Saygıdeğer Üyelerimiz

Cumhuriyetin özü, "bireyin varlığını" kabul eden bir yönetim sistemi oluşudur. Monarşi denilen tek kişi yönetimine dayalı yönetim sistemlerinde, babadan oğula miras kalan "asalet" ya da "kraliyet" her türlü tartışmanın dışında ve üzerindedir. Halk ise "teba" veya "kul" dur. Kral, Hükümdar ya da Sultan, hiç kimseye hesap vermek zorunda olmayan, ama herkesten hesap sorabilen bir konumdadır. "Kul" kesimi ise itaat etmekle yükümlüdür.

Bireyin varlığı kabul edilmediği için, bireylerin oluşturduğu toplumdan da söz etmek mümkün değildir. Halkın tercihleri doğrultusunda bir seçme-seçilme söz konusu olmadığı için, halkın yönetimi etkilemesi de söz konusu olamaz.

Kurtuluş Savaşımız, Fransa'da olduğu gibi bir demokrasi mücadelesi değil, bağımsızlık mücadelesidir, emperyalist ülkelerin işgallerine son vermek için verilen bir mücadeledir. Sözü edilmese de sanki, Kurtuluş Savaşı bir demokrasi mücadelesi gibi algılanır.

Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve arkasından ilan edilen CUMHURİYET, bireyin varlığını kabul ediyor, babadan oğula geçen saltanat dönemine son veriyor, insanın sadece insan olduğu için bir değere sahip olduğunu özellikle vurguluyordu. Cumhuriyet bağımsızlıktır...

Artık, "birey" vardı ve bireyler toplumu oluşturuyor, toplum kendisini yönetecekleri seçiyor, beğenmezse değiştiriyor, seçilenler de gücünü kendisini seçenlerden aldığını biliyor, günü geldiğinde toplum karşısında hesap vereceğinin farkına varıyordu. Padişah babanın oğlu olduğu için padişah olmadığını bilen yöneticiler, halkın sesine kulak vermeyi bir zorunluluk olarak görüyordu.

Bu yıl 90 yaşına basan TÜRKİYE CUMHURİYETİ, Monarşiye son vermiş, aynı zamanda inanç özgürlüğünü getirerek, din sömürüsünün önüne geçmiştir. Din üzerinden beslenen şeyhler, şıhlar, dervişler saltanatına son vermeyi amaçlamıştır.

Ne yazık ki, 90 yıllık Cumhuriyet, şeyhler, şıhlar, dervişler saltanatına son verememiş, padişah heveslilerinin pusuda beklemesine de engel olamamıştır...

İslamda RUHBAN SINIFI olmamasına rağmen, son model otomobillerde gezip, Cumhurbaşkanı gibi korumalarla dolaşan tarikat liderleri gazete manşetlerine yansımakta, tarikat liderinin elini öpmek için uzun kuyruklar oluşmaktadır.

Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk Gençliği, Cumhuriyetin 90'ıncı yaşını kutlarken, ne yazık ki bazı kesimler tarikat evlerinde Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmektedir.

Cumhuriyetten rövanş almak isteyen güçler, Sevr heveslileri ile birlikte Cumhuriyetin üzerine çullanmış durumdadır.

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" demek bile suç olmuştur.

Cumhuriyet, hiç bu kadar buruk kutlanmamıştır bu ülkede.

Cumhuriyet, bu zorlu sınavı da geçecektir, bu sınavdan da güçlenerek çıkacaktır...

Emperyalist güçlere başkaldırarak,ülkemizin her tarafında bayrağımızın dalgalanmasının kaynağı olan Laik,Demokratik CUMHURİYET"imizi kuran Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, vatanımızın bağımsızlığı ve bekası için canlarını veren aziz şehitlerimize ve kanlarını döken kahraman gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

CUMHURİYETİN 90'INCI YILI ULUSUMUZA KUTLU OLSUN


Site ve Assubaylar Güç Birliği Platformu Yönetimi

sehit-kabri

Saygıdeğer meslektaşlarım, dostlarım;

Bayram günlerinin çocuksu şenliği yok artık yüreğimde. Yeni yıl ve bayram yaklaşırken heyecanla atmıyor yaşlı kalbim. Dün bir mektup aldım, babacığı Güneydoğu' da görevli beni Milliyet Blog taki yazılarımdan tanıdığını bildiren başçavuş meslekdaşımın küçük kızı sevgili Nehir' den. Mektubu fırtınalar kopardı yüreğimde. Evlatlarımdan, eşimden ayrı olduğum günleri yaşadım tekrar. Mektubunda özetle;

“Sevgili Ersen amcacığım,

Ben bu bayram ve yılbaşında sevinemiyorum. Babamla birlikte olamıyacağız. Ah keşke babam bizimle olabilseydi! O çok sevdiğim lila renkli kazağı bana alabilmesi için öpseydim onlarca kez o tombiş yanaklarından. Beni üzmek için değil de  tekrar öpmem için “bütçemiz müsait değil” demesine rağmen bayram günü kazağı arkasına saklayıp "sürpriz" deseydi. Boğarcasına sarılsaydım boynuna öpücük yağmuruna tutsaydım onu. Babam süprizleri çok severdi. Yine sürpriz yaptı, hem de acı bir sürpriz! Bayramda yok! Bizi boynu bükük bıraktı.

Ersen amcacığım, ağaçlar da neden çiçek yok? Güller neden açmadı? Sakalar neden gelmedi çınar ağacına? Annem "kızım bayramlar hep ayni mevsimde gelmezler. Onun için  çiçek açmıyor, bülbüller ötmüyor" dese de Babam yok diye bütün bunlar. Hasretine dayanamıyor minik yüreğim! Ansızın gelse onu gören bülbüllerde gelecek çınar ağacına biliyorum……ellerinden öpüyorum.”

Minik Nehir aldı sularına, götürdü beni farklı duyguların diyarına!

Bayramda, kaybettiklerinin yüreklerindeki ateşini mezar taşlarında söndürmeye çalışan şehit aileleri geldi aklıma. Bosna’ya, Afganistan’a, Lübnan’a, Irak’a, Kıbrıs’a, Güneydoğu’ya ve yurdumun tüm kışlalarına gittim, o cefakar ve fedakar meslektaşlarımızı, askerlerimizi alınlarından öpmek için.

Sevgili Nehir, aç küçücük ellerini gökyüzüne dua et. Güneş ısıtmasa da duaların ısıtsın babacığının yüreğini. Bakarsın, gökte uçan bir kırlangıç alır götürür selamını.

Sağlıkla, mutlulukla kutluyalım bayramın çoşkusunu ama Nehir'leri, saçının okşanmasını bekleyen yetimleri, öksüzleri, huzurevindeki yaşlılarımızı, bir bayram şekeri bile alamayanları getirelim aklımıza. Ziyaret edemesek bile, bir suçlu, bir ezik gönülden bir selam gönderelim, hatırlıyalım onları. Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sosyal adaletin, eşitliğin gerçekleşeceği nice sağlıklı mutlu bayramlar dilerim.


Yukarıda ki yazımı ikinci kez yazıyorum ve değişen bir şeyin olduğunu sanmıyorum. Güzeller güzeli şehidimin kızı Nehir şimdi ne yapıyor? Babacığını unutması mümkün değil de, acısı biraz olsun hafiflemiş midir?

O unutmadı ama bizler unuttuk! Cenaze töreninde O'nun bahar yeşili gözlerine bakmadan lepiska saçlarını okşayanlar da onları unuttular! Kendisine ulaşamadım. Belki de aldıkları üç kuruş şehit maaşı ile geçinemeyince büyükbabalarının yanına sığınma ihtiyacı hissetmişlerdir.

Kahrolası bilgisayarım çökünce adreslerde gitti. Kendilerine ulaşamıyorum. Adreslerine ulaşabilseydim İzmir’e davet edecek ya da eşimle bayramda ziyaretlerine gidecektik. Bizler ailelerimizle bayramı kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde yüreklerinde hüzün olan nice Nehir’lerin olduğunu biliyoruz. Onları unutmadığımızı, minnettarlığımızı ve sevgimizi sunabilmek için bayramda bir fırsatımız var.

Hep birlikte acıları ve sevinçleri paylaşmak üzere; SAĞLIKLI-MUTLU VE HUZURLU NİCE BAYRAMLAR DİLİYORUM. BAYRAMINIZ KUTLU, HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN...

genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ