2013 Yılında bir Kuvvet K.lığımız Askeri Personel kanununda şu şekilde bir değişiklik talep etmişti.
“Astsubaylardan, hazırlık sınıfları hariç olmak üzere bitirdikleri fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okullarının öğrenim süresi iki yıl olanlar 9 uncu derecenin 2 inci kademesinden,
üç yıl olanlar 9 uncu derecenin 3 üncü kademesinden,
dört yıl ve daha fazla olanlar 8 inci derecenin 1 inci kademesinden göreve başlarlar.”
Bu teklifin de mimarı sayın Fahrettin BAĞRI dır.
Bu olumlu ve iyi bir adımdır.
Temad dışında (neyin içindeler ki ) bazı gurup ve oluşumlar tarafından yakın bir tarihte ;
MSB. Üniversitesi bünyesinde bulunan Askeri Okullardan sadece 2 yıllık öğrenim statüsüne tabi olan Astsubay Meslek Yüksek Okulunun da 4 yıllık lisans öğrenim statüsüne kavuşturulması konusu 2016 da resmi başvuru ile talep edilmiştir.
Bu konuda akli ve sağduyulu insanlarca mail, mektup, dilekçe ,tweet kampanyaları da ayrıca düzenlenmiştir.
Subay; Harp okulunu bitirse de dışarıdan sivil fakülte kaynağından tedarik edilse de, öğrenim statüsü her iki tarafta da 4 yıl olacağı için illaki başlangıç derecesi herkes için 8/1 dir. Bir iç adaletsizlik yoktur.
Gelelim Assubaya,
Astsubay Meslek Yüksek Okulundan göreve başlayan Astsubayın başlangıç derecesi 9/1 dir. ( Oysa olması gereken başlangıç derecesi 9/2 olmalıdır. )
Sivil kaynaktan istihdam edilen Astsubayın ise başlangıç derecesi personel 4 yıllık lisans mezunu olarak üniversite kaynağından tedarik edildiği için 9/3 tür. ( Oysa onun da 8/ 1 olması gereklidir.)
Bu gün bu şekilde sağlanan kaynak istihdamı sayesinde aynı yıl göreve başlayan aynı devre iki Assubayın başlangıç derecesi arasında tam iki kademelik bir fark oluşmaktadır.
Bu da TSK da Assubaylar arasında hele ki aynı dönem ve emsal mezunlar yani devre arkadaşları arasında tam 2 kademelik bir fark uçurumuna sebep olur ki, bu da içeride, mali ve ekonomik kaos, kargaşa, bölünme anlamına gelir.
Diyeceksiniz ki, ne var canım, Askeri mektepli de dışarıdan okusun 4 yıl veya 2 yıl daha fark okuyup bitirsin üniversitesini o da alsın derecesini,
Mesele 2 yıllık Askeri okul mezununun kendi nam ve hesabına aradaki farkı kapatma meselesi değildir.
Mesele anayasal eşitlik statüsüdür. Siz Dışarıdan 4 yıllık fakülte mezunlarından da Astsubay alıyorsanız, 4752 sayılı kanunu da 4 yıl yapmak zorundasınızdır.
Subay sınıfında başlangıç derecelerinde böyle farklılık var mı…..
Yok.
Hepsi de 8/1 den başlıyor.
Çünkü Anayasa;
Subaya meclisten kanunla, verdiğini, resmi gazete ilanı ile verdiğini, Assubaya, “yapabiliyorsan, gücün yetiyorsa kendi nam ve hesabınla becer “ adaleti ile tecelli ettiriyor.
Kanunlar la belirlenen statü iki ucu açık olmaz. Ya iki yıllıksınızdır, ya da 4 yıllık.
Bu hem rütbe hem de hizmet yıl ve süresi ile başlangıç derecesi üzerinden emsaller arasında hukuksuzluk doğurur.
Astsubay sınıfındaki insanlar bu saçma sapan karışık öğrenim statüsü sebebiyle gösterge tablosunda oluşan aradaki bu 2 kademelik aşağılayıcı farkı kapatmak için kendi başına bir de nam ve hesapla dışarıdan üniversite bitirerek çile çekmek zorunda mıdır.?
Ahmet 4 yıllık üniversite mezunu idi. Sınava girdi 2018 mezunu olarak göreve başladı Başlangıç derecesi de 9/3 oldu.
Mehmet te Astsubay Meslek Yüksek Okulundan 2018 mezunu olarak göreve başladı .başlangıç derecesi ise 9/1 oldu.
Ayın 15 i oldu, maaş günü geldi. Bankaya gittiler.
İki devre arkadaşından Ahmet ilk aylığını 2 kademe yukarıdan alırken ; meslek yüksek okul mezunu Mehmet ondan tam 2 kademe aşağısından ilk aylığını aldı.
Bu mali eşitsizlik ileride izah edilemez. Savunulamaz.
Böylesi bir mali yasal düzenleme Assubayları kendi içinde bölüp ayrıştırır.
Bir örnek te Sayın Fahrettin Bağrı büyüğümüzün.
“ Ahmetle Mehmet üniversite mezunu. Subay olmak için M.S üniversitesinin sınavına katıldılar.
Ahmet Subay oldu. Mehmet ise Astsubay.
Ahmet 8/1 den başlar iken Mehmet ise Astsubay olduğu için ondan 1 kademe aşağıdan başladı.. Oysa ikisi de 4 yıllık fakülte mezunu değil mi….?
Mehmet te gidip yargıtaya dava açtı… ne olacak şimdi.?
Subay ile Assubayı aynı fakülte ile kıyaslarken oluşan adaletsiz bir kademelik fark,
Astsubay Meslek Yüksek Okulunu bitiren Assubayı ,dışarıdan 4 yıllık fakülte bitirip te gelen Assubayla kıyasladığımızda ise gösterge ve kademe farkı ne acı ki, daha fazla olmaktadır.
Bir örnekte jandarmaya verelim.
Jandarma Genel komutanlığı İçişleri bakanlığına devredilmiştir.
Yeni hazırlanıp kanunlaşan yönetmeliği gereği, anlaşılıyor ki, İçişler banlığı bundan sonra kendi Assubaylarını da 4 yıllık jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinden yetiştirecektir.
Jandarma bünyesindeki Assubaylar alacakları 4 yıllık eğitim süresi gereği 9/3 den başlatılınca MS üniversitesindeki Assubayların ortaya çıkan mali adaletsizliği nasıl halledilecek…..?
Yeni düzenlemelerde bu olasılıklar ve uygulamalar gayet açık mevcut,
Bu yüzden Assubayları 2,3,4 yıllık öğrenim statülerine göre derecelendirir isek, aynı emsal ve nasıplar arasında hem rütbe, hem de hizmet yılı eşitliğine uymayan hukuksuzluk oluşur.
BU ANLAMDA ,HEM BAŞLANGIÇ DERECESİ HEM DE TAZMİNATLARIN TAHSİSİ ADINA İZLENECEK TEK DOĞRU GİRİŞİM, VE TEK HEDEF 4 YILLIK ASTSUBAY FAKÜLTESİ KANUNU OLMALIDIR.
Tüzel tek temsilci olan Temad bu anlamda vakit geçirmeden MSB. lığına elinde bir kanun tasarısı dosya klasörü ile hemen gitmelidir.
Bakınız,
Önce 1973 te 3 yıla, sonra da 1978 de 4 yıla çıkarılan Harp Okulu Kanunu değişikliği ile Subayların yeni öğrenim statüsü resmi gazetede yayımlandığı gün ,
Bırakın çalışan Subayları, evindeki, emekli subaylardan lise mezunu statüsünde olanlar bile ertesi gün 4 yıllık fakülte mezunu yani, harp okul mezunu sayıldılar.
Örnek mi Bir önceki genel Kurmay başkanı olan Sayın Necdet ÖZEL,
1978 deki harp okulu kanunu ile de 1978 de harp okulları bir yıl daha uzatıldı, o yıl mezun vermediler.
Emeklileri başta olmak üzere tüm subay cenahı çoluk çocuk sabahlara kadar horon teptiler, halay çektiler.
“ÇOK YAŞA CUMHURİYET “dediler.
Bilelim ve bilinçle tepki verelim ki…..
1923 Sadece Subaya Cumhuriyet değildir.
Assubayın Cumhuriyeti de asla MUZ CUMHURİYETİ değildir.
Bu kanunla bizim de Başlangıç derecemiz 4 yıllık fakülte öğrenimi statüsü nedeni ile, artık 9/1 değil, tüm Assubaylar için 9/3 olacaktır.
Tazminatlar rütbeye değil de, 1. Dereceye göre düzenlenecek olsa bile tüm Assubaylar ile emeklileri Subay gibi ayrımsız ana tazminat kalemlerine görevde iken hak kazanacaktır.
ASTSUBAY MESLEK YÜKSEK OKULU DA SUBAYIN İHTİLALLE KAZANDIĞI 4 YILLIK LİSANS STATÜSÜNE ARADAN GEÇEN 40 YILLIK GECİKMEYE RAĞMEN BU GÜN ARTIK KAVUŞMALIDIR.
Yaşamın adaleti için eğitimin adaletinden yola çıkılmalıdır.
Doğru formül de, hesap ta, sonuç ta budur.
Saygımla
Adnan Fuat ÖZDEMİR
ATATÜRK'üm seni kelimelerle anlatmak mümkün mü?
Ne mutlu bizlere ki yenilgiye uğrattığı düşmanlarının bile saygı duyup takdir ettiği kahraman bir liderimiz var.
Sönen bir imparatorluğun küllerinden yeniden inşa ettiğin bu güzel vatanda özgürce yaşamayı,varlığımızı sana borçluyuz.
Her ne kadar içimizde düşmanın kalıntısı olan hainler sana, devrimlerine dil uzatmaya, seni unutturmaya çalışsa da sen bizlerin kalbinde abideleşen kahramansın.
Ne seni, ne devrimlerini asla unutmayacağız ve bir gün mutlaka bize gösterdiğin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşacağız.
Cennet mekanında Türk milleti ile gurur duyacaksın. Ebedi istirahatgahında huzur içinde uyu, Ruhun şad olsun aziz Atam.
TÜRKİYE MUVAZZAF-EMEKLİ ASSUBAYLAR VE AİLELERİ
''KAFA YORMAYAYIM HAZIRA KONAYIM'' DERSEN ORTAYA GÜZEL SONUÇ ÇIKMAZ..!!
Hazırlanan Jandarma ve Sahil Güvenlik Personel Kanunu Taslak Metni yayınlandı. İlk değerlendirme olarak; fazla kafa yormadan, 926 sayılı TSK Personel Kanunu'nda ne varsa adeta ''kopyala/yapıştır'' usulü ve biraz da 657'den ithal maddelerle ortaya çıkarılmış özensiz bir taslak diyebilirim.
Taslakta hemen gözüme çarpıveren özensiz çalışmalardan bazı örnekler sunmak istiyorum izninizle;
JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK PERSONEL KANUNU TASLAĞI
MADDE 52 - f) Astsubay meslek yüksekokulu mezunları ve kendi nam ve hesabına fakülte,yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirerek temel kolluk eğitiminde başarılı olup astsubay çavuşluğa naspedilenler, EK-3 sayılı cetvellere göre 9 uncu derecenin birinci kademesinden göreve başlarlar.
Y O R U M: Bu bir taslak metin olduğuna göre; en önemli ''Haklı Taleplerimizden'' biri olan MYO mezunlarının göreve başlama derecesi
NEDEN ''9 uncu derecenin ikinci kademesinden göreve başlarlar.'' olarak değil de '' 9 uncu derecenin birinci kademesinden göreve başlarlar.'' diye yazılmış?
Aynı Bakanlığa (İçişleri Bakanlığı) bağlı olan Polis Akademisi MYO'dan mezun olanlar dokuzuncu derecenin ikinci kademesinden göreve başlarken siz NEDEN 1 (BİR) kademe geriden başlamayı taslak metninize aldınız?
Taslak metine dahi ''Haklı Taleplerimizin'' nasıl olması gerektiğini yazmıyor/yazamıyorsanız bu şekilde kanunlaştığında ne yapacaksınız? Sil baştan yine en başa mı döneceksiniz?
Ayrıca bu madde hükmüne göre fakülte mezunu (LİSANS) bile 9/1'den göreve başlayacak...!!!
Madde içinde geçen ifade aynen şöyle; ''ve kendi nam ve hesabına fakülte,yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirerek...''
TASLAK METİNE AŞAĞIDAKİLERİ KOYURSUNUZ DA GÖREVE BAŞLAMA DERECESİNDEKİ ADALETSİZ DURUMU NEDEN DÜZELTEREK KOYMUYORSUNUZ?
c) Sürekli görevle sıralı hizmet bölgesine atananlara veya geçici görevle gönderilenlere, buralarda fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler ile teröristle mücadele kapsamında yaralanan personelin hava değişimi,istirahat ve tedavide geçen süreleri fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz.
Sıralı hizmet bölgelerine birden çok kez atananların veya geçici görevlendirilenlerin, önceki hizmetlerinden artan süreleri yeni hizmetindeki iki yılın hesaplanmasında dikkate alınır.
ç) Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayanlara bir kademe ilerlemesi uygulanır.
Aylıkların ödenme esasları
MADDE 87-(1) Bu kanunun aylık ödemeleri ile ilgili hükümleri 14/7/1965 gün ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine ve bu kanunun kapsamı dışında kalan kamu personelinin aylık ve ücretlerine dair Kanun’un aylık ödemelerinin yürürlüğü ile ilgili hükümleri ile birlikte ve aynı usul ve esaslara göre uygulanır.
Y O R U M: AYLIKLARIN ÖDENME ESASLARINDA 657'NİN MADDE HÜKÜMLERİNİ ESAS ALDIĞINIZA GÖRE GÖRE, BAŞLAMA DERECESİNİ
NEDEN 926'DAN AYNEN KOPYALAYARAK ALDINIZ?
Fahrettin BAĞRI
(E) Maliye Astsubayı
2011 ekim ayı itibariyle Astsubay sosyal sayfalarına olan genel katılım, destek ve ilgisi genel toplumun sadece % 22-24 seviyesinde İdi.
2011 kasımında yapılan Temad genel merkez yönetim kurulu seçimini yeni oluşum gurubunun kazanması ile birlikte oluşan umut ivmesi ve yeni yönetimin 2012 deki inanılmaz performansı ile sosyal platformlardaki katılım ve destek oranı 2012 yılı sonunda pes gurubunun da büyük çalışması ve sosyal örgütlenme başarısı ile Türkiye de hiç bir kurumun ulaşamadığı bir orana ulaştı.
Destek oranı nerede ise tüm emekli assubayların % 70 i seviyesine çıktı.
Televizyonlar, gazeteler şaşıp kaldı.
Bu inanılmaz patlama temada üyeliklerde de aynı oranda hissedildi.
2011 de emekli assubayların temad a üyelik portföyü oranı genel emekli sayısının % 15 i düzeyinde iken tam 14 ayın sonunda , 2012 bitiminde tam 2.5 kat arttı, 15 bin den 40 bine yükseldi.
Sadece sosyal sayfa ve platformlarda assubaylar adına açılan sayfa ve site sayısı tam 4 kat artarak 55 e ulaştı.
Bunların hepsinin yazı arşivlerinde kayıt ve oransal rakamları ben de var.
2013 yılındaki sokak yürüyüşleri, miting ve basın eylemleri, sokağın sesi bu yüksek trajı ve başarmaya dair inancı korudu.
Ta ki Abdi ipekçideki o muazzam kalabalığa hükümetin savunma bakanından ,
“ Bitirin tamam sizi gördük, işi bitireceğiz “ talimatı alınana kadar.
İşte Savunma Bakanının ta kars ilinden yaptığı bu çağrı tam da burada, o büyük devasa katılımın, inanılmaz kitlesel desteğin kırılma anı oldu.
Büyü bozuldu.
Genel Başkan ve heyetine dair ne tür gizli bir pazarlık yapıldı, siyasete dair, neyin sözü verildi, genel başkan hangi parlak gelecekle ikna edildi,
köz ve kor ateşi bir anda bir ay içinde nasıl sönüp küle döndü, hiç bilmiyoruz.
Burası, Sayın Baykalın, gizli dolmabahçe buluşması gibi karanlıkta kaldı.
O bakanın “eylemi durdurun “ talimatı gününden sonra temadın ekmek ve adalet davası tamamen bitti.
Aslında biten yürekli cesaretti, korkusuz başkaldırı ve meydan okuma idi.
Gemileri yakanların duruşu idi aslında biten.
Başkan ile yönetim kendini ticari işlere verdi.
Eskiye dair her şeyin üstü ölü toprağı ile örtüldü.
O inanılmaz sosyal ağ örgütlenmesi olan, pes gurubu hareketi dahil her şey ortadan kaldırıldı.
2014 sonunda Temadın ve Assubay davasının sosyal medyada takip,ilgi ve destek oranı tekrar % 40 lara geriledi. üye kayıtları nerede ise durdu.
2015 daha da vahimdi. Üyelerde inanılmaz bir öfke ve kızgınlık vardı.
TEMAD içine döndü. hiç bir dava meselesine dair en ufak bir adım atmadı.
N e yaptığını , ne yapamaya çalıştığını da en yakın şubeler bile öğrenemedi.
Birkaç iş bilmez, donanımsız kişiyle etrafına bir savunma duvarı örüp dava fişini çekti.
Assubay ekmek ve adalet davası ihraçlı bir avuç insanın elinde , artık eski etkisi kalmayan sosyal medya da diri ve sıcak tutulmaya çalışıldı.
Kaf dağındaki o zirvesi kasıtla eritilen emekli toplumu, ilk hazan olan son baharlarının bu kadar hızla yok edilişine dayanamadılar. Desteklerini terk edip kendi dünyalarına döndüler,
Bir çok değerli insan da bu değerli zamanları sürdürmeye daha fazla ömre vefa edemediler, cennet bahçelerine uçup gittiler.
2015 sonunda, medyadaki takip ve destek oranı ile ilgi % 30 a üye kayıt oranı ise % 5 lere düştü.
Ne var ki üyelikten ayrılmada ise nerede ise % 10 luk bir artış meydana geldi.
Oysa her yıl TSK dan yaklaşık 3000 Assubayın emekliliğe adım atması hali vardı ki, bu yeni genç emekli kitlesi 2011 den 2016 sonuna kadar toplam emekli oranının tam %16 sı idi. ama temada katılım bu 16 nın sadece % 5 i idi.
2016 sonuna gelindiğinde ise;
TEMAD'a katılım, 140 bin yaşayan emekli astsubay ve 260 bin kişilik ailesi üzerinden değerlendirildiğinde yıl sonu itibariyle bu sayının sadece % 3 ü kadardı.
Ayrılan, kopan oran ise, nerede ise % 10.du.
Bu gün Temadın üye kayıtları kontrol edildiğinde görülecektir ki,
faal, aktif, aidat ödeyen seçimlerde kurultaya katılmayı hak eden üye sayısı; mevcut delege sayısına baktığımız da sadece 18-20 bin kişi dir.
Yani 2011 seviyelerine geri dönülmüştür.
Bu da emekli assubay toplumunun sadece % 18 dir .
Sosyal platformlardan Astsubay davasına katkı sunma oranı ise 2012 ye göre % 60 aşağıya gelmiştir. Yani % 70 den 15 e düşen bir soğuma, kopuş, ilgisizlik, kaçış, defteri ve sayfayı kapatış mevcuttur.
Bu gün temadın tüm emekli assubaylardan ve üyelik profilini hak eden üyelerinden yararlanma oranı da aktif ve pasifi ile toplamda sadece % 20-22 seviyesindedir.
Çöküş bu kadar fazla, tükeniş bu kadar hızlı dır.
Aynı genel başkanla gelinen son acı bir paradoks tur.
İnanılmaz bir zirveden sonra gelen , inanılmaz bir dip le.
Kapanan sayfa ve site, ile gurup ve platform sayısı ile oranını da isterseniz hiç yazmayayım.
55 sosyal sayfa ve siteden ayakta kalabilen sadece 12 adet gurup,sayfa ve site.
Gerisi kapanmak üzere örümceklere terk edilmiş haldedir.
O güzel kalemler, o şanlı sayfalar, o anlamlı vurgular, onlara ruh katan akıllar, bilinçler kaybolup gitmiştir.
Hazan yaprakları gibi.
Sabah doğup akşam serinliğinde ışığını kaybeden kozadan bir günlüğüne çıkmış kelebekler gibi.
Sadece yılbaşı gecesi bir günlüğüne açan yılbaşı çiçeği gibi.
Bizler ne idik, ne çabuk, ne iştir ki, ne hale geliverdik.
Saygımla
ADNAN FUAT ÖZDEMİR
İKİ EKSEN
İki ana meselemiz var
Her altı ayda bir kez bunu belirtiyorum.
Bu davanın eksenini anlayamayanlar iyice anlasın artık diyerek.
Bir tanesi ;
Assubayı aşağılayan, emekliliğinde üniformasını parçalatan, onur ve haysiyetini yok sayan,Türk silahlı kuvvetlerinin manevi şahsiyetini alçaltan bir sorun.Açlık sınırındaki yoksullukla ölünceye kadar yaşamak.
Kime rağmen?
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına.
Kim yüzünden;
Türk silahlı kuvvetlerinin geçmişteki dar bakış açılı komuta kademesi sebebiyle bir türlü medeni ve entellektüel olamayan yönetim anlayışı yüzünden .
Yani hala assubayların üzerinden kafatası avcılığı yapanlar yüzünden.
Kim tarafından ,
Türkiye Cumhuriyeti nin her dönemindeki cumhurbaşkanı, başbakanı ve genel kurmay başkanı yüzünden.
Kimden ayrıştırarak,
Çalışan ve emekli subaylardan.
Hani 5. cumhurbaşkanı sayın Fahri Korutürk e anayasa mahkemesinde ASSUBAYIN EMSALİ SUBAYDIR gerekçe gösterilerek Kendi nam ve hesabına yüksek okul bitirenlere verilen derecenin iptali için açtırdığı dava
“ Gereği düşünüldü” İptali istenen maddenin tamamının iptaline gerek olmadığı assubayın emsali subay olduğuna göre verilen üst derecenin iptaline …. Diyerek devam eden madem Anayasa mahkemesi assubayı mağdur etmedi devreye AYİM girerek AYiM YASA YAPMA GİBİ BİR HAKKI BULUNMADIĞI HALDE hukuka aykırı assubayların emsali subay değil 657 sayılı yasaya tabi Genel İdare hizmetleri (büro memuru) sınıfıdır kararı ile hukukun değerlerin katledilmesinin TERCÜMESİ“ asla hakkınız olanı almayacaksınız. ait olduğunuz alt sınıfı ve devşirme asker realitesini hiç aklınızdan çıkarmayacaksınız. bu karar bunun belgesi dir “ diyerek yüzümüze altmış yıldır yapıştırılan infazın gerçek yaftası misali.
Anayasa mahkemesinin 1976 yılında aldığı bu kararın ardından 1978 yılında AYİM kararı ile adaletin yakılması ve yok edilmesi birincil varlık sebebimiz dir. Bu utanç kararını hukuk tarihinden ve sayfalarından silmek ana meselemizdir.
TEMAD’ ın sebebi hikmeti dir,Davanın temelidir.
Bunun kavgası yolunda, ne kişiler , ne kurumlar, ne ananeler, ne yasalar ne de statükolar asla yasal engel değildir.
Olması da düşünülmemelidir.
Mali haklarımız bizim alınterimizin karşılığı dır. 4752 sayılı assubay statüsüne bağlı olarak oluşan hukuki varlığımızın icabıdır.
Kimsenin ulufesi ve diyeti değildir.
Bu hak alınacaktır.
Anayasal açıdan ; bir emekli assubay da, bir emekli öğretmenin emekli okul müdürü kıstasında aldığı emekli aylığını emekli subayın kıstası emsalinden almalıdır .
Bu kıstas ve oran 100 / 85 tir.
İşte bu günkü TEMAD ın ana varlık sebebi de bu hukuksuzluktur.
Ekmek adaletsizliği ve hırsızlığının sonlandırılmasıdır.
Assubay ın emeğinden çalınmıştır. çalan da ,çalınanı geri vermeyen de hırsız dır.
İkinci varlık eksenimiz ise;
Birincisinden dahi vahim ve önemlidir.
o da assubaylara statüsel olarak 4 yıllık lisans mezuniyeti denkliğinin verilmesi dir.
Hani anayasanın 130-131. de yazılı olan,
Hani, avrupa insan hakları sözleşmesinin 26. maddesinde tarif edilen,
Hani, insan hakları evrensel beyannamesinin 25-26. maddesinde sözü edilen
Hani, BM. UNESCO teşkilatının eğitimde ayırımcılığı yasaklayan 1-2-3-5. maddeleri gibi.
Hani bundan tam 36 yıl önce lise mezunu subaylara bir yasa ile tanınan 4 yıllık askeri fakülte mezuniyeti statüsü gibi.
Akademik komutanlıklar gibi.
İşte bizim ikinci asıl büyük meselemiz ;
Assubay kaynak ve tedarikinin artık yedeksubaylar gibi 4 yıllık lisans fakültelerinden temini dir.
Harp okulları gibi, assubayların iki yıllık meslek yüksek okulu statüsünün de artık dört yıla çıkarılmasıdır.
4752 sayılı yasanın ; çağa, bilime, teknolojiye, insan zekasına ve yeteneğine uygun standarda kavuşturulması dır.
Aslolan hedef; yeni assubaylığın tanımı olmalıdır.
Bu yüzyılın modern ve profesyonel ordu yapılanmasında ki ana hedef te;
Askeri teşkilatlanmanın organizasyonuna dair düşünülen projeksiyonda, assubaylığın yerini ve konumunu teknik ve lojistik komutanlıklara dönüştürebilme çabası olmalıdır.
Yeni algı ve yapı;
TSK. nın muharip ve lojistik sınıflarını birbirinden ayırmak;
Assubay tanımına lojistik, idari teknik komutanlıkları ve teşkilatları monte edebilmek olmalıdır.
Bu sınıfın dava ve mücadelesindeki uzun soluklu söylem de işte bu ikincisi dir.
Zor olan kısım da budur.
Bu söylem ve savunma, iyi yetişmiş donanımlı dava kadroları gerektirir.
Çağdaş, ileri ufku olan yöneticiler ;
STK çalışması yapan ar-ge bölümleri ve hukuki çalışmalar yürüten profesyonel danışmanlar la çalışılmalıdır.
O yüzden bu ikinci bölüm zordur.
Meydanlarda bağırmakla kalınmayacak, arkası akademik destek ve çalışma ile gelecek;
Anayasa ile içli dışlı olacak, avrupadan ve medeni ülke ordularından uygulamaların örnek düzenlemelerini alıp gelecek ekipmanlar gerekir.
Bu anlamda assubay dava ve meselesi öyle basit ve sığ değildir.
Kampla, lojmanla , poliklinikle, hastane ile lojmanla savunulacak bir yüzeysel mesele hiç değildir.
Öncelikle yurtdışındaki örnek ülkeler tespit edilmelidir.
Modern ve profesyonel ordu teşkilat yapısı ile akademik ve eğitsel yapıyı en ileri seviyede uygulayan model ülkelere varan örneklemelere uzanılmalıdır. rapor çalışmalar yapılmalıdır. gidip incelenmeli, yerinde görülmelidir.
Bu ülkelerdeki assubayların ileri öğrenim seviyeleri ile sosyal ve kültürel donanım ve zenginlikleri araştırılmalıdır.
Mali ve ekonomik gelir standartları kıstasla belirlenmelidir.
Görev ve komutanlık yetki ile makamları , statüleri görev tanımları araştırılmalıdır.
Lisans seviyesi , kapasiteleri, yüksek okul donanımlarına bakılmalıdır.
Kaynak tedariklerine ve gerekçelerine ulaşılmalıdır.
İkincil mesele iyi araştırılmalıdır.
Çünkü bu kısım tüm sorunları ortadan kaldıracaktır.
Siyasete, yasamaya ve yürütmeye gidildiğinde de;
Vekillerin eline bilgi, doküman, belge ve kıstas raporlar verilmelidir.
Bilimsel çalışılmalıdır. temad genel merkezi laboratuar işlevi yürütmelidir.
Her teknik ve sosyal meselenin tüm detay ve hukuki argümanları orada olmalıdır.
Assubay sınıfının tanımı çağa uygun olarak genişletilmelidir.
Davamızın ana atar ve toplardamarları da bu iki sorundur.
Mutsuzluğumuza, ayrışmışlığımıza, bölünmüşlüğümüze dair her ne varsa;
Tümü de bu iki ana eksendeki çözümsüzlük tür.
Yoksulluğun adaletsizliği + yüksek öğrenim eşitsizliğinin adaletsizliği = assubayın adaleti dir.
Yönetimler ve siyasette artık biliyor ve görüyor ki;
Güçlü ve akıllı tekno ordu oluşturmanın ön şartı da bu ordunun komuta kademesinde yaşamını bu hizmete adayan herkesin ayırımsız olarak emeklilik yaşamında da aynı ekonomik standartta yaşaması ve çağın en gerekli ihtiyacı olan yüksek öğrenim kalite standardının assubaylara da artık zaruren uygulanmasıdır.
Bunun ötesi havanda su dövmek tir.
saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
Cumhuriyet,
Cumhur’un, yani halkın yönetimi…
Allah’tan başka kimseye kul olmamayı emreden bir dinin mensuplarını “kul” olarak gören bir yönetimin, kendisini kutsallaştırmış, masum inananların sırtından geçinen asalak şeyhlerin, şıhların gidişatına dur diyen bir sürecin başlangıcıdır Cumhuriyet!
Kişiye; “sen bireysin, senin kimseden, kimsenin de senden farkı yok” diyen bir yönetimdir Cumhuriyet!
İnsanı Kul’a kul olmaktan kurtarıp, BİREY olma şansı veren sistemdir Cumhuriyet!
Cenneti Anaların ayağının altına seren bir inancın mensuplarının, kadını ikinci sınıf “insan” durumuna düşüren ahmaklığına son verip, kadını layık olduğu yere yücelten bir yönetimdir Cumhuriyet!
Bu gün Suriye ile, Irak’la, İran’la aramızdaki anlayış, yaşam, kalite farkıdır Cumhuriyet.
Sopa korkusu ile değil, yüreğinden geldiği için ibadet etmeyi ön gören, kimseyi inancından, derisinin renginden, etnik kökeninden dolayı farklı görmeyen, insanı sadece insan olarak gören, insana en çok yakışan bir yönetim biçimidir Cumhuriyet.
Bu Ülkeye Cumhuriyeti tüm güçlüklere rağmen armağan eden, Mustafa Kemal Atatürk ve Arkadaşlarına minnet ve şükranlarımızı bir kere daha sunuyoruz.
Bu gün,
Cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürk’e saldıranlar samimi inanç sahiplerinin sırtından geçinen asalaklardır.
Din üzerinden siyaset, din üzerinden ticaret yapanlardır.
Allah'ı aldatmaya çalışıp, Allah'la insanları korkutmaya , aldatmaya çalışanlardır.
15 Temmuz’da sözde dindarların ne kadar insanlık dışı, ne kadar vahşi, ne kadar acımasız olduğuna hep birlikte tanık olduk.
Yunan askerinin bombalamadığı Gazi Meclisi bombalayacak kadar alçalmanın hangi dine, hangi inanca, hangi insanlığa sığdığını hep birlikte düşündük!
Birey olamamış, kişiliğini başkalarının emrine sunmuş insanların ne kadar alçalabildiğini gördük, yaşadık.
“Tüm bu ahval ve şeriat altında” dahi bu cumhuriyeti korumak ve yaşatmak, kendisini “insan” olarak gören her “bireyin” kendisine, geleceğine ve gelecek nesillere namus borcudur.
Aziz Milletimizin Cumhuriyet Bayramını bu duygularla kutluyor,
YAŞASIN CUMHURİYET diyoruz.
SİTE-ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Temad şubeleri bulundukları bölgelerdeki sivil toplum kuruluş ve sendikaları ile demokratik derneklerle, yerel basın ile, yerel yönetimlerle, siyasi partilerle, sendikalar, emekçi örgütleri , düşünce kuruluşları ve öğrenci , gençlik federasyonları ile, kadın örgütleri, çevre ve hatta hayvan örgütleri ile iç içe, destek ve dayanışma içinde bulunmalıdır. Bu örgütler ile STK. yapısına geçişin sağlanabilmesi yönünde sıkı bir ortak çalışma ve bilgi alışverişinde bulunulmalı ; artık asker emeklisi görüntüsü ve haleti ruhiyesinden çıkıp tam bir sivil kuruluş ve düşünce toplumu yapısına dönüşülmelidir. Dernek yönetim kurullarının ayda iki kez toplanmasındaki hedef ve gaye de bu çalışmalara dair organizasyonları yapmak ve teşkilat bazında görev dağılımını sağlamaktır. Uyduruk, saçmasapan, bu topluma bir vizyon ve hedef sunmayan, sadece milyarlarca lirayı har vurup harman savurmaya yönelik bir 17 ekim dünya assubaylar gününün 2014 ten itibaren geldiği nokta bir avuç yöneticinin anıtkabirde düştüğü sayısal zavallılıkta bu gün bizlere göstermiştir ki, Akıl ve hedeften yoksun 100 şubeli ve bir milyonluk aileye sahip bu toplum bu gün ne acı ki acınası bir çaresizliğin ve acziyetin iflası noktasındadır. Bu acziyette bize gösteriyor ki; Bu temad; yapısı ve mevcudiyeti acilen sil baştan yeniden kurulmalı, bu toplumun sivil toplum kuruluşu doğrultusunda acilen eğitime tabi tutulmalı, eğitilmeli, biliçlendirilmeli ve hızlı bir sendikal yapı şeklinde örgütlenerek tabandan tavana çare akıtılmalıdır. Bunu başaracak örgütsel bir kadro ise ne acı ki bu gün mevcut değildir. Bu kadro planlı olarak ihraçlarla tasviye edilmiş; mücadelemiz dava derneği hedefinden saptırılmıştır. Bu iktidarın mevcut yönetime biçtiği bir görev ve rol dür. Amaca da ulaşılmıştır. Önümüzdeki dönemde ne yapılabilir derseniz, Bu amaçla da genel merkezin bir eğitsel AR-GE ofisi olmalıdır. Bu çalışmaların içinde temel olarak il başkanlıkları bulunmalıdır. Kısacası temad ın bu çürümüş lokal dernek yapısı terk edilmeli, yeni sendikal yapı kurulmalı, bu yapı da mutlak suretle üyelerine sınıfsal bilinçlenme eğitimi vermelidir. Bizler anayasal anlamda, çağdaş ve akademik eğitim standardında insan haklarımızı zayıf, bilgisiz kuru kalabalıklarla değil, eğitimli ve donanımlı yeterli azınlıklar ile daha etkili bir şekilde alabileceğimize artık inanmak zorundayız. Temad teşkilatlarının gerçek birer STK. gibi davranış ve eylem ortamına sokulması, üretken ve yapıcı çözüm ve reçeteler üretmesi, en önemlisi yıllarca yaşamın ölümle ayrıştığı o pamuk ipliğinde, düşmeden ayakta kalabildiğimiz o asker cesaretini bu derneğin çatısı altında da sürdürmeliyiz. Hem “ biz işi en iyi bilen yöneticiyiz “ diyenlerin, hem “ bizler sadece basit üyeleriz “ diyenlerin, hem de; “ bizler ilgilenmiyoruz temadı da tanımıyoruz “ diyenlerin mazeretsiz ve koşulsuz bir ateş topunun içinde bir arada olmasının zamanı aslında çoktan geçmiştir. Çok geç kalınmış, çok şeyler avucumuzdan kaymış, kaybedilmiştir. ÇOK TA ZAVALLI BEDELLER ÖDENMİŞTİR Her şeyi ile bu çağdan ve insani gündeminden uzak kalmış sahipsiz bir toplumun artık 3 yılda bir yapılan uyduruk ve temelsiz seçimlerle değil: baştan aşağı değişim ve dönüşümde birleşme zamanıdır aslında geçip giden, geç kalınan ama hala umudu bulunan, istenirse yakalanabilecek olan.. TÜRKİYE EMEKLİ ASSUBAYLAR DERNEĞİ VE TEŞKİLATLARI, ÜYELERİ, SEVENLERİ, ÇEVRELERİ , KISACA BU DOKUNUN TÜM KATLARI ; 2013 Abdi İpekçi ruhu diriltilmelidir. Hedef bu olmalıdır. Yıllarca hiçbir gerici maddesine dokunulmayan, artık çürümüş ve kadük olmuş tüzüğün en kısa sürede toplanacak bir genel tüzük kurultayı marifetiyle hazırlanarak; Yeni Assubay tanımı ile bu yeni tanımın TSK daki yeri ile statüsünün , ATATÜRK ün kurduğu bu büyük Cumhuriyetin 2023 teki 100. Yılı büyük Cumhuriyet yıldönümü vizyonuna uygun gerçeklik ve öngörülülükte yeniden Türk Ordusunda yer almasını, çağdaş ve modern bir Assubay sınıfına yeniden kavuşturulmasını bir an önce başarmak en olmazsa olmaz vazifemizdir. TEMAD' ın teşkilat yapısında köklü bir derinlik oluşturmadan dava adına başarı beklemek, sadece aynı “ SALAKO “ isimli Kemal Sunal filmini defalarca oturup seyretmek ve bundan haz duymaktır. Bu toplum bu şekilde kullanılmaktan ve şerefi ile onuruna yakıştırılan bu tabirden bir an önce kurtarılmalıdır. Saygımla Adnan Fuat ÖZDEMİR
Derneklerimizin görevi; tüzük işletmeciliği yapmak değil, kendi insanlarımızı eğitmek, bilinçlendirmek, sosyal bir bireye dönüştürmek ve bu insanlar ile topluma insani, ekonomik, mesleki ve hukuki alanlarda açılım yapabilmektir.
Genel Merkez Yönetimi ile Temad şubelerinin yönetim kurulları bir proğram dahilinde; toplumsal hak ve taleplerimizi, bunların yasal ve hukuki gerekçelerini, Assubay toplumunun bulunduğu yer ile olması gereken yer ilişkisine ait sosyolojik bulguları, mesleki ve insani özlük haklarımızı, oluşum gerekçelerimizi ve toplu hareket tarzımızın nasıl olması gerektiğini, bünyesinde kayıtlı tüm üyelerine bir kurs ve seminer ortamında öğretmelidir.
yeni yol, yeni çare, yeni çalışma ve yeni irade ile topyekün yeniden dirilmeli, sıratı geçeceği köprüsünü kendisi kurmalı ve artık mazeretlere, aldırmazlıklara, düşmeden bir güç yumağı olup davaya yürümesini öğrenmelidir.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız
Ankara'daki törene katılan bir meslektaşımızın izlenimlerini kelimesine dokunmadan aynen yayınlıyoruz.
Saygılarımızla.
17 Ekim 2017 günü Ankara, güneşli ve serin bir sonbahar sabahına uyanıyordu.
Anıtkabir’in kapıları ziyarete açılır açılmaz alışılmadık bir hareketliliğe sahne oluyordu, oysa bu gün herhangi bir milli bayram değildi.
Kapıların açılmasını bekleyen otobüsler konvoy halinde Anıtkabir alanına giriş yapıyor, Aslanlı yolun iki tarafına diziliyorlardı. Otobüslerden inen emekli, görevi müsaade ettiği için izin alıp gelebilen muvazzaf astsubaylar Aslanlı yolun girişindeki geniş alanı dolduruyorlar, otobüsler girişe devam ediyor, girişten itibaren sağlı sollu yürüyerek gelen astsubaylar meydandaki coşkulu kalabalığa katılıyordu.
TEMAD’ın töreni saat 1100’de olmasına rağmen meydan tamamen dolmuştu. Saat 0930 da Sayın TEMAD Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri gelip kalabalığa katıldı. Başkanın gelmesi ile meydan daha bir hareketlendi. Başkan il ve ilçelerden gelen guruplara “HOŞGELDİNİZ” diyor teker teker hepsi ile kucaklaşıyor, başkan herkesle kucaklaşabilmek için mümkün olduğunca seri hareket ediyor, bir guruptan ötekine geçiyordu. Meydan tamamen dolmuştu, buna rağmen girişler devam ediyordu.
Saat 1015’te bir yabancı ülke temsilcilerinin Ata’yı ziyaret töreni vardı, yerli ve yabancı basın oldukça kalabalık gelmişti. Türkiye ile o ülke arasında yaşanan son dönemdeki gerginlik nedeniyle bu ziyaret normalden fazla ilgi çekiyordu.
Saat 1000’da Anıtkabir görevlileri nazikçe yabancı misyonun törene başlayabilmesi için yer açılmasını istediler, tören başlangıç noktasındaki alan boşaltıldı. Yabancı misyon saat tam 1015’te Aslanlı yola çıktı.
Saat 1045’te TEMAD’ın gönderdiği bir araçla Saygıdeğer abimiz, TEMAD’ın kurucu üyesi Mehmet DAREGENLİ, elinde bastonu, fötr şapkası ve her zaman olduğu gibi güler yüzü ile araçtan indi, kendisini TEMAD Başkanı karşıladı, elini öptü. Araçtan SÜVARİ giyimli bir ağabey ve bir gazi daha indi. Kalabalık o tarafa yöneldi.
Basın olağanüstü ilgi göstermişti kalabalığa, CNN ve KanalD’nin 7 dakikalık canlı yayın yaptığı söyleniyordu. Muhabirler bir çok arkadaşımıza mikrofon uzattı. Hepsi gururla mesleklerini ve burada bulunuş amaçlarını anlattılar.
Saat tam 1100’de Tören Başlangıç noktasında Sayın TEMAD genel Başkanı, hemen arkasında Mehmet DAREGENLİ ağabeyimiz, arkasında TEMAD Başkan adayları Sayın Yüksel BİNİCİ, Hamza DÜRGEN, Sami İnan, yönetim kurulu üyeleri ve meslektaşlarımız vardı. Bir ara başkan adayları ile Sayın TEMAD Genelbaşkanı’nın samimi sohbet ettiklerini gördüm. Hepsi neşeliydi.
Saat tam 1100’de tören başladı, Mozeleye çelenk konulması safhasına katıldım, ortalardaydım ama, şeref defterinin imzalanması aşamasına izdiham nedeniyle katılamadım. Çünkü Sayın TEMAD Başkanı Mozeleye çelenk koyarken, aslanlı yola yeni girenler vardı.
Tahminimce 18000-20000 (onsekiz-yirmibin) kişi katılmıştı.
Birlikten doğan gücümüzden duyduğumuz gurur ve müthiş dayanışmanın mutluluğu ile meydandan ayrıldık.
İNANMADINIZ DEĞİL Mİ?
AMA KABUL EDİN, ÇOK GÜZEL BİR HAYALDİ,
BÖYLESİNİ HAYAL ETMEK BİLE GÜZELDİ.
Siz istediniz!
Gerçeğini anlatayım o zaman!
Saat 0930 gibi meydana ilk TEMAD Kurucu Üyesi Mehmet DAREGENLİ ağabey gelmiş. Saat 1030’da meydana vardığımızda 50-60 kişi vardı.
İlgi odağı Mehmet DAREGENLİ Ağabeydi.
Saat 1100 de FACEBOOK’taki resimlerde de görüleceği üzere 150 kişi civarında kişi toplanmıştı. Oysa Ankara’da 20.000 emekli astsubay olduğu söyleniyor.
Sayın TEMAD Genelbaşkanı saat 1110 gibi geldi, kimseyle muhatap olmadan tören başlangıç noktasındaki yerini aldı. Birkaç dakika sonra tören başladı. Alandaki tek basın mensubu (!) Ayhan Bayırlı meslektaşımızdı.
Beni TEMAD’tan ihraç eden Süleyman KALYONCUOĞLU beni görünce muhtemelen astsubaylıktan da atamadığı için üzülmüştür.
Rutin tören programını takiben alandan ayrıldık.
Başkan adaylarından sadece Sayın Sami İNAN vardı. Sayın Yüksel BİNİCİ ve Hamza DÜRGEN’i görmedim. Katılmadılar dersem hata yapmış olabilirim. Katıldılarsa da ben görmedim.
Her tören sonunda oluğu gibi, hayal kırıklıklarımızı omuzlarımıza yüklenip, tören alanından ayrıldık.