Biz Assubaylar için tarihte ilkler yaşanıyor. Mayıs 2012 Tarihini hiç unutmayacağız. Basın bizden daha önce hiç söz etmediği kadar söz ediyor. Televizyonlarda tartışmalara konu oluyoruz. Aslında özlemle beklediğim bu gündeme gelmeye bazen alışkın olmayan bünyem tepki gösteriyor. “Acaba…” sözcüğü kafamın bir köşesinde duruyor ancak onunla ilgili bir cümle kuramıyorum.
Bir hak mı aldık? Hayır. Ama başka bir şey oldu. Bizden bahsediyorlar ve sonunda “haklılar” diyorlar. İnsanın sorası geliyor “Haklıysak daha önce neredeydiniz?” Ancak beklemeden onlar soruyorlar. “-İyi de o kadar yıllık sorunlarınız varken neden şimdi ortaya çıktınız?”
Bu soruların arkasında sanki kafalarınca inandıkları bir cevap varmış gibi… Bazı kesimler kendince bir komplo teorisinin küçük piyonları olarak görüyor bizi. Tabii ki içimizden bazıları da bu teoriye inanıyor.
Oysa biz…
Bu kadar sesimizin gür çıkmasında en büyük faktör tabii ki zaten dolu olan bardağın üstüne konan bir damla idi. Neydi o damla? Biz hak ve adalet mücadelesi verirken subaylara yapılan zam. Derken sahneye TEMAD Başkanımız çıktı. Açıkçası benim ağzımı açık bırakan bir performans sergiliyor. Bir çoğumuzun da aynı düşündüğünü zannediyorum. Bir hafta öncesine kadar TEMAD’ın eylemsizliğine karşı yavaş yavaş yükselen homurtu yerini bir tebessüme bıraktı.
Bu gece Okan Bayülgen’in “Kral Çıplak” programını izledim. Sohbet o kadar hoş ve her şeyi açıklayan bir havadaydı ki Sayın Okan Bayülgen’i ve Sayın TEMAD Başkanımız Ahmet Keser’i tebrik etmek gerek. CNN Türk’te Tarafsız bölge vardı. Kendimce bir iki Twit de oraya gönderdim. Sayın Ahmet Hakan Harp Okulu Mezunu konuğuna sanırım gelen twitlerin de etkisiyle bir soru sordu. Emekli assubayların hukuksal arayışları konusunda ne düşündüğünü yönelttiğinde konuğun kabul etmeyeceğini düşündüm. Ancak konuk gayet açık yüreklilikle “Assubaylar haklıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde kast sistemi maalesef vardır.” Dedi.
Göründüğü kadarıyla her şey güzel gidiyor. Haklı olduğumuzu söylüyorlar. Ancak bu haklılığın sonucunda “haklısın ama alacağın yok.” Deyip bir Bizans oyunu oynarlarsa şaşmamak gerek. Sonuçta bu topraklarda “Bizanslılar” da yaşadı.
İçimden gelen bir his tam kırılma noktasında olduğumuzu söylüyor. Hükümet ufak tefek adımlar atıyor. Genelkurmay mecburen de olsa sesimizi duyuyor. Ancak biz iki yıl önceki sözde astsubay devrimini çok iyi biliyoruz. Sonuçta rütbe bekleme süresi uzatılmış ve nöbetten düşme süresi böylece daha ileri alınmış oldu. Maalesef biz bir el uzatıldı diye sevinirken, o el bizi daha aşağıya itmişti. Şimdi daha güçlüyüz ancak daha dirayetli olmamız gerek. Şu an küçük bir adımla bizi geçiştirmeyi planlıyorlar. Hükümet bizim temsil tazminatı almamıza hiç sıcak bakmayacak. Genelkurmay Başkanlığı maalesef bir mantalite değişikliğine gideceğe hiç benzemiyor.
Bizim sorunlarımız birbirinden ayrı değildir. Tamamen birbiri ile alakalıdır. O nedenle temel bir düzenleme istiyoruz. Bu havayı yakaladık. Lütfen bunun peşini bırakmayalım.
TEMAD Başkanımızın seslendirdiği konulara önce biz inanalım. OYAK’ta, Sosyal Tesislerde ve özlük haklarında bir iyileştirme istiyorsak bu gücümüzü 926 sayılı kanun ve hakları düzenleyen Anayasadan alıyoruz. Bu çıkışımız için bizi hâlâ daha iyileştirme yapıyor görüntüsüyle kandırmaya çalışan bir yapılanma ile karşı karşıya kalabiliriz.
Anlaşılıyor ki Başkanımız sorunlarımızı iyi anlatıyor. Anlayanlar da iyi anlıyor. Gerisi uygulama yapacaklara kalmış. Bizim arkamızda geri döneceğimiz bir köprü yok. Biz “Kral Çıplak” dedik. Biz sıkı durmaz isek önce bizim isteklerimizi sulandıracaklar. Sonra da bu “Kutsal Mayıs Hareketini” bir yeniçeri ayaklanması gibi sunacaklar.
Saygılarımla…
Tüm çalışan ve emekli assubayların düşünmesi gereken bir şeyler var. Bizleri yıllarca oyalayan, kandıran seçim arifelerinde mesajı alanlara artık inanmamamız gerekmektedir. Çalışanı ve emeklisi 200 000 kişinin üzerinde olan ve aileleri ile birlikte yaklaşık 700 000- 800 000 kişinin olduğu toplumu kandıranlara halen oy veriyorsak öncelikle şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı gelmiş ve geçiyordur. Lütfen iyi düşünün. Bu bir menfaatçilik bir siyaset değil, kendi gururumuzu kurtarma eylemidir. yukarıdaki iki siyaset adamı da sadece bizlere yalan söyleyip kandırmışlardır. Ve bu yaptıklarına karşılık bizlerin yaptığı kendimiz için bir utanç kaynağıdır.
Demoktatik ülkelerde Savunma Bakanları söz ve karar mekenizmasında yer alırlar bizim ülkemizdeki demokraside (!) maalesef MSB semboldür. Bu nedenle Sn.Gönül verdiği sözleri yerine getirememiş ve assubayların gönlünde yer alamamıştır,MSB, Sn.İsmet Yılmaz da aynı şekilde TBMM gönderdiği yazılı açıklamanın mürekkebi kurumadan bypas edilerek başlangıç dereceleri konusunda ön yargılı zihniyete boyun eğmiştir, bu nedenle assubayların gözünde MSB=Milli Subay Bakanıdır; Ülkemize Adalet ve gerçek demokrasinin gelmesini diliyoruz.
SİTE YÖNETİMİ
Kıymetli Kardeşlerim,
Bu bir sistem sorunudur. Çeşitli açıklamalarımıza rağmen hala oy veriyoruz vermiyoruz tartışması yapılıp, özellikle iktidar partisine oy vermezsek bu parti iktidardan düşecek sanıyoruz.
İktidar partileriyle diyalog kurup, sistem düzeltilmediği sürece sonuç hep aynı olacaktır.
İyi bir muhalefet olsaydı, onun yanında yer alıp problemleri çözme şansımız olurdu.
Teknik, taktik, akıl ve kondisyon her zaman gereklidir.
Eninde sonunda hak yerini bulacaktır ama biraz da bizim oyun sabrımız iyi olmalıdır.