Var da’mı buluşmak, Yok’ta mı?
İnsanlık tarihi, kabileden derebeyliğe, krallıktan imparatorluğa, diktatörlüklerden demokrasiye deneyimler yaşamış, üzerine ekleye ekleye günümüzde SOSYAL DEVLET KAVRAMINA ulaşmıştır.
Sosyal devlet anlayışının temel çıkış noktası, ADİL PAYLAŞIM ve bireyleri yokluklarda değil, varlıkta buluşturmaktır. Bu anlayışı yok saymak Sosyal Devlet anlayışının gerisine düşmektir.
Ömrünü Devlete harcamış insanlara devletin borcu insanca yaşayabilecekleri bir imkan sağlamaktır. Elbette Devlet imkanları sonsuz değildir, ADİL PAYLAŞIM bu aşamada gereklidir; var olanı adilane paylaşmak! Aynı işi, aynı sürede, aynı koşullarda yapan kişiler arasında paylaşım farkı varsa burada bir sosyal devletten ve ADİL PAYLAŞIM’dan söz etmek mümkün değildir.
Astsubay toplumuna yıllardır yapılan açık haksızlıklar, açık hukuksuzluklar ne sosyal devlet ne adil paylaşım, ne evrensel hukuk, ne de insanlıkla bağdaşmamaktadır.
Bu gün Ülkemizde hiçbir kesim gösteremezsiniz ki, ekonomik ve sosyal imkânları kırk yıl öncesinin gerisinde olsun ve sürekli geri gitmiş olsun. Bu kuralın tek istisnası ASSUBAYLARDIR.
Eğitim seviyesi, eğitim seviyesi ile birlikte statüsü değişen her kişinin, her kesimin intibakının sağlanması kanun gereğidir. Şahıs bazında bile üniversite bitiren kişinin intibakı baş vurusunu takip eden ay başından itibaren yapılır.
2003 Yılında astsubay Okulları YÜKSEK OKUL olmasına rağmen, intibakları ancak 13 yıl sonra, bir seçim yatırımı vaadi sonucu ve ne yazık ki yeni haksızlıklara neden olarak, yeni mağdurlar yaratarak yapılabilmiştir.
Yüksek Okul bitiren birçok kesimin başlangıç dereceleri 9/2 iken, yine inanılmaz bir inatla, inanılmaz bir hukuksuzlukla, astsubayların başlangıç dereceleri 9/1’de bırakılmıştır.
Bu haksızlık giderilseydi, devlet mi batardı?..
Sadece bir avuç, ömrünü kahırla, sıkıntılarla geçirmiş, son yıllarını yaşayan sadece bir avuç ak saçlıya yapılan açık haksızlık giderilmiş olur, maddi olarak refaha çıkmasalar bile manevi olarak huzur bulurlardı. Hepsi buydu!
Silahlı Kuvvetlerin subay kesimine verilen onca tazminattan tek bir tanesinin dahi assubaya verilmemesinin mantığı, hukuksal izahı, vicdani açıklaması, insani boyutu kesinlikle yoktur. Olsa olsa DİKTA mantığının “ben yaptım oldu” dayatması ile izah edilebilir.
Varsa helal süt emdiğini iddia eden, varsa insani değerlere sahip olduğunu iddia eden, varsa evet ben insanım diyen birisi çıksın bu haksızlığın, bu vicdansızlığın mantığını anlatsın, anlatsın da biz de anlayalım!
Bir emirle ölüme gönderilen assubaylardan esirgenen 9/2 ve 8/1 konusundaki müracaatlarımız yanıtlanırken başka mesleklerden örnekler verilmektedir. Ancak herkesin bilmesi gereken açık gerçek, assubaylık mesleğinin ancak assubaylıkla kıyaslanabileceği gerçeğidir.
Kaldı ki, eğer bir başka meslek gurubuna haksızlık yapılıyorsa, bu durum aynı haksızlığın assubaylara yapılmasının gerekçesi olabilir mi?
Şehit bir astsubayla birilikte neredeyse her seferinde, belki de astsubaylardan fazla şehit haberi gelen uzman kardeşlerimizin uğradığı haksızlıkları da “bakın astsubaylara da haksızlık ediyoruz, sesinizi çıkarmayın” diye mi açıklayacaksınız?
Bir haksızlık, bir başka haksızlığın gerekçesi olabilir mi?
Neyse ki uzman kardeşlerimizin amacı üyelerine hizmet etmek olan, canla başla mensupları için çalışan bir dernekleri ve bir başkanları var. Gıpta ile izliyoruz.
Yazının başındaki soruya dönelim; varlıkta mı buluşacağız, yoklukta mı?
Sosyal devlet miyiz?
Değil miyiz?
Menfaatlerin kör etmediği vicdan kaldıysa eğer soralım; Vicdanınız ne diyor?
SİTE VE E.ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ