Dolar 35,4856
Euro 36,4774
Altın 3.091,70
BİST 9.977,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 7°C
Parçalı Bulutlu
Ankara
7°C
Parçalı Bulutlu
Paz 7°C
Pts 8°C
Sal 7°C
Çar 6°C
Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

gaspirali

YORUMLAR

  1. Ersen Gürpınar dedi ki:

    İntihar olgusu kişinin ruhunda kopan fırtınalar sonucu oluşabileceği gibi bir anlık da olabilir: Askerlik özellikle assubaylık mesleği çelik gibi sinirler gerektiren bir meslektir. Rütbe ve makamını kişisel kaprisleri ve hırsları ile kullanan amirlerin tetiklediği birçok intihar olayları yaşıyoruz. Bunlara kesin çözümler bulmak yerine psikoloji ilminden kelimelerle intiharlar geçiştiriliyor. Bunun vebalini çekeceklerdir ben görevdeki meslekdaşlarıma sabır ve huzurlu günler diliyor bu konuyu tekrar gündeme taşıyan Sn.Orhan KAYA meslekdaşımıza teşekkürler .

  2. Hasan ÇANKAYA dedi ki:

    Mevcut piyasacı ekonomi sisteminde, arz talep ve maliyet hesapları ile işler yürümektedir. İnsan ne kadar çoksa değeri de o kadar düşüktür. Yönetenler/ Egemenler açısından her şey bir maliyet hesabıdır.Milyonlarca işsizin olduğu ülkede intihar eden insanın yerine yenisini koymak zor değildir. Bu kadar işsiz olmasa emek değeri de bu kadar düşük olmazdı. Yönetenler/Egemenler açısından intihara önlem almak mı daha masraflı, intihar edenin ailesine emekli kabul edilerek yapılacak ödememi? Tabi ki intiharlara önlem almak ekonomik, sosyal ve psikolojik bir sürü önlemi getirmektedir. Buda maliyet demektir.

    Başbakanın üç çocuk hesabında ki amaçda yedek işsizler ordusunun aynı sayıda devam etmesidir. Onun için kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez mantığıyla bir takım teşviklerle çocuk yapma hızını artırmaya çalışıyorlar. Çünkü emek değerinin bu seviyede kalması, ödenecek üç kuruşluk teşvikten daha fazla getiriye sahiptir. Bunun nerden biliyoruz yaşayanın değerinin olmadığı yerde gelecek çocuğun hiçbir değeri olmaz. Kısaca insan odaklı olmayan, her şeyin kar zarar maliyet hesaplarıyla yapıldığı yerde intiharlarda devam edecektir.

  3. Erdal Günşer dedi ki:

    Kıymetli Orhan Abi, Astsubay intiharlarını gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim. Ben intihar olayı ile askeri kişilerin intiharlarının ayrı değerlendirilmesi kanaatindeyim. Rahmetli bir arkadaşım vardı. İntihar ederek hayatına son verdi. İntiharının nedenini çok iyi biliyordum. Herkes biliyordu. Ama bana sormadılar. Sorsalardı da yine bir şey yapmayacaklar idi. Size biraz o arkadaşımı anlatayım.
    Yeni mezun olmuştuk. Aynı gemide çalışıyorduk. Daha 18-19 yaşında genç assubaylar gemilerde tabiri caiz ise köle gibi çalıştırılırlar. Gemi limanda olsa bile dışarı çıkmaları zorlaştırılır. Nasıl olsa bekardırlar ya… Bitmek bilmeyen çeşit çeşit nöbetler tutulur. Kısımların başta nete bataryası olmak üzere her türlü angaryaları Astsubay Çavuşların üstündedir. Hatta şunu da iddia ederim ki o zamanlar gemilerde çalışan assubayların yarısından fazlası Astsubay Çavuş ve Kıdemli Çavuş idi.
    Bir gün Uzunada’da Yakacak İskelesinde demirli iken aynı zamanda devrem olan Nihat’ın cüzdanı denize düştü. Maaşı da yeni almıştık. Ancak gemimizin demir alma zamanı olduğundan cüzdanı almak için çaba gösterilmedi. Gemi hareket etti. Ben istirahat için yatağıma gittiğimde Nihat’ı benim yatağımda yatıyor buldum. Elimle dürttüm ancak arkadaşım hiç cevap vermiyordu. Koşarak arkadaşlara haber verdim. Nihat’ın elleri kilitlenmiş, dudakları kilitlenmiş vaziyette idi. Kolonya ile avuçlarını açıp ovaladık. Kendine getirip revire gönderdik. Nihat’a hava değişimi verildi. Ancak geldiğinde de tam iyileşmiş değildi. Ancak yasal süresi dolduğu için istirahati uzatılamıyordu. Çok zor olan gemi şartlarında iyice yalnızlaşmış idi. Oldukça dengesizleşmişti. Bu durum ona yakın olan branşındakiler için alay konusu olmuştu. Nihat’a deli gözüyle bakıyorlardı. Ancak Nihat yine de çalıştırılıyordu. Artık üstü başı da boya ve pas içinde dolaşır dururdu. Bu esnada benim tayinim çıktı. Aradan bir yıl falan geçmişti ki duydum Nihat gemide intihar etmiş.
    Herkesin bir hikayesi vardır elbet. Ancak bence senaryo aynıdır. Yani bir süreç yaşanır. Bu süreci diğerleri görürler ancak yardım edemezler. İnsan normal halinde tabii ki intihar etmez. Ama sorunları olan insana yardım edilmez ise, destek verilmez ise o insan kendini sıkıştırılmış hisseder. Sonuç belli…
    Ben intihar eden assubayların çoğunun intihara yolculuk yaptıklarını ve bu yolculuğun yakınındakiler tarafından bilindiğini söyleyebilirim.
    Normal bir insanın bile bazen taşıyamayacağı duygusal yıkımları, biraz geçmişe dönük hikayesi olan biri nasıl kaldırır?
    Buradan sesleniyorum. Duygusal yıpranmışlığı olanların bir an önce malülen emekli edilmeleri gerekmektedir. Askeri Hastanelerin psikiyatri servislerine sevkten ziyade altı ayda bir fiziki kabiliyet testi yapılırken, manevi testler de uygulanmalıdır. Şu yaşamış olduğumuz haksızlıkları her bünye kaldıramaz. Aksi taktirde hassas dönemden geçen her arkadaşı kaybedebiliriz. Ya da başka bir şekilde bir patlama yaşanmasına seyirci kalırız.
    Bakın çalışma koşullarını iyileştirin bari demiyorum. Anlayan zaten anlar. Anlamayana söylesen ne fark eder. Saygılarımla…