02 NİSAN 2014
Başbakan balkondan “şehitler” saydı, “Suriye ile savaş”tan bahsederken.
Balkondan inip aşağıdan bakarsanız, ortada savaş yokken bile birbiri peşi sıra düşen alttaki askerleri görürsünüz.
Lakin onlar görünmez, meçhul askerler!
Dün iktidar kibir yaparken, kedi dolaştırırken, muhalefet çöpte oy ararken, Tuzla Piyade Okulu’nda Uzman Çavuş
Kenan Tanrıverdi’nin silahıyla intihar ettiği haberi geldi.
Hepsini birer insan değil, sayıdan ibaret görenler için bile, “intihar eden asker sayısı şehit sayısından fazla”!
Ama onların bir hükmü yok.
Aynı yerde geçenlerde, spor zorlaması sırasında bir uzman onbaşı ölmüştü.
Eğer öyle ölürsen, yaralanırsan, sakat kalırsan, organların eksilirse devlet seni sıfırlıyor.
Şu sıra, bu sıfırlama işlemi daha da coşmuş durumda.
Sanki istiflerden para eritir gibi, askerlik görevi sırasında tükenmiş, tüketilmiş, kazada ölmüş, yaralanmış askerleri ucuza getirme seferberliği var.
Tazminat talepleri reddediliyor; “kelepir asker içtihadı” genişliyor.
Acılı ailelere, paramparça askerlere, askeri yargı kararıyla “başına gelen, evladını alan çok sıradan, normal bir vaka” deniyor!
Askeri hastanelere, “askerlik görevi yüzünden ortaya çıkan hastalıklar”da asker lehine rapor vermemeleri için telkinler olduğu ileri sürülüyor.
Böylece, “savaş” görüşen bir devletin, esasında sıradan askerine, sıvasız hane çocuklarına ne kıymet verdiği de anlaşılıyor.
Bunu anlamak için balkona çıkıp aşağıya bakmak değil; aşağıya inip onların gözlerinin içine, yüzlerine, erimiş bedenlerine, tükenmiş ruhlarına bakmak gerekiyor tabii!
***
“Bölünmez devlet”in, bunun için silaha ve ölüme aldığı kişiler olan askerlerini bile nasıl böldüğünü, biz bilmiyoruz ama ölüler bile biliyor! Yaralananlar, acılı aileler duvara çarparak öğreniyor.
“Şehit” dediğini de bölüyor devlet; “gazi” dediğini de.
Bir de “vazife malulü… adi malul” diyerek ölümleri sıradanlaştırıyor; askerde bedeni eksilenleri “adi” sayıyor.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararları, “sakat kalmıştır… ölmüştür… ama tazminat ödenmemesi uygundur” içtihadından bir külliyat.
“Terörist değil, silah arkadaşı kazayla öldürdü” diye ölüsü ucuza kapatılan çocuklar…
Görevliyken kazada ölmesi normal karşılananlar…
Yaralı askeri hastaneye yetiştirmek isterken kazada ölen askerin yıkılmış babasının suratına çarpılan “Olur böyle vakalar; ama tazminat verilmez” kararı.
Mevzide ölen askerin ruhuna da bir tokat vuran, “Mevzide öldüğüne dair kayıt yok” diyen ve devleti tazminattan kurtaran yargı kararı.
Bunlar hangi ülkede oluyor?
Kimi çocukların torpille askerden kaytardığı…
Kimi çocukların torpille ifadeden bile kaçırıldığı…
Kimi çocukların para saymaktan bitap düştüğü memlekette.
Bir karış barışa sarılan…
Ama zirvesinde savaş oyunları oynanan ülkede!