Dolar 35,6840
Euro 37,5166
Altın 3.194,44
BİST 10.104,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 9°C
Az Bulutlu
Ankara
9°C
Az Bulutlu
Cts 11°C
Paz 10°C
Pts 11°C
Sal 11°C
Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

yeni-yonetim

YORUMLAR

  1. Fehmi KILINÇ dedi ki:

    Müthiş bir makale, tebrik ediyorum.

  2. Abdullah ZENGİN dedi ki:

    SAYIN IBRIK,
    KABUK BAĞLAMIŞ YARALARI KAŞIYORUZ.O DÖNEMLER KIZILCIK ŞERBETİ İÇERDİK
    BU HAKSIZLIKLARA KARŞI,SESİMİZ DE ÇIKMAZDI.TEVELLÜTÜNÜZ NE BİLMİYORUM.
    O GÜNLERİ YAŞARKEN ŞİMDİLERİN MODASI MOBİNGLERDEN DAHA ÖTESİNİ YAŞIYORDUK.
    HER HARP OKULU MEZUNUNUN HAYALİ T.C.’ NE CUMHURBAŞKANI OLMAKTI.BÖYLE BİR ŞANSIMIZIN OLACAĞINI,ÖZGÜRCE YAZI YAZIP DEMEÇ VERECEĞİMİZ HAYALDİ.ÇÜNKÜ YASALAR ENGELDİ.
    BU GÜNLERİ GÖRDÜKÇE,YAŞADIKÇA ÖMRÜM UZADI İNANIN.BU ADALETSİZ YAŞAMLA MEZARA GİTMİYORUZ YA,ÇIKIP KONUŞUYOR,YAZIYORUZ YA.BU DA BİR MUTLULUK.
    BU ÜLKEDE DEVLETİN EN ÜST TEPESİ BİLE ASSUBAYLARLA UĞRAŞTI, DİĞERLERİNE NİYE SİTEM EDİYORUZ Kİ?EMEKLERİNİZE SAĞLIK. SAYGILARIMLA.

  3. Mehmet dedi ki:

    Meslektaş Büyüğümüzün çektiği çilelerin benzerini çekmiş biri olarak makaleyi okuyunca çok duygulandım.1979 yılında girdiğim Üniversitede okumamı engellemek için her şeyi yapıp yasal izinlerimi(sınav dönemleri olan Nisan-Haziran ve Eylül) benim isteğime göre değil kendilerine göre tanzim edip sağlık raporu aldığımda da utanmadan sanki terörist muamelesi yaparak peşime devletin inzibatını takan zabit kafasından ben de nasiplendim. Bunları yapanlar şimdi aldıkları maaşla mutlu mesut yaşarken acaba vicdanları sızlıyor mu?

  4. ibrahim dedi ki:

    Sayın Irbık,hukukçulara tez olabilecek ,ibretlik yazınız için ne kadar teşekkür etsek azdır.Saygılarımla.

  5. selçuk dedi ki:

    ÇİNGENEYİ padişah yapmışlar !! önce babasını asmış…padişah çıkdı TAHTA

  6. selçuk dedi ki:

    Ayni cehaletin,bağnazlığın,bilgisizliğin,adaletsizliğin,kabuk değiştirerek devam ettiğini görüyor ve milletçe yaşıyoruz.yazıklar olsun diyorum,beceremiyeceği işe talip olupda yarı yolda bırakan,eline yüzüne bulaştıran rantiyecilere……………

  7. Ersen Gürpınar dedi ki:

    Değerli meslekdaşım Sn.İrbik Bir hukuk raportörü titizliği ile hazırladığınız ve devamı olacak olan yazınızda sürekli olarak belirttiğimiz gibi HUKUK GUGUK OLMUŞTUR düşüncemiz kanıtlanmıştır.
    Yatıp kalkıp mezarında huzur bulmasın diye Allah’a yalvardığım Fahri Korutürk denilen kişinin koltuğunun altına sıkıştırılmış dosya ile Anayasa mahkemesine Yüksek okul mezunu assubaylara verilen derecenin iptali için açtığı davada MSB temsilcisi iptal gerekçelerinin tamamının doğru olmadığı itiraf edilmiş mahkeme assubayın emsalini subay kabul ederek maddenin tamamını değil sadece üst derece verilir ibaresini iptal etmiştir Sonradan AYİM hukukun katli konusunda ibretlik bir karar ile Asb.ların emsalinin subay değil 657 SK büro memurları olacağına karar verip yüzbinleri mağdur etmiştir bu dünyada katlettikleri hukuku dilerim öbür dünyada bulamazlar HALA GENELKURMAY ASSUBAYI BİRÇOK KAMU GÖREVLİSİNDEN DAHA ALT KADEME VE DERECEDEN GÖREVE BAŞLATMA ISRARI İLE HUKUKSUZLUĞU VİCDANSIZLIĞI DEVAM ETTİRMEYE ÇALIŞIYOR SONRA DA TSK İTİBAR KAYBEDİYOR DİYE KARA KARA DÜŞÜNÜYOR
    ADALET BİRGÜN HERKESE GEREKECEKTİR.
    NOT.Yazınızda Asb.emsali subay olduğuna dair bilgi bulamadığınızı belirtmişsiniz iptal isteminde yük.ok.mezunu assubaya bir üst derece verilirse ayni öğrenimi gören subayı bir derece geçer Fen fakültesini bitiren bir subay 8/1 den göreve başlarken assubaya üst derece verilince 7/1 den göreve başlar denilmektedir Bu açık ve net assubayın emsalinin subay olduğunu kanıtlamaktadır Nitekim şuan İzmir iptal kararından sonra Gnkur. Yük.Okul mezunu assubayın subayla ayni dereceden başlamasını emretmiş bu emir AYİM kararı ile bozulmuştur. (Şuan İzmir dışındayım Gnkur.emrinin tarih numarasını bilahare ekliyeceğim.) BUGÜN TSK İTİBAR KAYBINDA EN ÖNEMLİ HUSUS ORDUDAKİ SALTANAT,ADALETSİZLİK VE PERSONEL ARASINDAKİ AYRIMCILIKTIR OLAYLARDAN DERS ALARAK BİRLİKTE GÖREV YAPTIKLARI BİR EMİRLE ÖLÜME GÖNDERDİKLERİ ASSUBAYLARIN ADALETSİZLİKLERİ ÖNLEYİP ORDUNUN YENİDEN ESKİ İTİBARINA KAVUŞMASI SAĞLANMALIDIR BUNUN İÇİN PERSONEL YASASI BİR ŞANSTIR

  8. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Sayın Şükrü IRBIK konuyu çok iyi analiz edip kaleme almışsınız, sizi yürekten kutluyorum çünkü hukuk fakültesini bitiren hatta bu konuda doktorasını yapan bir çok meslekdaşımızın dokunmak istemediği bir yarayı neşter vurarak deştiniz. Yıllardır değişmeyen bir gerçek assubay isen ağzınla kuş tutsan nafile. Bize askeri okullarda öğretmenlik yapan kendileri söz konusu hak olunca ahlaksız assubay oluyoruz onların nazarında. ben yıllarca personel subaylığı yaptım burada kirli çamaşırları dökmek istemiyorum söz konusu subay olunca her türlü ahlaksızlık, hırsızlık vb. şeyler hep kapatılmıştır, assubaylarınki ön plana çıkarılmıştır. Bir subayın hırsızlığına çanak tutmadığım için olmayan malzemeye dağıtım belgesi vermediğim için sicil belgeme ” TSK Temsil kaabliyeti Yoktur ” yazıldı AYİM.ne dava açtırdım sicili ve kanaati iptal ettirdim. Sonuç sicil notu ortalamam, takdir puanım ve diğer hususlar yeterli olduğu halde yurt dışı görevine gönderilmedim, bağlı olduğum kuvvetde bunun sorgulamasını yapmadı, subay yazdıysa doğrudur zihniyeti hiç değişmedi. Biz onlara göre satranç taşı gibiyiz istedikleri gibi oynuyorlar çünkü bizlerin amiri, hakimi ve savcısı subaylar, inşallah bu kast sistemi yıkılır. 27 yıl hizmet ettiğim peygamber ocağında çok haksızlıklara, çok hırsızlıklara tanık oldum, hatta altınların hediye paketi haline getirilmesine ama görevdeyken bizlerin amiri, hakimi ve savcısı olan subaylar karşısında hep elimiz kolumuz bağlı kaldı. Şimdi bu davaya gönül veren bazı emekli meslektaşlarımız sayesinde başta Sayın Ersen GÜRPINAR olmak üzere başta internet ortamı olmak üzere sesimizi duyurabiliyoruz. Dilerim Allahtan 15292 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1923 sayılı Kanun ile bizleri mağdur edenler mezarlarında rahat yatamasınlar. Saygılarımla.

  9. osman ATEŞ dedi ki:

    teşekkürler verdiğiniz emeğe,verdiğiniz bilgiye,saygı duyuyorum.

  10. Adilhan Şanlı dedi ki:

    Yanıldınız degerli Agabeyim.Hiç sıkılmadan tam üç saat boyunca bazen geriye dönerek,bazen Arapça,Farsça tamlamaları araştırarak arada bir bardak çay alarak zevkle okudum makalenizi.Senelerdir bu konuda çeşitli sohbetler ederek,tartışarak(1973 lerden beri)yazılar yorumlar okuyarak yorumlar yaparak geldigim için konunun yabancısı degildim.Ama bu kadar detaylı ve akıcı bir dille (Bazen sözlüklere dalsamda)yazdıgınız bu kaynak olabilecek makalenizi zevkle okudum.Bu sınıfın mücadelesini vermeye çalışan arkadaşlarımız bu makaleyi benim gibi “Sık kullanılanlar” kısa yoluna eklemeliler.Çünkü bu bir sınıfın hukuk garabetine kurban edilmesinin en güzel ve tek örnegidir.Çok çok teşekkür ediyor emeginize şükran diyorum.
    Aynı Cumhurbaşkanının bizimle ilgili bir başka marifetide TSK’da ömrünü geçirmiş bir Oramiral olarak Cumhurbaşkanlıgı döneminde çıkarılan “İş riski ve iş güçlülügü yasasının” çok adaletsiz oldugunu bilmesine karşın yasayı onaylamasıdır.Biz o günlerde Cumhurbaşkanı Askerdir,Oramiral olmuş biridir bu yasayı görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderir demiştik ama bizi yanıltmıştı.Ve yasanın yayınlanmasının ardından sokaklara,meydanlara çıkmıştık ve birçok arkadaşımızı aramızdan almışlardı acımasızca…O gün bu gündür BUYURGANDAN DOST OLMAZ diye inanmışımdır.
    Saygılarımla.

  11. Şükrü IRBIK dedi ki:

    Sayın Ersen GÜRPINAR,

    Aşağıdaki satırlarınızda Anayasa mahkemesinin ve Fahri beyin atfedilen “astsubayın emsâli subaydır” tesbiti konusunda sizden farklı düşüncedeyim. Kendisi emekli bir asker olan Fahri beyin, “astsubayı, subay ile emsâl tutduğuna” yemin edip ıslak imzalı şehâdetnâme verse bile ben inanmam. Çünkü Fahri bey deniz harp okulunda, “astsubaylar er gibi giydirilir ve er gibi çalışdırılırlar” öğretisi ile büyüdü. Doğrusunu söylemek gerekir ise 5802’ye göre öyle idi. Böyle düşünmekle kendisi haksız sayılmazdı ve istese bile bunu, eteğindeki hassa askerleri ona yapdırmazdı.
    5802 ilga ediledi 8 sene geçmişdi. Alışkanlık işde. Can çıkıyor lakin huy çıkmıyordu.
    Fakat o zamanların ve gerçeklerin çok geride kaldığını statü hazretleri bir türlü anlamak istemedi.

    Mahkeme tutanaklarından böyle bir sonuç çıkartmanın da ben fazla nikbinlik olduğu kanaatindeyim.

    Gerek Kanun önergesinde mezkur ibareye ve gerekse mahkemeden çıkan karara bakdığımızda aslında “astsubayın emsâlinin subay olmadığını” ve bu kavramı mahkemede kimsenin savunmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz. Sadece bazı hakikatlerin üstünü örtmek için sahte bir kılıf olarak kullanıyorlar.
    Suya atılan oltanın ucundaki zoka, hem iyidir hem de kötüdür. İyi ya da kötü olması oltanın her iki ucunun hangi tarafında durduğunuza bağlıdır; suyun üstünde mi yoksa suyun içinde misiniz? Böyle bir “denkleşdirmeyi”, mahkeme lafzına göre “müsavat” ya da kelimenin tam anlamıyla sahte bir “emsâl” görüngüsünü kerizci Fahri bey yemsiz bir zoka olarak hazırlamış ve balığı yakalamak için uydurmuşdur. Mahkeme neticesine bakıldığında başarılı da olmuşdur.
    Şöyle izah edelim bu mefhumu,

    İptal isteminde yüksek okul mezunu astsubaya “bir üst derece” verilirse ibaresini ele alalım. “Kime göre” bir üst derece verilirse? “Üst dereceyi” alması konuşulan kişiler, astsubaylar, tamam! Fakat bu tümcenin nesnesi belli de öznesi kim?
    İşde, Fahri beyin oltasının ucunda asılı duran ve görünmeyen yemsiz zoka bu ibaredir.

    Kendisi de bir Avukat olan Konya Milletvekili Sayın Şener BATTAL’ın Meclis’de verdiği önerge metninde, 657 sayılı Devlet Memuru Kanun’una göre “aynı öğrenimi bitirenleri]” kasdedilmişdir. Çünkü önergenin verildiği tarihde, statü hazretlerinin hazırladığı 926 sayılı Kanun’da sizin de çok iyi bildiğiniz üzere astsubaylar için henüz bir “üst öğrenim” kavramı da yokdur, hakkı da yokdur. Ve bu gerçeği Sayın BATTAL gayet iyi bilmektedir.

    Gene makâlemin yukarıdaki satırlarında serdetdiğim üzere, Genelkurmay Başkanlığı kıvrak bir manevra ile o tarihde 3 senelik olan harb okulundan, asteğmen rütbesinde subay mezun vermekden kurtuldu ve teğmen mezun vermeye başladı. Bu kurnaz manevranın neticesinde, harb okulu mezunu teğmenler için o vakitlerde yüksek öğrenim yapmak emek ve para israfı anlamına geliyordu. Çünkü başlangıç ve bitiş derecesi itibariyle alabilecekleri her şeyi harb okulundan mezun olup teginmen nasbedildikleri ilk gün alıyorlardı. Bir başka ifadeyle, astsubayları yakıp kavuran “yüksek öğrenim hakkı” konusunda subaylar alabileceği her şeyi daha mesleğe başladıkları ilk günde alıyorlardı.

    Fırıl fırıl döndürülen fitne tezgahına şöyle yakından bakalım;
    – Kime göre bir üst derece verilirse?
    Bu suali sorunca, iki sual daha sormamız gerekiyor;
    – Memura göre mi?
    – Subaya göre mi?
    Subay ise kime?
    İki soru daha çıkıyor karşımıza;
    – Asteğmene mi?,
    – Teginmene mi?

    Sayın Şener BATTAL’ın hazırlayıp Meclis’e verdiği önerge lafzına göre “aynı öğrenimi bitirenler için…” diyor. Hiç şüphe yok ki Sayın BATTAL, önergesindeki bu ibare ile 657 sayılı Devlet Memurlarını kasdetdi. Yukarıda ifade etdiğim gibi o tarihe kadar astsubaylar için yüksek öğrenim henüz söz konusu bile değildi. Hal böyleyken tutup da “astsubayın emsâli subaydır” demek ya da bu kavramı savunmak açıkdan bir eblehlikdir.

    Şimdi, “aynı öğrenimi bitirenler için…” kavramının içinde, birbirinden tamamen farklı 4 mezun söz konusu.
    Bunlar;
    1. 657’ye tâbi mezun kişi, yani Devlet Memuru.
    2. 1076’ya tâbi mezun kişi, yani 4, 5 veya 6 senelik üniversite bitirip askerlik hizmeti için asteğmen nasbedilen mezun kişi (diş tabipleri doktorlar),
    3. Fakülteden gelen ve teğmen nasbedilen mezun kişi.
    4. 926’ya tâbi mezun kişi, yani astsubay.
    Davanın görüldüğü 1976 senesinde, harb okulları 3 sene idi. Harb okulları, 3 senelik eğitimden sonra teğmen rütbesiyle mezun etdiği subayları 8/1’den göreve başlatdı.
    Fakat 4, 5 hattâ 6 senelik üniversiteden mezun olup vatan hizmeti için gelen gençleri, 3 senelik harb okulu mezunu teğmenin 1 derece aşağısından, yani 9/1’den başlatmakta mahzur görmedi MSB ya da Genelkurmay Başkanlığı.

    Makâlemde temas ettiğim gibi Fahri bey, dava dilekcesinde ve MSB’nin küstah temsilcisi, duruşmadaki sözlü savunmasında kasıtlı olarak “subay” ifadesini kullanmış ve mahkeme heyetinin aklını bulandırmışdır. Subay sözcüğü ile kasdedilen şayet asteğmen ise, başlangıç derecesi 9/1’dir. Yüksek okul ya da harp okulu mezunu subay ise başlangıç 8/1’dir. İki kavramın arasında 1 derece fark vardır.

    İntibakların Seyir Defteri isimli makâlemde bahsetmişdim. MSB’ye sordum dedim ki; “Yüksek öğrenimde intibak konusunda, astsubayların 657 sayılı Devlet Memurlarına Kanun’un, Genel İdare Hizmetleri Sınıfına dâhildir. Çünkü 926 madde 137 böyle diyor. Peki, dedim. 657 sayılı Kanun’a göre subaylar hangi sınıfa dâhildir?”

    Aldığım cevap şöyle; “Subaylar fakülte mezunu olarak göreve başladıkları için bu şekilde bir intibak işlemi yapılmamaktadır.”
    Bu cümlenin tefsiri şudur; “subaylar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda tefrik edilen memur sınıflarından hiçbirisine dâhil değildir.”

    Cumhurbaşkanı bile 657’ye dâhil bir devlet memuru iken nasıl oluyor da subaylar hiçbir memur sınıfına tâbi olmuyor? Subaylar, sınıf üstü bir mahlûkat mı?

    Subaylar, fakülte mezunu olarak göreve başlıyorlar, güzel. Peki, kendi hesabına yüksek lisans, doktora yapan subayların intibakını hangi Kanun’a göre yapıyorsunuz, muhteremler?

    Kerizci Fahri beyin ve MSB küstah temsilcisinin ele ele verip birlikde tezgahladıkları bu ucuz kelime oyununun neticesi olarak, mahkeme, “asteğmen” mi, “teğmen” mi yoksa “devlet memuru” mu bunu ayırt edememişdir. Aslında etmek de istememişdir. Kısmî iptalden yana oy kullanan ve birisinin asker kisveli subay olduğu 7 hâkim, aslında etmek de istememişdir. Bu sayın 7 hâkim, Genelkurmay İkinci Başkanının ellerine tutuşdurduğu pusuladaki iptal kararını çıkartmak için gerçeği ayırt etmek istememişlerdir.

    Mahkemenin verdiği kısmî iptal kararına bakdığımızda, kerizci ve fitneci ikilinin oynadığı kelime oyununun işe yaradığı anlaşılıyor.
    Cumhurbaşkanlığı, MSB ve Anayasa Mahkemesi üçgeninde döndürülen fesat tezgahında; bilim, akıl, zaman, Anayasa, Kanun, hak, hukuk, ahlâk gibi müsbet ve müşahhas veriler bir yana bırakılmışdır. 1923 sayılı Kanun hükmünün iptal sürecinde iki namuslu hâkim, Sayın Muhittin GÜRÜN ve Sayın Âdil ESMER hariç herkes bütün bunları bir yana bırakmış “niyete göre” hareket etmişdir.

    Sonu başından belli davanın görülmesi esasında, her şey Fahri beyin ve tabi ki sutre gerisinde Genelkurmay Başkanlığının “niyeti ve isteğine” göre düşünülmüş, tezgahlanmış, yorumlanmış, kelime oyunları oynanmış ve “niyete göre” de sonuç elde edilmişdir.
    Kısmî iptal ve tam iptal yönünde karar veren mahkemenin 13 üyesi de zahiren ortaya konulan “müsavat/denklik/eşitlik,emsâl” kılıfının içine gizlenen yemsiz zokayı bilerek ve isteyerek afiyetle yutmuşdur.

    Konu yeterince çetrefil olduğundan ve makâleyi daha fazla uzatmamak gayesiyle aklımda olmasına rağmen bu teferruata girmemeyi tercih etmişdim. Çok değil, fiil sözcüklerin önüne arkasına birer kelime ilave etseydim herhalde roman kalınlığında bir kitap zuhur eyleyebilirdi.

    Sizin vesileniz ile bu konuyu önemseyenlere duyurduk.
    ————————————————————-
    YÖNETİCİ NOTU. Sn.İrbik elbette herkes kendisine göre konuyu yorumluyacaktır nitekim Anayasa mahkemesi üyelerinden bazıları iptal bazıları karşı oyla konu hakkında düşüncelerini belirtmiştir.Sn.Gürpınar’ın belirttiği gibi Korutürk örnek verirken Fen fakültesini bitiren subay 8/1 den göreve başlıyor assubaya bir üst derece verirseniz 7/1 den başlar derken emsalin subay olduğunu belirtmiştir ayni şekilde iptal kararından sonra Gnkur.emri ile assubayların intibakı ayni öğrenimi gören subaylarla ayni yapılmıştır Sn.Gürpınar bu emri yayınlarsa konu daha net anlaşılacaktır. Burada önemli olan kimin kimle kıyaslandığı değil hukuk katledilerek assubayların hiç ilgilerinin olmadığı 657 SK tabi büro memuru statüsünde görülmesidir

  12. taşkın dedi ki:

    sayın IRBIK
    tarih dersi niteliğindeki araştırmalarınızdan dolayı teşekkürlerimi sunarım elinize sağlık.