Değerli arkadaşlarım, Bildiğiniz gibi OYAK 1960 askeri harekatından sonra kurulmuş, TSK mensuplarına sosyal yardım ve emeklilik yardımı sunan bir kurumdur. Emekli sandığının yanında ikinci bir sosyal güvence imkanıdır.
Bu haliyle gayet makul ve iyi niyetli bir girişim olarak görülmektedir. Kurum büyüyüp, geliştikçe fonksiyonları artmış ve ilk kuruluş gayesinden uzaklaşmıştır. Şirketlerdeki İSTİHDAMLAR yönünden ÜYELERİ arasında AYRICALIKLI davranarak bir gurubu OYAK’ın bünyesine katarken en büyük KATILIMCI ve FİNANSÖR olan gurubu tamamen dışlayarak YOK gözüyle değerlendirmiştir.
Bu girişimin istismara açık yönlerini SAYGI KURALLARININ dışına çıkmadan BİRLİKTE İNCELEYELİM;
- 1.OYAK’a üye olmak isteğe bağlı olmayıp, TSK mensupları istese de istemese de OYAK’a üye olmak ve her ay maaşının %10’unu vermek zorundadır. TSK’dan ayrılmadan üyeliği sona erdirmek de mümkün değildir.
- 2.10 yılı doldurmadan personel TSK’dan ayrılırsa, OYAK’tan maaşından kesilen paraların sadece ana parasını alabilir, Neması ise OYAK’ın cebine kalır.
- 3.TSK’da mecburi hizmet 15 yıldır. 15 yıldan önce isteğiyle TSK’dan ayrılmak da OYAK’tan ayrılmak da mümkün değildir. Sadece sağlık sorunları, disiplinsizlik vb.sorunlar ile TSK’dan atılanlar OYAK’tan ayrılabilir. Bu şekilde ayrılanlara bir tekme de OYAK vurur. Kestiği paraların nemasını vermez, nemayı sadece, mecburi hizmeti tamamlamış uslu ve HAKLARI için SESSİZ kalanlara verir.
- 4.Bir de geçici üye olan YEDEK SUBAYLAR vardır ki, asteğmen maaşı almaya başladıkları günden itibaren onlar da OYAK’ın üyesi sayılırlar. Fakat bu üyelik sadece maaşlarından kesinti içindir. Bu üyeliğin kendilerine hiçbir faydası yoktur. Terhislerinde maaşlarından kesilen para OYAK’ a kalmakta, paralarını alma şansları da hiç yoktur. Davalar açılmasına rağmen hiç netice alınamamıştır.
- 5.OYAK’ın yaklaşık 260.000 üyesi vardır. Bu üyelerden her ay maaşın %10’u kesilerek SICAK para temin edilerek, KURUMA gelir sağlanmaktadır. Bu gelirlerle OYAK, şirketler kurarak, Çimentodan turizme, sanayiden gıdaya, taşımacılıktan güvenliğe kadar her türlü sektörde faaliyet göstermektedir. Elde edilen kârlar DEVAMLI yeni yatırımlara YÖNLENDİRİLEREK OYAK büyüdükçe büyümekte ancak bu büyüme üyelere MADDİ olarak YANSITILMAMAKTADIR.
- 6.OYAK büyüdükçe piyasayı YÖNLENDİREREK askeri personel maaşlarını İSTEDİĞİ Bankadan ödetip, “Milli sermayeyiz” diyerek ERDEMİR’i satın alıp, GLOBALLEŞME adına yabancılarla ortaklık kurmakta, menkul ve gayrımenkulleri her yıl DAĞLAR gibi büyümesine, her yıl yapılan OLAĞAN toplantılarda TAVSİYE kararlarında üyelere DAĞITILACAK nemalar enflasyon rakamlarının %10 üzerinde olması belirtilmesine rağmen, NEMALANDIRMALAR enflasyon rakamlarının taş çatlasın 2-3 puan üzerinde uygulanmakta, PERSONELİN haklarını KORUMAK ve GÖZETMEK adına görev alan DAİMİ üyeler GENKUR Bşk ve KK’ları bu konularla hiç ilgilenmeyerek toplantı sonunda yönetimi TEBRİK eder başarılarının devamını dileyerek danışıklı dövüş böylece sürdürülmektedir.
- 7.OYAK’ın yönetim kurulları ile şirketlerin çalışanları arasında askeri personel olarak Generaller ile Albaylar ve bunların eş, çocukları, damatları gelinleri vardır. Astsubay, Uzman çvş, sivil memurlar ise yönetim kuruluna kabul edilmemekte, şirketlerde de sadece GÖSTERMELİK olarak çalışanları bulunmaktadır. Bu durum üyelerin çoğunluğunu oluşturan ve en büyük FİNANSÖR konumundaki Astsubaylarda çok ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır. Üyelik gönüllülük esasına bağlı olsa Astsubayların büyük çoğunluğu derhal kurumdan ayrılacaklardır.
- 8.Üyelerden her ay kesinti yapılması sayesinde finansman sorunu yaşamayan, kârına kâr ekleyen OYAK nereye kadar büyüyecektir. Üyelerinden çoğunun memnun olmadığı OYAK varlığını ve büyümesini ne zamana kadar sürecek, BÜYÜYEN bu devasa ŞİRKETLERİN, MALLARIN SAHİBİ KİMLER OLACAKTIR?
Yukarıdaki hususlar tüm camianın gördüğü bildiği ve yaşadığı gerçeklerdir. Bizler OYAK’ ın varlığına değil, OYAK’ taki yapılan yanlışlara ve uygulamalara İTİRAZ etmekte, yapılan yanlışlardan dönülmesini istemekteyiz. Bunu istemek de hakkımızdır. Haklarımızı aramak SEVİYESİZLİK ve TERBİYESİZLİK değil İNSANİ ve YASALDIR. Aslında bugüne kadar camiamıza yapılan HAKSIZ TUTUM ve DAVRANIŞLAR İNSANİ VE YASAL değildir.Uygulayıcılar ŞAPKALARINI önlerine koyarak düşünmeli ve gerçeği ARTIK görmelidirler.
Geçmişte ayrılanlar, ilişiği kesilenlerle, halen üyeliği devam edenlerden yapılan KESİNTİLERDEN elde edilen aylık SICAK paralar olmasaydı OYAK olur mu, gelişip, serpilir miydi? Bugün OYAK’ın yönetim kadrolarında ve şirketlerinde çalışanlar kışın KALORİFERLİ, yazın KLİMALI lüks ofislerinde kahvelerini yudumlayıp, kendileri ve çocuklarının geleceğiyle ilgili YAŞAM projelerini gerçekleştirebilirler miydi? BUGÜNE KADAR GELMİŞ GEÇMİŞ TÜM OYAK YÖNETİMLERİ HEP BAŞARILI MI oldular? Sayın Coşkun ULUSUY’un ifadesiyle KRİZLERİ FIRSATLARA MI dönüştürdüler? Kurum bu kadar iyi yönetiliyor ise bizim NEMALARIMIZ neden her yıl YERLERDE sürünüyor?
Denetim ve yönetim kurullarında bulunanlar ile DAİMİ üyelerin görevleri nedir? Bunlar neler yapmaktadır? Önlerine geleni ONAYLAMAK imzalamakla görev yapılmış mı oluyor? Kartel haline gelmiş OYAK, MERKEZ Bankası ile İŞ Bankası sandıklarının verdiği kadar emeklilerine katkıda bulunamıyorsa İYİ VE DOĞRU yönetim bunun neresindedir? İsteyen bu iki kurumun emekli üyelerinin sandıklarından aldıkları MAAŞLARLA bizim OYAK’ın verdiklerini karşılaştırsınlar da gerçek UCUBE’nin ne olduğunu görsünler.
OYAK’ın bize TEK faydası ZORUNLU üyeliğimizden dolayı ZORUNLU tasarruf yaptırdığıdır. Hiçbirimiz ne kadar KARARLI olsak her ay maaşımızdan % 10 keserek bu tasarrufu oluşturamazdık. Ancak bir GERÇEK daha vardır ki ülkemizin SANAYİ DEVLERİNDEN biri “OYAK üyelerinin % 10’luk tasarruflarını ben toplayayım emekliliklerinde her üyeye EVİNİ ARABASINI tasarruflarını da değerlendirerek kendilerine vereyim” sözünü de UNUTMAYALIM. OYAK’ın verdikleri ve vermesi gerekenler bizlerden KESİLENLERİN karşılığıdır ve ANAMIZIN AK SÜTÜ gibi de HELALDİR ve HAKKIMIZDIR.
Unutmamalı ve hakkımızı sonuna kadar aramalıyız ki, halen OYAK ve şirketlerinde ÇALIŞANLAR vasıfları ve MAKAMLARI ne olursa olsun en büyük FİNANSÖR olan biz ASSUBAYLARIN çalışanları konumundadırlar. Bizler hakkımızı arıyoruz diye yönetim kurulu bşk da olsa AĞIZLARINI BOZMAYA, HAKARET derecesine varacak sözleri söylemeye HAKLARI yoktur. HAKLARIMIZI aramamızdan RAHATSIZ oluyorlarsa KİMSE ONLARI ZORLA TUTMUYOR, GİDEBİLİRLER, YERLERİNİN DOLDURULAMAYACAĞINI DA ZANNETMESİNLER. Daha adil davranacak,daha ölçülü konuşmayı bilerek oralarda görev yapacak çok kaliteli ve nitelikli insanlar bulunur. Şikayetlerimiz KURUMLA değil, yönetim kadrolarında olanların yaptıkları yanlışlarla ilgilidir.
Assubay camiası olarak HAK ve TALEPLERİMİZE DAYATMA ve KAST sistemine göre değil, YASALARA, İNSANİ DEĞERLERE, EŞİTLİK İLKELERİNE göre HAREKET EDİLDİĞİNİ GÖRENE KADAR HAKLI MÜCADELEMİZ YÜKSELEN BİR İVMEYLE devam edecektir. HAK ARAMA “HAKSIZLIKLARIN VE DAYATMALARIN” OLDUĞU YERLERDE VE ORTAMLARDA vardır. HAKSIZLIKLAR OLMASA BUNLARA GEREK KALIR MIYDI? Bu uygulamaları bizler mi koyduk? Yanlış uygulamaları yapanlar yaptıklarından hiç bir rahatsızlık ve huzursuzluk duymazken, yapılan haksızlıkları dile getirmemiz ve yanlışların sonlandırılmasını istememizden RAHATSIZLIK duymaları da ne kadar KÖR, SAĞIR, ÖN YARGILI ve DAYATMACI olduklarının açık delilidir. İyi niyetli olsalar BİR DEFA NE İSTEDİĞİMİZE bakar, HAKLILIK PAYI OLUP OLMADIĞIYLA ilgilenirlerdi.
Ama KORKUNUN ECELE FAYDASI olmadığı gibi bu iş ya olacak,ya da OLACAKTIR. Mağdur olan biri olarak ASSUBAY camiasına karşı yapılan HAKSIZLIKLAR adına HAK aramaktayım. OYAK yönetiminin içine girdiği tuhaf, akıldan ve bazen de ETİK OLMAYAN durumlarına dikkat çekmek istedim. Çünkü bugüne kadar YAPILAN yanlışları dile getirenleri GERÇEKÇİ bir şekilde DEĞERLENDİRMEYE almadıkları gibi, düzeltmek için hiç bir girişimde bulunduklarını da görmedik. Ama bir GERÇEK var ki artık bu böyle gitmez. Gerçeklerin üstü örtülemez, güneş balçıkla sıvanamaz. Bu iş ya bitecek, ya da bitecektir. Başka yolu yok.
Saygılarımla.
Related Posts
Nedir bu düşmanca tavır? Bunca haksızlık hukuksuzluk kendi kurumumuz tarafından değil de siyasi otorite tarafından yapılsaydı TSK ayağa kalkması gerekirdi. Özlük haklarının insanca muamelenin hiyerarşi ile ilgisi olabilir mi? Bir üniforması kefen olan assubayları mahalle bekçisi meclis stenoğrafı,ziraat ev ekonomisti gibi görevlilerden daha alt derece ve kademeden göreve başlatıp hak ettikleri tazminatların verilmemesi sosyal haklarının kısıtlanması üstüne üstlük bonus olarak insanlık onuruna aykırı baskılara maruz bırakılması hangi değer yargısı ile haklı görülebilir? Sn.Umur TALU’nun yazıları bizlere imtiyaz değil adalet talep eden yazılardır, savcılığa suç duyurusuna sosyal medyada binlerce tepki veriliyorsa bu adaletsizliğin despotluğun göstergesidir. Sonsuz desteğimiz Sn.Talu’nun yanındadır.
Kurumları, adaletsizlikleri yazanlar değil yapanlar yıpratır,güçsüzleştirir. Yüreğinde taşıdığı adalet ve insan onuruna duyduğu saygı ile, ezilen tüm kesimlerin olduğu gibi TSK’nın alttakilerinin de basında sürekli sesi olan Cesur Yürek Sn.Umur Talu’nun yapılan adaletsizlikleri dile getirdiği için suç duyurusunda bulunulması gözdağından başka bir şey değildir. Yanındayız Sayın Talu. Bundan medet umanlar haksızca yaptıkları adaletsizliklerini hiyerarşı kılıfına uydurmaya çalışarak gizleyebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar…
TSK, Sayın Talu’ya Yine Suç Duyurusunda Bulunmuş. Suçu, TSK içinde Haksızlığa Uğrayan, Dertlerini Sorunlarını Hiçbir Makama Duyuramayan ASTSUBAY ve UZMAN ÇAVUŞLARIN Sorunlarını Kaleme Almak, Onların Dertlerini Duyurmakmış.
Sayın Talu, TSK İçindeki Adaletsizliği, Hukuksuzluğu Dile Getirmekte Sizin Bir Çıkarınız Var mı?
(……..)
-Yok, Siz Bunu Sadece Adalet İçin, Hukuk İçin, İnsan Hakları İçin, Kimsesizlerin Kimi Olmak İçin Yapıyorsunuz.
Sayın Talu TSK’da “Astlık, üstlük münasebetini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve hareketlerde bulunmak” Suçuna Sizi Azmettirenler Kimler?
(……..)
Azmettirenler(!) Biziz, Yani Sizin Tabirinizle, “sıvasız hanelerin, boyasız analarının çocukları” “Ast”lar ve “Alt”lar…
Bizler değil miyiz, Sıkıntılarımız ve sorunlarımız şunlar. Bize destek olun diye mesajlar yazanlar?
Bizler değil miyiz, kimseye sesini duyuramayan bir toplum olarak, Umur Talu ve onun gibi bir elin parmaklarını geçmeyen gazetecilerin yazılarında dertlerimizi, sorunlarımızı dile getirdiklerinde mutlu olan, umutlananlar…
Bizler değil miyiz, sorunlarımızı duyurmak için gazete ilanı verilmesine rağmen etkili olmayan ve Asıl sesimizi duyuranın, çok okunan gazetecilerin köşe yazıları olduğunu söyleyenler…
Sayın Umur Talu, Klavyenize Sağlık. Sizin Yanınızdayız. Sizi Seviyoruz.
Allah Sizden Razı Olsun.
Umur TALU Beyfendi duruma bakıp kral çıplak diyor, kral ise bu yeni tip elbise bana çamur atıyorsun diye Umur beye dava açıyor. Kendi personelinin derdini dışarıdan duydun mu bu kadar rahatsız eder insanı. Dava açmak yerine aidiyet duygusunun geliştirilmesi için çözüm üretmelisiniz…
Öncelikle Gen.Kur. Sayın Talu’ nun yazısını adam gibi okusunda gerekenleri yapsın. Birde zor ama yorulmazlarsa ve anlayabilirlerse Haber Türk sitesinde yazının yorumlarına ve sonuçlarına bakıversinler. Saygılarımlarımla
Tarihe bakarsanız Devlete, Millete, Topluma iyi olarak yaptıklarıyla anılanlardan çok Devlete, Millete, Topluma ZARAR veren KÖTÜLÜK yapanların daha çok olduğu görülecektir. TSK da yaşanılan AYIRIM-HAKSIZLIK ve HUKUKSUZLUKLAR yıllardır Genkur Bşk na anlatılır ve bu hususları belirten dosyalar kendilerine verilerek bilgi sahibi olmaları istenirken TSK nın ve ÜLKENİN geleceği için yapılan YANLIŞLARDAN dönme yerine YANLIŞLARI ÇOĞALTMA ve bunları DİLE getirenleri CEZALANDIRMA yöntemini kullananları TARİH İYİLİKLERİYLE değil verdiği ZARARLARLA anacaktır. Önyargı ve KAST sisteminden vazgeçmeyenleri Allah BİLDİĞİ gibi yapsın.
Tüm teşkilatlarımız kadar sesimizi kamuoyu ve ilgililere duyuran Umur TALU’nun savcılığa suç duyurusunda bulunulması önyargının kemikleştiğinin ifadesidir ama böyle tehditlerle ne Umur beyi ne de bizleri susturamazlar Site yönetimine teşekkür ederim gayet güzel ve etkili bir şekilde hem adaletsizliğe tepkimizi hemde Umur ağabeye desteğimizi dile getirmişlerdir.
Assubay sınıfı SOS veriyor, kast sistemi cevap vermek bir yana çığlığı bile duymuyor. Uygulanan strateji ile mağdur ve mazlum sınıfımız tedip edilerek dizayn edilmek isteniyor.
“Sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler” Enbiya/45