Öncelikle, sözcüğün astsubay mı yoksa assubay mı olduğunu açıklamaya çalışalım.
Konuyu araştırdığımızda, bu sözcüğe “t” harfi 1980’den sonra eklenmiş olduğunu görüyoruz.
Ancak Türkçe ses uyumunda üç sessiz harfin bir araya gelmemesi gerektiği için bu mesleğin sahipleri ‘astsubay’ sözcüğünü kullanmayı uygun bulmuyorlar.
Ayrıca sözcüğün ‘ast’ olmasını isteyenlerin niyetlerinin iyi olmadığı yönünde bir düşünce.
Meslek sahiplerinin arzularına uyarak ben de sözcüğü ‘assubay’ olarak kullanıyorum.
HER DÖNEMDE SIKINTI ÇEKTİ ASSUBAYLAR
Oldum olası çileli meslektir assubaylık.
Her dönemde, kendilerinden esirgenen sosyal, ekonomik ve insani ilgisizliğe dikkat çekmek için bir şeyler yapmaya çalışmışlar, ama şöyle dişe dokunur bir kazanım elde edememişlerdir.
TEMAD, assubayların meslek örgütü olarak astsubay hakları için en büyük mücadeleyi vermiş ve vermektedir.
Onlara katkıda bulunma çabası içinde, bir zamanlar Balçova TEMAD Başkanı (eski) Faruk Özeren’le birlikte çalışmalar yapmıştık.
MEME İSTEYEN BEBEK ÇATLARCASINA AĞLAR!
TEMAD örgütünün, “sorumluluk ve kurallara saygı” konularında biraz fazla dikkatli olduklarını görünce Faruk Özeren’e şunları söylemiştim:
“Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
Eğer çocuk hafif sesle ağlıyorsa ona da sadece ‘pış pış’ yeterli olur. Bu nedenle eğer bir şey istiyorsanız, avazınızın çıktığı kadar bağırmanız gerekir.
Bakın o zaman hak almak neymiş!”
Sayın Özeren bana,“Nasıl yani?” diye sormuştu.
Verdiğim yanıt şuydu;
“Toplayacağınız büyük kitlelerle hem Genelkurmay’ın, ve hem de hükümetin gözünü korkutmalısınız.
Gerekirse hem meclise doğru ve hem de genelkurmaya yürüyerek kararlılığınızı göstermelisiniz”
Faruk Bey, bana; “Haklarımız için sadece TBMM’nin kararı yeterli değil mi?” diye sorunca yanıtım şuydu;
“Elbette, yasal düzenlemeler için TBMM esas.
Ama önce Genelkurmay’ın istemesi ve TBMM’ye götürmesi gerekir. Genelkurmay’ın böyle bir şey istediğini sanmıyorum!”
ASSUBAYLAR ARASINDA BÜYÜK DAYANIŞMA
Assubaylar, bazı temel konularda haksızlıkların giderilmesi için artık çok daha yüksek sesle yola çıkmış görünüyorlar.
Üstelik bu yola çıkışta, başka bazı mesleklerde görülebilen yanlışı yapmıyorlar.
Hem TEMAD, hem Assubaylar Güçbirliği Platformu ve hem de Türkiye Assubaylar Sendikası birlikte hareket ediyorlar.
İsteklerini şöyle özetlemek olası;
1- Mesleksel kazanımlarının, hak ettikleri doğrultuda (ve diğer kamu görevlilerine uygulanan biçimde) düzeltilmesi
2- TSK içinde taşıdıkları öneme ve sayılarına uygun olarak çeşitli haklardan yararlanmalarının sağlanması
3- Emekliliklerinde yapılan bazı kademe haksızlıkları ile subay/astsubay eşitsizliklerinin düzeltilmesi…
Bunlardan başka çok önemli istekleri de var.
Bu daha çok, TSK içindeki atmosfer ve Genelkurmay’ın assubay sınıfına bakışıyla ilgili.
Şöyle diyorlar:
“Sicil, tayin ve ceza baskısı altındayız. Artık böyle bir ‘mobbing’in bize uygulanmasını istemiyoruz.”
TEMAD ÇOK KARARLI!
Bugünün TEMAD’ı artık dünkünden çok farklı.
Bunu hem başlattıkları “Ölüm Orucu” ile ve hem de 15 Mart’taki büyük yürüyüş ve mitingle gösterdiler.
Artık ‘bebek’ pışpış ederek avutulacak gibi değil.
Ordunun içinde, görmezlikten gelindiğine inandıkları büyük güçlerini, meydanlarda herkese zorla da olsa gösterme kararlılığında görünüyorlar.
15 Mart miting ve yürüyüşünden sonra, bir emekli assubay olan Adnan Fırat Özdemir, “Türkiye Dava Görsün” başlığıyla uzun şiirsel bir yazı yazmış. Çok küçük bir bölümünü aktarayım size:
“… Tufan böyle oluşur/
Sel böyle gelir/
Bu bir insan Tsunamisidir/
Uyuyan devi uyandırırsanız onun neye benzediğini görmüş olursunuz/
Assubaylar geldi mi, işte böyle gelir”
Prof.Dr. Suat Çağlayan
Odatv.com