Sayın arkadaşlarım,
Hepimizin bildiği muvazzaf ve emekli astsubayların ortak birçok sorunundan bazısı olan aylık gösterge tablosuyla ilgili intibaklarımız, fiili hizmet zamlarının derece ve kademelerde sayılması ve OYAK konusunu mahkemeye taşımıştım. İntibaklarla ilgili dava Ankara 4. idare mahkemesinde, fiili hizmet zamlarının derece ve kademe yükselmelerinde de sayılması davası Ankara 13. İş Mahkemesinde devam etmektedir.
OYAK davası Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde sonuçlanmış ve beklediğimiz gibi hem asıl dava hem de karar düzeltme talebim ret edilmiştir. Bugün AİHM dava dilekçesini Denizli PTT'sinden STRASBOURG'a gönderdim.
Ben de bir vatandaş olarak kanundan doğan hakkımı alabilmek için tazminat talebiyle davayı açtım. Davanın hepimize hayırlı olmasını diliyorum.DAVANIN GEREKÇESİ
- Üyelerin genel kurulda üye olamadıkları
- Yıllık faizlerin %100, %150 ve % 200 olduğu zamanlarda bile yatırılan aidatların kanun gereği % 5 teknik faizle değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğu.
- Özellikle emeklilikte ve emekli maaşı sisteminden ayrılanların paylarının yazılı değere göre değil gerçek değere göre hesaplanması.
- Üye varlıklarının gittikçe reel değerini kaybetmesine rağmen kurumun büyüyerek zenginleşmesi.
- 250.000 Euro tazminat talebi.
“Geçtiğimiz seçimlerden sonra kazananlar haklı galibiyet şarkılarını çalarken, kaybedenler de her halde içten içe “Ben nerede hata yaptım?” sorusunu kendilerine sormaktalardır.” Diye düşünürken birden bire “hayır” dedim. Hayır.
Kaybedenler de aslında kendi iktidarını yaşıyorlar. Kaybedenler de aslında daha kaybedecek şeyleri olduğu için onun telaşında başarısızlıklarına dışsal bahaneler uyduruyorlar. Kabuklarını atacaklarına, maalesef kabuklarını güçlendiriyorlar. “Ben nerede hata yaptım?” sorusu maalesef çok içsel olarak soruluyor. Maalesef en yakın arkadaşlara bile bu duygu anlatılmıyor.
Ülke siyaseti açısından, geçtiğimiz on yılın analizini doğru veya yanlış her parti kendine göre yapıyordur. Biz gelelim kendi meselemize…
Son zamanlarda haklı olarak TEMAD’a başarısızlıklarından dolayı demediğimizi bırakmadık. Yaptıkları hataları bir muhalefet edasıyla eleştirdik. Sorulduğunda tarafsızız dedik ancak kendi listelerimizi gruplarımızı oluşturmak isterken tam bir taraftık. “Tarafsız olmak” spor müsabakalarındaki hakemlere yakışır. Onlar her iki takımdan da değildir. Bizim sitemiz eleştirilerin yoğunlaştığı bir sitedir. Düşünün bir kere TEMAD lehinde yazı yazan ve bizim fikirlerimize ters düşen kişilere neler demedik ki… Demek ki biz tarafsız değiliz. Demek ki biz tarafız. Sakın TEMAD iyi bir şey yapsaydı yazardık demeyin. Çünkü biz artık her şeyi birbirine bağlayan bir döngünün içindeyiz. Maalesef TEMAD şu ana kadarki uygulamaları ile bizi iyi bir şey yapmasını bekleyemeyeceğimiz, gözlerimizle görsek de inanamayacağımız depresif bir hale soktu.
Bizim taraf olduğumuz bir çok konu TEMAD’ ın da taraf olduğu konudur. Ancak bizi TEMAD’ dan farklı kılan bizim farklı söylemlerimizin olmasıdır. Yapılanları eleştirip alternatifini sunmaz isek, taşın altına elimizi sokmaz isek, muhalefet olmayı kabul etmez isek, şikayetlerimizi bir nevi tarafsız serzeniş olarak sürdürür isek bir adım öteye gidemeyeceğimiz bir gerçektir.
Peki bu sitede bizim yapmamız gereken nelerdir?
Herşeyden önce demokratik bir ortam oluşturmaktır. Eğer tarafsız isek yorumların altına “Yönetici notu” düşmemektir. Bırakınız fikirler tartışsın. Ancak sitenin hukuksal olarak sıkıntı yaşayacağı konularda kendini düşünerek bir takım şeyleri yayınlamaması gayet normaldir. Çünkü her ne kadar bu site benimdir, bizimdir desek de faydalanıcı olarak haklıyız, ancak sorumluluk olarak hiç de öyle değildir. Tabii ki sorumluları vardır. Ancak site yöneticilerinin bu olgunun dışına çıkarak; üyeler fikirlerini beyan ederken “sizden bunu beklemezdik.” yaklaşımından vaz geçmesi gerekmektedir.
Bu sitede yazan yazarlar da bizlerden biridirler. Ben de onlardan biriyim. Ancak bu demek değildir ki ben yüzde yüz doğru yazıyorum. Biz yazarlar bu sitenin renkleriyiz. Biz soldukça yerlerimize yenilerinin gelmesi kaçınılmaz olmalıdır. Belirli sıklıkta yazı yazmayan köşe yazarının köşesini işgal ettiği düşünülmelidir.
Son olarak OYAK hakkında kamuemekçileri.org adresinde yazılan bazı yazılar ile oluşan istenmeyen hukuksal sonuçlar hakkında bir yorum getirmek istiyorum. Sayın Gürpınar Abimizin Sayın Adilhan Şanlı’nın konu ile ilgili köşe yazısına yaptığı yorumu iki kere okumanızı rica ediyorum. Mesaj ortadadır. Kendisi her zamanki kırıcı olmayan üslubuyla söylemek istediğini söylemiştir.
Kamu emekçileri sitesine üye olmayın veya yazmayın demiyorum. Sadece söylediğim şudur. Bizim her yazdıklarımızı sadece bizlerin okuduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. İnanın küçük bir hatada kendimizi hakim önünde buluruz. Çünkü kapitalist bir sistem ile karşı karşıyayız. Onlar OYAK’ın parasıyla dava açıyorlar. Ancak biz sadece kendi paramızla komik ama haklı halimizle savunma yapıyoruz.
Ben bu sitede OYAK hakkında bazı yazılar yazdım. OYAK’ın 2001 yılında dolarize olarak haksız kazanç elde ettiğini söyledim. OYAK neden bana dava açmadı? Sayın arkadaşlarım benim OYAK hakkındaki fikirlerim sabittir. OYAK kapanmalıdır. Geriye yönelik olarak Asteğmenler başta olmak üzere hak kaybına uğrayan herkesin hakkı verilmelidir. Çünkü yönetiminde üye temsil dağılımı adaletli değildir. Çünkü iştiraklerinde çalışanlar objektif kriterlerle işe alınmamaktadır. Tıpkı bir zamanlar Ordu Pazarlarında olduğu gibi…
OYAK’ın hukukçularının bana söyleyebileceği söz yoktur. Bu nedenle de hakkımda dava açamazlar. Bilakis bahsettiğim 2001 yılındaki OYAK’ın haksız kazanç elde etmesi OYAK dergilerinde yayınlanmıştır. Hal böyleyken Savcıların OYAK hakkında soruşturma yapmaması da düşündürücüdür. OYAK iştirakleri kâr sağlama amaçlı kuruluşlardır. Ancak bu iştirakler de çoğu zaman OYAK vesilesi ile TSK güvenilirliğini ticaretlerinde diğer şirketlere karşı haksız rekabet anlamı taşıyacak şekilde kullanmışlardır. En basitinden Oyakbank reklamlarında “Emrinizdeyiz” ibaresi kullanmıştır. OYAK iştirakleri büyüteç altına alınınca başta vergilendirme ve devlet olanaklarının kullanılması olmak üzere altından çok şey çıkacağına inanıyorum. Ancak şu an sadece birkaç gazete köşesinde devede kulak misali bir takım şeyler duyuyoruz. Umarım savcılar bu haberlere de, şikayetçi emekli generale gösterdikleri duyarlılığı gösterirler. En üzücü olanı da bazı meslektaşlarımızın “geç bunları sen, OYAK olmasaydı o kadar parayı nerede biriktirecektin.” yaklaşımında olmasıdır.
Biraz da zülfiyare dokunmak lazım. Saygılarımla…Değerli Meslektaşlarım,
Birkaç saat önce facebook'tan bir mesaj iletildi. Mesajı ileten arkadaşımız "www.kamuemekcileri.org" sitesi kurcusu ve yazarı Em.Assb.Mustafa Bıyık'tı. İçeriği ise; yukarda adı geçen sitenin on kadar yazarı hakkında (Benim olduğum da söyleniyor) bilişim suçları savcılığınca soruşturma açıldığı ile ilgili idi. Birkaç dakika sonra Em.Assb.arkadaşımız Atilla Okbilek kardeşim aradı. O da kendisinin Sayın Selçuk İçer'le ilgili dava konusunda yorum yaptığı için OYAK tarafından hakkında dava açılması için savcılığa başvurmuş. Kamu emekçileri web sitesine aynı başlıkla bir yorum yazarak, bizlere hakaret ederek veya korkutarak bizleri sindiremeyeceklerini yazdım. Arkadan telefonla Mustafa Bıyık arkadaşımızı aradım. Emniyette ifade verip evine yeni dönmüştü. Suçlamanın içeriği kendisine bildirilmemiş!
Bu iki olay bizlere artık mızrağın çuvala sığmayacağını sorunlarımızı ve sıkıntılarımızı artık hukuk önünde tartışacağımız anlamına geliyor. Ben dahil hiçbir arkadaşımızın bu tür korkutma, susturma ve yıldırma taktiklerine pabuç bırakmayacağımızı OYAK yönetimi bilmelidir. Yıllarca sesimizi çıkaramadık. Konuştukça susturulduk. Görevimiz devam ediyordu ve amirlerimiz çıkarları gereği OYAK'ı koruyordu.
Bizi dinlemeliler ve mutlaka ama mutlaka görüşümüzü almalılar. Çünkü, her aybaşında kasalarına giren sıcak milyonlarca TL.nin kaynağının büyük payı bizim. Eğer sizler bu gerçeği görmemekte direnirseniz biz de yazmaya, eleştirmeye devam edeceğiz. Canınız sıkılacak. Davalar, davalar,
OYAK rezervlerimizin gerçek değerler üzerinden hesaplanması için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açtığım dava ret edilmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açabilmek için “karar düzeltme” talebinde bulunmam ve bu talebimin de ret edilmesi gerekiyordu.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi “Karar Düzeltme” talebimi de ret ederek beklediğim kararı verdi ve 6 ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açabilme yolumuz açıldı.
Dava dilekçem aşağıdaki ana başlıklardan oluşacaktır. Ana hatlarıyla dava dilekçemi hazırladım. AİHM'ne göndereceğim dilekçemi arkadaşlarımın görüşlerini de aldıktan sonra kesinleştirerek en kısa sürede davayı açacağım.
Arkadaşlarımın bilgisine sunuyorum. Saygılarımla.
Saygıdeğer Arkadaşlarım,
TEMAD dediğimiz zaman aklımıza 87 şubesi ile bir genel merkez geliyor. Atalarımızın "at sahibine göre kişner" sözünü anımsatan bir beceriksizlik abidesi olan genel merkez, iftiharla 87şubeye ve 'gerçek dışı' 52.000 üyeye ulaştığını söylerken, ne yazık ki bu 87 şubenin mevcut tüzükle ellerinin kollarının bağlı olduğunu, son zamanlarda üye olanların azaldığını, yapılan bazı başarıların tamamen şube başkanlarının insiyatifi ve gayreti ile gerçekleştiğini dikkate almıyor!
Ben yıllardır bu yönetimi olumlu yönde eleştirdim. Tüm çalışmalarımız daha mükemmele ulaşmayı amaçlıyordu ama gemisi karaya oturan kaptan hâlâ rotasının doğruluğunda ısrar ediyor!... Hiç bir başarısı olmadığı halde, eleştiriye tahammülü olmayan bir yönetimin başarısızlıklarını gizlemek için özveri ile mücadeleye destek veren arkadaşlarımızı "MUHALİF" olarak gösterme gayretlerine şaşırmamak gerekiyor.
8 MAYIS Balçova seçimlerinde bu zihniyet açıkça ortaya çıkmıştır. Başkanın tek amacı kendisine muhalif olanları ekarte etmek. Statükoyu sağlamak için bir dönem daha yapıştığı koltuktan kalkmamak adına 'haklarımız konusunda göstermediği gayreti' kendisi için gösterdiğini görmek bizi sadece üzüyor! Toplumda umutsuzluk her geçen gün 'özverili arkadaşlarımızın gayretine rağmen' artıyor... Eleştiriyi, iyi niyetli olanlar, kendine güvenenler ve başarısını artırmak isteyenler dikkate alır. Bunun dışında siz "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" deseniz de bırakın davulu KÖS çalsanız onlar KÖS KÖS dinler...
Bazıları tarafından önemsenmemeye çalışılsa da yıllardır 'bu zihniyete rağmen' verdiğimiz mücadele ile bir çok taşın yerinden oynamasını sağlamanın huzuru içindeyiz. "Haklarımızı hukukta arayalım, bu konuda TEMAD yönetimi gerekirse profesyonel yardım alsın" diye açtığımız kampanya TEMAD yönetimi tarafından engellendi! Sn.İsmail Turan'ın haklarımız konusundaki dava gerekçeleri kendisi "kırıkçı çıkıkçı" olarak suçlandı ama bu suçlamayı yapanlar 'nedense!' haklarımız söz konusu olunca yargının yolunu bulamadılar. Tüm ısrarlarımıza rağmen OYAK konusunda AİHM'ne açılan dava dilekçesini açıklayamıyorlar!...
Bu davalar için büyük fedakarlık gösteren Sn.İsmail Turan ağabeyimizin bizden hiçbir talebi olmamıştır. Ancak, bu davalar kişisel değildir. Bu nedenle, yargı giderleri için kendisine destek olmak amacıyla aramızda bir yardımlaşma sağladık. Aşağıdaki arkadaşlarımız destek verdiler, kendilerine minnettarız! Bize hiç bir hakkımız altın tepside sunulmayacağına göre Temad Yönetimi'nin de zihniyeti değişinceye kadar bu mücadeleleri bizler yapmak zorundayız. Kendilerine saygıları gereği bu mücadeleye destek veren arkadaşlarımıza bir kez daha minnettarlığımı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Her gecenin bir sabahı vardır. Biz, tüm engellere rağmen haklı davamızın mücadelesinde başarıya ulaşacağız. Yeter ki umutsuzluk ve boşvermişlik gömleğini çıkaralım.
Saygı ve sevgilerimle....
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Son günlerde EMS ve BDES olan arkadaşlarımız 'haklı olarak' faiz hesapları yapmakta, mağduriyetlerini dile getirmektedirler. Kesinlikle katılıyoruz! ANCAK, bizler için iki husus büyük önem taşımaktadır;
TEMAD, bu iki konuyu AİHM taşıdığını belirtmiştir. Fakat, "her üyeye katılımları nispetinde hisse senedi verilmesi" konusundaki dava dilekçesini, tüm ısrarlarımıza rağmen açıklamamakta 'nedense' ısrar etmektedir!
Temad Yönetimi "Kurum iştiraklerininin yönetim ve denetim kurullarında görevlendirilme" talebimiz ortada dururken, Temad Genel Sekreteri'ni OYAK Aslan Çimento Denetim Kurulu'na atanmasını resmen talep ederek, AİHM'deki açtığı davayı tehlikeye atmıştır. OYAK avukatları, TEMAD'ın görevlendirme yazısını mahkemeye sunsa ve "davacının talepleri yerine getirilmeye başlandı. Kadrolar boşaldıkça, assubay ataması yapılacak" dese, sizce sonuç ne olur? Kişisel hesaplarla STK temsil edilip, yönetilir mi?
Bizler, bir bankanın tasarruf mevduatına para yatırmadık, bir yardımlaşma kurumuna ortak üye olduk. Emekli olduğumuz zaman kurumun birikimlerimize 'kendi hesaplamalarına göre' nema vererek, bizi kapı önüne koyması hukuka aykırıdır. Bir çok kurumun sosyal yardım sandıkları üyelerinden bizler kadar aidat almamasına rağmen, ikinci emekli maaşı bağlamaktadırlar. Kuruma tekrar üye olamayanların % 80 i, o gün için sistemde olan emsallerinin birikimleri değeri üzerinden talep edilen parayı temin edemeyen assubaylardır. Bu nedenle, OYAK hisse senedi konusunu gündeme getirmiyor!
Kimsenin aldığı nemada gözümüzün olduğu düşünülmesin! OYAKBANK satıldığında sistemde olan üyeler bir gecede %50 oranında nema aldılar. Peki daha önceki yıllarda OYAK'ın amiral gemisi OYAK RENAULT satılsaydı, o tarihte sistemde olanlar kazanacak kurum şimdiki kadar güçlü olmayabilecekti. Bugün sistemde olanlardan hastalık, evlenme, mülk edinme vb. sebeplerle kurumdan ayrılmaları gerekirse 1-2 yıl sonra, örneğin; ERDEMİR satıldığında "ne yapalım, şansızlık mı" diyecekler ?..
Bu konuları dile getirdiğimizde bazı arkadaşlarımızın bencilce "ne yapalım, biz paramızı OYAK'ta değerlendirirken sizler harcadınız" deme hakkı yoktur. Çünkü, mağdur olanlar içerisinde, bu düşüncedeki arkadaşlarımız daha assubay olmadan OYAK'a katkı sağlayanlar vardır. Bunun için en adil çözüm, hisse senedi verilmesidir. Böylece çoğunluk hissesine sahip olan assubaylar yönetim ve denetimde söz sahibi olacaklarıdır. OYAK'ı yönetenler işte bu gerçeği bildikleri için radikal kararlar almamaktadır. Lakin, biz bu hukuksuzluğa kesinlikle razı olmayacağız!
Değerli Meslektaşlarımız, Sn.İsmail TURAN'ın AYİM'deki açtığı dava "OYAK'ın, kurumdan ayrılan üyelere yaptığı ödemelerin nominal değerden değil, tüm kurum varlıklarının üzerinden hesaplanarak ödenmesi"dir ve Sn.TURAN karar düzeltme talebinde bulunmuştur. "Tüm üyelere hisse senedi verilmesi" talebi ile benzerlik taşıyan bu dava karar düzeltme talebinden sonra muhtemelen AİHM'ne taşınacaktır. Bu davanın destekçisi olarak takibini yapmaktayız.
Saygılarımızla...
Ordu Yardımlaşma Kurumu rezervlerinin Nominal (sermayeyi temsil eden hisseler) değer üzerinden değil, tüm mal varlıklarının gerçek değeri üzerinden hesaplanması için açtığım davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ret edildiğini ve aynı mahkemede “Karar Düzeltme” talebinde bulunduğumu yayınlamıştım.
Ordu yardımlaşma Kurumu kanununda, ödediğimiz aidatların yıllık sadece % 5 faiz hesabıyla değerlendirileceği yazılıdır. Yönetim Kurulu ve genel kurulun onaylaması halinde daha fazla miktardan da hesap edilebileceği de ayrıca yazılıdır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, davamı ret etti ama kararında anayasaya aykırılık iddiam konusunda hiçbir açıklama yapmadı. Ben de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 66/a maddesine uygun olarak, Anayasaya aykırılık iddiamın kararda karşılanmadığı gerekçesiyle, karar düzeltme talebinde bulundum.
Tüm Banka, Holding ve şirketlerin en yetkili kurulları, bu tüzel kişiliklerin maddi varlıklarında payı olanların payları oranında oy sahibi oldukları genel kurullarıdır. SGK (Emekli sandığı, Bağ Kur ve SSK) gibi kuruluşlar birer devlet kurumu olduğu ve üyelerine yapılacak her türlü yardımın ve ödemenin devletten yapılmasından kanunla düzenlenmektedir. Bu sebepten yetkili kurullarının ataması özel kanunlara tabidir. Bu durum tüm dünyada böyledir.
Kaldı ki 205 sayılı kanunda ödenen para emekli maaşı olarak tanımlansa da, ödenen para her yıl bilanço kârının yarısının üyelere 4 taksitte ödendiği temettüdür. Şirketlerde ise temettüler peşin olarak bir seferde üyelerine ödenir ve sermaye artırımı yapılacaksa tamamı üzerinden yeni hisse verilir. Tamamen üyelerinin aidatlarıyla var olan ve zorunlu üyeliğe dayanan OYAK benzeri hiçbir kurum demokratik ülkelerde olmadığı gibi yanılmıyorsam sadece İran'da var imiş.
Arkadaşlarımın bilgisine sunuyorum.
29 Ağustos 2009 tarihindeki yazımın bir bir bölümünde "Varlığını bizlerin aidatlarına borçlu olan OYAK bizi bir mendil gibi buruşturup kapının önüne koydu. Yeniden üye olmamız ve üyelere hisse senedi verilmesi sağlanmalıdır ama, TEMAD sessiz!" dedim.
Vay, sen misin bunu yazan? Ne yalancılığımız kaldı, ne muhalifliğimiz, ne de toplumu yanıltmış olmamız! Yetmedi, üyelerine "herkes kendi davasını kendi açsın" diye harika bir çözüm bulan TEMAD hukukçuları, haklar için hukuka gitmenin gerektiğini unutup, beni dava etmekle tehdit ettiler !..
Çok korkmama rağmen işkembeyi küberadan atıp kimseyi yanıltmadığımı, haşa haddimizi bildiğimizi ama gerçekler konusunda suskun kalmanın etik anlayışımıza uymadığını düşünerek, TEMAD’a kendi sitesinden ve bu siteden yanıt verdim.
Bunu ben uydurmadım, referans verdiğiniz TEMAD dergisinde siz belirttiniz!
Şimdi Genelkurmay "7 emekli Assubay atadım, dava gerekçesi geçersizdir" derse...
Dava düşer mi? Elbette düşer.
Dava dilekçenizde özür dilememi gerektiren 'yeniden üyelik ve tüm üyelere hisse senedi verilmesi talebi' var mı? YOK!
"Dava gerekçesi hangi temellere dayandırıldı bize açıklayın. Davanın kabul ediliş tarih ve numarasını verin" dedik; hâlâ ses YOK! Ne bekliyorsunuz?
Ya beni haksız eleştiri ve toplumu yanıttığım için dava edeceksiniz...
Ya da "biz hata yaptık. Özür dileriz" deme olgunluğunu göstereceksiniz !..
"Sizden toplum adına açıklama bekliyorum";
Diye 10 MART 2010 tarihinde ikici kez yazdığımı hatırlayacaksınız ama yine yanıt vermemekte direniyorlar . Bu kez sanal destekçilerinin de sesi çıkmıyor! NİÇİN ?
"Haklarımızı hukukta arayalım. Bunun için TEMAD yönetimine ihtiyaç duydukları gerekli maddi desteği sağlarız" diye başlattığımız kampanyayı yine TEMAD engellemedi mi?
Çünkü, yönetimin bizlerin sorunlarını önemsemek, çözüm bulmak gibi bir misyonu yok! Kaldı ki, TEMAD hiç bir şubesininin görüşünü almadan, OYAK iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarına isim bildirip, genel sekreterini OYAK ASLAN ÇİMENTO’ya atanmasını sağlayarak davanın aleyhimize dönmesine neden olmadı mı?
OYAK yönetimini AİHM'ne dava eden TEMAD’ın gerekçelerini yukarıda yazdım. TEMAD açtığı davada hisse senedi konusunu gündeme getirdi ise ısrarlı taleplerimize rağmen dava dilekçesini niçin yayınlamıyor? Bu devlet sırrımı? Açılan bir dava dilekçesinin içeriğini her TEMAD üyesinin öğrenmeye hakkı vardır.
Yaptığımız hiç bir çalışmaya destek vermeyen, önerilerimize sessiz kalan bu yönetim kimi temsil ediyor? O göreve bizleri temsil etmek için kendileri gönüllü olmadılar mı? O görevde kalma mecburiyetleri mi var?..
Sn.Turan bu sessizlik karşısında dava açtığı zaman, niçin "bu konuyu biz zaten dava ettik, sizin dava açmanıza gerek yok" açıklaması yapmıyorlar? Dava dilekçesini bizlere açıklamazlarsa bu toplumun oyalandığı ve kandırıldığı konusunda endişelerimizde haklı olduğumuz kesinleşecektir...
TEMAD, açılan davada bu talebin yapıldığını belirtmediği için Sn.İ.Turan tarafından bu konuda açılan dava AYİM tarafından ret edilmiştir. Bu sonucu bekliyorduk. Ancak, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne ve AİHM götürmek için iç hukuk yollarının tükenmesi gerektiğinden, açılan bu dava için AYİM karar düzeltme talebinde bulunulması gerekiyor(düzeltme talebinde bulunulmuştur). Sn.Turan’ın zamanı ve emeğinin yanında, bu davanın giderlerine katkıda bulunmamızın görev olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda birçok arkadaşım gönüllü olarak destek vermek istediklerini belirttiler. Kendilerine müteşekkiriz.
Sitemizin ve kişilerin yasa gereğince yardım toplama yetkisi yoktur. Gerçi bu yardım değil kendi davamız için bir yardımlaşmadır. Gönüllü destek olmak isteyen arkadaşlarımız Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine mesaj gönderirlerse kendilerine hesap numarasını ve bilahare hesapla ilgili ayrıntılı bilgiyi sunacağız.
Haksızlıklara sessiz kalmak haksızlık kadar suçtur. Kendisine saygısı gereği haksızlıklar karşısında mücadele eden meslekdaşlarıma en iyi dileklerimle sevgi ve saygılar sunuyorum.
Sayın arkadaşlarım,
Rezerv hesaplamasının OYAK varlıklarının gerçek değeri üzerinden yapılması için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açtığım davanın ret edildiğini, yeni çıkan kanuna göre Anayasa Mahkemesi'nde kişisel dava açabilmem ve daha sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açabilmem için, AYİM'den “karar düzeltme” talebinde bulunmam gerektiğini duyurmuştum.
Olağanüstü destek veren arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
“Karar düzeltme talebini” içeren dilekçemi 1 Nisan 2011 tarihinde, Askeri Yüksek idare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Denizli İdare Mahkemesi'ne verdim.
Arkadaşlarımın bilgisine sunuyorum.
Sayın arkadaşlarım, OYAK haklarımızın hisse netlerine dayandırılması konusunun bir adımı olarak rezervlerin gerçek değer üzerinden hesaplanması için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açtığım dava sonuçlanmış ve ret edilmiş, 1100 lira avukat vekâlet ücreti ödemem kararı verilmiştir.
TBMM'de görüşülmekte olan kişilerin Anayasa Mahkemesi'nde dava açması kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, Anayasa Mahkemesi'nde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) dava açabilmem için, 15 gün içinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde (KARAR DÜZELTME) talebinde bulunmam gerekmektedir.
Önümüzdeki 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunup bulunmayacağıma karar vereceğim.
Arkadaşlarımın bilgisine sunuyorum.