Son zamanlarda televizyonlarda “Muhteşem Yüzyıl” isimli bir dizi oynuyor. Bu diziyi baştan sona hiç seyretmeme rağmen Kanuni Sultan Süleyman karakteri ilgimi çekiyor. Yirminci yüzyıl kafa yapısına uyarlanmış bir imparator çiziliyor.
Bakın size neler anlatacağım;
Lise çağlarında tarih dersi çok sıkıcı gelirdi ancak daha sonraları tarihe olan merağım arttığında iyi ki lise çağlarında tarihe fazla ilgi göstermemişim dedim. Çünkü okulda anlatılan tarihin aslında çok farklı anlatımlarının da olduğunu gördüm. Resmi tarih uygulaması iyi ya da kötü bir tarafa tarihin tekerrür ettiği muhakkak… Sadede geliyorum.
Kapütülasyonlar denince de akla önce Kanuni Sultan Süleyman gelir. 1536 yılında Fransızlara tanıdığı kapütülasyonların daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun canına ot tıkadığı malumdur.
Kapütülasyonlar genel anlamı itibarıyla Müslüman ülkelerin Avrupa ülkelerine ya da başka bir deyişle Müslüman olmayan ülkelere karşı karşılık beklemeksizin kendi ülkelerinde tanıdığı haklar içeren bir takım düzenlemelerdir. Örneğin Müslüman ülkenin miras hukuku hristiyan ile farklı olduğundan Osmanlı topraklarında yaşayan hristiyanlara kendi dinlerinin icap ettirdiği ayrıcalıklar getirilmiştir. Aslında Osmanlı’nın kuruluşundan başlayan bu tür uygulamalar ilk kez Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1536 yılında Fransızlara Osmanlı Topraklarında yaptıkları ticarette özel devlet güvenliği sağlayarak genişlemiştir. Daha sonra İkinci Selim zamanında genişleyen kapütülasyonlara başka devletler de eklenmiştir. Neyse konunun detayına inmek isteyenler çok daha ayrıntılı araştırıp bulabilirler.
Fransa Cumhurbaşkanı sözde Ermeni Soykırımını inkarı suç sayan yasayı onaylar ve uygulamaya koyarsa ben bir milletvekili olsam şöyle bir yasa teklifi verirdim;
Türkiye Cumhuriyeti, ülkesini uluslar arası alanda küçük düşürme amacı güden düzmece Ermeni Soykırımı iddialarını tanımaz. Türkiye Cumhuriyeti, mütekabiyet şartlarını göz önüne alarak hukuksal eşitlik adına aşağıdaki düzenlemeyi yapar.
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan veya herhangi bir sebeple Türkiye’de bulunan Fransız vatandaşlarının “Ermeni soykırım vardır.” İfadede bulunmaları veya bunu ima eden fikirler savunmaları halinde bir yıl ağır hapis ve 45.000 Euro para cezası verilir.
Tatlı bir rüyadan uyanıp gerçeğe döneyim. Bugün 25 Ocak 2012 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kanun tasarısı görüşülecek.
Tasarının yasalaşmasıyla Türk vatandaşlarına taşınmaz alma hakkı vermeyen ülkelerin vatandaşlarına da Türkiye’de mal edinme hakkı tanınacak.
Hangi ülkelerin vatandaşlarına mal edinme hakkı tanınacağına Çevre ve Şehircilik ile Maliye Bakanlığı birlikte karar verecek.
Yabancıların mülk edinme sınırı da 2,5 hektardan 60 hektara çıkıyor.
Tasarının yasalaşmasını takip eden 6 ay içinde askeri yasak ve güvenlik bölgelerine ilişkin harita ve koordinat bilgileri Milli Savunma Bakanlığınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilecek.
Bu bölgelerde Genelkurmay Başkanlığı izin verirse yabancılar da taşınmaz mal edinebilecek.
Tasarıyla ayrıca vefat sonrasında taşınmazın otomatik olarak Mernis kayıtlarına göre mirasçılar adına tapulandırılması da sağlanıyor.
…
…
Yukarıdaki tasarı yasalaşırsa artık yabancılar Türkiye’de tarım işletmesi de yapabilecekler. Aksi taktirde 60 Hektar ile başka ne yapılabilinir ki!… Yok canım ileri gidip askeri üs kuramazlar.
Pes doğrusu.
Konu ile alakalı taraf olan kurumlar neredesiniz?
TSK neredesin?
Basın neredesin?
Anayasa Mahkemesi üyeleri neredesiniz?
Vatanseverler neredesiniz?
Yoksa ben mi çağ dışı kaldım? Komik miyim? Eksik mi söyledim? Cahil miyim? Haklıysam niye susuyorsunuz? Biliyorum halen küçük tekerleriniz dönüyor. Türk’ün aklının geldiği yerde değilsiniz. Sahi emekli astsubay arkadaşlarım biz bir şey yapamaz mıyız? Beylerbeyi gibi… TEMAD’ı bir sivil toplum örgütü olarak söz konusu kanun aleyhine açıklama yapmaya davet etmeliyiz. Astsubay haklarını yine ararız.
Saygılarımla…