ADALETİN Mİ TEMSİLİ,YOKSA TEMSİLİN Mİ ADALETİ..

Sözüm ona  güçlü ve büyük  TEMAD’ız.

 Bu gün tam  98 tane şubemiz  50 binden fazla üyemiz var.

 Her seçimin sonunda gururla ve mağrurla zafer naraları atan seçilmiş Yönetim Kurulları ve Başkanlarımızın  arkasına sığındığı iç hizmet kanunundan daha rezil ve kadük bir de dernek anayasamız var. 

Adı TÜZÜK olan.

Sözüm ona tüm eylem ve faaliyetler tüzük esasına göre yapılır. en başta da seçimler.

Ne var ki hiç bir şeyi tüzüğe göre yapmayız. eğer ki yönetim ve iktidar elimizde ise, aklımıza, şeytanlığımıza, işimize, menfaatimize göre yaparız.

Millet olarak ta Asker olarak ta yapımız ve karakterimiz sultanlık kültürüne daha yatkındır. Demokrasiye değil.

Bu  anlayış ülkedeki tüm kurumlarla  birlikte virüs gibi sözüm ona tarafsız siyasetsiz, dümdüz ortadan giden TEMAD  a  bile   sirayet etmiştir.

Kendimizden ve geçmişimizden  yaşanmış bir örnekle bakın bunu izah edeyim.

İç hizmet askeri ve ceza kanununa çağdışı, deyip te TEMAD tüzüğüne nasıl diyemediğimizin acı ve komik bir örneğini anlatayım.

22  ağustos  2013  te    olağanüstü  bir genel kurul yaptık.  yönetimin istifalarla düşmesi sonucu da haklı olarak bir  seçim yaptık.

22 ağustos seçiminden çıkan sonuç ta da gördük ki; tüm sosyal, siyasal, resmi kuruluş ve kurumlardaki temsilde adaletsizlik çarpıklığı  ve aymazlığı  TEMAD da bile kökleşmiş, ayyuka varmış.

Diyeceksiniz ki yine ne var.

O tarihte  yapılan seçimde  yönetimi hakkı ile kazanan  sayın genel başkan ve seçilen yeni heyet adına bir şey yok.  bu anlamda sorun da yok. onlar hukuken hakettikleri sonucu aldılar.

Ama galiba  ne biz Assubay emeklilerinde,  ne de tüzükte falan değil de;  demokrasi dediğimiz ve bir türlü benimseyip özümseyemediğimiz şu batıl sistem de  bir terslik var.  Rubik küpü gibi bir türlü iki yakasını bir araya getiremiyoruz.

 Niye mi?

Bakın rakamlarla anlatalım.

Temad a kayıtlı resmi üye sayısı  resmi kayıtlardan  bildiğimiz kadarı ile  2013 ağustosu itibariyle  50 000  küsur kişi dir.

22 ağustos  2013 günü   yapılan seçimli olağanüstü kurultaya  davet edilen delege sayısı ise  380 kişidir.

Bu delege sayısının karşılığı olan üye sayısı ise iyi durun tam  18 bin kişidir.

Yani 22 ağustos tarihindeki davet edilen delege sayısına göre Temadın üye sayısı 18 bindir. Resmi kayıtlar böyle diyor.

 Durun daha bitmedi 

Seçim günü salondaki hazirun cetvelini  toplam   315 delege imzalamıştır.

Şimdi daha sıkı durun .

Yapılan seçimde   toplamda oy kullanan delege sayısı ise  tam    266   kişi dir.

Ben demiyorum tutanaklar öyle diyor.

 Pekala bu ne demektir…..?

 Bu şu demektir.

Seçimde oy kullanan temsili delege sayısına göre  Temad ın ağustos 2013 teki üye sayısı 13.300 kişidir.

 Nerede 50 bin   nerede 13 bin?

Oransal   ifade edersek;

Türkiye genelindeki Temad üyelerinin ancak % 26 sı delege olarak  temsilen kurultaya  çağırılmışlardır. % 74 ü çağırılmamıştır.

 Seçime  davet edilen delegelerin ise   yaklaşık  %  18 i Ankara ya   gelmemişlerdir. Veya götürülmemişlerdir.

Gelen ve defteri imzalayanların da yine  % 19 u  seçimde oy kullanmamıştır.

Mesela bir Kadıköy ilçe teşkilatı;  üye sayısının   % 40 ı oranında delege götürebilmiştir.

 Mesela bir Balçova şubesi;    2000  küsur  üyesine karşılık sadece 300 üyeyi temsil edecek oranda 6  tane delege götürebilmiştir. yani üyelerini temsil oranı   1/7 dir.

 Ne var ki  seçim sistemi   delege sistemidir. sistem temsilde adaleti işaret eden bir sistemdir.

Ne acıdır ki 50 bin defterlerde  isim kayıtlı üyenin karşılığında  seçime ;  sadece   13 bin üyeyi temsilen  266 delege  iştirak ederek genel başkanını seçmiştir.

İl ve ilçe teşkilatlarındaki kayıt ve üye kütük defterlerindeki üye sayısı gerçekten de  50 bindir.

Ama tüzük gereği aidatını yatıran üye sayısı ne acı ki 18 bin kişidir. peki ya kalan 32 bin üye.

Aidat yatırmamışlardır.

Tüzük açık ve sarihtir.  Tüzüğün 12. Maddesinin 1. Bendi gereğince Üyelik aidatlarını  6 ay içinde yatırmayanlar  dernekten çıkarılırlar.   Yani  yatırmayanların dernekle ilişikleri kesilir.  Üyelikleri düşer. defterleri kapatılır.

Aktif pasif diye üyelik olmaz.

Gereği   yapılıyor mu …..Hayır.

Tüzüğe uyuluyor mu,      Hayır.

Peki o çaresiz şubeler  kirasını  borcunu döndürebiliyor mu Hayır

Genel merkezden   bir umar ve  çare ile yardım  görüyorlar mı ?  Hayır

Temad a her yıl emekliye ayrılan yaklaşık 3500  Assubayın kaçı katılıyor…?

2016 itibariyle ancak % 10 u

Bu iş böyle sürer mi….?

Zinhar sürmez.…..

Peki seçim zamanı seçilenler TEMAD  genel ailesinin kaçta kaçının desteği ile seçiliyor

% 25 nin.

Bir genel başkan bu kadar zayıf bir tabanla görev yapar mı.

Yine hayır.

İşin özüne bakarsanız hiç bir şeyin çoğunluğu ve adaleti tecelli etmemiştir.   Ettirilmemiştir.

Bu yüzden kimsenin zafer naraları veya oransal , rakamsal tablolar verme  gururu ve aidiyeti de yoktur.

Bu tablo TEMAD ın üstüne bulaşmış kara bir lekedir. ayıp ve utançtır. hepimizin de yüzü kızarmalıdır.

Bu dernek bizim ulu ağacımızdır. Assubayı bilen, anlayan, o ruha sahip olan TC. deki tek kurumdur.

Bizim için bir en değerli ve önemli STK dır.

Assubaya karşı olan, onu yok sayan her gücün karşısındaki tek adalet sarayıdır.

Bu gün emekli toplumundaki Astsubay fert sayısı tam 120 bin kişidir. Eş ve çocuklar ile tam 1 milyon.

Üyelik yelpazemizi tüzükle daha da genişletir isek, ki buna MSB karşı çıkmayacaktır;  tam 500 bin insanı üye yapma potansiyelimiz mevcuttur.

 Tam 32 yıldır geldiğimiz üye sayımız da işte bu 18 bin kişilik tüzüğe uygun üyedir.

Bu yüzdendir ki  98 şube ile bir genel merkeze, çare çözüm üreten, teknik, donanımlı, akil, ve genç faal beyinlerden ne yazık ki kimseyi seçemeyiz. Seçip te Ankaraya  gönderemeyiz.

Bu özellikteki donanımlı birkaç dava insanımızı da asla delege yapmayız. Akılla, bilimle, teknikle konuşmasına çare umar olmasına da  müsaade etmeyiz.  “Yerimiz de  gözü olur ya”  mazallah deyip onu da harcamaya kalkarız.

 Aidat ödemeyeni, yıllarca davaya kahvehane ve okey masası muhabbeti ile gelip gideni değil,

Yıllarını davaya ahdetmiş   dava insanlarını üyelikten kovarız, ihraç ederiz.

Çok menem üyemiz varmış gibi.

 Vesselam  Assubayız. Konyalardan, Çankırılardan, kıyılardan köşelerden  dikeni bol kaktüs çiçeği gibi yetişiriz.  Bazen de susuz kalıp acımış karpuz oluruz.

İlk fırsatta da yeşeren tomurcuklarımızı  yine kendi hasisliğimiz, bencilliğimiz  için kendimiz kesip budarız.

Bu kafalar   ile de  daha çok az gider uz gideriz.

Derelerde tepelerde tepinir dururuz.

Saygımla

 Adnan  Fuat ÖZDEMİR