Saygıdeğer Arkadaşlarım
Personel sınıfı ile karargahlarda görev yaptım. Assubaylarla ilgili düşüncelere, sorunlara, çözüm konusundaki bakış açılarına şahit oldum ama ne yazık ki bu ön yargıların, düşmanca tavrın nedenini sizler gibi ben de çözemedim…
Kimdik biz? İşgal ordusunun assubayları mı, TSK’nın sırtında bir kambur mu, TSK düşmanı mı, Başbakanın deyimi ile orduda yan gelip yatanların temsilcileri mi?
Bizde eksik görülen neydi? Tahsilimizi, okullarımızdaki müfredat programlarını, statümüzü hâttâ fiziki yapımızı bizler mi tayin ve tespit ediyorduk? Bunların hepsinin yanıtı tek kelime ile HAYIR olduğuna göre bu ön yargıların, tahakküm hâttâ bazıları tarafından aşağılanmaya çalışılmak ve haksızlığın ötesinde düşmanca tavrın nedeni neydi?
Suçumuz hiyerarşiye saygı içinde başkalarına altın tepside sunulduğu gibi imtiyaz değil sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı talep etmemiz, bu ülkeyi ve ordumuzu tüm haksızlıklara rağmen uğrunda ölecek kadar sevmemiz mi suçtu?
1971 yılında haksızlıklar had safhaya ulaştığında assubay eşlerinin protesto yürüyüşü yapmasını alçakça “Assubaylar Mao’nun askerleri gibi davranıp karılarının etekleri altına gizlendiler” suçlaması ile assubayları yasa dışı cezalara mahkum eden zihniyetin eşleri şimdi adalet diye yürüyor, bundan hâlâ ders alınamamış ki Sn.Uğur Dündar’la söyleşi yapan emekli koramiral Atilla KIYAT adeta günah çıkarırcasına;
*Her şeye maydanoz olduk
*Darbelerden ders almadık
*Toplumdan kendimizi soyutladık
*Kendimizi tel örgünün içine çektik
*İç hizmetle ilgili kanunları sadece iç hizmette kaldı
*İmtiyazlarla sağlanan haklarımızı sevdik
*Böyle bir hayatı yaşamak hoşumuza gitti
*Astların çektiği sıkıntıları göremedik,
*Sen de yüksel sen de hayatını yaşa dedik
*Böylece doğruları görebilme yeteneğini kaybettik
İtirafında bulununca demek ki yüreğinde hâlâ adalet duygusu olup vicdanen rahatsız olanlar var bu bir gelişmedir derken; bu kez aynı emekli amiral CNN TÜRK televizyonunda Sn.Enver Aysever’in programında assubayların sosyal medyadaki tepkilerinin sorulması üzerine talihsiz bir açıklama ile; “Bazıları iyi niyetle, bazıları bilinçli olarak hazır komuta kademesini çökertmişken bunu becermişken şimdi de ordunun içinde subaylarla assubayların arasını bozalım dediler. Benim herhalde binlerce assubayım olmuştur,binlerce assubayımdan hiç kimsenin onların hakkını korumadığımı söyleyeceğine inanmıyorum,assubaylarımız bazı konularda ihmal edilmiş olabilirler ama eğer hiyerarşik bir düzende ve o hiyerarşik düzenin getirdiği bazı sosyal yaşam farklılıklarından bahsediyorsak bu inanın Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ABD deniz kuvvetlerinde olduğundan daha iyidir” buyurmuşlar…
Paşam siz uzayda mı yaşıyorsunuz? Assubayların haklarını koruduğunuz için mi bir üniforması da kefen olan assubaylar klimalı ofislerinde görev yapan büro memurları ile aynı statüde görülüyor, birçok sosyal ve ekonomik haksızlıklara tabiler bunların hangisini devri komutanlığınızda düzeltilmesini sağladınız?
Yakışmadı paşam, özellikle denizciler arasındaki imajınız lodos yemiş balığa döndü !..
Bizim, sizden ve temsil ettiğiniz düşünce sahiplerinden bir tek dileğimiz var; biz imtiyaz ve ayrıcalık istemiyoruz, terimizin, kanımızın şaşal suyu değil emeğin, ülke sevgisinin karşılığı olduğunu bilin ve sadece haklarımızı verin; hiyerarşi kılıfına sığınıp adaletsizliği kendinize hak olarak gördüğünüz sürece TSK’yı başkalarının yıpratmasına gerek kalmayacaktır…
Eğer assubayların sizin gözünüzde önemi yok, bunun için bu ön yargılarla tahakküme varan haksızlıklar yapıyor diyorsanız ve yüreğiniz yetiyorsa assubaylara aynı zaman diliminde 48 saat izin verin, bırakın ordunun savaşmasını asker karnını doyurabilecek mi hep birlikte görelim. Adil olun, çünkü adalet bir gün size de gerekebilecektir…
Bugün TEMAD İzmir başkanları Karabağlar şubesinde bir değerlendirme toplantısı yaptı. Öncelikle pırıl pırıl yeni emekli bir genç arkadaşımız Çağatay AVCU’nın KONAK şube başkanlığına seçilmesinden, yüreği assubay sevdası ile dolu şube başkanı arkadaşlarımı tanımaktan onur duydum ve bu gelişmeyi mücadelemizde bir umut olarak gördüm.
Elbette aykırı fikri olanlar vardı; dünya Assubaylar günü kime soruldu da ilan edildi, ben ilan ettim oldu demek ne kadar doğru diyenler, katılım için Genel merkezin otobüs tutmasını şart gören şubeler vardı; Dilimin döndüğü kadar bu günün bir şölen havasında birliğimizin ve kararlılığımızın göstergesi olacağını mutlaka destek vermemiz gerektiğini hasseten istirham ettim.
19 Ekim resepsiyonuna şube başkanı ve yönetimden bir kişi davet edilmiş. Buna tüm şubeler katılıyor, 20 Ekim’de Ankara’ya arkadaşların gitmesindeki organizasyonu her şube kendisi yapacak, oysa büyük bir gayretle arkadaşları yüreklendirmeye çalışan İzmir İl temsilcimiz keşke bu organizasyonu da üstlenseydi …
Şube başkanlarının şube imkanlarını da kullanarak katılımı artırmalarını dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor. Bu kutlamaların aynı zamanda birliğimizin ve mücadele kararlılığımızın göstergesi olduğunun bilinci ile en doğru kararın verilmesini içtenlikle diliyorum. Mücadeleyi amaç olarak görenlere saygılar sunuyorum .