Saygıdeğer Arkadaşlarım
Kısa bir süre önce yazdığım “DİSİPLİN DEĞİL NEFRET SAĞLIYORSUNUZ” yazımda belirttiğim gibi 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nda askerliğin olmazsa olmazı disiplin’in tarifinde “astın ve üstün hukukuna riayet” ilkesi vardır. Yıllarca hepimizin edindiği acı tecrübeden de anlaşılıyor ki, yasalar sadece amir ve üstlerin hukukunu koruyormuş!
Cezalar elbette caydırıcı olmalıdır. Ancak çağdışı zihniyet ve yasalarla disiplin sağlanamaz. Cezalandırmaktaki amaç, cezalandırmak korkusu ile sindirip böylece otorite kurmak da olmamalılıdır!
Çağdışı yasalardan aldığı güçle kendini padişah sanan,devletin verdiği ünvanı rütbeyi terbiyesizliğine amaç olarak kullannan bazı amir ve üstlerin hukuksuzluklarını, personeli cinnet noktasına getiren uygulamalarını hepimiz biliyoruz. Bunlara bir halka daha eklendi. Ulaştırma ve Personel Okulu, Alaşehir Ulaştırma Taburu’nda yaşanan bir olayı çok detaya girmeden ve mahkeme tutanaklarına yansıyan hukuk rezaleti ile birlikte yazmaya çalışacağım;
Taburda görevli Ulş. Kd. Üçvş … elindeki bilgisayar çıktılarını alarak Yüzbaşı …’nın yanına gider. Odada başka bir yüzbaşı daha vardır. Assubay, bilgisayar çıktılarının kendilerine ait olup olmadığını sorduğunda 1’inci yüzbaşı;
der. 2’nci yüzbaş;
dediğinde assubay;
der. Bu kez
sözü üzerine assubay;
demesi üzerine yerinden kalkar, assubayın üzerine yürür, karnına ve yüzüne yumruk atar. Diğer yüzbaşı araya girip
der ve ayırır. Olayın bittiğini sanan astsubay oradan ayrılır. Ancak, yüzbaşı assubaya doğru koşarak
der ve kafa atmaya çalışır. Devamında da
der ve bu küfürleri tekrar eder. Sonuçta dayanamayan assubay tekrar “orospu çocuğu” diyen yüzbaşıya
yanıtını verir.
Hepinizin nefretle bu satırları okuduğunuzu, kiminizin “Allah bizi böyle bir beladan korusun“, kiminizin de “ne kadar sabırlı bir assubaymış” dediğinizi biliyorum.
Bu olay sonrası adalet gözündeki bantı çıkarır ve işlem başlar. Assubayımız Ege Ordu Üst Disiplin Mahkemesi’ne sevk edilir. Disiplin Mahkemesi, assubayın ‘üste hakaret ve fiilen taarruz’ suçlarından askeri mahkemede yargılanmasına karar verir.
Ne mutluki yüreğinde adalet duygusu olan Ege Ordu Askeri Mahkemesi, beklenmeyen ama saygı duyduğumuz, “işte adalet” dediğimiz bir uygulama ile assubay avukatının “aynı suçu işleyen kişilerin, aynı mahkemede ve aynı suçtan yargılandırılmaması Anayasa’ya aykırıdır” savunmasını yerinde bulurak Anayasa Mahkemesi’ne başvurur. “Hakaret edilen ast’ın sükunetle cevap vermeden beklemesini düşünmek hakkaniyete uygun değildir. Aynı sözleri söylen üst disiplin mahkemesinde, ast’ın askeri mahkemede yargılanıp sonuçları farklı olan cezaya çarptırılması insan haklarına ve Anayasa’ya aykırıdır” diyerek 477 sayılı yasanın 85’inci maddesinin iptalini ister.
Ege Ordu Mahkemesi’nin gerekçesindeki gibi, anayasanın eşitlik ilkesi dışında Askeri Ceza Kanunu’nun 92’nci maddesi tahrik nedeniyle işlenen suçlarda TCK 129’uncu maddesine atıfta bulunmuştur. Buna göre “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde verilecek ceza 1/3 oranında indirileceği gibi ceza da verilmeyebilir” hükmüne amir olup, her iki yasada hakaret tanımında farklılık olmasına rağmen mevcut çağdışı As.Ceza yasası üst’e Anayasa ve AİHS aykırı ayrıcalık tanımaktadır.
Oysa aynı suçu işleyen ast, askeri mahkemede yargılanacak, aldığı daha ağır cezadan indirim yapılmayacak, ertelenemeyecek, para cezasına çevrilemeyecek ve kişi bir gün bile hapis alsa o yıl terfi edemeyecek, TAHRİK indiriminden yararlanamayacak, kısacası SABIKALI olacaktır.
Yemişim böyle adaleti! Bunun hiç bir ahlaki ve hukuki değerle haklı gösterilmesi düşünülemez. Nitekim, Anayasa Mahkemesi’nde maddenin iptalini isteyen üyeler karşı oy yazısında “Üst’ün ast’a hakareti de disiplini ve personelin moral motivasyonunu bozan bir durumdur. Ayrı ayrı yargılanmaları ve ceza almaları Anayasaya aykırıdır” şeklinde görüş belirtmişler ama çoğunluk bu görüşe katılmamıştır.
Şimdi bir kez daha buradan Genelkurmay Başkanımıza şahsım, meslektaşlarım ve adalet adına sesleniyorum;
Çağdışı olan bu yasalar ne padişah fermanı ne de Allah emridir. Lütfen, adalet, eşitlik ve insan haklarına aykırı bu yasaların değiştirilmesi için emir vererek gönüllerimizde adalet sağlayan bir komutan olarak yerinizi alın. Aksi halde her kuruma örnek olan TSK’de adalet, eşitlik, personelin moral motivasyonu ve kuruma olan aidiyet duygusu kalmayacaktır.
Saygılarımla.
BENZER BİR KADERİ PAYLAŞTIĞIM SEVGİLİ KARDEŞİM. BENİM ANNEM DE 36 YAŞINDA BABAMIN ARKASINDA KALDI. ÇOK NAÇARDI. SADECE BAŞINI SOKABİLECEK BİR KULÜBESİ VARDI. BEN DE SİZE BENZER ZORLUKLARIN İÇİNDE YAŞAMI PAYLAŞTIM. YAZMAMIN NEDENİ SENİ DAHA İYİ ANLAMAMDIR. SİZLERE SABIR DİLİYORUM. EN KIYMETLİ VARLIĞIMIZ OLAN ANNEMİZİN YİTİRİLMESİ, ELBETTE EN BÜYÜK ACI. YAŞAMIN DEVAM ETTİĞİ ORTAMDA, İNSAN KADERİ BU YAŞANANLAR. SAYIN ABLANIZA, SİZE,SAYIN EŞİNİZE, SEVGİLİ EVLATLARINA VE ANNENİZİN VEFATI İLE DERİN ÜZÜNTÜYE DÜŞEN YAKIN AKRABALARINIZA SABIRLAR DİLERİM. BUNDAN SONRAKİ YAŞAMINIZIN MUTLULUK İÇİNDE,ESENLİK DOLU OLMASINI DİLERİM.
Babamı 1998 yılında kaybettim, annemi 2005 yılının Ekim ayında…
Annem yüz yaşına yakındı… Memlekette yaşayan 4 ablamın da yanına gitmedi, kendi evimiz tek katlıydı, güneş almıyordu. Kiraya çıkardım, güzel bir eve… Arada bir bizleri ziyaret eder, sizin de belirttiğiniz gibi ancak 10 gün kalırdı. Evini özleyince çıkar giderdi.
Ankara’ya geldiğinde rahatsızdı, doktora götürdüm. Bu kadının kemikleri cam gibi olmuş dikkat edin dedi.
En büyük ablamın evi kalabalıktı, yeğenlerim, gelinler… Onlar götürdüler…Bir süre sonra sabah namazına kalkınca olduğu yerde düşüp kalçası kırıldı. Doktorun söylediği farklıydı; “düştüğü için kırılmamış, kırıldığı için düşmüş” dedi. O cam kemikler daha fazla dayanmamıştı.
Hiç bir şey yapamadık, ameliyat olamıyordu, tansiyon, şeker, safra kesesi sorunu vardı. Kemiğin iyileşme şansı olmadığını söylediler.
Üç ay acılar içinde yaşadı…Annem ağrılar içinde kıvrandıkça, çaresizlikten beynim uyuşurdu.
Hakkın rahmetine kavuştu.
Anam hayattayken memlekete giderken nerede kalacağımı düşünmezdim, anam vardı…Şimdi onlarca akrabam varken ve kapıları bana açıkken yine de düşünüyorum kimde kalırım diye!
Ana gidince çok şey gidiyor…
O yaşlı, o çaresiz gibi görünen kadının varlığının ne kadar önemli olduğunu kaybedince anlıyor.
Anne ile ilgili “keşkeler” en acı olanlar.
Sevgili ağabeyim, annenize ve vefat eden tüm annelere rahmet, sizlere sabır diliyorum.
Yazınızı okuyunca çok duygulandım, Hakkın Rahmetine Kavuşan annenize Yüce Allah’tan rahmet , kederli ailenize sabırlar diliyorum. Yeri Nur Mekanı Cennet olsun..Başınız sağ olsun.