Askeri Yargıtay’ın 100’üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen Uluslararası Askeri Yargı Sempozyumu, ‘Askeri Yargıda Güncel Eğilimler’ başlığı altında başladı. Sempozyum açılışına, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kuvvet komutanları ve yargı mensupları katıldı.
Askeri Yargıtay Başkanı Hakim Tuğamiral Ahmet Zeki Liman, sempozyumun açılış konuşmasında, askeri yargının ve yüksek askeri yargı organlarının anayasa ve yasalarda ayrı yapılanmada olduğunu anlattı. Hakim Tuğamiral Liman, son yıllarda yargı birliğinin sağlanması bakımından yeniden yapılandırılması ve görev alanının sınırlarının ne olması gerektiği gibi konularda hukuksal zeminde tartışmaların odağında yer aldığını söyledi.
Genel olarak yargıda reform planları ve yeni anayasa hazırlığı için yapılan çalışmalar ile AB ülkelerinde askeri yargı alanındaki değişim ve düzenlemelerin bu tartışmaları alevlendirdiğini belirten Liman, şöyle dedi:
“Kavram olarak içerinde askeri yargıyı da barındıran yargı birliğinin ideal çözümlerden biri olarak düşünülebilirse de bu husustan atılacak adımlar önce ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan itibaren var olan ve ayrı bir yargı bölümü şeklinde yapılandırılan askeri yargının, neden bu şekilde yapılandırılmış olduğunun ve bugüne kadar sunduğu adalet hizmetinin ulaştığı seviyenin, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaç, önceliklerinin göz önünde bulundurulması, atılacak adımın askeri yargı ve askeri yargının desteklediği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha da güçlendirici nitelikte olması ve herhangi bir zaaf yaratmaması gerekmektedir.”
Türkiye’de yargı organlarına her düzeyde getirilen eleştirilerin başında davaların makul sürede sonuçlandırılamaması olduğuna dikkati çeken Liman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adli, idari ve gerekse de askeri yargıda davaların makul bir sürede sonuçlandırılması, adaletin gerçek anlamda yerine gelmesi için bir zorunluluktur.
Liman, yargı birliği ile oluşturulacak yeni yapıyla halen ihtiyaca uygun yürütülen askeri yargı hizmetinin, şu andaki yapıdan daha nitelikli ve ihtiyaç karşılamada daha etkin yürütüleceğinin garanti edilmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Askeri yargı hizmetinin yürütülmesinde ortaya çıkacak aksaklıklar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin disiplinine olumsuz etki edeceği gibi, jeopolitik konumu nedeniyle güçlü bir orduya sahip olması gereken ülkemizin güvenliğini de olumsuz yönde etkileyebilecek. İhtisaslaşmış ve makul iş yüküne sahip askeri yargı ve Askeri Yargıtay’ın, askeri ceza hukuku alanında ihtisas sahibi olmayan ve altından kalkması güçleşmiş bir iş yüküyle çalışan bir adli yargıyla birleşmesi halinde, askeri yargı hizmetinin bugünkünden daha bağımsız, nitelikli, adil ve ihtiyacı karşılamada daha etkin olacağını söylemenin, aşırı iyimserlik olacağını değerlendiriyorum.”
Liman, yargı birliği tartışmaları yapılırken ve bu kapsamdaki anayasal değişiklik planlanırken, askeri yargıya duyulan ihtiyaç ile bu ihtiyacın karşılanmasına ilişkin hizmetin aksaması halinde doğacak sonuç ve sakıncaların çok iyi düşünülmesi gerektiğine dikkati çekti.
Askeri Yargıtay Başkanı Hakim Tuğamiral Ahmet Zeki Liman, “Yargı birliği için hukuksal ortam oluşmadan, iyi işleyen bir yargı kolu olan askeri yargı alanının kaldırılmasından söz etmek doğru değildir” dedi.
(DHA)
Sevgili Yılmaz Demir Özçelik tüm yüreği,özverisi ve mesaisi ile assubay sorunlarının çözümüne katkı sunan bir arkadaşımız; TSK yeniden yapılandığı şu dönemde komisyon ve ticaretle uğraşan TEMAD yönetiminin acizliğini gizlemek adına tüm iftira ve hakaretlere rağmen bal arası gibi oradan oraya koşuyor.
Kendisi de assubayların Cumhurbaşkanı adayının hayal olduğunu biliyor ama İRONİ yaparak bakın siz bizim Cumhurbaşkanımız ve başkomutan olarak assubayları sadece göreve ve ölüme gönderirken hatırlanmasına seyirci kalıyorsanız biz sizi değil kendimizden bir adayı destekleyeceğiz YANİ SİZE OY VERMEYECEĞİZ diyerek mesaj gönderiyor. İmtiyaz değil adalet isteyen bir mesleğin mensubu olarak bir gün mutlaka haklı taleplerimize vicdanı,adalet duygusu olan bir yetkili yanıt verecektir.
Ne menem bir mesleğimiz var bizim, ne İsa’ya ne Musa’ya misali yaranamadık gitti kimseye vesselam.
Adam zabit olur, Assubay babasının mesleğini inkar eder, utanır söylemeye,
Adam Assubaydır, bir yerlerdedir kariyeri, akademisyendir, tv. lerde tartışma proğramına çıkar, alt yazı yazar; ” emekli asker” diye, aynı proğramda diğer konuşmacının adı yazar “emekli albay- emekli general” diye
bu nasıl bir duygudur, nasıl bir ruh halidir ?
Bir de öte yandan bakmak lazım ,
Hangi şartlar onlara mesleğini söylemekten alıkoyar ?
Bu mesleği bu hale getirenlere ….