİHLİ YAZININ TEKRARI YAYINLANMIŞ.

 

İntibak istiyoruz

İşçi emeklileri için yapılan intibak düzenlemesini, astsubaylar yıllarca bekledi. 2008’de TBMM‘de kabul edilen düzenleme, bir gecede geri alındı

 

TSK’nın cefakar komutanları astsubaylar, SSK emeklileri gibi yıllarca “intibak” düzenlemesini bekledi. Onlara müjde 2008’de geldi. Ancak, bu sevinç fazla sürmedi. Sevincin yerini, üzüntü ve hayal kırıklığı aldı. Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, “neden intibak” istediklerini şöyle anlattı: 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Meslek Yüksek Okulu mezunu astsubaylar 9.derecenin 1. kademesinden göreve başlıyor. Diğer Meslek Yüksek Okulu mezunları ise 9. derecenin 2. kademesinden görev alıyor. 
Burada bir kademe kaybımız oluyor. Astsubayların da intibaklarının 9. derecenin 2. kademesinden başlayacak şekilde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Bunun için “İntibak Yasası” gerekmektedir. 
Ayrıca 1. derecenin 4. kademesine düşemeyen tek meslek grubu astsubaylardır. Üniversiteyi bitirmiş, hatta master yapmış dahi olsa 1. derecenin 4. kademesi astsubaylara kapalı. 

ÖNCE KABUL EDİLDİ 
Astsubayların en önemli bu sorunu; 16 Nisan 2008’de TBMM Genel Kurulu’na geldi. Kurul’da, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda değişiklik öngören tasarının 5. bölümü bazı değişikliklerle kabul edildi. Düzenlemeye göre, astsubaylar, en üst devlet memuru derecesine (1. derecenin 4. kademesine) kadar yükselebilecek ve yeşil pasaport hakkından yararlanabilecekti. Lise mezunu astsubaylar da aynı hakkı elde etmişti. Emekli olduktan sonra da bu dereceye yükselen astsubaylara, sanki görevdeymişler gibi yeşil pasaport verilecekti. 

SONRA KARAR GERİ ALINDI 
Tasarı Genel Kurul’dan geçti ama sonrasında tam bir şok yaşandı. Ertesi gün TBMM’de bu düzenlemenin önünü kesen ‘Tekrir-i Müzakere’, yani yeniden görüşme’ talebi iletildi. Meclis’te bir gün önce astsubaylar lehine kabul edilen kanun, bu kez reddedildi. Kararı duyan binlerce astsubay, üzüntü içinde yine beklemeye başladı.

MÜCADELEDE ÖN PLANDAYIZ
Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, yaptıkları görevin kutsallığının bilincinde olduklarını belirtti: 
Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, eğitip, onları askerlik hayatlarından sonraki döneme de hazırlamak bizim görevimizdir. 
Onları kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz. İç güvenlikte, asayişte, depremde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız.

55 MİLYON DOLAR BİR VİDAYA BAĞLI
Astsubaylar, görevlerinin ağırlığını ve sorumluğunu anlatırken, ilginç örnekler verdi: Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan savaş uçağının düşmesine, daha da önemlisi pilotun şehit olmasına neden olabilir. Biz bu bilinçle görev yapıyoruz.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Türkiye’nin 32 yıllık anayasa ile yönetilemeyeceğini haklı olarak dile getiren yasa yapıcılarına seslenmek istiyorum. Astsubaylar, hala 1935 yılının İç Hizmet Kanunu idare edilmektedir. Çağdaş yaşama göre İç Hizmet Kanunu’nun yazılması gerekmektedir. Şükrü Kol 

Genelkurmay‘ın açıklamasında yüksek lisans yapan astsubaylara subaylardaki gibi erken terfi verildiği belirtildi. Fakat durum özellikle hava kuvvetlerinde öyle değil. Subayların % 5’ine erken terfi verilirken astsubayların ise % 1’ine veriliyor. Bünyamin Özgüneş 

Ben 2/2’den emekli oldum. Bu yapılacak olan düzenlemelerden sadece 1. Dereceden emekli olanlar mı faydalanacak? Bizim maaşlarımızda herhangi bir iyileştirme olacak mı? H. Avni Hakederler 

Yıllardır sadece şehit haberlerine konu olduğumuz gazete sayfalarında sorunlarımızı görmek, bir hayaldi. Haksız uygulamalar biz astsubayları çok derinden yıprattı. Duyarlılığınıza çok teşekkür ederiz… A.S.

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/25/sagliksiz-adalet


 

14.GÜN 26.05.2012

NOT: (SANIRIM HATA İLE,ÇÜNKÜ AŞAĞIDAKİ LİNK’TE BAŞKA KONU VAR!)  17.05.2012 TARİHLİ YAZININ TEKRARI YAYINLANMIŞ.

Devrimle devrildik!

Astsubaylar, 2008’de Org. İlker Başbuğ’un “Devrim” dediği düzenleme müjdesiyle umutlandı. Ama bu devrim gerçekleşmedi. Ordunun gözüpek kahramanları, bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.

TSK‘nın mihenk taşı olan astsubaylar, sürekli ikinci plana itildi. Sorunlarına çare bulunmadığı gibi, eşitlik hakları da günden güne ortadan kalktı. Küçük bazı düzenlemeler olsa da “ana sorunları”göz ardı edildi. 2008’de Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ, bu sorunlara “neşter vuracağını” belirterek astsubaylara müjde verdi. Yapılacak düzenlemeleri de “astsubay devrimi” olarak nitelendirdi. Başbuğ’un söz verdiği düzenlemeler şunlardı: 
 Astsubaylıktan subaylığa geçiş oranlarının yüzde 5’ten, yüzde 15’e kadar çıkarılması. 
 Meslek Yüksek Okulu öğrencisinin notuna göre, Kara Harp Okulu’na yatay geçiş yapabilmesi. 
 OYAK yönetim kadrosunda astsubayların yer almaları. 
 Astsubaylara tahsis edilen sosyal tesis ve lojman oranının düzeltilmesi. 
 Komanda İhtisas Kursu gören astsubayların, Kara Kuvvetleri içerisinde özel ve nitelikli görevlere atanabilmesi ve ilave tazminat ödenmesi. 
 Lisansüstü eğitime kıdem verilmesi. 
 Görev tazminatının düzenlenmesi. 
 Emekli maaşında istenen iyileştirmenin sağlanması. 
 7’nci ve 9″uncu yıllar arasındaki subaylık müracaatının 5’inci ve 7’inci yıllara çekilmesi. 
 Lise mezunu astsubaylara, Anadolu Üniversitesi’nde ön lisans eğitimine devam etme şansının tanınması. Astsubay Meslek Yüksek Okulu’nda Yönetim Bölümü’nden mezun olanlara lisans eğitimi yapma imkânı verilmesi. Böylelikle astsubayların görev yaptığı süre içinde akademik eğitimine de devam edebilecek olmasının sağlanması. 
 Yurt dışında yabancı dil eğitimi görmelerinin önünün açılması. 
 Subay temel kurslarına katıldıkları andan itibaren teğmen rütbesi verilmesi. 
 Rütbe bekleme sürelerinin düzenlenmesi. Astsubayların 12 yılda başçavuşluğa terfi edip, 18 yıl aynı rütbede çalışabilecek olması. 
 Yaş haddinden emekli olan astsubayların, askeri hastanelerin B polikliniğinden faydalanabilmesi. 

NEREDE KALDI VERİLEN SÖZLER? 
Başbuğ‘un söz verdiği bu düzenlemelerin hiçbiri yapılmadı. 4 yıldır bekleyen astsubaylar, beklentileri yerine gelmediği gibi, bazı haklarının da ellerinden alınmasına tepki gösterdi. Bu durumu TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, şöyle anlatıyor: “Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Genel Kurmay Başkanı olduğunda ‘astsubay devrimi’nden bahsetmişti. O dönem, üstçavuşlukta 3 yıl olan bekleme süresi 6 yıla çıkartıldı. Yani meslektaşlarımızın kıdemli başçavuşluğa 6 yıl geç ulaşmasıyla “devrim” gerçekleşti!.. Lojman, orduevi, sosyal tesis ve askeri hastane gibi konularda olumlu gelişme kaydedilemedi.”

OLAN BiZiZ EN YAKIN MEHMETÇiĞE
TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, karada, havada ve denizde görev yaparken en yakınlarında olan Mehmetçik’i anlattı: 
 Ordumuzun kahraman Mehmetçiği, bizim her şeyimiz. Onlardan birine bir şey olduğunda, kendi evladımız gibi içimiz yanar. 
 Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. 
 Yanınızda yaralanmış, umutla gözlerinize bakan bir Mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığını ancak biz anlarız. Bu durum, uykularımızı böler, rüyalarımıza girer. 
 Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğinin idraki içindeyiz. Ve bu görevi biz, yalnızca biz yaparız.

MESAJ VAR
Haksızlıkların başında 1’inci derece 4’üncü kademeye yükselemeyişimiz geliyor. 1. dereceye düşünce, 4’üncü kademeden temsil tazminatını da alabilmeliyiz. OYAK gibi bir kurumuna en çok üyeyi veren astsubayların kurum içerisinde dönen oyunlardan haberi bile yok. Yönetim ve kontrol gibi kademelerde hiçbir astsubay çalıştırılmadığı gibi, tüm kontrol kademeleri yüksek rütbeli subaylar ve yakınları tarafından dolduruluyor. Yapılan ve yapılacak olan görevlerde kadrolar subaylara ait. Bu nedenle astsubaylar makam tazminatı alamıyor. Bu da ayrı bir haksızlığa yolaçıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 

http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/26/icabina-bakin





15.GÜN 27.05.2012 (18.05.2012 

TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!) 


28 Şubat kabusu

Post-modern darbe ordudaki askerleri de vurdu. Sorgu olmadı savunma alınmadı Sadece komutan “Kimliğini, silahını ver lojmanı 10 gün içinde boşalt” dedi

Türkiye’de daha yeni sorgulanmaya başlanan 28 Şubat süreci, siyasileri olduğu kadar, askerin bir bölümünü de mağdur etti. Komutanlar o dönem ordu içinde “irticacı” avına çıktı. YAŞ kararlarıyla, yüzlerce subay ve astsubaya görevden el çektirildi. YAŞ kararları ile 2000’de ordudan atılan Astsubay Başçavus Mehmet Sildir, post-modern darbe sonrası yaşananları şöyle anlattı: 28 Şubat süreci bizim gibi görevde olan astsubaylar için adeta bir kabus gibiydi. Komutanlarımız, astsubay arkadaşları teker teker çağırarak, eşlerinin başları kapalı olan ya da dini vecibelerini yerine getirenleri bildirmelerini istediler. Bu süreçte, bize yapılan dayatmaları ve arkadaşlarımız hakkında yapılan asılsız ihbarları, elimizden geldiğince bertaraf etmeye ve bunların duyumlardan ibaret olduğunu söylemeye çalıştık. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bu uygulama, tüm personelin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Ama bu süreç o kadar hızlı işliyordu ki, kendi aramızda bile birbirimizden korkar hale geldik. Çok sayıda arkadaşımız, görev süresi dolmasına rağmen, ihtiyaçları olduğu için emekli olmayıp çalışacaktı. Ancak”Takip edilen personel” oldukları için emekli olmak zorunda kaldılar. Bu süreçte bizlere hukuk yolları bile çok görüldü. Bizler mahkemeye başvuramadık. Düşünebiliyor musunuz sabah göreve gidiyorsunuz. Komutan diyor ki, “Kimliğini ver, silahını ver. Lojmanı da 10 gün içerisinde boşalt.” İşte o süreçte ben ve benim gibi yüzlerce arkadaşımıza görevden el çektirildi. O dönem bizim için adeta kabustu. YAŞ kararları ile hangi komutanın birliğinden en çok subay/ astsubay atılmışsa, o birliklerin komutanları terfi etti. Alınan haklarım, 2012 yılında çıkarılan 6191 sayılı kanunla kısmen geri verildi. Ama yıllarca çektiğim acıların hesabı bitmedi.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Emirle ölüme gönderilen astsubayları, mahalle bekçisinden bile alt kademeden göreve başlatmak, hangi değer yargısı ile ölçülebilir. Astsubaylıktan subaylığa geçen biri olarak sorunlara katılıyorum. Sizi subay olarak görmüyorlar, en kritik, en zor görevlere sizi gönderiyorlar. Yıllar önce “Tazminat” hakkımız vardı. Kenan Evren’in emriyle “Görev tazminatlarımız” kesildi. Nedeni ise bir görev için 2 tazminat alınamazmış…

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/27/28-subat-kabusu

 


16.GÜN 28.05.2012   (19.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Hasta rütben ne?

Orduda birçok alandaki ayrımcılık, hastanelerde de sürüyor. Askerler, sadece rütbelere göre oluşturulan polikliniklerde tedavi olabiliyor

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser,TSK’nın her kademesinde görev alan meslektaşlarının hastanelerde de ikinci planda tutulmasına tepki gösterdi. Keser,“Hasta haklarına aykırı” olan bu durumu şöyle anlattı: Bir çok askeri hastanede, A-B-C diye verilen poliklinik hizmetlerinde, subaylar lehine ayrımcılık yapılıyor.  A Polikliniği, generaller için ayrılmıştır. Burada sağlık hizmeti generallerin ayağına kadar gider.B Polikliniği ise binbaşı, yarbay ve albaylar içindir. Burada da A polikliniğinde olduğu gibi, sağlık hizmeti yine ayağa kadar gider. C Polikliniği ise astsubaylar için ayrılmıştır. Bir de sağlık hizmetinde yapılan önemli bir ayrımcılık ise şöyledir. A ve B polikliniğinde muayene önceliği vardır. Örneğin siz astsubaysınız ve sıranız 17’dir. Size sıra 10:45’de gelecektir. Ancak dört subay gelir ve sağlık fişini vererek sizin önünüze geçer. Muayene önceliği, sabaya geçmiş olur. Kast sistemi dediğimiz sistem de işte budur. 


BİZ SOSYAL DEĞİLİZ! 
Orduevlerinden ve askeri kamplardan da eşit yararlanamadıklarını anlatan Keser, şunları söyledi: Tüm sosyal tesislerde hem nitelik yönünden, hem sayısal olarak astsubaylara sağlanan imkânlar, subaylara tanınan imkânların üçte biri bile değildir. Sayısal durum göz önüne alındığında aradaki uçurum çok daha iyi fark edilecektir. TSK’da lise ve dengi okul mezunu, emekli albaylar mevcuttur. Sonra harp okulları 2, 3 ve 4 yıla çıkartıldı. Emekli lise ve dengi okul mezunları ile 2 ve 3 yıllık harp okulu mezunu tüm subayların intibakları 4 yıllık Harp Okulu mezunları ile aynı dereceden yapılmıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle, angarya yasaklamıştır. (Angarya: İstek dışı çalışmadır) Ordunun şartlarını beğenmeyenler, 15 yıl mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılamazlar. Devlet tarafından 2-10 yıl arasında okutulanlar, bu çağdışı mecburi hizmete tabi tutulduklarını düşünürsek, hizmet süreleri, okutulan 
sürenin 1,5 veya 2 katı olarak düzenlenmeli. Yürürlükteki ‘İç Hizmet Kanunu’ ve ‘Askeri Ceza Kanunu’, 1930’lu yıllardan kalma ve yaşadığımız çağın çok gerisindedir. Çağdaş bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Personel Kanunu’ndaki hükümler de subaylara imtiyaz ve ayrıcalık tanımaktadır. Adalet ve insan onuruna 
yakışır düzenlemeler gerektirmektedir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Öyle bir sınıf ve statü ayrımcılığı yapmışlar ki, en lüks yerlerde subay orduevleri, subay kampları, Boğaz’da lüks orduevleri. Koskoca Gümüldür Kampı bile, kaç KM uzunluğunda sahil şeridi var. Astsubaylar ise 70 metrelik bir köşeye sıkıştırılmış. Bülent ÇOBAN 

Biz ayrıcalık değil, gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, neden mahalle bekçisi, meclis stenografı, ziraat ve ev ekonomisti gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlıyor? Bunun düzelmesini istemek suç mu? Şenol AKYÜREK 

Ordu evlerinin ve misafirhanelerin subay ve astsubay olarak sınıflandırılması, hangi insani değerlerle bağdaşır. Ordu subaylara koruma silahını bedava verirken, astsubaylara para ile satıyordu. Bu bile astsubayların ne şekilde ayırım gördüğünün en açık kanıtıdır. Erhan YILDIZ 

Devlet memurlarına tanınan birinci derece hakkı maalesef bizlere tanınmadığı için 3. ve 2. derecelerden emekli olduk. 1970’deki adaletsiz oranlar yüzünden, arkadaşlarımızdan yüzde 40 gibi eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Emekli Astsubay M.Y.

Mevlüt Yüksel

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/28/hasta-rutben-ne


17.GÜN 29.05.2012   (20.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

OYAK‘a neden alınmıyoruz?

TSK’daki subay ve astsubaylara, yardım için kurulan OYAK‘ın her alanına, general ve amiraller hakim. Bu durum, astsubayların büyük tepkisini çekiyor

Astsubaylara yapılan ayrımcılığın ardı arkası kesilmiyor. Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), tüm TSK personeli için kurulmuş olmasına rağmen, astsubaylar için adeta kapı duvar olmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban, OYAK’ın kapısını defalara aşındırmış ama, bir türlü içeriye girememiş. Karaçoban kendisi ve meslektaşlarının uğradığı haksızlığı şöyle anlatıyor:

Bizler OYAK iştirakçisi olduğumuz halde, kurum hakkında bilgi sahibi değiliz. Kurum hakkında bilgi almak için harekete geçmeye karar verdik. 2004 yılından beri OYAK Genel Kurulu’na katılmak ve bağlı şirketlerde görev almak için başvuruda bulundum. Ama kabul etmediler. Verdikleri cevapta, “OYAK ve iştiraklerinin yönetim kurulunda görev alacak olanları, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın belirlediğini” belirttiler. Benim ısrarla bu konudaki isteğim, Genelkurmay’da rahatsızlık yarattı. 2005’te Genelkurmay Personel Dairesi’nden Deniz Kurmay Albay H. B. aradı. Bana “Siz iki üniversite değil, 20 üniversite de bitirseniz, size OYAK’ta görev vermeyiz” dedi. Bu sözler üzerine ben, ‘OYAK’a bağlı şirketlerde görev yapmak için ne gibi donanım gerekiyor? Eğer bir yöresel oyun bilmek gerekirse ben gidip kursuna öğreneyim’ dedim. Size aldığım diplomaları gönderdim ve istenilen bütün şartları yerine getirdim. Ama bırakın OYAK’a bağlı şirketlere, bizi genel kurula bile almıyorsunuz” dedim. Ama yine de hiçbir sonuç alamadım. Ben ve benim gibi hiçbir astsubay, OYAK’a girmeyi başaramadı. Bunu başarmak için her halde TSK’da bir 30 yıl daha çalışmam gerekiyor.

51 YIL ÖNCE KURULDU
Ordu Yardımlaşma Kurumu, 01 Mart 1961’de kuruldu. Amacı, “Milli Savunma Bakanlığı‘na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardımları sağlamak”. Türk silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli muvazzaf subay, sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalar ile emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri OYAK’ın daimi üyeleridir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
OYAK Yönetim Kurulu’na 05 Mayıs 2012’de ilk kez bir muvazzaf astsubay atandı. Biz bu atamanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki dava tarihinin yaklaşması nedeniyle yapıldığını düşünüyoruz. OYAK Yönetim Kurulu’nda emekli general olmasına karşın, hala neden emekli astsubay yok? Bir subay ; teğmen olur takım komutanı olarak atanır… Üsteğmen olur bölük komutanı olur. Yüzbaşı, binbaşı olur şubelerde çalışır… Yarbay olur, tabur komutanı olur. Albay olur, alay komutanı olur… Astsubay ise; Astsubay çavuş, II. Kad. Kd. Başçavuş, kısım astsubay, takım astsubay, bölük astsubay, tabur idari işler astsubay olur. Bir sonraki atamasında ne olacağını bilmez. Tayin subayının insafına kalır. KISMET). Jandarma astsubayların atamaları da diğer kuvvetler gibi nokta atama olarak yapılmalı. Bu sayede biz her sene il içerisinde atama stresi yaşamayalım. Bir de atamalarda 
tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapılıyor.

YARIN: OYAK’TA NEMA TARTIŞMASI

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/29/oyaka-neden-alinmiyoruz


18.GÜN   30.05.2012    (21.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Nema isyanı

Astsubayların aylık maaşlarının yüzde 10’u, OYAK‘a kesiliyor. Ancak onlar, nemaların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından yakınıyor

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman KaraçobanOYAK‘ta yaşandığını iddia ettiği “Nema” adaletsizliğini şöyle dile getirdi:

OYAK için subay ve astsubay maaşlarının yüzde 10‘u her ay zorunlu olarak kesilir. Bu emekli olana kadar devam eder. Her yıl, OYAK ve bağlı şirketlerinin kar payları açıklanır. 

“Kar ettik” derler biz onu göremeyiz. Halbuki bizden, yıllık dağıtılacak nema açıklandıktan sonra masraf ve riziko pirimi adı altında da kesinti yapılmaktadır. Bu kesintilerin oranlarının ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz. 

‘EMEKLİ SUBAYLARA İKRAMİYE’ 
* Bir tek OYAK Bank satıldığında yüzde 54 kar payı aldık. BizeOYAK‘ın şirketlerinin kar paylarından da pay vermiyorlar. Bize faiz ve fonlarda değerlendirdikleri kardan pay veriyorlar. Üzerine ise bir iki puanı şirketlerin elde ettikleri kardan ekleme yaparak genel olarak yıllık enflasyonun bir iki puan üzerinde nema dağıtıyorlar. 

OYAK’ın emekli olan subaylara daha yüksek, astsubaylara ise daha az ikramiye ödediği iddia ediliyor. Bizler OYAK‘ı denetleyemediğimiz için, bunu tam olarak bilemiyoruz. Aynı durum askeri vakıflarda da geçerli. Yönetim kurulları, çalışan ve emekli general ile amirallerden oluşmaktadır.

OYAK DAVASI AİHM’DE
*
 Emekli Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban, OYAK’taki adaletsizliği, AİHM’e taşıdıklarını da anlattı: 

* OYAK iştirakleri, gelirlerinin tamamını nema olarak üyelerine aktarması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Sistemde olan-olmayan tüm üyelerin, kurum iştiraklerinde hakları olduğu için üyelerine hisse senedi verilmeliydi. Bu da yerine getirilmedi. 

* OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında, sayımızla orantılı şekilde adil temsil hakkımız engellendi. Bu konuda Türkiye’de mahkemeye başvurduk. Ancak dava reddedildi. İç hukuk yolları tükendiğinden konuyu AİHM’e götürdük. Fakat 5 Mayıs 2012’de ilginç bir olay oldu. Bir astsubay arkadaşımız yönetim kuruluna alındı. Bunun da AİHM’de dava yaklaştığı için göstermelik olduğunu düşünüyoruz.

MESAJINIZ VAR!
* Bizler ayrıcalık değil gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, büro memuru ile aynı statüde görülüyor? Mithat Türetken 

* Temel sorunumuz askeri iç hizmet ve askeri ceza kanunlarının, personele değil, subaylara yönelik olması. Cevat Efe 

* Astsubaylar, ceza korkusundan hakkını arayamadı. Hakkını arayana düzen bozucu gözüyle bakılırdı. A. Selçuk Baykal


MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/30/nema-isyani


19.GÜN   31.05.2012    (22.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Lisans istiyoruz

Kuruluşundan bu yana yüz bininin üzerinde astsubay yetiştiren okullar, hala ön lisans düzeyinde. Birçok okul lisans seviyesine yükseltilirken, Astsubay Meslek Yüksek Okulu‘nun yerinde sayması, kahramanları üzüyor

TSK‘nın en cefakar komutanları astsubaylar, şimdi de değişik bir soruna parmak bastı. Yaklaşık 50 yıldır TSK’ya astsubay yetiştiren okulların hala ön lisans düzeyinde kalması, komutanların tepkisine neden oldu. Bu konuda yaşadıklarını ve kendilerine yapılan haksızlığı emekli Astsubay Ramazan Tekeli anlattı.

 1972’de Astsubay Okulu’na girdim, 4 yıl yatılı okudum. Astsubay okullarına girdiğimizde, lise üstü bir yıl eğitim yapan mesleğe yönelik eğitim veriliyordu. Aynı şekilde mesleğe yönelik “hemşirelik” ve “ilkokul öğretmenliği” de benzer durumdaydı. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde, 1985’te yılında Hemşirelik Yüksek Okulu açıldı. Yine diğer hemşirelik okulları 1996 yılında lise eğitiminden Sağlık Yüksek Okulu’na yükseltildi. Ardından lisans düzeyinde eğitim veren yüksek okul seviyesine çıkarıldı. 
 Sonra “Sağlık Bilimleri Fakültesi”ne dönüştürülerek, lisans seviyesinde eğitim verdi. İlkokul öğretmenleri de aynı şekilde, 1976’da 2 yıllık Eğitim Enstitüsü ve arkasından 1982’de Eğitim Yüksek Okulları’na ve hemen arkasından Eğitim Fakülteleri’ne dönüştürüldü. 
 
Böylelikle, bu okullardan mezun olanların, akademik kariyer yapmalarının önü açıldı. Gelin görün ki; mensubu olduğumuz kurumumuz Genelkurmay, “astsubay okullarının gelişimini, diğer meslek guruplarının yetkilileri kadar sahiplenip lisans seviyesine dahi çıkaramadılar. 

BİLİNÇLİ ENGELLEME 
 Astsubay Okulları 2002 yılında iki yıllık Meslek Yüksek Okulu seviyesine çıkarılmıştır. Bugün 2012 yılı olmasına rağmen hala lisans seviyesinde eğitim yapma hakkı verilmemiştir. Genelkurmay niçin bekliyor, bir türlü anlam veremiyoruz. 
 
Biz astsubaylara reva görülen sadece sosyal haklar ve düşük maaş uygulamalarının yanında, bu okullarının lisans seviyesine çıkarılması, engellenip geri plana atılmıştır. 
 Harp okullarında subaylara yüksek lisans, doktora ve akademik kariyer yapma imkanı tanınmıştır. Ama astsubaylara üvey evlat muamelesi yapılmıştır. Bunda kast siteminin etkili olduğunu düşünüyorum.

YÖNETMELİK NE DİYOR?
Astsubay meslek yüksek okulu: Bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı olara 4 Ocak 1961’de kuruldu. 
 Muvazzaf astsubay yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim yapan bir kurum. 
 Astsubay meslek yüksek okulunda, astsubay hazırlama okulu ile sivil lise ve dengi okulardan alınan öğrenciler, eğitim ve öğretim görür. 
 En az dört yarı yıllık bir programı kapsayan ara kademe insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan 
bir yüksek öğretimdir.


MESAJINIZ VAR!

Benim anayasaya devlete, millete bağlılığımı, eşimle birlikte sosyal faaliyete katılma durumumla tartan 28 Şubat kalıntısı TSK sicil sistemi değiştirilmelidir. Bağlılığı kişilerin değil, yetkili mahkemelerin isnat edilen suça göre ölçmesi gerekmez mi. Her sene biri benim bağlılığımı tartıyor. Yemeğe çaya katıldıysam bağlıyım, katılmadıysam şüpheli. Salim TAN 

 
Emekli Sandığı’nın 1970’deki adaletsiz oranlar yüzünden arkadaşlarımızdan yüzde 40 eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Genelkurmay bu konuda söz vermesine ve teklifi Başbakanlığa gönderdiğini bildirmesine rağmen, son açıklamasında bu konuya değinmemiş. Artık oyalanmaktan bıktık. Haklarımızı mezarda mı alacağız? Yusuf SÖYLEMEZ


MEVLÜT YÜKSEL

 

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/31/lisans-istiyoruz

 

20.GÜN   01.06.2012    (23.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZI VAR!)

 

Gazilerin feryadı

Astsubaylar, gazi bile olsa hep ikinci planda. TSK, onlara tekerlekli sandalyeyi bile çok görüyor. Ancak gazi subaysa, yurtiçi ve yurtdışında tedavi için seferberlik ilan ediyorlar…

 

Gazi astsubay Murat CanerTSK‘daki üst-ast arasındaki korkunç uçurumu bizzat yaşayan askerlerden. 3 Ekim 1997’de Zap bölgesinde yol tuzağında gazi olan Caner, özellikle GATA’da tedavi sürecinde yaşadıklarını ve daha sonra şahit olduğu ayrımcılıkları anlattı.

* Bir gazi astsubay olarak, istisnaları olsa da gerçek olan bazı yaşanmışlıkları, bundan sonra böylesi ayrım yapılmaması için paylaşmak istedim. 8 ay Ankara GATA’da yattım. Subay bir gazinin gördüğü muamele ile diğer gaziler arasında bazı farklar olduğunu, tüm rütbeli ve rütbesiz gazi arkadaşlarım yaşadı. Halen yaşıyor. 

* Bir çok ayrıntı ve örnek var; ama bunları tek tek anlatmak ne kadar doğru olsa da, sadece makam sahiplerinin inkar ederek, hiddetlenmesinden başka bir işe yaramıyor. Ama ben bazı adaletsizlikleri kamuoyuyla paylaşmak istedim. Örneğin gazi subay yaralanarak hastaneye geldiğinde normalde 4 kişilik oda boşaltılır, tek kişilik özel oda verilir. Emrine de bir asker… 

ARAÇ VERDİLER 
* Tedavilerinde sıcak ilgi ve sık ziyaretler eksik olmaz. Mutlaka isteğe ve sağlık durumuna göre, yurt dışına gönderilir. Aynı konumda olan diğer gaziler, özel konumuna göre ya da bir komutanın desteğiyle tedavisini sürdürür. 

1998 yılında 20-30 kişi hastanede tedavi görürken, aynı durumda hem de Batı’da yaralanan bir subayım geldi. Hemen bir asker, bir araç tahsis edildi. Özel oda, kuvvet komutanlarınca ziyaretin ardından, İngiltere’ye tedaviye gitti.

* Biz bir tekerlekli sandalye için fazladan 500 ile 800 lira öderken, onun tüm sağlık malzemeleri peşin ödenerek alındı. 

* İlk tedavimde, altıma havalı yatak alınmadığı için 15 yıldır yatak yarasından dolayı minder olmadan 15 dakika ağrısız oturamıyorum. Bu sadece bir havalı yatak nedeni ile böyle. 

* Eğer Harp Okulu mezunuysanız, Allah da biliyor ya, her kulvarda özel muamele görüyorsunuz. 15 yıldır 1. derece bakıma muhtaç olduğum için evimde yaşamaktayım. Beni sadece ziyaret eden çok sevdiğim emekli komutanlarım var.

* Adana’da makam sahibi 6. Kolordu Komutanlarının hepsiyle tanıştım ve sevdim. Ama 15 yıldır bir tane garnizon komutanı veya kurmay başkanı evime gelmiş değildir. Ya bu durumda bir astsubay değil de bir subay olsaydım? 

ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR
* Sorunlarımız 1930 yılından beri var. Sadece birini yazayım. Ben TSK askeri hastanede çalışan sağlık astsubayıyım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. MUVAZZAF ASTSUBAY

* Harp okulundan 8’e 1 derecesinden mezun olan bir teğmen, kıtaya geldiğinde Bölük veya Takım Komutanı olarak atanır. Bu teğmen, 1’e 3 derecesindeki 25 yıllık bir astsubay ile aynı maaşı alır. 25 yıllık bir subay astsubayın iki katı maaş alır. Emekli olduğunda maaşının yüzde 85′ ini alırken astsubay, yüzde 50’sini belki. 

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/01/gazilerin-feryadi 

 

21.GÜN 02.06.2012  

 

Bakıma muhtacız

Astsubay ve subay gaziler arasındaki adaletsizlik kahramanları üzüyor. Bir parmağı olmayan subay ile yüzde 90 sakat kalan astsubay, aynı gazi maaşını alıyor.

 

Adana‘da yaşayan gazi astsubay Murat Caner, 15 yıldır şahit olduğu olayları dile getirirken, “İnşallah sesimizi duyan olur” dedi. Gazi subay ve astsubay arasındaki uçurumu örneklerle anlatanCaner, “Bizler bakıma muhtacız” diye konuştu… 

 Ben emsal maaşı alan bir gaziyim. Birinci derece yaralı gazi astsubay ile altıncı derece bir parmağı kopmuş olan subaya, ‘Aynı Emsal’ maaş veriliyor. 

 Gazi subay bakıma muhtaç ise, bakıcı parasını ayrı alıyor. Birisi sandalyeye bağlı yaşıyor. Yani yüzde 90 oranında sakat. Diğeri ise sadece bir parmağı olmayan subay… Bu emsal uygulama, adaletsiz değil mi? 

 Bana göre burada malullük durumuna göre iyileştirmeler yapılmalı. Tabii bazı kemikleşmiş sorunların çözümü çok zor. Yani bu kanunları çıkarmaya yetkili komutan veya seçilmişin, benim gibi sakat kalıp bu haksızlığı yaşaması mı gerekiyor? 

SAYGI İSTİYORUZ 
 Benim gibi başkasının yardımıyla yaşayan gaziler, o kadar zor şartlarda ki, tahmin edemezsiniz. Halbuki sadece şehit aileleri ve gaziler için atanmış albaylarım veya kadrolu subaylarım var. Ama bir araştırma yapılsın; acaba bir gün olsun evimizi ziyarete gelinmiş mi? 

 Bu kadroyu dolduran komutanlar o kadar yoğun ki, bunca zaman bizi ziyaret etmek için vakit bulamadılar… 

 Subay ve astsubay ayrımcılığı TSK‘da normal bir durum gibi algılanıyor. Harp okulunda ‘sevgi, vefa, nezaket, merhamet’öğretilmiyor mu? 

 Harika bir eğitim veriliyor. Ancak bu özellikler, astlar olunca gözardı mı ediliyor 

‘ASTSUBAY PARÇASI!’
Gazi Astsubay Murat Caner, Adana
‘da yaşadığı üzücü olayı şöyle anlattı:
“Bir lisede, benim verdiğim konferans için ‘Milli Güvenlik’ dersi iptal olan albay yanıma geldi.
‘Sen ne hakla benim dersimi iptal edip, rızkımla oynarsın. Sen kimsin? Üzerindeki madalyaları koparırım. Ayağını denk al astsubay parçası! Senin ağzını burnunu dağıtırdım ya dua et ki sakatsın’ diyerek yanımdan ayrıldı. Şaşırmıştım ve utandım. Sonra o albay, kolordu personel subayı yanında benden özür diledi.” 

ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR
 TSK personelinin özlük haklarını düzenleme yetkisi neden subayların insafına bırakılıyor?
Söz konusu düzenlemeler Milli Savunma Bakanlığı‘ndaki sivil bürokratlar tarafından yapılmıyor. Bunun temel amacı şudur;Genelkurmay‘ın, TSK personeli denince aklına sadece subaylar geliyor. Genelkurmay internet sitesinde bulunan bir açıklamada, tazminatlarında artış yapılan personel tarif edilirken, muharip birlik personeli parantez içinde üsteğmen-albay ifadesi var. Bu birliklerde görev yapan astsubaylar-uzmanlar personelden sayılmıyor. 

 OYAK‘ın hesaplarını denetleyen Sayıştay‘ın başkan veya herhangi bir üyesinin, OYAK yönetim kurulunda olması, etik mi?
Türkiye Emekli Subaylar Derneği‘nin kurduğu TESUD A.Ş.’nin OYAK ile ne gibi bir ticari ilişkisi var? Orta vadede OYAK‘taki hakimiyetlerinin sona ereceğini düşünerek, bu kurumun bir takım gayri yasal yollarla içinin boşaltılıp TESUD‘a aktarılacağı yönünde söylentiler var. Konu bağımsız müfettişler tarafından araştırılmalıdır.

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/02/bakima-muhtaciz

 

22.GÜN 03.06.2012

 

Sağlıksız adalet

Astsubaylar, sağlık memuru olarak görev yaparken de “adalet” istiyor. Nöbetten tazminata kadar olan ayrımcılığa isyan ediyor.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin her alanında hizmet veren astsubayların sorunlarından en belirgini, sağlık hizmetlerinde yaşanıyor. Hastanelerde laborant, tekniker ve benzeri görevleri yapan “Sağlık memuru” astsubaylar, “Bizim sesimizi de duyun” diyor… Bu konuda yaşanan adaletsizliği, emekli sağlık astsubayı Rafet Aydoğan anlattı: 

* Bizler Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli “Sağlık memuru sstsubaylarıyız.” Mezuniyet diplomalarımız, Sağlık Bakanlığı imzalı. “Tam Gün Yasası” olarak bilinen 5947 sayılı kanun, bizi yok saydı. 

Bu kanunla Sağlık Bakanlığı’na bağlı bütün kurum ve kuruluşlarda, döner sermayeden sağlık çalışanlarına, TSK‘da ise hastane ve revirlerde görev yapan tabiplere “Sağlık hizmetleri tazminatı” verilmeye başlandı. 

Biz astsubaylar ise Sağlık Hizmetleri Tazminatı’ndan faydalanamıyoruz. TSK’da “Sağlık Hizmetleri Tazminatı”, sadece tabip olana verilmektedir. Riskli, tehlikeli ve bir o kadar da zor koşullarda çalışmamıza rağmen bu tazminatı neden alamıyoruz? 

YİNE UNUTULMUŞUZ 
* Bu konudaki dilekçeler, “Kanunda yeri yok” diye geri çevrilmektedir. Askeri mahkemelere yapılan müracaatlara ise “Kanunun Anayasa’ya uygun çıktığı, ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalışan sağlık astsubaylarının kanuna eklenmesinin unutulduğu, bunun da TBMM’nin işi olduğu” cevabı verilmiştir. 

Bunun üzerine, TBMM Sağlık Komisyonu, Milli Savunma Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu’na başvurular yapılmış, ancak yine de bir sonuç alınamamıştır. 

Bilindiği üzere TSK’lerinde tazminatlar kanunla düzenlenmiş olup, risk grubuna göre erinden generaline kadar belli bir katsayı hesaplaması ile herkesi kapsadığı görülmektedir. 

Örneğin; Komando, paraşüt ve uçucu tazminatlarını o birlikte ve o görevi yapan bütün personel almaktadır. “Sağlık Hizmetleri Tazminatı” 2010’da çıkmasına rağmen, sadece “Tabip Subayları” kapsamıştır. 

Halbuki TSK’da verilen sağlık hizmetinde, 4 bine yakın sağlık astsubayı çalışmaktadır. “Sağlık Hizmeti Tazminatı”ndan faydalanmamız için ilgililerin ve yetkililerin hareket geçmesini bekliyoruz. 

ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR 
* Yedek subay olarak askerlik yapanlar bile 30 yıllık bir astsubaydan rütbece kıdemlidir. Astsubayların tamamına yakını üniversite mezunudur. Ayrıca subaylar komutan olarak atanmakta ve ona göre tazminat almaktadır. 

* Ben Türk Silahlı Kuvvetleri askeri hastanede çalışan sağlık astsubayım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. Biz astsubaylar da sadece bakıyoruz. Ama hala bizi duyan yok. 


MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/03/sagliksiz-adalet

 

23.GÜN 04.06.2012

 

İcabına bakın

Sağlık astsubayları, ayda en az 15 gün “İcap nöbeti” tutmak zorunda… Bunun karşılığını alamayan cefakar kahramanlar, “Maalesef köle gibiyiz” diye isyan ediyor…

 

TSK‘nın hastanelerinde, revirlerinde, hatta çatışmanın ortasında bile görev yapan sağlık astsubayları, subaylar ve sivil memurlara tanınan haklardan faydalanamıyor. Onların en çok canını acıtan ise ayda en az 15 gün tuttukları “İcap nöbeti”… Çünkü bu görevin karşılığını alamıyorlar. Bu konudaki ayrımcılığı, emekli sağlık astsubayı Rafet Aydoğan anlattı: 
 Bizler, hastane ve revirlerde ayda en az 5 normal nöbet, 10 kez de“İcap nöbeti” tutmaktayız. Böylece bir ayın 15 gününü, iş yerinde geçirmekteyiz. Diğer birimlerdeki sivil ya da subay olan arkadaşlarımızın yerine, vekaleten bakmamız da görevlerimiz arasındadır. 
 Ancak, bizim gibi “İcap nöbeti” ya da kolluk nöbeti tutan arkadaşlarımız, bu görevin ücretini alırken, sağlık astsubayları,“avucunu yalıyor.” Subay doktorlar da, “Performans ücreti” altında nöbet mesaisinden faydalanıyor. Bu ayrım sadece ve sadece biz“Sağlık Astsubayları” için yapılıyor. 

KITALARDA ZOR GÖREV 
 Kıtalara çıkan sağlık astsubayları, tam anlamıyla “joker” olarak görev yapmıyor. Tabur sıhhiye takımlarınının ve operasyonel timlerin vazgeçilmez sağlık mensubudur. Bu konu son derece önemlidir. 
 Çatışma sırasında birlikte görevli sağlık astsubayı, her an hazırlıklı olmak zorundadır. Örneğin, gece geç bir saatte, mayına basan personelin ilk yardımını yapabilecek bilgi donanımına sahiptir. Amaç yaralıyı hayatta tutmaksa, bu onların severek ve isteyerek yaptığı görevlerdendir. Yaralıya müdahale ederken şehit olan pek çok arkadaşımız vardır. 

SORUMLULUK VAR 
TSK’daki revir, dispanser ve hastanelerindeki yüz milyonlarca dolar değerindeki cihazların zimmetleri, sağlık astsubaylarının sırtındadır. Sağlık hizmetlerinde kullanılan tüm tıbbi malzemeler ile demirbaş cihaz alım yazışmalarını astsubaylar yapar. 
 Birinci derece kullanıcı değiliz ama, malzeme sarfiyatından biz sorumluyuz. Teknisyeni olduğumuz bölümde röntgen, laboratuvar, kan bankası, cerrahi teknisyeni, anestezi uzmanı gibi alanlarda hasta ve hasta yakınlarına sağlık hizmeti vermekteyiz. 

HAKLARIMIZI VERİN 
Sonuç olarak, biz sağlık astsubayları artık söz verilip oyalanmak istemiyoruz. Uzun yıllardır hak ettiğimiz değeri, maddi ve manevi olarak bekliyoruz. Sivil sağlık memurlarına ve subaylara tanınan haklardan faydalanmak istiyoruz. Bu durum nedeniyle 
bir hayli rahatsızlığımız var.


İCAP NÖBETİ NEDİR?
Branşında 
tek veya yetersiz sayıda olan sağlık çalışanları, “İcap nöbeti” tutmak zorundadır. Yani, her türlü acil durumdaki çağrıya, “İcabet” etmek durumundadır. Ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nun Ek Madde 33‘e göre; normal nöbet ücretinin yüzde 30‘u tutarında “icap nöbet” ücreti ödenmesi gerekir.

ASTSUBAYLARDAN  MESAJINIZ VAR 
1-3 yıllık eksik hizmet için ömür boyu yüzde 30-40 oranında eksik maaş alınıyor. Bu düzeltilmeli. Taner ORTANÇ 
Tam teşekküllü hastaneden sağlam raporu alarak orduya giren personel, görev nedeniyle sağlıklarını kaybetmektedir. Bu personel, emsallerinin derece ve kademesine ulaşamadıkları için mağdur olmaktadır. Ekrem TAŞDEMİR

Mevlüt Yüksel

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/04/icabina-bakin

 

24.GÜN 05.06.2012

 

Zoraki emeklilik

Görev sırasında uzuv kaybına uğrayan astsubaylar, ‘fikirleri sorulmadan’ emekli ediliyor. Cefakar komutanlar, bu keyfiyetin kaldırılmasını istiyor.

 

İzmir’ de görev yaparken bir kazada yüzü yandığı için ‘şekil bozukluğu’ nedeniyle emekli edilen astsubay Yalçın Sarı, kendi yaşadıklarını anlatırken, ‘malülen emekli’ olmuş yüzlerce meslektaşının da hislerine tercüman oldu: 

 9 Mayıs 1991 tarihinde İzmir Narlıdere’de, İdari İşler Astsubayı olarak görev yapmaktaydım. 10-11 Mayıs’ta kısa dönem erlerin yemin töreni için hazırlıklar yapılıyordu. Görevim gereği ben de, yemekhaneyi kontrol ediyordum. 

 Kasası patlayıcı mühimmat yüklü bir araç, freni patladığı için yemekhaneye dalmış. 

 Çarpmanın yarattığı etki ile patlayıcılar infilak etmiş. Korkunç bir kaza meydana gelmiş. Kazada 2 kısa dönem er şehit olmuş. Ben ağır yaralı olarak ve birinci derece yanıklarla 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılmışım. 

 Patlama sırasında boynumdaki ipek fular yanıp yüzüme yapışmış. (Bu kazadan sonra askere ipek fular takmak yasaklandı.) Bu nedenle yüzüm, sağ gözüm, sağ kulağım ve sağ elimde birinci derece yanık vakası olmuş. 13 gün sonra beni Ankara GATA‘ya sevketmişler. 

 4 yıl GATA’da tedavi oldum. Yüzümde ve vücudumda meydana gelen yaraların iyileştirilmesi için 6 ameliyat geçirdim. Ayaklarımdan alınan deriler, yüzüme ve kollarıma yamanarak estetik yapıldı. 

 Buraya kadar her şey normal gitti. Ancak, Ankara Tandoğan’daki Astsubay Orduevi’nde yaşadıklarım, beni çok üzdü. Şöyle ki, önce, eşim ve bana, yüzümün görünüşünden dolayı oda vermek istemediler. Sonra ısrar edince bekar astsubayların kaldığı son katta bir yer verdiler. 

 Odada banyo ve tuvaletin olmadığını gördük. Duşlar basit bir perde ile ayrılmıştı ve 4-5 tane yan yana idi. Kabul etmek istemedim. Orduevi müdürü, bana daha iyi bir yer vermek yerine, “Sakın bu halde yemekhaneye girme. Oradakilerin senden midesi bulanır” dedi. Hırsımdan ağladım. 

 İzmir’de bir gün polisler beni, maskeli olduğum için terörist sanıp az daha vuruyordu. Karakoldaki polisin, “Bu halde sokaklarda gezme. Çocuklar da senden korkar” demesi beni psikolojik olarak yıktı. 

 Tedavim yapıldıktan sonra, ‘şekil bozukluğundan’ dolayı emekliye sevk edildim. Bu emeklilik kararı, doktorların raporlarına göre verildi. Benim fikrim kesinlikle sorulmadı. Eğer bana sorulmuş olsaydı, ben ‘geri hizmeti’ kabul edecektim.TSK‘da daha uzun yıllar boyunca çalışacaktım. 

MESAJINIZ VAR
* Genelkurmay’ın açıklamasında, yüksek lisans yapan astsubaylara, subaylardaki gibi erken terfi verildiği söyleniyor. Yüksek lisans yapan her subaya verilen erken terfi, 1-2 senedir kontenjan ile sınırlandırıldı. Her subay erken terfisini zaten aldı. İş astsubaylara gelince kontenjan kondu. Bünyamin Özgüneş 

* Jandarma astsubayların atamaları da, diğer kuvvet komutanlıklarındaki gibi nokta atama olarak yapılsa da, biz de her sene il içerisinde atama görmesek. Bir de atamalarda tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapıyorlar. Lütfen bu konuyu da gündeme getirin. 

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/05/zoraki-emeklilik

 

25.GÜN 06.06.2012

 

Tazminat isyanı

OYAK‘taki ayrımcılık, ’emeklilikte’ de devam ediyor. Özellikle ‘Görev malulü’ emeklisiastsubaylara, tazminat ödenmiyor…

 

TSK‘nın cefakar komutanları, kendilerine yardım için kurulanOYAK‘tan, yeterince destek alamadıklarını belirtiyor. Emekli olanlar ise “Tazminat” yüzünden kuruma isyan ediyor. Yüzü yandığı için “Şekil bozukluğu” nedeniyle emekli edilen astsubay Yalçın Sarı da mağdur edilen askerlerden biri. Sarı, yaşadıklarını şöyle anlattı: OYAK, “Vazife Malulü” olmama rağmen bana “tazminat” ödemedi. Oysa OYAK’la ilgili tanıtımlarda, “Vazife Malulü Tazminatı”nın kimlere ödendiği şöyle yer almıştı: 

* Kaza geçiren personel, albay rütbesinden düşükse, albay maaşının 20 katı tutarında tazminat alır. Albay ve daha yüksek rütbedekiler için de, aldığı maaşın 20 katı tutarında tazminat almayı hak ederler. 

* Ancak bu sadece açıklamalarda böyle. Ben tazminat almak için başvuruda bulundum. Bana “Sizin raporunuzda ‘Fikren görev yapar, bedenen yapamaz’ ibaresi yok. Bu durumda siz dışarıda görev yapabilirsiniz” denildi. Bunun üzerine bende bu raporla GATA’ya gittim. OYAK’ın bana söylediğini hocalara ilettim. 

* Onlar da bana ‘Sen dışarıda görev yapabilirsin’ dediler. Derdimi hiç kimseye anlatamadım. Sonuçta, OYAK’tan “Vazife Malulü” tazminatını almadım. Bana sadece birikmiş olan paramı verdiler. 

‘LOJMANI BOŞALT’ DEDİLER 
* Beni derinden yaralayan bir olay da, lojmandan yaka paça atılmam oldu. TSK’da görev yapamaz yazısı kışlaya geldiğinde, oturduğum lojmanı 15 gün içinde boşaltmam istendi. Mecburen 3 aylığına akrabalarımın yanına taşındım. 

* Perdeleri tamamen kapalı bir evde tam 4 yıl yalnız yaşadım. Yıllarca aynalara küstüm. Şimdi psikolog desteği alıyorum. 

* Biz görevde olan devre arkadaşlarımızla birlikte maaş ilerlemesi yapamadık. Her geçen gün maaşlarımız da eridi. Geçmişe dönerek haklarımızın verilmesini ve görevdeki devrelerimiz gibi derece ve kademe ilerlemesi yapılmasını istiyoruz. Kısaca bizler TSK’ya mutlu ve sevgiyle girdik. Mutlu ve sevgiyle de ayrılmak istiyoruz. Ama yine de ‘Devletimiz için canımız ve kanımız feda olsun’ diyoruz. 

MESAJINIZ VAR
* 1984 mezunu Deniz Astsubayım. 1987 yılında Crohn hastalığından ameliyat oldum ve bağırsağım alındı. 1996 yılında “Adi Malül” olarak emekli oldum. O zamandan beri tedavim bitmedi. 970 TL‘lik emekli maaşıyla ve hastalıkla nasıl geçinebilirim? Avni ÖRGÜÇ 

1991’de Şırnak’ta görevliyken silahlı çatışmada yaralandım. “Vazife malülü” olarak emekliye sevk edildim. Sosyal hiçbir haktan yararlanamıyorum. Başbakanımız bu konularla ilgili bir yasadan bahsetti. Şimdi bu yasayı dört gözle bekliyorum.Orhan SÖNMEZ 

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

ZORAKİ EMEKLİLİK

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/06/tazminat-isyani

 

26.GÜN 07.06.2012 PERŞEMBE

 

Zorla hizmet

Subay ve astsubaylar, 15 yıl mecburi hizmete tabi tutuluyor… Görevliler ‘Bu iş bana göre değil’ diyemiyor. Firar edenlerin ise hayatı kararıyor.

 

TSK‘da 28 yıl teknisyen olarak kademe komutanı olarak görev yapan ve Ordonat Kıdemli Başçavuş olarak emekli olan Mehmet Emin Atılganastsubayların mecburi hizmeti ile ilgili sorunlarını TAKVİM’e anlattı: 

 TSK Personel Kanunu’nda, “Subay ve astsubaylar, atandıkları tarihten itibaren fiilen 15 yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler” hükmüne haizdir. Peki görevin koşullarını beğenmeyenlerin 15 yıl mecburi hizmete tabi tutulması, insani değerler açısından normal karşılanabilir mi? 

YASAYA AYKIRI 
 Avrupa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi‘nin 23 Maddesi 1. fıkrasında yer alan “Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda bulunma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır” hükmünü içermektedir. Yine T.C. Anayasası’nın “Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti” başlıklı 48. maddesindeki “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir” hükümlerine rağmen, astsubayların 15 yıllık mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılmaları mümkün değildir. 

FİRAR SORUNU 
 Ordudan ayrılmak için tek çıkar yol firar etmektir. Firar askeri ceza kanunu gereğince suçtur, ayrıca toplumun değer yargılarına göre de tasvip edilmeyen bir davranıştır. 

 Görevden ayrılanlar “firar suçunu” işledikleri zaman, askeri savcılıklar tarafından derhal soruşturma açılır, şahsın her görüldüğü yerde yakalanması için karar çıkarılır. Tabii bu durumda firar eden için çok zor bir yaşam başlamış olacaktır. Bu kişi düzenli ve sigortaya tabii bir işte asla çalışamaz. Kendine ait bir işyeri açamaz.

 Firar eden kişi eğer yakalanır veya kendiliğinden teslim olursa, derhal göreve iade edilmekte, hüküm tesis edilinceye kadar da zorla çalıştırılmaktadır. 

HAPİS YOLU 
 Ordu ile ilişiği kesilenler için tecil edilmeyen hapis cezaları mutlaka olmaktadır. Böylece Anayasa ve Uluslararası sözleşmelere aykırı mecburi hizmet, kişilerin hayatını karartmaktadır. 15 yıl mecburi hizmet, Avrupa İnsan Hakları Kanunları’na ve Anayasamız’a aykırı bir uygulama olarak düşünülebilir. 


ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR
 Mesleğimiz çok zor ve riskli. Ancak, her şeyin bir karşılığı var. Bizler mesleğimizin ağır şartlarından değil bunların karşılığını alamadığımızdan şikayet ediyoruz. 

 Astsubaylar olarak, lüks devlet dairelerinden çıkmayan düz memurlar kadar bile gelirimiz yok. Bizler kimseden ayrıcalık beklemiyoruz. Sadece normal memura, kamu işçisine verilen hakları istiyoruz. 

 Genelkurmay bizleri oyalıyor, kandırıyor. Normal memurun 70-80 sene önce hiç uğraşmadan kendiliğinden aldığı hakları, bizlere 80 sene sonra ekstra büyük bir hakmış gibi veriyor, basına pompalıyor, bizleri oyalıyor maalesef. 

 Maddi durumumuz, bırakın subayları, memurlardan bile geride kaldı. Biz tam 15 yıldır beş kuruş ek zam almadık. 


MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

TAZMİNAT İSYANI

ZORAKİ EMEKLİLİK

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK’A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK’DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/07/zorla-hizmet

 

 

 


         

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  1. Ersen Gürpınar dedi ki:

    Şubeler sadece genel merkezin talimatlarını uygulayan ve mücadeleyi onlara ihale eden lokal işletmecisi pozisyonunda olmamalıdır. Mücadele ve birliğimiz konusunda örnek şubelerimizle gurur duyuyoruz. Şubeler mücadelede genel merkezin itici gücü olmak zorundadırlar. Bir diğer konu bizler elbette meslektaşlarımızın ticari ve siyasi başarılarını isteriz ve destekleriz, ancak şube yönetiminde olanlar derneği kişisel amaçları için kullanmamalıdırlar. Siyasi sorumluluk alanların yönetimlerden ayrılmaları etik bir davranıştır. Bu nedenle yönetim seçimlerinde hatır için değil onurumuz için oy kullanmalıyız.