Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler,
Annesinin bir tanesini hor görmesinler,
Diye başlayan bir türkümüz vardır bilir misiniz?
Ne zaman dinlesem gözlerim dolar, evlendiğimiz gün aklıma gelir. Memleketimden ayrılmışım ve gelin olarak lojman denen bir eve girmişim. Daha dün gibi hatırlıyorum ne çabuk geçti yıllar. Asker eşi olmak, hem çok onur verici, bir o kadar da zor. Eşimle evleneli 20 yıl oldu kaç tayin yeri gördük artık bizde saymıyoruz. Diyarbakır ilk evlenip gittiğim şehir ve askeriyenin zorluklarını öğrenmeye başladığım yer. Diyarbakır iyi imiş, daha sonra Mardin’e intikal ettiler zor günler başladı. Eşim göreve giderdi hep yalnız kalırdım. Kötü bir haber gelecek diye yüreğin ağzında bekliyorsun, terör var, kendini düşünmeyi bırakıyorsun eşini düşünmeye başlıyorsun, çok zordu. Gurbettesin ailen yok kimseyi tanımıyorsun; bir gece hastalandım ne yapacağım tek başıma bilmiyorum, eşim ile saatlerce telefonda konuştum, yalnızlıktan başının çaresine bakmayı öğreniyorsun. Sabah revir açılmadan kapısında bekledim, doktor geldiğinde korkudan hiç ağrım kalmamıştı, tahlil sonuçları çıktığında taş düşürdüğümü öğrendim.
Biz asker eşlerinin yaşadığı zorluklar yazmakla bitmez. Bir adamı seviyorsun evleniyorsun ama hiç bilmediğin bir yaşamın içine giriyorsun. Şimdi düşünüyorum gerçekten çok farklı hayatımız var. Dışardan görüldüğü gibi değil, her şey bedava tozpembe bir hayat yaşamıyoruz. Eşin görevden gelmezse, nöbeti varsa, bayramları yalnız geçiririz, akrabalarımızın önemli günlerine hep yalnız katılırız. Asker eşi olmak gerçekten zordur, bu anlatılamaz yaşamak lazım. Çocuklarımızın hem annesi hem de babasıyız. Çocuklarımız çok sık okul değişmesi onları üzüyor onların üzüntüsü biz anneleri de çok üzüyor.
Birde bizi dışarıdan görenler bedava yaşıyorsunuz, her şeyi parasız alıyorsunuz, gazinolarda parasız yiyip eğleniyorsunuz diyorlar. Doğru değil oturduğumuz lojmanın kirası, yakacak parası, kantin fiyatları dışarıda herhangi bir yerden farkı yok, anlatıyorum anlamıyorlar. Yasadığımız yalnızlık uyumadığımız geceler, birde üstüne yetmeyen maddiyatsizlik bizleri üzüyor. Kimse bizi ne dinler ne anlaya bilir. 12 yıldır artırılmayan TSK tazminatları askerin maddi durumunu zorlaştırdı, bu durum aileleri de sarsıyor evlilikleri bozuluyor. Bazı emekli askerlerimiz zor durumda.
Mesai diye bir zaman kavramı yok, ikinci emre kadar derler ve ikinci emir ne zaman biter bilinmez? Bu zorlukları bütün asker eşleri yaşıyor; her rütbede. Bazıları daha çok bazıları daha az, şansına kalmış. 20 yıl olacak ortalama 3 yılda bir tayin oluruz her şeyi sil baştan yaşarız. Çocuğumun okulda en önemli gününde eşim yanımızda olmazdı. Hastalandığında yalnızsın, ne yakın ailen var nede eşin yanında hep tek başınasın. Doğumunda yanında eşin yoktur. Eşim benimle değil işiyle evlidir, bunu başta anlamakta zorluk çekiyordum ama zamanla alışıyoruz.
Eski kötü lojmanları tamir etmekle, temizlemekle, taşınmakla ömrümüz geçiyor. O kadar bıkmışım ki, keşke çadır alsaydık taşınması kolay olurdu diye düşünüyorum. Biz bir yere kök salamıyoruz. Zorlukları yazmakla bitmez hangi birini yazayım ne desek inanmazlar millete göre bir elimiz yağda bir elimiz balda yaşıyoruz. Türkiye’nin her şehrinde mutlaka bir arkadaşım vardır. Doğudan Ankara’ya geldiğimiz de oğlum okula ilk zamanlar alışamadı daha yeniyiz, öğretmeniyle konuştum hocam oğlum çocuklarla yakınlaşamıyor sizde yardımcı olun dedim, öğretmenin bana verdiği cevap “Bunlar Ankaralı, büyük şehir havası var, biraz zor olur” dedi. Ben aldığım cevap karşında şok olmuştum oysa biz Malatya’dan gelmiştik, eşim de, bende doğulu değildik. Öğretmenimizde Kayserili idi. Bizim çocuklarımız batıya geldiğinde doğulu, doğuya gittiğimizde batılı çocuklar oluyor. Sık tayin olduğumuz için özene bezene aldığımız eşyalarımız taşınmaktan kısa zamanda kullanılamaz hale geliyor. Taşındığın şehre üç yılda alışıyorsun, tam alıştın, bir bakıyorsun yine tayin olmuşsun. Ve yeniden her şeyi sil baştan yaşıyorsun, bu bizi ve çocuklarımızı çok yıpratıyor. Yeni bir şehre alışmak biz asker eşleri için çok zor, ilk başlar asla alışamam diyorsun, Kıbrıs’ta balkonumuzdan Türkiye’ye bakar ve ağlardım, isteyerek gitmemiştim, aslında hiç isteyerek bir yere gittiğim tayin olmuşluğumda yok, sonra alışıyorsun ve oradan ayrılırken yine üzülüyorsun.
Lojmanda hep beraber yaşadığımız subayı astsubayı uzmanı, zamanla biz eşler dost oluyoruz ailen onlar oluyor bir sıkıntı olduğunda birbirimize yardım ediyoruz yakın aile gibi oluyoruz. Ne yazık ki bazı durumlar var bunları anlamış değilim; lojmanda o kadar yakın her şeyi paylaşıyoruz. Bir gün çarşıya çıkıyorsun arkadaşlarla ordu evine bir uğrayalım bir çay içelim diyorsun kapıda sen astsubaysın subay tarafına giremezsin ya da astsubay tarafı bu defa uzmana sen buraya giremezsin diyorlar şaşırıyoruz bu olay hepimiz çok üzülüyoruz. Çocuklar içinde iyi olmuyor bir arada büyüyorlar ama bu ayrım olduğu sürece tam bir birlik olmuyor. Oysa biz bir aileyiz subayı astsubayı uzmanıyla. Dilerim bundan sonra bu tuhaf ayrımcılık ortadan kalkar.
Çalışan asker eşleri de çok zorluk yaşıyor eşinin gittiği yere tayin çıkmıyor, ya da çok ücra kimsenin gitmediği yere tayini çıkıyor. Çoğu sivillerin gitmediği okullarda, sağlık ocaklarında asker eşleri görev yaptı ve halen yapıyor. Çalışıyorsun eşin yanında yok, çocuklar var, her şey zor oluyor.
Şark görevi eşimin 14 yıl olmuş, bunun 9 yılını beraber geçirdik. Doğuda başımdan çok olaylar geçti, her asker eşi gibi. Ama ben birini anlatmak istiyorum. Bir gün çarşıda dolaşırken bir bayan yanıma geldi. Zor durumdayız bana para verme, çocuklarım aç evde market alışverişi yapar mısın dedi. Ben üzüldüm kadının haline hemen oradaki markete girdim bir şeyler aldım kadının adresini de aldım. Çünkü evine gitmek durumlarını görmek istiyordum. Lojmanda arkadaşlardan yardım topladım sağ olsunlar, subayı astsubayı uzmanı hepsinin eşi bir şeyler verdi. Bizlerde çok olduğundan değil, arkadaş zor durumda, çocuklarımızın 2 giysisi varsa birini ona verdik. Bir kaç gün sonra eşimle konuştum kendiliğimden hazırladığım yardımları toparlayıp arabaya koyduk. Giderken oğlumu evde tek başına bıraktık eşimle yola koyulduk. Onların yaşadığı mahalleye geldiğimizde ben şaşkın bir halde eşime baktım biz buraya geldik ama burası tekin değil çünkü çoğu evlerin dışına örgütün isimi yazıyordu. Eşime eyvah dedim biz bu mahalleden nasıl sağ çıkarız? Bizim yabancı olduğumuzu ve asker olduğumuzu bunlar anlar dedim, aklıma evde tek başına bıraktığım oğlum geldi, biz ölürsek oğluma ne olacak dı? Eşim çok sakin bir halde bana dedi ki biz buraya zor durumdaki bir insana yardım için geldik eğer bizi öldürürseler biz şehit oluruz dedi. Bu arada kadının evini kenarda küçük bir baraka yanında bulduk. Arabadan inince kadın beni tanıdı bana koştu sarıldı evine girdim. Dört çocuk ve böbrek hastası kocası ile durumları gerçekten çok kötü idi. Beni görünce çok sevindiler. Ben onları hiç bırakmadım daha sonra yine gittim yardımlar götürdüm ve belediye gitmelerini sağladım. Tayinimiz çıktığında gidip söyledim artık gidiyoruz dediğimde çok üzüldüler. Oradan ayrılma zamanı geldiğinde beni dualarla sarılıp yolcu etti.
Biz asker eşleri nerede bir zorluk varsa oraya koşarız. Şimdi Ankara’dayım çok tayin olmaktan yakın arkadaş edinmekten korkuyorum. Ya onlar giderse, ya biz gidersek endişesi yaşamak beni yalnız bıraktı. Belirli bir zaman sonra insanlardan uzaklaşıyorsun. Eşim görev yılı 25 oldu ben halen tedirgin yaşıyorum bakarsın tayin çıkar diye. Hangi memur 25 yıl oldu tayini çıkacak diye bekler? Çocuğun okuluymuş kimse bunları düşünmüyor. En azından bizlerinde insan olduğunu bir hatırlasalar.
Biz asker eşleri bu zorluklardan sonra daha çok güçlendik, eşim bana sen komandosun der, çünkü kendi kendime yeterim. Bizi üzen sivil arkadaşlarımız askeri başka mesleklerle aynı tutmaları, oysa hiç ilgisi yok. Her meslek kutsaldır ama asker yaşadığı ve ailesinin yaşadığı sıkıntıları hangi meslek grubu yaşıyor. Sivil arkadaşlarımız bizi anlayın bizim hayatımız anlatılmaz yaşanır.
Asker eşi olmak her şeye inat dimdik ayakta kalmaktır, çocuklarınla 23 Nisanları, okul bayramlarını yalnız geçirmektir. Çocukların hastalanınca gece yarısı acillerde yalnız olmaktır.
Asker eşi olmak bir gün, eşiniz yerine, evlendiğiniz adamın ilk andan beri boynunda taşıdığı künyesi size teslim edilince metin olmak, eşinizi asker selamı ile uğurlamak demektir.
Mine YİĞİT
Assubay Eşi
DEĞERLİ VE ONURLU CAMİAMIZI AYNI ÇATI ALTINDA TOPLAYAMAYAN. GERÇEK FİKİR VE SORUNLARIMIZA EĞİLMEYEN, DIŞARI DA HAKLARIMIZ İÇİN ŞEHİRLERDE HAKLARIMIZ İÇİN ÇIRPINAN MESLEKTAŞLARIMIZA DESTEK VERMEKTEN KAÇINAN BİR BAŞKAN OLAMAZ . EN DEMOKRATİK İŞ ÇEKİLMEKTİR.
Teşekkürlerimi iletir saygılar sunarım.