Dolar 33,9762
Euro 37,6709
Altın 2.725,36
BİST 9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 26°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
26°C
Hafif Yağmurlu
Paz 28°C
Pts 29°C
Sal 29°C
Çar 28°C

Mahsuni ŞERİF

Mahsuni ŞERİF
10/02/2011 6:37 PM
5

Kahramanmaraş’ın Tarlacık (eski ismi Berçenek) Köyü’nde dünyaya geldi. 1955 yılında daha sonra Ankara’ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu’na kaydoldu. 1960’da eşi Suna’yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir’e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.

Bir süre Gaziantep’te ikamet ettikten sonra Ankara’ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Derneği Genel Başkanlığı’ni yürüten Aşık Mahzuni Şerif, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ozan-Der Onur Kurulu Başkanlığı’nı da yaptı.

2001’in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital’da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan’ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir! ” dediği için,DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM ‘ de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17 sinde evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan değerli Ozanımız 62 yaşında Almanya’nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.Şu an son ikamatgâhı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi’nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.

Türk halk müziği sanatçılarının başvuru kaynağı,söz ve beste deposu olan Aşık Mahzuni birçok dinleyecisi açısından günümüzün çağdaş Karacaoğlan’ıydı. Dom Dom Kurşunu (Araştırmacı Yazar Battal Pehlivan Aşık Mahzuni Şerif’i yaşamı ve sanatı üzerine yaptığı incelemenin adı da Dom Dom Kurşunu idi), Yuh Yuh, Fadimem, Gül yüzlüm, Ciğerparem ve Ekmek kölesi gibi eserleriyle tanınan Aşık Mahzuni’nin türkülerini İbrahim Tatlıses’ten Mahsun Kırmızıgül’e kadar birçok türkücü ile bazı pop müzik sanatçıları da okudu. Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni’nin 400’e yakın plağı,50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor.

http://www.mahzuniserif.com/

YORUMLAR

  1. halim dedi ki:

    Üstadım nasıl bir yazı dizisi bu böyle sanki roman gibi, vallahi bazı yerlerde neredeyse ağlamaklı oldum. O zamanki abilerimizin hakkını nasıl öderiz bilmiyorum, ama bu dava sahipsiz kalmayacaktır. Hiç birşey de eskisi gibi olmayacaktır.

  2. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Sayın Aydın KULAK akıcı bir yazı, nispeten o günleri yaşayan biri olarak duygulandım. Emeğinize teşekkür ederim. ANKARA’da birileri bu olaylardan ve yaşanılan çile dolu günlerden inşallah ders alırlar.

  3. Meftun TENİKECİ dedi ki:

    Yazılanları ve anlatımdaki başarılı uslubu hayret ve ilgiyle takip ediyor,beşinci bölümü heyecanla bekliyorum.

  4. ibrahim dedi ki:

    Değerli kardeşim ,yürekten yazmışsınız,genç nesillerin defalarca okuması gereken diziniz için teşekkürler..

  5. Aydın Kulak dedi ki:

    Sevgili Meslektaşlarım,
    Bu yazı dizisinin biraz uzadığını biliyorum. Fakat ortada gerçek bir olay ve yaşanmış acılar var. Hak ettiği şekilde detaylarıyla konuyu incelemeye çalışıyorum.
    Ayrıca kolay okunabilmesi için, mümkün olduğunca akıcı yazmaya çabalıyorum. İki bölüm daha bana sabır göstermenizi istirham ediyorum.
    Sevgi, saygı ve selamlarımla.

  6. ali nas dedi ki:

    ELİNİZE SAĞLIK. 1975 ASSUBAY ONUR MÜCADELESİNİN LİDERLERİNİN ATILMIŞ OLMASI VE İRTİCALILARIN BİLE HAKLARINI ALDIĞI BİR ORTAMDA onların hakları için mücadele etmemiz olmazsa olmazlardandır.

    Ancak hapistekiler yatarken dışarıda”Olayım mağdurlarıysa görev başındaki arkadaşlardı. Biz hapisteyken izin ve istirahat kullanmaksızın, üstün bir özveriyle işleri aksatmamaya çalıştılar.” çok özverili bir söylemdir.Ama onlarca büyüğümüz tutuklu iken dışardakilere düşen ”özveri ile görevleri usulüne göre aksatmak ve içeridekilerle birlikte olunduğunu göstermek olmalıydı.Yoksa yatan,atılan yattığı ile atıldığı ile kaldı. Bu nedenle atılanlara vefa borcumuzu onların da kazanımları için çabayla ödemek boynumuzun borcudur.

    Takipteyim.

  7. Orhan ORHUN dedi ki:

    Ders alınacak bir ibret vesikası, emeğinize sonsuz teşekkürler üstadım.

  8. Murathan SİPAHİOĞLU dedi ki:

    1975 Eylemlerine katılmaya gönlü olmayan benden birkaç yıl kıdemli birisi; “Ben astsubay çavuş değilim” demişti de, nedenini hâlâ anlayamadım. (sivil sektörde bu gibilere “grev kırıcı” deniyor.)

    Bu tipler şimdi meslektaş sohbetlerine, “Ben birinci dereceden emekliyim” diyerek katılıyor ve oturduğu okey masasında bazen TV’den takip ederek, bazen de ilgilenen arkadaşlarımıza “Bizim zamları takip ediyor musun?” diye soruyor.

    “Sen, (taşları “takip” etmeye) devam et, mezar taşına kadar yolun var.” diyemiyorum.