|
Astsubay intiharları ve ordudan kopmaları konusuna defalarca değindik. Mobbing, ekonomiksorunlar ve mesleki tatminsizlik nedeniyle yaşanan huzursuzluğa ısrarla dikkat çektik. Sonuncusu da 12 gün önceydi. O nedenle en azından bir süre ara vermeyi düşünüyorduk. Bu karara varmamızın bir nedeni de sorunun çözümüne yönelik adımlar atılabileceği beklentisiydi. Ancak, beş günde(11-15 Kasım 2013) dört astsubay daha intihar edince bir kez daha yazmak farz oldu…
Çünkü; bu intiharların açıklanan nedenleri de “ailevi” ya da “bilinmiyor” gibi klişe gerekçelerdi. Yani bir anda bunalıma girmişler, silahı kafalarına dayamış ya da ipi boyunlarına geçirmişlerdi. Ve yine onları o noktaya getiren gerçek nedenler hakkında tek bir ayrıntı yoktu. Tıpkı son üç yılda yaşamına son veren diğer 48 astsubayda olduğu gibi…
‘İntiharların artması sinyal’
İstatistiklere göre; son on yılda intihar eden asker sayısı iç güvenlik harekâtında şehit olanpersonel sayısından fazla. Profesyonel askerler içerisindeki en yüksek intihar oranı da astsubaylarda. O nedenle bu intiharları “Bunalıma girdi, silahını ateşledi” diye geçiştirmek yerine neden sonuç ilişkilerinin üzerine gitmek gerekiyor. Çünkü; astsubaylardan gelen o kadar çok feryat ve öfke işareti (yanlış anlaşılmasın diye isyan demiyorum) var ki…
Bu konuda bizimle paralel düşünenlerden biri de eskiden GATA’da (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) psikiyatri uzmanı olarak görev yapan ve 1996’da kıdemli albayken ordudan ayrılan Prof.Dr. Nevzat Tarhan…Ailevi nedenlerin subaylar için de geçerli olduğunu belirten Tarhan, şöyle diyor:
“İntiharların subaylara oranla astsubaylarda fazla olması ailevi neden tezini çürütüyor. Çünkü ailevi sorunu olan kişi işyerinde mutluysa bir şekilde bunu tolere edebiliyor. Demek ki bu insanlarişyerinde de mutlu değiller.”
Astsubayların kendilerini dışlanmış, ötekileştirilmiş gibi hissettiklerine dikkat çeken Tarhan, bunu “grup stresi” olarak değerlendiriyor ve bu mutsuz yapıyı çözmek için de ciddi bir sosyopsikolojikaraştırma yapılması gerektiğini söylüyor. Buyurgan ya da cezalandırı anlayış yerine ikna edici yaklaşımın sorunun çözümüne katkı sağlayacağını belirten Tarhan, şöyle devam ediyor:
“İntiharların bu kadar artması bir sinyaldir ve arkası gelecek demektir. Onun için kök nedeni bulmak önemli. TSK’nın bu krizi iyi yönetmesi gerekir. Olay ailevi deyip geçiştirilirse daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalırız.”