Ankara 21°C
Az Bulutlu
Ankara
21°C
Az Bulutlu
Çar
14°C
Per
12°C
Cum
12°C
Cts
14°C
GERÇEKTEN, ÇOK BÜYÜK GAYRET HARCAYIP. TOPLUMA BİLGİ YUMAĞI OLARAK SUNULAN BU MAKALEYİ SADECE ESİR EDİLEN BAYRAK OLARAK GÖRMEK OLASI DEĞİLDİR. BERABERİNDE TARİHİ İNCELEMELERİ DE VE YÖRESEL OLAYLAR DA ETKİLİ OLMUŞ, OLAY KAHRAMANLARININ İRDELENMESİ, TARİH YÖNÜNDEN ÜZERİNDEKİ SIR PERDESİNİ DELEREK YÜZEYE ÇIKMA ÇIKABİLME OLASILIĞI BULAMAMIŞ OLAYLARIN VE ŞÜPHELİ YÖNLERİNİN DE İRDELENMESİ FARKLI ARAŞTIRMALARIN SONUÇLARIDIR. MAKALEYİ OKURKEN, OLAYLARI YAŞAMA ZEVKİ VEREN VE KUŞKU ARAMA OLGUSUNUN DA GÖZARDI EDİLEMEYECEĞİ DİKKATİNİ GÖZDEN UZAK TUTULMAMASI GEREKTİĞİ VE SONUÇLARINI DA YAŞAR GİBİ OLDUK SANKİ, SEVGİLİ ŞÜKRÜ IRBIK KARDEŞİMİZİN YAZILARINDA. KUTLARIM KENDİLERİNİ.
KALEMİNE CIMBIZINA KUVVET MESLEKTAŞIM.BUNUN TEK CÜMLE İLE İFADESİ ;İNGİLİZ KAŞIĞI İLE BOP ARTIĞI YEME DENİR 🙁
Türkiye’nin kucağına itelenen meçhûl bir bayrağın hikâyesini yukarıda okuduğunuz makâlemizde fâş eylemişdik.
Dışişleri Bakanımıza Ocak ayında bir dilekce yollamışdım. 17’lik İngiliz bebesi Jack’ın elinden teslim aldığı meçhûl bir bayrağın hakikî olup olmadığını tetkik edip etmediğini sormuşdum. İlk dilekcemize kulağını tıkayan Dışişleri Bakanımız, sağolsun ikinci dilekcemize bugün cevâb gönderdi. 11 Şubat 2015 târihli cevâbında Dışişleri Bakanımız aynen şöyle diyor;
1. Söze konu Osmanlı bayrağı, Londra Büyükelçiliğimizin 16 Aralık 2014 tarihli yazısı ekinde Bakanlığımıza gönderilmiş; Bakanlığımızca 29 Aralık 2014 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na (KTB) teslim edilmiştir.[b]
2. Bayrak, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü bağlantılı etkinliklerde sergilenecek; ardından, Genelkurmay Başkanlığı’na devredilecektir.[/b]
[b]3.Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın, bayrağın tarihî niteliği ve orijinal olup olmadığı konularında gerekli yetkinliğe sahip oldukları şüphe götürmemektedir.[/b] Bilgilerini saygılarımla rica ederim.
[b]Yukarıda okuduğunuz cevâbıyla Dışişleri Bakanlığımız; dilekceme konu etdiğim Osmanlı Bayrağını 17 yaşındaki bir İngiliz bebesinden sorgusuz suâlsiz teslim aldığını üstü kapalı olarak itiraf ve ikrar etmiş.[/b]
Verdiği bu cevâb ile yapdığı affedilmez gafının üzerine âdeta tüy diken Dışişleri Bakanımız, bu târihi vebâlden kurtulmak için de mesuliyeti Kültür Ve Turizm Bakanı ile Genelkurmay Başkanının üzerine atmış. Üsdelik cevâbının üçüncü maddesindeki cümlede kullandığı üslûp ile de bu iki devlet dairesine adetâ aba altında sopa gösdermiş. [b]Bu bayrağın “orijinal “olduğunu tasdik edin!” demiş.[/b] [b]Genelkurmay Başkanlığı, Ocak ayında cevâp gönderdi. Bu bayrak hakkında elimizde bilgi/belge yok dedi. Bayrağın hakikî olup olmadığını da tetkik etmedik dedi.[/b] [b]Dışişleri Bakanımızın bu emrivâkî isteğine Turizm Ve Kültür Bakanımız bakalım nasıl cevâp verecekler.
[/b]
[b]Bayrağın hakikî olup olmadığı şu an itibariyle hâlâ meçhûl görünüyor. Dışişleri Bakanlığının bana gönderdiği cevâbın üslûbuna ve kullanılan kelimelerin rengine ve diline bakılırsa bayrağın gerçek olduğu konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığından olumlu bir cevâb alamadığı anlaşılıyor. [/b]Şu aşamadan sonra da şahsen ben, Kültür Ve Turizm Bakanlığının bana bir cevâp göndereceğine inanmıyorum. Gelirse de şâyet bunu sizlere memnuniyetle duyuracağım.
[b]Dışişleri Bakanlığının, kendisinin cevâplayamadığı sualleri Kültür Ve Turizm Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığının üzerine yuvarlaması en azından devlet terbiyesi ve devlet adamlığı ile bağdaşan bir davranış değildir. Sen bilmiyorsan, şâyet ötekilerin bildiğine hükmedemezsin. Ben bilmiyorum fakat onların bildiğinden şüphe etmiyorum demek başka bir devlet dairesinin yetki alanına müdahale etmek demekdir. Bunun adına da haddini aşmak denir. Mâdem ki sen bu suâllerin cevâbını bilmiyordun da niçin teslim aldın o meçhûl bayrağı? Önce bunun hesâbını vermelisin.[/b]
Şimdi, devletimizin basiretsiz, dirâyetsiz, tutarsız ve terfi delisi olmuş muhteris birkaç memuru ve subayı yüzünden meçhûl ve esrârengiz bir bayrak devletimizin kucağına itelendi. [b]Dışişleri Bakanlığımız bilimden ve akıldan uzak bir tavırla hareket ediyor. Ve bu meçhûl bayrağı “Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü bağlantılı etkinliklerde sergileyeceğini inatla söylüyor.Üsdelik bu sahte bayrağı kendi vatanımızda dünya âleme teşhir etdikden sonra Genelkurmay Başkanlığımıza teslim edecekmiş. Elinde hiçbir bilgi-belge olmayan, hakkında hiçbir tetkik tahlil yapmadığı bu sahte bayrağı Genelkurmay Başkanlığı muhafaza etmek üzere bakalım teslim alacak mı? Necdet Beyin vatansever istihbaratcılarını buradan uyarıyorum; Dışişleri Bakanlığının tezgahladığı bu sahteciliğe ve dahi bu târihi vebâle ortak olmayın! Bu sahte bayrağı, İngiliz oğlanının elinden alan Dışişleri Bakanlığı garpperest memurlarına derhâl iade edin![/b]
Bir vatandaş olarak biz bu bayrak tezgâhını ve rezâletini gündeme getirip fâş eyledik. Terfiperest ve düşmanına aşık bir iki hâriciye memuru ve subayın bu basiretsiz ve aptalca davranışı yüzünden dünya kamuoyu nezdinde devletimiz ve milletimiz âciz ve zelil bir duruma düşürüldü. Her nerede teşhir edecekler ise önümüzdeki aylarda soyu sopu meşrebi belli olmayan meçhûl, esrârengiz ve sahte bir bayrağı yüzleri kızarmadan [b]“İngiltere’nin iade etdiği bayrağımız” [/b]diye övünerek Yüce Türk Milletine kakalayacaklar.
[b]Haberiniz olsun!
Eski Tüfek[/b]
Devletimizin iki önemli teşkilâtının başında oturan
[b]Genelkurmay Başkanımız ve Dışişleri Bakanımız[/b],
Avustralya’lı bir askerin Çanakkale’den götürdüğünü iddia etdiği
Meçhûl bir kuru kafatası kemiğine şehit muamelesi yapmış
Ve dahi
Soysuz, sopsuz, cibilliyetsiz, meşrepsiz, dinsiz bu kuru kafatasını
Askerî tören tertipleyip
Çanakkale’deki, şehitliğe defnetmişler idi.
Hukûkî, vicdânî, ahlâkî ve târihî veçhesi bir yana
Bu rezâlet tefrikasının dinimizde ne anlama geldiğini işin ehline sorduk!
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun gönderdiği cevâbın tam metinini
Yukarıdaki makâlemizin ilgili yerine ekledik!
[b]Tefsirin özetinde ise aynen şöyle dedi Sayın Diyânet İşleri Başkanımız;[/b]
[b]“Ölüm esnâsına tanık olmayan, bulunan kafatasına karşı yapacağı dinî bir sorumluluğu olmayan kimsenin, sâdece merak uğruna böyle bir iş yapması abesle iştigal olur”.[/b]
[b]Millete bu kepâzeliği yaşatan
Terfi delisi olmuş soytarı subayların
Ve dahi
Batı’nın kucağına oturmayı mârifet bellemiş
Arsız ve utanmaz hâriciyeci devlet memurlarının kulakları çınlasın!..
Eski Tüfek[/b]
Devletimizin iki önemli teşkilâtının başında oturan
[b]Genelkurmay Başkanımız ve Dışişleri Bakanımız,[/b]
Avustralya’lı bir askerin Çanakkale’den götürdüğünü iddia etdiği
Meçhûl bir kuru kafatası kemiğine şehit muamelesi yapmış
Ve dahi
Soysuz, sopsuz, cibilliyetsiz, meşrepsiz, dinsiz bu kuru kafatasını
Askerî tören tertipleyip
Çanakkale’deki, şehitliğe defnetmişler idi.
Hukûkî, vicdânî, ahlâkî ve târihî veçhesi ve mesuliyeti bir yana
Bu rezâlet tefrikasının dinimizde ne anlama geldiğini işin ehline sorduk!
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun gönderdiği cevâbın tam metinini
Yukarıdaki makâlemizin ilgili yerine ekledik!
[b]Tefsirin özetinde ise aynen şöyle dedi Sayın Diyânet İşleri Başkanımız;
“Ölüm esnâsına tanık olmayan, bulunan kafatasına karşı yapacağı dinî bir sorumluluğu olmayan kimsenin, sâdece merak uğruna böyle bir iş yapması abesle iştigal olur”.[/b]
[b]Millete bu kepâzeliği yaşatan
Terfi delisi olmuş soytarı subayların
Ve dahi
Batı’nın kucağına oturmayı marifet bellemiş arsız ve utanmaz devlet memurlarının kulakları çınlasın!..
Eski Tüfek[/b]