Dolar 34,2629
Euro 37,6456
Altın 2.877,51
BİST 9.132,30
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 24°C
Çok Bulutlu
Ankara
24°C
Çok Bulutlu
Per 25°C
Cum 25°C
Cts 22°C
Paz 21°C

Yarbayıma Sadaka mı Verelim? -1-

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
21/02/2017 9:24 AM
11

Yarbayıma Sadaka mı Verelim? -1-

 

Yarbayıma Sadaka mı Verelim? -1-

 

Nerede çokluk, orada bokluk!

Kesik çayırı biçilmeyen Angara’yı

Bu aylarda daha çok seviyorum!

Çünkü

Mukîm insan sayısı son onbeş senede sebepsiz yere yirmibeşe katlanan ve

Nüfus bakımından ikinci sıraya oturan başkentimiz

Şu aylarda en sessiz, en tenhâ, en âsûde

Daha temiz ve muhakkak ki en masûm günlerini yaşıyor.

Okullar kapandı!.. Çocuk çığlıklarının şenlendirdiği okul bahçeleri ve sokaklar derin bir sessizliğe büründü!

Cüzdânı kabarık olanlar;

Yumurtadan henüz çıkmış sini kaplumbağaları gibi

İyotun sihirli kokusuna kapılıp yola çokdan düşdüler bile!

Köyünde yeri yurdu, evi barkı, tarlası takkası olanlar da;

Eğricesin tel tel eyleyerek yele garşı uçup giden gurbet guşları 

gibi

Yazlamak için sılaya doğru bölük bölük göç eylediler…

Sokaklar bomboş!

resim-27Şu günlerde Angara’nın en vefâlı iki mahlûkâtı kim diye sual eylerseniz Eski Tüfek’e şâyet

İnsanı kavuran şu yaz sıcağında bile şehiri terk etmeyen “emekliler” ve “köpekler” derim, hiç düşünmeden!

Buldukları her kovuğu çekirge sürüsü gibi önce istilâ, sonra da işgâl eden Suriyeli kaçkınları saymaz isek şâyet

Sokaklar, benim gibi delikli meteliğe telli kurşun atan emeklilere ve köpeklere kaldı şimdilik…

Başkentin büründüğü bu dinginliğin tadını bir nebze çıkartmak için

Cumhuriyetimizin kurucu rûhunun mevcûdiyetinin en koyu hissedildiği semt olan Ulus’u harmanladım, dün şöyle bir… Bu rûh, Cumhuriyet düşmânlarının ağzını burnunu çarpacak kadar hâlâ kesifdir bu muhitde.

Angara’da yaşayıp da buralara hiç gelmeyen o kadar çok arkadaşım var ki! Dâvet etdim! Gel, hele bir gör dedim. Bir gevreğini ya da bir köfte ekmeğini ye, bir bardak esnaf çayını iç! Olmadı, vakdi ise şâyet kışın bol tarçınlı, mis gibi kokan sıcak sahlebini; yazın da buz gibi demirhindi şerbetini iç dedim! Gelmediler! Özellikle hanımları burun kıvırdı. Onlar da Kızılay’ı, Tunalı Hilmi’yi, Çankaya’yı filân mekân tutmuşlar hep. Her şeyin satılık olduğu; her yeri para ve herkesi kibir kokan o yerler de her niyeyse beni sıkıyor, huzûr bulamıyorum…

Ne diyelim? Sevenler sevdiği ile sevdiği mekânda olsun inşallah…

 

*  *  *  *  *

 

Yarbayıma Sadakâ Mı Verelim? başlığı ile ve iki bölüm hâlinde tertiplediğimiz bu makâlemizde inşallah

  • Yarbay gardeşlerimize harâm yere “bir kademe yukarıdan maaş” verilmesinin

        Ve dahi

  • Orgeneral/oramirallere mahsus olan “en yüksek aylık gösterge rakamının

 

Kânunsuz olarak verilmesinin

Gene kânunsuz olarak 2012 senesinde meşrûlaşdırılmasını belgeleriye anlatacağız sizlere.

 

*  *  *  *  *

 

resim-01MSB, Genelkurmay Başkanlığı ve Kurumsal Vefâ Teslisi

Gemi inşaat mühendisi ve avukat vesikalı sâbık Millî Savunma Bakanı İsmet YILMAZ, albaylarımıza;

  • Subay darbesi dönemlerine özgü olan “ikinci emekli ikrâmiyesi” vermek

        Ve dahi

  • OYAK üyeliğini emeklilikde bile devâm ettirmek” için

 

2016 senesinde gerekce olarak “kurumsal vefâ”yı tezgâha sürdüydü.

Meğerse ordumuzda “kurumsal vefâ” denen bir mefhûm da varmış!

İntisâb-tekâüd meyânında gir-çık, talebelik dâhil,

Tam 34 sene biz de asubay unvânı ile gezindik oralarda.

 

Fakat hiçbir Millî Savunma Bakanımızın asubaylara “kurumsal vefâ” gösderdiğine nâil de olmadık, şâhid de…

Canları sağ olsun!

Asubay dedikleri gayri meşrû asker sınıfı

için bu zevâtın “kurumsal vefâsı” var mı, ben inanmıyorum!

Varsa da ne zamân tezâhür etdirirler, bunu bir kendileri, bir de El Alîm biliyor!

 

*  *  *  *  *

 

Haydi Ton Ton!

resim-02

 

*  *  *  *  *

 

Ordumuzun Hacıyatmazları: Albaylar

resim-03

 

*  *  *  *  *

 

Başlıksız Makâle

resim-04
  • İşde, imdi Yarbayıma Sadaka Mı Verelim? isimli işbu makâlemizde ise Yarbaylarımıza;
  • Hak etmedikleri hâlde en yüksek derece-kademe olan “birinci derece dördüncü maaş kademesini

         Ve

  • Orgeneral/oramirallere de özgü olan en yüksek “aylık gösterge rakamını” vermek için

MSB ve Genelkurmay Başkanlığındaki kimi subay gardeşlerimizin yapdığı kânûnsuzluğun bugüne kadar hiç anlatılmayan iç yüzünü belgeleriyle ortaya dökecek

Ve bunlardan daha da mühim olmak üzere

  • Bu kânûnsuzluğu meşrûlaşdırmak için yapılan başka bir kânûnsuzluğa da ilk defâ kalem batıracağız.

         Böylece;

  • Sâdece1 senelik erken rütbe kıdemine

         Veya

  • Sâdece1 maaş kademesinetamah eden haris subaylarımızın

Binbaşı-yarbay-albay üçgeninde tezgâhladığı filfilli orostopollukları

Edik, yırtıldığı yerden yamanır diyerek

Târihimizin unutmaz kadim belleğine bugün, burada ilk kez teslim edeceğiz, evvel Allah.

 

*  *  *  *  *

 

MSB’nin Genelkurmay Başkanlığı ile işbirliği edip yarbaylarımıza gösderdiği “kurumsal vefâ”nın aslı şöyleydi;

  • 1989 senesinde binbaşılarımızın, “kıdem bekleme” süresini 3 seneden 2 seneye düşürdüler. Fakat “1 senelik maaş kademesini” sanki çalışmış gibi “fazladan” ve “kaçak” olarak vermeye başladılar.
  • Aynı sene, kıdemli binbaşılıkdan yarbaylığa terfi eden subaylarımız, ceplerindeki bu “fazladan 1 maaş kademesi” ile yollarına devâm etdi. 3 senelik rütbe bekleme süresinin son senesinde, bu kez de  albaylara özgü olan “birinci derece dördüncü kademeyi” ve orgeneral/oramirallere de verilen en yüksek “aylık gösterge rakamını”, yarbaylığın üçüncü senesinde kânûnsuz olarak almaya başladılar.

resim-05

  • Bu “1 maaş kademesi” ve en yüksek dereceden ödenen “aylık gösterge rakamının” yarbaylarımıza kânûnsuz olarak verildiğini Yargıtay, 2012 senesindeki teftişinde tesbit ve tescil etdi. Cürm-ü meşhût hâlinde kıskıvrak yakalanan MSB ve Genelkurmay Başkanlığımız hemen harekete geçdi. Asubaylara vermek için “birin dördü”, 35 seneden beri zâten ceplerinde vakd-i sırasını bekliyor idi. Fakat Genelkurmay Başkanlığımız, bunu vermek için epeydir uygun bir “takas” fırsatı kolluyor idi.
  • Asubaylara ne zamân yeni bir hak verseler, o an itibâriyle sahip olduğu başka bir hakkı, “takas” olarak asubaylardan muhakkak geri alıyorlar idi. Fakat bu kez öyle olmadı! Çünkü Sayıştay, MSB ve Genelkurmay Başkanlığını suç üsdü yakalamış idi. Suçluluk hâlet-i rûhuyesinin tesiriyle olsa gerek 2012 senesinde hiç yapmadığı bir şeyi yapdı, Genelkurmay Başkanlığımız; “takas” olarak Asubaylardan 1 hak almak yerineAsubaya 1 ver fakat subaya 2 al” hamlesi yapdılar. Tıpkı “2 al, 1 öde” alış-verişinde olduğu gibi… Böylece, bekledikleri “fırsat” ayaklarına kadar geldi; Subaylar aldıkdan tam 45 sene sonra Asubaylara birin dördünü vermek! “1 veriş,” aslında bu idi. Bunu yaparken “2 alış” olarak da, 1989 senesinden beri yarbaylara kânûnsuz olarak fazladan verdikleri “birin dördünü” ve orgeneral/amirallere de verilen en yüksek “aylık gösterge rakamını” bu kânûn ile yarbaylarımıza yamamak ve böylece bu kânûnsuzluğun üsdünü örtmek isdediler.

 

Ne de gözel “1 ver, 2 al” değil mi?..

  • Asubaylara “birin dördünü” vermek bahânesiyle hazırladığı komisyon raporunun içine MSB, yarbaylarımızı gizlice “kaynak” yapdı. Amaç, yarbaylara 23 seneden beri kânûnsuz olarak “1 kademe fazladan” verdikleri “birin dördü maaş kademesini” ve bu târihde 1500 olan en yüksek “aylık gösterge rakamını” vermeyi meşrûlaşdırmak idi.
  • Fakat kânûn tasarısında, yarbaylarımızın 1989 senesinden beri mevcud olan bu “kânûnsuz” durumundan tek kelime bahseden olmadı. Böylece komisyon raporunu hazırlayan MSB, yarbaylarımızın bu “kaçak” durumu konusunda yüce meclisimizi, ayaküsdü kandırdı. Ve yarbaylara kânûnsuz olarak verdiği “birin dördünü” ve gene kânûnsuz olarak verdiği “1500 aylık gösterge rakamını” meşrûlaşdırmak için çıkartdıkları 6318 sayılı kânûnun 57’inci maddesine “kaynak” yapdıkları yarbaylarımızın bu durumu da gene kânûnsuz oldu.
  • Bir başka ifâde ile kânûnsuzluğu telâfi etmek için yapdıkları kânûn maddesi de ne acıdır ki gene kânûnsuz oldu.

Kanı bile kan ile yumazlar be!..

Kânûnsuzluk, başka bir kânûnsuzluk ile temizlenir mi Allah aşkına?..

Velhâsılı kelâm;

Şu rezâlete ve ahlâksızlığa bakınız ki

  • Yarbay gardeşlerimize harâm “1 maaş kademesi” ve “en yüksek aylık gösterge rakamının” verilmeye başlanması kânûnsuz olmuş idi…
  • Bu kânûnsuzluğu meşrûlaşdırmak için İsmet ve Necdet beylerin yapdığı kânûn da ne hazindir ki gene kânûnsuz oldu!.. Bu ikili ne de çok harman yeri dişlemiş yarabbim!..

Kotardıkları bu kaşkariko ile aslında, suçları kabâhatlerinden daha da büyük oldu!

İnsanın niyeti bozulmuş ise şâyet kânûn ne yapsın?

Rûhun şâd, mekânın cennet olsun da ey, Nâmdâr;

Demek ki;

Terâzisi tezekden olanın

Dirhemi de işde böyle, bokdan oluyor!

 

*  *  *  *  *

 

Başkomutan Mustafa Kemâl Paşa’nın ölümünü fırsat belleyip de

Kânûn devletinin kânûn ordusunda

Son seksen seneden beri kânûnsuzluk tezgâhlayan şerefsizlerin peşine düşmüş

Ve dahi

Ağaçda yaprakca kâğıdı

Gölde suca mürekkebi

Deryâda kumca kelâmı

Ucu sivrice kalemi olup da

Asubay denen biz vatan evlâdına yapılan şıfşıflı kânûnsuzlukları yazan

“Kitapsız” yazarın birisiyim ben!..

Böylesi akceli işleri çok iyi bilmesi gereken mâliyeci asubay meslekdaşlarımız,

Ve dahi

Biricik derneğimizin Genel Başkanları çelen altında elleri böğründe Dikmen yokuşunu seyreyler iken

Hâkimiyetin bilâ kayd-u şart millete ait olduğu Yüce Meclisimizde

MSB ve Genelkurmay Başkanlığımızın şunun şurasında daha 5 sene evvel

Yüce milletimizin gözleri önünde sahneye koyduğu bir başka hileyi daha makâleye dökmek

Ne tuhafdır ki

Önce muhabere” diyen gene Eski Tüfek’in üzerine vazife oldu!

 

*  *  *  *  *

 

Bu makâlemizin özü;

Yarbaylarımıza 1989 senesinden beri kânûnsuz olarak;

  • 1 üst kademeden verilen “maaş kademesi”

          Ve

  • 1 üst dereceden ödenen “aylık gösterge rakamı”dır.

 

Bu meseleyi de size şöyle bir tek resim ile imdi burada anlatalım.

Buradaki açıklamayı anlarsanız şâyet makâlenin bundan sonraki bölümünü okumasanız da olur!

2012 senesinde, Yüce Meclisimiz bir kânûn çıkartdı.

6318 sayılı işbu kânûn ile Asubay dedikleri uyduruk askerlerimize,

Subaylarımıza verdiklerinden tam 45 sene sonra “birinci derece dördüncü kademeyi” verecekler idi.

Verdiler de!..

Sağolsunlar, bu kânûndan sonra benim emekli maaşıma muazzam(!) bir zam yapdılar; 3 lira 91 guruş!

Fakat asubayların şalvarına sakladıkları yarbaylarımız için bu kânûn, adetâ bir çarpan etkisi yapdı.

Ne büyük ahlâksızlıkdır ki bu kânûnun içine gene kânûnsuz bir şekilde,

Evet, gene kânûnsuz bir şekilde yarbaylarımız için 2 büyük harâm lokma gizlediler!

Yarbaylarımıza;

  • Hem hak etmedikleri hâlde “1 üst kademeden” maaş verdiler
  • Hem de gene hak etmedikleri hâlde “1 üst dereceden” aylık gösterge rakamı verdiler.

 

İmdi, aşağıda

2012 senesinde meclisde kabul edilen 6318 sayılı kânûn hükümlerinin işlendiği 926 sayılı TSK Personel Kânûnunun 137’inci maddesini içeren bir çerçeve görüyorsunuz.

Kelâm isrâf etmeyelim! Bu çervenin izahâtı kendinden menkûldur.

Buyurun,

image004

Genelkurmay Başkanlığımızın marşına basdığı MSB, 2012 senesinde meclisde işde böyle bir kânûnsuzluk yapdı.

 

*  *  *  *  *

 

2012 senesinde meclisin kabul etdiği 6318 sayılı kânûn ile bir şey daha yapdılar. Bu kânûnun 53’üncü maddesiyle, 926 sayılı kânûnun 137’inci maddesindeki aşağıda gördüğünüz şu üçüncü fıkrayı iptâl etdiler.

Sebebi de işde burada!..

resim-07

 

*  *  *  *  *

 

926 sayılı kânûnun 137’inci maddesi ile bu maddeye merbut olan ve subaylarımızın EK-VI sayılı cetveli

6318 sayılı kânûndan önce şöyle idi.

resim-08

İşde böylesi bir desise ile 1989 senesinde kânûnsuz olarak “gizliden” almaya başladıkları;

  • Harâm “1 maaş kademesini

       Ve dahi

  • 1 derece yukarıdan aldıkları harâm “aylık gösterge rakamını

2012 senesinden itibâren yarbaylarımız bu kez de kânûnsuz olarak “alenen” almaya devâm etdiler.

 

*  *  *  *  *

 

926 sayılı kânûnun 137’inci maddesi ile bu maddeye merbut olan ve subaylarımızın EK-VI sayılı cetveli

6318 sayılı kânûndan sonra işde, şöyle oldu.

resim-09

Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz!

Vatan-millet-sakarya nâraları ile subay gardeşlerimiz, milletimize gahramanlık pazarlar iken

Diğer yandan da bir yolunu bulup bugüne kadar cebe indirdikleriyle

Yarbay gardeşlerimiz de meğerse harâm soğanları sapıyla-köküyle birlikde yutmuşlar vallahi!

*  *  *  *  *

 Ordumuzun Hacıyatmazları Albaylar-1-

Yarbayıma Sadaka Mı Verelim? isimli işbu makâlemizi buraya kadar okuyup anladıysanız

Hele bir de Ordumuzun Hacıyatmazları: Albaylar

 

Ve dahi

Yarbayıma Sadaka mı Verelim? -1-

Haydi Ton Ton! isimli makâlelerimizi de okuyup anlamak sabrını gösderdiyseniz şâyet

Sizleri tebrik ederim!

Çünkü

  • Binbaşılarımıza “1 üst kademeden” maaş vermek için

         Ve dahi

  • Albaylarımızarütbe kıdemini 1 sene erken vermek için çevirdikleri tezgâhın aynısını
  • Yarbaylarımıza1 üst kademeden maaşve1 üst dereceden aylık gösterge rakamıvermek için de çevirmişler.

Harâm lokmaları yutmayı kafaya koyan kurnaz subaylarımız 1989 senesinde

Karda yürümüş ve harâm sahâlarda ayak izlerini bırakmışlardı bir kere!..

Ne de olsa

Çam, budakdan yarılır, değil mi?

 

*  *  *  *  *

 

Oğul boğa ile baba boğanın nahır aşımı konusunda tercihlerini anlatan hikâyeyi bilirsiniz.

Makâlemizin buraya kadarki bölümünü okuyanlar, üzgünüm ki

Acele edip hızlı koşan ve fakat tez yorulup süngüsü tez düşen, işde bu toy oğul boğa mesâbesinde kaldılar.

Fakat

Bundan sonraki bölümünü sonuna kadar okuyanlar ise

Serin kanlı davranıp yavaş giden ve fakat bütün nahırın tek tek aşım keyfini çıkartan baba boğa gibi

Makâlemizin tadına varacaklar, evvel Allah.

İmdi,

İnce eğirip sık dokumaya meyyâl mütetebbî okurlarımız için

İsmet ve Necdet beylerin ele ele, diz dize ve gönül gönüle verip de

2012 senesinde Angara’nın göbeğinde çevirdikleri bu şıfşıflı orostopolluğu

Teveccüh buyurursanız şâyet şöyle bir gözel tenevvür edelim, inşallah!

 

*  *  *  *  *

 

Millî Savunma Komisyonunun hazırladığı (1/618) sayılı raporu Yüce Meclisimiz,

24’üncü Yasama Dönemi, 2’inci Yasama Yılında ve 248 Sıra Sayısı ile gündemine aldı.

resim-10

TBMM’ye verdiği 8 Mayıs 2012 târihli dilekcesinde zamânın Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN şöyle dedi;

Askerlik Kânunu ile Bazı Kânunlarda Değişiklik Yapılmasına Dâir Kânun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

resim-11

MSB’nin hazırladığı (1/618) sayılı rapor,

TBMM’ye verildiği andan itibâren aynı sayı ile kânûn tasarısı olarak meclis gündemine alındı ve aşağıda gördüğünüz komisyonlara havâle edildi.

Askeriyemizi ilgilendiren önemli hükümler içeren bu kânûn tasarısı hakkında

Plan ve Bütçe ile Adâlet Komisyonlarının rapor vermemesi kabul edilir şey değil!

Plan yok ise, bütçe yok ise, hele bir de adâlet yok ise şâyet orada kânûn yapılamaz!

Çünkü, iki şey parasız yapılamaz: Birisi aşk, diğeri de kânûn!

Tilki-avcı-oduncu hikâyesini tahattur etdiniz mi?

Demek ki işbu tezgâhın içinde bu iki komisyon da var. İşlerine gelince nasıl da üç maymun oluyorlar!

resim-12

1/618 sayılı kânûn tasarısı ile aslında yapmak isdediklerini, tasarının 12’inci maddesine şöyle yazmışlar idi;

12)  Astsubayların birinci dereceye yükselebilmelerine imkân tanınması amaçlanmıştır.

resim-13

Bu cümleyi yazanlar böyle demişler! Fakat biz yemedik tabi ki… Yalandan ölen vekil mi var? Zart zurt osdurur gibi yalan söyle dur! Tasarıya bu cümleyi yazanlar en filfillisinden işde, böyle kuyruklu bir yalan söylemişler.

Çünkü Asubaylara “birinci dereceye yükselme” imkânı,

3815 sayılı kânûnun aşağıda gördüğünüz üçüncü maddesi ile 1992 senesinde,

Bir başka ifâde ile o târihden tam 20 sene evvel zâten verilmiş idi.

Sizi kerizci vekiller sizi!..

resim-14

*  *  *  *  *

1/618 sayılı kânûn tasarısının madde gerekcelerine de utanmadan şunları yazdılar;

resim-15

Şimdi, yukarıda gördüğünüz madde gerekcelerinden 53 ve 54’üncü maddelere şöyle bir daha bakalım!

Madde 53- Madde ile, diğer kamu personelinde olduğu gibi,” Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personelinde 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselebilmeleri amaçlanmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kânûnuna göre 1965 senesinde

Ayırım-gayırım yapılmadan memurların hepsine “birinci dereceye” kadar yükselme hakkı verilmiş idi.

1967 senesinde meriyyete giren 926 sayılı TSK Personel Kânûnu ile de subay gardeşlerimize “birinci dereceye” yükselme hakkını topdan ve peşinen verdiler. Subaylarımıza bu konuda verilecek başka bir şey de kalmamış idi zâten.

Ordumuzun “iki temel unsurundan birisi olan” asubaylara ise 1967 senesinden beri “birinci dereceye yükselmek” yasak edilmiş idi. Subaylarımızdan tam çeyrek asır sonra, 1992 senesinde asubaylara “birinci dereceye” yükselme hakkı verilmiş idi. Fakat topal ördek misâli bu kânûn ile asubayların bu kez de “birinci derecenin dördüncü kademesine” yükselmesi yasak edildi. Bilmemiz gereken birinci husus budur.

 

İkinci hususa gelince;

İşbu tasarının 53’üncü maddesi ile “birinci derece dördüncü kademeye” yükselme imkânı vermek istediğiniz “Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personel” ibâresi ile kimleri kasdediyorsunuz, agalar?

Subaylar olamaz! Çünkü subaylar, 1967 senesinde beri “birinci derece dördüncü kademeye” yükselme hakkına sahipler. Geriye kalıyor asubaylar ve uzman jandarmalar. Demek ki buradaki “Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personel” ifâdesi ile kasdedilenler, subaylarımız değil! Ya da hakikâten öyle mi? Peki bu muğlak ifâde ile aslında kimler, kimlerin donunun içine saklanıyor acap?

 

*  *  *  *  *

 

Kânûn tasarısının aşağıda gördüğünüz 54’üncü maddesinde de şöyle buyurmuş vekillerimiz;

Madde 54- Madde ile, “Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin” 1 inci derecenin 4 üncü kademesine yükselebilmelerine imkân tanınması amacıyla gösterge tabloları yeniden düzenlenmiştir.

Hangi dağda, hangi aç kurt öldü de subaylarımıza verdikden tam 45 sene sonra

Türk Silahlı kuvvetleri personeline” “birinci derecenin dördüncü kademesini” veriyorlar acap?

Daha da önemlisi, bu maddeyi hazırlayan kaltabânlar “Türk Silahlı Kuvvetleri personeli” ifâdesi ile kimleri kasdediyorlar? Subaylar olamaz! Çünkü subaylarımız, 1967 senesinden beri “birinci derece dördüncü kademeye” yükselme hakkına zâten sahip. Geriye kalıyor asubaylar ve uzman jandarmalar. Demek ki buradaki “Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personel” ifâdesinden kasdedilenler, subaylarımız değil!

Ve en önemlisi, kimler için ve hangi tabloları yeniden düzenleyeceksiniz ey avanaklar? Acaba hakikâten öyle mi? Peki bu muğlak ifâde ile aslında kimler, kimlerin şapkasının içine saklanıyor acap?

 

*  *  *  *  *

 

Aşağıda gördüğünüz raporunda Millî Savunma Bakanlığımız;

Bu kânûn tasarısının maksadının “Asubayların birinci dereceye yükselmelerine imkân sağlamak” olduğu yalanını üfürmüş! Ve tabi ki Yüce Meclisi kandırmış!.. Sebebini yukarıdaki sayfalarda izâh etdik!

Asubayların özlük hakkını tahakkuk ettirmek için rapor hazırlayan Millî Savunma Bakanlığımız,

Asubaylara birinci dereceye yükselme hakkının” 20 sene evvel verildiğinin farkında bile değil!

Ya da biliyor da tecâhül ediyor, ki ben bundan şüphe etmiyorum.

Bu tasarı ile asıl yapılmak isdenen, bu vakde kadar “birinci derece üçüncü kademeye” kadar yükselebilen asubaylara bu kânûn ile “birinci derecenin son kademesi olan dördüncü kademeye” yükselme hakkı vermek idi. Uyan artık İsmet Bey! Angara’nın Dikmen yokuşunda çokdan zabah oldu!..

Bu raporu hazırlayanlara yazıklar olsun!..

resim-16

Meclisin ceylân gönü gaplamalı goltuğunda gündüz hülyâsına dalan İsmet efendi, gene aynı yalanı üfürmüş;

“Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin” 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselebilmeleri…

İsmet kardeşim, kimdir bu “Türk Silahlı Kuvvetleri personeli” dediğin adamlar, Allah aşkına?

Bir haber olsa, bir mesaj olsa ya da protokolün ön sırasında goltuk gapmak için

İsmini üsde veya öne yazdırmak için subaylarımız gözünü kırpmadan birbirini öldürür!

Fakat sıra kaltabânlık yapmaya gelince “yarbaylar” demeye hiçbir subayımızın maçası yememiş!

Kendisi gemi mühendisi olan İsmet bey, subaylarımızın fışfışlamasıyla burada iyi dümen kıvırmış vallahi!..

resim-17

Komisyonun muhterem üyeleri sağ olsunlar, kerem eylediler ve

1/618 sayılı kânûn tasarısının tümü üzerinde görüşüp anlaşdılar ve maddelere geçmeyi kabul etdiler.

resim-18

Vekillerimiz kânûn tasarısını, bir tek celsede görüşüp aynı gün içinde oybirliği ile kabul etdiler. İşde onların isimleri;

resim-19

 

*  *  *  *  *

 

Milletimizin irâdesini temsil ve  hakkını muhâfaza etsinler diye meclise gönderdiğimiz muhterem vekillerimiz

AKP hükûmetinin ve tabi ki sutre gerisinde MSB’nin hazırladığı kânûn teklifini aynen kabul etdiler.

resim-20

Madde metininden çıkartılan üçüncü fıkra, işde şu cümle oluyor;

(Değişik fıkra: 12/02/1982 – 2596/1 md.) Albaylar ile General ve Amirallere 1500 gösterge rakamı uygulanır.Yarbayima sadaka mi verelim 1 Okan Bayulken kol saati

Bu fıkrayı madde metininden çıkartanlar

Bu kânûn ile yapdıkları kânûnsuzluğun kanıtlarını da karartmaya çalışdılar.

Buna tevessül edenlere 2016 senesi Temmuz’undan ben de şu resim ile

İkinci defâ selâm gönderiyorum!

 

Ordumuzun Hacıyatmazları Albaylar-1

Ordumuzun Hacıyatmazları:Albaylar-1-

Bu ahlâksız kânûn tasarısına böyle şekil verenlerin ar damarının çatladığı yer, işde, tam da burasıdır.

Bu kânûn tasarısının buraya kadar gördüğünüz belgelerinde;

Tasarının 12’inci maddesindeki gerekceye göre;

Astsubayların birinci dereceye yükselebilmelerine imkân tanınması” amaçlanmış idi.

Fakat bu noktada görüyoruz ki meseleyi döndürüp dolaşdırıp yarbaylara bağlamışlar…

İşde, bunun birinci isbatı

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 53- Madde ile, diğer kamu personelinde olduğu gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personelin de 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselebilmeleri amaçlanmıştır.

Madde 54- Madde ile, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin 1 inci derecenin 4 üncü kademesine yükselebilmelerine imkân tanınması amacıyla gösterge tabloları yeniden düzenlenmiştir.

İşde, bunu ikinci isbatı

Milli Savunma Komisyonu Raporu

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Milli Savunma Komisyonu 16/5/2012

Esas No: 1/618

Karar No: 6

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Tasarıda;

Astsubayların birinci dereceye yükselebilmelerine imkân tanınması,

konularında düzenlemeler yapılmıştır.

 

*  *  *  *  *

Tasarının tümü üzerindeki görüşmelerde, Millî Savunma Bakanı Sn. İsmet YILMAZ yapdığı sunuş konuşmasında;

Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselebilmelerinin sağlandığını söylemekle

Kânûn tasarısını asıl maksadından sapdırmak

Ve dahi

Yarbaylara “2 harâm lokma” vermenin yolunu bulmak için sandalı dümenden oynatıp ilk kıvırmasını yapmış!

Kânûn tasarısının 53’üncü maddesindeki madde gerekcesinde yazan asıl maksat

Diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi “Türk Silahlı Kuvetlerin personelinin” de “birinci derece dördüncü kademeye” yükselebilmelerine imkan sağlanması idi. “Türk Silahlı Kuvetleri personeli” dediğin askerlerin kimler olduğunu görünen o ki MSB olarak sen bilmiyorsun da!

Peki,

Aşağıda gördüğünüz subaylara ait EK-VI sayılı şu cetvel nereden çıkdı, İsmet efendi?

image003

 

Ya da

Asubaylıkdan subaylığa terfi eden subaylara ait olan EK-VII sayılı şu cetvel nereden çıkdı, İsmet efendi?

resim-23

*  *  *  *  *

 

İşde,

Bu kânûn tasarısında kânûna karşı bu hileleri yapanlar

Aşağıda gördüğünüz şu hükümet zevâtına hem kör hem de sersem muamelesi yapdı.

Bu kânûnu onaylayan Cumhurbaşkanına gelince…

O’na ne muamelesi yapdıkları önemli değil!..

Çünkü aşağıdakilere madik atmışlar bir kere…

Böyle siyâsilere, böyle madik atılır işde!

resim-24

*  *  *  *  *

 

Meclis çatısı altında şu vakde kadar yapılan orostopolluğu şöyle özetleyelim;

  • 926 sayılı kânûnun 137’inci maddesindeki üçüncü fıkrayı kânûn metininden iptâl etdiler. Böylece yapdıkları kânûnsuzluğun delillerini ortadan kaldırdılar.
  • Bu kânûndan önce, yarbaylarımızabirin dördü maaş kademesini ve en yüksekaylık gösterge rakamını kânûnsuz olarak veriyorlar idi.
  • Bu kânûndan sonra, yarbaylarımızınbirin dördü maaş kademesi ve 2012 senesi itibâriyle1500 aylık gösterge rakımını kânûnsuz olarak kotardıkları başka bir kânûn ile gene kânûnsuz olarak vermeye devâm etdiler.

 

Ey, Bakan İsmet ve Başgomutan Necdet bey!

Bilir misiniz, ne dedi ebemdedem?

Yaz vakdi yediğin harâm hurmalar,

Kış vakdi gelince gıçını tırmalar!

Eğer var ise şâyet oralarda

Şerefli ve mert bir subayımız çıksın ortaya!

Ve dahi

Meclisde yapdıkları bu sahtekârlığı yiğitce itirâf etsin!..

resim-25

*  *  *  *  *

 

Yarbay gardeşlerimize;

  • Harâm yere “bir kademe yukarıdan maaş

         Ve dahi

  • Orgeneral/oramirallere mahsus olan en yüksek “aylık gösterge rakamı” veren “balans ayarının” inceliklerini ikinci bölümde fâş edeceğiz inşallah.

   

 

 Yarbayıma Sadaka mı Verelim? -1-

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

resim-26

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20/11/2023 7:07 AM
19/07/2023 4:21 PM
09/04/2023 8:42 PM
05/01/2023 10:48 AM
06/09/2022 8:54 AM
10/04/2021 4:21 PM
27/12/2020 4:42 PM
07/10/2020 11:36 AM
23/03/2020 6:55 PM
02/02/2020 6:34 PM
24/09/2019 4:16 PM
01/08/2019 5:55 PM
05/04/2019 5:53 PM
02/03/2019 3:06 PM
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.