Eğitim düzeyi, dünyaya bakışı, kültürü, inancı, toplumda, ailesinde kendisini nerede ve nasıl hissettiği düşüncelerinden hareketle, meydana getirmiş olduğu evladına insana dair var olan değerleri öğreten kadının, zor günlerden geçmekte olduğuna şahit olmaktayız…
Bir zamanlar seçme ve seçilme hakları başta olmak üzere, Türkiye’nin çağdaşlaşması için Atatürk ile birlikte çalışan kadının toplumun gerilerine sürüklenmesinin, mızrağın çuvala sığmaması misali gün yüzüne çıkmış olduğu görünmekte… Sanki toplumun içinde, kimi bireylerce, farklı bir rejim, hukuk uygulanmakta…
Kadın,
Her gün şiddete uğrayan kadın… Kimisi, bir bıçakla, kimisi üç kuruş etmeyen mermi ile can veriyor, kadın, anne… Üstelik de yargıdan, devletten koruma istemesine rağmen… Askerlikten muaf tutulma gerekçelerinde, polisin iç güvenlikte gerekliliği belirtilmiş olmasına rağmen, korunamayan kadın…
Toplumda yaşanan günlük olaylar bir tarafa…
Bunun dışında, bir de adalet sisteminde kaybeden kadın var…
Bundan önceki seçimlerde on dört kişi seçilmişken yüksek yargı organına, HSYK’nın 25.02.2011 tarihli son seçiminde sayısı onun altına, altıya düşürülen kadın, anne…
Konuya ilişkin olarak, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan “Yüksek yargıya seçilenler arasında bu kadar düşük kadın oranı hiçbir dönemde olmadı. Bu durum kadına yönelik toplumda yaşadığımız şiddetin ve ayrımcılığın bir yansımasıdır” tespiti, adeta toplumda yaşanan olayları gözler önüne sermekte… (*)
Üstelik de ileri demokrasi iddiasına rağmen, toplumsal faaliyetlerde, devlet kademelerinde 21.yy.da gerilere düşen kadın…
Geçmiş tutumların, yaymaçların etkisiyle olsa gerek, erkeğe üstünlük sağlayan değersizliğine dair düşüncenin tabanda hoş görülmesi neticesinde olsa gerek, kadının toplumda hızla gerilemekte olduğunu görmekteyiz…
Kadın geriliyorsa, ülke geriliyor… Herkes geriliyordur…
Atatürk, kadına “sen getir düşünceni, araştıralım, uygulayalım” düşüncesi ile hareket eden bir lider…
Gerektiğinde korunamayan, toplumdan dışlanan kanının, toplumsal gelişmeye, çağdaşlaşmaya katkısı beklenebilir mi?
Demokrasi, üstelik de ileri demokrasi bu mu?
Orhan KAYA
Sn.Evran
Daha önceki yönetimin başı da bizi emekli alayı kendini alay komutanı gibi görmüyor muydu? Gerçek demokratik anlamda STK olmak zorundayız. Temad genel merkezinin yeni yönetiminin işi zor, kolaylıklar diliyorum.
Sayın. EVRAN,
Aslında genel problemlerimizin başında yazınızda işlediginiz konu geliyor.Bu günlerde bu gibi noktalarda koltuga oturan arkadaşlarımızın konulara yaklaşımı ve bu sınıfı BÜTÜNLEŞTİRECEGİ yerde yanlı-yanlış tutumları ile AYRIŞTIRMAKTADIR.Peki başkan hatalı davranıyor kardeşim o dernekteki onlarca diğer yönetim kurulu üyeleri ve diger üyeleri neden tepkilerini dile getirmezler dersiniz.?
Bu sınıfı koyun sürüsü gören ve kendilerini ÇOBAN zanneden yönetim anlayışlarından tez kurtulmak dileklerimle …
FIKRA veya RİVAYET
Sınavda, “assubayların devrim yapıp-yapamayacakları” sorulmuş.
“yapamazlar” yanıtı (yanlış)
“yaparlar” fakat “hükümeti kurup, ilk amirine teslim ederler”
yanıtı (doğru) imiş.
Sn.Evran,hâlâ kendini kışlada Bl.Bçvş.u zanneden şube başkanları var da,Sn.Abaylı’nın değindiği gibi yönetim kurulu üyeleri ile diğer üyeler ne işe yarar.Bizlerin kışla zihniyetinden kurtulmamız biraz zor görünüyür.Saygılarımla.
Değerli büyüğüm,
Özverili gayretli,kararlı şube yönetimi ve delegelerimizle statükocu zihniyeti aşarak yeni bir yönetimi seçmemiz umutlarımızı yeniden arttırmıştır. Mücadelenin önünde engel olan lokalci ve statükocu zihniyetten kurtulacağımıza olan inancımı da koruyor ve başarı için bunun gerekliliğine inanıyorum. Saygılarımla.
Assubay sınıfını bireysel egosuna kurban eden vesayet uşaklarına camiamız silleyi vurmuş, hak ettikleri dersi vermiştir. Şimdi onlar evlerinde helva yapıyor, parklarda kaldırım taşı sayıyorlar…