Türkiye’nin siyasi tarihi çok uzun süredir bir çok kere İktidarların bazen kamu personeline , bazen adi suçlulara çeşitli nedenlerle uyguladığı Af ile doludur.
Bu güne kadar gelmiş geçmiş tüm İktidarlar gerek siyasi nedenlerden , gerek oy uğruna, gerek meclis çoğunluğunu elde tutabilmek adına , gerekse başka nedenlerden bunu her zaman uygulamışlardır,
İktidarlar 1985 – 1992 -1999 – 2006
tarihlerde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin disiplin cezalarının affedilmesine yönelik af çıkarttı ,
Bunun yanı sıra daha yeni Nisan 2020 de çıkarttığı af yasası ile;
Hırsızlar ,
Soyguncular ,
Gaspçılar ,
Organize suç örgütü üyeleri ,
Mafya mensupları ,
Devlet malını yağmalayanlar ,
Kadın satıcısı pezevenkler ,
Rüşvetçiler ,
Çeteciler ,
Sahtekarlar ,
Milleti dolandıranlar ,
Adi suçlular ,
Hep bu af düzenlemesinden yararlanmışlardır , Nisan 2020 de çıkartılan son af yasası ile yaklaşık 90.000 mahkum salıverilmiştir , elbette bunların içinde gerçek manada kader mahkumları vardır ( ! ) , ayrıca kime kader mahkumu denir ? buda ayrı bir konu ,
Sen kalk tavuk keser gibi insan doğra , naylon faturadan içeri gir , Kadın satıcılığı yap , insanları dolandır , sahtekarlık yap , sonrada kader mahkumu de kendine ,
Hiç biride ” yediğimiz bokun mahkumuyuz” demezler ,
Yukarıdaki listedekilerin’de bu doksan binin içinde olduğunu unutmamak lazım ,
Daha yeni son çıkan yasa ile salıverilenlerin içinden biri İzmir’in Torbalı ilçesinde arkadaşının başına taşla vurarak öldürmesini gördü bu ülke , salıverilenlerin dışarıdaki ilk vaka’sı olarak kayıtlara geçti bile,
* * *
Bu kadar nitelikli suçları işleyenlerin af edildiği ülkede sadece özlük haklarındaki adaletsizlikleri yıllarca duymayan ağalara seslerini duymaları için son çare olarak 1975 yılında hepi topu üç günlük mesaiye gitmeme eyleminin ödemesi bitmeyen faturası ,
Buda yetmezmiş gibi ömür boyu aldığı cezayı ödemeye devam ediyorlar , öldükten sonrada ailesine aynı cezayı çektiriyorlar ! ! !
Kime ?
Hayattaki Assubaylara , hayatını kaybedenlerin ailelerine ,
TSK İçinde yıllardır var olan, Sesi hiç bir zaman duyulmayan, duyulmak istenmeyen, halada duymamazlıktan gelinip, çeşitli bahanelerle oyalanan, önceliğin sadece görevde ve musalla taşında verildiği Assubaylar .
1975’in bir birikimin sonucu olduğunu göremeyenler, 1970 de gelen ayak seslerine kulak tıkayanlar , 1975 e zemin hazırlayanlar ,aynı tavrı bu günde sürdürmektedirler. demek ki 45 yılda hiç bir şey değişmemiş, o gün verilen sözlerin bu gün dahi havada kalması, yarım asırdır nasıl oyalandığımızın da belgesi gibidir ,
Son çıkan yasaya bu konuda ses çıkartmayanlar “Aileyiz ” gazeli okuyanların ta kendileri ,
Sadece HAK aradığı için, İnsanca yaşam için, yıllardır ötelenen emeğinin karşılığını almak için 1975’in şartlarını özellikle oluşturanlar (şartların oluşmasını 1980 darbesinde netekim kenan’dan iyi hatırlarız ) ,
Assubayları “karılarının eteğinin altına saklanan Mao’nun askerlerine” benzetme gafletinde bulunanlarla , “Aileyiz ” masalı anlatanlar ne yazık’ki aynı bünyede vücut bulmaktadırlar ,
Mezuniyet töreninde okul birincisi Assubayın selamını oturduğu koltuktan kıçını kaldırmadan alan zihniyetle , Ordu evinde Assubayların gazını alan zihniyet ne yazık’ki aynı bünyede yaşamaktadır ,
* * *
Siz’ki ; TSK’da adaleti sağlamak yerine , üç günlük mesaiye gitmeme eylemini personele ölünceye kadar ödetip , öldükten sonra’da ailesine , çocuklarına ödetmeye devam ediyorsunuz’ya ,
Sizin ” Aileyiz ” lafı ;
Anadolu’da Bozlak , Gazel , Türkü , Uzun hava , Mani , Ninni , Kırık hava , Ağıt , Kahramanlık , Oturak , Anonim , Divan , Hoyrat , Oyun havası’ndan başka bir şey değildir .
Mehmet ÖZTÜRK