TSK. KURUM.
EĞİTİM ÇAĞININ GELİŞMİŞLİĞİNDE.
ÇAĞDAŞ ORTAMA,
UYUM SAĞLAMAK ZORUNDADIR.
İNSANLAR OKUYOR.
AYNI ORTAMDA,
BENZER HİZMETLERİ YAPANLARIN OKULLARINI AYIRMAKLA.
NEREYE VARILMAK İSTENİYOR?
YÖNETİMDEKİLERİN HARP OKULLU OLMASI
VE ETKİN OLMASI.
GEÇMİŞİ , HARP OKULU RUHUNU YAŞATMAKSA GAYE
BURADA BİR YANLIŞLIK VAR DEMEKTİR.
OKULLARI AYRIŞTIRARAK.
İKİ TARAF OLUŞTURULAN,
GERÇEKTE , ALT TARAF- ÜST TARAF.
( GÖRÜNTÜDE ALT STATÜ- ÜST STATÜ )
EĞİTİM VE HAK KISITLAMASI.
EŞİT SÜRELİ EĞİTİMLİ OLMALARINA RAĞMEN,
UYDURUK VE KÖKÜNDE HAKSIZ EĞİTİM DENKLİĞİ
İLE BİRİLERİNE EMEKSİZ HAK VE KAZANIM BAHŞİŞİ,
KAZANIMI VERİLMESİ.
EMEK VERİP EĞİTİM KAZANANLARA DA.
ACISI DERİN BİR SİLLE'DİR, SONUÇLAR.
BAZI AHVALDE .
DAHA ÜSTÜN EĞİTİMLİLERİN,
UYDURUK
"ALT STATÜ " YAKIŞTIRMASI İLE DONANIMLILARIN,
UZMANLAŞMIŞ EĞİTİMLİLERİN ,
ARKALARA İTİLMESİ.
SEN ÇAVUŞ' SUN.
BİLEREK GİRDİN OLDUĞUN YERDE KAL.
FELSEFESİ.
ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCE İLE NASIL TANIMLANABİLİNİR.
DİĞER TARAFTAKİLERE
ŞEHZADE YAKLAŞIMLI DONATILMASI.
OLANAKLARIN YETKİNİN- ETKİNİN
ALTIN TEPSİDE SUNULMASI.
EŞİT SÜRELİ EĞİTİMLİLER ARASINDA
HAKSIZLIĞIN TAAA KENDİSİDİR...
OSMANLI'DAN KALMA,
OSMANLI RUHUNU YAŞATILMASI DAYATILMASI.
BOZUK DÜZEN-( ALAYLI - MEKTEPLİ ) OLGUSU
GÜNCELDE :
HARBİYELİ' LER....
VE DİĞERLERİ….
SONUÇLARINA DÖNÜŞMÜŞTÜR.
NEREYE KADAR SÜRGİT OLACAKTIR.?
KURUM YETKİLİLER.
ÇAĞDAŞ, EŞİT EĞİTİLME YAKLAŞIMINA
VE TEK OKULDA EĞİTİLME SONUÇLARINA
DÜŞÜN ORTAMINA GİRMELİDİR.
TOPLUM OKUYOR.
VE ENGELLENEMEZ.
İNSANLARIN AYDIN, DONANIMLI OLMASI DÜRTÜLERİ.
VE GÜNCEL ORTAM...
GEREKTİRİYOR, ZORLUYOR.
EĞİTİMLİ..
DONANIM KAZANIYOR.
DONANIMLI İNSANLAR DA
BU YAPMACIKLARI-
BEN YAPTIM OLDULARI YUTMAZ.
VE YUTMUYOR.
BİZLER DE İNANDIRICI OLMADIĞINI SÜREKLİ YAZIYORUZ.
BUNLARIN OKUNMASI GEREK.
BİZLER SADECE ÇAĞDAŞ YOL GÖSTERİCİYİZ. .
ÜLKE YÖNETİMİ DEMOKRASİ ORTAMIDIR.
DEMOKRASİLERDE HAKLAR DA EŞİTTİR..
DEMOKRASİLERDE,
KAST SİSTEMİ BENZERİ UYGULAMALARA.
YER YOKTUR.
Mehmet KAYALI
Şimdi bakalım,
Bu gün itibariyle sayımız ne olmuş,
15 Temmuz öncesi 358 olan general-amiral sayısı bugün 196 ya düşmüş..
Kayıp % 44.
39.280 olan Subay sayısı ise hızlandırılmış takviye alımına rağmen ancak
26. 000 yapılabilmiş.
Kayıp % 34
96.340 olan Assubay sayısı ise yine hızlandırılmış 6-8 aylık öğrenim ve eğitime
rağmen 62.700 e ancak çıkarılabilmiş.
Kayıp yine % 34 civarında
Uzman erbaşlarda ise 76.600 olan sayı yine takviye ile 50.000 ler seviyesine
yükseltilebilmiş.
Bunlar temmuz 2017 rakamları.
Ocak 2018 deyiz.
MSB.lığı muvazzaf personel açığının kapatılması için 6 aylık hızlandırılmış eğitim ve
öğrenimle birkaç yıl içinde kıtalara yaklaşık 10 bin subay ve assubayı sevk edeceğini açıkladı.
Yani….
Artık 4 yıllık harp okulu veya 2 yıllık astsubay meslek yüksek okulu öğrenim ve
eğitimi normal süreleri bir süre askıda olacak.
Üniversite mezunlarından taban puan barajı üzerinden binlerce genç muvazzaf
asker olarak hızla orduya alınacak.
Aynı işlem hava kuvvetlerine pilot yetiştirmede de uygulanacak.
Orada da sıkıntı had safhada.
Fetö darbesi TSK da büyük tahribat yarattı.
İstifa ve emeklilikler normal sayıların nerede ise 5 katına ulaştı.
Buna gözaltı, tutuklu gibi sayıları da ekleyin, korku ve endişeleri de ekleyin,
daha da artacağı kesin.
Kötü olan şu…..
TSK nın eğitimli, bilgili, çekirdek kadrosu erirken,
Mektepli denilen çekirdekten yetişme subay ve assubaylar biterken,
alaylı dediğimiz kıtada yetişen daha disiplinsiz, vasıfsız, eğitimsiz
bir kadroya dönüşüm ve kötü bir değişim yaşanacak.
Zaten askeri liselerin kaldırılmış olması ile ortadan kalkan liyakat ve
itaat ile kabiliyet ve komuta sanatı şimdi tamamen ortadan kalkmış olacak.
Yeni model de galiba yeniçeri düzen ve sistemli olacak.
Ne var ki bölgede her an hatta yarın sabah dahi bir sıcak savaş patlamak üzere.
Artık Türkiye de savaş alanının tam içinde.
Ne barış umudu, ne politik çözüm ne de tarafsızlık kalmadı. Bölünme had safhaya geldi.
Bir an önce muvazzaf kadroları %65 barış kadrolarına tamamlamak gerekecek.
Şu anda % 45 ile yürüyen bir TSK var.
İyi olana gelince.
Geçici de olsa;
TSK ya hızlandırılmış öğrenim ve eğitimle istihdam edimek üzere alınacak olanların
hepsi de 4 yıllık sivil fakülte mezunu olacak.
Dolayısı ile Assubay olacaklar göreve 9/3 den başlayacaklar.
Adaletsiz de olsa Başlangıç dereceleri değişecek.
O zaman artık bizlerin de 9/2 söylemimizi artık terk edip 9/3 olarak siyasete
sunma ve talep etme hakkımız otomatik olarak doğmuş olacak.
Aynı emsal değişimi İçişleri bakanlığının kuvvesi olan jandarma ve sahil güvenlik
Komutanlığının akademi ismine geçişten de umutla bekleyeceğiz.
Umuyoruz ki bu bakanlığa bağlı Assubaylar 4 yıllık akademi eğitimi alacaklar.
Bu çok iyi bir şey.
Bazen iyilikten maraza değil, maraza dan iyilik doğarmış ya ….
Bu da inşallah öyle bir şey olacak.
Dün de M.S Üniversitesi rektörünün apar topar Cumhurbaşkanı ile görüşmesinin
ana konularından ve sıkıntılarından birisi de neden bu olmasın…?
Benim ki bir olasılık problemi sadece, denklem değil henüz.
Bir de umut garibin ekmeği hikayesi….
“Ye babam ye “ misali.
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
Türkiyenin ve Genç Cumhuriyetimizin ilk uçak mühendisi, ilk savaş uçağı tasarımcısı
ve üreticisi Assubay Vecihi Hürkuş.
Onu yıllar sonra bu ülkeye kim hatırlattı dersiniz ?
Assubaylar.
Tanıttık ta ne değiştirdik…?
Ne olduğumuz, soyumuz, nesbimiz, kökümüz, kimlerden bu güne kadar geldiğimiz
konusunda bir basamak olsun kazancımız oldu mu….?
Olmadı.
Aksine daha kötü oldu.
Kızları “babamıza Assubay demeyin utanıyoruz o mühendis “ dediler.
Olsun, Onurlandırırız ve daha çok onurlanırız dedik ama,,,,
Yanlış kafalara ters geldik.
Vazgeçtik onuru, haysiyeti…
Devleti aliye nin hükmünde İmajımız ve popülatüremiz dahi bir milim olsun
artmadı;Assubay adından bir zıkkım bir şey olmadı.
Ne cumhuru, ne meclisi ne de devletin ricali , Assubayları daha farklı falan görmedi.
Aradan 90 sene geçti
Cumhuriyet gelişti.
TSK da çok değişti,
Uçaklarımız ABD ve Almanyadan,
Tanklarımız da İsrailden gelmeye başladı.
1951 yılında da Assubaylara subay yardımcısı denilmeye başlandı.
Göreve sıra gelince mazlumlar anımsandı.
2016 da kanlı bir darbe yaşadık.
Adı Ömer Halisdemir olan bir başka Assubay ,hem iktidarı, hem cumhuru, hem de rejimi
kurtaracak bir hamle yaptı;İhanet eden bir generali gözünü kırpmadan öldürdü.
Kendisi de şehit oldu.
Bir süre rahmetli kardeşimize methiyeler düzüldü.
Memleketindeki Niğde üniversitesinin adı ona bahşedildi.
Assubaylığı önemsenmedi. Bu sınıfı zul olduğu yerden yine kurtaramadı.
Sadece, adı ile yad edilir oldu.
O da statüye takılı kaldı.
Bu kahramandan da Assubay toplumuna bir merhem ile ilaç ne acı ki olmadı.
Bir tanesi ülkesine göklerdeki istikbali getirdi. Atasının hedefini gerçekleştirdi.
Diğeri Cumhuriyeti de, devleti de,meclisi de, sarayı da içindekilerle beraber kurtardı.
Bedenine 40 mermi yeme pahasına.
Assubay oldukları içinde hayalleri ile beraber o hayallerinde ebedi alemde havada asılı kaldılar.
Bu gün 12 Ocak 2018,
Bakıyoruz ki……
Hala 10 sene öncesinden sayın Mustafa Erol başkanımızın bizzat dönemin
başbakanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğana yüz yüze ilettiği 9/2 başlangıç derecesi
hakkımız ile , iki kalem olsun emeklilere ve çalışanlara yansıtılacak tazminatlar
konusunda dahi hala en baştayız.
Hala komisyonlarda, bakanlıklarda, buna dair en ufak bir kanun teklifi
ve tasarısı ne acı ki bulunmamakta.
Bırakın 4 yıllık Assubay fakültesi yasasını, sicil affı düzenlemesini,
nasıp iadesini, sosyal ayırımcılığı, görev statüsünü,
Vazgeçtik insanlıktan,,,,,
Tek derdimiz açlık,yokluk artık.
Hala dön başa,dön başa yörüngesinde bir toplum…
Assubay adı mı uymaz vatana,?
Ünvanı mı, kolundaki sarı sırması mı batar yüzümüze bakana ?
Bir türlü bilinmez.
Boşa harcanan ömür, terk edilen dava, atılmayan zırnık adımlar. Yalanlar.
Şimdi Yeni yönetim kurulumuz kapıları, bacaları yeniden inatla zorlamakta.
Bir saatlik KHK. ile çözülebilecek bu kadar basit iki mevzuya rağmen.
Devletin azılı mahkumlarına bile 4 defa af gelirken % 96 sı Assubaydan mürettep
tam 24 bin nasıp kayıplı, eksik kademe ve dereceli askere emekliliğinde dahi
yokluk ve yoksulluk utancı yaşatılmakta iken .
Dünyada böyle bir kasti ayırımın ve alayın eşi emsali yok iken.
Cumhuriyetin Assubaylarını ve emeklilerini “ Müslüman kardeşler “ yapmak ve
görmek arzusu ve basireti mi acaba bu ard niyetler…” demekten bazen kendimizi alamıyoruz.
Biz kendi kurban olmuş halimize utanıyoruz,
Sorumlu ve sorumluluk gerektiren makamlarımız utanmazken….
Bu nasıl bir anlayış ,nasıl bir bakış diye şaşırırken.
İmama, hacıya, hocaya, Suriyeliye, ıraklıya, gazzeye, kudüse, trilyonlar akarken,
görünmez eller maliye ile yastık altı bütçe ve ödenekten bir talimatla yardımlar akıtırken….
Sayın Bakanımız, söyler misiniz…?
Önünüze hangi iyi niyeti ,hangi sadakati koyamadık acep…?
Hangi, kanı, hangi kefeni….?
Saygımla.
Adnan Fuat Özdemir
Yıllar yılları takip ederken insan oğlunun gerçekler ile yüzleşmesi ve konulara yazar çizerlerin
aktarımları ile bir noktada resimi aktararak gerçekleri görmesi sağlanıyor.
Vatan denince akan sular dururdu, ne oldu bu insanlara? Neler oluyor?
Ne icraatlar, ne inanılmaz işler yapılırken... Herkes sessiz, suskun, susturulmuş.
Bezgin, umutsuz du taki yeni Temad yönetimi direksiyona geçinceye dek.
TSK içindeki akıl almaz gelişmeler yıllardır komuta kademesinin biz Assubaylara yaklaşımı her anlamda
akıl tutulması gibi.
Tsk ‘nın olmasa olmazı bizler YETER diye yıllardır haykırıyoruz.
Bu coğrafya ilk bakışta bir kara parçasıdır.
Bu kara parçası tehlikeye girdiği zaman, uğrunda kanlar dökülür, canlar verilir.
Nice analar yavrularını, nice gelinler yiğitlerini yitirir. O zaman bu coğrafyanın taşı, toprağı, dağı, ırmağı
başka bir anlam taşır. Bu millet en çaresiz sanıldığı zamanlarda şahlanır.
Her biri düşmana aşılmaz bir engel ve bir uçurum olur.
O toprak parçası hemen baş tacı edilir.
Bu cansız coğrafya, her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bir vatan olur.
Peki bu sistemde neden TSK komuta kademesinin yaklaşımı bu denli negatif.
Reform söylemlerinin bir dönem ön plana çıktıgı günler geride kaldı,sessizlik hakim bu günlerde.
Her ne kadar bir emekli assubay olarak silahlı kuvvetlerimizle övünsek de ve bu gücün içinde yirmi beş yıl
emek vermiş bir kişi olarak, GENELKURMAY BU YÜZYILA YAKIŞIR, SİLAHLI KUVVETLERİMİZE YAKIŞIR,
REFORMİST ATILIMLARDA ÇOK GEÇ KALMAMIŞMIDIR.?
Bu bir gercektir ve karşımızda tüm çıplaklığı ile DURMAKTADIR..
Üstelik verilen sözler net biliniyor arşivlerde duruyor,tozlu raflarda bekliyor.
Ana konu sadece ve sadece sosyal adaletin temini değilmi ? Yani paylaşımda biraz insaf .
Ekonomik değerlerin dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesini, sosyal planda imtiyazlı durumlara gelen
kesimin sebeplerin ortadan kaldırılmasını öngören ilke; sosyo-ekonomik hayatta sağlıklı, dengeli bir düzenin
kurulup işleyebilmesi için adalet beklemek hakkı değilmi?
Biz Assubayların. BU YIL BU KONU AÇIKLIYA KAVUŞMALI VE KÜLFETTE VE NİMETTE ADALET SAGLANMALIDIR.
Biz Assubaylar bu vatan topraklarının yılmaz savucuları olarak duruyoruz.
Bizlere uygulanan inanılmaz ayrımcılık yüregimizi kanatırken bile tereddütsüz bu ülke ve ordumuz için terimizi,
kanımızı döktük canımızı feda ettik etmeye de devam edeceğiz.
Tarih bu yaşananları not etti.
Yıllar yılları takip etti şimdi yaşanan resmi acaba nasıl okuyorlar komutanlar...
Artık bu ülkede her konu biliniyor. Önyargılarla sosyal ekonomik ve insani haksızlıklara uğratılıp sadece göreve
ve ölüme gönderilirken hatırlanan dağbaşı karakollarında imkansızlıklarla kahramanca görev yapan Assubayları da.
Üstelık sıfır tazminat ile bıraktıgınız yüzbinleri rahatmısınız! hükümetler,komutanlar.!
Tüm tazminatları alır iken, doğuda teneke barakalarda büro memuru statüsünde altında görülüp tazminatsız
görev yapan vatandaş assubaylar kimin umurunda? Türkiye'de "adalet bu mudur?" ya da
"adaletin terazisi mi şaştı?" gibi soruları gündeme getiriyor.
Demokratik ülkelerde 'güven' denildiği zaman akla gelen sosyal adalet degilmi ?
TBMM de bizim ile ilgili yasalar tozlu raflarda bekletilirken, konu ülkenin öz evlatları olunca bir gecede her şey bitiyor.
İşte size demokratik ülkede güven duygusunun geleceği nokta! Daha taze bu günlerde pilotlarımıza bir çırpıda
her zaman oldugu gibi 10.000 TL İLAVE verilen parada gözümüz olamaz AMMA insaf be diyoruz..
Kime güveneceğiz, söylermisiniz? Assubaylar TSK’nın renğidir,ana direğidir,olmasa olmazıdır.
ATİLLA ABAYLI
Bu sefer,
2017 biterken bir yılın değerlendirmesini ilk kez Türkiye üzerinden dışsal olarak değil de;
Temad üzerinden içsel olarak yapmak istedim.
Neden mi…?
İç barışı ve huzuru hala sağlayamadık ta ondan.
Ne var ki…
İçsel meselesini çözemeyen bir STK nın siyasete, hükümete, sisteme karşı olan davasını
kazanmasını da asla bekleyemeyiz.
Neleri becerdik, nerelere geldik. Kimleri kırdık üzdük…
Kim için……?
30 Kasım günü olağan genel kurulunu yapan emekli Assubaylar eski başkanlarını şiddetli
bir tepki ve öfke ile layık olduğu yere yani sıradan emekli toplumunun içine gönderdiler.
Giderken de, kışkırtma ile falan değil ha; bu kendini beğenmiş kişinin o halde bile hala
toplumunu aşağılayan, köle gibi gören o vücut dili ve ağız dilinin yaydığı öfke ve nefrete
karşı on kat daha biriken bir öfke selinin fışkırdığı bir dille yanıt vererek ;
“ yuhalayarak “ gönderdiler.
Bundan da kimse nemalanmaya, mağduriyet edebiyatı yapmaya umarım kalkışmaz.
O salonun onurlu delegeleri, tahrikle değil, yürekten bir haykırışla karunluk, tiranlık,
sultanlık dönemini de yıkıp attılar.
Sultan “ TEMAD “ dediler.
Filmi geriye sarıp belgeselden geçmişe şöyle bir yolculuk yapalım mı…. ?
Yapalım.
Ne acı ki bu hastalıklı kişilik, bu mazlum topluma o kadar büyük zararlar verdi ki,
onarılması da belki birkaç yıl sürecek.
Neler mi yapmadı…..
Önce en organizeli zamanda davaya inanmış ,on binlerce Assubayı hükümetin
savunma bakanının uzaklardan gelen bir telefon talimatı ile bir anda ortada bıraktı.
Binlerce emekli, genç, kadın, evlat, Assubay yıkıldı, inanamadı.
Sel olmuş, tufan tsunami olmuş o devasa dalga ,bitti. Bitirildi.
Bu Karun , biriken tam 2 trilyon lirayı da uyduruk ve sahte bir dünya Assubaylar günü
icat ederek har vurup harman savurarak bitirdi.
Genel merkezin yönetiminde, danışma kurulunda, davasında fiilen bulunması gereken
onca birikimli dava insanını “yerimde gözleri var “ ego ve korkusu ile inanılmaz yalan ve
iftira ile usulsüzce utanmazca tek bir talimatla biatındaki sözde yüksek disiplin kurulunca
ihraç etti.
Toplumunu ikiye böldürüp birbirlerine kırdırdı.
Bu iş içinde aynı kapıkulu askeri gibi sadece kendi koltuğunu korumak uğruna bazı
emekli arkadaşlarımızı kullandı. İşi bitince onları da paçavra gibi kapının önüne koydu.
Hatta bazılarını da acımasızca aynı usulle ihraç etmekten çekinmedi.
Bazı arkadaşlarımızı da bazı özel vaatlerle ve konforlu ağırlama ile, akıllarını çelerek,
düzgün insanlar aleyhine yazılar yazdırdı, üzerlerine saldırttı, tehdit ettirdi.
Utanmazca, bu yolda Temad ı kullandı.
İzansızca herkesi birbirine kırdırdı.
2012-13 yıllarındaki Dünya Assubaylar günü yürüyüşlerinde mesleki ve mali haklarımıza
dair en ufak bir pankart, konuşma, yazılı ve sözlü eylemde bulunulmasını dahi yasaklattı.
On binlerce emekliyi ellerinde Türk bayrakları ile 23 Nisan çocukları gibi yürüttü.
2013 Dikmen kapısı protestosunda ve Abdi ipekçi büyük buluşmasında da yine ekmek
adaletimiz ve haklarımız adına en küçük bir eylem ve söylemde bulunulmasına müsaade etmedi.
Komik ve medyanın alaya aldığı yanlış ve zamansız saçma bir ölüm orucu eylemi
gösterisi ile de Assubay davasını sulandırdı.
Üstüne kilo bile aldı.
2014 ten itibaren her şey bitirildi. Herkes susturuldu.
Temad ticarethane haline dönüştü. Deli saçması projeler ve ortaklıklar kuruldu.
Beyefendi aylık gelirini 3 e katladı.
Bu arada İstanbul İl başkanlığı şubesi içindeki tam 1300 onurlu üyesi ile kapatılıp
hain ilan edildi.
“Benden yana hakkım helaldır “ diyen arkadaşımız ta Ankara dan gelip polis zoru ile
şubeyi kapatmak için görevli arkadaşlara saldırdı.
Özellikle son 3 yılda, inanılmaz bir bitiş ve çöküş senaryosu hayata geçirildi.
İktidar partisi ile halvet edildi. Sözler, ikballer alındı.
Temadın kasası, geliri, yatırımları eksildikçe eksildi, küçüldü…
2017 Kasım devir bilançosu ile de nakitte 110 bin toplamda 400 bin liralık
bir kayba kadar gelindi.
İçi boş, sıfır metre yol alınmış, kasası tamtakır, enkaz bir Temad teslim edildi.
Kurduk dedikleri onca yatırımla Temad bu kadar borçlu hale geldi.
Umuyoruz bunlar tek tek topluma ibra edilecektir.
Bu gün Sayın Hamza Dürgen ve değerli bir yönetim denetim ve disiplin
kurulu görev başında….
İstedikleri de yeni bir beyaz sayfa açmak.
Hasretleri de herkesi dava çınarının altında buluşturmak.
Bu onların yapması gereken bir zorunluluk. Yoksa bu dava toparlanmaz.
Ne var ki…..
6 yıl boyunca umarsız, çıkarsız, Ahmetin kapısından beslenmeden, ondan bir çıkar
gözetmeden, Temadın güzel ve paralı dönemlerinden bir kuruş olsun dahi asla
nemalanmadan, kendi kuruşu ile kalemini alıp, yazan çizen, kendi üç kuruşu ile
yollara dökülen onca dava insanı çok ağır bedeller ödemişlerdir.
Mesela “hain “ olmuşlardır, “ fetöcü” olmuşlardır, “ ajan” ve “ provakatör” olmuşlardır.
Milletin önüne ,arenaya, aslanlara yem yapılmak üzere izansızca ahlaksızca atılmışlardır.
Bir çok gerçek dava insanı, ne kanuna, ne de Temad tüzüğüne uymayan usul ve yöntemle de
ihraç edilmişlerdir.
Bu gün bu defterin yeni beyaz sayfasında ne yazık ki hemen silinemeyecek bir leke,
ve pislik vardır.
Önce temizlenmelidir.
Nasıl derseniz…?
Önce 6 yıl payitahtan beslenip, lale devri saltanatında saz çalan arkadaşlarımız,
o izansızca insan onurları ile oynadıkları, şereflerine, haysiyetlerine saldırdıkları,
masum dava arkadaşlarından açık ve net ifade ile özür dileme erdemini göstermelidirler.
Bu elzem dir.
“benden yana hakkım helal “ diyerek kurnaz bir uslupla sıyrılmak değil.
Çünkü Keser döneminde infaz edilen bizler ihraçlı olmasak, belki de bu gün
Temadın yönetim organlarına seçilebilme başarısı göstermiş, davaya büyük katkı
ve hizmet sunmuş bireyler olabilirdik.
Bu haktan bile mahrum edildik.
Gelelim bir de yapılan başka bir ahde vefasızlığa,
Kasım ayında yapılan olağan genel kurulda tüzük gereği ihraçların görüşülmesi ve
karara bağlanması gerekirken bu yapılmamıştır.
Eski yönetim kasıtla bunu gündeme koymamıştır.
Burada yeni seçilen Yönetim kurulumuzun da büyük ihmali olmuştur.
Bu önemli maddeyi önerge vererek gündeme aldırmamışlardır.
Çünkü ihraçların genel kurulda gündeme alınması konusu proğramlarında gösterilmiş
ve söz verilmiştir.
Yine bana göre;
Sayın Ahmet Keser in genel kurulu iptal girişimine ve kayyum ataması için kendisini
veya biatlı personelini öne atarak bunu mahkemeye taşıma gayretine gerek yoktur.
Gelsin benden dilekçe istesin vereyim.
“ İhraçların gündeme alınmaması ve görüşülüp karara bağlanmaması bir suçtur
ve mağdurların başvurusu halinde genel kurul iptali sebebidir.”
Ama bizler bunun derdinde değiliz olmayız, olmadık ta.
Hala derdimiz;
mazlum sınıfının artık ekmek yemesi, iade edilmeyen insan adaleti .
O yüzden barışmasını bilmeliyiz.
Özür dilemesini de.
Bu gün arzulanan İç barış ve kucaklaşmanın tek yolu;
Altı yıllık dönemde Ahmet Keserin tüm günah ve yanlışlarına çıkar ve
destek olanların; tamamen masum ve davadan başka çıkarı olmayan
insanlarımızdan varsa sarf ettikleri ahlaksız söz ve hakaret
“ derhal özür dileyip” kucaklaşmalarıdır.
Bu dava bu içsel öfkenin yatıştırılması ile çözüme çok yaklaşacaktır.
İlk adımı göstermelik değil, içtenlik ve pişmanlıkla atması gerekenlerin de
Ahmet Kesere sultanlık saltanatında gölgelik, jandarmalık yapanlardan
gelmesi en adil ve adaletli olan yoldur.
Çünkü bu arkadaşlar suçlunun ve güçlü olanın yanında yer almışlardır.
Mazlum ve savunmasız ,korunmasızın değil.
O yüzden mağrurun mazlumdan özrü gerekir.
Yeni yönetim kurulumuzun, eski yönetime ait tüm mali bilançoları,
şirketlerin faaliyet ve hukuki yapılarını, kuruluş belgelerini, işleyişini,
işletme ve ortaklıklarını, bu güne kadar ki harcamaları, faturaları, davaya ait
yapılanları, yapılmayanları en ince ayrıntısına kadar inceleyip toplumla
paylaşması en büyük beklentimizdir.
Varsa eski genel başkan hakkında yasal suç duyurusunda bulunulması da
hukukun gereği olan işlemdir.
İçimizdeki yanlışları ve kötü zehirli mantarları yok etmenin tam zamanı ve ortamıdır.
Adalet asla etrafından dolaşıp geçeceğimiz bir engel ve yöntem değildir.
Yeni yönetim bunu göstererek kucaklaşmayı sağlayacaktır.
Adaletle davranacak,bizleri birleştirecektir.
Genel Başkan bu kişiliğe ve karaktere çok uyumlu bir arkadaşımızdır.
Yapılması gereken,
Suçlular ve güçlüler dışarı….
Doğrular ve mazlumlar içeri dönemini başlatarak…
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
Adana’nın bağrından çıkıp, asker olacağım diyerek Ankara yollarına çıkan bir gencin başarısıdır.
O, uzun yıllar vatanına büyük bir aşkla bağlı kalarak şerefi ve onuru ile emekli olan assubaydır.
Es son görev yeri Şırnak/Silopi’den gözü yaşlı ayrılmış, üniformasını çıkararak artık ülkem için
asker olmasam da faydalı işler yapmalıyım diyerek iş hayatına atılmıştır.
Son yıllarda steak şeklinde açılan restaurantların kurulmasında tecrübeli olan, aranan isimdir.
Ekip arkadaşları ile birlikte kısa sürede İstanbul’da steak restaurantları ile döner büfeleri kurulmasında
ciddi yol almış, önde gelen kişi olmuştur.
Mütevazi kişiliği ile görenleri halen hayrete düşürür.
Başında bizzat durarak yaptığı iş yerleri faaliyetlerine devam etmekte, müşteri akınına uğramaktadır.
Eğer yolunuz bir gün Büyükçekmece’den Hadımköy otoyol bağlantı yoluna düşerse pelikan hill sitesinin
yanında bonfil et firması için yaptığı, her metre karesinde imzası olan, her yerini santim santim bildiği,
Steak Hause isimli restaurantı görebilirsiniz.
Ünlü ünsüz herkesin uğrak yeri olmuştur.
Restaurantın sunduğu yemekler ayrı bir tad. Bu aralar milyonluk büyük bir fabrika kurma telaşında,
kolay kolay iş yaparken sohbet etmez, hatta biraz da serttir.
Gevşekliği sevmez, planladığı hedeflere ulaşmak için gündüzünü, gecesini katar, hafta sonu demez çalışır,
kafa yorar,
Arkadaşlığı ise bir o kadar keyiflidir.
Bonkördür.
Herkese yardım etmek ister, sohbetine doyum olmaz. Askerlik değildir genel olarak sohbeti.
Ben rabbimin elverdiği şekilde başımı eğmeden, eğdirmeden görevimi yaptım. Şimdi bu sektörde vatanıma
ve milletime nasıl faydalı olurum derdinde. Ekmek kavgası der, birçok kişiye yardımcı olmaya çalışır.
Konuşmalarında, politika, spor, sanat vs. göremezsiniz, iş ve finans ağırlıklıdır.
Onunla konuşmak için bu konularda bilgi birikiminiz olmalıdır.
Başka da en büyük ilgi alanı TSK. sayesinde biz bu yerlere geldik.bizden sonra gelen assubay kardeşlerimizde
daha iyi yerlerde olmalıdır düşüncesiyle astsubay eğitimine önem vermesidir.
Eğer onunla tanışmak isterseniz lüks restaurantlar da aramayın, pazarda, bir çay bahçesinde görebilirsiniz.
İşte böyle birisidir, içimizden, kendisini özel sektörde de ispatlamış, nice başarılı assubaylardan birisi,
örnek aile babası, değerli dostum Mehmet, Mehmet, TSK lerinde yetişmiş nice assubaylardan birisidir.
Bugün aldığı bu terbiye ve başarının arkasında TSK.lerinin ve ailesinin payı çok büyüktür.
Eğer biz assubaylara verilen eğitim imkanları bugün artırılmış, subay adayları ile eşit şartlarda birlikte
dört yıl okutulmuş ve mezun olunursa nice Mehmet’lerin çıkması hiçte zor değildir.
Mehmet gibiler artıkça şanlı Türk ordusunun kalitesi yükselir, yine bu vatan evlatları özel sektörde
sayıları artıkça ekonomik ve istihdam alanında ülkemize katkıları çoğalır.
Özel sektörde başarılı olacak nice Mehmetler dileğiyle……
(*) Bu yazı 1989 mezunu Emekli Jandarma Assubay Mehmet Babagiray’a ithaf edilmiştir.
Hamdi Öyke Beylikdüzü – İstanbul
Emekli Assubayların yaşamlarını biraz daha ekonomik hale getirmek için umutla bekler
iken kendi içimizde alternatif olarak neler yapılabilir diye şöyle bir kafa yorayım dedim.
Kısa bir beyin egzersizi yaptım. Bakın neler buldum.
Mesela; GSM şirketleri ile (vodafone, turkcell, avea ) bir protokol yapılarak Assubay ve
uzman erbaş emeklileri ile aileleri için özel ekonomik hat tarifeleri anlaşması yapılabilir.
Türkiye Belediyeler Birliği ile anlaşılarak şehit yakınları ve gaziler ile 65 yaş üstü
emeklilere uygulanan ücretsiz ulaşım araçlarından istifade hakkı çok düşük bir
bedelle ve özel bir kartla tüm emekli assubay ve uzman erbaşlara da sağlatılabilir.
Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurularak yine tüm emekli assubaylar ile uzman
erbaşlar ve aileleri ülkemizdeki tüm müzelerden ücretsiz yararlandırılabilir.
Yine aynı bakanlık kanalı ile emekliler ve ailelerinin tüm devlet tiyatrolarından
indirimli bir ücret karşılığı istifadesi sağlatılabilir.
Yine tüm emekli assubaylar ile uzman erbaşların ilk ve orta öğretim ile lisede
okuyan çocuklarının parasız yatılılık ve karşılıksız burs imkanlarından direkt
olarak istifadesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yapılabilir.
Aynı şekilde üniversitede okuyan çocuklarına da yurt ve karşılıksız burs
önceliği tanınmasını sağlanabilir.
Her ildeki Temad İl Başkanlıkları ; özellikle çok pahalı olan ağız ve diş ile göz
özel kliniklerinden ve hastanelerinden daha ekonomik ve düşük ücretle tedavi
için de bölgelerindeki tanınmış özel hastanelerle özel anlaşmalar yapabilirler.
Yine İş -Kur ile protokol yapılarak, çalışmak isteyen ve işkur a başvuran emekli
assubay ve uzman erbaşlara iş bulmada öncelik sağlatılabilir.
Emekli personelden çalışmak için istekli olanlara tüm okullarda, kamu kurumlarında
özel tesis ve işletmelerde,site avm ve rezidanslarda, bankalarda, güvenlik amir ve
görevlisi olarak personel istihdamı için “TEMAD GÜVENLİK “ adı altında özellikle
büyük illerde örgütlenebilecek şekilde şirketleşme projesi hayata geçirilebilir.
“TEMAD KASKO VE ARAÇ SİGORTACILIK” şirketi daha profesyonel personel ve
daha özel VE MÜSTAKİL işyerlerinde rekabetçi bir hizmet projesi ve reklam
yatırımıyla çok kazançlı bir sektör haline getirilebilir.
“TEMAD KARGO VE TAŞIMACILIK “ adı altında kurulacak bir şirketle özellikle TSK nın
tüm mektup, koli ve taşıma hizmetleri ihale ile güvenlikli olarak yapılabilir.
Üyelere açık eşit katılım paylı örneğin aylık sabit 100 TL gibi bir katılım payı ile
gerçek bir “ TEMAD GAYRİMENKUL “ şirketi açılarak arsa ve bina alım satım ticareti yapılabilir.
TEMAD bünyesinde bir yazarlar kulübü oluşturmak, tüm günlük yazar çizer ve kitap
yazarlarımızı buluşturmak ve bu alanı teşvik etmek sureti ile etkili bir medya gücü
oluşturması sağlanabilir.
Eşlerimiz ve çocuklarımızdan oluşturulacak en büyük “ TEMAD KADINLAR BİRLİĞİ”
STK.sını kurmak ve dava mücadelesinin kadın gücünü devreye sokmak suretiyle siyasete,
ve tüm iktidar kurumları ile kurullarına Assubay eşleri ile en güçlü taarruz başlatılabilir.
TEMAD gençler kulübü kurmak; Tüm evlatlarımızı, o kulübe üye yapmak ve yönetimini de
gençlere bırakmak sureti ile, Bu kulübün, ATATÜRK ün hedef ve ilkeleri doğrultusunda
eylem ve faaliyette bulunması için hedef oluşturulabilir.
TEMAD Genel Merkezince her ay bir ilimizdeki İl Başkanlığı organizasyonunda A-Subay,
Mali haklar, Fakülte statüsü ile sosyal gelişme ve yeni TSK yapısında Yeni Assubaylar
konulu seminerler ve çalıştaylar düzenlenebilir.
Herkesin fikrini, görüşünü, tartışmasını rahatlıkla yapabileceği, genel merkez editörlü bir
TEMAD SERBEST KÜRSÜ sosyal sayfa ve sitesi hizmete açılabilir.
“ ASKER HAKLARI BÜLTENİ “ adı altında 8-10 yapraklı gazete tarzı bir fikir gazetesi
çıkarılarak özellikle kamu kurumlarına, yargıya, tv kurumlarına, bakanlıklara dağıtılabilir.
Assubay orduevleri, kamplar ve tesislerdeki tesis istifade kapasitesi ve fiziki alanlarının
önümüzdeki 3 yıl içinde tam 2 katına çıkartılması adına MSB. ile sıkı bir diyalog ve çalışmaya girilebilir.
Assubayların özlük, yüksek öğrenim, adalet, hizmet, görev, statü gibi temel sorunlarını
tek bir kırmızı kitapçıkta toplayabilecek bir AR-GE şubesi hizmete sokularak tüm
bilgi birikim ve donanım ile dökümanları burada KOZMİK ARŞİV adı altında toparlanabilir.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Umarım okunur, ve daha da değişik çağdaş, değerde güzel fikirler ilave edilir.
Sizin ve sevdiklerinizin yeni yılını kutlar, Sağlık,refah,huzur,başarı ve mutluluk
dolu nice yıllar dilerim
Saygımla
Adnan Fuat ÖZDEMİR
ASSUBAYLAR KAPI KULU ASKERİ Mİ ?
15 Temmuz kalkışmasından sonra ülkede olağan üstü hal ilan edildi. 18 ay geçti OHAL hala devam ediyor.
Diyeceksiniz ki en yukarıdaki başlıkla ne alakası .
Bir bakalım.
Assubay toplumu tam 16 yıldır AKP iktidarından ne bekliyor.
“ Özellikle ve ilk öncelikle emeklisinin gerçekten vahim durumdaki yoksulluğunun ortadan kaldırılmasını.”
Diğerleri ikincil aciliyetler.
Bu elzem, en hayati, adeta sözün bittiği yer.
Bittik, tükendik.
Emsalimiz kim.?
Bizimle aynı hizmet süresinden emekli olan Subaylar.
Bizden tam % 45 daha fazla emekli aylığı alıyorlar.
En düşük rütbedeki yarbayla kısaslıyoruz ha……
Çözüm ne.?
Çalışan Assubaya da bir tazminat kalemi bulup emeklileri de kanunla bu düzenlemenin içine almak.
Tazminatın adının bir önemi yok. Yeter ki tüm emeklilerimizi kapsasın.
Biz Burada işte tam bu konumdayız.
Resim bu… yırtık mı yırtık.
Acil talebimiz de bu.
Kaç yıldır bu hükümetle ve genel kurmay ile boğuşuyoruz….?
Tam 16 yıldır.
Topu topu kaç adama.
En fazla 150 bin kişiye.
Ne vereceksiniz…?
600-750 TL. arası bir sosyal denge tazminatı.
Gelelim devlet kısmına
Hükümet ne yapacak..?
Milli Savunma Bakanlığı yetkin müsteşarları ve danışmanlarına 4 satırlık bir kanun teklifi
veya elinde imkanı var iken kanun hükmünde kararname teklif metni hazırlatacak.
Dört satırlık.
Bir saatlik iş.
Teklif meclise gidecekse ilgili Komisyona gelecek ve iki zırzır bir mırmırla kabul edilip doğru meclise…
Velev ki komisyon marifeti ile gitmeyecekse KHK ile çıkacaksa komisyondan bakanlar
kuruluna oradan da doğru saraya onaya.
Hepsi bu.
Bakalım şimdi….
“sizi anlıyoruz,elimizden geleni yapacağız “
diye bizi yıllarca avanak apti veya şaban oğlu şaban yerine koyan hükümet bakın son
18 ayda OHAL İLE ÇIKARDIĞI KHK . LARLA neleri yapmış…..
-Önce yüksek Askeri şuranın yapısını sil baştan değiştirmiş.
-harp akademileri, askeri liseler ve assubay hazırlama okullarını komple kapatmış.
-Üç günde Milli Savunma üniversitesi kurmuş.
-Kurmaylar içinde içine özel enistitü oturtmuş.
-genel adı GATA olan tüm askeri hastaneleri 6 saatte sağlık bakanlığına devredivermiş.
-Üç saatte Askeri yargıtayı kaldırmış Hepsini adalet bakanına devretmiş.
-Tüm Kuvvet komutanlıklarını 12 saatte Gen.kur dan alıp MSB. na bağlamış.
-Sb. Asb. Atanma yetkisini MSb na bağlamış.
-TSK. ya personel teminini de MSB. ye bağlamış.
-Jandarma ve sahil güvenlik komutanlığını 7 saatte hooppp genelkurmay'dan alıp hemen
İçişleri bakanlığına devretmiş.
-Hemen de Akademisini kurmuş.
Kahraman albaylarımıza bir an önce emekli olsunlar da karargahlarda iş arama derdi bitsin
diye kıyak emeklilik tazminatı bağlanmış…
Tam 20 dakikalık teklifle…
Şimdi Bakanlığımız diyecek ki….
Kardeş atıp tutma… para vardı da biz mi vermedik…
Devam edelim o halde .
Mesela daha 2 gün önce yine KHK.
Gemlik ilçesinin başka yere taşınması kararı verilmiş. Maliyet milyarlarca..
700 bin işçi taşeronluktan kurtarılıp kamuda kadrolu olmuş, maliyet milyarlarca
Hükümet tam 130 bin memur alımına karar vermiş.
Maliyet milyarlarca..
Tam 3 bin mahkum da yine ceza evlerinde yer kalmadı diye tahliye edilmiş.
10 bini de açık cezaevlerine alınmış.
Mahkumlar bile unutulmamış.
Bakın KHK larla neler yapılmış.
Kimlere de ne yapılamamış….
ASSUBAYLARA BİR TAZMİNAT KALEMİ BULUNUP TA EMEKLİ SUBAYIN YAKININDA
İNSANCA ,ADİL BİR GEÇİM VE YAŞAM SÜREBİLMESİNE İMKAN BULUNAMAMIŞ.
BÜTÇEMİZ YETMEMİŞ.
TAZMİNATA İSİM DE BULUNAMAMIŞ.
İSİM BABASI DA.
Halimiz bu.
Hükümetimiz de bu.
KHK. da bu.
Aslında mesele şu….
MSB lığı Assubaya sıra gelince dürbünü ters çevirip bakıyor olmasın.
Ne yazık ki galiba gerçek bu….
Saygımla.
Adnan Fuat Özdemir