Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

                                                       Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-2

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

Uluslararası İlişkiler Profesörü

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

30 Kasım 2022

 

Konu: Osmanlı Askeri Tarihi isimli Kitabınız Hakkında.

İlgi: (a) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli kitabınız. (Praeger-2009).

(b) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınız. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Üçüncü Basım, Mart-2020.

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Amerikalı uluslararası ilişikiler uzmanı ve askerî târihci olan Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde; İlgi (a)’da mezkûr A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli ingilizce kitabınızı 2009 senesinde yayınladınız. 380 sayfalık bu kitabınızı ben, internetten ücretsiz indirdim. El emeği göz nûru bu kitabınızı insalığın hizmetine hasbiden sunan her kim ise, kendisine hassaten teşekkür ediyorum.

İlgi (b)’de merkum Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızı ise 2014 senesinde yayınladınız. “Türkçe Birinci Basıma Önsöz” bölümünde izhâr etdiğiniz üzere, bu kitabınız; Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde 2009 senesinde ingilizce olarak yayınladığınız İlgi (a) kitabınızın türkce tercümesidir.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2Kıymetli Mesut hocam,

Askerlik târihimizde önemli yere sâhip olması hasebi ile; bu kitaplarınızda yeri geldiğinde “noncommissioned officer” (NCO), petty officer”, küçük zabit” ve “astsubay” kelimeleri hakkında bilgiler izhâr etmişsiniz. Türkce yayınladığınız 675 sayfalık bu kitabınızın Mart-2020 baskısını ise ben Şükrü IRBIK, 37 TL’ye satın aldım. Bu kitabınızı yazmak için türkce ve yabancı olmak üzere 1.263 adet kaynak eserden istifâde etmenizi hakikâten etkileyici bulduğumu söylemeliyim.

Nâdir kitap ve zor bulunan makâleleri sabır ile arayıp bulan ve size veren Ahmet ÖZCAN isimli hocama ise huzurunuzda takdirlerimi gönderiyorum. Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Mesut Hocam,

Hatırlayacağınız üzere birinci mektubumu size 18 Ağustos 2022 târihinde göndermiş idim.

Bu mektubumda;

Independent Türkçe isimli internet gazetesinde yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz hakkında,

Emekli bir astsubay olarak ben Şürkü IRBIK size suâller tevcih etmiş idim.

Konumuz ile doğrudan ilintisi olduğundan dolayı;

Sözüme konu ingilizce ve türkce kitabları birlikde yazdığınız Amerikan vatandaşı Prof.Dr. Edward J. ERICKSON hakkında kısa bilgi vermek bu mektubumu okuyanlar için faydalı olacak.

Edward bey, üç nesilden beri asker olan Amerikan ailesine mensub emekli bir subay. Dedesi “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Ordusunda “Çavuş” rütbesi ile I.Dünya Savaşı’nda Fransa’daki Amerikan Seferî Kuvveti (AEF)’nde görev yapmış. Babası da gene “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Hava Kuvvetleri (US Army Air Forces)‘nde “Çavuş” rütbesi ile II.Dünya Savaşı’nda İtalya, Fransa ve Almanya’da görev yapmış. Edward J. ERICKSON ise Amerikan Kara Ordusuna piyâde Er” (Enlisted) sınıfında "Private" rütbesi ile intisâb etmiş. 1950 doğumlu olan Edward bey "Er” (Enlisted) olarak göreve başladığı târihi özgeçmişine yazmamış!.. Onbaşılığa terfî etdikden sonra sözleşme yenileyip (reenlist) “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” rütbesine yükselmiş. Görevine devâm eder iken, Amerikan Kara Ordusunun kendisine temin etdiği maddî ve idârî imkânlar ile üniversitede okuyup lisans eğitimi almış. Lisans diplomasını aldıkdan sonra 1975 senesinde topcu subay sınıfına terfî etdirilmiş. Edward bey, hem muvazzaf subaylık görevine devâm etmiş hem de bilimadamı olarak çalışmasını sürdürmüş. Kıt’a kaynaklı subay (mustang) olduğundan dolayı ki, Türk Ordusunda biz bu tür subaylara “katır” deriz; Edward J. ERICKSON Yarbay rütbesinde iken yaş haddi sebebi ile 1997 senesinde emekli edilmiş.

Edward J. ERICKSON; 1980’li senelerde Türkiye’deki Amerikan üslerinde “Er” (Enlisted) unvânı ile ve 1993-1994 senelerinde ise İzmir‘deki NATO Karargâhında “subay” (Officer) unvânı ile görev yapmış. Türkiye’ye gelmeden önce, Amerikan Kara Kuvvetleri Dil Okulunda 1985 senesinde türkce öğrenmiş. Türkceyi ortalama bir Türk vatandaşından bile daha selis olarak konuşabilen Edward bey İzmir’de görevli iken Türk askerî târihine merâk salmış. Bu görevi esnâsında; bir vesile ile ki, bunu bize Mesut hocam ancak siz anlatabilirsiniz, sizin ile yolu kesişmiş. Bu tanışma-buluşma neticesinde de Osmanlı askerî târihi hakkında Edward bey ile ortak yazdığınız kitâbınızı 2009 senesinde ingilizce dilinde yayınlamışsınız.

Muhterem Mesut hocam,

Bugün size ikinci mektubumu gönderiyorum. Bu mektubumda; Amerikan Kara Kuvvetlerinde “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” (Staff Sergeant) rütbesi ile göreve devâm eder iken; subaylığa terfî eden ve daha sonra Yarbay rütbesi ile emekli edilen Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile müşterek yazdığınız;

  • İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimeleri hakkında

         Ve

  • Aynı kitabınızın türkce tercümesi olarak yayınladığınız kitabınızda müterâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimeleri hakkında,

Size suâller tevcih edeceğim. Türkce târih kitabı yazacak derecede türkce bildiğinden dolayı Edward bey de bu suâllerimin muhatabıdır.

Ancak; suâllerimi size tevcih etmeden evvel, 2020 senesinde ikinci baskısını yayınladığınız Osmanlı Askeri Tarihi isimli türkce kitabınız hakkında dikkatimi çeken bir iki hususu, müsaadeniz ile bu mektubuma iktibas edeceğim.

Mezkur kitabınızda "noncommissioned officer” (NCO) olarak türkceye tercüme etdiğiniz “astsubay” kelimesi ve mürâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimelerine önem atfetmiş ve bu kelimeler hakkında çok mühim tesbitler yapmışsınız. Mersum kelimeler hakkında yapdığınız ve benim görebildiğim bu tesbitlerinizi aşağıda derledim.

  * * * 

Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızda

Ben Şükrü IRBIK’ın dikkatini çeken tesbitleriniz;

 

Sayfa-XVIII, Terminoloji ve Yazım Hakkında Not;

(…) Bu eser boyunca yer isimlerinin Osmanlı dönemindeki yerleşmiş şekillerinin kullanılması tercih edilmiştir.

(…) Tarih dışı bir durum yaratmamak için fetih sonrası ismi değişen yerler için fetih tarihine kadar eski ismi kullanılmıştır. Örneğin 1453 senesine kadar “Konstantinapolis”, 1453’den sonrası için “İstanbul” ismi kullanılmıştır.

 * * * 

Sayfa-74;

(…) Bu konuyla bağlantılı bir başka önemli sorun ise, alt kademelerdeki subay eksikliğiydi. Orta mevcutları artmasına rağmen (17. yüzyıl boyunca orta mevcutları yedi kat arttı) subay kadroları beşte sâbit kaldı, sadece “astsubay” kadroları arttı. Sonuç olarak subay eksikliğini gidermek için bâzı “astsubay” kadroları (Odabaşı örneğinde olduğu gibi) subay görevlerini üstlenmek zorunda kaldı. Bu durumda ise “astsubay” görevleri ihmal edilmeye başlandı.53.

53 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 152, 397–400; Mahmud Şevket, Osmanlı Askeri Teşkilatı ve Kıyafeti, 43–44.

 * * * 

Sayfa-77;

(…) Bu düzenlerini disiplin, eğitim ve cesaretleri sayesinde düşmânın yoğun ateşi altında bile muhafaza ederlerdi. Zamân zamân bâzı ortaların siperlerin içinde savunma mevzii işgal ettikleri 65 vaki olsa da düşmân ateşi karşısında siper almak 19.yüzyıla kadar hep “korkakça bir davranış” olarak görülürdü.66 Bu tarz istenmeyen davranışların muharebenin sıcağı içinde meydâna gelmesini engelleme ve safları muhafaza etme görevi düşük rütbeli subaylara, “astsubaylara” ve “kıdemli askerlere” düşerdi. Zaten bu görevler onların asli vazifeleriydi. (←??? Kaynaksız. IRBIK).

65 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 374–376; Ahmet Muhtar, Muharebat-ı Meşhure-i Osmaniye Albuümü, 53.

66 Solakzade (Çabuk), Solakzade Tarihi, 346.

 * * * 

Sayfa-275;

“Muallem Asakir-i Muhammediye” adı verilen yeni ordu, Nizam-ı Cedid’in sadece kanunnamelerini değil, aynı zamânda üniforma ve birlik teşkilat yapılarını da taklit etmeye mecbur kaldı. Üstelik teşkilatın ilk üç subayından ikisi (diğer subay yukarıda bahsetdiğimiz Mısırlı Davud Ağa’ydı) ve tâlim çavuşlarının çoğunluğu da eski Nizam-ı Cedid personeliydi7.

7 İlyas Ağa, Tarih-i Enderun (Letaif-i Enderun), 281–282, 292–293; Levy, Military Policy of Sultan Mahmud II, 1808–1839, 176–177, 388–390.

 * * * 

Sayfa-280;

(Vakai Hayriye arifesi. IRBIK) Merkezi idâre umutsuz bir şekilde reformlar için uzman ve model arayışı içindeyken, Hüsrev Paşa, gizlice eski bir Fransız “astsubayı” olan Sardinyalı Hurşit (Gaillard) denetiminde bir deniz piyâde taburunun eğitimini başlatmıştı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-329;

Osmanlı’ya sığınmış ve müslümân olmuş bir Habsburg subayı (bâzı modern kaynakların iddialarına göre, gerçekte bir "astsubay" olma ihtimali bulunmaktadır) Ömer Lütfi Paşa (Hüsrev Paşa hânesinde yetişmiştir) Tuna Ordusu’nun başına getirildi.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-353;

Deneyimli askerler rastgele ve düşünülmeden terhis edilirken, gerçek bir astsubay sınıfı teşkil etmek için altın bir fırsat elden kaçırıldı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-358;

Kırım Savaşı boyunca birkaç etkisiz bombardıman ve birliklerin nakledilmesi dışında, Osmanlı donanması kendini deniz üs ve limanlara kapatmış ve savaşta etkin bir rol almamıştı. Anlaşılan Sinop baskınında (1853. IRBIK) yaşanan hezimet bütün denizcileri korkutmuştu. (←Kaynaksız. IRBIK). Bu durum Abdülazid (1861-1876. IRBIK) döneminde değişecekti. Sultanın askerî teknolojiye merakından en çok Donanma istifâde edecekti. Modern zırhlı kruvazör ve monitorlardan oluşan yepyeni bir filo İngiltere ve Fransa’dan yapılan alımlarla bir araya getirildi. İngiliz ve Amerikalı mühendis ve ustaların gözetiminde Hasköy Tersanesi modern İngiliz planlarına göre baştan aşağı yenilendi. Ancak ne Abdülaziz ne de onun Donanma danışmanları bu modern gemileri kullanacak subay ve denizcilerin eğitimine, nitelik ve niceliklerine yeterli ilgiyi göstermediler. Eski Mühendishane-i Bahri-i Hümayun her sene ancak çok kısıtlı sayıda “subay” mezun edebiliyordu. Üstelik şimdiye kadar kara kuvvetleri reformlarda önceliğe sahip olduğu için Harbiye’nin yaşadığı dönüşüm Mühendishane’ye sirayet etmemiş ve bu okul çağının gerisinde kalmıştı. Deniz astsubayı ve teknisyeni yetiştiren herhangi bir okul veya eğitim merkezi bulunmuyordu. Sonuçta yapılan alımlarla Osmanlı donanması Avrupa’nın üçüncü büyük donanması haline geldiyse de nitelikli mürettebata sahip olmadığından padişahın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı4.

4 J. Lewis Farley, Modern Turkey, (London: Hurst and Blackett, 1872), 134–136, 144–149; İ. Halil Sedes, (Mütekaid Tümgeneral. IRBIK) 1877–1878 Osmanlı-Rus ve Romen Savaşı, Cilt. 1, (İstanbul: Askeri Matbaa, 1935), 129–130; Ali Fuat Örenç, “Deniz Kuvvetleri ve Deniz Harp Sanayii”, Osmanlı Askeri Tarihi: Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri 1792-1918 içinde ed. Gültekin Yıldız, İstanbulu-Timaş-2013, s. 141-145.

 * * * 

Sayfa-361;

(1870’ler. IRBIK) (…) Mektepli subay sayısında yaşanan bu sıkıntıya ek olarak, ordunun komuta, kontrol ve eğitimini etkileyen bir başka önemli sorun, "profesyonel astsubay" sınıfının bulunmamasıydı. (←Kaynaksız. IRBIK). Daha önce farklı yerlerde belirttiğimiz gibi, ordu yüksek komuta heyeti bu uzun reform süreci içinde eğitim görmüş astsubayların önemini fark etmemiş veya önemsememiştir. Deneyimli ve tecrübeli erlerin teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde kullanılması yeterli görülmüştü11. Profesyonel astsubay sınıfının bulunmaması, alaylı subayların kapasitelerinin sınırlı olması ve genel olarak askerlerin cehaleti ve askeri eğitimlerim eksikliği yüzünden, mektepli subaylar çoğu zamân kendi görevlerinden ziyade, aslında astlarının görevi olan, ama yapmadıkları işleri de üstlenerek hiçbir şey yapamaz hale geliyorlardı. Muharebe meydânında üst rütbeli subayların topcu nişancı eri gibi topları tevcih ettiklerine, kurmay subayların süvâri keşif kolu yerine keşfi bizzât yaptıklarına ve başka benzer durumlara sıklıkla rastlanılmaktaydı. Sonuç olarak düşmân ateşi altında muharebe meydanının her yerine yetişmeye çalışan mektebli subayların zayiat oranları fazlasıyla yüksekti. Subaylarına kişisel olarak bağlanan askerlerse, komutanlarının vurulması halinde güvenlerini kaybedip ne yapacaklarını şaşırdıklarından hemen dağılmaktaydılar12.

11 Herbert, The Defence of Plevna, 1877, 47–48 ; Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, vol. 5, 477.

12 Ahmed Muhtar, Anılar, 51, 87, 94, 127, 167, 186, 208, 214, 217, 228.

 * * * 

Sayfa-402;

(1877-1878; 93 Harbi. IRBIK) (…) Savaş boyunca subay zayiatının oransal olarak çok yüksek olduğu da dikkate alındığında, Osmanlı Ordusunun tam anlamıyla bir subay Ordusuna85 dönüştüğü görülmektedir. Bu konuda mektepli subaylara büyük yük binmekteydi. Profesyonel astsubay yetiştirmek için okullar açılması veya liyakatli erlerin bir sistem dahilinde eğitilerek astsubay olarak yetiştirilmesi bir türlü sağlanamadığından, bu görev de mekteplilerin sırtına binmekteydi. Subaylar liderlik görevleri yanı sıra silah nişancılığı, bakım ve her türlü teknik görevi de icrâ etmekteydi. Dolayısı ile, muhabere esnâsında subayını kaybeden birlikler muharebe yeteneklerini de kaybetmekteydi. Askerlerin savunmada iyi, ama taarruz harekatında zayıf olmasının kanımızca en önemli sebebi muhabere liderliği eksikliğiydi. Genel birlik eğitiminin yetersizliği ve bu kapsamda tatbikâtı ve manevraların icrâ edilmemiş olmasının etkileri de ihmal edilmemelidir86.

85 Subay Ordusu” kavramı subayın asıl görevi dışında diğer görevleri de üstlendiği, subayın bir komutandan ziyâde bir baba gibi görüldüğü, askerlerin her konuda subaylarının emir-komutasına ihtiyaç duyduğu (Herbert_ Plevna; “never acting on his initiative”. IRBIK) ve herhangi bir nedenle subaylarının ölmesi veya yaralanması halinde askerlerin kendilerine güvenini kaybetdiği ordular için kullanılan bir kavramdır. (??? Kaynaksız. IRBIK)

86 Herbert, Defence of Plevna, 1877, 48, 233–234; Ahmed Muhtar, Anılar, 83–84, 126– 127, 208, 214, 217; Baker, Turkey, 273; Ryan and Sanders, Under the Red Crescent, 31, 67, 240–241, 296; Allen and Muratoff, Caucasian Battlefields, 217; İzzet Fuad, Kaçırılan Fırsatlar, 82–83.

 * * * 

Sayfa-428;

(1840’lar. IRBIK) Eyalet merkezlerinde açılan talimgâhlarda askerler ve astsubaylar eğitilirken, Ordunun istek ve tercihlerine uygun silah ve teçhizatla Jandarma donatıldı. Sonuçta Jandarma görünüşte ordudan bağımsız olsa da gerçekte her açıdan askeriyenin emrinde bir teşkilat olmayan devâm etti136.

136 Çakın and Orhon, TSK Tarihi Osmanlı Devri (1793–1908), 248–253); Swanson, Journal of Contemporary History, 253–255; Nadir Özbek, ‘‘Policing the Countryside: Gendarmes of the Late 19th Century Ottoman Empire (1876–1908), International Journal of Middle East Studies, vol. 40, no. 1, 2008, 51–56, 62–63; Selahattin Günay, Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? Suriye ve Filistin Anıları, (İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2006), 13.

 * * * 

Sayfa-444; Önce protesto ve kitlesel itaatsizlikle başlayan muhalefet, siyâsî ve dini kıyafetlere bürünerek 31 Mart karşı darbesinin patlak vermesinde önemli pay sahibi oldu. Alaylı subay ve gedikli erbaşların liderliğinde ordu merkezlerinde (özellikle İstanbul ve Erzurum) birlikler isyân ederek yeni rejimi devirmeye kalkıştılar. Bu karşı darbe girişimi tasfiyenin meşruiyetini gösteren bir kanıt olarak algılanıp ayaklanmanın bastırılması sonrasında kalan alaylılar da ordudan ihrâç edildiler169.

169 Alaylıların ordudan ilişiğinin kesilmesi sonrasında genel subay mevcudu 26,310 dan 16,121’e düşmüştür. Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 187–189; Ahmed İzzet, Feryadım, 45–46, 62–73; Apak, Yetmişlik Bir Subayın Anıları, 31–41; Turfan, Rise of the Young Turks, 155–161; Bartlett, Battlefields of Thessaly, 52, 55–56; Griffiths, Reorganization of the Ottoman Army, 111.

 * * * 

Sayfa-451; Enver Bey ve diğer İttihatçılar, direnişin devâm edebilmesi için geride sağlam bir askerî altyapı bırakma karârı aldılar. Bütün silah, mühimmat ve teçhizatın yanı sıra, subay, astsubay, muhtelif teknisyen ve silah nişancılarından kurulu üç yüz kişilik bir unsur geride bırakıldı. Üç ay süren tahliye sürecinde, yerli birlikler içinden seçilen yetenekli astsubay ve erler ağır silah ve teçhizatın kullanılması konusunda  hızlandırılmış eğitime tabi tutuldular. Bu proje çerçevesinde yüze yakın Trabluslu genç ve çocuk seçilerek İstanbul’daki askerî okullara nakledildi. Amaç, savaşın gelecekteki komuta kadrosunu yetiştirmekti. Ama bu cüretkar proje Balkan Savaşlarının yenilgiyle bitmesi yüzünden rafa kaldırıldı. Birinci Dünya Savaşı esnâsında ise kısmen uygulanabildi190.

190 Ertuna, TSK Tarihi Osmanlı Devri, Osmanlı-İtalyan Harbi (1911–1912), 411–421; Simon, Between Ottomanism and Nationalism, 98–101; Kut, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş, 116; Tauber, Emergence of the Arab Movements, 218–219; Booch a.g.e s. 205-207.

 * * * 

Sayfa-466, 467; Osmanlı Ordusunda profesyonel astsubay sınıfının olmadığı dikkate alındığında, özellikler küçük birlik seviyesindeki lider açığı daha iyi anlaşılabilir. Sonuçta, ordu savaşa daha az subayla gitti. Subay kadrosunun ancak yüzde 55’i doldurulabilmiştir. Düzenli piyâde birliklerinde her bölükte iki subay varken, Redif birliklerinde her iki bölüğe bir subay düşüyordu. Bu çok ciddi bir sorundu. Çünkü subaylar sadece komutanlık değil, aynı zamânda astsubaylık ve teknisyenlik de yapıyordu. Muharebelerde subay zayiatı normal oranların çok üstünde olduğundan, savaşın ilerleyen aylarında durum daha da kötüleşecekti226.

226 Hallı, Balkan Harbi (1912–1913), 134, 149–150; H. Cemal, Tekrar Başımıza Gelenler, 73–74.

 * * * 

Sayfa-474; Heyetin diğer üyeleri de kritik görevlere (bir tümen komutanlığı, üç alay komutanlığı, Mekteb-i Harbiye Komutanlığı da dâhil olmak üzere, on bir askeri eğitim kurumu komutanlığı ve bir kısım daha alt kademe görevler) atandı. Bu atama politikasının temel maksadı, modern Alman modelleri çerçevesinde subay, astsubay ve birlikler yetiştirmekti246.

246 Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 288–305; Sanders, Five Years in Turkey, 20–21; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, 148–149; Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 193–194, 197.

 * * * 

Sayfa-485;

Seferberlik sonrası Ordunun personel mevcudu görkemliydi. 820.000’i muharip olmak üzere, genel mevcut bir milyonu aşmıştı. Fakat subay sayısı 12.469’da sâbit kalmıştı. Her 100 muharip askere 1,5 subay düşmekteydi. Bu oran, neredeyse koca denizde bir damla anlamına gelmekteydi292.

(…)

Talimgahlarda altı ilâ sekiz ay eğitim gören öğrenciler, onbaşı rütbesi verilerek kıt’alara “zabit namzedi” unvanıyla gönderildi. Kararnameye göre altı aylık görev başı eğitim ve deneme sonrasında, birlik komutanlarının kanaatine göre subay nasbedileceklerdi. Böylelikle altı ay boyunca astsubay olarak görev yapacak adaylar ordudaki önemli bir boşluğun dolmasına yardımcı olacaklardı. Eğer aday başarısız bulunursa, çavuş rütbesi verilip astsubay statüsünde göreve devâm edecekti294. Önceki bölümlerde belirttiğimiz gibi, Osmanlı Ordusunda “profesyonel astsubay” sınıfı bulunmamaktaydı. Askerlerin bir kısmı teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde istihdam edilmekteydi. 1909 sonrasında bâzı ordu merkezlerinde açılan “küçük zabit” mekteplerinden az sayıda mezun verilebilmişti295. Bunlar da subay açığı yüzünden astsubay kadrolarında değil, subay kadrolarına atanmışlardı.295. Dolayısıyla savaş boyunca zabit namzetleri ve kıdemli erler astsubay işlevini yerine getirmeye çalıştı.

292 Kadro ve teşkilatlara göre her 100 askere ortalama 6 subay düşmesi gerekdir idi. İlden, a.g.e., s. 39,40; (İlden Şerif. Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında 3.Ordu: Sarıkamış Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı. (ed.) Sami Önal. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 1998); Selışık, a.g.e, s.3-5; (Selışık, Selahattin. Kafkas Cephesinde 10 ncu Kolordunun Birinci Dünya Savaşının Başlangıcından Sarıkamış Muharebelerinin Sonuna Kadar Olan Harekaˆtı. 2nd edition. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2006); Sabis a.g.e, s.159-164, 285. (Sabis, Ali İhsan. Harp Hatıralarım: Birinci Dünya Harbi. 4 vols. İstanbul: Nehir Yayınları, 1990–1991).

294 Alaeddin Ören, İlk Yedek Subay Yuvası: İhtiyat Zabitan Mektebi,’’ Piyade Yedek Subay Talimgâhı 35. Dönem Hatırası, (Ankara: Güzel Sanatlar Matbaası, 1952); İhsan Ali Alpar, Anı: Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizde 55 Yıl 11 Ay, (İstanbul: Nilüfer Matbaası, 1974), 21–35; Faik Tonguç, Birinci Dünya Savaşında Bir Yedek Subayın Anıları, (İstanbul: T. İş¸ Bankası Yayınları, 1999), 16–17, 63, 67.

295 İlk astsubay Okulu (Gedikli Küçük Zabit Okulu) Alman subayı Ditfurt Paşa danışmanlığında, 1909’da İstanbul’da Mahmud Şevket Paşa tarafından açılmıştır. Sonra, Konya ve Beyrut gibi önemli bölgesel askerî merkezlerde başka astsubay okulları da açıldı.  Üç senelik eğitim süresi olan bu okullar savaşa kadar üç sınıf mezun edebilmişti. Tahsin Yahyaoğlu, ‘‘Astsubay Okullarının Tarihçesi,’’ Türk Kültürü, yıl: 3, nu. 32, Haziran 1965, s. 36; İsmail Hakkı Süerdem, Anılarım: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, (ed.) Orhan Avcı, (Ankara: Bilge Yayınevi, 2004), s. 23–24; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, s.80.

 * * * 

Sayfa-521;

Osmanlı subay ve astsubaylarının çoğu cephe gerisinde veya Almanya’daki eğitim merkezlerinde muhtelif askerî kurslara katılarak yeni taktik, teknik ve silahları öğrendiler410.

410 Yazman, Mehmetçik Avrupa’da, s.87–92, 97, 118, 126, 131.

 * * * * * 

Kıymetli Mesut Hocam,

Şimdi, bu ikinci mektubum ile size tevcih edeceğim suâllere geliyorum. Mektubuma konu etdiğim İlgi (a) ingilizce kitabınızın;

  • 17 farklı sayfasında “noncommissioned officer” kelimesini ya da “noncommissioned officer” kelimesinin kısaltması olan “NCO” ibâresini kullanmışsınız. Mezkur kitabınızı hazırlar iken Fransızca ve Almanca kaynaklardan da istifâde etdiğinizi gördüm. İngilizce “noncommissioned officer” kelimesinin; istifâde etdiğiniz Fransızca kaynaklardaki tercümesinin “sous officier”, Almanca kaynaklardaki tercümesinin ise “unteroffizier” olduğunu kayıt edelim.
  • 1 sayfasında ki, bu 176’ncı sayfadır, “petty officer” kelimesini kullanmışsınız.
  • Türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızın 485’nci sayfasında ise “küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

Ancak ne var ki;

Bu kelimelerin tercümeleri ve kullanımları hakkında kaynak/belge beyân etmemişsiniz.

İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimelerine karşılık olarak türkce kitabınızda yer verdiğiniz türkce tercümelerini ben tesbit etdim ve aşağıda gördüğünüz çizelgede topladım.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Yukarıdaki çizelgede gördüğünüz üzere Mesut hocam;

1. İngilizce kitabınızda yer alan “Noncommissioned officer” (NCO) kelimesini;

  • Astsubay,
  • Küçük Zâbit,
  • Gedikli Erbaş,
  • Tâlim Çavuşu,

Olmak üzere 4 farklı şekilde türkceye tercüme etmişsiniz,

2. Gene aynı ingilizce kitabınızda yer alan “petty officer” kelimesini “deniz astsubayı” şeklinde tercüme etmişsiniz.

3. “Küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini ise türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızda müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

 * * * 

Muhterem Mesut hocam,

Bildiğiniz üzere;

  • Küçük zâbit” tâbiri 1909 Nizâmnâmesi ile 1909 senesinde,
  • Astsubay” tâbiri ise 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde,

Askerî mevzuâtımıza dâhil edildi.

Kânun ile tesbit edilen bir tâbirin ingilizce tercümesinin de kânun ile tesbit ve tayin edilmesi genel-geçer hukuk kuralıdır.

Bu hakikâtden hareket ile sizin ve kitâp ortağınız Edward hocama ben Şükrü IRBIK’ın suâlleri şunlardır;

1. Mezkur ingilizce kitabınızda yer alan “noncommissioned officer” (NCO) kelimesi türkce tercümesinin;

  • Astsubay” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Küçük zâbit” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Gedikli erbaş” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Tâlim çavuşu” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 

2. İngilizce “petty officer” kelimesi türkce tercümesinin “deniz astsubayı” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

3. “Küçük zâbit” kelimesinin “astsubay” kelimesi olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 * * * 

Bugün itibârı ile ordumuzda muvazzaf ve müesses olan “astsubay” sınıfının târihini doğru anlamak ve yazmak için

Son derece önemi hâiz olan bu suâllerimi Türk kamuoyu ve vicdânı huzûrunda cevaplamanın zamânı geldi…

Bu cümleden olmak üzere;

Yayınladığınız ingilizce ve türkce târih kitaplarınız hakkında hazırladığım

Ve

Bugüne kadar “astsubay” târihcesi yazan “revizyonist” târihcilerin ezberini bozacak

Ve dahi

Ordumuzdaki “astsubay” sınıfının târihini yeniden yazmamıza sebep olacak bu suâllerimi cevaplamanızı,

İstirham ederim, Mesut hocam.

Saygılarım ile

                                                                                                                                             Şükrü IRBIK  

 

 * * * 

Şükrü IRBIK'ın açıklaması;

Kıymetli Mesut hocam,

Okumuş, profesör olmuşsunuz. Hayırlı olsun!

Emekli bir subay olarak ingilizce ve türkce askerî târih kitabı yazmışsınız…

Bu kitaplarınızda kullandığınız;

  • Noncommissioned officer” (NCO),
  • Petty officer

         Ve

  • Küçük zâbit/astsubay” kelimeleri hakkında sorduğum suâllerimi,

İliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, hocam?

Bu suâllerime sizin ve Edward beyin göndereceğiniz cevablarınızı da

Ben Şükrü IRBIK işde, burada yayınlayacağım.

Hörmetlerim ile

Şükrü IRBIK

Em. SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

  Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-1

 

  

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

  Uluslararası İlişkiler Profesörü

  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

18 Ağustos 2022

  Konu: Astsubay Sorununun İhmâl Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında.

  İlgi: (a) (https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu) isimli bağlantıda yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz.

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Independent Türkçe için yazdığınız ve 12 Ocak 2022 Çarşamba günü İlgi bağlantıda yayımladığınız “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâlenizi emekliassubaylar.org isimli siteden okudum.

Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

 

  Emekli bir subay olarak; mezkur makâlenizde “köklü bir sorun” dediğiniz Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfı hakkında böyle bir makâle yayımladığınızdan ötürü size teşekkür ederim. Handiyse ömrünüzün tamamını hasretdiğiniz subaylık mesleğinizi icrâ eder iken ciddî ve sizi hayretlere düşüren olay ve durumlar yaşamış olmalısınız ki; Ordumuz astsubay sınıfının durumunu bu makâlenizde “köklü bir sorun” olarak nitelemişsiniz.

  Kıymetli Mesut Hocam,

  Emekli bir astsubay olarak ben Şükrü IRBIK da; mensubu olduğum astsubay sınıfının târihini emekli olduğum 2011 senesinde buyana nâcizâne tetkik etmeye çalışıyorum. Bu konuda yazdığım makâlelerimi de emekliassubaylar.org isimli sitemizdeki Eski Tüfek isimli köşemde yayımlıyorum.

  Bu mânâda; sizin mezkûr makâlenizi okumak emekli bir astsubay olarak beni hem mesrur etdi hem de tabii olarak cevaplanması gereken bir takım suâlleri zihnimde tebellür etdirdi. Bu suâllerin cevâbını sizden öğrenmek hiç şüphe yok ki, “astsubay meselesinin” anlaşılmasına; devletimiz, ordumuz ve astsubay sınıfının yaşadığı sıkıntılara bir an evvel çözüm bulunmasına çok yardımcı olacak.

  Bu cümleden olmak üzere; söze konu makâleniz hakkında 19 madde başlığı altında hazırladığım ve aşağıdaki sayfada size tevcih etdiğim 32 adet suâlimi cevaplamanızı ricâ ederim hocam.

Saygılarımla

                                                                                                                     Şükrü IRBIK

  

(https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında Suâllerim;

  1. Mezkûr makâlenizin birinci satırında; astsubay meselesinin 1912 yılına kadar uzandığını ifâde etmisşiniz.

  Suâl-1; Astsubay meselesi’nin 1912 yılına kadar uzandığına dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  2. Bilindiği üzere bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “eğitim, sevk ve idare ile diğer idari işlerde subaya yardımcı olan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin beşinci satırında; astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-2; Astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  3. Bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “ast komuta kademelerinde” görev yapan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin altıncı satırında; astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-3; Ordumuzda kaç çeşit “kademe” vardır? Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-4; Astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  4. Sözüme konu makâlenizin;

                - Dokuzuncu satırında;

  “Muharebede ise askerlerin düşman ateşi altında paniğe kapılıp dağılmadan silahlarını kullanıp gereken manevraları yapabilmeleri için başlarında her daim onları yöneten ve denetim altında tutan küçük birlik komutanlarına ihtiyaç vardı” demişsiniz.

  Suâl-5; Bu cümlenizde bahsetdiğiniz ordu, hangi devletin ordusudur?

  Suâl-6; Bu ihtiyacın kaynakları ve belgeleri nelerdir?

        - Onuncu satırında;

  “Böylelikle hem askerlere ferdi ve birlik halinde talim yaptıracak hem de muharebede onları sevk ve idare edecek uzman rütbeli asker ihtiyacı modern “astsubay” sınıfının doğmasına neden oldu” demişsiniz.

  Suâl-7; Astsubay sınıfının doğmasına neden olan bu nedenlerin kaynak ve belgeleri nelerdir?

  5. Mezkûr makâlenizin onbirinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Yani ülkemizdeki yaygın kanaatin aksine, astsubayların asıl işlevi talimcilik ve takım seviyesine kadar küçük birlik komutanlığıdır.”

  Suâl-8; Astsubay hakkında ülkemizdeki yaygın kanaat nedir? Bu kanaatın kaynağı nedir?

  6. Mekzûr makâlenizin onikinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Levazım, maliye, personel ve diğer idari işler ise sivil müteahhitlerin sorumluluğundaydı. Bu önemli görevlerin sivil sözleşmeli (üstelik bazıları yabancı) personel tarafından ifa edilmesi savaş esnasında görevde devamlılık, sadakat, disiplin ve emniyet sorunları yarattığı için zamanla askerileştirildi. Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler.

  Suâl-9; “Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü” verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler” bilgisinin kaynağı nedir?

  7. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Zaten astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talim klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamadı”

  Suâl-10; “Astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talimin klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamamasının” sebedi nedir? Bu bilginin kaynağı nedir?

  8. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Teskere bırakan usta erler önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra etmekteydi. Başarılı gedikliler ise subay nasbedilirdi”

  Suâl-11; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiği” târih nedir?

  Suâl-12; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiğine” dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  9. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Usta-kalfa-çırak tarzı geleneksel görev başı eğitimle yetiştirilen gedikliler eğitmenlik, küçük birlik komutanlığı ve nişancı/operatör görevlerini yapıyor gözükseler de çoğunluğu okuma-yazma ve aritmetik bilmediğinden “astsubaylık” görevlerini layıkıyla yapamamaktaydılar.”

  Suâl-13;Gedikli" sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  10. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Gediklilerin yapamadığı “talimcilik” ve “küçük birlik komutanlığı” görevlerini mektepli subaylar üstlenmek durumunda kaldı. Yanaşık düzen dahil bütün eğitimi subay üstlenince gedikliler daha çok idari ve lojistik görevlerde istihdam edilmeye başlandı.”

  Suâl-14; Bu bilginin kaynağı nedir?

  “Böylelikle etkisi günümüzde de devam eden “tehlikeli bir gelenek” başladı: Eğitimin tamamen küçük rütbeli subayların (teğmen-üsteğmen) görev ve sorumluluğu olarak görülmesi.”

  Suâl-15; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-16; Efrâdın ta’lîmi hakkında ATATÜRK’ün Veli Çavuş’a atfen irâd buyurduğu nasihatini okudunuz mu?

  11. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “31 Mart Vakası ve diğer isyanların faturasının alaylı subay ve çavuşlara (gedikli) çıkarılması sonucunda geleneksel kıta kaynaklı subay ve astsubay yetiştirme sistemi tamamen kaldırıldı.”

  “Yerine aynı yıl ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açıldı. Böylelikle ilk defa astsubay unvanına karşılık yeni bir tabir "küçük zabit" kullanılmaya başlandı ve Avrupa tarzı astsubay sisteminin kurulabilmesi için somut adım atıldı.

  Suâl-17; 31 Mart Vak’asının vuku bulduğu 1909 senesinde Ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açılması için meriyyete konulan kânunu siz okudunuz mu? Sizde var ise şâyet bir sûretini bana gönderir misiniz?

  Suâl-18; Avrupa’nın hangi devletlerinde “astsubay” sistemi mevcutdur? Bu bilginin kaynağı nedir?

  12. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Mektepli gedikliler deneyimi hiç de planlandığı gibi gerçekleşmedi. Ancak hem sayıları azdı hem de birliklerde büyük zorluklarla karşı karşıya kalmışlardı. Subaylar onları eski alaylı gediklilerden farklı görmedi. Askerler ise onları ne amirleri gördü ne de kendilerinden saydı.”

  Suâl-19; Bu bilginin kaynağı nedir?

  13. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1947'de Amerikan askeri yardım misyonu Türkiye'de göreve başladığında TSK'nın en büyük sorunlarından birininastsubaylar” olduğunu tespit etti.”

  Suâl-20; Amerikalıların tesbit etdiğini bildirdiğiniz bu “astsubaylar sorunu” nedir?

  Suâl-21; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-22; Amerikan ordusunda “astsubay” asker sınıfı mevcut mudur?

  Suâl-23; Bu bilginin kaynağı nedir?

  14. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Genelkurmay ve eski nesil subayların itirazlarına rağmen Amerikan yardım heyeti “astsubay” okullarına el atıp yeni silah, araç ve teçhizatı kullanacak, bakım ve onarımı yapacak tarzda dönüşüm gerçekleştirdiler ve yeni okullar açtılar.”

  Suâl-24; Bu bilginin kaynağı nedir?

  15. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1949'da “gedikliler” memur statüsüne geçirildi ve maaşları arttırıldı. 1951'de “gedikli” tabiri yerine Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde kullanılan "petty officer" teriminden Türkçe bir karşılık icat edilip "astsubay" tabiri kabul edildi. Yeni astsubay rütbeleri ise Amerikan Hava Kuvvetleri'nden alındı.

  Suâl-25; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları nelerdir?

  Suâl-26; Türk Kara Kuvvetleri “astsubay” sınıfı için hangi ingilizce kelime icat edildi? Bu bilginin kaynağı nedir?

  16. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “İlginç bir şekilde astsubaylar taleplerini duyurmaya çalışırken devletten ziyade kendi komutanlarını ve subayların tamamını muhatap almalarıdır. Talepler istenilen derecede karşılanılmayınca astsubaylar arasında subay düşmanlığı doğdu.

  Suâl-27; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları/belgeleri nelerdir?

  17. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Profesyonel ordu aslında eski sorunları düzeltmek için büyük bir fırsattı. Yapılması gereken örnek alınan Amerikan ordusundaki gibi “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirmek ve “tek bir statü” yaratmaktı.”

  Suâl-28; “Amerikan ordusunda “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirdiğini beyân etdiğiniz bu cümlenizdeki “tek bir statü” nedir?

  Suâl-29; Amerikan ordusundaki bu “tek bir statü”nün kaynağı/belgesi/kânunu nedir?

  18. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

       “Şu an silahlı kuvvetlerde dört ayrı çavuş bulunmaktadır:

  • Kıta çavuşu,
  • Uzman çavuş,
  • Yedek astsubay çavuş ve
  • Astsubay çavuş.”

  Suâl-30; Amerikan ordusunda kaç çeşit “çavuş” bulunmaktadır?

  Suâl-31; Amerikan ordusunda bulunan “çavuş/çavuşlar” hangi asker sınıflarına dahildir?

  19. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Eğer gerçekten modern bir silahlı kuvvetlere sahip olmak istiyorsak kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu konusunda somut adımlar atılmalıdır.”

  Suâl-32; Türk Ordusunda kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu” konusunda atılması gerekdiğini ifâde etdiğiniz bu cümlenizdeki “somut adımlar” nelerdir, açıklar mısınız?18.08.2022.

  Saygılarımla

Şükrü IRBIK  

  Eski Tüfek’in Açıklaması;

 

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Okumuş, târih profesörü olmuşsunuz. Hayırlı, kademli olsun.

  Emekli bir harbiyeli subay olarak astsubay sınıfı hakkında makâle yazmışsınız, tebrik ederim…

  Astsubay sınıfı hakkında sorduğum yukarıda gördüğünüz şu suâllerimi,

  Biliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, Mesut Hocam?

  Bu suâllerime göndereceğiniz cevaplarınızı da

  İşde, burada yayımlayacağım.

  Saygılarımla. 

  Şükrü IRBIK

  (E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası-12

Deniz Astsubay Sınıfının Târihini Yeniden Yazıyoruz

 

  Maksat Sohbet, Çay Bahâne…

 

  Buluşmaya karar verdik, üçümüz!

  Maksat sohbet olunca, çay da bahânesi oluyor…

 

  Emekli Hava Astsubayı Hüseyin SAVCI,

  Emekli Hava Assubayı Levent ULUCAN,

  Emekli Sâhil Güvenlik Asubayı Şükrü IRBIK.

 

  Mekân, Ankara Gençlik Parkı. Târih, 11 Mart 2021, Perşembe…

  Serde gençlik var ne de olsa.

  Martın ayazına inat,

  Emirgân kahvehânesinin bahcesindeki bir masanın etrafına çöreklendik! 

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kahvehânede mekânın köşesi,

  Çayı demleyen odunun meşesi,

  Buluşanların etdiği sohbetin neşesi…

 

  Siyâset-ihânet-rüşvet çirkefinin toz duman etdiği Başkent'de

  Sohbet etmek için bundan daha güzel ne bahâne olsun?

 

  Civâr masalara şöyle bir göz atdım! Herkesin derdi, memleket meselesi!

  Bizim derdimiz ise; Ordumuzun kanayan yarası, astsubay meselesi!

 

  Levent Bey ile daha evvelden benzer şekilde buluşmuş idik.

  Hüseyin Bey ile ilk defâ müşerref oldum. Tasavvur etdiğimden daha çelebi, daha rint, daha münevver imiş! Gurur duydum kendisi ile…

 

  3 saatlik bir kahve, köşe, meşe meyânında neşeli sohbet etdik, üçümüz!

  Müsâdemei efkârdan bârikayı hakikât zuhur eder dedi, Tevfik FİKRET.

  Bizim 11 Mart Gençlik Parkı buluşmamızda da aynen böyle oldu.

  Ankara Mart’ının ayazı bizleri üşütse de

  Bârikayı hakikât ışıtdı, zihinlerimizi…

 

  Meşe közünde demlediğimiz çaylarımız bitdi, sohbetimiz bitmedi…

  Bir başka buluşmada kaldığımız yerden devam etmek üzere,

  Sözleşerek ayrıldık, Gençlik Parkı’ndan..

 

  Kıymetli meslekdaşlarım Hüseyin SAVCI ve Levent ULUCAN’a

  Bu güzel buluşma için teşekkür ederim…

  Tekrar görüşmek üzere, inşallah!..

 

  *  *  *  

 

Târihe Şâhidlik Ediyorsunuz!..

 

Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizi şu anda okuyan sizler

Bugün, burada Deniz Astsubay sınıfının "yeni" târihine şâhidlik ediyorsunuz!..

 

Hem türkce hem de ingilizce olarak bütün dünyâya ilan etdiği 

Sizlerin de aşağıda ekran görüntüsünü gördüğünüz şu târihcelerinde

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı diyor ki;

 

Deniz Gedikli (Deniz Astsubay) sınıfı “03 Nisan 1890” târihinde kurulmuştur.” 

 

(https://www.dzkk.tsk.tr/ArsivAskeriTarih/icerik/deniz-kuvvetleri-komutanligi-tarihcesi)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 On 3 April 1890,  the Naval Petty Officer Preparatory School was founded

  by the Minister of the Navy, Hasan Hüsnü Pasha.”

 

 (https://www.dzkk.tsk.tr/en-US/Genel/Content/turkish-naval-forces-command)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

 

  Deniz Astsubay sınıfının târihi hakkında,

  Yukarıda gördüğünüz bu sözlerin ikisi de yalan!..

 

  *  *  *  

 

  10 Nisan 2021 Cumartesi gününe ait

  Aşağıda ekran görüntüsünü gördüğünüz şu târihcesinde

  MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı diyor ki;

 

  “Deniz Gedikli (Astsubay) sınıfı 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulmuştur.” 

 

  “Astsubay sınıfının târihi uzun bir geçmişe dayanmaktadır.” 

 

  Bu sözlerin her ikisi de yalan!

 

(www.damyo.edu.tr/sayfalar/tarihce.html)  (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html)   (08 Kasım 2021 târihinden sonra)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) (22 Nisan 2022 târihinden sonra)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  “Gedikli Sınıfı 3 Nisan 1890’da teşkil edildi” diyen

  Aşağıda gördüğünüz şu cafcaflı ingilizce cümle de sâdece  ucuz bir yalan…

 

   Gedikli Class was officially established by the regulation of Naval Council published in Ceride-i Bahriye on April 3, 1890.

 

(https://damyo.edu.tr/sayfalar/history.html) (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/history.html) (08 Kasım 2021 târihinden sonra)  

(http://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/history.html) (22 Nisan 2022 târihinden sonra)  

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu örün sayfasının

Anılar Salonu'nda yer alan aşağıda gördüğünüz bu cümle de filfilli bir yalan!..

 

Tarihi 1890 yılına dayanan Deniz Astsubay Eğitim ve Öğretimi…

 

   (www.damyo.edu.tr/sayfalar/anilarSalonu.html)  (08 Kasım 2021 târihine kadar)

   (damyo.msu.edu.tr/sayfalar/anilarSalonu.html)  (08 Kasım 2021 târihinden sonra)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu İngilizce cümleyi yazanlar da yalan söylüyorlar!..

 

(…)

the Naval Petty Officer Training and Teaching with a historical past dating back to 1890

(…)

 

(http://www.damyo.edu.tr/sayfalar/museum.html) (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/museum.html) (08 Kasım 2021 târihinden sonra) 

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz astsubay sınıfının “kuruluş târihi” konusundaki yalanları bitirmek için

Bugünlerde yapılacak târihî değişikliğe şâhid olmak isdiyor iseniz şâyet;

Yukarıdaki şu ekran görüntülerini bu günlerde ara sıra takip ediniz!

 

Çünkü;

Bu sayfalarda gördüğünüz bilgileri pek yakında değişdirecekler…

 

  *  *  *  

 

Deniz astsubay sınıfının “kaynağı olan asker sınıfı” ve “kuruluş târihi” konusunda

Bu sayfalarda gördüğünüz;

  • Deniz Gedikli” ibâresi “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” olacak,
  • 03 Nisan 1890” târihi de “19 Mayıs 1929” olacak!

Hem de önümüzdeki günlerde…

 

  *  *  *  

 

Deniz Astubay” sınıfının;

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfından neşet etdiğini

         Ve

  • Kuruluş târihinin de “19 Mayıs 1929” olduğuna dair

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı

Ve dahi

MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun yazdığı yeni târihceyi de

Aşağıda gördüğünüz şu “boş” çerçevenin içine ekleyeceğiz. 

 

 

               MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun Yeni Târihcesi

 

  Bugüne kadar yazdığı târihcelerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

  • Deniz astsubay” sınıfının donanma “gedikli” sınıfından neşet etdiği

        Ve

  • 2 Nisan 1890” târihinde kurulduğu yalanını söylüyor.

 

  Deniz astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında;

  Deniz Kuvvetleri Komutanlığının söylediği bu yalanı

  Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizde kamuoyunun gündemine getirmiş idim.

  Bu makâlemizde ben bir şey daha yapdım! Deniz astsubay sınıfının târihini;

  • Deniz “gedikli küçük zâbit” isimi ile

       Ve

  • 1929 senesinden başlayacak şekilde tashih etmesini,

  Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim.

 

  Bu talebim hakkındaki aşağıdaki sayfalarda gördüğünüz CİMER dilekcemi de

  15 Mart 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına göndermiş idim.

  Bu dilekceme; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı cevap vermiş idi. 08 Nisan 2021 Perşembe günü gönderdiği ve sizlerin de aşağıdaki sayfalarda gördüğünüz cevabında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı şöyle demiş idi;

   “Talebiniz doğrultusunda Deniz astsubay okulun tarihcesi konusunda çalışma başlatılmıştır,”

   “Çalışma tamamlandığında Deniz Astsubay okulu tarihcesi örün sayfasında yayınlanacaktır.

 

  22 Nisan 2022 Cuma günü MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu örün sayfasını inceler iken,

  Deniz Astsubay sınıfının târihce sayfasının kimselere söylemeden ve sessizce başdan aşağı “yenilendiğini” fark ettim. Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yapdığı bu tepeden inmeci hamlenin farkında olduğumu herhâlde bu emrivâkiyi yapan subaylar da biliyordur.

  Fakat okulun sözde "yeni" târihcesini okuyunca; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının deniz astsubay sınıfının târihini gene donanma “gedikli sınıfı” ile ve “02 Nisan 1890” târihinden başlatdığını esef ile gördüm…

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının sözünü etdiği çalışması tam 13 ay devam etdi.

  •   İlk dilekcemi gönderdiğim 15 Mart 2021 Pazar gününden,
  •   Çalışmasını tamamlayıp deniz astsubay sınıfının sözde "yeni" târihcesini okulun örün sayfasında yayınladığı 22 Nisan 2022 Cuma gününe kadar geçen 404 günlük süre içinde

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yapdığı işi şu iki veciz gâyet iyi özetliyor;

  • Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani?
  • Benim oğlum binâ okur, döner döner bir daha okur!

 

   404 günlük hummalı(!) mesaisinin sonunda Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

  "Deniz astsubay" sınıfının târihi hakkında dönmüş, dönmüş, gene kendini okumuş!..

 

  Bu işin ibretlik olan tarafı şurasıdır;  

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yazdığı sözde "yeni" târihceyi inceler iken,

  “Deniz astsubay” sınıfının târihcesi hakkında 15 Mart 2021 Pazar günü Millî Savunma Bakanlığına gönderdiğim CİMER dilekcemi okuyor gibi hissetdim kendimi.

  Bu kadar bilgi hırsızlığına da pes doğrusu!.. Yapdıkları bu bilgi hırsızlığı ile deniz subaylarımız utanmadan burada benim emeğimi sömürmüş!..

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; 15 Mart 2021 Pazar günü gönderdiğim dilekcemde sözünü etdiğim kânunların hepsini kesmiş ve kendi yazdığı sözde "yeni" târihceye yapışdırmış!..

  Fakat aynı Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

  “Deniz astsubay sınıfını 1446 sayılı Kânun ve "deniz gedikli zâbit " isimi ile 1929 senesinde ATATÜRK kurmuşdur” diyecek kadar "nâmuslu" ve dürüst davranamamış! Yazıklar olsun hepsine!..

 

  Buradan ilan ediyorum!  

  (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) isimli bağlantıda 22 Nisan 2022 Cuma günü yayınlamaya başladıkları sözde "yeni" târihcede bahsetdikleri 1446 sayılı kânundan;

 “Deniz astsubay” sınıfı hakkında bugüne kadar yazdıkları târihcelerin herhangi birinde söz etdiklerini subaylarımız isbat etsinler, ben Şükrü IRBIK bu konudaki iddiamdan vaz geçeceğim!..

 

  Söyledikleri filfilli yalanlar ile hileci deniz subayları;

  Gönderdiğim dilekcemi dahi okuyup anlamadan

  Deniz astsubay sınıfının sahte târihini Millî Savunma Bakanlığına kabul etdirdiler!..

 

  Fakat "Astsubay" ben Şükrü IRBIK;

  Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kânunları ile

  Türk askerî tarihimizde ilk defâ olmak üzere kesin olarak isbât etdiğim hâlde

  Deniz astsubay sınıfının târihini "kânunların emretdiği şekilde" yazdırmayı

  Millî Savunma Bakanlığına kabul etdiremedim…

 

  Millî Savunma Bakanlığının bu konuda tarafıma karşı gösderdiği bu tavır aslında;

 Ordumuzdaki kimi subayların biz astsubaylara karşı besledikleri ezelî inkârcılığın ve sonsuz hazımsızlığın alenî bir tezâhürüdür, bunu gâyet iyi biliyorum…

 

  22 Nisan 2022 günü yayınlamaya başladıkları uydurma ve sözde yeni târihce ile bu deniz subayları

  Sâdece deniz astsubay sınıfının târihini inkâr etmiyorlar.

  Ve fakat aynı zamânda;

  •   Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1929 sene ve 1446 Sayılı Kânununu,
  •   Bu kânunu tasdik eden Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl'i,
  •   Târih bilimini ve âhlâkını

           Ve dahi

  •   Askerî târihimizde ilk defâ olmak üzere Şükrü IRBIK’ın ifşâ etdiği bilgiyi de inkâr ediyorlar...

 

   02 Şubat 2022 Salı günü Millî Savunma Bakanlığına gönderdiğim CİMER dilekcemde;

  Deniz astsubay sınıfının târihini ATATÜRK'ün imzâladığı 1446 sayılı Kânuna istinâden;

  • Deniz “gedikli küçük zâbit” sınıfından

       Ve

  • 1929 senesinden başlayacak şekilde tashih etmemesi durumunda,

  Millî Savunma Bakanlığını dâva edeceğimi beyân etmiş idim.

  İşde, bu bugün tam da bu durumdayım...

  Deniz Kuvvetlerindeki subaylarımız biliyor!

  Deniz Harp Okulunun târihcesinde yapdığı hileden dolayı;

  Esas 2022/859 dosya numarası ile

  Ankara 10’uncu İdâre Mahkemesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığını dâva etdim...

  Ben Şükrü IRBIK sözümü tutuyorum.

  Deniz astsubay sınıfının târihcesinde yapdığı kânunsuz işlemden dolayı,

  Şimdi de Millî Savunma Bakanlığı hakkında İdâre Mahkemesinde dâva açıyorum.

 

  Deniz astsubay sınıfının "kuruluş târihi" hakkında son sözü şu vakitden sonra

  Türk Milleti adına karâr veren Türk Mahkemeleri söyleyecek!

 

  Mahkemenin vereceği karârı da

  Aşağıda gördüğünüz şu boş çerçevenin içine ekleyeceğim inşallah...

 

   Târih: 24 Nisan 2022 Pazar, saat:10:05.

   Eski Tüfek

                               

  *  *  *     Boş Çerçeve     *  *  *  

 

 

  *  *  *  *  

 

Peki, ne oldu da

Deniz Astsubay sınıfının kuruluşu “1890 senesinden” “1929 senesine” “tebdil” edildi?

Asubay Tefrikası isimli makâle silsilemizin 12’inci bölümünde

İşde, bugün, burada bunu öğreneceğiz evvel Allah.

 

  *  *  *  

 

Eski Tüfek köşemizde 02 Mart 2019 Cumartesi günü yayınladığımız

Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâle tefrikamızda şöyle demiş idik;

 

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri bugün burada ortaya çıkardıkdan sonra inşallah,

Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazmaya mecbur kalacağız.

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

İçinde yaşadığımız 2021 senesi Nisan ayının 10’uncu gününde

İşde, tam da bu noktadayız!

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri, evvel Allah ortaya çıkardık

Ve dahi

Bugün, burada inşallah,

“Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazacağız.”

 

  *  *  *  

 

Deniz Kuvvetleri Komutanı Yalan Söylüyor!

 

Oramiral rütbesinde subayın idare etdiği bir Ordu; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı.

Bu subay, üç bahriye okulu kuruldu diyor. Üç kere yalan söylüyor!

 

Bu Deniz Kuvvetleri Komutanı;

  • Deniz Lisesi1773 senesinde” kuruldu diyor, yalan söylüyor,
  • Deniz Harp Okulu1773 senesinde” kuruldu diyor, gene yalan söylüyor,
  • Deniz Astsubay Okulu1890 senesinde” kuruldu diyor, yalan söylüyor!..

 

  *  *  *  

 

Târih Yazmak İçin…

 

Ȃcizâne kanaât-i şahsiyemize göre,

Târih yazmak için dört şey lâzım;

  • Kâğıt
  • Kalem
  • Belge
  • Nâmus

Bunlardan nâmus; çarpma işlemindeki (sıfır) yutan eleman gibidir.

Târih yazan insanda nâmus yok ise şâyet; diğerleri hiçbir işe yaramaz!

Kâğıt, kâlem ve belge ile yazılan târihin neticesi hep sıfır olur!

 

  *  *  *  

 

Deniz Okulları isimi altında tedvin edilen

  • Deniz Harp Okulu,
  • Deniz Astsubay Okulu ve
  • Deniz Lisesi’nin târihini yazmak için

 

Kâğıt da kalem de belge de var idi...

Lâkin

Bu Okulların târihini yazan insanlarda nâmus var mı idi?

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK işde, bunu bilemedim!..

 

  *  *  *  

 

Deniz Lisesi 1852 Senesinde Teşkil Edildi

 

Ey, Deniz Lisesi mezunları;

 

Deniz Lisesi1773 senesinde” kuruldu diyen subaylarınız sizleri 2017 senesine kadar kandırdı!

Çünkü;

Deniz Lisesi, “1852 senesinde” kuruldu!

İşde belgesi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

Deniz Harp Okulu “1776 Senesinde” Teşkil Edildi

 

Ey, Deniz Harp Okulu mezunları;

 

Deniz Harp Okulu1773 senesinde” kuruldu diyen subaylarınız sizi,

27 Mayıs subay darbesinden buyana tam 61 seneden beri kandırıyor!

Deniz Harp Okuluna "nâmuslu" bir subay, komutan olarak tayin edildiği gün,

Deniz Harp Okulunun “1776 senesinde” kurulduğunu da göreceğiz, inşallah!

 

  *  *  *  

 

Deniz Astsubay sınıfına kaynak teşkil eden asker sınıfı;

Deniz Gedikli Küçük Zâbit” isimi ile

"1929 senesinde” teşkil edildi

 

Ey, Deniz Astsubay Okulu mezunları;

 

Deniz Astsubay Okulu1890 senesinde” kuruldu diyen

Subaylarınız ve astsubaylarınız sizi 2021 senesine kadar kandırdı!

 

Çünkü;

Deniz Astsubay Okuluna kaynak teşkil eden okul;

Deniz Gedikli Küçük Zâbit isimi ile “1929 senesinde” kuruldu!

Belgesi de makâlemizin son kısımında sizleri bekliyor.

 

  *  *  *  

 

Ey vatandaşlarım;

 

Aslan kendi hikâyesini yazasıya kadar,

Avcının yalanlarını dinlersin!

 

Ey Deniz Astsubayı meslekdaşlarım;

 

Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi konusunda da

Bu güzel vecizdeki hakikât, aynı ile vâki oldu.

 

  *  *  *  

 

                            Anladın mı? 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Neyzen TEVFİK’in bu nasihâtından bihâber olan gerzek subaylar;

   Aşkın Leylâ’sını görmeden hicrân destânı yazmışlar!..

   

   Erkeğinden dişisine sözde târihci bu gerzek subaylar;

   Kânunlarını bulup da hakikâti yazmak yerine,

   Yalanlar ile süsledikleri Deniz Astsubay sınıfının târihini hikâyet etmişler!..

 

  *  *  *  

 

   Kurmayından, askerî hâkimine;

   Amiralinden, târih öğretmenine kadar denizci subaylarımız

   Ve

   Târih doktorundan doçentine kadar sivil vatandaşlarımız

   Ve dahi

   Motorcu, Elektronikci, İdarî ve Radarcı astsubayına kadar

   Aşağıdaki kitapları, makâleleri, yüksek lisans ve doktora tezlerini yazanların hepsi

   “Deniz Astsubayı” isimi ile bildiğimiz köle asker sınıfının kuruluş târihi hakkında

   Bugüne kadar filfilli yalanlar söylediler…

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

     

    Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında bugüne kadar yazılan

    Yukarıda gördüğünüz;

    Kitap, târihce, Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi (AYİM) karârı

    Ve

    Kahraman(!) deniz subaylarımızın yazdığı "yüksek lisans" ve "doktora" tezlerinin hepsi

    Şu andan itibaren çöp oldu... 

 

 

  *  *  *  

 

          Ey Hayyam!

          Sen, ne dersin bu yalancılar hakkında?

          Tasalanma sen, Eski Tüfek!

          Çünkü;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

Deniz Astsubay Sınıfının Târihini Yeniden Yazıyoruz...

 

Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında

Son 10 seneden beri yapdığım tetkik neticesinde,

Deniz Astsubay sınıfına kaynak teşkil eden asker sınıfının;

 

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfı olduğunu

         Ve dahi

  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde kurulduğunu târihde ilk defa olmak üzere tesbit etdim.

 

Bu tesbitim neticesinde hazırladığım dilekcemi

15 Mart 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına gönderdim.

Aşağıda, bu dilekcemin tam sûretini görüyorsunuz.

 

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

                                                                                                              ANKARA

 

                                                                                                                                                             15 Mart 2021

 

Konu: Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Târihcesinde Mezkûr “Deniz Gedikli” ve “Deniz Astsubay” Sınıfları Hakkında.

İlgi: (a) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(b) 05 Ocak 2021 târih ve 2100066390 sayılı CİMER dilekcem.

(c) (http://www.damyo.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun târihcesi.

(ç) 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu.

(d) 5619 sayı ve 27 Mart 1950 târihli Gedikli Erbaş Kânunu.

(e) 01 Nisan 1890 (H. 10 Şa’ban 1307) târihli Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

(f) Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 04 Şubat 2021 Perşembe gün ve 3:31PM saatli e-posdası.

 

 

  1. İlgi (a) Bilgi Edinme Hakkı Kânunu kapsamında hazırladığım İlgi (b) CİMER dilekcemi; işlem yapması için 05 Ocak 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına gönderdim. 2100066390 sayılı işbu İlgi (b) dilekcemin;

     a. Birinci Maddesinde: İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinin “DENİZ ASTSUBAY OKULLARININ TARİHÇESİ” başlığı altında yer alan bilgide MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının;

Deniz Gedikli (Deniz Astsubay) Sınıfının 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulduğunu”,

Kamuoyuna ilân ve dünyâya beyân etdiğini tesbit etdiğimi bildirdim.

Ancak ne var ki;

     b. Aynı İlgi (b) dilekcemin Dördüncü Maddesinde: İlgi (ç)’de mezbûr 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde “gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Astsubay” sınıfının;

        b.1— İlgi (d)’de merkum 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kânunu ile “tensik” edilen “Gedikli Erbaş” sınıfının devamı olduğunu,

        b.2— İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının beyân etdiğinin aksine; “Deniz Gedikli” sınıfının, “Deniz Astsubay” sınıfı ile herhangi bir halef-selef ilişkisinin mevcut olmadığını,

        b.3— Hususî Kânun ile müstakil bir asker sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfı ile “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfı arasında askerî târih ve hukuk bakımından hiçbir illiyet bağı olmadığını,

        b.4— Hususî Kânun ile “müstakil zâbit” sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfının; “zâbit” sınıfından ayrık olarak “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfına tahvil edilmesinin Kânun tesisi mevzuu olduğunu,

Tesbit etdiğimi bildirdim.

 

  2. İşbu İlgi (b) dilekcemde verdiğim bilgi ve beyan etdiğim mevzuât muvacehesinde, gene aynı dilekcemin 6’ncı maddesinde;

     a. Kânun ile “teşkil” edilen bir “asker sınıfının” ancak başka bir Kânun ile “tahvil/tensik” edilebileceğini ifade etdim,

     b. Bu hukukî hakikâtin neticesi olmak üzere de; İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcenin sahibi MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığına, İlgi (b) dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK şu biricik suâli tevcih etdim;

  • İlgi (e) Nizamnâmesine tevfikan 1890 senesinde “müstakil zâbit” sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfının;

İlgi (ç)’de mezbur 5802 sayılı Astsubay Kânununa müsteniden 1951 senesinde “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfına “tahvil edildiğine dâirMSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının İlgi (c) târihcesindeki beyânını istinâd etdirdiği “Kânunun künyesi” nedir?

 

  3. İlgi (b) dilekcemin 6’ncı maddesinde tevcih etdiğim yukarıda görülen işbu suâlime; İlgi (f) yazısı ile MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı (MSÜ DAMYOK) cevap verdi. 04 Şubat 2021 târihli İlgi (f) cevabında MSÜ DAMYOK cevap şöyle demekdedir;

“İlgi başvurunuz ile talep ettiğiniz 1951 tarihli Astsubay Kanunu künyesi aşağıda olduğu gibidir.”

 

  4. MSÜ DAMYOK’un tarafıma gönderdiği İlgi (f) yazısını tetkik etdiğimde;

     İlgi (c) bağlantısında münteşir târihcesindeki “Deniz Gedikli sınıfının, Deniz Astsubay sınıfı” olduğuna dair beyanını MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; 5802 sayılı Astsubay Kanununa isnad etdirdiğini öğrendim.

 

  5. İlgi (b) dilekcemde verdiğim bilgi ve beyan etdiğim mevzuât kapsamında gündem etdiğim “Deniz Gedikli” sınıfı “Deniz Astsubay” sınıfı değildir tesbitine karşılık olarak MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısı ile verdiği cevabı tetkik etdiğimde;

     a. İlgi (b) dilekcemde söz etdiğim “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olduğunu isbatlamak üzere MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısında hiçbir belge ortaya koyamadığı,

     b. Talep etmediğim hâlde İlgi (f) yazısı ile künyesini gönderdiği 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânununda;

        b.1— “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olduğuna dair hiçbir hüküm mevcut olmadığını,

        b.2— MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısındaki beyanının aksine; 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânununun; Astsubay” sınıfının, “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini ayan beyan emretdiğini MSÜ DAMYOK’un anlayamadığını,

Tesbit etdim.

 

  6. “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olmadığını isbatlamaya geçmeden evvel; kendimi tanıtacak ve dilekcemin konusu ile doğrudan ilintili olan bir hâtıramı nakledeceğim. 

 

     a. ÖZGEÇMİŞ:

   İşbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK; 1978 senesinde girdiğim bütün imtihanları muvaffakiyet ile ikmâl etdim ve müteakiben 957 kayıt numarası ile Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna kayıt yapdırdım.

1978-1981 seneleri arasında üç senelik başarılı tahsilimi müteakip Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulundan 1981 senesinde mezun oldum. Akabinde; Yalova Güverte Astsubay Sınıf Okulunda tahsilime devam etdim. 1981-1982 seneleri arasındaki bir senelik telsiz sınıfı tahsilimi müteakip 1982 senesi Ağustos ayında bu okulumdan; 1982-2085 sicil ve Deniz Telsiz Astsubay Çavuş rütbesi ile mezun oldum.

1982-2009 senelerinde; 13 senesi “deniz hizmeti” olmak üzere, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında toplam 27 sene “muvazzaf astsubay” unvânı ile görev yapdım. Gölcük tersanesinde inşa etdiğimiz TCG YILDIRIM ve TCG ORUÇREİS fırkateylerinin ilk personelinden birisiyim.

2009 senesinde kendi isdeğim ile Kuvvet tebdil ederek Sâhil Güvenlik Komutanlığına intisâb etdim. 2009-2011 seneleri arasında 3 sene de Sâhil Güvenlik Komutanlığında “muvazzaf astsubay” unvânı ile görev yapdım. Toplam 30 senelik “muvazzaf astsubay”lık görevimden 2011 senesinde kendi isdeğim ile emekli oldum.

 


 

     b. HȂTIRA:

   Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulunda tahsil gördüğüm 1978-1981 seneleri arasında; 1978, 1979 ve 1980 seneleri 17 Kasım günlerinde okulumuzda bir tören tertip eder ve okulumuzun “kuruluş yıl dönümünü” kutlar idik.

İşbu dilekcemin konusu ile doğrudan alâkalı olması hasebi ile; 1979 senesi 17 Kasım gününde tertip edilen okulumuzun “kuruluş yıl dönümü” töreninde yaşadığım bir hâtıramı nakladeceğim. Tören takdim subayı o gün tören esnasında Deniz Astsubaylığının târihini anlatan bir konuşma yapdı. Konuşmasında bu subayımız;

         — Deniz astsubay okulunun 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğunu,

        — Bugün ise (1979 senesinde) Deniz Astsubay Okulunun 89’uncu “kuruluş yıl dönümünü” kutladığımızı salondaki heyet ve talebelerin huzurunda beyan etdi.

89’uncu kuruluş yıl dönümü kutlama törenine iştirak edenlerden birisi olarak; ikinci sınıf talebesi 957 numaralı ben Şükrü IRBIK, hemen orada kendime şu suâli sordum!

03 Nisan günü kurulan Deniz Astsubay Okulunun kuruluş yıl dönümü, hangi sebepden dolayı 17 Kasım günü kutlanıyor acap?

Elimdeki kağıda bu suâlimi yazdım. Tören sona erdikden sonra Tören Takdim Subayına gitdim aramızda şu muhavere cereyân etdi;

        — 957 numaralı talebe Şükrü IRBIK; Hocam, tören esnasında yapdığınız konuşmada Deniz Astsubay Okulunun 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğunu söylediniz. Bugün 17 Kasım 1979. 03 Nisan günü hizmete açılan okulumuzun kuruluş yıl dönümünü niçin 17 Kasım günü kutluyoruz?

        — Tören Takdim Subayı; Benden iyi mi bileceksin, talebe?..

 

Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okul Komutanlığında 17 Kasım 1979 Cumartesi günü tertip edilen 89’uncu “kuruluş yıl dönümü” törenini takdim eden deniz subayı,

Fizik Öğretmeni Teğmen Erol MÜTERCİMLER idi.

 

  7. “Deniz astsubay” sınıfının târihi hakkında yazdığım işbu dilekcem; “Donanma gedikli” sınıfının teşkil edildiği 1890 senesinden “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfını teşkil eden 5802 sayılı Astsubay Kânununun meriyyete konulduğu 1951 senesine kadar olan dönemi kapsamakdadır.

  İşbu dilekcemde söz edeceğim aşağıda görülen tâbirât; askerî mevzuâta duhûl târihine göre sıralanmış olup eş anlamlı tâbirâtdır. Bu sebepden dolayı söze konu bu tâbirâtı cümle içinde kendi dönemlerine uygun olarak kullandım.

 Donanma gedikli; donanma gedikli zâbiti; bahriye gedikli zâbiti; deniz gedikli subayı.

 Donanma gedikli/donanma gedikli zâbit: II.Meşrutiyet dönemine kadar kullanılmış.

 Bahriye gedikli zâbit: II.Meşrutiyet sonrası dönemde kullanılmış.

 Deniz gedikli subay: Türk askerî mevzuâtına ilk defa 3632 sayılı Kânun ile 1939 senesinde zuhur etmiş.

 Subay: 2590 sayı ve 26 Kasım 1934 târihli Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvânların Kaldırıldığına Dâir Kânunun üçüncü maddesine müsteniden meriyyete konulan 09 Nisan 1935 târih ve 2/2295 sayılı Kararnâme ile “zâbit” kelimesi, “subay” olarak tebdil edilmiş.

 Deniz: Türk askerî deniz mevzuâtına ilk defa 2771 sayılı Kânun ile 1935 senesinde zuhur etmiş.

 Gedikli: bütün zamanlarda kelime olarak aynı şekilde yazılmış. Fakat dönemine göre Kânunlarda farklı asker sınıflarını târif etmiş bir sıfat (ön ad). Şöyle ki;

  • Bahriye gedikli zâbitliği” döneminde kullanılan “gedikli” tâbiri “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını,
  • Deniz gedikli küçük zâbitliği” dönemindeki “gedikli” tâbiri “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını,
  • Deniz gedikli erbaş” dönemindeki “gedikli” tâbiri ise “Deniz gedikli erbaş” sınıfını târif etmiş.

 

  8. Şimdi gelelim, “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olmadığını açıklamaya.

  İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

   — “Deniz Gedikli” sınıfının, “Deniz Astsubay” sınıfı olduğunu beyan ediyor. Tarafıma gönderdiği İlgi (f) yazısında görüldüğü üzere; bu beyanına MSÜ DAMYOK, 5802 sayılı Astsubay Kânununu delil gösderiyor.

   — İşbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK da; MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bu beyanının hukukî temelden tamamen yoksun ve mesnetsiz beyan olduğunu burada isbat edeceğim.

 

  9. İşbu dilekcemin aşağıda yer alan;

     a. Bölüm—1’de;

  “Deniz Gedikli” sınıfının Donanma-yı Hümâyûn’da “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildiğini isbat edeceğim.

 

     b. Bölüm—2’de;

  • Deniz Astsubay” sınıfının “Deniz gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini,
  • Deniz gedikli erbaş” sınıfının da “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfından “tensik” edildiğini isbat edeceğim.

 

     b. Bölüm—3’de; Târihi geriye doğru tetkik etdiğimizde;

  • Kamuoyunun bugün burada ilk defa öğreneceği bilgi olarak; “Deniz astsubay” sınıfının kaynağının “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı olduğunu,
  • Bu hukukî hakikâtin tabii neticesi olarak da; “Deniz astsubay” sınıfının kuruluş gününün; “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının teşkil edildiği 16 Mayıs 1929 Perşembe günü olduğunu,

  Ben Şükrü IRBIK, Padişahların ve Reisicumhurların imzâladığı Kânunlar ile bugün burada isbat edeceğim.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—1  * * *

 

 * * *    “DONANMA GEDİKLİ” SINIFI “ZȂBİT” SINIFI OLARAK TEŞKİL EDİLDİ. * * *

 

Donanma gedikli” sınıfının Donanma-yı Hümâyûn’da “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildiğine dair beyânımı ben Şükrü IRBIK, aşağıda görülen mevzuât ile isbat edeceğim.

 

   KȂNUN(1): 01 Nisan 1890 Târihli Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Târihi Neşri: Rûmî: 20 Mart 1306, Hicrî: 10 Şa’ban 1307, Salı). (Temel Kânun).

     a. İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesindeki bilgide MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; “Donanma gedikli" sınıfının târihini 1890 senesinden başlatmakdadır. Ancak ne var ki;

  • Donanma gedikli" sınıfı Donanma-yı Humâyûnda ilk defâ olmak üzere 1701 Bahriye Kânunnâmesi ile 1701 senesinde teşkil edildi.
  • Daha sonraki senelerde meriyyete konulan hiçbir Kânun, Nizamnâme vs. mevzuâtda; söze konu işbu 1890 Nizamnâmesinden bahis yokdur. Bu cümleden olmak üzere; I.Meşrutiyet sonrası teşkil edilen 1890 “Donanma Gedikli" sınıfı ile II.Meşrutiyet sonra teşkil edilen “Bahriye Gedikli Zâbit" sınıfı”arasında hukukî olarak hiçbir illiyet bağı yokdur. Bu şerhi buraya yazıyor ve konuya devam ediyorum.

     b. İlgi (c)’de hâlen münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK; “Donanma Gedikli" sınıfının açılması emrini Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa verdi” diyor. Bu beyanı ile MSÜ DAMYOK;

        — Hem burada ucuz bir yalan söylüyor. Çünkü; “Donanma gedikli" sınıfı açılması için emir vermek şöyle dursun; dönemin Padişahı Sultan II. Abdülhamid’in haberi ve izini olmadan, Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa, Donanma-yı Humâyun sefinesindeki helâya bile gidemez idi.

        — Hem târih itibârı ile meriyyetde olan 07 Zilhicce 1293 (1876) târihli Kânûnî Esâsî Madde-7’de yer alan; “(…) rütbe menasıp tevcihi ve kuvvei berriye ve bahriyenin kumandası ve harekâtı askeriye ve ahkâmı şeriye ve kânuniyenin icrâsı ve devairi idâ renin muamelâ tına müteallik nizâ mnâ melerin tanzimi mukaddesei Padişahi cümlesindendir” hükümünden bîhaber olduğunu ikrâr ediyor.

        — Hem de işbu 1890 Nizamnâmesi Madde-29, ikinci fıkradaki “ba irade-i seniyye” hükümünü inkâr ediyor.

     c. Padişah Sultan II.Abdülhamid’in irae buyurduğu 01 Nisan 1890 târihli işbu Nizamnâme ile teşkil edilen “Donanma gedikli" sınıfı; I.Meşrutiyet dönemi Osmanlı Donanması (Donanma-yı Hümâyûn)'nda mevcut ve müesses olan “Donanma zâbit" sınıfından ayrık ve “sunufu mahsusa” olarak teşkil edilen bir “zâbit” sınıfı idi.

     d. 1890 seneli Nizamnâmesine tevfikan kendi sınıfı içinde “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan “Donanma gedikli zâbit” sınıfında talim süresi ve usul-ü terfi şöyle idi;

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

     e. İşbu 1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesi Madde-18 mucibince; “Donanma gedikli zâbit" sınıfı vazâ ifi askeriye ifâ sında 1880 seneli Bahriye Kanunnâme-i Hümayunu ahkâmına tâ bi idi.

     f. 1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesinin bu emirlerine bakıldığında; “Donanma gedikli" sınıfının “zâbit” sınıfı olduğu kolayca anlaşılır.

Donanma gedikli” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olmadığını isbatlamak için dilekcemde buraya kadar yazdığım kısımın özeti şudur; 

     “Bir delil ile kırk âlimi yendim.”

 

Buradan sonra yazacağım aşağıdaki kısımının özeti ise şudur; 

     “Fakat kırk delil ile bir câhili yenemedim.”

 

İmam Şâfiî’nin bu iki tesbitinden hangisini tercih edeceği ise MSÜ DAMYOK’un bileceği işdir.

 

   KȂNUN/MEVZUȂT(2): Sâlnâme-i Nezâret-i Maârif-i Umûmiyye; 1316, s.740; 1317, s.832; 1319, s.245–246.

1900, 1901 ve 1903 senelerine ait mezkur Sâlnâmelerde sarâhaten bahis edildiği üzere;

Donanma Gedikli Şakirdan Mektebi, Donanma-yı Humâyû’na “gedikli zâbit” temin etmekde idi.

 

   KȂNUN(3): R. 02 Temmuz 1329 (15 Temmuz 1913) Târihli Süfün-u Humâyûnda Gedikli Sınıfının Sûret-i Teşkîli ile Usûl-i Terfi ve Terakkileri Hakkında Kânun-i Muvakkat. (Temel Kânun).

     a. Donanma-yı Humâyûn’da “gedikli zâbitsınıfının ikinci defa teşkil edilmesi, II.Meşruiyet’in ilânından sonraki döneme rastlar. Padişah Sultan Mehmed Reşâd’ın muvakkaten mevki’-i icrâya vaz’ını ve kavânîn-i Devlete ilâvesini irâde eylediği 15 Temmuz 1913 târihli işbu Kânun ile teşkil edilen “donanma gedikli zâbit” sınıfına;

        — Donanma-yı Humâyûndan istibdâlı icrâ kılınacak mücerreb ve mu’allem efrâd-ı askeriyenin evsâf-ı lâzımeyi hâiz olanlarından bir def’aya mahsûs olarak arzu idenler rütbelerine bakılmıyarak ve okuma ve yazma bilenleri tercîhân bi’l intihâb "gedikli namzedi" kayd ve kabûl olundu.

     b. Tıpkı 1890 Nizamnâmesinde vaz edildiği üzere; kendi sınıfı içinde “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan 1913 “Donanma gedikli zâbit sınıfında” talim süresi ve usûl-i terfi şöyle idi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

        —  Makine tahsili görmek üzere 1910 senesinde kendi parası ile İngiltere’ye giden Bahriye zâbiti makine yüzbaşı İbrahim AŞKİ’den Osmanlı Bahriye Nezâreti; İngiliz Bahriye tedrisâtını tetkik etmesini isdedi. İngiltere’den dönüşünde Bahriye zâbiti İbrahim AŞKİ’nin raporundaki tavsiyesi ile İngiliz Bahriyesindeki navy apprenticeship/bahriye çırak sınıfından intihâl edilerek hazırlanan 1913 seneli işbu Kânun öylesine ceffelkalem hazırlanmış idi ki… Bu Kânunda kendileri için istikbâl görmeyen hizmet-i mecburiye-i askeriyelerini itmâm etmiş dönemin bahriye efrâdı “Bahriye gedikli zâbit” sınıfına hiç rağbet etmedi. Meriyyete konulmasından daha bir sene bile geçmeden işbu 1913 seneli Kânun meriyetten kaldırıldı. Ve yerine; çok daha câzip terfi ve özlük hakları veren 172 sayılı 1915 Kânun meriyyete konuldu.

15 Temmuz 1913 târihli işbu Kânun-i Muvakkat; 09 Mart 1915 târih ve 172 sayılı Kânun Madde-32 ile “fesh” (mefsuh)  edildi.

 

   KȂNUN(4): 172 sayı ve R.24 Şubat 1330 (09 Mart 1915) târihli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu. (Tasdîkan meriyül icrâ). (Takvim-i Vekâyi neşir târihi: R.07.03.1331 (20 Mayıs 1915), Takvim-i Vekâyi sayı: 2117). (Temel Kânun).

     a.1934 sene 199 sayılı Karar ile 1949 sene ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kânununda; R.24 Şubat 1330 târihli işbu Kânun numarasının “172” olduğu yazılıdır.

     b. 172 sayı ve 1915 seneli bu Kânun, işbu dilekcemi yazdığım 15 Mart 2021 târihi itibarı ile hâlen meriyyetdedir.

     c. Sultan Mehmed Reşâd’ın irade eylediği 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânundan; İlgi (c)’de hâlen münteşir DAMYO okul târihcesinde DAMYOK hiç bahsetmiyor! Târih yazıcılığı açısından bakıldığında; II. Meşrutiyet sonrasında teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit" sınıfının temel Kânunu olan 172 sayılı Kânundan, okul târihcesinde hiç söz etmemesini  DAMYOK mutlaka açıklamalıdır.

     d. Okul târihcesinde 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânundan hiç söz etmemesi fiili ile DAMYOK;

        — Hem 1915 Makine ve 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmelerini okumadığını zımnen ikrâr ediyor,

        — Hem de “Nizamnâme Kânuna isnad eder” düsturundan bîhaber olduğunu alenen fâş eyliyor!

     e. 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânunu; 10 Kasım 2020 târih ve 2004959300 sayılı CİMER dilekcem ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim. Arşivde “türkcesinin mevcut olmadığını” bahane eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 1915 seneli işbu Kânunu, ben Şükrü IRBIK’a vermedi. 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânunun devlet arşivinden temin etdiğim bir sûretini; Deniz Müzesine bağışlamak isdediğime dair talebimi içeren CİMER dilekcemi 04 Şubat 2021 târih ve 2100622338 sayı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gönderdim.

     f. İlgi (c)’de münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK’un hiç bahsetmediği; Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ise ben Şükrü IRBIK’a vermediği söze konu 172 sayılı 1915 Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’u, “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının bugüne kadar saklanan sırrının “kayıp ahid sandığı”dır. Ben Şükrü IRBIK bu Kânunu buldum, okudum ve anladım. MSÜ DAMYOK da 172 sayılı bu Kânunu bulup okuduğunda;

        — “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bugüne kadar “devlet sırrı” gibi sakladığı hakikâtleri öğrenecek

              Ve

        — “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olduğunu anlayacak.

     g. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu;

       

        Madde-5;

   — Onbaşılar, "kıdemli nefer" addolunurlar.

   — Çavuş, başçavuş ve gedikli namzetleri, "küçük zabit"

       Ve

   — Üçüncü, ikinci ve birinci sınıf gediklileri, "gedikli zâbit" unvanını hâizdirler.

       

        Madde-29;Gediklilere, "zâbitân" misüllü mezuniyet verilir.

 

       Madde-32; — Süfûn-ü Hümâyûnda Gedikli Sınıfının Sûreti Teşkili İle Usûl-ü Terfi ve Terakkileri Hakkında 6 Temmuz 1329 (15 Temmuz 1913. IRBIK) târihli Kânun mefsûhtur.

 

     h. “Küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” olmak üzere iki aşamalı olarak ve “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan 1915 “Bahriye gedikli zâbit" sınıfında talim süresi, rütbeler ve usûl-i terfi şöyle idi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   — Beş senelik talim/taallümün akabinde belli şartları ikmâl/itmâm eden Bahriye efrâdı;

   — Evvelâ “onbaşı” rütbesine terfi ediyor,

   — Akabinde “Küçük zâbit” sınıfına naklediliyor,

   — Nihâyetinde de “gedikli zâ bit” sınıfına yükseliyor,

   — 1913 Kânununda olduğu gibi “birinci sınıf gedikli zâbit” rütbesine kadar “dikey ve sürekli terfi” edebiliyor idi.

   — 1914 senesinde Osmanlı Bahriyesinde tatbikatına başlanan ve 1915 senesinde “tasdikan meriyül icra”’ya konulan 1915 Kânunu ile Bahriye’de ihdas edilen “gedikli zâbit” sınıfının;

      “Sunufu mahsusa” bir “zâbit sınıfı” olarak ihdas edildiğini tevsik etmesi bakımından 1915  Kânununun Meclis-i Mebusân’da müzakeresi esnasında söz alan Fazıl Berki Beyin şu sözleri çok önemlidir;

Fazıl BERKİ Bey (Kengri)Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitânı Kânunu, Meşrutiyete nail olduğumuz beş altı seneden beri Bahriye Nezâretinin, Meclisimize bahriyenin terakki ve tealisi için göndermiş olduğu ilk kanundur. Binaenaleyh meserretle telakki edilmeye şayandır. Asıl bu kanunun ruhu gedikli zâbitân kısmına ait olan cihetidir.

   Gedikli zâbitânı, bahriye meselesinde adeta bir hayat ve memat vazifesi ifa etmektedir. Gedikli zâbitânı demek sefaini bahriyenin demirbaş insanları demektir. Sefain-i bahriyenin demirbaş eşyası olduğu gibi, demirbaş insanları da yani yirmi sene, yirmibeş sene aynı vazifede bir şubei fende sahibi ihtisas olan insanlara ait olan bir tabirdir. Eskiden bunlar intihab ediliyordu, daha doğrusu gedikli olanlara zâbitlik tevcih ediliyordu. Halbuki bunlar bahriye harp zâbiti olmadıklarından mesela, ateşçi, topçu, nişancı, işaretçi olan bir zatın doğrudan doğruya zâbit rütbesini haiz olması, bunlar arasında suitefehhümleri mucip oluyordu.

Yeni kanunda tadilât icra edilmiş, yalnız zâbitân bunlara bir işareti mahsus verilmiş ve 20-25 sene aynı meslekte hizmet edeceklerinden şevk ve gayretlerini tezyit etmek maksadı ile maaşları da sunufa taksim olunmuştur. Mücavir devletlerde de bu usul kabul olunmuş, bundan pekçok istifade olunmuştur. Bu kanunu muvakkat mevki-i icraya vaz olunduğu zamandan beri pekçok istifade edilmiş, yani hangi cihetleri muhtaç, muhtacı tâdil ve tebdil olduğu görülmüş. Mesela, maaşatı kafi derecede görülmemiş olmalı ki rağbet az olmuş ve bundan dolayı hükümetle encümen beyninde itilaf hasıl olarak maaşât mümkün mertebe tezyit edilmiştir.

   Diğer taraftan, zannederimki bu kanunun muvakkat olarak icrayi hükmetmesi ve matlub olan rağbete mazhar olmaması, Millet Meclisinde müzekeresi esnasında münakaşa ile belki de ref edileceği varidi hazır olmasından ileriye gelmiştir. Halbuki bu kânun kabul edilecek olursa rağbet fevkalade artacaktır, çünkü oraya bir kere tezkere terkettikten sonra vakfı hayat edenler 50 yaşına kadar bahriyenin bir sunufu mahsusa olarak kalacaktır ki, böyle uzun müddet için bir vazifeye girmiş olanların istikbalini düşünmesi de elbette vazifesidir.

   Binaenaleyh, bahriyenin terakki ve tealisi her türlü fedekarlığı ihtiyardan içtinap etmeyen milletin vükelayi muhteremesi bu kanunu hükümetin muvafakati ile encümenin tâdili vechile kabul edeceğinden hiç şüphem yoktur.

 

   KȂNUN/NİZAMNȂME(5): 20 Aralık 1915 (H. 12 Safer 1334, R. 07 Kanunievvel 1331) târihli Makine Çırakları Nizamnâmesi.

   a. İlgi (c)’de hâlen münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK; 1915 Makine Çırakları Nizamnâmesi’nden söz etmiş. Fakat işbu Nizamnâme Madde-16’da atıf yapılan 172 sayı ve 1915 seneli Kânundan; İlgi (c)’de münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK hiç bahsetmemiş.

   b. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’una istinaden meriyyete konulan işbu Nizamnâme; Osmanlı Bahriyesinde istihdam edilmek üzere makine “efrâd”, “küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” yetiştirmek için hazırlandı. Madde-21’de tavzih edildiği üzere; işbu Nizamnâme’nin mevki-i meriyete vaz’ını Sultan Mehmed Reşâd irade buyurdu ve icrasına da Bahriye Nâzırını memur etdi.

   c. 1915 Makine Çırakları Nizamnâmesi Madde-16 mucibince;

        — Tâlim sefinesindeki 5 senelik tedrisaddan sonra makine ihtisas kurs imtihanını veren çıraklar, faal filonun bir sefinesine tayin olundular,

        — Burada ibraz-ı ehliyet eden çıraklar, "nefer" sıfatıyle 5 ay hizmetten sonra "onbaşılığa" terfi olundular,

        — Onbaşılıktan "birinci sınıf gedikliliğe" kadar olan terfileri 172 sayı ve 1915 seneli Efrâd-ı Bahriye ve Gedikliler Hakkında Kânunnâme ahkâmına göre icra olundu.

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânunun bu hükümünden de kolayca anlaşıldığı üzere; Bahriye Nezâretinin teşkil etdiği Bahriye Çırak Mektebi mezunu makine çırakları “Bahriye gedikli zâbit” sınıfına dâhil idi.

   d. 172 sayılı 1915 Kânununa müsteniden hizmet veren 1915 Bahriye Çırak Mektebinde makine çırağına verilen tahsil süresi 5 sene idi. Aynı dönemde Bahriye mektebinde makine zâbit talebesinin tahsil süresi de gene 5 sene idi.

 

   KȂNUN/NİZAMNȂME(6): 03 Şubat 1916 (H. 28 Rebiülevvel 1334, R. 21 Kanunisani 1331) târihli Gemici Çırakları Nizamnâmesi.

   a. İlgi (c)’de münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK; 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmesi’nden söz etmiş. Fakat işbu Nizamnâme Madde-15’de atıf yapılan 172 sayı ve 1915 seneli Kânundan; İlgi (c)’de münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK hiç bahsetmemiş.

   b. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’una istinaden meriyyete konulan işbu Nizamnâme; Osmanlı Bahriyesinde istihdam edilmek üzere gemici (güverte) “efrâd”, “küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” yetiştirmek için hazırlandı. Madde-19’da tavzih edildiği üzere; işbu Nizamnâme’nin mevki-i meriyete vaz’ını Sultan Mehmed Reşâd irâde buyurdu ve icrâsına da Bahriye Nâzırını memur etdi.

   c. 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmesi Madde-15 mucibince;

        — Tâlim sefinesindeki 4 senelik tedrisaddan sonra gemicilikde ehliyet ve şaibe-i ihtisasında dirayet ve faaliyet ibraz eden çıraklar, "nefer" sıfatıyla beş ay bulundukdan sonra

        — Onbaşılığa terfi olundular,

        — Onbaşılıkdan "birinci sınıf gedikliğe" kadar olan terfiler ise 172 sayı ve 1915 seneli Efrâd-ı Bahriye ve Gedikliler Hakkında Kânunnâme ahkamına göre icra olundu.

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânunun bu hükümünden de kolayca anlaşıldığı üzere; Bahriye Nezâretinin teşkil etdiği Bahriye Çırak Mektebi mezunu gemici çıraklarıBahriye gedikli zâbit” sınıfına dahil idi.

   d. Hemen aşağıda okuyacağınız “KȂNUN(7)” başlığı altında söz etdiğim üzere;

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânununa müsteniden hizmet veren 1916 Güverte Çırak Mektebindeki güverte çırağı tahsil süresi 4 sene idi.

        — Aynı dönemde Bahriye mektebinde güverte zâbit talebesinin tahsil süresi ise 5 sene idi.

 

   KȂNUN(7): 29 Şubat 1331 (1915) târihli Bilumum Erkân, Ümera ve Zâbitân ve Mensubin-i Askeriyye-i Bahriyyenin Muhassasatı Hakkındaki Kânun. (Meclisi Ȃyan Zabıt Ceridesi. Devre:3, Cilt:2, İçtima Senesi:2, İnikad:42, sayfa:393-396). (Bahriye Mektebleri Tahsil-Taallüm Süreleri).

   a. 29 Şubat 1331 (1915) târihli yukarıda görülen Kânun ile bil'umum Erkân ve Ümera ve Zâbitân ve müstahdemin-i saire-i Bahriyenin gerek rütbe ve gerek makâma mahsus maaşları ile, küçük zâbitân ve efrâdın ve Mekteb-i Bahriyye ve gemici ve makine çırak mektepleri şakirdanının maaşları tesviye olundu. İşbu Kânunun müzakere edildiği kırkikinci inikadda Bahriye Mekteplerinin tahsil süreleri şu şekilde beyan edildi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   b. 29 Şubat 1331 (1915) târihli işbu Kânunun birinci maddesinde tavzih edildiği üzere; “bahriye gedikli zâbiti” yetiştirmek için teşkil edilen Makine ve Gemici Çırak Mekteblerindeki tahsil süresi, “bahriye zâbiti” yetiştiren Mekteb-i Bahriyye (Deniz Harp Okulu)’de verilen tahsil süresi ile aynı seviyede idi.

 

   KȂNUN(8): Efrâdı Bahriye ve Gedikliler Kânununun 15’inci Maddesinin Tadiline Dair Kânun Layihası. (Meclisi Ȃyan, İnikad: 20, 29 Kânunuevvel 1332 (1916), sayfa-249).

29 Kânunuevvel 1332 (1916) târihli bu Kânun ile; 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu Madde-15 tâdil edildi. Meclisi Ȃyan’ın 20’nci İnikadında söz alan birisi Paşa iki mebus; bahriye’de “gedikli zâbit” olarak istihdam edilmek üzere kaydedilecek gönüllü efrâd  hakkında şunları söyledi;

 

  • AHMET RIZA BEY Bir defa bu kadar sanata vakıf bir adam bulunacak olursa, onu Bahriye Nazırı yaparlardı. Böyle sanat sahiplerinin mektebe gitmesini anlamam. Bahusus, bu adam kıtlığında bu madde nasıl tatbik olunabilecektir?

 

  • MAHMUT PAŞABunların hepsine değil, bir tanesine vakıf olacak olursa kâfidir.

 

Meclisi Ȃyan azâsı Ahmet Rıza Beyin kim olduğunu bildiğinizde;

Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında 11 Ocak 1917 Perşembe günü Meclisde irâd etdiği bu sözünün ne kadar kıymetli ve isabetli olduğu daha iyi anlaşılır.

 

   KȂNUN(9): 357 sayı ve 18.10.1339 (18 Aralık 1923) târihli Mekâtibi Askeriye Talebesi ile İhtiyât Zâbit Nâmzetlerine Verilecek Maaş ve Tahsisâtı Fevkalâdeye Dair Kânun. (TBMM Zabıt Ceridesi: İnikad:38, 18.10.1339, sayfa-764).

Mekâtibi askeriye talebesine verilecek zamaimi fevkalâde hakkında İcra Vekilleri Riyaseti Celilesi’ne verdiği Kânun teklifinde dönemin Müdafai Milliye Vekili Kâzım (SEVÜKTEKİN) şöyle dedi;

“(…) ihtiyacatı haliye ve âtiyemizi tatminen evsafı muktaziyeyi câmi “gedikli zâbitânı” yetiştirilmek üzere mukaddema leylî olarak tesis edilmiş olan gemici, makinacı ve muzıkacı çırak mektepleri talebesine de leylî rüşdii askerî talebesine kıyasen yüzer kuruş zamaimi fevkalâde itasının temini müsterhamdır efendim.” 22-25.2.1339.

Dönemin Müdafai Milliye Vekili Kâzım (SEVÜKTEKİN); Gemici, makinacı ve muzıkacı çırak mektepleriningedikli zâbitânı” yetişdirdiğini İcra Vekilleri Riyaseti Celilesi huzurunda tevsik ediyor.

   KȂNUN(10): 508 sayı ve 22.04.1340 (22 Haziran 1924) Târihli Berrî, Bahrî, Havaî ve Jandarma Erkân, Ümera ve Zâbitânı ile Memurin ve Mensubuni Askeriye Maaş ve Tahsisatına Dair 22 Teşrinievvel 1339 Târihli (360 sayılı. IRBIK) Kânuna Müzeyyel Kânun.

   TBMM Riyaseti Celilesine 20.4.1340 târihinde verdiği Kânun teklifinde ve Esbabı Mucibe Lâyihası’nda Dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

        —  Bahriyedeki gedikli zâbitânın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâleti Celilesince tanzim olunup, İcra Vekilleri Heyetinin 20.4.1340 târihli içtimaında ledettezekkür (unutulmuş bir şeyi hatırlama. IRBIK) Meclisi Âliye arzı karargir olan Kânun ve esbabı mucibe lâyihaları muktezasını ifasına müsadei devletlerinin şayan buyurulması ricasiyle rapten takdim kılınmıştır efendim.

                Esbabı Mucibe Lâyihası

        —  Bu defa intişar eden 22 Teşrinievel 1339 târihli (1923_360 sayılı kânun. IRBIK) erkân, ümera ve zâbitân maaşatı hakkındaki Kânunda muhassesatları mensubini askeriye meyanında gösterilmiş olan gedikli zâbitânı, mensubini askeriyeden olmayıp doğrudan doğruya gedikli zâbitânın menşelerine esas olan ve 21 Kânunusani 1331 tarihli nizamname mucibince teşkil olunan çırak mektepleriyle ihtisas kurslarının bermucibi program safahatı tedrisiyelerini itmam ve donanmada muayyen bir müddet bilfiil hizmeti askeriyelerini ikmal ettikten sonra imtihan neticesinde ispatı ehliyet edenler gedikli zâbit unvanını haiz olmak üzere "üçüncü sınıf gedikli zâbiti" nasbolunurlar. Halen mevcut olup üçüncü sınıf ve mafevk rütbeleri haiz bulunan gediklilere 24 Şubat 1330 tarihli kanunun (1915_172 sayılı Kânun. IRBIK) beşinci maddesi mucibince Gedikli zâbiti unvanı verildiği gibi yirminci maddesi mucibince namzetliklerinden itibaren on yedi seneyi ikmal edenlere zâbitan misillü Askerî Tekaüt ve İstifa Kânununa tabaan hakkı tekaüt ve yirmi üçüncü maddesine tevfikan da hizmeti muvazzafai askeriyelerinin hitamından yedi sene sonra hakkı istifa verilmekte ve yirmi ikinci maddesi mucibince de elli iki yaşını ikmal edenler tahdidi sinne tabi tutulmaktadırlar.

        —  Merasim ve teşrifatı askeriyede ise Kânunu mezkûrun beşinci maddesi mucibince birinci sınıf gedikliler mühendis, yani mülâzımısaninin mafevki ve mülâzımın madunudurlar. Vazife itibariyle sefaindeki zâbitân misillu mesuliyet deruhte etmeleri ve Kânunu mezkûrun yirmi altıncı maddesinde mevcut cetvel mucibince de maaşat ve tahsisatlarının gayesi sabıkına nazaran kıdemli yüzbaşı ile binbaşı arasında bulunması gediklilerin zâbit sınıfına ithallerini zarurî kılmış olduğundan gedikli zâbitân hakkında vaziyeti sabıkına kıyasen tertip edilen maaş ve tahsisatı fevkalâdelerine ait lâyihai kanuniye arz ve takdim olunmuştur.

   b. TBMM Riyaseti Celilesine 15.4.1340 târihinde verdiği mazbatada dönemin Muvazenei Maliye Encümeni şöyle dedi;

        — “Bahriyedeki gedikli zâbitânın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâletince tanzim edilip, Başvekâlet tarafından Meclisi Âliye takdim ve Encümenimize havale buyurulan lâyihai kanuniye mütalâa ve müzakere olundu. “Gedikli zâbitân” doğrudan doğruya “zâbitân” sınıfına mensup bulundukları halde bunlar 22 Teşrinievvel 1339 tarihli kanun ile zâbitâna yapılan zemaimden istifade etmemiş olduklarından teklif olunan lâyihai kanuniye Encümenimizce de kabul edilerek Heyeti Umumiyeye arz olunmuştur.

 

Muvazenei Maliye

Encümeni Reisi                   Mazbata Muharriri          Kâtip

Çorum                                   Konya                                   Trabzon

Ferit Recai                           Kâzım Hüsnü                     Hini müzakerede bulunmadı.

 

Aza                         Aza                         Aza                        Aza

Saruhan                 Diyarbakır            Sivas                      Ertuğrul

Reşat                     Şeref                     Rasim                    Doktor Fikret

 

   c. Yüksek tasdikden geçen ve Muvazenei Maliye Encümeni’nin yukarıda görülen ifadesi ile “gedikli zâbitân” sınıfının doğrudan doğruya “zâbit” sınıfına mensup bulunduğunu” emreden 508 sayı ve 22 Haziran 1924 târihli işbu Kânunun altında Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in imzâsı ve iradesi vardır.

 

   d. Bu cümleden olmak üzere; “Donanma gedikli zâbit” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen subaylar; Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in bu imzâsı ve iradesi karşısında bugün burada hesap vermelidir.

 

   KȂNUN(11): 1010 sayı ve 19 Nisan 1927 târihli Berrî, Bahrî, Havaî ve Jandarma Zâbitânile Muamelât Memurlarına ve Hesab Memurlarile Muavinlerine ve Bahriye Gedikli Zâbitânına Bir Nefer Tayını itası Hakkında Kânun.

Riyaseti Celileye takdim kıldığı 1/1075 Kayıt Numaralı Mazbatasında; “Bahriye gedikli zâbit" sınıfının “heyeti zâbitân” sınıfına dahil olduğunu tevsik etmek üzere Muvazenei Maliye Encümeni 18 Nisan 1927 Pazartesi günü şu tesbiti yapdı;

      Muvazenei Maliye Encümeni Mazbatası

   —   Müdafaai Milliye Encümeni ile aynen kabul olunan lâyihai kanuniyenin heyeti umumiyesi serdolunan esbabı mucibeye nazaran Encümenimizce de esas itibariyle kabul olunmuş ve tatbikatta zuhuru muhtemel müşkülâtı izale edecek surette maddelerde bazı tadilât ve tavzihat icrası zarurî görülmüştür.

   — Berrî, bahrî ve jandarma sınıfları tayinatı muhtelif kanun ve nizamat ahkâmına tabi olup, teklif olunan kanun lâyihasiyle verilecek olan bir nefer tayını miktarının sunufu muhtelife zabitan ve memurinine muhtelif tarzda itası tecviz olunamamış ve vahdeti temin için 12 Eylül 1330 tarihli Askerî Tayinat ve Yem Kanununun birinci maddesi hükmünün tatbiki

Ve

   —  Bahriye gedikli zâbitânının dahi madde metninde tavzihi ve tayın miktarının aynen verilmesi esası kabul edilmiş olmasına nazaran bedelen verilmesi hakkındaki hükmün ayrı bir madde ile tespiti tensip kılınmış ve kanun lâyihasının birinci maddesi bu dairede tadilen kabul olunmuştur.

 

İşbu tashihât ile;

  • Berrî ve havaî zabitandan Terfi Kanununun ikinci maddesinde mezkûr heyeti zabitan ile birinci ve ikinci sınıf muamelât memurları ve hesap memurlariyle muavinleri,
  • Bahrî zabitandan amiralden mühendise kadar (amiral ve mühendis dahil) heyeti zabitan ile gedikli zâbitan
  • Ve Jandarma da ordu heyeti zabitanına muadil zabitan ile birinci ve ikinci sınıf hesap memurlariyle diğer hesap memurları kastolunmuştur.

 

Reis                        Mazbata Muharriri          Kâtip

Çatalca                  Gaziantep                           Konya                   Ertuğrul

Şakir                       Ali Cenani                            Fuat Doktor        Fikret

 

 

Nefer tayını tahsis edilmesi hakkında 1927 senesinde meriyyete konulan 1010 sayılı Kânunun yukarıda görülen Mazbatasında; “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “Bahrî zâbit” sınıfına dahil olduğu bir kez daha tevsik ve teyid edildi.

 

   KȂNUN(12): 1120 sayı ve 16 Temmuz 1927 târihli Bahriye Mektebleri Muallimleri Hakkında Kânun. TBMM ZC; İnikat: 80, sayfa 486-490, 22 Haziran 1927 Çarşamba.

   Bahriye mektepleri muallimliklerini deruhde eden muvazzaf ve mütekaidin zâbitân ile sivil mualliminin terakki ve tefeyyüzlerini temin etmek üzere hazırlanan 1120 sayılı işbu Kânunda “Bahriye mektepleri” tâbiri mevcutdur.

   Kânunun birinci maddesinde açıkça ifade edildiği üzere; “Bahriye mektepleri” tâbirinden; “bahriye zâbiti” ve “bahriye gedikli zâbiti” yetiştiren mektepler kast olundu. İşbu Kânundaki bu hükümden ortaya çıkan netice şudur;

   — 1927 senesi itibarı ile Bahriye Vekâletinde “mektebli” “iki sınıf zâbit” mevcut ve müstahdem idi;

 

           1. Bahriye zâbit sınıfı

         2. Bahriye gedikli zâbit sınıfı

   

   — 1446 sayılı Kânun ile “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının Bahriye’de ilk defa olmak üzere teşkil edildiği 1929 senesi itibarı ile “Bahriye gedikli zâbit mektebi” hâlen hizmet vermeye devam ediyor idi.

 

   KȂNUN(13): 5434 sayı ve 08 Haziran 1949 târihli T.C. Emekli Sandığı Kânunu.

172 sayılı Kânun ile 1915 senesinde teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının, 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununda bugün dahi “subaylık” vasfı ve hukuku aynı şekilde devam etmekdedir.

   KȂNUN(14): 7471 sayı ve 06 Mayıs 1960 târihli T.C Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine Dair Kânun.

   a. Komisyon Rp.; (…) “gedikli subayların” adedleri az ve “statüleri de muvakkat” olduğundan, eğitim ve hizmet giyeceğinden faydalanmaları nazarı itibara alınmıştır.

   b. Maraş mebusu Halil GÜRÜN’ün verdiği kânun teklifi, madde-4; (…) Deniz gedikli subayları mahallî istihdamlarına göre yukarıda yazılı melbusattan ancak birine müstehak olurlar.

 

Yukarıda görülen meclis zabıtından da kolayca anlaşılacağı üzere; 7471 sayılı Kânunun meclisde müzakere edildiği 1960 senesinde dahi Deniz Kuvvetlerinde “gedikli subay” mevcut idi ve görev yapıyor idi.

 

       SONUÇ;  

 

İşbu dilekcemin yukarıda görülen Bölüm-1’de beyan etdiğim Kânunlar;

Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Meclislerinde müzakere ederek meriyyete koyduğu Kânunlardır. Bu Kânunların hükümlerini icrâ etmeye ise dönemin Bahriye Nâzırları ve Millî Müdafaa Vekilleri memur edilmiş. Bu Kânunlarda; Türk milletinin yüksek irâdesinin yegâne tecelligâhı olan Osmanlı dönemi Meclis-i Mebusân ile Meclis-i Ȃlî ve Cumhuriyet döneminde ise TBMM’nin irâdesi ve bu dönemlerin padişahları ve Cumhurbaşkanlarının imzâsı var. Bu Kânunları icrâ etmemek Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı alenen isyân etmek demekdir.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—2  * * * 

 

A.—DENİZ ASTSUBAY” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ,

 

B . “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFI DA “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZȂBİT” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ.

 

  *  *  *  

 

A . “DENİZ ASTSUBAY” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ,

 

   KȂNUN(1): 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânûnu. (Temel Kânun).

Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına 6/7 Haziran 1951 târihinde verdiği 5802 sayılı Astsubay Kanununa ait  “gerekçede” dönemin Başbakanı Adnan MENDERES şöyle dedi;

(…) Evvelce “küçük zabit” denilen ve daha sonra “gedikli erbaş” olarak adlandırılan bu sınıfın (Astsubay. IRBIK) statüsünde zaman zaman değişiklikler yapılmak ve hukuki durumlarının çeşitli kanunlarla tesbiti suretiyle bu sınıfa (Astsubay. IRBIK) rağbet teminine çalışılmışsa da tatbikatta edinilen tecrübeler bütün bunların bilhassa muharip sınıflara rağbeti sağlamak için kâfi olmadığını göstermiştir.” (…).

5802 sayılı Astsubay Kânunu’nun meriyyete konulması ile 1951 senesinde;

   a. Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun; kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma ve gümrük koruma’da  “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı “teşkil” edildi. (Madde-1).

   b. “Astsubay” sınıfının “teşkil” edilmesi ile birlikde; 5619 sayılı Kânun ile daha bir sene evvel, 1950 senesinde “teşkil” edilen “gedikli erbaş” sınıfı “feshedildi,” 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kanunu da yürürlükten kaldırıldı. (Madde-32).

   b. 5802 sayılı bu Kânunun yürürlüğe girmesinden evvel “gedikli erbaş” olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte olan askerî şahıslara da “Astsubay” denildi. (Geçici Madde-1).

   d. Muhtelif Kânunlarda geçen “gedikli erbaş” adı “astsubay” olarak değiştirildi. (Geçici Madde-1).

   e. Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan “gedikli subaylardan” isteyenler hizmet sürelerine göre “astsubay” sınıfına geçirildi. (Geçici Madde-3).

   f. “Astsubay” sınıfına geçmek istemiyenler hakkında; 24 Şubat 1330 tarihli (1915 sene 172 sayılı. IRBIK) “Gedikli Zabitan Kanunu” ile Berrî, Bahrî, Havai ve Jandarma Erkân, Ümera ve Zabitanı ile Memurin ve Mensubini Askeriye Maaş ve Tahsisatına dair 22 Teşrinievvel 1339 tarihli (360 sayılı. IRBIK) kanuna müzeyyel 508 ve bu Kânûna ek 587 sayılı kanun hükümlerinin tatbikına devam olundu. (Geçici Madde-3).

Deniz astsubay” sınıfının “gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini tevsik etmek üzere 5802 sayılı Astsubay Kânunu’nun yukarıda görülen hükümleri yeterlidir.

 

  *  *  *  

 

  B. “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZȂBİT” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ.

 

   KȂNUN(1): 1001 sayı ve 09 Nisan 1927 târihli Gedikli Küçük Zâbit Membalarına Dair Kânûn.

   a. BMM Riyaseti Celilesine 8 Mart 1927 târihinde verdiği Kânun teklifine merbut Esbabı Mucibe Lâyihası’nda dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

        — “Talim ve terbiye ve inzibat noktai nazarından “Ordunun” pek ziyade muhtaç bulunduğu ”küçük zabitliğe”  memba temini maksadıyla işbu lâyihayı kanuniye tanzim kılınmıştır efendim.”

   b. Başvekil İsmet (İNÖNÜ)’nün Esbabı Mucibe Lâyihası’nda sarâhaten tavzih etdiği üzere; 1001 sayılı işbu Kânun ile “gedikli küçük zâbit sınıfı” sâdece Ordu (Berriye, Kara Kuvvetleri)’da teşkil edildi.

   c. 07 Eylül 2017 târih ve 1701290613 sayılı CİMER dilekceme gönderdiği 27 Eylül 2017 Çarşamba gün ve 10:26 saatli e-posdasının birinci maddesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; Donanmayı Humâyun’a “gedikli zâbit” yetiştiren 1915 Makine ve 1916 Gemici Çırak Mekteplerinin 1001 sayılı bu Kânun ile 1927 senesinde kapatıldığını beyan ediyor. MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bu beyanı tamamen yanlışdır, yalandır. Bu beyanına bakdığımda; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 1001 sayılı işbu Kânunu ve bu Kânunun meclis zabıtlarını dahi okumadığını anlıyorum.

   d. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında hüküm vaz eden Kânun, 1929 sene ve 1492 sayılı Kânundur. Çünkü;

        — 1001 sayılı Kânun ile 1927 senesinde “gedikli küçük zâbit" sınıfı sâdece Ordu (Berriye, Kara Kuvvetleri)’da teşkil edildi.

        — Muteber olduğu 20 Nisan 1927 târihi itibârı ile hâlen görevde olan “bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında 1001 sayılı bu Kânun, hiçbir hüküm vaz etmedi.

        — 1001 sayılı Kânunun TBMM’de müzakere ve kabul edildiği İçtima-46’ya dönemin Bahriye Vekili İhsan Bey katılmadı ve söze konu bu Kânunu imzalamadı,

        — 1001 sayılı işbu Kânun metininde “bahriye”, “donanma” ya da “denizkelimeleri bile yok!

        — Bu cümleden olmak üzere; “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı ya da kânunen henüz teşkil edilmeyen “Deniz gedikli küçük zabit” sınıfı hakkında dönemin Bahriye Vekâleti herhangi bir hüküm tesis etmiş ise şâyet, bunu yapanların 1001 sayılı işbu Kânuna temelden aykırı işlem yapdığını da buraya şerh ediyorum.

   e.“Deniz astsubay” sınıfına memba teşkil eden asker sınıfı ise 1929 sene ve 1446 sayılı Kânun ile teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfıdır. 1446 sayılı işbu Kânunun “deniz astsubay” sınıfı hakkında vaz etdiği hükümleri ise hemen aşağıdaki 1446 sayılı Kânun başlığı altında anlatacağım. 

 

    KȂNUN(2): 1446 sayı ve 18 Mayıs 1929 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânun.(Temel Kânun).

 

   1446 sayılı bu Kânun; “Gedikli küçük zâbit” sınıfını Deniz (Bahriye)’de ilk defa olmak üzere 1929 senesinde teşkil eden temel Kânundur.

   Bu Kânunun TBMM’de müzakeresinde dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) ve Deniz Müsteşarı (Deniz Kuvvetleri Komutanı) Miralay Memet Ali Bey şunları söyledi;

   Başvekil İsmet (İNÖNÜ),  Esbabı mucibe mazbatası;

   1- (…) Halbuki Kara lisesi ile harp ve Gedikli Küçük Zabit ihzarî mektebinden bu gibi halâta içtisar edenler hakkında 1001 numaralı kanun mevcuttur. İşbu kanunun meslekin icap ettirdiği bazı ufak tadilât ile Deniz Askerî mekteplerine de tatbiki zarurî görülmüş ve merbut lâyihai kanuniye tanzim kılımıştır.

   Millî Müdafaa Encümeni mazbatası;Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bş. V. Celilenin 6/2/1929 tarih ve 6/543 numaralı tezkeresile encümenimize tevdi buyrulan (Gedikli küçük zabit menbalarına dair kanuna bazı fıkralar ilâvesine dair kanun lâyihası) Millî Müdafaa Vekâleti Deniz Müsteşarı miralay Memet Ali beyin huzurile tetkik ve müzakere olundu.

 Gedikli küçük zabit mektepleri önce ordunun kara sınıfları için tesis edilmiş ve buna dair 1001 numaralı kanunda da yalnız bu sınıflardan bahs olunmuştur.

   Halbuki mezkûr gedikli küçük zabitlerin hava ve deniz sınıflarında da lüzumu ve mühim faideleri görülmüş ve bunlar başka ordularda mevcut olduğu gibi bizde de  teşkil edilmiştir.

  Binaenaleyh bizde tesis edilmiş olan hava ve deniz küçük zabit mekteplerine menba bulmak üzere 1001 numaralı kanunun bunlara da teşmili için tadili icap etmektedir.

 

   İşbu dilekcemin 7’inci sayfasında ben Şükrü IRBIK;

 

   a. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’u, “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının bugüne kadar saklanan “kayıp ahid sandığıdır” demiş idim.

   b. 1446 sayı ve 1929 seneli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânunun ise;

   “Deniz astsubay” sınıfının târihi hakkında kayıp ahid sandığı içinde bugüne kadar saklanan “en büyük sır” olduğunu söylüyorum.

   Çünkü;

   “Deniz Astsubay” sınıfı hakkında bugüne kadar neşredilen târihcelerin hiçbirinde, “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını 1929 senesinde “teşkil” eden 1446 sayılı bu Kânundan hiç kimse söz etmemiş.

 

   c. Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in 1929 senesinde tasdik ederek icrâsını emretdiği 1446 sayılı bu Kânunu,

   Bugüne kadar görmezden gelerek “deniz astsubay sınıfının” târihine karşı “târih suikasti” işleyen deniz subaylarını

   Ve

   Bu Kânunu icrâya memur etdiği Millî Savunma Bakanlarını ben Şükrü IRBIK; 1929 senesinden beri yapdıkları bu “emre itaatsizliği” açıklamaya dâvet ediyorum.

 

   d. 1446 sayılı işbu Kânun ile 1929 senesinde;

        —  Osmanlı ve Türk denizcilik târihinde ilk defâ olmak üzere; “Deniz gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı 19 Mayıs 1929 târihinde “teşkil” edildi.

        —  Bu hakikâtden hareket ile; “Deniz astsubay” sınıfının menbası “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfıdır. Kuruluş târihi de 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 târihidir.

        —  1446 sayılı Kanun ile “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının teşkil edildiği 19 Mayıs 1929 târihinden sâdece 23 gün sonra da;

   172 sayılı Kânun ile 1915 senesinde Osmanlı Bahriyesinde “sunufu mahsusa zâbit” sınıfı olarak teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı, 8 Haziran 1929 târihinde 1492 sayılı Kânun ile "tasfiye” edildi.

   e. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını “tasfiye” eden 1492 sayılı işbu Kânunun “Muvakkat maddesi” ile hâlen görevde olan “Bahriye gedikli zâbitâna” iki çeşit hakkıhıyar verildi;

        —  İlk kez teşkil edilen “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına "nakil" edilmek

             Ya da

        —  Emekli olarak Kara ve Deniz Ordularından terhis edilinceye kadar mevcut “zabitlik” vasıfı ile "göreve devam" etmek.

 

   “Bahriye zâbit” sınıfından ayrık ve “alt/ast” seviyede olan “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi haklı olarak tahkir ve tezyif edici bir tercih olarak telakki eden mevcut “Bahriye gedikli zâbitinin” handiyse tamamı “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi reddeddi. Emekli olarak Kara ve Deniz Ordularından terhis edilinceye kadar haklı olarak; 172 sayı ve 24 şubat 1330 târihli Kânun ile iktisap etdikleri “zâbitlik” vasfını “müktesep hak” mefhumu muvahecesinde muhafaza etmeyi tercih etdiler. 


   KȂNUN
(3): 1492 sayı ve 11 Haziran 1929 târihli Deniz ve Hava Gedikli Küçük Zâbit Maaş Kânunu.

   a. Yukarıdaki satırda görülen 1929 sene 1492 sayılı Kânunun isimi; Deniz ve Hava Gedikli Küçük Zâbit Maaş Kânunu’dur.

   b. Sözüme konu 1492 sayılı işbu Kânun ile;

        — Ordu (Berrî, Kara Kuvvetleri)’un “hava” sınıfında müstahdem pilot ve râsıt “gedikli zâbitân” sınıfı ile

        — Deniz (Bahriye)’de müstahdem “gedikli zâbitân” sınıfı “tasfiye” edildi.

        —  1929 sene ve 1492 sayılı Kânun, 18 Ocak 1940 târih ve 3779 sayılı Kânun (Md.16) ile ilga edildi.                 Fakat;

   1492 sayılı bu Kânunun tesirleri 5802 sayılı Astsubay Kânununun meriyyete konulduğu 1951 senesinde de hâlen ve aynı kuvvet ile devâm ediyor idi.

        —  İşbu dilekcemin konusu ile alâkası olmadığı için; Ordu (Berrî, Kara Kuvvetleri)’da müstahdem “hava” sınıfı pilot ve râsıt “gedikli zâbitânı” işbu dilekcemde meskût geçdim.

   c. 16 Mayıs 1929 târihinde B.M.M. Yüksek Reisliğine verdiği Kânun teklifinde Başvekil İsmet (İNÖNÜ), 1492 sayılı işbu Kânun Lâyihasının Esbâ bı Mucibesi’ni şu şekilde tavzih etdi;

     1. Sefaini harbiyemizde bir çok pek karışık ve güç fennî vazifeleri deruhte eden gedikli küçük zabitanın en asrî bir şekilde ve en mükemmel esaslara müstenit olarak yetiştirilmesine sarfı gayret olunmakla beraber bu sınıf mensubiyni kâfi derecede terfih edilmezse şeraiti lâzimeyi haiz talip bulmak imkânsızdır. Esbabı maruzaya binaen donanmanın unsuru hayatiyesini teşkil eden gedikli küçük zâbitânın maruz kaldıkları külfet nisbetinde ve vüsa'ti maliyemiz derecesinde refahları temin edilmek üzere;

        — Diğer mileli bahriyenin kabul ettiği esaslar Büyük Erkânıharbiye Reisliğince tetkik buyrularak maksatsız görülen gedigli zabitan yerine kara ordusundaki “gedikli küçük zabitan” gibi gedikli çavuş, gedikli baş çavuş muavini, gedikli baş çavuş ve

     —  Bu rütbelere ilâveten Alman bahriyesinde olduğu vech üzre bir "baş gediklilik" rütbesi ihdas olunmuş

          Ve bu sûretle

     —  "Deniz zabitan heyeti" ile "deniz gedikli küçük zabitanı" arasında sarih bir hattı fasıl çizilmiş

          Ve

     —  İşbu kanun yalnız deniz ve hava kuvvetlerimizin muvaffakiyetlerine birinci derecede âmil olan ve yetiştirilmeleri uzun bir zamana mütevakkıf bulunan güverte, uçuş, fen, ihtisas ve makinist "gedikli küçük zâbitânına" şamil olması esası kabul olunmuştur.

   (…)

   9 — İhdası (1446 sayılı Kânun ile. IRBIK) mukarrer “gedikli küçük zabit” sınıfı halen mevcut bulunan “gedikli zabitan” yerine “kaim” olacağından "bahriyede gedikli sınıfı tesisine ait olup" işbu kanuna muhalif bulunan ve birer sûreti merbuten taktim kılınan 1330 (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) tarihli gedikli kanunu ve gediklilerin ve gedikli küçük zabitlerin maaşlarına dair olan kanunlar lağvedilmiştir.

   11 — Muvakkat madde halen mevcut bulunan “gedikli zabitan” ile “gedikli küçük zabitanın” “gedikli küçük zabit” sınıfına sureti nakilleri için vazedilmiştir. Halen mevcut bulunan ve 330 (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) tarihli gedikli kanununa nazaran silâh endazdan madut olan “gedikli küçük zabitanı” yeni ihdas olunacak "gedikli küçük zabitanın" mukabil rütbelerine nakilleri münasip görülmüştür.

      «A» “Gedikli zabitandan” “gedikli küçük zabit” sınıfına nakli arzu edenlerin kıdem ve terfileri arasındaki müddetin muhafazası için gedikli zabitanın maaşı hazıraları ile nakilleri muvafık görülmüş ve bilahara tabi olacakları muamele de tespit edilmiştir.

      «B» Nakli arzu etmiyenlerin kanunen müktesep haklarının tasfiyenin nihayetine kadar 330 tarihli kanun ve 508, 507 numaralı kanunlar mucibince muamele görmeleri hususu tespit olunmuştur.

   d. Esbabı Mucibesinin 10’uncu maddesinde dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ)’in izah etdiği üzere 1492 sayılı bu Kânun esas maksadı;

        — 172 sayılı Kânunun verdiği mükteseb “zabitlik” vasfını muhafaza etmek şartı ile; 1915 senesinde Bahriye’de teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını “tasfiye etmek” idi.

   e. 1492 sayılı Kânun ile “bahriye gedikli zâbit” sınıfının tasfiye edildiği 1929 senesinde; Bahriye’de müstahdem “gedikli zâbit” mevcudu 200’den ziyâde olmalıdır.

   Çünkü; 1924 senesinde Bahriye (Deniz Kuvvetleri)’de müstahdem “bahriye gedikli zâbit” mevcudunun aşağıdaki kaynakda 136 olduğu yazılıdır. 1924-1929 seneleri arasında geçen 5 senelik dönemde Makine ve Güverte Çırak Mekteplerinden şahadetname (mezuniyet) alarak Bahriye’ye intisab eden “gedikli zâbit”ler ile bu 136 rakamı daha fazla artmış olmalıdır. (Kaynak: 523 sayı ve 22.11.1340 (1924) târihli 1340 senesi Bütçesinin Fusûl ve Mevaddı Muhtelifesine Tahsisâ tı Munzamma İtasına Dair Kânun. TBMM ZC, İçtima; 10, 20.11.1340 Perşembe. Bahriye bütçesi, sayfa-26; Bahriye’de; 20 adet birinci, 56 adet ikinci ve 60 adet üçüncü sınıf olmak üzere 136 adet gedikli zâbitân mevcut).

   f. 1492 sayılı işbu Kânunun “Muvakkat Maddesi” mucibince; Bahriye’de müstahdem “gedikli zâbitâna”, Bahriye’de ilk kez işbu Kânun ile ihdas edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakili arzu edip etmedikleri soruldu.

   g. Türk askerlik târihinde ilk defa olmak üzere bir asker sınıfına; “zâbit” vasfını haiz “gedikli zâbit” sınıfına, mensup oldukları “zâbit” sınıfından “ast” seviyedeki başka bir asker sınıfına, “gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil olunmaları teklif edildi.

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfından ayrık ve “alt/ast” seviyede olan “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi haklı olarak tahkir ve tezyif edici bir tercih olarak telakki eden mevcut “Bahriye gedikli zâbitinin” handiyse tamamı bu teklifi reddeddi.
  • Emekli olarak ordudan terhis edilinceye kadar 172 sayı ve 24 şubat 1330 târihli Kânun ile iktisap etdikleri “zâbitlik” vasfını “müktesep hak” mefhumu muvahecesinde muhafaza etmeyi tercih etdiler.
  • Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinde 1960 senesinde bile hâlâ görev yapan “gedikli zâbit” mevcut idi. (Bkz. Sene 1960, Kânun 7471).

 

   h. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “tasfiye” edildiğini

   Ve dahi

   Yerine “deniz gedikli küçük zabit” sınıfının “ikâme” edildiğini emreden 11 Haziran 1929 târih ve 1492 sayılı işbu Kânunun altında Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in imzâsı ve irâdesi var.

 

   i. Bu cümleden olmak üzere; “Donanma (Bahriye) gedikli zâbit” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen deniz subayları; Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in 1929 senesinde irâd etdiği bu imzâsı ve irâdesi karşısında bugün burada hesap vermelidir.

 

   j. Yukarıdaki maddelerde Kânunları ile açıkladığım bu hukukû hakikâtin neticesi olmak üzere de ben Şükrü IRBIK buraya şerh ediyorum;

     1. “Deniz astsubay” sınıfının târihi; 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 târihinde ve Bahriye’de teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını ile başlamakdadır.

     2. 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Bahriye (Deniz Kuvvetletleri)’de ilk defa teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı;

        — 5619 sayılı Kânun ile 1950 senesinde teşkil edilen “Deniz gedikli erbaş” sınıfının kaynağıdır.

     3. 5619 sayılı Kânun ile teşkil edilen “gedikli erbaş” sınıfı da;

        — 5802 sayılı Kânun ile 1951 senesinde Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinde teşkil edilen “astsubay” sınıfının kaynağıdır.

 

   KȂNUN(4): 2717 sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânun.

   TBMM 18 Mayıs 1935 Cumartesi günü İnikad-25 ile içtima eyledi. Gündemdeki konulardan birisi de Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına verilecek yevmiyeyi müzakere etmek idi. Fakat bu İnikadda TBMM gündemde olmayan bir karar aldı. Dâhilî Nizamnâmesine aykırı olarak TBMM, gündemde olmadığı hâlde; “gedikli küçük zâbite” “gedikli erbaş” denmesine karar verdi. İşde, İnikad-25’de müzakere şöyle cereyân etdi;

   General Kâzım SEVÜKTEKİN (Diyarbekir) — Efendim, bunlar Heyeti Vekilede katiyet kesbetti.

   Efrada, erat,

   Nefere, er,

   Küçük zabite, "erbaş",

   Gedikli küçük zabite” de “gedikli erbaş” dendi. Bunların da bu şekilde değiştirilmesini teklif ederim.

 

   Millî Müdafaa Encümeni M.(azbata) M.(uharriri) General İhsan SÖKMEN (Giresun) — Evet öyledir.

   Başkan —    Maddeyi bu değişiklikle reye arzediyorum.

   Kabul edenler ... Etmeyenler ... Kabul edilmiştir.

   2717 sayılı bu Kânunun 1935 senesinde meriyyete konulmasından sonra hazırlanan yeni Kânunlarda geçen “gedikli küçük zâbit” tâbirâtı “gedikli erbaş” olarak tebdil edildi.

   “Gedikli küçük zâ bite” “gedikli erbaş” denilmesine dâir olmak üzere; 18 Mayıs 1935 Cumartesi günü İnikad-25’de TBMM’nin bu karârı, Dâhilî Nizâmnâmesine aykırı olarak alınmış “usulsüz ve gayri meşru” karar idi. Bu “usulsüz ve gayri meşru” karar, 2771 sayılı Ordu Dâhilî Hizmet Kânunu ile 1935 senesinde “meşru” hâle getirildi.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—3  * * * 

 

 

***  DENİZ ASTSUBAY” SINIFININ İLK KAYNAĞI “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZÂBİT” SINIFIDIR ***

 

   a. 1446 sayı ve 18 Mayıs 1929 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânun ile 1929 senesinde;

        —  Osmanlı ve Türk denizcilik târihinde ilk defâ olmak üzere; “deniz gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı 18 Mayıs 1929 târihinde teşkil edildi.

        —  Bu târihden sâdece 23 gün sonra da “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı 8 Haziran 1929 târihinde 1492 sayılı Kânun ile "tasfiye” edildi.

        —  1492 sayılı Kânunun Komisyon Raporu dokuzuncu maddesinde alanen beyan edildiği üzere “tasfiye” edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının yerine “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı “ikâme” edildi.

   b. 2505 sayı ve 11 Haziran 1934 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Dâir Kânun ile 1934 senesinde;

  • 1001 sayılı Kânun ile 1927 senesinde Kara’da,
  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Deniz’de,
  • 1675 sayılı Kânun ile 1930 senesinde Kara’nın Hava kısımında teşkil edilen “gedikli küçük zâbit” sınıfları; Komisyon raporunda alenen beyan edildiği üzere ile 2505 sayılı işbu Kânun ile “tedvin” edildi. 1001, 1446 ve 1675 sayılı söze konu bu Kânunlar gene 2505 sayılı bu Kânun ile “ilga” edildi. (Madde-29).

   c. 5619 sayı ve 23 Mart 1950 târihli Gedikli Erbaş Kânunu ile 1950 senesinde;

  • Kara, Kara Hava sınıfı ve Deniz “gedikli küçük zâbit” sınıflarını 1934 senesinde aynı Kânunda “tedvin”  eden 2505 sayılı Kânun “ilga” edildi. (Madde-29).
  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Deniz’de ilk defa "teşkil" edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı “Gedikli erbaş” sınıfına “tensik” edildi.

   d. 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde;

        —  Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun; kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma ve gümrük koruma’da “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı “teşkil” edildi. (Madde-1).

        —  “Astsubay” sınıfının “teşkil” edilmesi ile birlikde; 5619 sayılı Kânun ile daha bir sene evvel, 1950 senesinde “teşkil” edilen “gedikli erbaş” sınıfı “feshedildi.” 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kanunu da yürürlükten kaldırıldı. (Madde-32).

        —  5802 sayılı Astsubay Kânununun yürürlüğe girmesinden evvel “gedikli erbaş” olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte olan askerî şahıslara “Astsubay” denildi. (Geçici Madde-1).

        —  Muhtelif Kânunlarda geçen “gedikli erbaş” adı “astsubay” olarak değiştirildi. (Geçici Madde-1).

        —  Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan “gedikli subaylardan” istiyenler hizmet sürelerine göre “astsubay” sınıfına geçmeleri teklif edildi. (Geçici Madde-3). Fakat “deniz gedikli subayları” “astsubay” sınıfına geçmeyi reddeddi.

        — “Astsubay” sınıfına geçmek istemiyendeniz gedikli subayları” hakkında; 24 Şubat 1330 tarihli (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) “Gedikli Zabitan Kanunu” ile Berrî, Bahrî, Havai ve Jandarma Erkân, Ümerâ ve Zâbitânı ile Memurin ve Mensubini Askeriye Maaş ve Tahsisâtına dair 22 Teşrinievvel 1339 târihli (360 sayılı. IRBIK) Kânuna müzeyyel 508 ve bu kânûna ek 587 sayılı kânun hükümlerinin tatbikına devam olundu. (Geçici Madde-3).

 

  *  *  *  

 

       SONUÇ;  

 

Mezunu olduğum Deniz Astsubay Okulu hakkında subayların bugüne kadar hilâf-ı hakikât olarak ve ezbere yazdığı düzmece târihceleri gördüğümde; “El, elin eşşeğini türkü çığırı çığırı arar!” atasözü tedai ediverdi, ben Şükrü IRBIK’ın zihninde.

Çünkü; Hâlen İlgi (c)’de münteşir MSÜ DAMYO târihcesinde çok vahim hatâlar, yanlışlar, inkârlar ve iftirâlar mevcutdur. Söze konu işbu târihcelerde; “Donanma gedikli zâbit” ve “Deniz astsubay” sınıflarının târihine karşı işlenmiş aleni bir “itibâr suikastı” vardır.

İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

Deniz Gedikli sınıfının (Deniz Astsubay) sınıfı olduğunu ve 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulduğunu”,

Beyan etmekdedir.

İşbu dilekcemin yukarıda görülen bölümlerinde;

   a. “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olmadığını;

  • Osmanlı Devleti Padişahları ve Meclisleri,
  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanları, Meclisleri ve
  • Meclislerinin yapdığı Kânunlar ile isbat etdim.

       Ve dahi

   b. MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının İlgi (c)’de münteşir târihcesinde söz etdiği “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olduğuna dair iddiasını da tamamen çürütdüm.

 

 

  *  *  *  


                                               

        TALEP;   

 

   Bölüm-1’de;

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “zâbit” sınıfına dahil olduğunu,
  • Bu cümleden olmak üzere; “Deniz gedikli zâbit” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı ile hukukî hiçbir bağı olmadığını,

 

   Bölüm-2 ve 3’de ise;

  • Deniz astsubay” sınıfının membaının “deniz gedikli erbaş” sınıfı olduğunu,
  • Deniz gedikli erbaş” sınıfının membaının “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı olduğunu,
  • Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının ise 1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 târihinde teşkil edildiğini,

Kânunları ile izah etdim.

 

Cârî askerî mevzuâta göre “astsubay” olarak bilinen asker sınıfının Deniz Kuvvetlerine ait târihcesi konusunda talep olur ise şâyet; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde dahi mevcut olmadığını teyit etdirdiğim belgeler kapsamında, DAMYO’ya yardım edebilir, şifahî olarak bizzat izahât verebilirim.

 

Bu hakikâtin neticesi olarak da “Deniz astsubay” sınıfının 1446 sayılı Kânun ile “Deniz gedikli küçük zâbit” isimi ile 19 Mayıs 1929 târihinde kurulduğu kolayca anlaşılmaktadır.

 

Bu cümleden olmak üzere MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının;

   a. “Deniz astsubay” sınıfının târihcesini 1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 târihde teşkil edilenDeniz gedikli küçük zâbit” sınıfından başlayacak şekilde “tashih” etmesini,

   b. Neticeyi tarafıma bildirmesini,

Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.15.03.2021. CİMER: 2101248517.

 

                                                                                                                                                    Şükrü IRBIK

Sayfa -23

 

 

 

  *  *  *  

 

15 Mart 2021 târihinde gönderdiğim yukarıdaki bu dilekceme

08 Nisan 2021 Perşembe günü MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı

Aşağıda gördüğünüz şu kısa cevabı gönderdi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanı

Albay Cenk TOPUZ, nâmuslu subay imiş!

 

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK da

Deniz Albay Cenk TOPUZ’a teşekkür ediyor

Ve saygılarımı gönderiyorum.

 

  *  *  *  

 

    Demek ki ne imiş?

   Cârî askerî mevzuâtımıza göre “Deniz Astsubay” isimi ile bildiğimiz asker sınıfı;

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” isimi ile

         Ve dahi

  • 1929 senesinde kurulmuş.

 

   Kuruluş târihi de

  • 18 Mayıs 1929 târih ve 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 Pazar günü imiş.

 

 

  

  *  *  *  

 

    

Handiyse son 100 seneden beri

 Donanma Gedikli ” sınıfının “ Deniz Astsubay ” sınıfı olduğu yalanını söyleyen

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

Bıldır, 17 Kasım 2020 Salı günü

Deniz astsubay sınıfının sahte 130’uncu kuruluş yıl dönümünü ” kutlamış idi!..

(https://damyo.msu.edu.tr/index.html)

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Aşağıda gördüğünüz 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi’nde

Dz.Asb.Okulunun “131'inci Kuruluş Yıl Dönümü Töreni” için faaliyet yer almasına rağmen

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu sene, 17 Kasım 2021 Çarşamba günü;

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu

Deniz astsubay sınıfının sahte  “ 131’inci kuruluş yıl dönümünü kutlamayacak!..

 

  *  *  *  

 

Yedi göbek öteden, şöyle dedi ebem-dedem;

Hile ile iş gören mihnet ile can verir!

 

Deniz astsubay sınıfının târihini yazmak için bugüne kadar hile ile iş görenler de

Mihnet ile can verecekler... 

 

  *  *  *    

 

Eski Tüfek de şöyle diyor;

Hile, gizli yapılır!

Lâkin asla gizli kalmaz!..

 

  *  *  *  

 

Deniz astsubay sınıfının târihi konusunda

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı 100 senelik hile de

İnşallah 2021 senesinin şu günlerinde fâş olacak...

 

  *  *  *  

 

İstiklâl Harbi’nin utku meş’âlesini ateşlemek için Bandırma vapuru ile

Müstafi Ferik Mustafa Kemâl’in Samsun’a avdet etdiği kutlu güne tesâdüf eden

2022 senesinin 19 Mayıs Perşembe günü

Deniz Kuvvetleri Komutanlığın 100 seneden beri söylediği filfilli yalan hitâm bulacak

Ve dahi

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu;

Deniz astsubay sınıfının 90’ıncı kuruluş yıl dönümünü ” kutlayacak… 

 

                                                                                                                                ESKİ TÜFEK - 2021    

 

 

  *  *  *  

 

 

    

Bugün bildiğimiz Deniz Astsubay sınıfının membası olan

Ve dahi

1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 Pazar günü teşkil edilen

Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfının tahsil süresi ortamektep düzeyinde 3 sene idi.

 

   1929 senesinde talime başlayan “Deniz Gedikli Küçük Zâbit İhzârî Mektebi”,

   İlk dönem “Deniz Gedikli Küçük Zâbit Çavuşları” 1932 senesinde mezun edip şehâdetnâme verdi.

 

*  *  *

2020 senesi 31 Ağustos Pazar günü tertiplediği diploma tevdi töreninde

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu,

Sahte 130’uncu dönemDeniz Astsubay Çavuşları” mezun etmiş idi!..

(https://msu.edu.tr/sayfadetay.aspx?SayfaId=1557&ParentMenuId=31)

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bıldır, 31 Ağustos 2020 Pazar günü tertip edilen

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu'nun 130‘uncu mezuniyet töreninde

MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU;

 130'uncu dönem ikincisi Deniz Astsubay Çavuş’a diplomasını verdi.

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *     

Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizde

Deniz Astsubay sınıfının târihi hakkında ilk defâ olmak üzere

Bugün burada ortaya çıkartdığımız 1929 sene ve 1446 sayılı Kânuna göre;

Deniz Astsubay sınıfının şu anki “mezuniyet dönem sayısından42 senetenzil” edilecek

Ve dahi

 

2021 senesi Ağustos ayında tertip edeceği diploma tevdi töreninde

Deniz Gedikli Küçük Zâbit İhzârî Mektebi'nin vârisi olan Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu,

   “89’uncu dönem” “Deniz Astsubay Çavuşları” mezun edecek.

 

                                                                                                      ESKİ TÜFEK - 2021     

 

  *  *  *   

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığına,

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokuluna,

Deniz Astsubaylarına hayırlı olsun.

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

  

 

   Bir “siyâsî” parti kurdular 2001 senesinde; Kısaltılmış adı AK Parti,

   Parti isiminin başındaki "A" harfi de “Adalet” kelimesini simgeliyor idi.

 

   Bu partiyi kuran siyâsîler, “adaleti tesis etmek” için “yola çıkdıklarını” söylediler.

   

    Gene aynı siyâsîler, vatandaşın gözlerinin içine bakarak şöyle dediler;

 

   "Millete “efendi” değil, “hizmetkâr” olmaya geliyoruz."

 

   Sonra

   Rey isdemek için de milletin önüne “3Y” ile çıkdılar.

 

   Dediler ki;

 

   Ey vatandaş! Sen, AK Parti’ye rey ver!

 

   AK Parti  de “3Y”’yi ortadan kaldırsın!

 

   Ne idi “3Y”?

 

 

  • Yoksulluk,

 

  • Yolsuzluk,

 

  • Yasaklar.

 

 

 

  *  *  *  *  *  

 

   Vatandaş, bu vaadlere inanmış olmalı ki

   03 Kasım 2002 Pazar günü yapılan milletvekili seçiminde,

   Evvelâ AK Parti’yi ikdidâra taşıdı…

 

   Reylerin çoğunu alamasa da

   12 Eylül'ün darbeci subayı zottirik Kenan EVREN’in

   1983 senesinde tezgâha sürdüğü Milletvekili Seçimi Kânunu ile

   AK Parti, vekillerin çoğunu ele geçirdi.

 

   Sonra da vatandaş;

   AK Partinin “yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları” ortadan kaldırmasını bekledi…

 

   Sene, 2019…

   AK Parti, ikdidâr olalı tam 17 sene deverân ve güzerân eyledi.

 

   AK Parti;

 

  •    Ne "adaleti" tesis etdi…

 

  •    Ne ne “3Y”yi ortadan kaldırdı…

 

   Nasıl mı?

   İşde, şöyle…

 

  *  *  *  *  *  

 

   Târihde dilekce hakkını ilk kazanan millet, İngilizlerdir.

   Büyük Ferman (Magna Carta) ile Kral John’a rağmen kazandıkları hak ile

    İngiliz milleti, 1215 senesinden beri dilekce hakkını kullanıyor.

 

   Biz Türk milleti ise dilekce hakkını,

   İngiliz milletinden tam 661 sene sonra

   İlk Ana Kânunumuz olan Kânun-i Esâsi ile 1876 senesinde ancak kazanabildik!

 

   Zottirik Kenan’ın tezgahladığı 1982 Anayasası ile bugün de

   Her vatandaş, hakkını aramak için devlete dilekce vermek hakkını hâizdir.

   Gene aynı Anayasa’nın 74’üncü maddesinin emrine göre

   Devlet de vatandaşın dilekçesine “gecikmeksizin” cevap vermek ile mükellef.

   

   Fakat

   Mevcut tatbikâta bakdığımda işlerin böyle olmadığını görüyorum.

   Nasıl mı?

 

   AK Parti Hükûmeti ikdidâr olduğunun ertesi senesinde bir kânun meriyyete koydu.

   İsimi, Bilgi Edinme Kânunu.

 

 

      Bu kânunun dördüncü maddesi, vatandaşa şu hakkı verir;

 

     “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.”

 

 

 

 

     Aynı kânunun beşinci maddesi de bu kez devlete şu emri verir;

 

Madde 5- Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan  istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.

 

 

 

 

  

  *  *  *  *  *  

  

 

 

   Emekli olduğum 2011 senesinden bu yana emekli asubay ben ŞÜKRÜ IRBIK da

   Bilgi Edinme Kânunu kapsamında devlete dilekceler gönderiyorum.

   Bugüne kadar BİMER ve CİMER’e gönderdiğim dilekcelerimin sayısı 1.500’den fazladır.

 

   Gönderdiğim bu dilekcelerim;

  • Askerlik târihi

       Ve özellikle de

  • Astsubay” olarak tesmiye edilen "köle" ve "uyduruk" asker sınıfı hakkındadır.

 

 

   Bu dilekcelerimi ben Şükrü IRBIK,astsubay” dedikleri köle askerlere yapılan;

 

  • Haksızlık,

 

  • Kânunsuzluk ve

 

  • Nâmussuzlukları ortaya çıkartmak için gönderdim.

 

 

   Gönderdiğim dilekcelerimden de bugüne kadar çok iyi neticeler aldım.

   Aldığım bu neticelerin ancak çok az bir mikdarını emekliassubaylar.org’daki

   Eski Tüfek isimli köşemde kamuoyuna ve târihin şaşmaz hâfızasına teslim etdim.

 

 

   Fakat

   İçinde yaşadığımız 2019 senesinin Ağustos ayından beri tuhaf bir şeyler oldu!

   e-devlet vasıtası ile gönderdiğim dilekcelerime, CİMER işlem yapmamaya başladı.

   Sebebini öğrenmek için gene e-devlet vasıtası ile

   Aşağıda gördüğünüz 1902715748 sayılı şu dilekcemi CİMER'e gönderdim.

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

 

 

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKȂMINA

                                                Beştepe / ANKARA

 

 

                                                                        20 Kasım 2019

   KONU: CİMER’de İşlem Yapılmadan Bekletilen Dilekcelerim Hakkında.

   İLGİ: (a) CİMER’de İşlem yapılmayı bekleyen 14 adet dilekcem.

   (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

 

   1. 30 Ağustos 2019 târihinden başlamak üzere müteaddit zamanlarda e-devlet vasıtası ile CİMER’e gönderdiğim bugün itibârı ile 14 adet dilekcem, hiçbir gerekce gösderilmeden CİMER’de bekletilmekdedir.

 

    2. Bu durumu bildirmek üzere, 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER’e bizzat gitdim. İsminin Filiz olduğunu söyleyen hanımefendi ile görüşdüm. Durumu Filiz hanıma anlatdım ve CİMER’de bekleyen dilekcelerime işlem yapılmasını talep etdim. Filiz hanım, bir dilekce yazıp bana verin dedi. Ben de yazdım ve dilekcemi kendisine teslim etdim.

 

    3. Cumhurbaşkanlığı makamına hitaben CİMER’de yazdığım işbu dilekcemde; CİMER’de bekleyen dilekcelerime işlem yapılmamasının sebebinin tarafıma izah edilmesini talep etdim.

 

   4. 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER görevlisi Filiz hanıma elden teslim etdiğim işbu yazılı dilekceme, 12 gün geçmesine rağmen henüz bir cevap alamadım.

 

   5. Cumhurbaşkanlığı makamından taleplerim şunlardır;

   a. 30 Ağustos 2019 târihinden başlamak üzere müteaddit zamanlarda e-devlet vasıtası ile CİMER’e gönderdiğim İlgi (a)’da mezkûr 14 adet dilekceme CİMER’in İlgi (b) kânuna istinaden işlem yapmasını,

 

   b. 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER görevlisi Filiz hanıma elden teslim etdiğim aynı konulu yazılı dilekceme cevap vermesini,

 

  Saygılarımla arz eylerim. 1902715748.

 

 

  *  *  *  *  *  

 

 

   20 Kasım 2019 Çarşamba günü gönderdiğim bu dilekceme de CİMER cevâp vermedi.

   Bunun üzerine bizzat “Külliye'ye” gitdim. Ve CİMER’deki ilgili memur ile görüşdüm. Dilekcelerime niye işlem    yapmıyorsunuz şeklindeki suâlime Filiz isimli bayan memur, cevap veremedi. Kendisi bana, durumu anlatan bir dilekce yazıp vermemi tavsiye etdi. Hemen orada, cumhurbaşkanlığı makâmına hitâben bir dilekce yazdım ve Filiz hanıma teslim etdim. Bu dilekcem ile; dilekcelerime CİMER’in işlem yapmamasının sebebinin tarafıma izah edilmesini talep etdim.

   Fakat CİMER, bu dilekceme de cevâp vermedi…

   Bu yazımı neşretdiğim 13 Aralık 2019 Cuma günü itibârı ile

   Aşağıdaki ekran görüntülerinde sizlerin de gördüğünüz üzere

   CİMER’in işlem yapmadan bekletdiği dilekcemin sayısı 18’dir.

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

  *  *  *  *  *  

 

   İşde, muhterem asubay meslekdaşlarım ve kıymetli okuyanlar;

 

   BİMER/CİMER’e gönderdiğim dilekçelerimden bâzılarının konuları şunlar; 

 

   

   1. Düzenli ilk Türk Ordusunu M.Ö. 209 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   2. Deniz Astsubay Okulunu’nun kuruluşunu 17 Kasım’da kutluyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   3. Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulunu’nun ingilizce ismini Yüksek Öğretim Kânununa aykırı olarak yazıyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   4. Deniz Harp Okulunu 18 Kasım 1773 târihinde kurduk diyorlar, üç yalan birden söylüyorlar,

 

   5. Deniz Lisesini 18 Kasım 1773 târihinde kurduk diyorlar, üç yalan birden söylüyorlar,

 

   6. Deniz Astsubay Okulunu 17 Kasım’da kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar; “Deniz gedikli” sınıfı “Deniz astsubay” sınıfıdır diyorlar, iki yalan daha söylüyorlar,

 

   7. İstanbul Teknik Üniversitesini 1773 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   8. Kara Harp Okulunu 1834 senesinde ferman ile kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   9. Kara Harp Okulu ilk mezunlarını 1841 senesinde verdi diyorlar, gene yalan söylüyorlar,

 

   10.  Târihcesindeki bilgide Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; Subay (zâbit) sınıfına dâhil olan “Deniz Gedikli” sınıfının uyduruk bir asker sınıfı olan “Deniz Astsubay” sınıfı olduğu yalanını söylüyor.

 

   11. Kara Havacılık Komutanlığını 1911 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar! Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver!

 

   12. Jandarma Teşkilâtı’nı 14 Haziran 1839 târihinde teşkil etdik diyorlar, götlerinden uyduruyorlar,

 

   13.  Resmî örütbağ sayfasındaki târihcesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; “Deniz Astsubay” sınıfının “Deniz Gediklisi” isimi ile 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğu yalanını söylüyor. Bu yalanı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; "müstakil bir zâbit sınıfı" olarak teşkil edilen “Donanma gedikli zâbit” sınıfını inkâr ediyor hem de “Donanma gedikli zâbit” sınıfının târihini “muvazzaf deniz astsubay” sınıfının sırtına yüklüyor.

   14. Hava Kuvvetleri Komutanlığını 1911 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   15. Bu yalan tutmayınca bu kez de  Hava Kuvvetleri Komutanlığını 1944 senesinde kurduk diyorlar, gene yalan söylüyorlar! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver!

 

   16. Deniz Kuvvetleri Komutanlığını "15 Ağustos 1949 günü" kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   17. Hava Harp Okulunu 1951 senesinde “kurduk” diyorlar, yalan söylüyorlar! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver!

 

   18. Hacettepe Üniversitesinde hâlen "doktora" talebesi olan yarbay rütbesinde hava öğretmen Deniz KURT isimli bir subay var ki; Hava Harp Okulu 1911 senesindekuruldu” demekden hiç utanmıyor! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver!

 

   19. Yazdığı uyduruk okul târihcesinde Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanı; Astsubaylar “orta kademe yöneticidir” diyor, yalan söylüyor.

 

   20. İngilizce “ noncommissioned officer ” teriminin türkcesi “ astsubay”dır diyorlar, yalan söylüyorlar, 

 

   21. Amerikan Ordusunda “ astsubay” denilen “ortada sandık” bir asker sınıfı var diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   22. Amerikan Ordusunun “ erlerine” Ankara'da "astsubay” diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   23. Kara Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar,

 

   24. Deniz Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyorlar idi! Bu yalanı söyleyenlere yedirdik, evvel Allah.

 

   Fakat

 

   25. Hava Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyen Hava Kuvvetleri Komutanı hâlâ yalan söylüyor!..

 

   26 . Cumhuriyet târihinin en büyük yalanını ise Genelkurmay Başkanları söylüyor! Amerika, İngiltere ve NATO üyesi devletlerin ordularında “subay” ve “er” olmak üzere iki sınıf asker mevcut. İki senelik ön lisans düzeyinde eğitim/öğretim verip;    

   Sanki harp okulu mezunu “muvazzaf subay” imiş gibi “astsubayları cebren ve hile ile muvazzaf yapan 

   Ve dahi 

   “15 mecburî hizmete” cebreden dünyada Türkiye’den başka ordu yok! 

   

   1956 senesinden beri Genelkurmay Başkanları; Amerikan ve İngiliz Orduları ile NATO’da “astsubay” isimli ortada sandık bir asker sınıfının mevcut olduğu yalanını söylüyorlar. İngilizcede “muvazzaf astsubay” tâbiri mevcut bile değil! “Muvazzaf astsubay” tâbirine karşılık olarak Genelkurmay Başkanlarının götlerinden uydurduğu “Noncommissioned officer” ve “Petty officer” tâbirleri de yalan. Bu yalanlar ile Genelkurmay Başkanları; 

   a. Amerikan ve İngiliz “erlerine” Türkiye’de “astsubay” muamelesi yapıyor, 

  b. Kânunun “subay yardımcısı” dediği “Türk astsubayları” da; Amerika, İngiltere ve NATO’da “yabancı erlerin” emrinde çalışdırıyor. NATO devletlerindeki “er” kurslarına “Türk astsubayları” gönderiyorlar. 

    c. Bizim dangalak astsubaylar da; Amerika’da, İngiltere’de ve NATO’da “astsubay” kadrolarında görev yapdıklarını sanıyor gerzekler. 

   Bu yalanları Emekli "Astsubay" Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

   Sizlerin huzûrunda 13 Aralık 2019 Cuma günü burada târihin şâhidliğine teslim ediyorum. 

 

  Eski Tüfek 2019 .

 

 

 

    

 

     Askerlik târihimiz konusunda,

     Subaylarımızın şu güne kadar ortaya sıçdıkları bu yalanları anlatmak için yüz yüze görüşmek üzere

     MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU’ya dilekceler yazdım.

 

     Fakat

     Erhan AFYONCU, “vakdim yok” diyerek “astsubay” ben Şükrü IRBIK ile görüşmeye tenezzül etmedi…

 

     İşde,

     MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU ile görüşme talebime dair CİMER dilekcem    

  

 

   KONU: MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile Görüşme Talebim Hakkında.
 

    İLGİ: (a) 12 Mart 2018 Pazartesi günü yapdığım telefon görüşmeleri. 
   

     (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu. 
 

     (c) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 

     1. MSÜ Rektörlüğü Özel Kalemini 0212 398 01 00 numaralı telefondan 12 Mart 2018 Pazartesi günü saat 10;25’de aradım. Piyâde Albay Turan ile yapdığım İlgi (a) görüşmede; 

       a. Deniz Harp Okulu’nun “kuruluş gün ve ayı” olduğu iddia edilen “18 Kasım” bilgisinin asılsız ve Deniz Harp Okulunun kuruluş târihi ile ilgisinin olmadığını, 

       b. Bu durumu belgeleri ile isbatlamak üzere rektörümüz Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile görüşmek isdediğimi kendisine bildirdim.

 

     2. Turan Albay; söze konu talebimi aldığını, durumu sayın rektöre ilk fırsatda arz edeceğini ve bir iki gün içinde tarafıma cevâp verileceğini bildirdi.

 

     3. Aynı gün saat 14:03’de +902123980100 numaralı telefondan şahsıma ait 0 555 606 XX XX numaralı telefonumdan beni arayan ve isminin Selim olduğunu söyleyen bir şahıs, MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile şahsen görüşme konusunda bugün (12 Mart 2018) iletdiğim talebimin; Programının çok yoğun olduğundan dolayı Sayın Rektörün şahsımla görüşmesinin mümkün olmadığını tarafıma bildirdi.

 

     4. Sayın Rektör ile önümüzdeki günlerde ve aylarda görüşmem mümkün müdür? şeklindeki suâlime ise Selim isimli şahıs; önümüzdeki günlerde ve hattâ aylar da dâhil olmak üzere Sayın Rektörün yoğun programı olduğunu ve şahsımla görüşmesinin mümkün olmadığını tarafıma bildirdi.

 

     5. Yukarıda arz etdiğim İlgi (a) telefon görüşmelerim hakkında Millî Savunma Bakanlığımıza benim suâllerim şöyledir; 

       a. Deniz Harp Okulunun târihcesinde “18 Kasım” günü kurulduğunun beyan edilmesi hakkında MSÜ Rektörü ile şahsen görüşme talebimin hiçbir zaman mümkün olmadığını bildiren Selim isimli şahıs, bu konuda tarafıma bilgi vermeye yetkili bir şahıs mıdır? 

       b. Deniz Deniz Harp Okulunun "18 Kasım günü kurulduğu iddiasının" mesnetsiz ve uydurma olduğunu isbatlamak üzere MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU’nun emekli asubay ben Şükrü IRBIK ile şahsen görüşmesi, Selim isimli şahısın bildirdiği üzere, gerçekden hiçbir zamân mümkün değil midir?

 

     6. İşbu dilekcemin yukarıda mersûm beşinci maddesinin a ve b fıkralarında tevcih etdiğim iki adet suâlimi,      Millî Savunma Bakanlığımızın İlgi (b ve c) mevzuât muvâcehesinde cevâplamasını saygılarımla arz eylerim.13.03.20181800465548.

 

     Şükrü IRBIK 

     (E) Asb. 

     (SG 1982-2085)

 

 

 

 

 

 Ve bu dilekceme MSÜ’nün verdiği cevap;

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

     

            Cevaplar:

 

      Cevap: MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ (20.03.2018 15:32)

 

    Sayın IRBIK,

 

     Başbakanlık İletişim Merkezi kanalıyla yapmış olduğunuz 1800465548 sayılı başvuru Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğü tarafından incelenmiştir.

     Rektörlük Makamı ile yapılan görüşmede MSÜ Rektörü Sayın Erhan AFYONCU ile görüşme talebinizin gerçekleşemeyeceği bilgisinin yetkili şahıslarca tarafınıza iletildiği ve kendilerinin yoğun programı nedeniyle görüşme talebinin gerçekleşmesinin mümkün görülmediği bilgisine ulaşılmıştır.

     Bilgi edinmenizi rica ederiz.

 

 

 

     Elbet bir gün gelecek,

     Vicdanlı, ahlâklı, bilime saygılı, cesur ve tabi ki “vakdi olan” bir hoca, MSÜ’ye rektör olacak!

     İşde o gün,

     Erhan AFYONCU, ben Şükrü IRBIK ile görüşmeye tenezzül etmediğine çok hayıflanacak, haberi olsun!..

 

  Eski Tüfek 2019 .

 

  

  

 

   Bugüne kadar gönderdiğim dilekcelerime cevap verirler ise şâyet

   Subaylarımızın söyledikleri bu yalanlar bir bir ortaya dökülecek,

   Vatandaş da bu yalanlardan kurtulacak, inşallah...

   

   Millî Savunma Bakanları, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları…

 

   Kurmayından, öğretmeninden, doktorundan doçentine kadar omuzu bol rütbeli anlı şanlı subaylarımıza…

   Üfürükden unvânlı, çok kitaplı, pek kibirli profesörlerimize sesleniyorum!..

 

   Bu söylediklerimin yalan olduğunu iddia ediyor iseniz şâyet!

   Ben Şükrü IRBIK’ı hemen mahkemeye verin!..

   Hele bir verin de! Vicdânlı, nâmuslu hâkimlerin huzuruna çıkalım hep berâber.

   Ve kitapsız yazar, emekli asubay Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

   O çirkef yüzlerinizdeki şirin yalan maskelerini bir bir yırtayım, inşallah!

 

   Haydi!

 

   Ciğeriniz, ilminiz, rütbeniz, unvânınız ve şerefiniz yetiyor ise şâyet, buyurun!

 

   İşde meydan!..

 

 

  *  *  *  *  *   

 

   e-devlet vasıtası ile gönderdiğim dilekcelerime CİMER işlem yapmayınca,

   Ben de bu kez bakanlıklara yazılı dilekce vermeye başladım. 1902823554 sayılı CİMER dilekcem, Millî Savunma Bakanlığına 02 Aralık 2019 Pazartesi günü elden teslim etdiğim dilekcemdir.

   Fakat bakanlıklarda tuhaf birşeyler olmaya başladı.

    Yazılı dilekcelerime yakın zamana kadar cevâp veren ilgili bakanlıklar da artık cevâp vermemeye başladı.

   Cevap vermeyen bakanlıkları şikâyet etmek için gönderdiğim itiraz dilekcelerime,

   İlgili makâm olan Adalet Bakanlığı da işlem yapmıyor…

 

  *  *  *  *  *  

 

    Anlaşılan o ki dilekcelerimde tevcih etdiğim suâllerimden sineklenen birileri var.

   Bunların kim olduklarını şimdilik bilemiyorum.

   Ancak şunu çok iyi biliyorum ki; Devletin yapdığı hiçbir işlem ilelebet sır olarak kalamaz!..

 

   Fakat

   Dilekcelerime cevap vermeyenlerin maksatlarının ne olduğunu gâyet iyi biliyorum;

   Bugün dilekcelerime cevap vermeyen siyâsiler,

   “Astsubay” dedikleri askerleri köleleşdiren kokuşmuş "subay zihniyetinin" hâmiliğini yapıyorlar…

 

 

  *  *  *  *  *  

 

 

   Düne kadar gönderdiğim dilekcelerime,

   Genelkurmay Başkanlığı veya Kuvvet Komutanlıkları cevâp vermiyor idi. Dilekce hakkı "yasak" idi.

   

   AK Parti, hükûmet oldu ve “yasakları” kaldıracağını söyledi.

   Bu seneye kadar da dilekcelerime gâyet iyi bir şekilde işlem yapıyor idi.

 

   Fakat bu Ağustos ayından buyana işler, tam da eski duruma döndü!..

   Dilekce hakkı gene "yasak" oldu.

 

   Millete “efendi” değil, “hizmetkâr” olmaya geliyoruz dediler.

   Fakat şimdi görüyorum ki millete “efendilik” yapıyorlar.

 

  *  *  *  *  *  

 

   Anadolu Ajansı’na 18 Şubat 2019 Pazartesi günü verdiği beyanda

   CİMER Başkanı Prof.Dr. Fahrettin ALTUN şöyle diyor;

 

 

   “ Başvuruları ilgili mercilere sevk ediyoruz! 

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

   

 

   Lâkin Fahrettin Başkan,

   2019 Ağustos ayından bu yana  bizim dilekcelerin üzerine yatıyor!..

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

 

  *  *  *  *  *  

 

  

     Düne kadar memleketde “subay tahakkümü” var idi.

     Çünkü subaylar dilekcelerime cevâp vermiyorlar idi.

 


 

      “Subay tahakkümü” mağduru olduğunu söyleyerek vatandaşdan rey isdeyen “siyâset”,

      Kasım 2002 senesinde hükûmet oldu.

 

      Bugün ise artık görüyorum ki bir “siyâsî tahakküm” ile karşı karşıyayım.

 

      Bu kez de "siyâsetin kendisi" vatandaşa “tahakküm” tatbik etmeye başladı.

      Çünkü bugün de "siyâsiler" dilekcelerime cevâp vermiyorlar.

 

 

 

 

  • MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU, “astsubay” olduğum için benim ile görüşmeye tenezzül etmiyor,

 

  • Millî Savunma Bakanı, dilekceme cevap vermiyor,

 

  • Adalet Bakanı, itirâz dilekcelerime işlem yapmıyor,

 

  • CİMER Başkanı Prof.Dr. Fahrettin ALTUN, dilekcelerimi ilgili bakanlıklara havale etmiyor. 

 

  

 

   Ben Eski Tüfek Şükrü IRBIK şunu çok iyi biliyorum ki;

 

         Her şey, inceldiği yerden kopar!

     Fakat zulüm, kalınlaşdığı yerden kopar!

 

      Gönderdiğim dilekcelerime yapdıkları “siyâsî zulüm” iyice kalınlaşdı…

 

 

    Bugün dilekceme cevap vermeyen "siyâsilere" diyorum ki;

 

    Bir zamanlar memlekete zulmeden "darbeci subaylara" bak!

    Ve

    Kendi hâlini gör!..

 

 

 

  *  *  *  *  *  

 

 

 

    AK Parti’ye rey veren muhterem "astsubay" meslekdaşlarımdan ricâ ediyorum.

    Herhâlde sizi kırmaz!

 

 

  Ak Parti Genel Başkanı reyise söyleyin de!

  CİMER, üzerine yatdığı şu dilekcelerimi bir zahmet, ilgili "mercilere" sevk etsin!

 

 

 

Bröve isimli 07d11

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   Hamiş: 

   Bu makâleyi yazmaya hiç niyetim yok idi. Fakat CİMER dilekcelerime işlem yapmadığı için yazmaya mecbur kaldım.

   Ağustos ayından buyana kânunsuz olarak bekletdiği dilekcelerime CİMER işlem yapar ise şâyet

   Ben Şükrü IRBIK bu makâlemi yayından kaldıracağım.

 

 

 

 

 

 Asubay Tefrikası 6-8

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

  Merdivenleri üçer beşer indiğimiz biz emekli asubayların şu âhir ömründe

  Gündelik yaşantımıza güzellik serpen, renk katan, tat veren şeyler vardır!

  Kimi zamân bir mekân, kimi zamân bir yiyecek, kimi zamân da sohbetdir, bunlar!

  Kısmetimizde var ise hani! Bâzen de üçü birden çıkıverir yolumuza…

 

  2019 senesinin birinci ayı; günlerden, Perşembe 17…

  O gün, işde tam da böyle üçü bir yerde buluşdurdu, üçümüzü;

  Adalet Arayan, İnsiyatif ve Eski Tüfek.

  Tatlı bir mekân, bir kap tatlı sütlaç ve bol bol tatlı sohbet….

  O gün orada sâdece kahvelerimiz acı idi…

 

  İlk fırsatda buluşmak üzere üçümüz de aylar evvelinden kavilleşmiş idik!

  Kıymetli meslekdaşlarım Mehmet ÖZTÜRK ve Levent ULUCAN ile Sıhhiye’de,

  Ankara’nın o günkü dudak çatlatan soğuğuna inat, sıcak bir mekânda buluşduk!

 

  Kısa bir hoşbeş fasılından sonra konumuz malûm, yerlerde sürünen astsubaylık idi…

  Sohbetin koyulaşdığı anlarda, tarçınlı sütlaçlarımızı kaşıklar iken de konumuz, gene astsubaylık idi.

  Su gibi bir lahzada akıp giden dört buçuk saatin sonunda kalkmaya karar verdiğimiz anda da

  Konumuz gene aynı idi…

 

  Üçümüz için de çok faydalı bir buluşma olduğu tesbitine itiraz edenimiz olmadı.

  Tekrar buluşmak konusunda da sözleşdik!

  Buluşmanın sonunda zihnimizde kalan, birbirimizden aldığımız ilhâm ve ışıltılı fikirler idi…

 

  O tatlı günden elimizde kalan ise

  Sohbetimizin şâhidi olan şu biricik resim! 

Asubay Tefrikası 6_8, Ulus Hatırası_  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Teşekkür ederim, İnsiyatif Levent ULUCAN;

   Yeri ve zamânı geldiğinde "insiyatifi" ele alırsınız inşallah!

 

   Teşekkür ederim, Adalet Arayan Mehmet ÖZTÜRK;

   Aradığınız adâleti tezelden bulmanızı temenni ederim!..

 

 *  *  *  *  * 

 

  “Subaylığa nakil edilmek şartı” ile 1951 senesinde

  Başbakan Adnan MENDERES’in 5802 Sayılı Kânun ile teşkil etdiği “astsubay” dedikleri askerlerin

  “Sicilen subaylığa terfi” etdirilmesi konusunda Genelkurmay Başkanlarımızın;

  • Hem Başbakan Adnan MENDERES’iAsubay Tefrikası 6 5
  • Hem TBMM’yi
  • Hem de “astsubay” dedikleri biz köle askerleri nasıl kandırdığını,

İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-5'de belgeleri ile isbat etdik!.. 

 

  *  *  * Asubay Tefrikası 6 6

 

  Tertipledikleri 926 Sayılı darbe Kânunu ile

  27 Mayıs’ın karanlık suratlı darbeci subaylarının

  Astsubay dedikleri biz köle askerlerin “tahsilen subaylığa terfi” hakkını

  1967 senesinde TBMM’de nasıl da hâince gasp etdiğini

  İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-6'da belgeleri ile isbat etdik!

 

  *  *  * 

 

  Kara Ordumuzun “Gedikli Erbaş” ismini verdiği köle askerlere;

  1910 senesinde Padişah Sultan Mahmud Reşad’ın

  Ve dahi

  1927 senesinde ise Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün verdiği,Asubay Tefrikası 6 7

  “İhtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını

  5619 Sayılı Kânun ile 1950 senesinde,

  Kimlerin ve nasıl gasp etdiğini de

  İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-7'de belgeler ile teşhir etdik!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım ve muhterem asubay meslekdaşlarım;

Şu an okuduğunuz bu makâle, bugüne kadar yazdığım en uzun ilk makâledir.

Sizler, benim bu en uzun makâlemi okur iken   

İzin verir iseniz şâyet, ben Eski Tüfek de;

  • Hem sizlerin sabrını son kez zorlayacağım
  • Hem de evvel Allah,

Beyaz subayların biz bahriyeli asubaylara yapdığı ihânetin kapalı kapılarının kilitlerini tek tek kıracağım!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Deniz astsubay sınıfı hakkında yazdığı târihce kitaplarında;

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının, “bahriye gedikli zâbit” sınıfını adeta yok sayması ve unutdurmaya çalışması,

Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Dil Kurumu’nun da

Gedikli zâbit ve gedikli subay” tâbirâtını neşretdiği sözlüklerden bile kazıyıp atmasının asıl sebebi de

Astsubayların “gedikli zâbit” olmak hakkını gündeme getirmesini engellemeye yönelik sinsi ve ahlâksız bir teşebbüsdür.

Bugün;

  • Subay ile er arasına” çivilenmiş,
  • Muvazzaf” ve “müebbet” köleliğe mahkûm edilmiş bir asker sınıfı olan “deniz astsubay” sınıfının,
  • 105 sene evvel “gedikli zabitliğe” dikey geçiş için teşkil edilmiş “mükellef ve muvakkat” bir “zâbit” sınıfı olduğunu anladığımda,

Vallahi benim bile gözlerim yuvasından uğradı!..

 

  *  *  *  

 

Astsubaylık" hakkında bugüne kadar neşretdiği târihce kitaplarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız,

Bahriye “gedikli zâbit” sınıfını;

Zâbit” sınıfından hep ayrı tutmuş

Ve dahi

1914 sene ve 172 sayılı kânuna göre gene “gedikli zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil edilen “küçük zâbit” sınıfına yamamış.

 

 Fakat,

Kânunlarda “bahriye gedikli zâbitliğin” aslında “zâbit” sınıfına dâhil olduğu çok açık bir şekilde ifâde edilmiş. Aynı durum “gedikli zâbit” olmak için Bahriye Efrâd-ı Cedide (Acemi Er) Mektebi’nde okuyan “Gemici ve Makine Çırak” talebeleri için de söz konusu. İlgili kânunlar, bu talebelerin de “zâbit” sınıfına dâhil olduğunu sarahâten tesbit etmiş. Makâlemizin bu kısımında resimlerini gösdereceğimiz kânunlar ile de sâbit olduğu üzere, bu hakikâti isbat edeceğiz, evvel Allah.

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri bugün burada ortaya çıkardıkdan sonra inşallah,

Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazmaya mecbur kalacağız.

 

  *  *  *  

 

Asubay Tefrikası’nın 6’ncı bölüm, 8’inci kısmını teşkil edecek bu makâlemizde;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bahriyeli subaylarımızın “bahriye gedikli zâbit” sınıfı üzerinde yapdığı kalleş “ameliyâtı” anlayabilmek için

Bugüne kadar yalan-yanlış anlatılan “bahriye gedikli zâbit” sınıfını

Dünyânın çeşitli devlet ordularındaki “bahriye gedikli zâbit” sınıfı ile mukayese ederek tafsilâtlı olarak anlatmamız gerekecek!

Bunun için “bahriye gedikli zâbit” sınıfının evvelâ bugünkü yeri ve durumunu anlatacağız.

Akabinde de bugüne kadar geçirdiği “ameliyât” silsilesini görmek için de

Bugünden geriye doğru olacak şekilde bilgiler vereceğiz, inşallah.

 

  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 İlk Türk Ordusu Nasıl İdi?

 

Kendi icâd etdiği “çavuş oku” ile babası Teoman Han’ı M.Ö. 209 senesinde öldüren Mete Han,

Asya Hun Devletinin Kağanı oldu…

Babasından devraldığı devleti,

18 milyon kilometre murabbalık çok geniş bir coğrafyada büyütdü,

Büyük Hun Devletini kurdu,

Ve dahi

Dönemin en büyük devleti olan Çin’i haraca bağladı…

 

Büyük Hun Devleti Kağanı Mete Han,

  Ordusunun askerlerini;

  • 10, 100, 1.000 ve 10.000’lik bölükler hâlinde teşkil etdi,

 

   Bölüklerin başına da;

  • Onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümenbaşı rütbesinde askerler tayin etdi.   

 

Bu bilgiden rahatça anlaşılacağı üzere,

Mete Han ordusunu tek sınıf olarak teşkil etdi.

35 senelik hanlığı döneminde dünyânın bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük devletini

Ve dahi

En büyük ve en muzaffer ordusunu teşkil etmesine imkân veren tek husus da

Bu orduda sınıfcılığın ve bölücülüğün olmaması idi.

Büyük Hun Devleti Kağanı Mete Han’ın bu muazzam başarısının biricik sırrı işde, bu idi!..

 

Mete Han’ın ordusunda;

 

  • Kânunlar ile yasaklanmış "terfiler" yok idi,
  • Ulûfe gibi babadan oğula dağıtılmış "rütbeler" yok idi,
  • Torpilli tayinler ile paypaylanmış ballı "makâmlar" yok idi,
  • Kendi dünyâsına müebbet hapsedilmiş "asker sınıfları" yok idi,

 

   Her asker kendi kâbiliyeti, celâdeti, kendi bileği ve kendi yüreği kadar büyük idi,      

  Ve dahi

Her askerin, en büyük rütbe olan tümenbaşılığa kadar terfi hakkı var idi.

 

 *  *  * 

 

Hayyam;

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:

İki başımız var, bir tek bedenimiz.

Ne kadar dönersem döneyim çevrende:

Er geç baş başa verecek değil miyiz?

 

 *  *  * 

 

İki Başlı İnsan

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

Tabiatda “iki başlı” insan,

Doğum hatâsı” (birth defect) kabul edilir.

 

İki başlı” bebek;

Her 120.000 doğumda bir kere görülür.

İki başlı” yapışık ikizlerin %92,5’i ölür!

 

 

 

 *  *  *  *  * 

 

İki Başlı Ordu

 

Cengiz Han’dan kalma meşhur Türk atasözüdür;

İki baş bir kazanda kaynamaz! 

 

    Sidik yarışdırdığımız NATO üyesi devletlerin ordularında iki sınıf asker var:   

      1. Subay

     2. Er

 

  • Subay emreder;
  • Er ise emri icrâ eder!

 

 

   Fakat

   1961 senesinden beri Türk Ordusu iki başlıdır;    

            1. Muvazzaf  Subay

            2. Muvazzaf  Astsubay

 

İki başlı” Türk Ordusu da

27 Mayıs darbeci subaylarının “doğum hatâsı”dır…

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Dünyânın muzaffer ordularında da vaziyet böyledir.

Emir veren asker” ile “emiri icrâ eden asker” arasında;

Yardımcı”, “elbir”, “tampon” vesâire uyduruk asker sınıfları yok!

 

926 Sayılı Kânuna göre Türk Ordusunda astsubay, “subayın yardımcısı”dır!

Dünyâdaki ordular arasında “yardımcısı” olan tek subay sınıfı Türk Ordusundadır.

  

  • Karargâhda, kışlada; subay âmirdir, astsubay da âmirdir,
  • Gemide, karakolda; subay komutandır, astsubay da komutandır,

 

Ȃmir ve komutan olan “subay” 6 çeşit tazminâtı cebe indirir,

 

Fakat

Ȃmir ve komutan olan “astsubay” ise avucunu yalar!

 

Subay yer, Astsubay bakar;

Türk Ordusunda işde, kıyâmet tam da burada kopar!

 

 *  *  *  *  * 

 

Türk Ordusu Bugün Ne Hâldedir?

 

Nerede çokluk, orada hoşluk olmuyor her zamân!

Meselâ bit pazarı, böyle bir yerdir!

Müdâvimi olduğum için bilirim;

Uzakdan bakınca, aradığınız her şey orada var imiş gibi görünür size...

 

Yaklaşıp da alıcı gözü ile şöyle bir bakınca;

Gördüklerinizin handiyse hiçbirinin işe yaramadığını,

Aslında hepsinin “çöp” olduğunu anlarsınız.

 

Mensubu olduğum için bilirim!

Ben Eski Tüfek’in şahsî kanaati odur ki;

Bizim ordumuz da bu minvâl üzere, bit pazarına benzer...

Uzakdan bakınca, dünyânın hiçbir ordusunda olmadığı kadar çok ve çeşitli “asker sınıfları” olduğunu görürsünüz!

Dış görünüşe bakarak kendilerini dev aynasında gören bizim cüce beyinli beyaz subaylarımız da

Dünyânın bilmem kaçıncı ordusuyuz diye utanmadan karanlıkda dübürden caka satarlar!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Fakat 

İçine  dikkatli bakınca; gördüklerinizin hiçbir işe yaramadığını,

 Aslında hepsinin kuru kalabalıkdan ibâret “çöp asker sınıfları” olduğunu anlarsınız.

   Türk Ordusunda;

   Kimin kime emir verdiği,

   Hangi askerin ne yapdığını kimse bilmez!..

 

  15 Temmuz’da bütün dünyâyâ rezil olan Patagonya Ordusu mu idi?

 

  *  *  * 

 

  Vatan Borcu, Nâmus Borcu...

 

  ATATÜRK;

  1927 senesinde 1111 Sayılı Askerlik Mükellefiyeti Kânununu meriyyete koydu,

  Ve şöyle dedi;

  Vatan borcu, nâmus borcu...

 

  İşbu Kânun ile;

  Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek vatandaş, askerlik yapmağa mecbur edildi…

  Kârun kadar zengin olsan bile vatan hizmetinde paranın adı yok idi.

  Sıhhatli her erkek vatandaş;

  Kışlada karavanaya kaşık daldırıyor

  Ve dahi

  Emret gomutanım! diyerek şafak sayıyor idi…

 

  Fakat,

 Başbakan Çoban Sülü;

  Osmanlı Devletinin hastalıklı bir mirâsı olan paralı askerliği,

  “Dövizle askerlik” isimi ve 2299 Sayılı Kânun ile

  Cumhuriyet târihimizde ilk defâ olmak üzere 1980 senesinde hortlatmış idi…

 

  Seri Paşa Hulusi AKAR da;

  7179 Sayılı Kânun ile 2019 senesinde

  Askerlik mükellefiyetini “bedelli askerlik” isimi ile

  Cumhuriyet târihimizde ilk defâ olmak üzere "tamâmen paralı" hâle getirdi...

 

  *  *  * 

 

  Fakirlikden dolayı bedel veremediği için

  Geri dönmemek üzere Yemen’e asker etdiği oğlu Memed’e yakdığı ağıdında

  Çukurovalı Emine Bacı şöyle çığırdı;

 

  Yemen yolu çukurdandır,

  Karavana bakırdandır.

  Zenginimiz bedel verir,

  Askerimiz fakırdandır!

 

  *  *  * 

 

  Bedel-i Nakdî Mi?, Bedel-i Şahsî Mi?...

 

  Gel, vatandaş gel!...

  Paran var mı?

  Buyur, sana bedel-i nakdî…

  Basdır parayı;

  Bir gün dahi askerlik yapmadan tezkere elinde…

 

  Fakir misin, paran yok mu?

  Buyur, sana bedel-i şahsî...

  Adın Memed, tüfek elinde…

  Emret gomutanım! diye bağırtarak,

  Kışlada en az 180 şafak saydırırlar sana!..

 

  Asker sınıfları, rütbe isimleri; astlar, üstler; kademeler, kıdemler,

  Hele bir de

  Uzmanlar, sözleşmeliler…

  Daha neler, neler!..

 

  ȂKİF Mehmet’in deyişi ile hepsi hercümerc olmuş!..

  Kırk yamalı fukara bohçası gibi!..

  Er, Erbaş, Astsubay; Onbaşı, Çavuş

 

  Ben Eski Tüfek iddia ediyorum;

  Aşağıdaki şu çizelgeyi târihimizde ilk hazırlayan kişi benim…

  Genelkurmay Başkanları dâhil olmak üzere ilk defâ görenler de sizlersiniz…

 

  Dünyâdaki devletlerin ordularında sâdece 1 Çavuş rütbesi var!..

  Türk Ordusundaki Çavuş rütbelerini ise Genelkurmay Başkanları dahi bilmiyor…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kaynak;

⁽¹⁾  211 Sayı ve 04 Ocak 1961 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu. (Madde-3; Er, Erbaş, Astsubay).

⁽²⁾  926 Sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kânunu. (Madde-77 ve 140; Astsubay Rütbe ve Kıdemi).

 

  *  *  * 

 

  Bugün Amerikan Ordusu Nasıldır?

 

  Ordumuzun midesi boş asker kalabalığına bakan beyaz subaylarımız şöyle diyorlar;

  “NATO üyesi ülkeler arasında bizim Türk Ordusu ikinci ordudur.”

  Mâdemki bizim subaylarımız Amerikalı Coni ve İngiliz Tomi subayı ile aşık atıyor!

  Öyle ise biz de bizim Türk Ordusunu bu ordular ile mukâyese edelim, olur mu?

  Amerika ve İngiltere;

  Farklı babalardan ve fakat aynı anadan doğma kardeş devletlerdir.

  Her beyaz Amerikalı çok çok İngiliz,

  Her beyaz İngiliz de biraz Amerikandır. Sâdece isimleri farklıdır.

  Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da;

  Gerek devlet teşkilâtı gerek ise askerlik kânunları bakımından bu iki devlet, hep birbirlerini takip ve taklit ederler.

  Bu devletlerin birisi hakkında söylediğiniz her şey, öteki için de handiyse aynen cârîdir.

  Bu sebepden dolayı ben burada, Amerikan Ordusunu anlatacağım sizlere… 

 Asubay Tefrikası _6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Amerikan Ordusunda;

   Subay emir verir,

   Er ise emiri icrâ eder!

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bizim ordumuzun bugünkü mevcudunu emekli bir asubay olarak ben, bilemiyorum! Çünkü söylemiyorlar!

 

Fakat,

Bu makâleyi hazırlamaya başladığım

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İşde, belgesini de aşağıda görüyorsunuz!

31 Ocak 2019 Perşembe günü itibârı ile Amerikan Ordusunun subay ve er mevcudu…

Bizim ordumuzun “astsubay kıdemli başçavuşu”, Amerikan  Ordusunun “er başçavuşu” ile aynı konumdadır. 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım,

Muhterem asubay meslekdaşlarım;

Amerikan Ordusunun “Subay” ve “Er” oranı şöyle oluyor;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İngiliz Ordusunun Subay ve Er oranı da babaları Amerika’nın aynısıdır!

 

  *  *  * 

 

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerinde mevcut olan “Gedikli Subaylık”,

Aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üzere, “subay” sınıfına dâhildir.

Bizim bu makâlemizin konusu da

İşde, aşağıda gördüğünüz bu “Gedikli Subay” asker sınıfıdır.

Şu bilgilere bir göz atın, Allah aşkına! 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  * 

 

Ya, Bizim Türk Ordusu Ne Hâldedir?

Bizim Ordumuzun asker sınıflarını gösderen çizelge ise

Aşiret ağalarının soyağacına benzeyecek kadar karman çorman!

Genelkurmay Başkanımıza göre bizim ordumuzda bugün tam 8 sınıf asker var, maşşallah!..

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  * 

 

Yukarıdaki resimde gördüğünüz bilgileri rakamlar ile birlikde çizelgeye dökünce de

Ebem kuşağı gibi şöyle ucûbe bir görüntü zuhûr eyliyor, orta yere!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  * 

 

Coni’nin Amerikan Ordusu ile bahtsız Memed’in Türk Ordusunu mukâyese etdiğimizde

Şöyle rezâlet bir manzara zuhûr eyliyor!

Aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üzere

Amerikan Ordusunda sâdece 2 sınıf asker var.

 

Fakat

Elem tere fiş, kem gözlere şiş! Allah nazârdan esirgesin!

Hulusi AKAR’ın bu sene “uydurduğu” “yedek astsubaylığı” saymaz isek şâyet,

Benim sayabildiğim kadarı ile bizim ordumuzda bugün tam 8 sınıf asker var, maşşallah!.. 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıdaki çizelgede sizin de gördüğünüz üzere;

Coni ’nin Amerikan Ordusunda bugün “gedikli subay” olarak bilinen asker sınıfı var da!

Memed’in Türk Ordusunda bugün “gedikli subay” olarak bilinen  asker sınıfı niye yok, acap?..

 

    Kaynak;   

  ⁽¹⁾  1028 Sayı ve 10 Ağustos 1956 târihli ABD Silâhlı Kuvvetler Personel Kânûnu. Public Law-1028, 84th Congress Chapter-1041, 2nd Session. US Code Title-10, Armed Forces, dated August 10, 1956. Subtitle A- General Military Law, Part-I Organization and General Military Powers, Chapter–I, Section 101. Definitions, (b) Personnel Generally(Subay ve Er).

  ⁽²⁾ 5802 Sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu. (Astsubay).

  ⁽²⁾ 211 Sayı ve 04 Ocak 1961 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu. (Subay, Astsubay).

  ⁽²⁾  926 Sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kânunu. (Muvazzaf Subay, Astsubay).

  ⁽²⁾  7179 Sayı ve 25 Haziran 2019 târihli Askeralma Kânunu. (Yedek Subay, Yedek Astsubay, Mükellef Erbaş ve Er).

  ⁽²⁾  3466 Sayı ve 28 Mayıs 1988 târihli Uzman Jandarma Kânunu. (Muvazzaf Uzman Jandarma (Erbaş)).

  ⁽²⁾  3269 Sayı ve 18 Mart 1986 târihli Uzman Erbaş Kânunu. (Uzman Erbaş).

  ⁽²⁾  4678 Sayı ve 13 Haziran 2001 târihli TSK’de İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kânun.

  ⁽²⁾  6191 Sayı ve 10 Mart 2011 târihli Sözleşmeli Erbaş ve Er Kânunu.

 

 *  *  *  *  * 

 

Aşağıda,

1949 senesinde yapılan 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânunu’nun 2019 senesi Şubat ayındaki son durumunu görüyorsunuz.

Bu kânunda gördüğünüz “gedikli subay” tâbiri, bugün dahi aynen mevcutdur.

Peki,

1914 senesinde “gedikli zâbit” olarak ihdas edilen

Ve dahi

1935 senesinde de “gedikli subay” olarak tebdil edilen bu tâbir,

Askerî kânunlarımızda bugün artık niye yok, acap?..

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İçinde yaşadığımız şu 2019 senesine göre

Memed’in Türk Ordusunda “gedikli subay” olarak bilinen asker sınıfı,

Bugüne kadar hiç mi mevcut olmadı?

Ya da

Bahtsız Memed’in Türk Ordusunda “gedikli subay” ismi ile bir asker sınıfı var idi de

Birileri bu “gedikli subay” asker sınıfını ordumuzdan kazıyıp atdı mı acap?..

Ne dersiniz?..

Bilmek için öğrenmek,

Öğrenmek için hiç değil ise okumak gerek, değil mi?

 

Eski Tüfek’in;

Bunca senelerin el emeği, göz nûru ile pişirip de aşağıya dökdüğü şu hurufât çorbasını

Zamân ve olay silsilesine göre dikkat ederek içer iseniz şâyet

Ordumuzun “gedikli subay” sınıfına yapılan ibretlik “ameliyâtı” hayret ve nefret ile öğreneceksiniz!

Nasıl?.. Gözel mi?..

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Dünyâyı sömürmek için her türlü oyunu çok iyi oynayan İngiliz Bahriyesi,

Kendi sivil ticâret gemilerini ve denizcilerini muhtemel bir harbde kullanacak şekilde eğitir ve donatır.

İşde, bu maksat ile İngiliz Bahriyesi; Birinci Cihân Harbinde kullanmak için gemici ve makinacı çırakları istihdam etdi. İngiliz Bahriyesi için bu, dün böyle idi, bugün de aynen böyledir. Bizim bahriyemizde de bir zamânlar mevcut olan makine ve gemici çırak mekteblerinin menşei de sömürgen İngiliz Bahriyesinden aşırmadır. 

 

Yelkenli gemiler yerine buharlı gemilerin hizmete alınması ile birlikde; deniz kuvvetlerindeki harp gemilerinde yeni mesleklere büyük bir ihtiyaç hâsıl oldu.

Kendi buharlı harp gemilerindeki bu ihtiyacı karşılamak için; İngiliz Kraliyet Bahriyesi Çırak Mektebleri açdı. Bu maksat ile “Engine Room Artificer Apprentice” (Boy Tiffy) isimi ile evvelâ “makine” sınıfında 1868 senesinde teşkil etmiş idi.

İngiliz Kraliyet Bahriyesi makineci çıraklarından beklenen faydayı elde edince, güverte ve diğer sınıflarda da peyderpey Çırak Mektepleri açdı.

İhtiyâcı olduğu hâlde kendi yetiştiremediği kimi zanaatkârları da piyasadan tedârik etdi.

Artificer” (Tiffy, zanaatkâr) isimli bu deniz askerlerini İngiliz Kraliyet Bahriyesi ihtiyacı olduğu harp dönemlerinde tepe tepe kullandı. Harp sona erince de hepsini terhis etdi.

 

Gemici ve Makine Çıraklarının bir kısmını İngilizler; mekteb eğitimi vermeden, meslek erbâbı vatandaşlar arasından toplamış idi. Fakat aynı dönemlerde Osmanlı Devletinde okuma-yazma nisbeti yüzde bir civârında bile değil iken; Osmanlı Bahriyesi, kendi gemici çıraklarına 4 sene, makineci çıraklarına ise tam 5 sene eğitim verdi.

Aynı senelerde zâbit yetiştiren Bahriye Mektebindeki eğitim ise bunlardan sâdece 2 sene fazla idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kadar insanlık dışı ve aşağılık bir muameleyi de

Ancak bizim kurnaz-fesat beyaz subaylarımız tertip edebilir idi.

Bu aslında, değil müslümanın müslümana; gevurun bile gevura yapabileceği bir muamale değildir!

İngiliz Bahriyesi;

Birinci Cihân Harbinde kullandığı buharlı gemilerde, kral daşşağından düşme beyaz zâbitin yapmaya tenezzül etmediği tehlikeli, pis ve zor işlerini yapdırmak için sivil piyasadan kazancı, ateşçi, elektrikçi, motorcu, tornacı vs. çok sayıda meslek erbâbı istihdam etdi.

Ve bu insanlara “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere “gedikli zâbit” (warrant officer) unvânı verdi. Harb esnâsında da bu gedikli zâbitânı, “muvazzaf zâbit” sınıfına terfi etdirdi. Hem de yarbay rütbesi ile!...

 

Fakat sivil piyasadan topladığı ve zâbitin işlerini yapdırdığı “gedikli zâbitânı”,

İngiliz Bahriyesinin beyaz subayları, Birinci Cihân Harbi sona erince, sürüm sürüm süründürdü.

Bu gedikli zâbitânın çoğunu terhis etdi.

 

Terhis etmeye götlerinin yemediği bahriye gedikli zâbitânın da;

  • Maaşlarını yarıya azaltdı,
  • Terfi sürelerini uzatdı,
  • Muvazzaf zâbitliğe nakillerini durdurdu…

 

Kullan-at” siyâsetini dünyâda en iyi bilen ve oynayan İngilizlerin kral daşşağından düşme beyaz zâbitânı,

Harbden sonra ihtiyacı kalmadığı için “gedikli zâbitânı”, kağıt mendil gibi kenara atdı.

Birinci Cihân Harbi esnâsında “zâbit” sınıfına dâhil etdiği

Ve dahi

Buharlı gemilerin en tehlikeli ve pis işlerini yapdırdığı gedikli zâbitâna İngiliz Bahriyesinin beyaz zâbitânı,

Çok aşağılık ve adi bir kalleşlik daha yapdı;

Gedikli zâbitânı harb bitince “zâbit” sınıfından def etdi ve “er” sınıfına tenzil etdi.

 

İngiliz Bahriyesinde bugün dahi sâdece iki sınıf asker vardır;

  • Muvazzaf subay,
  • Gönüllü/Sözleşmeli Er.

 

Bugün dahi İngiliz Bahriyesine "Er" olarak giren bir asker,

Belli süre ve şartlar ile alaylı “Gedikli Zâbitliğe” kadar doğrudan terfi edebilir. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İngiliz Bahriyesinin gedikli zâbitânı işde, bu sebepden dolayı bugün de hâlâ “er” sınıfına dâhildir.

Şu resimin sağ üst tarafında gördüğünüz asker, İngiliz Deniz Kuvvetlerinden Birinci Sınıf Gedikli Zâbitdir.

 

 *  *  *  *  * 

 

Bizde Yok! Fakat ABD Ordusunda Var; Jet Pilotu Erler!..

 

Amerika ve İngiltere; farklı babalardan ve fakat aynı anadan doğma kardeş devletlerdir.

Her beyaz Amerikalı çok çok İngiliz, her beyaz İngiliz de biraz Amerikandır. Sâdece isimleri farklıdır. Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da gerek devlet teşkilâtı, gerek ise askerlik kânunları bakımından bu iki devlet, hep birbirlerini takip ve taklit ederler. Fakat hep iyi yönde… Mâlum, iyi olan rağbet görür ya! Yazdıkları kitaplarda da her iki devlet bundan gurur ile bahsederler.

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerinde bugün dahi hâlâ mevcud olan “gedikli zâbitliği” Amerikan Ordusu, İngiliz Ordusundan aşırdı.

Fakat her şeyin daha iyisini yapmak için geberen Amerikalı Coni;

İngiliz Tomi’nin icâd etdiği gedikli zâbitliğesınıf atlatdı” ve “zâbit” sınıfına dâhil etdi.

Bu cümleden olmak üzere;

1947 senesinde teşkil edilmiş yeni bir kuvvet olan Amerikan Hava Kuvvetlerinde “gedikli zâbit” sınıfı hiç mevcut olmadı.

Fakat aynı Amerikan Hava Kuvvetlerinde helikopterin çoğunu “er” sınıfından pilotlar uçurur.

Savaş uçaklarını uçuracak “muharip pilot er” yetişdirmek üzere de 2017 senesinde kolları sıvadılar...

Cebinden dünyânın parasını harcayıp da

Kendi imkânı ile pilot ehliyeti alan “astsubay” denilen bizim köle askerlerin uçmasına izin vermeyen

Bizim Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanlarımızın kulakları çınlasın!..

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerindeki “gedikli zâbitân” bugün de “zâbit” sınıfına dâhildir.

Bizim ordumuzun her boku bilen beyaz subayları ise

Bu konuda Amerikan ve İngiliz Ordularının yapdığından daha farklı ve fakat kalleşçe bir şey yapdı!

Kıskanç bir kuma gibi davranan;

Ordumuzu babalarından mirâs çiftlik, kendilerini aga;

Kendilerinden başka askerleri ise köle olarak telakki eden beyaz zâbitânımız,

Kâbiliyetine hep gıpta etdiği, kendileri için her zamân çetin bir rakip olarak gördüğü; subay tuvâletini dahi birlikde kullanmaya tahammül edemediği “gedikli zâbitliği” 1929 senesinde kökden tasfiye etdi.

Bahriye gedikli zâbitliğini” tasfiye etmek için Deniz Kuvvetleri (Bahriye Nezâreti) ile Genelkurmay Başkanlığı (Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği)’nın

Bu konuda takındıkları haset, nefret ve kin dolu tavırlarını, meclis zabıtlarına akseden cümlelerinden anlamak hiç de zor değil! Eski Tüfek’in bu satırlarda yazdığı ifâdeleri de başka hiçbir yerde bulamazsınız!

 

 *  *  *  *  * 

 

Bahriye Gedikli Zâbitliği konusunda Osmanlı Bahriyesi, İngilizlerin kuyruğundan ayrılamadı.

Osmanlı Bahriyesi “gedikli zâbit” asker sınıfını 1913 senesinde, İngiliz Bahriyesinden aşırdı!

Ve o zamân hem “küçük zâbit” sınıfı hem de “gedikli zâbit” sınıfı, “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilmiş idi.

Donanmamızın padişah daşşağından düşme beyaz zâbitânı;

Osmanlı Bahriyesinin İngiltere’den satın alıp Birinci Cihân Harbi’nde kullandığı buharlı gemilerde,

Kendilerinin yapmaya tenezzül etmediği tehlikeli, pis ve zor işleri, gedikli zâbitâna yapdırdı.

Beyaz zâbitânımız, kendilerinin ölmesi gereken işlerde, gözlerini hiç kırpmadan gedikli zâbitânı ölüme sürdü.

Birinci Cihân Harbi sona erince, Osmanlı Bahriyesi;

Gemici ve Makine Çırak Mekteplerinde 4 ve 5 sene talim ve taallüm etdirdiği

Ve aslında zâbitânın yapması gereken işleri yapdırdığı bahriye “gedikli zâbitânı”;

  • Evvelâ 1927 senesinde, “mükellef er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbitliğe” tenzil etdi,
  • Akabinde bahriye “gedikli zâbit” sınıfını 1929 senesinde kökden tasfiye etdi.
  • Bahriye “küçük zâbitânı” da “muvazzaf er” sınıfına tenzil etdi. Ve oraya çiviledi.

 

Muvazzaf er” asker sınıfı olur mu, demeyin! Dünyâda yok, fakat bizim ordumuzda var…

Bugün biz astsubaylar;

15 sene mecburî hizmete ve olduğu yerde otlamaya mahkûm edilmiş dünyânın tek “muvazzaf er”leriyiz.

Böylece beyaz zâbitânımız, bir daş ile üç guş birden vurdu!..

Nasıl?

Gözel mi?..

 

 *  *  *  *  * 

 

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşür Hasan Hüsnü Paşa’yı adam zanneden Sultan II. Abdülhamid,

Bu Paşa’nın 1890 senesinde hazırladığı bir nizâmnâme için irâde buyurdu!

Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sultan II. Abdülhamid’in Donanma “Gedikli” sınıfını teşkil etdiği 1890 senesinde;

Donanmayı Hümâyun (Padişah Donanması)’da “Asakir-i Bahriye-i Şahâne” (Padişah Bahriye Askerliği) mevcut idi.

Bu askerlere “Kur’a Efrâdı” veya “Bahriye Efrâdı” ismi de veriliyor idi.

Bahriyenin ihtiyâcı nisbetinde kur’a ile tesbit edilen “kur’a efrâdı” gençler,

5 sene nizâmiye (mükellef) askerliği yapmaya mecbur idiler.

Bu 5 senelik “mükellef askerlik” süresi içinde bahriye askerlerine,

Harb gemilerinde yapacakları hizmete göre çeşitli eğitimler veriliyor idi.

Bu eğitimleri de bahriyeli zâbitânımız veriyor idi.

Harb gemisindeki silâh, alet, cihaz vs. demirbaşlar da gene zâbitânımızın üzerine zimmetli idi.

Eğitimlerin sonunda da “Bahriye Efrâdı, harb gemilerine sevk ediliyor idi. Aldıkları eğitimden sonra gitdikleri gemilerde iyice usdalaşan kur’a efrâdı, 5 senelik “mükellef” askerlik hizmetinden sonra teskere alarak Donanma’dan ayrılıyor idi.

Kur’a efrâdı gençler, görevleri süresince kullanmaları için kendilerine teslim edilen silâh, alet, cihaz vs. gibi demirbaş malzemeleri de kırıp döküyorlar ve bunların hesâbı da beyaz zâbitândan soruluyor idi.

Mesleğinde usdalaşan kur’a efrâdı; beyaz zâbitâna göre kendilerinden istifâde edilecekleri bir zamânda teskere alıp Donanma’dan çıkıp gidiyor idi.

Sonra da bahriye zâbitânı, gelen yeni kur’a efrâdını tekrâr eğitmeye mecbur kalıyor idi.

İşde, bahriye zâbitân heyetimiz;

Hem kur’a efrâdını eğitmek, atleti-donu, boku-püsürü ile uğraşmakdan kurtulmak

Hem de kendilerine zimmetli olan demirbaş malzemelerin zimmetinden kurtulmak için

Aynı görevi kendileri yerine uzun süre yapacak köle bir asker sınıfı” icâd etmek isdedi.

Ve hemen akabinde,

Gedikli” olarak tesmiye etdiği ve aslında “muvazzaf köle” bir asker sınıfı olan “Donanma sıbyan efrâdını” keşfetdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Dersaadet (İstanbul)’de doğup büyümüş ve denizi bilen gençlerin kabul edileceği bu gedikli” sınıfı;

Talebe olarak bahriye harp gemilerinde tam 5 sene tâlim-taâllüm edecek,

Bu tâlim-taâllüm sonunda “sıbyan efrâdı” nâmı ile gemilerde 5 sene “mükellef” hizmet edecek idi.

İstanbul’un bıçkın gençleri “talebe ve sıbyan efrâdı” olarak toplam 10 sene hizmetden sonra

Kendisi isder ise ve Donanma’da ihtiyaç da var ise şâyet “gedikli” sınıfına nakil edilecek,

Gedikli” unvânı ile 9 sene daha olmak üzere toplam 19 sene hizmet etdikden sonra emekli olacak idi.

Bu senelerde Bahriye Mektebi (Deniz Harp Okulu)’nde idâdî hâriç, eğitim süresi de 3 sene idi…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesini tertip edenAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa

5 sene nizâmiye (mükellef) askerliğin mecburî olduğu bir dönemde;

İlk 5 senede mükellef askerlik hizmetini yapar iken

İkinci 5 senede de bir meslek öğrenmenin İstanbul’lu gençler için câzip bir tercih olacağını tahmin ediyor idi.

 

Fakat

Hasan Hüsnü Paşa, kısa süre sonra bu tahmininde duvara tosladı.

İstanbul’lu gençler, “zâbit” olacaklarını zannederek “gedikli” olmuşlar idi.

 

Fakat

Gemiye gitdiklerinde;

Bahriye zâbiti kadar iyi bir eğitim aldıklarını

Ve dahi

Bahriye zâbiti kadar donanımlı oldukları gören

Ve buna rağmen aslında “efrâd (er)” olduklarını idrâk eden Dersaadet’in bıçkın delikanlıları,

Gedikli” olmakdan hemen çark etdiler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İşde bu sebeplerden dolayı Donanma Gedikli sınıfına talep, kısa sürede birden bire dibe vurdu.

1900’lü senelere gelindiğinde,

Bir tek dahi olsa talebe bulamayan Donanma Gedikli Sınıfı,

Yirminci asırın ilk senelerinde kapısına kilit vurdu!

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın tertip etdiği Donanmamızın ilk “gedikli” sınıf tezgâhlama teşebbüsü,

İşde böylesi derin bir hüsrân, büyük bir hayâl kırıklığı ve sonsuz bir küskünlük ile iflâs etdi.

 

Fakat

Hem bahriye efrâdının tâlim-taâllümü, boku-püsürü ile uğraşmakdan sıyrılmak

Hem de kendilerine zimmetli demirbaşları başkaları üzerine yıkmak için sinsice tuzaklar tezgâhlayan Bahriye zâbitân heyetimiz,

Bulduğu ilk fırsatda “köle”, “ortada sandık” ve yeni bir “gedikli” sınıfı tertip etmeye kararlı idi.

Burada yeri gelmiş iken önemli hatâyı tashih etmeliyim.

 

Bugüne kadar neşretdiği târihcelerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; Donanma Gedikli sınıfı için;

  • Kimi zamân “gedikli küçük zâbit”,
  • Kimi zamân “gedikli zâbit”,
  • Kimi zamân da “astsubay” tâbirini kullandı.

 

Bu yakışdırmaların hepsi câhilliğin alâmetleridir. Donanma Gedikli sınıfı, bunların hiçbirisi değildir.

Çünkü;

Birinci husus şudur; 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesinde, bir tek dahi olsa “zâbit” kelimesi yokdur.

İkinci husus da şudur; 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesi, nev-i şahsına münhasır bir nizâmnâmedir.

 

Bu Nizâmnâme ile ihdâs edilen Donanma Gediklisi nev-i şahsına münhasır bir asker sınıfıdır.

Deniz Kuvvetlerimizin bu gedikli sınıfını, çeşitli bahriye asker sınıflarına benzetmeye ve yamamaya çalışmasının iki sebebi olabilir.

 

Bu sebepler;

 1. Cehâletdendir, bunu anlarım.

 2. Fakat daha ziyâde ihânetdendir, bunu affetmem!

 

Bahriyeli subaylarımızın böylesi hâince davranmasının asıl sebebleri de şunlardır;

Bugün burada belgeleri ile ortaya koyacağımız üzere,

Gerçek anlamda bahriye “zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil edilen “gedikli zâbit” sınıfını değersizleştirerek unutdurmaya çalışmak

Ve daha da mühimi,

Hem bahriye efrâdının tâlim-taâllümü, atleti-donu, boku-püsürü ile uğraşmakdan sıyrılmak

Ve hem de

Kendilerine zimmetli demirbaşları üzerine yıkacağı “köle”, “ortada sandık” ve yeni bir asker sınıfının teşkil edilmesine kendi akıllarınca meşru gerekçeler uydurmak telâşıdır.

 

 *  *  *  *  * 

 

Ölmek/öldürmek ve öldürmeyi emretmek salâhiyyetini hâiz dünyânın meşru tek katil mesleği olan askerlikde;

Ölen/öldüren ve ölmeyi emreden asker arasında başka bir asker sınıfı olamaz!

İkinci Cihân Harbine kadar dünyânın haracını yiyen İngiliz Ordusunda

Ve dahi

 

   İkinci Cihân Harbi’nden sonra dünyânın haracını yiyen Amerikan ordusunda,   

   Sâdece iki sınıf asker vardır;

 

  1. Ölmeyi emreden mektebli muvazzaf subay,

  2. Ölmek ve öldürmek emrini yerine getiren alaylı mükellef er.

 

Türkiye Devletinin imzâlayıp taraf olduğu milletlerarası andlaşmalara göre de durum aynen böyledir.

Fakat

Darbeci beyaz subaylarımızın;

Anayasa’yı ayaklarının altında çiğneyerek

İç hukukumuzda tertip etdikleri kimi gayri meşrû kânunlar ile ordumuzun askerlerini tefrikalara ve sınıflara böldüler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

İnanması Zor! Lâkin, Durum Aynen Böyle!..

 

Aşağıda gördüğünüz sayfayı Milli Savunma Üniversitesine ait bir bağlantıdan şimdi indirdim.

Benim de 1981 senesinde mezun olduğum Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu ismini verdikleri uyduruk okulun târihcesinden bahseden bu yazıda,

Deniz Astsubaylığının târihinin “Donanma Gedikli Sınıfı” ile 1890 senesinde başladığı yalanını söylüyorlar.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

Vaziyet hiç de öyle, Milli Savunma Üniversitesinin işkembeden üfürdüğü gibi değil!..

Deniz Kuvvetleri Komutanının bile bugün bu hakikâtin farkında olmadığından hiç şüphem yok!

1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesi bugün de hâlâ yürürlükdedir.

Çünkü bu nizâmnâmeyi ilga eden herhangi bir nizâmnâme, kânun vs. bulamadım;

1949 sene ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânunu,

Ve dahi

Bugün “astsubay” olarak bildiğimiz asker sınıfının târihinden söz eden 1995 seneli AYİM kararında, sâdece 1913 nizâmnâmesine atıf var.

Kendisinden sonra meriyyete konulan nizâmnâme ve kânunlarda da 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesinden tek kelime bahis yokdur.

Bugün “astsubay” ismi ile bilinen asker sınıfı, 1951 senesinde 5802 sayılı kânun ile teşkil edildi. Bu kânunda da 1890 Donanma Gedikli sınıfı Nizâmnâmesine atıf yok!

Bu sebepden dolayı;

1890 Donanma Gedikli sınıfı ile bugünkü “deniz astsubaylığı” arasında “halef-selef” bakımından hiçbir illiyet bağı yokdur. 

  

  1890 Donanma Gedikli sınıfı;

  • Nev-i şahsına münhasır bir bahriye asker sınıfı olarak teşkil edilmiş
  • Ve fakat rağbet görmediği için 10-15 senede iflâs etmiş müstakil bir asker sınıfıdır.
  • Bahriyemizde bugüne kadar mevcut olan hiçbir asker sınıfı ile de benzerliği yokdur!  

 

Deniz astsubaylığı hakkında bugüne kadar neşretdiği târihce kitaplarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ortaya atdığı “bugünkü deniz astsubaylığı, 1890 Donanma Gedikli sınıfının devâmıdır” şeklindeki iddia, işkembeden söylenmiş kuyruklu ve  âdi bir yalandır. Hukûkî bakımdan da son derece mesnetsizdir. 

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 1890 senesinde teşkil etdiği Donanma “Gedikli” sınıfının Nizâmnâmesinde Sultan II. Abdülhamid şöyle dedi;

Madde 29 — İleride icâbı hâle göre işbu nizâmnâmenin tevsi veya tâdili zımnında lüzumu tahakkuk eden mevaddın derç ve ilâvesi câizdir.

Bu cümlenin Türkcesi şöyle oluyor;

İleriki zamânlarda zuhûr edecek ihtiyâca göre bu nizâmnâme gelişdirilir veya değişdirililir.

Fakat öldüğü 1903 senesine kadar Bahriye Nâzırlığı yapan Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa,

1890 senesinde hazırladığı bu nizâmnâmenin tek kelimesine dahi dokunmadı.

Ve bu sınıfın kendi kendisini tasfiye etmesini gemi gövertesinden

Manda katara bakar gibi seyretdi…

 

   1890 Nizâmnâmesine bakıldığında, Donanma Gedikli sınıfının;

  • Donanma zâbit sınıfına dâhil olmadığı bellidir,
  • Donanma Efrâd (Er) sınıfına dâhil olmadığı da bellidir,
  • Donanma zâbit sınıfı ile donanma efrâd sınıfı “arasında” yer aldığı da açık bir şekilde bellidir,
  • 1890 senesinden sonra Donanmamızda teşkil edilen hiçbir asker sınıfına benzemediği de çok bellidir.
  • Rütbe isimlerine bakdığımızda 1890 Donanma Gedikli sınıfının, bugün “astsubay” olarak bildiğimiz deniz asker sınıfının “selefiolmadığı da besbellidir…

Donanma Gedikli sınıfının yapacağı görevler, nizâmnâmede en ince ayrıntısına kadar açıklanmış idi

Fakat  emeklilik hakkı ve tâbi olacağı askerî cezâ hukûku konusunda bu Nizâmnâmede tek kelime yok idi.  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye Encümeni nâmına söz alan Karesi Mebusu Ali Galip Efendi

1911 sesinde Meclis-i Mebusânda şöyle dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Bugün mevcut Efrâdı Bahriye 6.000 adetten ibâret imiş. Zâbitânı tahkik ettik 5.600 imiş. Az daha beher efrât başına bir zâbit olacaktı.  Gedikli efrât tâbir olunan efrâd var ki, bunlar kat'iyyen zâbit olamazlar. Usûlen öyle vaz olunmuş vaktiyle. Fakat bu maksadı fark etmişler bunlar, bu Gedikli efrâdı da zâbit yapmışlar. Gedikli efrâddan maksat, adetâ bizim hânelerdeki kethüda kadınlar gibi, her vapurda bu Gedikli efrâd daima bulunuyor. Kethüda gibi her umura karışıyor vapurlarda. Gedikli efrâd böyledir. Yeni gelen efrâdı bunlara tevdi ederler. Bunlar kat'iyyen vapurlardan çıkmıyorlar. Orada bulunuyorlar. Bunlar zâbit filan olmuyor. Lâkin bunların dört senede bir maaşlarına zam olunur. Muahharan son defâ olmak üzere arzolunmuş, beş altı yüz ve belki daha ziyâde Gedikli efrâdı “zâbit” yapmışlar. Hülâsa, iş çığırından çıkmış gitmiş.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Padişah Sultan Hamid buyurduğu bir iradei seniyye (padişah fermânı) ileAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Alaylı 148 bahriye çavuşunu,

1908 senesinde mülâzım sâni rütbesine terfi etdirdi.

Bu çavuşlar, terfi etdiklerini zannederek zâbit kıyâfeti giymeye başladı.

 

Fakat

Dönemin Bahriye Nâzırı Hasan Râmi Efendi,

Padişahın bu fermânını mevkii tatbike koymadı.

Zâbitliğe terfilerinin işleme alınmadığını öğrenen 148 bahriye çavuşu, hakkını almak için meclise dilekce gönderdi.

Uzun müzâkerelerden sonra mebuslar,

Bahriyeli 148 çavuşun dilekçelerini reddeddi.

1908 İnkilâbından sonra, Bahriye Nâzırı Hasan Râmi Efendi’nin rütbesi alındı ve sürgüne gönderildi.

Kendinden önceki Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşanın lakâbı “Mürteşi” idi.

Hasan Hüsnü Paşa gibi fenâ bir şöhreti olmasından ve isminin verdiği kolaylıkdan dolayı da

O’na “Harâmî” Paşa dediler.

Aynı celsede söz alan Sivas Mebusu Dağavaryan Efendi

Meclis-i Mebusânda şu ibretlik sözünü târihin hâfızasına kayıt etdi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

DAĞAVARYAN EFENDİ (Sivas) — Bir millet, yalnız nizâm ile yaşayıp ileri gidebilir. Merhamet ile hiçbir millet ne yaşar, ne ileriye gider. Bizim, Avrupa devletlerinden farkımız yalnız budur. Onlarda nizâm, kânun hüküm-fermâdır. Bizlerde hissiyâtımız, merhametimiz hâkim ve âmirdir. Artık müzakere kâfidir. Ne kadar dinledik ise, hepsi birdir. Kânunun sadâsını çok vakit ayak altına alıyoruz.

Böyle gidersek, biz, bu mülkü (Devleti) batıracağız!

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İşde, bu şerefli zâbit Ali Rıza Paşa,

1911 senesinde meclisde şu târihî sözünü söyledi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Askerî Harcırah Kanunu_ İnikad-75);

RIZA PAŞA (Topçu Ferîki) — (…) Bugün orduya muktedir zâbit yetiştirmek - Hey'et-i kirâm bilirler ki - Avrupa'da bir mes'ele-i mühimme-i içtimaiyyeden maduttur. Almanlar bugün dünyâya nümûne-i imtisâl olan o güzel ordularına, zâbitleri vasıtasıyla nâil olmuşlardır. Hey'et-i zâbitânının mükemmeliyeti sâyesinde ordu da terakki ve tekemmül etmiş ve bugün herkes için numune-i imtisâl olmuştur.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Birinci ve İkinci Cihân Harbini, Almanya başlatdı.

Bütün dünyâya meydan okumasının da kendine göre çok haklı sebepleri var idi.

NATO görevinde iken Napoli’de 1994 senesinde tanışdığım bir Alman deniz yarbayı, sohbetimiz esnâsında bana şöyle dedi;

Göreceksiniz, Şef! Üçüncü Cihân Harbini de gene biz başlatacağız!

Amerika’nın kucağına oturmuş iken dübürden kahramanlık taslayan bizim mütarekeci subaylarımız işitsin!

Dünyâ savaşlarını başlatmasında Alman subaylarının neler yapdığını da inşallah başka bir makâlede anlatırız.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesi,

Donanma gediklilerinin “zâbitliğe nakil edilmeleri asla câiz değildir” diyor idi!

Bu sebepden dolayı 1890 senesindeki “ilk gedikli sınıfı” denemesi, 1900’lerin başında iflâs etdi.

  Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu iflâsdan ders alan dönemin Bahriye Nâzırı Çürüksulu Mahmûd Paşa,

İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın 1910 senesinde hazırladığı rapor üzerine

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’a arz eylediği bir layihâ ile

1913 senesinde bahriye (donanma) “gedikli” sınıfını “ikinci kez” olmak üzere teşkil etdi.

Süfûn-u Hümâyûn Gedikli Sınıfı;

Tekâ’üd husûsunda Askerî Tekâ’üd Kânûnuna tâbi olacak

Ve dahi

Rütbelerine mahsûs mecmû’-ı müddet olan 17 seneyi ikmâl eyledikden sonra hakk-ı tekâ’üdü ihrâz edecekler idi. 

Fakat

Askerî cezâ husûsunda gedikli sınıfı askere yapılacak muâmele konusunda bu kânunda hiçbir hüküm yok idi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

Deniz Astsubaylığının târihi söz konusu olduğunda;

Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız 1890 Donanma Gedikli sınıfının târihini yazar iken

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’dan söz etmeyi kendine bir nâmus borcu bilir.

 

Fakat

Bugünkü “deniz astsubaylığına” menşe teşkil eden başka kânunlar olduğunu da hep inkâr eder.

Nitekim 1913 senesinde meriyyete konulan bu nizâmnâmeyi,

Her niye ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız hep ıskalamayı tercih eder. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Donanma Gedikli sınıfının ikinci kez teşkil edilmesine dâir olmak üzere kabul edilen bu kânun;

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’ın “bir defâya mahsus” olmak şartı ile irâde buyurduğu “muvakkat” (geçici) bir kânundur.

Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da;

Bu kânun ile “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilen “süfün-i hümâyun gedikli sınıfı” da “muvakkat” (geçici) bir donanma asker sınıfıdır.

Bütün devletlerin dünyâ harbine hazırlandığı günlerde,

Askere giden gençlerin geri dönmeyeceğini vatandaş çokdan öğrenmiş idi.

Câzip şartlar da vaad etmediğinden dolayı bu “gedikli” sınıfı da rağbet görmedi.

1914 (R.1330) senesi Bahriye Nezâreti bütçesi müzâkere edilir iken,

"Donanmanın ruhunu teşkil eden gedikli" temininde müşkilât çekildiğini

İzmit mebusu Ziyâ Bey, şu sözleri ile Meclisde gündeme getirdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Sayfa-189;   

   Ziyâ Bey (İzmit); — Donanmamıza tesirat-ı mühimmesi olan Gedikli Kanunu var. Bu kanun, “Kanun-u muvakkat” olarak neşrolundu. Bu kanun 15-20 gün evvel Askerî Encümeninden çıktı.

   Halbuki Gedikliler mes'elesi Donanmanın ruhunu teşkil ettiği halde gösterilen şerait dahilinde Gedikliler tedarikinde müşkilat çekiliyor.

   Buna Encümenimiz  bazı zamaim icra etti. Bunun bütçeye alakası olduğu  için bendeniz bu kanunun müzakere edilmesini teklif ediyorum.

 

 *  

 

Donanma gedikli sınıfı teşkil etmek için

Taş kafalı beyaz bahriye zâbitân heyetimizin çıkartdığı bu ikinci kânun da kısa sürede iflâs etdi.

 

 *   * 

 Donanmayı Hümâyûn'da 1890 senesinden beri

  Bahriye Nâzırlarının hazırlayıp Padişahlara imzâlatdıkları kânunlarda

  Gedikli olmak isdeyen gençlere câzip maaş ve terfi imkânı verilmediği için

  Harb gemilerini işletecek uzman bahriyeli temin edemediler.

  İşde bu sebepden dolayıdır ki,

  Dünyanın en büyük ikinci Donanması olduğu hâlde

  İstiklâl Harbinde düşmana bir top mermisi dahi atamayan Osmanlı Donanmasını

  Bahriye Nâzırları Haliç’de çürümeye terk etdi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1890 senesindeki Donanmada “ilk gedikli” sınıfı denemesi 1900’lerin başında iflâs etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1913 senesindeki Donanmada “ikinci gedikli” sınıfı denemesi  de

Bu askerin “zâbit” sınıfına dâhil olmasına rağmen aynı sene içinde iflâs etdi.

Bu iflâslardan ders alan dönemin Bahriye Nâzırı Ahmed Cemâl Paşa,

Gene İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın 1910 senesinde hazırladığı rapor üzerine

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’a arz eylediği bir layihâ ile

1914 senesinde bahriyede “ilk kez” olmak üzere “üç sınıf asker” birden teşkil etdi.

Bugüne kadar geçen 105 sene içinde aşağıdaki şu belgeyi ilk gören sizler oluyorsunuz!

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun 

Beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kânun ile aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üç sınıf asker geçici (muvakkat) olarak teşkil edildi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kânuna göre teşkil edilen üç asker sınıfının en üst aşaması olan 1914 Bahriye Gedikli Zâbit Sınıfı;

 

  • Tekâ’üd husûsunda zâbitân misüllü Askerî Tekâ’üd Kânûnuna tâbi olacak,
  • Namzetliklerinden itibâren 17 seneyi ikmâl eyledikden sonra hakk-ı tekâ’üdü ihrâz edecek,
  • Cezâ husûsunda da gene zâbitan misüllü Askerî Cezâ Kânûnnâmesine tâbi olacak idi.

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 Bahriye “Gedikli Zâbit” rütbe işâretlerinin rengi “sarı

Küçük Zâbit” rütbe işâretlerinin şekli aynı fakat rengi “kırmızı” idi.

Rütbe işâretlerinin renginin “sarı” olması,

Bugünkü “deniz astsubay” sınıfının, geçmişdeki “gedikli zâbit” sınıfının devâmı olduğunun gizli bir delilidir. 

 

 *  *  *  *  * 

 

İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın tavsiyesi üzerine hazırlanan 1914 Bahriye “gedikli zâbit” kânunu ile

Bahriye zâbiti” hâricinde olmak üzere üç sınıf bahriye askeri birden teşkil edildi.

 1. Bahriye “Mükellef” Efrâd (Er) sınıfı,

 2. Bahriye “Mükellef” Küçük Zâbit (Erbaş) sınıfı,

 3. Bahriye “Muvazzaf” Gedikli Zâbit sınıfı.

 

 *  *  * 

 

172 numara ve 1914 seneli bu kânun

Ve dahi

1916 seneli Makine Çırakları Nizâmnâmesinden kolayca anlaşıldığı üzere

 

Bahriyedeki bu asker sınıfları;

  • Birbirini ikmâl eden (besleyen)

  Ve

  • Sınıflararası dikey geçiş imkânı veren bir kânun idi.

Bu kânuna göre Efrâdı Cedide (Acemi Er) Mektebine kayıt yapdıran bir gencimiz;

Makineci Çırağı olmak için 5 sene,

Gemici Çırağı olmak için ise 4 sene tâlim-taâllüm görüyor idi.

 

Bu tâlim-taâllüm sonunda;

 1. Hem nizâmiye (mükellef) askerliğini yapıyor

 2. Mükellef askerliğini tamamladıktan sonra donanmada askerlik yapmaya devâm etmek isder ise şâyet,

 

Belli süre ve şarta bağlı olarak;

Evvelâ; “mükellef” küçük zâbit

Akabinde de “muvazzaf” gedikli zâbitliğe dikey olarak terfi edebiliyor idi.

Bu durum, İstiklâl Harbi esnâsında ve 1927 senesine kadar 14 sene devâm etdi.

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânunu Meclisde müzâkere edilir iken

23 Ocak 1915 Cumartesi günü söz alan Kengiri mebusu Fazıl Berki Bey,

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkında bakınız, neler dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

FAZIL BERKİ BEY (Kengri)Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitânı Kânunu, Meşrutiyete nâil olduğumuz beş altı seneden beri Bahriye Nezâretinin, meclisimize bahriyenin terakki ve tealisi için göndermiş olduğu ilk kânundur. Binaenaleyh meserretle telakki edilmeye şâyandır. Asıl bu kânunun rûhu gedikli zâbitân kısmına ait olan cihetidir.

Gedikli zâbitânı, bahriye meselesinde adeta bir hayât ve memat vazifesi ifâ etmektedir.

Gedikli zâbitânı demek sefaini bahriyenin demirbaş insanları demektir. Sefain-i bahriyenin demirbaş eşyası olduğu gibi, demirbaş insanları da yani yirmi sene, yirmibeş sene aynı vazifede bir şubei fende sahibi ihtisas olan insanlara ait olan bir tâbirdir. Eskiden bunlar intihab ediliyordu, daha doğrusu gedikli olanlara zâbitlik tevcih ediliyordu. Hâlbuki bunlar bahriye harp zâbiti olmadıklarından mesela, ateşçi, topçu, nişancı, işaretçi olan bir zâtın doğrudan doğruya zâbit rütbesini hâiz olması, bunlar arasında suitefehhümleri mucip oluyordu.

Yeni kânunda tadilât icra edilmiş, yalnız zâbitân bunlara bir işareti mahsus verilmiş ve 20-25 sene aynı meslekte hizmet edeceklerinden şevk ve gayretlerini tezyit etmek maksadı ile maaşları da sunufa taksim olunmuştur. Mücavir devletlerde de bu usûl kabul olunmuş, bundan pek çok istifâde olunmuştur. Bu kânunu muvakkat mevki-i icrâya vaz olunduğu zamândan beri pek çok istifade edilmiş, yani hangi cihetleri muhtaç, muhtacı tadil ve tebdil olduğu görülmüş, Mesela, maaşatı kâfi derecede görülmemiş olmalı ki rağbet az olmuş ve bundan dolayı hükümetle encümen beyninde itilaf hâsıl olarak maaşât mümkün mertebe tezyit edilmiştir.

Diğer taraftan, zannederim ki bu kânunun muvakkat olarak icrayi hükmetmesi ve matlub olan rağbete mazhar olmaması, Millet Meclisinde müzâkeresi esnasında münakaşa ile belki de ref edileceği varidi hazır olmasından ileriye gelmiştir.

Hâlbuki bu kânun kabul edilecek olursa rağbet fevkalade artacaktır, çünkü oraya bir kere tezkere terk ettikden sonra vakfı hayat edenler 50 yaşına kadar bahriyenin bir sınıfı mahsusu olarak kalacaktır ki, böyle uzun müddet için bir vazifeye girmiş olanların istikbâlini düşünmesi de elbette vazifesidir. Binaenaleyh, bahriyenin terakki ve tealisi her türlü fedakârlığı ihtiyardan içtinap etmeyen milletin vükelayi muhteremesi bu kânunu hükümetin muvafakati ile encümenin tadili vechile kabul edeceğinden hiç şüphem yoktur.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetleri (Bahriye)’nde “gedikli zâbitlik” 1914 senesinde teşkil edildi.

Kara (Berrî) Ordumuzda ise “kara hava sınıfı gedikli zâbitlik” 1917 senesinde teşkil edildi.

Hem Bahriye’de hem de Berriye’de; gedikli zâbitlik müstakil birer “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildi.

Bahriye’de ve Berriye (Kara Ordumuz)’de teşkil edilmesinin kan donduran sebeplerini de sırası ile;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Asubay Tefrikası 6-2

  Ve

  • Asubay Tefrikası 6-3'de ifşâ etdik.

1929 senesinde de 1492 sayılı kânun ile deniz ve kara hava gedikli zâbit sınıfı külliyen ilga edildi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Deniz ve kara hava gedikli zâbit sınıfı,

1914 senesinden 1923 senesine kadar tam 10 sene devâm eden İstiklâl Hârbi’nde canı bahasına harb etdi.

Pilot yapmak için gönüllü zâbit bulamayan Bahrî ve Berrî Ordularımız;

Bu gedikli zâbitânı, harbiyeli zâbitin yerine ölmesi için “pilot” yapdı.

Fakat harb bitince de gedikli zâbitânı;

  • 1927 senesinde “er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbitliğe” tenzil etdiler.
  • 1929 senesinde de kullanılmış kağıt mendil gibi bir kenara atdılar.

Deniz ve kara hava sınıfı gedikli zâbitâna ordumuz o kadar vefâsızlık ve hâinlik etdi ki…

Gedikli zâbit sınıfı ordumuzun âdeta cüzzamlı askerleri oldular.

 

Deniz ve kara hava sınıfı gedikli zâbitâna ordumuz;

  • Gedikli erbaşdan daha az maaş verdi,
  • Cezâ vermeye gelince kânunlarda “zâbit” sınıfına dâhil etdi,
  • Fakat özlük hakları vermeye gelince “er” sınıfına dâhil etdi.

 

5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununda hâlen mevcut “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını

Türk Dil Kurum’u, 1944 senesinde neşretdiği ilk Türkce Sözlüğe dâhil etmedi.

Sonraki senelerde neşretdiği sözlüklere de dâhil etmedi.

Açın, bakın, görün ve inanın!..

Bugün elimizde olan güncel Türkce Sözlükde de “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtı mevcut değil.

Genelkurmay Başkanlığı da bu iki tâbire âdeta cüzzamlı muamelesi yapdı;

1929 senesinden sonra neşretdiği yeni kitaplara “gedikli zâbit” tâbirini dâhil etmedi.

Cârî askerî talimât ve mevzuâtda mevcut olan “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını da tek tek ayıkladı.

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Ordularında “gedikli zâbit” (gedikli subay) sınıfı bugün de hâlâ mevcut.

Fakat Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları bu “gedikli zâbit” tâbirinden o kadar korkdu ki

Neşretdikleri İngilizce sözlüklere “gedikli zâbit” (gedikli subay) tâbirâtını bugün bile hâlâ dâhil edemiyorlar.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye küçük zâbit ya da gedikli zâbitliği söz konusu olduğunda kânunlarda, 1915 seneli kânuna atıf yapılır. Fakat kabul edilen ilk kânunun târihinin 20 Nisan 1914 olduğunu hatırda tutmalıyız. Kabul edildiği 1915 senesinde kânunlara sayı vermek kuralı mevcut değil idi. Bu sebepden dolayı atıf yapılan çeşitli kânunlarda; meselâ 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununda, 1915 seneli bu kânunun numarasının 172 olduğu yazılıdır.

Yeri gelmiş iken bir galat-ı meşhuru daha burada tashih edelim.

Yazdıkları astsubay târihcelerinde kimi meslekdaşlarım

Sağ tarafınızda gördüğünüz barûtî siyah çuhadan mamûl nevresim (kaput, kısa palto) giymiş şu bahriyelinin “gedikli zâbit” olduğunu söylerler.

Doğrusunu söylemek gerekir ise şâyet,

Ben Eski Tüfek de bahriyeli bu askerin “gedikli zâbit” olduğunu zannediyor idim.

Fakat tetkik etdim ve hakikâti öğrendim.

Aşağıda resmini gördüğünüz Ordu Kıyafet Kararnamesi Şekilleri isimli 1933 seneli kitaba bakdığımızda

Bahriyeli bu askerin aslında,

1492 sayılı "baskın" bir kânun ile 1929 senesinde alelacele teşkil edilen “gedikli küçük zâbit” sınıfının son aşaması olan

Ve

Bu kânunun Komisyon Raporunda itiraf edildiği üzere Alman Bahriyesinden aşırma

Ve dahi

Kazancı şubesinden bahriyeli “başgedikli” olduğunu anlıyoruz.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

Bahriye Küçük Zâbit ve Gedikli Zâbit Rütbe İşâretlerini Hangi Devletden Aşırdık?

 

Makâlemizin ilk sayfalarında bahriye gedikli zâbit sınıfını İngilizlerden aşırdık demiş idim.

Bugün kullandığımız asubay “rütbe işâretlerini” de gene İngilizlerden aşırdığımızı bu sayfalarda isbat edeceğiz.

Bu iddiamızı isbat etmek için de iki belge kullanacağız;

 1. 1915 senesinde neşredilmiş İngiliz Gemicilik El Kitabı

 2. Ve bir İngiliz Bahriye erinin 1916 senesinde çekdirdiği resim.

İngiliz Gemicilik El Kitabı’nın kapak sayfası ve konumuz ile ilgili olan sayfası şunlar;Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

İngiliz Bahriyesinde Ne idi?, Osmanlı Bahriyesine Ne Oldu?

 

Ben, Şükrü IRBIK, yukarıda ortadaki resim hakkında bilgi vermek isdiyorum.

İngiliz Bahriyesinde 1849 senesinde başlayan bir gelenek var. Görevini başarı ile yapan ve siciline cezâ işlenmeyen bahriye erâtı belli süreler ile yukarıda ortada görülen “V” şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge) ile taltif ediliyor idi.

1916 senesindeki yönetmeliğe göre bu şartları yerine getiren bahriye erâtı; 3, 8 ve 13’üncü senelerde birer adet olmak üzere yukarıda görülen “V” şeklindeki işâreti sol kol pazusuna takıyor idi. Bahriyeli erâta bu işâretlerden en faz üç adet veriliyor ve taltif edilen erâtın maaşına zam yapılıyor idi. Böyle bir taltif yöntemi bizim ordularımızda hiçbir zaman olmadı.

Aşağıda, İngiliz Bahriyesi HMS Forester muhribinden George Smith isimli İşâretci Çavuş’un,

1916 senesinde çekdirdiği şu hârika resimi görüyorsunuz.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  • Bu İngiliz Bahriye Çavuşunun; 

Sağ kolunda gördüğünüz şekil, askerin mesleğini gösderir. Bu asker, "İşâretci" sınıfına mensubdur.

  • Sol kolunda gördüğünüz çifte “V” şekli; 

Bu askerin iki kere “mümtaz şahsiyet işâreti” aldığını gösderir.

  • Çift “V” işâretinin üzerinde görünen çifte çapraz çıpa ve onun üstündeki taç ise; 

Bu askerin rütbesinin "Çavuş" olduğunu gösderen rütbe işâretidir.

İngiliz Bahriye erâtına 1916 senesinde verilen “V” şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge),

Aşağıda görüldüğü üzere 4, 8 ve 12’nci senelerde bugün dahi aynı şekilde veriliyor.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

Şimdi, buraya kadar verdiğimiz bilgiden maksadımız şudur;

Bizim her boku bilen bahriye zâbitimiz,

İngiliz Bahriyesinde görevini iyi yapan ve cezâ almayan erâta verilen

Ve dahi

Yukarıdaki resimde, İngiliz Bahriye Çavuşu Corc’un sol kolunda gördüğünüz “mümtaz şahsiyet işâretini”;

  • Bizim "bahriye gedikli zâbiti" için “rütbe işâreti” olarak seçmiş,
  • Mümtaz şahsiyet işâreti”nin üzerinde gördüğünüz çifte çapraz çıpa işâretini de bizim "küçük zâbitân" için rütbe işâreti olarak seçmiş!

 

Gedikli zâbitliğin 1929 senesinde ilga edilmesi ile birlikde bu “mümtaz şahsiyet işâretini” sırası ile;

Gedikli küçük zâbit,

Gedikli erbaş

Ve en son olarak da

"Astsubay" dedikleri biz köle askerlerin "rütbe işâreti" olarak kabul etmiş.

Demek ki bizim beyaz zâbitânın aklı, ancak buna yetmiş!..

İşde, İngiliz Bahriyesi "Er" rütbe işâretleri. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  *

 

İşde, bizim bahriye küçük zâbit ve gedikli zâbitinin kol ve omuzluk (apolet) rütbe işâretleri…

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Peki, Kim Yapdı?

 

Peki,

İngiliz Bahriye “erâtına” verilen “mümtaz şahsiyet işâretini

Bizim “gedikli zâbitimiz” için “rütbe işâreti” olarak seçen kişi kimdir?

Buyurun, 1910 senesinden bugüne kadar geçen 109 sene içinde bu bilgileri ilk öğrenen sizler oluyorsunuz. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1885 senesinde girdiği Mekteb-i Bahriye-i Şahâne (Deniz Harp Okulu)’nin makine bölümünden çarhcı olarak 1891 senesinde mezun oldu. Bu mektebde muallim iken istifaya zorlandığı için görevden ayrıldı. Aynı okulda matematik ve edebiyat muallimliği yapdı. Gemi makinelerini tahsil etmek için İngiliz Bahriye Mektebinde tahsil gördü. Sipariş edilen projektörlerin muayenesi ile 1909 senesinde İngiltere’ye gönderilen Mekteb-i Bahriye Muallimi Çarhcı Kolağası İbrahim Aşkî Efendi’den Osmanlı Bahriye Nezâreti, İngiltere’deki bahriye mekteblerini tetkik etmesini istedi. Dönüşünde hazırladığı rapora göre de Osmanlı Bahriye Mektebleri başdan aşağı teşkil, tâdil ve tensik edildi. Kolağası İbrahim Aşkî Efendi sonraki târihlerde Tedrisât-ı Bahriye Müdürlüğü de yapdı.

 İşde,

İngiliz Bahriye erâtının kullandığı “V” harfi şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge)’ni Osmanlı Bahriyesi;

  • Bahriye Küçük Zâbit

         Ve dahi

  • Gedikli Zâbit rütbe işâreti olarak sokuşduran kişi de

Müstafî bahriye zâbiti İbrahim Aşkî Efendi olmalıdır.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sol tarafınızda gördüğünüz şu bahriye askerine gelince …

Omuzundaki apolete bakdığımda ben, çift “V” işâreti gördüm. Bu çift “V” işâretinin üst kısmında ise bahriyeye özgü  “mayın” işâreti var.

Demek ki bu bahriyeli asker, mayın şubesine mensub ikinci sınıf gedikli zabit imiş!

İcâd edildiği senelerden beri kılıç, muharip askerlik mesleğinin en müşahhas simgesi oldu.

İşde bu sebepdendir ki subaylarımızın derneği TESUD, simge olarak kendine kılıcı seçdi.

 

Bizim ordumuzdaki gedikli zâbitler de tıpkı zâbitânımız gibi merâsimlerde kılıç taşıyorlar idi. Fakat kılıcı da belimizden aldılar. 

Bu resimdeki bahriye gedikli zâbitin sol kalçasında taşıdığı ve sol eli ile kabzasından gurur ile kavradığı kılıca gelince.

Bu konuda subaylarımızın yapdığı orospu çocukluğunu da

Vakdi gelince Eski Tüfek fâş eyleyecek, inşallah!..

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 senesinde muvakkat olarak mevkiyi icrâya konulan Bahriye Efrât ve Küçük Zâbit ile Gedikli Zâbitân Kânunu,

1915 senesinde tasdikan meriyyete konuldu ve icrâ edilmesine devâm edildi.

Bu kânuna göre;

Bahriye Efrâdı,

Küçük Zâbit

Gedikli Zâbit maaşları şöyle idi; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1915 Bahriye gedikli zâbit nizâmnâmesinde bir tâdil icrâ etmek için yapılan müzâkerede söz alan

Meclis-i Ȃyan üyesi Ahmet Rıza Bey,

Bahriye gedikli zâbitliği hakkında şu çok çarpıcı hususu tesbit etdi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

REİS — Esas hakkında başka bir mütalaa yoksa maddelere geçelim. O vakit beyefendi hazretlerinin buyurdukları gibi maddeyi de ayrıca okuruz. Başka bir mütalaa var mı? («Hayır» sesleri)

Birinci maddeyi okutuyorum :

Madde 1. — Efradı Bahriye ve Gedikliler hakkındaki 22 Rebiülahir 1333 ve 24 Şubat 1330 tarihli Kanunun 15’inci maddesi berveçhiati tadil olunmuştur. (18 yaşından dûn olmamak ve henüz muayenei intihaîyye görmemiş bulunmak üzere berveçhi ati şeraiti haiz olanların gönüllü olarak Bahriye Nezaretince Efradı Bahriye meyanına kayd ve kabulü caizdir.

Gönüllü olarak kayd ve kabul olunacak efradın, bilumum sevahili Osmaniye seyrü sefaine salih enhan sevahilinde mütemekkin gemicilik ve ateşçilik ve motorculuk ve kılavuzluk ve yağcılık ve dalgıçlık ve telsiz telgrafçılık ve elektrikçilik ve demircilik ve tornacılık ve tesviyecilik ve dökmecilik ve kalçınlık ve gemi marangozluğu ve buna mümasil sanayii bahriye ile meluf ve teşekkülâtı bedeniyece elverişli ve hüsnü ahlak sahibi olmaları şarttır. İşbu kanun mucibince gönüllü olarak kayd ve kabul olunacak efrad, Efradı Cedide Mektebine sevk olunurlar ve hemsinleriyle muamelei askeriye görürler)

«Efradı Bahriye meyanına 18 yaşından dûn olmamak üzere gönüllü alınabilir. Bunlar, Efradı Cedide Mektebine sevk ve hemsinleriyle muamelei askeriye görürler. Bu gibi gönüllü efradın malumatı iptidaiye ve hüsnü ahlak sahibi ve teşekkülâtı bedeniyece muntazam ve evsafı matlubeyi haiz olmaları lazım geldiği gibi, bunların münhasıran dairei bahriyece intihap ve kabul edilmeleri şarttır.»

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

AHMET RIZA BEYBir defa bu kadar sanata vakıf bir adam bulunacak olursa, onu Bahriye Nâzırı yaparlardı. Böyle sanat sahiplerinin mektebe gitmesini anlamam. Bâhusus, bu adam kıtlığında bu madde nasıl tatbik olunabilecektir?

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 Ecnebi inşaatı bahriye fabrikalarına izam olunacak tersane amele çırakları hakkında kanun layihası müzâkere edilir iken

Bahriye Nezâreti Müsteşarı sıfatı ile Meclis-i Mebusânda söz alan Sivas mebusu Vasıf Bey şöyle dedi;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1917— MMZC, İ_51, 8 Mart 1333 (1917), Perşembe.

 4 — Ecnebi inşaatı bahriye fabrikalarına izam olunacak tersane amele çırakları hakkında kanun layihası;

VASIF BEY (Bahriye Nezareti Müsteşarı): (…) Avrupa donanmalarında ihtisasları itibariyle zâbitân kadar hizmet eden ve bu vazifeyi gören mütehassısların gedikliler olduğu anlaşıldığından (…)

Tersanenin amele sınıfı gibi dûn paye addedilen bir kısım çırak ve yamaklarına ait bir meseleye bu derece ehemmiyet verilmesini bir teveccüh addeder ve teşekkür eyleriz.

 

 *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikasının bu kısımının konusu ile alâkalı değil!

Fakat “Donanma Gedikli Zâbit” sınıfından söz etmiş iken

Gedikli Zâbit” sınıfının Kara (Berrî) Ordumuzda teşkili hakkında da bir çift söz edelim.

Kara (Berrî) Ordumuzda ise "Gedikli Zâbit" sınıfı “Tayyare Gedikli Zâbit” isimi ile

Aşağıda gördüğünüz şu kânun ile ilk defâ olmak üzere 1917 senesinde teşkil edildi.

Uyduruk, düzmece ve yalanlar ile dolu ısmarlama askerî târihimizde

Bugüne kadar beyaz subaylarımızın hiç söz etmediği aşağıdaki şu bilgileri de

İlk defâ olmak üzere siz kıymetli okuyanlar

Bugün, burada Eski Tüfek’den öğreniyorsunuz…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıda gördüğünüz kânunda iki hususa lutfen dikkat buyurun!

Birinci husus şudur;

Bu kânunun isiminde “gedikli” olarak tesmiye edilen asker sınıfının

Gedikli zâbit” olduğu kânun metininde sarahaten izhar edilmiş.

İkinci husus da şudur;

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfını da “neferât (er)” tâbirine dâhil etmişler,

Ki doğrusu da budur.

Çünkü;

Burada gördüğünüz “Küçük zâbitlik” aslında "Mükellef er (nefer)” sınıfına dâhil olan

Ve dahi

 1951 senesinden beri bugün bize hâlâ “astsubay” olarak yutdurulan “köle” asker sınıfının ta kendisidir.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

18 Ekim 1923 Perşembe günü meclis, askerî mektebler talebesinin maaşına zam yapmak için toplandı.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

357 sayılı kânun ile Bahriye Gemici ve Makineci Çırak Mektebleri talebelerinin maaşına zam yapıldı.

25 Mayıs 1923 Cuma günü bu kânun teklifini TBMM’ye arz eden Müdafaâi Milliye Vekili Kâzım,

Bahriye Gemici ve Makineci Çırak Mektebleri talebelerinin “doğrudan doğruya zâbit” sınıfına dâhil olduğunu tasdik etdi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

28 Ekim 1923 Pazar günü TBMM tekrar içtima eyledi.

Kabul etdiği Berrî, Bahrî, Havâî ve Jandarma Erkân Umerâ ve Zâbitân ile Me’mûrîn ve Mensûbîn-i Askeriyye Ma’âşât ve Tahsisât-ı Fevka’l-Ȃdeleri Hakkında Kânun isimli 360 sayılı kânun ile;

Erkân, umerâ ve zâbitâna fevkalâde tahsisât ve maaşât verildi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat TBMM, bu kânunda “bahriye gedikli zâbit” sınıfını unutmuş idi.

 

 *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

24 Mayıs 1924 Cumartesi günü içtima eyleyen TBMM,

Bahriye gedikli zâbit” sınıfına fevkalâde tahsisât ve maaşât vermek için 508 Sayılı Kânunu kabul etdi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu içtimada söz alan Zonguldak Mebusu Tunalı Hilmi Bey,

Fevkalâde tahsisât ve maaşât verilmeyen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında bakınız, neler söyledi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

TUNALI HİLMİ BEY (Zonguldak) — Efendim, şu Gedikli Zabitanı Kanununu çıkaralım.

Yazıktır bu kahramanlara!

 

REİS — Çıkaracağız efendim. Fakat bu saatte çıkarmak imkânı yoktur. Efendim, akşama on dakika kaldı onun için celseyi tatil edeceğim. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

TUNALI HİLMİ BEY (Zonguldak) — Bir kere de Meclis iftarını burada yapıversin. Asıl hayır budur.

 

REİS — Efendim, bu gece saat dokuzda içtima etmek üzere celseyi tatil ediyorum.

11 — Bahriyedeki Gedikli Zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Başvekâletten mevrut (1/499) numaralı kanun lâyihası ve Muvazenei Maliye Encümeni mazbatası:

 

REİS — Müzakeresine başlıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti

Başvekâlet

Kalemi Mahsus Müdiriyeti

Adet : 20.4.1340

Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine

Bahriyedeki gedikli zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâleti Celilesince tanzim olunup, İcra Vekilleri Heyetinin 20.4.1340 tarihli içtimaında ledettezekkür Meclisi Âliye arzı karargir olan kanun ve esbabı mucibe lâyihaları muktezasını ifasına müsadei devletlerinin şayan buyurulması ricasiyle rapten takdim kılınmıştır efendim.

 Başvekil

 İsmet (İNÖNÜ)

Esbabı Mucibe Lâyihası

Bu defa intişar eden 22 Teşrinievel 1339 tarihli (360 sayılı kanun. IRBIK) erkân, ümera ve zabitan maaşatı hakkındaki kanunda muhassesatları mensubini askeriye meyanında gösterilmiş olan gedikli zabitanı, mensubini askeriyeden (İsmet Bey yalan söylüyor. Gedikli zabitanlar, 360 sayılı kanunda yok.) olmayıp doğrudan doğruya gedikli zabitanın (Fakat bu eksikliği fark etdiler ve 508 ile gedikli zabiti ilave etdiler. IRBIK) menşelerine esas olan ve 21 Kânunusani 1331 tarihli (09 Şubat 1916) nizamname mucibince teşkil olunan çırak mektepleriyle  ihtisas kurslarının bermucibi program safahatı tedrisiyelerini itmam ve donanmada muayyen bir müddet bilfiil hizmeti askeriyelerini ikmal ettikten sonra imtihan neticesinde ispatı ehliyet edenler gedikli zabit unvanını haiz olmak üzere üçüncü sınıf gedikli zabiti nasbolunurlar. Halen mevcut olup üçüncü sınıf ve mafevk rütbeleri haiz bulunan gediklilere 24 Şubat 1330 tarihli kanunun beşinci maddesi mucibince Gedikli zabiti unvanı verildiği gibi yirminci maddesi mucibince namzetliklerinden itibaren on yedi seneyi ikmal edenlere zabitan misillü Askerî Tekaüt ve İstifa Kanununa tabaan hakkı tekaüt ve yirmi üçüncü maddesine tevfikan da hizmeti muvazzafai askeriyelerinin hitamından yedi sene sonra hakkı istifa verilmekte ve yirmi ikinci maddesi mucibince de elli iki yaşını ikmal edenler tahdidi sinne tabi tutulmaktadırlar.

Merasim ve teşrifatı askeriyede ise kanunu mezkûrun beşinci maddesi mucibince birinci sınıf gedikliler mühendis, yani mülâzımısaninin mafevki ve mülâzımın maddunudurlar. Vazife itibariyle sefaindeki zabitan misillu mesuliyet deruhte etmeleri ve kanunu mezkûrun yirmi altıncı maddesinde mevcut cetvel mucibince de maaşat ve tahsisatlarının gayesi sabıkına nazaran kıdemli yüzbaşı ile binbaşı arasında bulunması gediklilerin zabit sınıfına ithallerini zarurî kılmış olduğundan gedikli zabıtan hakkında vaziyeti sabıkına kıyasen tertip edilen maaş ve tahsisatı fevkalâdelerine ait lâyihai kanuniye arz ve takdim olunmuştur. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Türkiye

Büyük Millet Meclisi

Muvazenei Maliye Encümeni

57

15.4.1340

Muvazenei Maliye Encümeni Mazbatası

Bahriyedeki gedikli zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâletince tanzim edilip, Başvekâlet tarafından Meclisi Âliye takdim ve Encümenimize havale buyurulan lâyihai kanuniye mütalâa ve müzakere olundu. Gedikli zâbitân doğrudan doğruya zabitan sınıfına mensup bulundukları halde bunlar 22 Teşrinievvel 1339 tarihli kanun ile zabitana yapılan zemaimden istifade etmemiş olduklarından teklif olunan lâyihai kanuniye Encümenimizce de kabul edilerek Heyeti Umumi reye arz olunmuştur. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

TBMM’de o gün şöyle bir müzâkere cereyân eyledi.

Bahriye gedikli zâbitliği hakkında kimin ne dediğine siz karar verin gayrı…

REİS — Söz isteyen var mı efendim? 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MUHTAR BEY (Trabzon) — Efendim, merbut cetvelde filhakika maaş ve tahsisatlar gösterilmiştir ve bunlar kabul edilecektir zannındayım. Yalnız ciheti askeriye ile bunlar arasındaki maaşı asliler nispeti fazladır. Yani bunların maaşı aslileri, ciheti askeriyede mevcut olan zabitanın maaşı aslilerinden fazladır. Aslolan maaşı aslidir. Onun için bunun da ciheti askeriyenin muadili olan maaşı asliler gibi tadilini istirham ederim. Yarın İnşallah muvazene hâsıl olur da kambiyo düzelecek olursa, tahsisatı fevkalâde kalktığı vakit bunların arasında bir nispetsizlik hâsıl olacaktır. Onun için arz ettiğim gibi, bunların maaşı aslilerinin ciheti askeriye ile bir olmasını ve bu suretle tadilini rica ediyorum. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MAZHAR MÜFİT BEY (Denizli) — Efendim, gedikli zabitan içerisinde sanatkâr vardır. Binaenaleyh elbette maaşları fazla olacaktır. Bunlara harp zabitanına kıyas olunarak muadil maaş verilmemiştir. İşlerinde senelerden beri sanatkâr olarak yetişen birçok kimseler vardır. Binaenaleyh Muhtar Beyin mütalâası varit değildir. Aynen kabulünü rica ederim.

REİS — Efendim, Muhtar Bey, tadilname vermemiştir. Maddeyi aynen reyinize koyuyorum. Maddeyi aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar... Aksini reye koyuyorum; kabul etmeyenler lütfen ellerini kaldırsınlar...

Kabul edildi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1924 senesine ait 523 sayılı Bütçe Kânununun TBMM’deki müzâkeresinden öğreniyoruz ki,

20 Ocak 1924 Pazar günü itibârı ile T.C. Bahriyemizde;

27 adet birinci sınıf,

56 adet ikinci sınıf,

60 adet üçüncü sınıf gedikli zâbitân var.

1924—523_İ_10, 20.11.1340 Perşembe; 1340 Bahriye Bütcesi; Zabitan, gedikli, memurini askeriye ve efrat maaşatı: Bahrî, berrî, havaî ve jandarma erkân, ümera ve zabıtanı ile mensubini askeriye maaş ve tahsisatına dair olan 22 Teşrinievvel 1339 tarihli Kanuna müzeyyel olarak Meclisi Âlice kabul ve tasdik buyurulan ve 24 Mayıs 1340 tarihli Ceridei Resmiye ile neşredildiği için işbu tarihten muteber addedilen 22 Nisan 1340 tarihli Kanun mucibince gedikli zabitanı maaş ve tahsisatı fevkalâdelerinin tezyit edilmesi hasebiyle bütçede mevzu 20 adet birinci, 56 adet ikinci ve 60 adet üçüncü sınıf gedikli zabitanının şehri Mayıstan sekiz günlük farkı maaş ve tahsisatları münhaltı vakıadan tesviye edildiğinden yalnız dokuz aylık istihkaklarının temini için 10 782 lira talep olunmuştur.

Koskocaman T.C. Bahriyesi, 141 adet bahriye gedikli zâbite tahammül edememiş!

Yazıklar olsun be!..

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 1913 senesinde “Bahriye Gedikli” sınıfı teşkil edilmiş,

1914 senesinde “Bahriye Gedikli Zâbit” sınıfı geçici (muvakkat) olarak teşkil edilmiş,

1915 senesinde de “Bahriye Gedikli Zâbit” sınıfı muvazzaf (daimî) olarak teşkil edilmiş idi.

Evvelâ Osmanlı Devletinin Bahriyesi

Akabinde de T.C. Devletinin Bahriyesi,

1913 senesinden 1927 senesine kadar geçen 14 sene içinde gedikli zâbitânı tepe tepe kullandı.

Birinci Cihân Harbinden sonra tıpkı İngiliz Bahriyesinin kendi gedikli zâbitânına yapdığı gibi

Bizim Türk Bahriyemiz de kendi gedikli zâbitânına hâinlik yapdı…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Takvim yapraklarından 1927 rakamının döküldüğü günlerde,

Bahriye gedikli zâbit sınıfına ilk neşderi vurdular;

  • Müdafâi Milliye Vekili Recep Beyin tertip etdiği,
  • Adâlet, Bahriye ve Hâriciye Vekillerinin imzâlamadığı

 Ve dahi

  • Baş vekil İsmet (İNÖNÜ)’in meclise arz etdiği kânun ile “gedikli küçük zâbit” sınıfını keşfetdiler…

 

1001 Sayılı bu Kânun ile;

Bahriye gedikli zâbiti yetiştirmek amacıyla,

1915 senesinde Muin-i zafer korvetinde açılan Makine Gedikli Okulu

Ve dahi

1916 senesinde İclâliye korvetinde açılan Güverte Gedikli Okulunun kapısına kilit vurdular. Gene bu kanun ile ilk defa olmak üzere tertip edilen gedikli küçük zabitliğe kaynak olarak Gedikli Küçük Zâbit Hazırlama Mektepleri kurdular. İşde bu okular, bugünkü Astsubay Sınıf Okulları’nın babasıdır.

1001 sayılı bu kânun ile aynı zamânda şunları da yapdılar;

Bahriye efrâdının “küçük zabitliğe” terfi etmesini gizlice yasakladılar,

  • Küçük zâbitlerin de “gedikli zâbitliğe” terfi etmelerini gizlice yasakladılar.
  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfını da fiilen feshetdiler.

 Ve böylece

  • Bahriye zâbiti” ile “bahriye efrâdı (er)” ile arasına “ortada sandık” bir sınıf olarak “bahriye gedikli küçük zâbit” sınıfını sokuşdurdular.
  • Bahriye zâbitânımızın kendi yapmak isdemediği işleri

  Ve

  • Erimizin yapamayacağını bildikleri işleri “gedikli küçük zâbit” ismini verdikleri bu köle askerlerin sırtına yıkdılar.

Ve böylece beyaz zâbitân heyetimiz;

Bahriyemizi kendileri için “ellerinde göt gezdirecekleri dikensiz bir gül bahçesi” hâline getirdiler!..

 

  *  *  *  *  * 

 

T.C Ordumuz; bahriye gedikli zâbitine 1927 senesinde bir güzellik daha yapdı.

Ordumuzdaki zâbit vekili (asteğmen) hâricinde kalan bütün askerleri, “efrâd” (er) sınıfına tenzil etdiler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kıymetli asubay meslekdaşlarım;

Beğensek de beğenmesek de

T.C. Ordusu için en doğru ve aynı zamânda uluslararası hukuka en uygun asker teşkilâtı da böyledir.

Bugün Amerikan Ordusunda acap niye sâdece iki sınıf asker var zannediyorsunuz?

Bugün ordumuzda “subay ve er” olmak üzere “iki sınıf asker” olmasından en çok korkanlar,

Ellerinde göt gezdiren beyaz subaylarımızdır, unutmayasınız!.. 

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1001 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde ilk neşder atılan bahriye gedikli zâbitliği,

Ameliyât masasında can çekişiyor idi. Geriye de sâdece fişini çekmek kalmış idi.

Bahriye gedikli zâbitliği uzun süre can çekişmedi…

İki sene sonra, 1929 senesinde gene;

Baş vekil İsmet

Ve dahi

Müdafâi Milliye Vekili Recep Beyin tertip etdiği 1492 sayılı kânun ile

Bahriye gedikli zâbit sınıfının fişini çekdiler.

Bahriye gedikli zâbit sınıfının tasfiye edilmesi için hazırladığı kânun teklifinde,

Baş vekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bahriye gedikli zâbit sınıfının tasfiye edilmesi için hazırladığı “esbâb-ı mucibe”de ise

Baş vekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

Deniz gedikli küçük zabit maaş kanunu lâyihasının esbabı mucibesi

1—Sefaini harbiyemizde bir çok pek karışık ve güç fennî vazifeleri deruhte eden gedikli küçük zâbitânın en asrî bir şekilde ve en mükemmel esaslara müstenit olarak yetiştirilmesine sarfı gayret olunmakla beraber bu sınıf mensubiyni kâfi derecede terfih edilmezse şaraiti lâzimeyi haiz talip bulmak imkânsızdır.

Esbâbı maruzaya binaen donanmanın unsuru hayatiyesini teşkil eden gedikli küçük zâbitânın maruz kaldıkları külfet nisbetinde ve vüsa'ti mâliyemiz derecesinde refahları temin edilmek üzere diğer mileli bahriyenin kabul ettiği esaslar Büyük Erkânıharbiye Reisliğince tetkik buyrularak maksatsız görülen gedikli zâbitân yerine kara ordusundaki gedikli küçük zâbitân gibi gedikli çavuş, gedikli baş çavuş muavini, gedikli baş çavuş ve bu rütbelere ilâveten Alman bahriyesinde olduğu vech üzre bir baş gediklilik rütbesi ihdas olunmuş ve bu suretle deniz zâbitân heyeti ile deniz gedikli küçük zâbitânı arasında sarih bir hattı fasıl çizilmiş ve işbu kânun yalnız deniz ve hava kuvvetlerimizin muvaffakiyetlerine birinci derecede âmil olan ve yetiştirilmeleri uzun bir zamana mütevakkıf bulunan güverte, uçuş, fen, ihtisas ve makinist gedikli küçük zâbitânına şâmil olması esâsı kabul olunmuştur.

 

Bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz 1492 sayılı bir kânun ile 1929 senesinde “üç guş” birden vurdu;

 1. Bahriye’de “zâbit” sınıfına dâhil olan “gedikli zâbitliği” lağvetdiler,

2. “Gedikli zâbit” sınıfına geçiş için “ara ve geçici bir kademe” olarak teşkil edilen “mükellef küçük zâbitin” dikey terfi ederek “muvazzaf gedikli zâbit” sınıfına terfi hakkını gasp etdiler,

3. En büyük kalleşliği de şu konuda yapdılar. Bahriye küçük zâbitliği 1913 senesinde, “mükellef asker” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilmiş idi. Bu cümleden olmak üzere küçük zâbitân

 a. Bahriyede 5 sene “mükellef askerlik” yapacak;

 b. 5 senelik “mükellef askerlik” hizmetinin sonunda devâm etmek isder ise şâyet sırası ile “küçük zâbitliğe” ve “gedikli zâbitliğe” terfi edip emekli olma hakkını elde edecekler,

 c. Askerliğe devâm etmek isdemezler ise şâyet terhis edilecekler idi.

Fakat

Mükellef zâbit” sınıfına dâhil olan “küçük zâbit” sınıfını bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz, 1492 sayılı kânun ile sinsi bir şekilde “muvazzaf er” sınıfına tahvil etdiler. Ve tıpkı bahriye zâbitleri gibi “mecbûrî hizmete” mahkûm edildiler.

Ve böylece;

Çavuş” rütbesi ile göreve başlayan,

20 sene, 30 sene “çavuş” rütbesi ile aynı görevi yapan

Ve dahi

Bu hizmetinin sonunda da gene “çavuş” rütbesi ile emekli edilen “muvazzaf köle” asker sınıfı ortaya çıkdı…

Bahriye zâbitân heyetimiz, üç-beş senelik “muvazzaf zâbitlik” hizmetinin sonunda;

  • Gemi Komutanı,
  • Donanma Komutanı,
  • Deniz Kuvvetleri Komutanı,

         Ve hattâ

  • Fahri Sabit KORUTÜRK’ün olduğu gibi Cumhurbaşkanı bile olur iken,

Bahriye küçük zâbitân heyetimiz ise;

Karesi mebusu Ali Galip Efendinin teşbihi ile "bizim hânelerdeki kethüda kadınlar gibi"

Muvazzaf astsubay” sıfatı ile çalışdığı gemi güvertesinde “karın tokluğuna” ömür boyu “volta atmaya” mahkûm edildi.

Kara Kuvvetleri Komutanı iken,

2014 senesinde Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu talebelerine Hulusi AKAR’ın tavsiye etdiği gibi bahriye küçük zâbitânı;

Artık emekli olasıya kadar “aynı yerde otlayacak” idi!

Ve durum bugün gerçekden de öyledir. NATO üyesi devletlerin savaş gemilerinde “er”in yapdığı görevleri,

Bizim savaş gemilerimizde bugün hâlâ “muvazzaf astsubay” denilen köle askerler yapar.

Muvazzaf astsubay” denilen köle askerler;

Subaylarımızın yapdığı her işi yapar!

Subaylarımızın yapamadığı  ve yapmak isdemediği her işi de yapar.

Bahriye erâtının tâlim-taâllümü, donu-fanilası, boku-püsürü

Ve hattâ

Subaylarımızın gemide sıçdığı helânın temizliğini bile “muvazzaf astsubay” dedikleri “köle askerler” yapar/yapdırır.

Bahriye subaylarımıza ise geriye yapacak sâdece bir şey kalır;

Gemi güvertesine çıkıp ellerinde öte beri göt gezdirmek!..

Mükellef erin” yapması gereken görevleri bizim bahriyemizde “muvazzaf astsubay” dedikleri “köle askerler” yapar.

Muvazzaf astsubay” dedikleri böylesi rezil ve kepâze bir “köle asker sınıfı” da sâdece bizim Deniz Kuvvetlerimizde vardır.

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen bu “muvazzaf köle” asker sınıfı, Deniz Kuvvetlerimizde bugünkü “muvazzaf astsubaylığın” ta kendisidir.

1492 sayılı kânun ile 1929 senesinde yapdıkları bu kalleşlikler ile bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz, “bahriye küçük zâbitliğini” aslında 24 sene sonra 1890 “Donanma Gedikli sınıfı” koşullarına tenzil etdiler.

Bahriyeli kurnaz zâbitân heyetimizin,

Bahriye küçük zâbitân heyetine 1929 senesinde yutdurduğu bu yemsiz zoka

Ordumuza ve kendisini "astsubay" zanneden meslekdaşlarıma hayırlı ve kademli olsun!..

 

  *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Tertip etdikleri çifte kânunlar ile Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları;

İhtiyât zâbitleri” ve “ihtiyât askerî memurların” hepsini “muvazzaf zâbitliğe” nakil etdiler.

Fakat sıra “gedikli zâbit” dedikleri cüzzamlı askerlere gelince;

1929 senesinde “gedikli küçük zâbitliğe” ve “başgedikliliğe” tenzil etdiler,

1950 senesinde “gedikli erbaşlığa” tenzil etdiler

1951 senesinde de “uyduruk, köle ve ortada sandık” bir asker sınıfı olan “astsubaylığa” tenzil edildiler.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Muvakkat Madde — A — Halihazır Deniz ve Hava gedikli çavuşları, gedikli çavuşluğa, gedikli başçavuşları gedikli başçavuş muavinliğine ve gedikli namzetler gedikli başçavuşluğa naklolunurlar.

B — Deniz ve havada müstahdem birinci, ikinci, üçüncü sınıf gedikli zabitlerinden arzu edenler halihazır maaşlarile  başgedikliliğe  nakledilir.

 

  *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

TBMM, 11 Haziran 1934 Pazartesi günü içtima eyledi.

Başvekil İsmet (İNÖNÜ)

Ve dahi

Millî Müdafaâ Reis Vekili Kazım SEVÜKTEKİN meclisde bol bol laf salatası yapdı.

Yapdıkları laf salatasının konusu ise şu idi;

Bahriye gedikli zâbiti,

1683 sayılı Askerî ve Mülkî Tekâüt Kânununa tâbi midir, değil midir?Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Millî Müdafaa vekilliğinin 21699 numaralı ve 10 - V -1934 tarihli tezkeresi suretidir.

Roterdam’da inşa edilmiş olan birinci ve ikinci İnönü denizaltı gemilerimizin inşasında bulunmak üzere memuren mezkûr mahalle gönderilerek 16 Mart 1928 tarihinde avdet etmiş bulunan Samsun torpitosundan sınıf 2 gedikli zabiti Hilmi Hayri ve Marmara üssübahrî deniz K. emrinden Necmettin Ziya Efendilerin avdetlerinde beraberlerinde getirdikleri yabancı kadınlarla nikâhsız yaşamakta oldukları yapılan tahkikat neticesinde anlaşılmıştır.

1492 (8.6.1929.IRBIK) numaralı kanunun muvakkat maddesinin fıkralarına tevfikan;

  • Deniz gediklileri, gedikli küçük zabitliğe

  Ve

  • Gedikli zabitler, başgedikliliğe nakledilmişlerdir.

Başgedikliliğe nakli arzu etmeyen gedikli zabitlerinin tasfiye neticesine kadar (172 sayılı.IRBIK) 24 şubat 1330 tarihli gedikli zabitan kanunu ve (508, 578)  (578 olarak yazılan numara, 587 olmalı. IRBIK) numaralı kanunlar mucibince muamele görmeleri mezkûr 1492 numaralı hava ve deniz gedikli küçük zabitan kanununun 10 uncu muvakkat maddesinin C fıkrası iktizasından bulunmakta ve 24 şubat 1330 tarihli gedikli zabitan kanununun 20 inci maddesi ise, gedikli zabitlerinin tekaüt hususunda zabitan gibi Askerî Tekaüt Kanununa tâbi olacaklarını kaydeylemektedir.

1683 numaralı Askerî ve Mülkî Tekaüt Kanununun 12 nci maddesinde: (zabitlerle askerî ve mülkî memurlardan ecnebi kız ve kadınlarla evlenenler veya nikâhsız olarak yaşayanlar müstafi addolunurlar ve tekaüt hakkından mahrum edilirler. Bunlar istifa için kanunî müddeti doldurmamış iseler muayyen olan tazminatı verirler. Ecnebi memleketlere tahsil veya staj için veya memuriyetle gönderilmiş veya kendi hesabına gitmiş olanlardan bu harekette bulunanlar hakkında yukarıdaki fıkralarda gösterilen muamelenin tatbiki ile beraber orada bulundukları müddet zarfında aldıkları maaş ile Hükümetçe yapılan bilcümle masarif ve ayrıca cezaen bunun bir misli kendilerinden tahsil olunur. Bu suretle ordudan çıkarılanlar 1076 numaralı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânununun 23 üncü maddesi hükmüne tâbi tutularak yaşlarına göre Askerlik Mükellefiyeti Kânunu mucibince muamele görürler), yazılı olduğuna nazaran mezkûr maddede zâbit ve askerî memurlar kaydi sarahaten mevcut olup gedikli zâbit kaydı bulunmamaktadır.

Gedikli zabitleri ise, ne zabit ve ne de askerî memur değildirler ve ordudaki muadilleri gedikli küçük zabitlerdir.

Bunlar tasfiye neticesine kadar 1492 numaralı kanun mucibince 24 şubat 1330 tarihli Gedikli Kanunu hükümlerine tâbi gedikli zabitidirler. Kendileri için muvakkaten meri bulunan mezkûr kanunun 20 nci maddesi delâletile tekaüt hususunda zabitan gibi tekaüt kanununa tâbi olmaları icap etmektedir. Ancak 1683 numaralı Tekaüt Kânununun 12 nci maddesi münhasıran zâbit ve askerî memurları tasrih etmek üzere ecnebi kız ve kadınlarla evlenen veya nikâhsız yaşayanlar hakkında bazı ahkâm vazetmiş ve 24 - II - 1330 târihli Gedikli Zâbitan Kânununun mevkii meriyete vazı zamanında ise, 1 haziran 1930 tarihinde muteber olan 1683 numaralı Tekaüt Kânununun 12 nci maddesindeki yeni hüküm mevzubahs olmamış ve mezkûr maddede gedikli zâbiti ve gedikli küçük zâbit kaydinin sarahatle yazılı bulunmamış olmasına binaen vaziyetleri yukarıda arzedilen gedikli zâbitleri için mezkûr maddei kânuniyenin tatbikında tereddüt hâsıl olmuştur.

Hususatı salifeye nazaran gedikli küçük zâbitler hakkında tatbik edilemeyecek olan 1683 numaralı kânunun 12 nci maddesinin, 14 şubat 1330 tarihli kanunla muamele görmekte olan gedikli zâbitlerine şamil olup olmadığının Büyük Millet Meclisince tefsirine müsaade buyurulması maruzdur efendim. 

 

Millî Müdafaa encümeni mazbatası

 T. B. M. M.

Millî Müdafaa encümeni 7 -VI -1934

Karar No. 32

Esas No. 3/471

Yüksek Reisliğe

1683 sayılı kanunun 12 inci maddesinin 24 şubat 1330 sayılı kanunun hükümlerinin gedikli zabitlere de şamil olup olmadığının tefsiren tayini hakkında Millî Müdafaa vekâletinin tezkeresi suretinin gönderildiğine dair olup encümenimize havale edilen Başvekâletin 16 mayıs  tarihli ve 6/1528 sayılı tezkeresi Millî Müdafaa vekilliğinden gönderilen memur huzurunda encümenimizce okundu ve görüşüldü.

Deniz gedikli zabiti namı verilen ve üç sınıftan ibaret bulunan rütbeler ashabından 8 haziran 1929 tarihli 1492 numaralı kanun mucibince arzu edenlerin halihazır maaşlarile baş gedikliye nakilleri icra kılınacağı

ve

aynı kanunun muvakkat maddesinin (C) fıkrası veçhile nakli arzu etmeyenler veya haklarında mukabil rütbesi bulunmayanlar tasfiye neticesine kadar 24 şubat 1330 tarihli 172 numaralı Gedikli Zâbitân Kânunu ile maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri miktarını tesbit eden 508 ve 587 numaralı kanunlara tevfikan muamele göreceğini âmir bulunmasına

ve

Henüz tasfiye edilmeyen ve gedikli zâbit olarak kalmış olanların tekaüt muameleleri de 24 şubat 1330 tarihli ve 172 numaralı Bahriye Efrat ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitân Kânununun 20 inci maddesi veçhile zâbitân misillû icra edileceği sarahatine göre henüz tasfiye edilmeyen ve ecnebi kadınlarla nikâhlı veya nikâhsız yaşayan deniz gedikli zâbitânı haklarında 1683 numaralı Askerî ve Mülkî Tekaüt Kânununun 12 inci maddesi mucibince zâbitân gibi muamele icra edilmesine encümenimizce karar verilmiş

ve

tefsir fıkrası aşağıya yazılmıştır. Umumî Heyetin kabulüne arzedilmiştir.

 

Tefsir fıkrası;

 

Ecnebi kadınlarile nikâhlı veya nikâhsız beraber yaşayan henüz tasfiye olmayan deniz gedikli zabitanı hakkında 30 haziran 1930 tarih ve 1683 numaralı kanunun 12 nci maddesi hükmü tatbik olunur.

Hâlbuki 1914 seneli kânun, madde 20’de

Zâbit sınıfının olduğu gibi Bahriye gedikli zâbit sınıfının da

Hem Askerî Tekâüt Kânununa

Hem de Askerî Cezâ Kânununa tâbi olduğu sarahaten yazıyor idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

Velhâsılı kelâm;

11 Haziran 1934 Pazartesi günü TBMM’de laf isrâfı yapan

  • Başvekil İsmet (İNÖNÜ)

  Ve dahi

  • Millî Müdafaâ Reis Vekili, tekâüd zabit ve İngiliz çaşıtı Kazım SEVÜKTEKİN

O gün meclisde osdurup osdurup ipe laf dizdiler.

Fakat her ikisi de hâinlik etdiler

Ve dahi

Gedikli zâbit tâbirini 1930 sene ve 1632 sayılı Askerî Cezâ Kânununa ilave etmediler.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Ordumuzun beyaz subayları, bahriye gedikli zâbit sınıfını;

Evvelâ 1001 sayılı kânun ile 1927 senesinde,

Akabinde de 1492 sayılı kânun ile 1929 senesinde lağvetdiler.

Bu târihe kadar çıkartılan kânunlarda “gedikli zâbit” tâbirini de “gedikli küçük zâbit” olarak değişdirdiler. Gedikli zâbit sınıfının yerine teşkil edilen ve “er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbit” sınıfına geçmek isdemeyen deniz ve hava sınıfı karacı gedikli zâbitân, emekli olasıya kadar “gedikli zâbit” sınıfında kaldı.

Devletimiz “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını,

1950 senesinde kabul edilen 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununa ilâve etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK2 sene olan harp okulu eğitim süresinin;

Önce 3, bilahire 4 seneye yükseltilmesiyle birlikte,

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları

Hiç vakit kaybetmeden 1975 senesinde bir intibak kânunu çıkartdı.

Harbiyelilerimiz henüz okullarından mezun dahi olmadan, intibakları ceplerinde idi.

Bunu kendileri için kâfi görmeyen beyaz subaylarımız;

Ölmüş ve emekli olanlar da dâhil olmak üzere 2 ve 3 senelik harp okulu mezunu subayları,

Oturdukları yerde 4 sene harp okulu eğitimi almış kabul etdiler.

Sanki harb kazanmış gibi bu subaylarımıza;

  • Evvelâ “intibak mükafaâtı” niyetine birer derece verildi,
  • Akabinde de göreve sanki 8’inci dereceden başlamış gibi maaşları yükseltildi.

Böylece, harp okulunda 2 ve 3 sene eğitim alan subaylarımız;

Götlerinin üsdünde oturdukları yerde bir anda 3 sene çalışmış gibi kabul edildi

Ve dahi 1 derece maaş terfisi ile ödüllendirildi.

 

Fakat sıra astsubay dedikleri köle askerlere gelince

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları

Bir cümlelik bir kânun çıkartmak için tam 49 sene beklediler…

Bildiğiniz üzere, “astsubay” denilen uyduruk asker sınıfı,

5802 sayılı kânun ile 1951 senesinde teşkil edildi.

Ve bu târihde “gedikli erbaş” denilen askerler, bir günde “astsubay” sınıfına terfi(!) etdiler.

Gedikli erbaşlar, Askerî Cezâ Kânununa göre “erbaş” muamelesine tâbi idi. Ve bu askerlere “rütbenin geri alınması cezâsı” verilebiliyor idi.

2000 senesine kadar görev yapan

  • 37 Millî Savunma Bakanı

  Ve dahi

  • 17 Genelkurmay Başkanı

Bu kânundaki “gedikli erbaş” tâbirini “astsubay” olacak şekilde bir kelimelik bir değişiklik yapmadılar.

1951 senesinden 2000 senesine kadar geçen 49 sene boyunca,

Astsubay” dedikleri köle askerlere;

  • Erbaş” muamelesi yapdılar

   Ve dahi

  • Rütbenin geri alınması cezâsı” verdiler.

Bir başka ifâde ile “astsubayları” tam 49 sene boyunca “rütbenin geri alınması cezâsı” ile terbiye etdiler.

 

İşde,

Astsubay” dedikleri köle askerlere bu yapdığının aynısını,

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları, “gedikli subaylara” da yapdılar.

1914 senesinde padişahımızın teşkil etdiği, “gedikli zâbit” tâbirini,

1935 senesinde de ATATÜRK’ün tebdil etdiği “gedikli subay” tâbirini,

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanlarımız;

16 Haziran 1927 târih ve 1076 sayılı İhtiyat Zâbiti ve Askerî Memurlar Kânununa ilâve etmediler,

16 Haziran 1930 târih ve1632 sayılı Askerî Cezâ Kânununa ilâve etmediler,

30 Haziran 1930 târih ve 1683 numaralı Askerî ve Mülkî Tekaüt Kânununa ilâve etmediler.

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanlarımızın bu maksatlı davranışlarından dolayı

Hem emeklilik işlemlerinde

Hem de askerî cezâ işlemlerinde çok sayıda gedikli zâbite 50 sene boyunca

Er,

Erbaş,

Gedikli erbaş,

Küçük zâbit,

Gedikli küçük zâbit

Ya da

Astsubay muamelesi yapdılar.

Halbuki “gedikli zâbitlik”, bu asker sınıflarından hiçbirisine dâhil değil idi.

 

  *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Osmanlı Devleti 1914 Bahriye Gedikli Sınıfını, “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil etmiş idi.

Osmanlı Devleti, 1923 senesinde hukûken yıkıldı ve yerine T.C. Devleti teşkil edildi.

Yukarıda gördüğünüz 199 sayılı tefsir aslında,

1914 senesinde padişahın “zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil etdiği bahriye gedikli zâbit sınıfını

T.C. Devletinin, ordumuzun meşrû bir “zâbit” sınıfı olarak tasdik ve tescil etdiğinin mutlak belgesidir.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1935 senesine vâsıl olduğumuzda

Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK,

Osmanlı Devletinden tevarüs eden Osmanlıca “zâbit” kelimesini “subay” olarak tebdil etdi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Gene ATATÜRK’ün bizzat türetdiği “Asubay” kelimesinin başına gelenleri de

23 Aralık 2017 Cumartesi günü neşretdiğimiz

Çünkü Asubay isimli makâlemizden tafsilâtlı olarak öğrenebilirsiniz.

 

 *  *  *  *  * 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

1935 senesinin Türkiye Cumhuriyeti Ordusunda,

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen deniz askerleri “mükellef” asker idiler.

Kaynak: 2851 sayılı kânunun Komisyon Raporu.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Fakat

Bu seneden sonra tertip etdikleri elvan türlü tuzak kânunlar ile şerefsiz subaylarımız,

Mükellef” asker olan “küçük zâbit” sınıfını sinsice “muvazzaf” asker sınıfına “tahvil” etdiler.

  

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1941 senesine vâsıl olduğumuz günlerde ordumuz;

Sayısı bir elin parmakları kadar kalan gedikli subaylara

Gedikli erbaşlardan bile daha az maaş veriyor idi.

Bitmez tükenmez bir kin ve nefret ile gedikli subaylara yüklenen Genelkurmay Başkanları

Azrail olsalar, sürüm sürüm süründürdükleri bu gedikli subaylarının canını alacaklar idi.

Gedikli subayların hiç olmazsa gedikli erbaşların aldığı kadar maaş alabilmesi için

Başvekil Dr. Refik SAYDAM, 1941 senesinde TBMM’ye bir kânun teklifi arz etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu kânun teklifinde Başvekil Dr. Refik SAYDAM, şöyle dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Esbabı Mucibe

Evvelce Deniz ordusunda Deniz gedikli subaylığı teşkilâtı mevcut idi. Görülen lüzum üzerine 1492 sayılı kanunla bu sınıfın yerine gedikli erbaş sınıfı ikame ve gedikli subaylığı teşkilâtı ilga edilmişti. Bu kanuna nazaran gedikli subaylardan arzu edenler hizmet müddetlerine göre erbaş sınıfına nakledilmiş ve naklini arzu etmeyenlerle erbaş sınıflarında mukabil rütbesi bulunmıyanların tasfiye edilmeleri takarrür etmiş ve tasfiyelerine kadar 24 şubat 1330 tarihli Gedikli zabitan kanunu ve 508, 587 sayılı kanunlar mucibince haklarında malî ve idarî muamele yapılagelmekte bulunmuştu.

Talim ve terbiyeye ve Donanmanın harp kifayetine halel gelmemesi için gedikli subayların 3 seneye taksimen ve gedikli erbaşların yetişmelerile mütevazin olarak tasfiyeleri ve bu işin 1940 senesine kadar bitirilmesi Genelkurmayca arzu edilmiş ise de gedikli erbaş personal kadrosunun tamamlanamaması, Donanmanın kifayeti harbiyesinin tezelzüle uğratılmaması gibi sebeplerle bu güne kadar tasfiye muamelesi ikmal edilememiş olduğu gibi ekserisi yabancı fabrika ve donanmalarda staj gösterilmek suretile yetiştirilmiş bulunan gedikli subayların yerlerine onlar kadar yetişmiş erbaşlar temin edilinceye kadar da vazifeden uzaklaştırılmaları kabil olamıyacaktır.

Bilhassa vaziyeti hazıra dolayısile tasfiye işinin müsait bir zamana taliki muvafık görülmekte ve bu personalın donanmanın silâh ve makine hizmetlerinde haiz bulundukları ehliyetle vazife ifalarına intizar edilmektedir.

Gedikli subaylar ayni zamanda gedikli erbaşlara öğretmenlik ederek onların yetiştirilmelerini de temin etmektedirler.

Vücutlarından bu derece mühim istifadeler temin edilmesine rağmen bu sınıf mensupları tasfiyeye tâbi tutulmaları hasebile maaş kanunlarında nazarı dikkate alınmamalarından ve tasfiyelerinin de yapılamamasından dolayı emsallerine nisbetle mağdur bir vaziyete düşmüş bulunuyorlar. Kendilerinin yetiştirdiği ve kendilerinden daha az kıdemli gedikli erbaşların aldıkları aslî kırk ve zammile 120 lira maaşa mukabil son rütbeyi almış bulunan I.sınıf bir gedikli subay ancak 80 lira maaşla bir er tayin zammı alabilmektedir.

Vekâletimize bunların mağduriyetlerinin izalesi, terğip ve teşvikleri ve vazifelerine karşı merbutiyetlerinin arttırılması için kifayet Yüksek askerî şûraya arzedilmiş ve makamı müsarünileyhaca tetkik edilerek vaziyetlerinin tasfiye kararına bağlı kalınmak şartile ıslahı lüzumuna işaret buyurulmuştur.

Bu sebeple tasfiye esasları mahfuz kalmak ve tahakkuk ve saire hususatında yeni bir hak ihdas etmemek suretile (maaşa zam, işe son! IRBIK) emsallerile aralarındaki maaş farkının kısmen izalesi için ilişik kanun teklifi hazırlanmıştır.

Gedikli subayların hiç olmazsa gedikli erbaşların aldığı kadar maaşı alabilmesi için

Bütçe Encümeni Mazbatasına şunlar yazıldı; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yüksek Reisliğe

Deniz gedikli subaylarının tahsisatı fevkalâdelerine yapılacak zam hakkında Millî Müdafaa vekilliğince hazırlanıp Başvekâletin 19-IX-1941 tarih ve 6/4404 sayılı tezkeresile Yüksek Meclise sunulan kanun lâyihası Encümenimize havale buyurulmakla Millî Müdafaa vekâletinin salahiyetli memuru ve Maliye vekâleti namına Bütçe ve malî kontrol umum müdürü hazır oldukları halde tetkik ve müzakere olundu:

Evvelce deniz teşkilâtı meyanında bulunan Deniz gedikli subaylığı sınıfı 1492 sayılı Deniz ve hava gedikli küçük zabit kanunu ile ilga edilmiş ve aynı kanunun muvakkat maddesile bunlardan arzu edenlerin başgedikliliğe nakledebilecekleri ve nakli arzu etmeyenlerle mukabil rütbesi bulunmayanların tasfiyeye tâbi tutulacakları ve tasfiye neticesine kadar da 24 şubat 1330 tarihli Gedikli zabitan kanunu ile 508 ve 587 sayılı kanunlar mucibince istihkaklarının tesviye edileceği esası tesbit edilmiş ve ahiren kabul edilen 18 -1 -1940 tarih ve 3779 sayılı Gedikli erbaşların maaşlarının tevhit ve teadülüne dair olan kanunun ikinci muvakkat maddesinde de bu hüküm aynen tekrar edilmiştir.

1 Haziran 1929 tarihinde kabul edilmiş olan 1492 sayılı kanundan sonra on iki senelik bir zaman geçmiş olmasına rağmen donanmanın ihtiyacı sebebile bu sınıfın tasfiyesinde istical edilmemiş ve içinde bulunduğumuz bu fevkalâde devrede dahi bu tasfiyeye gidilemiyeceği gerek Hükümetin mucip sebeblerinden ve gerek alınan şifahî izahlardan anlaşılmıştır. Bu suretle daha bir müddet istihdamlarına zaruret olduğu anlaşılan bu sınıfın tasfiyeye tâbi bulunmaları yüzünden ihmal edilen maaş vaziyetlerinin ıslâhını temin maksadile bunların tahsisatı fevkalâdelerine ayda 30 liralık bir zam yapılması bu lâyiha ile teklif edilmiştir.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1949 senesinde TBMM’nin kabul etdiği 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununa

Gedikli” ve “gedikli subay” tâbiri ilave edildi.

Fakat emekli işlemlerinde bu “gedikli” ve “gedikli subay”lara

Subay” muamelesi mi yoksa “er” muamelesi mi yapıldı, bilen yok!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

Genelkurmay Başkanları ve kuyruğunu takdıkları Millî Savunma Bakanları,

Gedikli subayların burnunu sürtmeye karar vermişler idi bir kere…

Seyhan Milletvekili Sinan TEKELİOĞLU, 21 Kasım 1949 Pazartesi günü meclise bir soru önergesi verdi.

Ve dahi

Gedikli subayların içler acısı hâlinin ne olacağını dâir yedi suâl sordu…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   

  • Birinci sınıf deniz gedikli subaylarının miktarı nedir?
  • Kânunlarına göre en yüksek maaş dereceleri kaç liradır?
  • Hâlen en yüksek maaşı asli alanların maaşları kaçtır?
  • Bu parayı kaç seneden beri almaktadırlar?
  • Elde mevcut kânunlara göre Türkiye'de bu şekilde bir memur sınıfı var mıdır?
  • Bu mağdur sınıf mensuplarının terfi ve terfihleri için her hangi bir kânunun Meclise getirilmesini Bakanlık düşünmekte midir?
  • Düşünülüyorsa bu kânun ne zaman Meclise sevk edilecektir?

 

  Sinan TEKELİOĞLU’nun suâllerine,

  Samsun Milletvekili olan Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR şu cevâbı verdi… 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HÜSNÜ ÇAKIR (Samsun)Bugün orduda 74 gedikli subay vardır ve hepsi de birinci sınıftandır. Bunlar 1340 tarihinde çıkan bir kanun mucibince 30 lira asli maaş alırlarken, 1341 senesinde maaşları tutarına maktuan 30 ar lira da ücret ilâve edilmiştir. 1945 senesinde çıkan bir kanunla aslî maaşlarına beş lira zam edilerek 35 lira asli maaş karşılığı olan 250 liraya çıkarılmışlar ve verilen maktu 30 lira zamla beraber aldıkları 280 lirayı bulmuştur ki; bu da 40 lira asli maaşa yakın, bir hadde çıkmış demektir. Esasen bu sınıf lağvedilmiştir ve tasfiyeye tâbi tutulmakta bulunmuştur, (geçen sene hazırlanan Gedikli Erbaş Kanun tasarısındaki, (1950_5619_IRBIK) bu tasarı Askerî Şûradan da geçmiştir, bunlar için geçici bir madde konmuştur. Henüz Meclise gelmemiştir, bu tasarı Meclise gelip kanuniyet kesbedince bunların maaşlarının da baş gedikli derecesine çıkarılması derpiş edilmiştir.

Maruzâtım bundan ibarettir.

 

 *  *  *  *  * 

 

Verdiği cevâbında Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR’ın aslında

Osdurup osdurup ipe dizdiğini gören Sinan TEKELİOĞLU,

Şu çok çarpıcı sözlerini,

Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR’ın suratına şedit bir tokat gibi vurdu…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

SİNAN TEKELİOĞLU (Seyhan) — Sayın arkadaşlar; Türkiye ordusunda müstesna bir sınıf olan Gedikli Bahriye subayları vardır. Bunların mevcudu bugün 45’i geçmiyor. Bunlar vaktiyle yetmişi geçmişken bu defa tahdidi sinne uğrıyarak bu mevcuda düşmüşlerdir. Bu gedikli bahriye subayları vaktiyle, Devlet tarafından, ortaokul, veya lise tahsili görmüş gençlerin, çırak mektebine alarak, üç sene tahsil ve staj gördükten sonra gedikli subay unvanını almakta idiler. Kendilerine muhassas olan maaş 15 lira asli maaş olmak üzere 1300 tarihli kanunla verilmekte idi. O zaman 15 lira, altın para maaşı asli maaşa mukabil bugün 30 lira maaş almaktadırlar. 24 seneden beri de birinci sınıf maaşı olarak 30 lira üzerinden maaş almaktadırlar. Bilâhara 1944 tarihinde çıkan bir Kanunla, bunların maaşlarına beş lira daha zammedilerek 35 liraya çıkarılmıştır. Şimdi arkadaşlar, bunların mevcut kanunlara göre erbaş olmalarına imkân ve ihtimal yoktur. Çünkü bunlar zâbitan sınıfındandırlar. Zâbitan gibi tekaüde sevkedilmek hakkını o zaman dahi haizdirler. Yapılan teklif üzerinde bunların gedikli erbaş olmaları kendileri tarafından kabul edilmemiş zabit sınıfına girmiş olan bir sınıfı geri çevirerek erbaş sınıfına nakletmek mümkün olur mu? Vaktiyle Devlet tarafından yapılan bir kanunla verilmiş bir haktır.

Bunları gedikli erbaş yapmak kanuna aykırıdır (1929_1492 ile deniz ve hava gedikli zabitanının er sınıfında dahil olan gedikli küçük zabitliğe tenzil edilmesi de kanuna aykırı oluyor. IRBIK), hukuk kaidelerine de aykırıdır. Onun için Millî Savunma Bakanından rica ediyorum; 24 seneden beri bu maaşı almakta olan bu insanların maaşlarını 50 liraya çıkararak, zaten bunların ya bir veya iki seneleri kalmıştır, son olarak bu parayı alsınlar ondan sonra zaten tasfiyeye tâbi tutulacaklardır. Millî Savunma Bakanından bunu rica ediyorum bu suretle bu mağdur arkadaşların terfilerine sebep ve vesile olsunlar.

Yukarıda gördüğünüz bu konuşmalar lafda kaldı. Ordumuzun gedikli subayları sürünmeye devam etdiler…

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 Aşağıda gördüğünüz 5619 sayılı Erbaş Kânunu ile gedikli subaylar,

1950 senesinde er sınıfına dâhil olan “başgedikli” sınıfına geçmeye ikinci kere mecbur edildi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

GEÇİCİ MADDE 2. — Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan gedikli subaylardan istiyenler, hizmet sürelerine göre başgedikli sınıfına geçirilirler. Bu sınıfa geçmek istemeyenleri hakkında 24 Şubat 1330 tarihli Gedikli Zâbitan Kanunu ile 508 ve 587 sayılı Kanun hükümlerinin tatbikına devam olunur.

Böyle aşağılayıcı bir teklifi hangi gedikli subay kabul edebilir?

Sayısı 74 civârında olan bu gedikli subaylara, gedikli erbaşlardan bile daha az maaş verdiler.

Açlık ile terbiye edilen bu gedikli subaylar ne hazindir ki bir kez daha “gedikli erbaş” olmaya mecbur edildi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

1951 senesinde TBMM’nin kabul etdiği 5802 sayılı Astsubay Kânunu Geçici madde-3 ile

Gedikli subaylar, ne bahtsız askerler imiş ki;

Bu kez de uluslararası hukuka göre “er” sınıfına dâhil olan “astsubay” sınıfına tenzil edildi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Geçici Madde 3 — Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan gedikli subaylardan istiyenler hizmet sürelerine göre “astsubay sınıfına” geçirilirler.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Târih, geldi dayandı 27 Mayıs 1960 Cuma gününe...

İktidara geldiği 1950 senesinden beri Başbakan Adnan MENDERES’e

Kendisinin terfi etdirdiği Coniperestiş subayları gizliden gizliye darbe hazırlıyorlar idi.

Bu gizli darbe hazırlığı;

Tıpkı 2016 senesi Temmuz ayının 15’indeki mübarek bir Cuma günü zuhûr eylediği gibi,

1960 senesi Mayıs ayının 27’sinde, gene mübarek bir Cuma günü koku verdi…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

27 Mayıs darbesini ordu içindeki bir avuç küçük rütbeli subay tertiplemiş idi.

Yüksek rütbeli subayları ya ikna, ya hapis, ya da yurtdışına sürgün etmişler idi.

Darbeci subaylar, 1 saat içinde devletin önemli mevkiilerini hemen ele geçirdiler.

 

 

28 Mayıs 1960 Cumartesi günü saat 04;30’da darbe beyannâmesini

O dâvudî sesi ile radyoda okuyan Kara Piyâde Kurmay Albay Alpaslan TÜRKEŞ, şöyle dedi;

Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve İnsan Hakları Prensiplerine tamamıyla riayettir.

 28 Mayıs 1960 Cumartesi günü Türkiye’de hükûmetin manzara-i umumiyesi,

Maşşallah, Allah nazardan saklasın,

Sakın ha! Foto-şaka filân zannetmeyiniz!

İşde,

Tam da aşağıda gördüğünüz gibi;

Şu altısı bir yerde ve fakat dördü aynı kişi olan “berrî” üç orgeneralden müteşekkil idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yukarıda resimlerini gördüğünüz bu darbeci subaylarımız;

28 Mayıs 1960 Cumartesi günü sabahın seher vakinde T.C. Devletinin üzerine çöreklendiler.

Ve dahi

TBMM dâhil olmak üzere devletin bütün devâirini cebren ve hile ile işgal edip ele geçirdiler.

Cumhurbaşkanı ve başbakan sıfatına ilâve olarak

Kara Kuvvetleri Komutanlığından emekli “AgaCemal GÜRSEL aynı zamânda;

Millî Birlik Komitesi Başkanı ve TSK Komutanı makâmâtını da cebren ve hile ile şereflendiriyor(!) idi. 

 

 *  *  *  *  * 

 

Millî Birlik Komitesi ismi ile teşkil etdikleri hükûmet ile

Darbeci subaylarımızın ilk yapdığı şey, kendi istikbâllerini teminât altına alan şu kânunları çıkartmak oldu. 

 

  • Darbeye desdek veren subaylarımızı, tertip etdikleri Cumhuriyet Senatosu’na “tabii üye” yapdılar,
  • Darbeye karşı çıkan Albay Alpaslan TÜRKEŞ gibi azılı subayları da uzak memleketlerdeki konsolos, elçi vs. ballı maaşlı kızak görevlere tayin rüşveti ile gönderip susdurdular ve bu subaylardan böyle kurtuldular.
  • 40 Sayılı Kânun ile; Harp Akademilerindeki “kurmay adayı subayları”, eğitimlerini tamamlamadan “kurmaylığa” terfi etdirdiler.
  • 42 Sayılı Kânun ile; 27 Mayıs darbesine iştirâk eden yaklaşık dört bin darbeci subayı Ordudan tard etdiler. Köpek, köpeği ısırmazAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKderler idi! Fakat subay, subayı ısırdı... Ordudan tard edilen darbeci subaylar, emekli ikrâmiyelerini alamadıkları için EMİNSU isimli dernek kurdular. Tekâüd zâbit Cemal Aga’nın başında olduğu yeni hükûmete yapdıkları müthiş baskı neticesinde bu darbeci subaylara “çifte emekli ikrâmiyesi” ödemeye karar verdiler. Fakat devletin hazinesi tam takır, kuru bakır idi… Amerika devreye girdi. Darbeci subaylara ödeyecekleri “çifte emekli ikrâmiyesini”, Amerika’dan borç aldıkları 10 milyon dolar ile verebildiler. (https://belleten.gov.tr/tam-metin/2377/tur). Amerika’ya karşı darbe yapan EMİNSU’cu subaylar, Amerikan doları ile ödenen “çifte emekli ikrâmiyesini” cebe indirmekde hiç tereddüd etmediler.
  • 125 Sayılı Kânun ile; Ordudan tard etdikleri subaylarımıza, devlet mekteblerinde “öğretmenlik yapma hakkı” bahşetdiler.Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
  • 180 Sayılı Kânun ile; Kendilerine beleşinden ev inşâ etmek için kânun çıkartdılar. Ankara’da Yahya Kemâl Caddesi ve İstanbul’da Zincirlikuyu gibi arsanın altın kıymetinde olduğu semtlerde, hazineden iki simit fiyâtına “sözde satın aldıkları” arsaların üzerine “sözde kendi paraları ile” pırlanta kıymetinde "alyans mahalleleri" inşâ etdiler. (https://www.haber7.com/medya/haber/106110-27-mayistaki-alyanslara-ne-oldu)
  • 182 Sayılı Kânun ile; Teğmenden mareşale kadar her subayımıza, sanki kendi anaları doğurmuş gibi barışta ve savaşta birer “hizmet eri” hediye etdiler.
  • 205 Sayılı OYAK Kânunu ile; Subaylar kendilerinin ve yedi göbek sülâlesinin istikbâlini sonsuza kadar teminât altına aldılar.

 

Tabii bu saydıklarımız, bugüne kadar Eski Tüfek’in bulup bilebildikleri...

27 Mayıs’ı tertip eden Coniperestiş ve darbeci subaylarımızın;

Devlet kasasından yağma edip kendi ceplerine akdardığı bir de dodak uçuklatan “kayıt dışı” servetler var ki bunu ancak darbeci subaylarımızın bir kendileri, bir de Allah biliyor.

 

 *  *  *  *  * 

 

Amerika’dan besleme karanlık suratlı ve darbeci subaylarımızdan mürekkep Millî Birlik Komitesi;

  • Hem darbeci subaylarımızın
  • Hem de darbeye karşı geldiği için ordudan tard etdikleri subaylarımızın
  • Hem bu dünyâsını
  • Hem de ahiretini teminât altına aldıkdan sonra

Bu kez de yeni bir Anayasa hazırlamak için kolları sıvadı.

27 Mayıs’ı ganimete çevirmekde pek mâhir davranan darbeci subaylarımız,

Aynı zamânda şu kânunları da yapdılar;

  • 160 sayılı Devlet Personel Dairesi Kurulması Hakkında Kânun,
  • 211 Sayılı TSK İç Hizmetleri Kânunu,
  • 357 sayılı Askerî Hâkimler ve Savcılar Kânunu,
  • 657 sayılı Devlet Memurları Kânunu,
  • 926 Sayılı TSK Personel Kânunu,
  • 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kânunu.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

211 Sayılı TSK İç Hizmetleri Kânununa göre darbeci subaylarımız  T.C. Ordusunun askerlerini

1961 senesinde 6 sınıf hâlinde olmak üzere şöyle târif, tefrik ve tesmiye etdiler;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

Madde 3 – Askerler ve rütbeler:

  a) Askerler:

  1. Er: İhtiyaçları Devlet tarafından deruhte ve temin olunan rütbesiz askerdir.

  2. Erbaş: İhtiyaçları Devlet tarafından deruhte ve temin olunan onbaşı ve çavuş rütbelerini haiz askerdir.

Askerlik Kanununa göre mükellef bulundukları hizmetleri ifadan sonra hususi kanunlara tevfikan muayyen bir hizmet taahhüdü suretiyle Silahlı Kuvvetlerde vazife gören uzman ve uzatmalı çavuş ve onbaşılar da erbaş sayılır.

  3. Astsubay: Hususi kanununa göre Silahlı Kuvvetlere katılan astsubay çavuştan astsubay kıdemli başçavuşa kadar rütbeyi haiz olan askerdir.

  4. Askerî öğrenci: Subay, askerî memur veya astsubay yetiştirilmek üzere muhtelif okul ve üniversitelerde okuyan ve resmî bir kıyafet taşıyan öğrencilerdir.

  5. Askerî Memur: İdarî işlerde, fen ve sanat kollarında vazife gören ve kanuna göre subaylara muadil ve özel bir silsileye tabi bulunan askerdir.

  6. Subay: Hususi kanuna göre Silahlı Kuvvetlere intisabeden asteğmenden mareşala (Büyük amirale) kadar rütbeyi haiz olan askerdir.

211 sayılı darbe kânunun yukarıda gördüğünüz üçüncü maddesine dikkat ile bakar iseniz şâyet

1961 senesi itibârı ile T.C. Ordusunda “gedikli zâbit” asker sınıfının mevcut olmadığını görürsünüz!..

27 Mayıs darbeci subaylarının silahların gölgesinde tezgahladıkları 211 sayılı bu darbe kânununun

59  sene sonra bizlere bugün haykırdığı hakikât şudur;

1914 senesinde Bahriyemizde “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilen “gedikli zâbitlik” asker sınıfını,

27 Mayıs’ın darbeci subayları 1961 senesinde T.C. Ordusundan kazıya kazıya sildi ve imha etdi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

İkisi kurmay, üçü de hâkim sınıfından olmak üzere beş subayın görev aldığı heyet ile

1995 senesinde kendi başlarına buyruk verdikleri bir kararda Merâsim Sokağın soytarıları,

Yukarıda gördüğünüz 1914 seneli kânunun beşinci maddesinin anasını belledi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Böyle sapkın bir fetva veren rahmetli AYİM,

Gedikli zâbit sınıfına dâhil olduğu besbelli olan “küçük zâbitlere”, “er” muamelesi yapdı…

 

AYİM’in tasfiye edilmesinde en çok ahını ve bedduasını aldığı askerler, herhâlde küçük zâbitlerdir.

Bu kararı veren hâkim kılıklı soytarıların öbür dünyâda yatacak yerleri yokdur, haberleri olsun…

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Takvim yaprağı ikinci asırın üçüncü ayının yirmi ikinci gününü gösderir iken

Sessiz selensiz kabul etdiği 4551 sayılı şu kânun ile TBMM

1914 ve 1917 senelerinde kânun ile “subay” sınıfı olarak teşkil edilen “gedikli zâbit” sınıfını,

Gedikli” ismi ile cebren ve hukuksuz olarak “astsubay” sınıfına tenzil etdi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Bizim Donanmamız geçmiş târihde İngiliz tarafgirliğinin önemli bir kalesi idi…

Gedikli zâbitlerimizin rütbe işaretlerini bile İngilizlerden aşırdık!

Bugünde aslında değişen bir şey yokdur. Durum, ayniyle vâkidir…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kaynak: Bir Cumhuriyet Kurumu Yaratmak: Atatürk’ün Donanması, 1923-1939(1), Serhat GÜVENÇ-Dilek BARLAS.

   (1) Bu bölüm daha önce “Atatürk’s Navy: The Determinants of Turkish Navy Policy, 1923-1939 ”, Journal of Strategic Studies, C. XXVI, No:1, Mart 2003, s. 1-35’de basılmıştır. Makaleyi Türkçe’ye çeviren Derya Kömürcü ile bu derlemede yer almasına izin veren Journal of Strategic Studies dergisinin editör ve yayıncısına teşekkür ederiz.

   s.234: (…) Örneğin, Türk donanmasının durumunun değerlendirildiği 1924 yıllık raporunda Türkiye’deki İngiliz Büyükelçiliği şu sonuca varmıştır: “İngiltere açısından donanmanın güçten düşmesi arzu edilmez, çünkü donanma geleneksel olarak Türkiye’deki İngiliz tarafgirliğinin önemli bir kalesidir.”47. (47): PRO FO 371/10870 E3338/3338/44 (1 Haziran 1925)

 

 *  *  *  * * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1912-1914 seneleri arasında Osmanlı Bahriyesinde görev yapan İngiliz Amiral LİMPUS’un

Osmanlı devlet memurları hakkındaki şu çok çarpıcı tesbitini de

Yorumsuz olarak gönderiyorum, siz kıymetli okuyanlara…

Bir bakın hele!.. Bugünkü durum da aynen böyle değil mi?

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Cilt: 0, Sayı:13-14, Ocak 2008.

Amiral Limpus, görev süresi boyunca elinden geleni yapmaya çalıştı ve başarılı oldu. Osmanlı Donanmasındaki gelişim fark edilir düzeye geldi. Zaten göreve geldikden sonra, 11 Aralık 1913 tarihli Büyükelçi Mallet’e gönderdiği yazıdaki düşünceleri O’nun iyi niyetini açıkça göstermektedir.111

*111; Mallet’e gönderdiği yazıdaki söylemleri için Bkz. Rooney, a.g.m., s.20; Limpus’a göre İngiltere “fena halde hasta olan bir ulusun sağlının yeniden kazanmasına” yardım etmek zorundaydı. İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin çöküşünden hiçbir yarar elde edemeyeceklerin savundu. Limpus görevi süresince karşılaştığı zorluklardan bahsederken “doğu zihniyetinin yoğun şekilde muhafazakar olduğunu” ve spesifik değişimleri kabule istekli olmadığını belirtmekte; Türk memurların düşük ücret nedeniyle düşmanlaştırıldıklarını ve dolasıyla düşük moralle verimsiz hale geldiklerini ifade etmekteydi. (ÖZEL_KOCATÜRK, s.248).

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

emekliassubaylar.org mecrâsındaki “Büyütec” isimli köşesinde,

03 Ağustos 2011 Çarşamba neşretdiği makâlesinde kıymetli meslekdaşım Sayın Aydın KULAK;

  • Bahriye gedikli zâbit sınıfının” “kıdemli astsubaylığın” bir “uzantısı” olmadığını,
  • Aksine, “Bahriye gedikli zâbit sınıfının” “ayrı bir sınıf” olduğunu yazmış.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Fakat

Bu makâlemizde bizim ortaya koyduğumuz kânunlara bakdığımızda;

  • Sayın Aydın KULAK’ın bu tesbitinin doğru olmadığını,

  Ve dahi

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfının, döneminin tâbiri ile “bahriye küçük zâbit” sınıfının “devamı” ve “bir üst terfi aşaması” olduğunu görüyoruz.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Bahriye Gemici, Makinacı ve Muzıka Mektebleri Nizâmnâmelerini 2013 senesinde Deniz Kuvvetlerinden dilekce ile talep etdim. İsdediğim nizâmnâmeleri vermemek için kırk dereden su getirdiler.

Üst üsde üç dilekce gönderince kaçacak delikleri kalmadı.

Sonra dediler ki şu hesâba parasını yatır, nizâmnâmeleri gönderelim.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İsdedikleri parayı, hesâplarına havâle etdim. Yaklaşık bir hafta sonra büyük zarf geldi Deniz Kuvvetleri Komutanlığından. Heyecân ile zarfı açdım, bir de göreyim! Talep etdiğim nizâmnâmelerin hepsinin de Eski Türkce sûretlerini göndermişler.

Emekli asubay bir mensubu olduğum Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, benim eski Türkce bilmediğimi benden iyi biliyor.

Fakat bu hakikâti bildiği hâlde bana eski Türkce harflerle yazılmış belgeler gönderiyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı bu hareketin anlamı, kendi asubay mensubuna alenen küfür etmekdir.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bana vermediği bu nizâmnâmeleri,

Hiç tanımadığım hocalardan isdedim. Verdiler… Hem de büyük bir memnuniyet ile.

Ve bu hocalarımız şunu itirâf etdiler;

Bu nizâmnâmeleri bugün okumak isdeyen bir astsubay olduğunu görmek bizi hem çok şaşırtdı hem de çok mutlu etdi...

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

"Deniz astsubaylığı" hakkındaki aşağıda gördüğünüz nizâmnâmeleri

Gönderdiğim bir dilekce ile 2017 senesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim.

KONU: Donanma Gedikli Zâbit Nizamnâmeleri Hakkında.

İLGİ: (a) Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığının 10 Nisan 2017 târih, GENSEK: 97499644-5010-825895-17/Bilgi Edinme sayı ve “Şükrü IRBIK’ın Bilgi Edinme Başvurusu” konulu cevâbi evrağı.

(b) 16 Şubat 2017 târih ve 170023122 sayılı BİMER dilekcem.

(c) 125’inci Yılında Deniz Astsubaylığı (1890’dan 2015’e), Deniz Basımevi Müdürlüğü Pendik/İstanbul, Ekim 2015 (ISBN 978-975-409-729-0).

(ç) 31 Aralık 1889 târihli Donanmay-ı Humâyûn-ı Cenâb-ı Mülükâneye Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

(d) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(e) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

1. İlgi (a)’da mezkûr nizamnâme, Kara Asubaylığının ilk ve temel kânunudur. Söze konu işbu nizamnâmenin Eski ve Yeni Türkce harfler ile yazılmış birer kağıt sûretini, İlgi (b) talebime istinâden Kara Kuvvetleri Komutanlığından İlgi (c) ile bilâ bedel temin etdim. İşbu İlgi (c) evrağın kapak sayfası, bu dilekcemin EK-A’sındadır.

 2. Emekli bir asubay olarak, ordumuza asubay yetiştiren mekteblerin târihcelerini tetkik ediyorum. Yapdığım çalışma neticesinde;

  a. Deniz Asubaylığı hakkında bugüne kadar neşredilen kitaplarda, aşağıda mezkûr nizamnâmelerden hiç bahsedilmediğini,

    b. Bunun tabii neticesi olarak da Deniz Asubaylığı hakkında neşredilen târihce kitaplarında, bugün dahi hâlâ eksik ve hatâlı bilgiler olduğunu müşâhede etdim. Tesbit etdiğim bu eksik ve hatâların bâzılarını da bugüne kadar çeşitli vesileler ile gönderdiğim dilekcelerim ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın dikkatine arz etdim.

3. 1982-2085 sicil numaralı ben Şükrü IRBIK, emekli bir asubay mensûbu olmakla iftihâr etdiğim Deniz Asubaylığının târihcesinde tesbit etdiğim eksik ve hatâları izâle etmek isdiyorum. Ancak ne var ki aşağıda isimleri yazılı nizamnâmelerin Türkce harfli sûretlerini temin edemedim. Bu cümlemin devâmı olmak üzere;

    a. Deniz Asubaylığı târihcesi hakkında bugün hâlâ mevcut olan eksik bilgileri ikmâl ve dahi hatâlı bilgileri de izâle etmek,

   b. Kamuoyu doğru bilgilendirilmek,

 Ve daha da mühimi

   c. Kamu düzeninin doğru bilgiler ile işletilmesini temin etmek gâyesi ile

Aşağıda mezkûr nizamnâmelerin “Yeni Türkce harfler ile yazılmış sûretlerine” ihtiyacım vardır;

  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 2015 senesinde neşretdiği İlgi (c) târihce kitabının 31’inci sayfasında mezkûr ve İlgi (ç)’de merkûm 31 Aralık 1889 târihli “Donanmay-ı Humâyûn-ı Cenâb-ı Mülükâneye Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme,

  • 23 Haziran 1909 (4 Cumâdelâhira 1327) târihli “Bahriye-i Şâhâne Zabitânının Elbise-i Resmiyesi Hakkında Nizamnâme.” Düstur, 2.Tertip, Cilt-I, sayfa-309. Bu nizamnâmeden ayrıca, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir “Türk Denizci Kıyâfet ve Unvânları” başlıklı târihcede de bahsedilmektedir.

  •  03 Mayıs 1911 (4 Cumâdelûlâ 1329) târihli “Erkân ve Ümerâ ve Zabitân-ı Bahriyenin Hâiz Oldukları Ünvanların Tebdili Hakkında Nizamnâme”. Düstur , 2. Tertip, Cilt-3, sayfa 359. 

  • 15 Temmuz 1913 (R. 02 Temmuz 1329, H. 10 Şa’ban 1331) tarihli “Süfün-i Hümâyûnda Gedikli Sınıfının Sûret-i Teşkîliyle Usul-i Terfi ve Terakkileri Hakkında Kânun-i Muvakkat.” Düstur, 2.Tertip, C. 5, s. 576-577).

  •  1205’te Donanmamızisimli makâle/Safvet–İstanbul; Târih-î Osmânî Encümeni, 1329 (1913). Türk Târih Encümeni Mecmuası (TTEM), (Târih-î Osmânî Encümeni Mecmuası) (TOEM), cilt: IV, sayı: 22, s. : 1370-1377.

  • 20 Nisan 1914 (H. 24 Cemaziyelevvel 1332 , R. 07 Nisan 1330) târihli “Bahriye Efrad ve Küçük Zâbitânıyla Gedikli Zâbitânı Kanun-ı Muvakkatı”, Düstur, 2.Tertip, C. 6: sayfa-541-550).

  •  14 Aralık 1916 târihli “Muzıkacı Çırak Mektebi Nizamnâmesi”, (https://m.dzkk.tsk.tr/data/icerik/361/BahriyeninIlkleri.pdf) bağlantısında münteşir Türk Bahriyesinin İlkleri, sayfa 19. Hazırlayan: Dz.Kur.Bnb. Hasan İLHAN, Dz.Kur.Bnb. F. Emre ÜLGER, Deniz Basımevi Müdürlüğü, Sertifika Nu.: 29173, Birinci Baskı, Ekim 2014-İstanbul).

  •  03 Şubat 1916 (H 28 R.Evvel 1334, R. 21 K.SANİ 1331) târihli “Gemici Çırakları Nizamnâmesi”, (Düstur, 2.Tertip, Cilt-8, s.361).

  •  17 Şubat 1916 (13 Rebîülâhir 1334) târihli “Bahriye-i Şâhâne Zabitânının Elbise-i Resmiyesine Mütedair 4 Cumâdelâhira 1327 Târihli Nizamnâmeye Müzeyyel Mevâdd-ı Nizamiye. (Düstur, 2.Tertip, C. 8, s. 394-395),

 4. İşbu dilekcemin yukarıda mezkûr üçüncü maddesinde bahsetdiğim 10 adet nizamnâmenin “Yeni Türkce Harfli” birer nüsha kağıt sûretini İlgi (d ve e) mevzuât muvâcehesinde tarafıma göndermesini Millî Savunma Bakanlığımızdan saygılarımla arz eylerim. 16.09.2017. 1701348663.

                                                                                                                               Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, bu dilekceme cevap vermeye tenezzül etmedi.

Pes etmedim tabi ki. Konuyu Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na götürdüm.

Bu kurula verdiği savunmada Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, talep etdiğim belgelerin ellerinde olmadığını beyan etdi...

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi’nin kuruluşu  konusunda

Uyduruk ve ahlâksızca elvan türlü yalan dolan dolu târihceler tertip eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızda,

Yukarıda gördüğünüz dilekcem ile talep etdiğim Donanma “gedikli” ve “gedikli zâbit” nizâmnâmelerin Türkce tercümesi, 2017 senesi itibârı ile hâlâ mevcut değil imiş! Biz de inandık tabi!...

Bu nizâmnâmelerden bâzılarını da

Emekli maaşımdan verdiğim bir avuç para ile tercüme etdirmeye mecbur bırakdı, Deniz Kuvvetlerimiz ben Şükrü IRBIK'ı...

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Gedikli zâbit” tâbirini neşretdiği sözlüklere dâhil etmeyen Türk Dil Kurumuna gönderdiğim dilekcemin sûretini yorumsuz olarak ekledim buraya.

1949 senesinde TBMM’nin kabul etdiği

Ve dahi

5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununda mevcut olan  “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını

 Türk Dil Kurumu, neşretdiği Türkce sözlüğe niye ilave etmez acap?

Kim ne diyor ise öyle olsun!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

Neşretdiği târihcede uydurma sözler eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gönderdiğim dilekcemin sûretini de yorumsuz olarak ekledim buraya.

KONU: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Târihcesinde Merkûm “Gedikli Sınıfı” Hakkında.

İLGİ: (a) Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa: 571-584).

(b) (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

(c) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(ç) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 1. İlgi (a)’da mezkûr 01 Nisan 1890 târihli kânun; Donanmamızda Gedikli sınıfını teşkil eden nizâmnâmedir. Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571-584’de yer alan işbu nizâmnâmenin tam ismi, EK-A’da görüldüğü üzere, Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme’dir.

 2. İlgi (b)’de mezkûr bağlantısında, Deniz Kuvvetleri Komutanlık târihcesi neşredilmektedir. Söze konu bu târihcenin 13.09.2017 târihli (bugün) ekran görüntüsünü bu dilekceme EK-B olarak ekledim. Osmanlı Donanmasında “Gedikli” sınıfının teşkiline dâir “kaynaksız” olarak bilgi veren söze konu bu târihcenin, “Gedikli Zabit” alt başlığında yer alan metinin ilk cümlesinde; Osmanlı Bahriyesinde 05 Nisan 1890 târihinde teşkil edilen asker sınıfının isminin “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” olduğu yazılıdır.

 3. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın İlgi (b)’de münteşir târihcesinde bahsetdiği ve EK-B’de resimi görülen metinde söz etdiği “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” kavramı hakkında benim suâllerim şöyledir

4. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız; birbirinden tamâmen farklı iki ayrı asker sınıfı olan “Gedikli Zâbit” ile “Gedikli Küçük Zâbit” kavramları arasındaki hukûkî ve askerî ıstılâh ve kavram farkını herhâlde biliyordur. İlgi (a)’da mezkûr nizâmnâmesinde, 01 Nisan 1890 târihinde teşkil edilen asker sınıfının isminin “Gedikli” olduğu sarahâten yazıldığı hâlde;

İlgi (b)’de münteşir târihcesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, söze konu işbu asker sınıfının ismini hangi gerekce ile “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” şeklinde hatâlı ve yanlış yazabilmişdir?

 a. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın savsaklamak kabilinden hatâlı ve yanlış yazdığı söze konu işbu “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” kavramını, İlgi (a) nizâmnâmesinde tasrih edildiği üzere “Deniz Gedikli Zâbit” şeklinde tashih etmeyi düşünür mü?

b. İşbu dilekcemin yukarıda mersûm üçüncü maddesinde tevcih etdiğim iki suâlimi

c. Kamu düzeninin kânunlar, tam ve doğru kavramlar tahtında idâme ettirilmesi,

   Ve dahi

 ç. Kamunun doğru bilgilendirilmesi nânıma,

İlgi (c ve ç) mevzuât muvâcehesinde Millî Savunma Bakanlığımızın cevâplamasını saygılarımla arz eylerim.13.09.2017. 1701330757.

 

                                                                                                                                   Şükrü IRBIK

 

EKLER          :

EK-A: Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571).

EK-B: (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

 

 

-2-

EK-A

EK-A: Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. Târihi Neşri:  Rûmî : 20 Mart 1306 (Milâdî: 01 Nisan 1890  / Hicrî: 10 Şa’ban 1307, Salı) (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571).

Kaynak: http://muhammetaliuslu-com.tr.gg/TERTIP-1-Cilt-6.htm

İndirme Târihi: 13.09.2017.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

EK-B

EK-B: (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

İndirme Târihi: 13.09.2017.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

 *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bugün girin ve bakın!

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının aşağıda gördüğünüz şu sayfasında bugün de hâlâ

Bahriye gedikli subay” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğunu iddia ediyor!..

Kaynak: (https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1)

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetlerinin bugün hâlâ medet umduğu bu bir kelimelik inat,

Bahriye gedikli zâbitine 1927 senesinden beri Başvekil İsmet (İNÖNÜ) ile Millî Müdafaa Vekili Recep (PEKER)

Ve dahi

Bu zevâtdan sonra bu makâmlara oturan gerzek subayların,

Astsubay” dedikleri köle askerlere karşı takındıkları inkârcı ve kahredici tutumlarının bâriz birer tezâhürüdür.

 

 *  *  *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım ve muhterem asubay meslekdaşlarım;

İşde, gördünüz, "gedikli zâbitlik" üzerinde yapılan elvan türlü ameliyâtı…

Beyaz subaylarımız, gedikli zâbitândan ne vazgeçebilmiş ne de hazmedebilimiş!..

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   *  *  *  *  * 

 

Eski Tüfek’den Açıklama; (03 Şubat 2023, Cuma);

 

Geçen sene, 21 Şubat 2022 târihinde mahalle karakolundan bir polis aradı beni. Hakkımda suç ihbarı yapıldığını söyledi ve ifâde vermek için karakola dâvet etdi.

Ben de dâvete icâbet etdim; karakola gidip şüpheli sıfatı ile ifâdemi verdim.

 

   1. Konu;

emekliassubaylar.org sitesinde yayınladığım makâleler. Bunlardan birisi de yukarıda gördüğünüz  Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemiz.

 

   2. Suç İhbarları;

  • 28 Aralık 2021 târihli evrağında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, hakkımda ACK Madde-95/4’den suç ihbâr etmiş,
  • 04 Ocak 2022 târihli evrağında Millî Savunma Bakanlığı hakkımda TCK Madde-301/2’den suç duyurmuş.
  • Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da hakkımda TCK Madde-301/2’den iddianâme hazırlamış.

 

   3. İddia;

  • 1632 Sayılı Askerî Cezâ Kânunu Madde-95/4; Astlık - üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve harekette bulunmak.
  • 5237 Sayılı Türk Cezâ Kânunu Madde-301/2; Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak.

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı; soruşturmaya konu etdikleri makâlelerimizin isimlerini savcılığa gönderdikleri suç duyurusuna yazmamışlar. Makâlelerin ekran görüntülerini kesip kesip ihbar evrağına yapışdırmışlar. Gözlerini öylesine koyu bir intikam hırsı kör etmiş ki; makâlelerimizi ihbar eden gerzek subaylar dahi ihbar etdikleri makâlelerin isimlerini bilmiyor! Gördüm ki; 4-5 sene evvel yayınladığım makâlelerimizi bile dâva etmişler. Karakolda polisin bana gösderdiği evraklardaki ekran görüntülerinin hangi makâlelerimize ait olduğunu ben, tam olarak bilemedim. Fakat bu ekran görüntülerinden Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemizi teşhis edebildim.

Karakolda bana gösderdiği evrakların birer sûretini polisden talep etdim. Fakat görevli polis arkadaşlar; suç ihbârı evrakları ve savcılık iddianâmesinin sûretini şüpheliye vermelerinin mümkün olmadığını nâzik bir ifâde ile söylediler.

Millî Savunma Bakanlığına gönderdiği 28 Aralık 2021 târihli evrakda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

Suç duyurusuna ilâve olarak, yapdığı suç duyurusunda isimlerini dahi yazmadığı makâlelerimize yayın yasağı verilmesini de talep etmiş. Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki kimi şerefsiz subayların, isimlerini dahi bilmediği makâlemize yayın yasağı verilmesini talep edecek kadar gözlerini nefret bürümüş!..

Seneler evvel yayınladığım makâleler hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Millî Savunma Bakanlığında görevli olan ve ismi malûm subayların yapdığı bu suç duyurusunda iyi niyet ve hakkını aramak gâyesi yok! Askerî târihimizi yazar iken bugüne kadar ağızlarından sıçdıkları yalanlar ortaya çıkdıkca kuduran ve bu suç ihbarlarını yapanları ve niyetlerini ben Şükrü IRBIK elbetde biliyorum.

 

Soruşturma Nu.:2022/6165 ve Karar Nu.:2022/54712 ile yapdığı 08 Nisan 2022 târihli soruşturma neticesinde;

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı konu suç duyurusu hakkında,

Sûretini aşağıda gördüğünüz üzere “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. 

 

    Ezcümle;

  • Eski Tüfek Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâleyi yazdı,
  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hakkımda ACK Madde-95/4’den suç ihbâr etdi,    
  • Millî Savunma Bakanlığı TCK Madde-301/2’den suç ihbârı yapdı,
  • Savcılık da Şükrü IRBIK'ı cezâlandırmak için soruşturma izini isdedi,
  • Adâlet Bakanlığı soruşturma izini vermedi… Ve bu makâlemizi ibrâ etdi.   

 

Yukarıda gördüğünüz Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemizi okuyanlara ilan ederim.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

   

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız  

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

 

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR’a Açık Mektup

 

KONU: Yedek Subay Asker Sınıfının Lağvedilmesi Hakkında.

İLGİ: (a) 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânunu.

(b) TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: IX, Cilt: 24, Toplantı: 3, 106’ncı Birleşim, 10.VII.1953, Cuma.

Sayın Hulusi AKAR,

Millî Savunma Bakanı

Bugün ordularımızda hâlen mevcut olan “yedek subaylık” hakkında yazdığım açık mektubumu,

Cevâplamanız için aşağıda size gönderiyorum.

Saygılarım ile

Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

 

 

 

 

Kurucu Reisicumhurumuz ATATÜRK,

1927 senesinde bir kânun meriyyete koydu.

Yedek subaylık hizmetini ihdâs ve tanzim eden bu kânunun ismi

İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnu idi.

Aşağıda, bu kânunun birinci maddesini görüyorsunuz. 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

Birinci Madde; İhtiyat zabit ve ihtiyat memur sınıfı seferde muhtelif kadro boşluklarını doldurmak maksadile yapılmıştır.

 

1076 sayılı kânunun yukarıda gördüğünüz birinci maddesini izah etmeye zannederim ki hâcet yok!

 

*  *  *  *  *

 

Birinci Reisicumhurumuz ATATÜRK,

1927 senesinde bir kânun daha meriyyete koydu.

Mükellef askerlik hizmetini ihdâs ve tanzim eden kânunun ismi

Askerlik Mükellefiyeti Kânunu idi.

Bu kânunun birinci maddesi şöyle diyor idi; 

 

Askerlik Mükellefiyeti Kânunu

 

(Resmi Ceride ile neşir ve ilanı: 12, 17/VII/1927 – Sayı: 631: 635)

 

BİRİNCİ MADDE -  Türkiye Cümhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kânun mucibince askerlik yapmaya mecburdur.

 

 Neferden zâbit vekiline (hariç) kadar olanlara efrad denir. 

 

5802 sayılı Astsubay Kânununa göre;

1951 senesinden beri “astsubay” dediğimiz asker sınıfı, işde tam da bu târife uymakdadır.

Netice itibârı ile;

Bugün sizin “astsubay” dediğiniz asker kişiler aslında 1927 senesinden beri efrâd (erât)’dır.

 

*  *  *  *  *

 

 

Sayın AKAR,

Yukarıda sizin de gördüğünüz üzere bu kânun;

Her erkek vatandaşın istisnasız olarak askerlik yapmasını emrediyor idi.

Yeri gelmiş iken bir hakkı sâhibine teslim edelim!

ATATÜRK’ün yapdığı bu kânunu ilk delen kişiler;

  • 1980 senesinin Cumhurbaşkanı emekli subay darbeci zottirik Kenan EVREN

   Ve dahi

  • Başbakan darbeci paragöz Turgut ÖZAL’dır. 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 ATATÜRK’ün hazırladığı bu kânunun en önemli tarafı da şudur;

1927 senesi itibârı ile T.C Ordusunda iki sınıf asker var idi. 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

Yukarıda sizin de gördüğünüz üzere bu kânuna göre;

Mükellef” askeri saymaz isek şâyet 1927 senesinde ordumuzda sâdece  muvazzaf zâbit  (subay) var idi.

Askerlik Mükellefiyeti Kânununun Türk askerlik mesleğine getirdiği yeniliklerden birisi de

Bu kânunun onbirinci maddesinde söz edilen “gönüllü askerlik” idi.

Buradaki “gönüllü askerlik”,

Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi ABD ordusunun bugün uyguladığı “gönüllü” (enlisted) askerliğin ta kendisi idi.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

*  *  *  *  *

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

 

 

 

 

 Sene 1953…

Birinci “demir gırat” hükümeti devr-i icraâtının üçüncü senesine vâsıl olmuş idi…

Yarısı okuma yazma dahi bilmeyen “seçmen” vatandaşımız;

Devleti idâre etmesi için aşağıda gördüğünüz şu “devlet adamları”nın ellerine teslim etmiş idi.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

TBMM, 10 Temmuz 1953 Cuma günü ictimâ eyledi.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

Gündem;

Köy enstitüsü ve sanat enstitüsü mezunu vatandaşlara “yedek subaylık” hakkı verilmesi idi.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

*  *  *  *  *

 

Öğretmenin;

Sınıfda iken kulağını çekdiği talebesine kışlada selâm verdiği bu rezil durumu ilk fark eden kişi

Muğla vekilimiz Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU idi.

Sanat enstitüsü mezunu vatandaşların askerlik mükellefiyetini “yedek subay” olarak yapması için bir kânun teklifi hazırladı.

Ve bu kânun teklifi hakkında 1953 senesi 10 Temmuz’da o mübârek Cuma günü söz aldı.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

Kore harbine iştirâk etmiş gâzi ve aynı zamânda emekli bir subay olan Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU;

Konuşması esnâsında “yedek subaylık” konusunda meclisde şu sözlerini târihe şerh düşdü; 

 

1953_6137_B_106, 10.VII.1953 Cuma.

 

NÂTIK POYRAZOĞLU (Muğla) — (…)

Hemen hepiniz yedek subay olduğunuz için, memleketin bütün münevver kitlesi yedek subay olduğu için, bundan sonra da bu münevver kitle yedek subaylık vazifesini alacağı için, bugünkü statü üzerinde biraz konuşmak istiyorum. Müsaadenizi rica edeceğim. Çünkü millî ve mühim bir dâvadır. Beni dinledikten sonra siz de, tahmin ediyorum, kaani olacaksınız ki

 

Bugünkü yedek subay statüsü kökünden değişmesi icabeden bir statüdür.

 

Medenî milletlerin, muharip milletlerin, modern ordulara sahip milletlerin ordularında bugün bizde mevcut yedek subay statüsü kalmamıştır.

 

Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU’nun konuşmasından sonra

Aynı konuda başka bir vekil meclisde söz aldı; Ahmet Rıfat ÖZDEŞ.

Kırşehir vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de emekli deniz subayı idi…

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

Bu vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de “yedek subaylık” konusunda şu hakikâtleri târihe şerh düşdü;

 

BÜTÇE KOMİSYONU ADINA RİFAT ÖZDEŞ (Kırşehir) — Muhterem arkadaşlar (…);

Bugün Nâtık Poyrazoğlu arkadaşımızın söylediği gibi, asıl ve mühim olan, orduda “yedek subaylık” mefhumunu kaldırıp muvazzaf subaylık, personel subaylık koymak lâzımdır. Bu esas halledilmeye muhtaçtır.

 

Ben bu mevzuda Millî Savunma Vekiline şükranlarımı arzederim, kendileri bu kanunu Teşrinievvele kadar yetiştireceğini komisyonumuzda vait buyurmuşlardı.

Bugün cari bulunan Yedek Subaylık Kanunu muazzam bir adaletsizliğe meydan vermektedir. (…)

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

15Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

*  *  *  *  *

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

   Yüce Türk milletinin yüksek irâdesinin yeğâne tecelligâhı olan TBMM,

   2001 senesinde bir kânun meriyyete koydu;

   Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kânun.

   Bu Kânunun amacı;

  “Türk Silâhlı Kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilmek üzere sözleşmeli olarak alınacak subay ve astsubayların hukukunu düzenlemek” idi.

 

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE İSTİHDAM EDİLECEK

 SÖZLEŞMELİ SUBAY VE ASTSUBAYLAR HAKKINDA KANUN

  

   Kanun Numarası                     : 4678

   Kabul Tarihi                             : 13/6/2001

   Yayımlandığı R. Gazete         : Tarih    : 21/6/2001      Sayı   : 24439

   Yayımlandığı Düstur              : Tertip  : 5                        Cilt    : 40

   

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

             Amaç

Madde 1 – Bu Kanunun amacı; Türk Silâhlı Kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilmek üzere sözleşmeli olarak alınacak subay ve astsubayların teminini, yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını, hizmet şartlarını, yükselmelerini, atama ve yer değiştirmelerini, görev ve yükümlülüklerini, özlük ve sosyal haklarını, muvazzaf subaylık veya muvazzaf astsubaylık statüsüne geçmelerini, ayırma ve ayrılma esaslarını düzenlemektir.

 

 

4678 sayılı bu kânun hakkındaki “tasarıyı” dönemin Başbakanı Bülent ECEVİT meclise arz etdi.

   TBMM’ye arz etdiği kânun tasarısının “Genel Gerekce”sinde Başbakan Bülen ECEVİT,

   Bu kânunun hedeflerinden birisinin de

   “Yedek subay istihdamının zamanla azaltılmasına ve hatta kaldırılmasına imkân verilmesi

   Olduğunu TBMM’ye beyan etdi.

 

Dönem : 21           Yasama Yılı : 3                                                                                        T.B.M.M.    (S. Sayısı : 579)

 

Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun Tasarısı

                                                                                ve

                              Plan ve Bütçe ve Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/698)

T.C.

Başbakanlık

Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-90/2625                                                                                23.5.2000

 

 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 5.5.2000 tarihinde kararlaştırılan “Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

 

Bülent Ecevit

Başbakan

GENEL GEREKÇE

(…)

Belirtilen sebepler çerçevesinde bir zaruret olarak ortaya çıkan sözleşmeli subay ve astsubay istihdamının;

(…)

 d) Yedek subay istihdamının zamanla azaltılmasına ve hatta kaldırılmasına imkân verilmesi,

Mümkün olduğundan motivasyon ve verimlilik açısından da herhangi bir problemle karşılaşılmayacağı değerlendirilmektedir.

(…)

 

*  *  *  *  *

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

 

 

 

 

 Hukuken mevcut olsa da Yedek Askerî Memurlar ordumuzda bugün artık fiilen yok!

Fakat

2019 senesinde ilk günlerini idrâk etdiğimiz Zemheri ayının şu günlerde kendi hükümünü sürdüğü gibi;

1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânununundaki “yedek subaylık” ibâresi

Sizin de aşağıda gördüğünüz gibi bugün de aynı şekilde kendi hükümünü sürüyor... 

 

YEDEK SUBAYLAR VE YEDEK ASKERÎ MEMURLAR KANUNU (1)

 

Kanun Numarası : 1076

Kabul Tarihi : 16/6/1927

Yayımlandığı R. Gazete :   Tarih : 9/7/1927   Sayı : 628

Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3   Cilt : 8   Sayfa : 733

 

Madde 1Yedek subay ve memur sınıfı seferde muhtelif kadro boşluklarını doldurmak maksadiyle yapılmıştır.

 

Bu sınıfa ayrılanlar hazar vaktinde yetiştirilmek üzere talim ve manevralarda bulundurulur.

 

*  *  *  *  *

 

Biz bugün, 2019 senesinin birinci ayındayız.

Her ikisi de emekli subay olan;

Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU

Ve dahi

Kırşehir vekili Ahmet Rıfat ÖZDEŞ’in,

Yedek subaylık” konusunda söylediklerinin üzerinden tam 66 sene deverân eyledi.

 

 

Yedek subaylık mefhumunu kaldırılmak” için dönemin Millî Savunma Bakanı Ali Seyfi KURTBEK;

1953 senesinden bugüne kadar “çalışmaya” başlayalı tam 66 sene deverân eyledi.

 

 

Selefi emekli subay Ali Seyfi KURTBEK’in 1953 senesinde başlatdığı bu “çalışmadan”,

Bugünün Millî Savunma Bakanı emekli subay Hulusi AKAR’ın haberi var mı acap?..

 

 

1953 Senesinden Beri;

  • Medenî milletlerin,
  • Muharip milletlerin,
  • Modern ordulara sâhip milletlerin ordularında,

 

Yedek subaylık mevcut değil.

 

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK 2019 senesinin Zemheri ayında soruyor!

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti;

  • Medenî millet ise,
  • Muharip millet ise,
  • Modern ordulara sahip millet ise şâyet

 

Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR,

Yedek subaylığı bugün hâlâ niçin lağvetmiyorsun?

 


Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a Açık Mektup

 

 

 

 

 Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

Asubay Tefrikası 6-7

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

   Ey muhtrem vatandaşlarım,

   Ey kıymetli meslekdaşlarım; İşitin bu sözlerimi!...

   Çünkü daha evvel hiçbir yerde duymadınız, görmediniz, okumadınız!

   Bugüne kadar da hiç kimse bilemedi ya da söyleyemedi bu hakikâti…

 Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   600 küsûr sene hüküm süren saltanât döneminde;

   Osmanlı devletinin avam (reaya) sınıfı, padişahlarımızın kulu, kölesi idi.

   Kendisinin “Zillullah-ı fi’l-arz” olduğuna inanan padişahımız “urun kellesini!” dedikde;

   Kelime-i şahâdet bile getiremeden o zavallı kulun kellesi hemen oracıkda urulur idi!..

   Cumhuriyet idâresi başladıktan sonra Türk Milleti;

   ATATÜRK sâyesinde padişahın kulu-kölesi olmakdan kurtuldu.

   Hâkimiyet, bilâ kayd ü şart milletin oldu!

   Millet; kendi akıbetine, kendi istikbâline sâhip çıkdı.

   Hür bir fert ve müstakil bir yurtdaş olarak

   T.C devletinin bütün haklarından eşit olarak istifâde etmeye başladı.

   Fikri hür, vicdânı hür, irfânı hür hâkim ve savcıları olan Cumhuriyet mahkemelerinde

   Kendini müdafaa etmek hakkını elde etdi.

   En düşük dereceden devlet hizmetine giren bir vatandaş,

   Anayasamızdan neşet eden “kendini geliştirme hakkını” kullandı.

   Devletin  işcisi ve memuru olarak hem görevine devâm etdiler

   Hem de aynı zamânda yüksek tahsil yapdılar.

   Örnek mi?

   Devletde memur olarak çalışmaya başlayan

   Abdüllatif ŞENER ve Bekir BOZDAĞ bunlardan sâdece ikisi.

   Devletde maaşlı imamlık yapar iken birincisi siyâset, ikinci hukuk okudu.

  •    Bekci ise şâyet okudu ve polis olabildi.
  •    Hemşire ise şâyet okudu ve doktor olabildi.
  •    İmam ise şâyet okudu ve avukat oldu. Kaymakam, vâli olabildi.
  •    Amele ise şâyet okudu ve mühendis olabildi.

   Bunları yaparken de kimseden himmet, merhamet dilenmedi.

   Çevrenizdeki konu komşuya bakarsanız buna benzer örnekleri sizler de görebilirsiniz.

   Fakat

   İnanması pek zor olsa da Cumhuriyet idâresine geçiş,

   “Astsubay” denilen askerler üzerinde tam aksi yönde tesirler yapdı.

   Osmanlı Ordusundaki haklarını “astsubaylar”,

   Cumhuriyet döneminde bir bir kaybetmeye başladılar.

   İşde,

   Şimdi okuyacağınız Asubay Tefrikası’nın 6'ncı bölüm 7’nci kısımını teşkil eden bu makâlemizde inşallah

   “Astsubay” denilen askerlerin ATATÜRK sonrası Cumhuriyetinde gasp edilen bir hakkından söz edeceğiz…

 

*  *  *  *  *

 

Asubay Tefrikası 2

   2016 senesine kadar

   Ordumuzu sevk ve idâre eden Genelkurmay Başkanlığımızın

   Bugün “astsubay” dediği askerleri;

   Deniz Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını burada belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 

 

Asubay Tefrikası 6 3

   Hava Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını

   Burada belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 


Asubay Tefrikası 6 4

   Kara Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını da

   Burada gene belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 

   Subaylığa nakil edilmek şartı” ile

   1951 senesinde Başbakan Adnan MENDERES’in

   5802 sayılı kânun ile teşkil etdiği “astsubay” dedikleri askerlerin

   “Sicilen subaylığa terfi” edilmesi konusunda Genelkurmay Başkanlarımızın; 

Asubay Tefrikası 6 5 

 

  • Hem Başbakan Adnan MENDERES’i,
  • Hem TBMM’yi,
  •  Hem de “astsubay” dedikleri askerleri nasıl kandırdığını belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  *  

   27 Mayıs’ın karanlık suratlı darbeci subaylarınınAsubay Tefrikası 6 6

   1967 senesinde tertip etdiği 926 sayılı kânun ile

   Astsubayların “tahsilen subaylığa terfi” hakkını

   TBMM’de nasıl da hâince gasp etdiğini belgeleri ile isbat etdik!

 

 

*  *  *  *  *

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

  Asubay Tefrikası’nın altıncı bölüm yedinci kısımını terkip edecek bu makâlemizde gene

  “Astsubay” ismi verilen köle askerlere atılan başka bir kazığı daha teşhir edeceğiz evvel Allah…

  

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

  

   Bu makâleyi ben 2018 Kasım ayında yazmaya başladım.

   Fakat 2019 senesinin ilk ayı olan Ocak’da tamamlayabildim.

   1076 sayılı kânun makâlemizin bu kısımının konusu.

   ATATÜRK’ün 92 sene evvel yapdığı bu kânunun 2019 senesindeki son durumunu görüyorsunuz aşağıda.

   Temiz bir kâlp ve iyi niyet ile bakdığımda; gözlerini dünyâya yeni açmış bebek mâsumiyetine bürünmüş bir kânun gördüm karşımda.

   Fakat

   Subay var ise şâyet mutlaka bir çapanoğlu vardır içinde dedim kendi kendime.

   Çünkü bugüne kadar bu kâide hiç değişmedi!..

   Bilim aklı, sağlam bir vicdân ve hür bir irâde ile tetebbu edince de gördüm ki

   Hakikâten şeytânî bir hile gizlenmiş bu kânunun içine…

   İşde; sûreti, bebek mâsumiyeti ile bize bakan bu kânunun 2019 Ocak ayındaki tâze ekran görüntüsü!

   Bu mâsum sûretin arkasında gizli olan şeytânî suratı da makâlemizin aşağıdaki bölümlerinde göreceksiniz.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1927 seneli bu kânundaki “gedikli küçük zâbit” denilen askerlerin

   2019 senesinde “astsubay” dediğimiz asker kişiler olduğunu hatırlatalım.

   Yeni adı ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânununun

   Yukarıdaki çerçeve içindeki ikinci maddesinin sarı boyalı kısımlarını okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kânunun bu hükmü, içinde yaşadığımız 2019 senesinde de aynı şekilde yürürlükde!..

   Fakat

   Uygulamaya bakdığımızda gedikli küçük zâbitlerin;

  • Yedek subay (ihtiyât zâbiti)

 Ve dahi

  • Yedek askerî memur yapılmadığını görüyoruz, biliyoruz.

   O vakit burada durmak ve şu suâli sormak geliyor aklımıza;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bu suâllerin cevaplarını bulmak için

   Kandırmacalar foliminin 1909-1910 senelerine ait makarayı oynatmamız gerekecek.

   Senelerin, şâhısların ve kânunların şâhidliğinde bir folim bekliyor bizi bugün, evvel Allah.

   Haydi, Eski Tüfek! Bu kadar tıraş, Zemheri ayında cilde zarar…

   Oynat bakalım şu folimi!...

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 Sene, 1910… Tıpkı 15 Temmuzcuların yapdığı gibi;

   31 Mart Vak’asını bahâne eden zâbitân, siyâset ve münevver gürûhu

   Osmanlı Devletini evvelâ yıkdılar!

   Sonra da Meclis-i Mebusân’ı, Meclis-i Ȃyan’ı, askerini ve devletin tekmil teşkilâtını ele geçirdiler.

   Bu darbeciler;

   Kukla olarak oynatacaklarını iyi bildikleri Sultan Mehmed Reşad’ı da padişah tahtına oturtdular.

   Saltanât başı ve başkomutanımız Sultan Mehmed Reşad idi.

   31 Mart darbecibaşı Müşir Mahmut Şevket Paşa;

   Meclisleri ilga edip kapılarına kilit vurmuş

   Ve dahi

   Tertip etdiği bir nizamnâme ile Berrî (Kara) Küçük Zâbitliği (Asubaylığı) 1909 senesinde cebren ve hile ile ihdâs etmiş idi.

   Kara ordumuzda ilk kez “küçük zâbit” yetiştirmek üzere teşkil etdiği Dersaadet Küçük Zâbit Mektebi;

   İlk mezun 173 "kıdemli küçük zâbiti" "kıdemli çavuş" rütbesi ile 1911 senesinde vermiş idi.

   Bir başka ifâde ile;

   1909 senesine kadar Berrî (Kara) ordumuzda “küçük zâbit” denilen köle askerler henüz mevcut değil idi.

   Çünkü

   Osmanlı padişahları, ordumuzda böyle “ortada sandık” bir asker sınıfını asla isdemiyorlar idi.

 

*  *  *  *  *

 

   1910 senesinde Osmanlı Devletinde iki kademeli bir meclis var idi;

       1. Meclis-i Mebusân

       2. Meclis-i Ȃyan

   Bizim padişahlarımız girişdiği harblerde muvaffak olmak için saray müneccimlerinden medet umar iken

   Avrupa devletleri akıllı bilim adamları ve zâbitânı sâyesinde sanayi devrimini çokdan başlatmış

   Ve dahi

   Dünyâyı sömürmek için ölümüne bir yarışa başlamışlar idi.

   Bu yarış öyle acımasız bir hızla artarak devâm etdi ki.

   Aklı başında devlet adamları ve subaylar eşi benzeri görülmemiş bir harbin mukadder olduğunu görebildiler.

   Bizim “mektebli” zâbitân heyetimiz ise;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Evvelâ 1908 İkinci Meşrutiyet İhtilâli,
  • Akabinde 1909 31 Mart Vak’ası,
  • Ahiren de 1913 Bab-ı Ȃli baskınından sonra “hasta adam” Osmanlı Devletini yıkdılar.

   Osmanlı Ordusunda tam anlamı ile bir cadı avı başladı.

   Zâten 31 Mart Vak’asından hemen sonra orduda müthiş bir tasfiye başlamış idi.

   Darbeciler, kendilerine karşı duran “mektebli” ve “kalın kafalı” dediği “alaylı” zâbitân heyetinin handiyse nıfsını ordudan tard etdiler.

   Geri kalan yarısının da rütbelerini tenzil etdiler.

   Tükenmiş Osmanlı Devletinin ölüsünü ele geçiren darbeci Mahmut Şevket Paşa ve dışarıdan beslemeli-feslemeli siyâsetciler,

   Başlamak üzere olan büyük harbe orduyu hazırlamak için peşpeşe kânunlar tertip etdiler.

   Ve bu kânunlar ile ordumuzda daha evvel mevcut olmayan iki yeni asker sınıfı teşkil etdiler;

    1. Küçük zâbitlik

    2. İhtiyât zâbitliği

   İşde bugün biz burada ihtiyât zâbitliği kânununa kalem batıracağız inşallah.

 

*  *  *  *  *

 

   Sözde 31 Mart Vak’asının efsane(!) komutanı Müşir Mahmut Şevket (KETHÜDAZȂDE) Paşa,

   Bu isyanı basdırmada gösderdiği kahramanlıkdan(!) dolayı hemen Harbiye Nâzırlığına terfi etdi.

 

 

   Orduyu Osmaniyi zapdu rapt altına alan Harbiye Nâzırı Müşir Mahmut Şevket Paşa;

   “Küçük zâbit” ismini verdiği asker sınıfını Berrî (Kara) Ordumuzda ilk defâ olmak üzere 1909 senesinde teşkil etdi.

   09 Ekim 1909 târihli Dersaadet Küçük Zâbit Mektebi Nizamnâmesi Madde- 47’de şu hüküm var idi;

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1909 senesinde küçük zâbitliği” icâd etmesinden aylar sonra Mahmut Şevket Paşa bu kez de

   1910 senesinde Avrupa’dan aşırma yeni bir “zâbit” sınıfı teşkil etdi.

   İhtiyât zâbitliği ismini verdiği bu yeni zâbit sınıfının meclislerde kabul edilen sekizinci maddesi şöyle diyor idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1910 seneli İhtiyât Zâbitânı Kânununun,

   Yukarıdaki çerçeve içinde gördüğünüz sekizinci maddesini okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   İhtiyât Zâbitânı Kânununun yukarıdaki çerçeve içindeki dokuzuncu maddesini okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Aşağıda gördüğünüz sarı çerçeve içindeki kânun maddesinde gizli olan çok önemli iki husus var;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Birinci husus şudur;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   İkinci husus da şudur;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bu bilgiyi ilk defâ burada sizler duydunuz.

   Bir de bugün kimler ve nasıl yedek subay (ihtiyât zâbiti) oluyor, ona bakın hele!

   Bırak gâzi olanı, hele şehid olanı!..

   1927 senesinden beri askerliğini “er” olarak yapmış bir tek Genelkurmay Başkanı mahdumu var mıdır acap?

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Osmanlı Berrî (Kara) Ordusunun “küçük zâbit” ismi verilen askerleri 10 sene başarılı hizmetlerinden sonra

   1910 seneli İhtiyât Zâbitânı Kânununa göre ihtiyât mülâzim sâni (asteğmen) oluyorlar idi.

   Bu uygulama, Osmanlı Devletinin teslim olduğu 1918 senesine kadar devâm etdi.

   Evvelâ teslim olan sonra da yıkılan Osmanı Devleti’nin mirâsı üzerine Cumhuriyeti kurduk ve ilân etdik.

   600 küsûr seneden beri padişahın kölesi olan reaya, Cumhuriyet ile birlikde fikri hür, vicdânı hür ve irfanı hür birer yurtdaş oldu.

   ATATÜRK gibi nâmuslu, âdil, basiretli, haksever ve halksever bir devlet adamının kılavuzluğunda medeniyete yürüyen millet;

   Eğitim, sağlık ve adâlet gibi temel vatandaşlık haklarından eşit olarak faydalanmaya başladı.

   İnsan haklarındaki bu tekâmül ve inkişâfdan T.C Ordusunun askerleri de nasiblerini aldılar.

   1927 senesinde TBMM,

   1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnunu meriyyete koydu.

   Aşağıda, bu kânunun birinci ve dördüncü maddelerini görüyorsunuz.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1076 sayılı kânunun yukarıda gördüğünüz birinci maddesini izah etmeye zannederim ki hâcet yok!

   Dördüncü maddesinin özeti de şöyle oluyor;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Her şey yerli yerinde… Kânunun muhtevasına bakdığımızda;

   1910 seneli kânuna göre gedikli küçük zâbitlerin  ihtiyât zâbitliğine  terfi etmesinin daha kolay hâle getirildiğini görüyoruz.

   Bu kânundan neşet eden hakkını kullanan gedikli küçük zâbitlerin, ihtiyât mülâzımlığına terfi edildiğine dâir belgeleri

   Makâlemizin ilerleyen bölümlerinde fâş eyleyeceğiz.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 Kurucu Reisicumhurumuz ATATÜRK,

   1927 senesinde başka bir kânun daha meriyyete koydu.

   Mükellef askerlik hizmetini tanzim eden bu kânunun ismi

   Askerlik Mükellefiyeti Kânunu idi.

   Bu kânunun birinci maddesi şöyle diyor idi;Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   5802 sayılı Astsubay Kânununa göre;

   1951 senesinden beri “astsubay” dediğimiz asker sınıfı, işde tam da bu târife uymakdadır.

   Netice itibârı ile;

   Bugün “astsubay” dediğimiz asker kişiler aslında 1927 senesinden beri efrâd (erât)’dır.

   Yukarıda sizlerin de gördüğü üzere;

   Bu kânun, her erkek vatandaşın istisnasız olarak askerlik yapmasını emrediyor idi.

   Yeri gelmiş iken bir hakkı sâhibine teslim edelim.

   ATATÜRK’ün yapdığı bu kânunu ilk delen kişiler;

  • 1980 senesinin Cumhurbaşkanı emekli subay darbeci zottirik Kenan EVREN

        Ve dahi

  • Başbakan darbeci paragöz Turgut ÖZAL’dır.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   ATATÜRK’ün hazırladığı bu kânunun en önemli tarafı da şudur;

   1927 senesi itibârı ile T.C Ordusunda iki sınıf asker var idi.

   Bu kânuna göre “mükellef” askeri saymaz isek şâyet ordumuzda sâdece  muvazzaf zâbit  (subay) var idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

   Askerlik Mükellefiyeti Kânununun Türk askerlik mesleğine getirdiği yeniliklerden birisi de

   Bu kânunun onbirinci maddesinde söz edilen “gönüllü askerlik” idi.

   Buradaki “gönüllü askerlik”, ABD ordusunun bugün uyguladığı “gönüllü” (enlisted) askerliğin ta kendisi idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   ATATÜRK dönemi Türk Ordusunda askerlere verilen haklar sürekli olarak inkişâf etdi.

   Cumhuriyetin kurucu irâdesi;

   Askerlik mesleğini câzip hâle getirmek için askerlere peşpeşe yeni haklar ve terfi fırsatları verdi.

   1927 senesinde gedikli küçük zâbitâna, ihtiyât zâbitânı olma hakkını vermişler idi.

   1932 senesinde bu kez de

   Bir kısım gedikli küçük zâbitâna askerî memurluğa nakil hakkı verildi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1931 sayılı bu kânun ile;

   Sıhhıye,

   Nalbant,

   Müzika,

   Tüfekci

   Ve emsâli meslek mensubu gedikli küçük zâbitler, yedinci sınıf ihtiyât askerî memurluğuna nakil edildi.

   (T)B.M.M Yüksek Reisliğine takdim etdiği kânunun esbâb-ı mucibesinde Başvekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

   1910 seneli İhtiyât Zâbitân Kânûnu

   Ve dahi

   1927 sene ve 1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnundan neşet haklarını kullanan gedikli küçük zâbitler, ihtiyât zâbitliğine (yedek subay) terfi etdiler.

   İşde;

   Bu gedikli küçük zâbitândan piyade gedikli başçavuş Hüseyin oğlu M. Kemal’in

   İhtiyât asteğmenliğine terfi etdiğine dair Reisicumhur M. Kemal ATATÜRK’ün 1937 senesinde imzâladığı kararnâme.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 1932 senesine vâsıl olduğumuz günlerde; ATATÜRK sonrası Cumhuriyetini idâre eden eşhâs şunlar idi;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   ATATÜRK vefat etdikden bir ay sonra TBMM, aşağıda gördüğünüz kânunu kabul etdi.

   Bu kânun;

  • 1927 senesinde kabul edilen 1076 sayılı kânun ile

  Ve dahi

  • 1932 senesinde kabul edilen 1931 sayılı kânun ile

   Gedikli küçük zâbitlere verilen ihtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını bir kerte daha ileriye götürdü.

   Önceki kânunlara göre “asteğmen” rütbesine nakil edilen gedikli küçük zâbitler;

   Bu kânunun meriyyete konulması ile bir rütbe yukarıdan olmak üzere artık “yedek teğmen” rütbesine nakil edilecekler idi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Bu kânundaki “gedikli erbaş” tâbiri dikkatinizi çekmişdir.

   Gedikli küçük zâbitlikden bahseder iken “gedikli erbaş” nereden çıkdı diye haklı bir suâl sorabilirsiniz.

   Bunun sebebini öğrenmek için Çünkü Asubay isimli makâlemizi okumanızı tavsiye ederim. Bu, birinci husus...

   İkinci hususa gelince;

   Bu kânunun kabul edilmesinin asıl maksadı;

   Ordumuzun “mükellef asker” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbit” tâbirini “gedikli erbaş” olarak değişdirmek idi.

   Bunun ise uluslararası andlaşmalardan kaynaklanan haklı bir gerekcesi var idi.

   Çünkü

   Napolyon’un 1798 senesinde mükellef (mecburî) askerliği ihdâs etmesinden buyana

   Askerlik “mükellef vemuvazzaf” olmak üzere iki sınıf hâlinde teşekkül etmeye başlamış idi.

   Devletimizin taraf olduğu milletlerarası andlaşmara göre de askerlik iki sınıf olarak tekâmül etmiş idi.

   Bu andlaşmalardan birisi de 1929 Cenevre Sözleşmesi idi.

   Bu sözleşmeye göre harp esirlerine yapılacak muamele konusunda askerler iki sınıf hâlinde tasnif ediliyor idi.

   Bu asker sınıfları şunlar idi;
images/stories/sukru-irbik/asubay-tefrikasi-6-7/36.jpg

   1949 senesinde teşkil edilen

   Ve dahi

   Türkiye’nin 1952 senesinde taraf olduğu NATO’ya göre de askerler yukarıda görülen iki sınıf hâlinde tasnif ve tefrik edilir.

   Bugün bizim ordumuzdaki “muvazzaf astsubay” ismi verilen

   Ve dahi

   Bu andlaşmalara göre aslında “mükellef asker” sınıfına dâhil olan uyduruk asker sınıfının kânunsuz oluşu,

   Hem de Anayasa’ya göre kânunsuz oluşunun temel kaynağı da işde, gene bu milletlerarası andlaşmalardır.

   Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için;

   Sözün Doğrusu

   Ve dahi

   Beterin Beteri isimli makâlelerimizi okuyunuz.

   3543 sayılı bu kânun için Başvekil Celal BAYAR’ın

   (T)BMM Yüksek Reisliğine takdim etdiği mucip sebep ise şöyle idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   1910 seneli İhtiyât Zâbitân Kânûnu

   Ve dahi

   1927 sene ve 1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnundan neşet haklarını kullanan gedikli küçük zâbitler,

   İhtiyât zâbitliğine (yedek subay) terfi etdiler.

   İşde;

   Bu gedikli küçük zâbitândan piyâde gedikli başçavuş Eyüğ oğlu Ahmet AKINERİ’nin

   Yedek piyâde teğmenliğine terfi etdiğine dâir Reisicumhur İsmet İNÖNÜ’nün 1944 senesinde imzâladığı kararnâme.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   1950 senesi Mart ayına vâsıl olduğumuz günlerde devletin başında aşağıdaki devlet adamları oturuyor idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

   Bingöl milletvekili Feridun Fikri DÜŞÜNSEL, 18 Şubat 1950 Cumartesi günü TBMM’ye bir kânun teklif verdi.

   “Gedikli” olarak söz etdiği askerler hakkında verdiği kânun teklifinin gerekcesi de şöyle idi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Fikri DÜŞÜNSEL’in yuvarladığı bu kânun teklifine,

   Dönemin Başbakanı Şemsi GÜNALTAY yolda bulmuş gibi sevindi. Hemen bir dilekce yazdı. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

Gedikli Erbaş Kanun Tasarısı (1/732)

 T.C.

Başbakanlık

Muamelât Genci Müdürlüğü

Tetkik Müdürlüğü

Sayı: 71 -1591    

                                                                                                                                   1.3.1950

Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına

   Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve

   Bakanlar Kurulunca 28.11.1950 tarihinde Yüksek Meclise sunulması kararlaştırılan

   Gedikli Erbaş Kanunu tasarısı ile gerekçesinin ilişik olarak sunulduğunu saygılarımla arzederim.

   Başbakan

   Şemsettin Günaltay

 

 

*  *  *  *  *

 

   Ve Başbakan GÜNALTAY, bu bu dilekcesini aşağıda gördüğünüz “gerekce” ile BMM’ye arz etdi.

 

 

Gedikli Erbaş Kanunu tasarısının gerekçesi

   1. Ordunun gedikli erbaş eksiği pek çok olup gedikli erbaş kaynaklarının bugünkü verimi ile bu ihtiyacın kısa zamanda tamamlanmasına imkân olmadığı, gedikli erbaşlığa istekli sayısının çok az bulunduğu görülmüş ve bunun sebepleri araştırıldığında;

Ortaokul öğrenimini bitiren ve daha yüksek öğrenime katılmak imkânı, fırsat ve gücünü bulamıyan gençlerin, daha çok Devlet memurluğunu tercih eyledikleri veya istikballerini, daha iyi bir şekilde sağlıyacak istikametlerde aradıkları anlaşılmıştır.

Çünkü, ortaokul mezunu Devlet memurları üç yılda bir terfi eylemekte, polislerin ve ortaokul öğrenimi üzerine bir meslek tahsili yapanların aylıkları 20 liradan başlamakta, baremin I. derecesine kadar yükselebilmekte, Devlet memurları 65 yaşına kadar memuriyete devam hakkına malik bulunmakta, gedikli erbaşların tâbi bulunduğu yaş haddi, evlenme ve başka türlü kayıt ve şartlara bağlı ve mahrumiyetlere mâruz bulunmamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının köy ve sanat enstitülerinin sağladığı istikbal de gedikli erbaşlara nazaran daha elverişli bulunmaktadır.

Bu sebeplerle; gedikli erbaşları meslekî ve hukuki yönlere yükseltmek ve kendilerini terfih eyliyerek gedikli erbaşlığa teşviki sağlamak için; gedikli erbaşlara, en az orta okul mezunu bir Devlet memur statüsü vererek aynı derecede öğrenim görmüş ve Devletin türlü hizmetlerinde çalışan memurlara eşit haklara sahip kılmak gerekli görülmüş (demek ki bu târihe kadar eşit haklar verilmiyor idi.Eski Tüfek) ve bu kanun tasarısı bu esasa göre hazırlanmıştır.

   2. Bu tasarının hazırlanmasında:

    a) Gedikli erbaşlara ait bütün mevzuatın bir kanun içinde toplanması

    b) Muhtelif sınıf gedikli erbaş okulları sürelerinin birleştirilmesi ve ortaokul öğrenimi üzerine bir yıllık staj ve iki yıllık bir meslek tahsili verilerek aylıklarının 20 liradan başlanması ve böylece muhtelif sınıf ve meslek gedikli erbaşları arasında eşitlik sağlanması,

    c) Gedikli erbaş aylıklarının birer derece yükseltilmesi dolayısiyle, sanat enstitülerinden çıkan gedikli erbaşların da üstçavuş olarak değil gedikli çavuş olarak çıkarılması ve eşitlik sağlanması,

    d) Gedikli erbaşların muadil tahsili Devlet memurları gibi her rütbede asgari bekleme süresinin üç yıl olması,

   e) Gedikli erbaşların temdit esası kaldırılarak, subaylar, gibi 15 yıl mecburi hizmete tâbi tutulması, 

   f) Gedikli erbaşların yükselmelerinin, sicil ve ehliyet yoliyle bakanlıklarca yapılması,

   g) Gedikli erbaşların yükselmelerinin subaylar gibi her yılın 30 Ağustos Zafer Bayramı yapılması,

   h) Gedikli erbaşların aylıklarının ordunun diğer mensupları gibi ay başlarında teşmil edilmesi, 60 lira asli maaşa kadar yükseltilmesi,

   i) Çekilme veya emekliye çıkarılma suretiyle ordudan, ayrılan gedikli erbaşların yedek gedikli erbaşlığa nakilleri,

   Gibi önemli esasları ihtiva etmek ve başkaca müteferrik kısımlara da tasarıda yer verilmek suretiyle ilişik kanun tasarısı hazırlanmıştır.

 

 

*  *  *  *  *

 

   Başbakan Şemsettin GÜNALTAY’ın bu dilekcesi aslında;

   “Gedikli” dediği köle askerlerin 1950 senesindeki perişân hâlini gösderen iyi bir itirâfnâmedir.

   Aynı zamânda burada dikkat çeken çok önemli husus da şudur. Bu tasarının gerekçesinde, “gedikli erbaş” dedikleri askerlere;

   1910 senesinde Padişah Sultan Mahmud Reşad

   Ve dahi

   1927 senesinde ise 1076 sayılı kânunun 4’üncü maddesi ile Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün verdiği,

   “İhtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkının” iptal edildiğine dâir bir tek kelime dahi yokdur.

   1076 sayılı kânunun dördüncü maddesinin iptâl edilmesi tam anlamı ile 5619 sayı ile kânuna aykırıdır.

   Netice itibârı ile;

   5619 sayılı kânunun 29’uncu maddesi ile iptal edilen “gedikli erbaşların

   “Yedek ihtiyât zâbitliği ve yedek ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını” iptal eden devlet adamları ve subaylar;

   Hem Padişah Sultan Mahmud Reşad’ın irâdesine

   Hem de Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün bu karârına meclis çatısı altında ihânet etdiler.

    Zâbit ile nefer arasında “ortada sandık bir asker sınıfı olarak teşkil edilen “kara küçük zâbitler”;

   Mektebden mezun oldukları 1911 senesinden, harbin sona erdiği 1920 senesine kadar geçen 10 senede

   Zâbitimizin yerine ölmesi için neferimiz ile birlikde cephenin en önünde harbe sürüldü.

   Fakat

   Harb sona erdikden sonra Genelkurmay Başkanlığımızın beyaz subayları;

   Kara küçük zâbitleri kullanılmış kağıt mendil gibi bir kenara atdılar.

   Ve 1950 senesine vâsıl olduğumuz günlerden bir günde de

   “Gediki erbaş” isimini verdikleri kara küçük zabitlerin “yedek subaylığa terfi hakkını” işde böyle gasp etdiler.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

   1/732 sayılı Gedikli Erbaş Kânûn tasarısının 40’ncı maddesi olarak meclise gelen

   Ve fakat

   Millî Savunma Komisyonunun 29’uncu madde olarak aynen tâdil etdiği bu madde,

   Hiçbir gerekce gösderilmeden meclisde kabul edildi.

   Hem de bu celseye katılan 242 vekilin tamâmının reyi ile…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Bu tasarıdaki 29’ncu maddede söz edilen 1076 sayılı kânunun 4’üncü maddesinin ne olduğunu

   Bu maddeye kabul reyi veren 242 vekilden acaba kaç dânesi biliyor idi?

   Çünkü

   Bu kânun tasarısı için yapılan meclis müzâkerelerinde “gedikli erbaş” olarak tesmiye edilen askerlerin

   “Yedek ihtiyât zâbit” ve “yedek askerî memur” olma haklarının iptal edildiğine dâir olmak üzere bir tek cümle bile söz edilmemiş!

 

*  *  *  *  *

 

   Bingöl milletvekili hukukcu Feridun Fikri DÜŞÜNSEL’in teklif etdiği

   Başbakan Şemsettin GÜNALTAY’ın meclise arz etdiği

   Ve dahi

   BMM’nin 1950 senesinde kabul etdiği 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kânununun 29’uncu maddesi şöyle diyor idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 Sene 1953…

   Birinci “demir gırat” hükümeti devr-i icraatının üçüncü senesine vâsıl olmuş idi…

   Yarısı okuma yazma dahi bilmeyen “seçmen” vatandaşımız;

   Kendilerini idâre etmesi için devleti, aşağıda gördüğünüz şu “devlet adamları”nın ellerine teslim etmiş idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    TBMM, 10 Temmuz 1953 Cuma günü ictimâ eyledi.

   Gündem;

   Köy enstitüsü ve sanat enstitüsü mezunu vatandaşlara “yedek subaylık” hakkı verilmesi idi. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

  Bu rezil durumu ilk fark eden kişi Muğla vekilimiz Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU idi.

   Köy enstitüsü ve sanat enstitüsü mezunu vatandaşların,

   Askerlik mükellefiyetini “yedek subay” olarak yapması için bir kânun teklifi hazırladı.

   Ve bu kânun teklifi hakkında 1953 senesi 10 Temmuz’da o mübârek Cuma günü söz aldı. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Kore harbine iştirâk etmiş gâzi ve aynı zamânda emekli bir subay olan Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU;

   Konuşması esnâsında “yedek subaylık” konusunda meclisde şu sözlerini târihe şerh düşdü;

 

   

  1953_6137_B_106, 10.VII.1953 Cuma.

   NÂTIK POYRAZOĞLU (Muğla) — (…)

   Hemen hepiniz yedek subay olduğunuz için, memleketin bütün münevver kitlesi yedek subay olduğu için, bundan sonra da bu münevver kitle yedek subaylık vazifesini alacağı için, bugünkü statü üzerinde biraz konuşmak istiyorum.

   Müsaadenizi rica edeceğim.

   Çünkü millî ve mühim bir dâvadır. Beni dinledikten sonra siz de tahmin ediyorum, kaani olacaksınız ki

   Bugünkü yedek subay statüsü kökünden değişmesi icabeden bir statüdür.

   Medenî milletlerin, muharip milletlerin, modern ordulara sahip milletlerin ordularında bugün bizde mevcut yedek subay statüsü kalmamıştır.

 

  Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU’nun konuşmasından sonra

   Aynı konuda başka bir vekil meclisde söz aldı; Ahmet Rıfat ÖZDEŞ.

   Kırşehir vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de emekli deniz subayı idi… 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Bu vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de

   “Yedek subaylık” konusunda şu hakikâtleri târihe şerh düşdü;

 

 

   1953_6137_B_106, 10.VII.1953 Cuma.

   BÜTÇE KOMİSYONU ADINA RİFAT ÖZDEŞ (Kırşehir) — Muhterem arkadaşlar (…);

   Bugün Nâtık Poyrazoğlu arkadaşımızın söylediği gibi,

   asıl ve mühim olan, orduda “yedek subaylık” mefhumunu kaldırıp muvazzaf subaylık, personel subaylık koymak lâzımdır.

   Bu esas halledilmeye muhtaçtır.

   Ben bu mevzuda Millî Savunma Vekiline şükranlarımı arzederim, kendileri bu kanunu Teşrinievvele kadar yetiştireceğini komisyonumuzda vait buyurmuşlardı.

Bugün cari bulunan Yedek Subaylık Kanunu muazzam bir adaletsizliğe meydan vermektedir. (…

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

   Biz bugün, 2019 senesinin birinci ayındayız.

   Her ikisi de emekli subay olan;

   Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU

   Ve dahi

   Kırşehir vekili Ahmet Rıfat ÖZDEŞ’in,

   “Yedek subaylık” konusunda söylediklerinin üzerinden tam 66 sene deverân eyledi.

 

   Yedek subaylık mefhumunu kaldırmak” için dönemin Millî Savunma Bakanı Ali Seyfi KURTBEK;

   1953 senesinden bugüne kadar “çalışmaya” başlayalı tam 66 sene deverân eyledi.

 

 

   Selefi emekli subay Ali Seyfi KURTBEK’in 1953 senesinde başlatdığı bu “çalışmadan” 

  

   Bugünün Millî Savunma Bakanı emekli subay Hulusi AKAR’ın haberi var mı acap?..

 

 1953 Senesinden Beri;

  •  Medenî milletlerin,
  • Muharip milletlerin
  • Modern ordulara sahip milletlerin ordularında 

Yedek subaylık mevcut değil.

 

Bu can yakıcı hakikâti de

Meclisde söylendiği günden bugüne kadar geçen 66 sene sonra

İlk defâ işiten de bu makâleyi okuyan sizler oluyorsunuz!

   

 Eski Tüfek Şükrü IRBIK 2019 senesinin Zemheri ayında soruyor!

Türkiye  Cumhuriyeti Devleti;

  •  Medenî bir millet ise şâyet,
  • Muharip bir millet ise şâyet,
  • Modern ordulara sahip bir millet ise şâyet,

                     Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR,    

       Yedek subaylığı bugün hâlâ niçin lağvetmiyor?         

 

*  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

   Seneler, 27 Mayıs darbesine üç’ü gösderiyor idi!..

   Cumhurbaşkanı Mahmut Celâl BAYAR ve Başbakan Adnan MENDERES’in idâresindeki hükûmet,

   Coni’nin kucağına oturmuş,

   Zengin daha zengin olur iken

   Fakir, kuru soğana muhtaç olmuş idi.

   Vatandaş, akşam sofrasına ne koyacağını kara kara düşünür iken

   TBMM’de 1957 senesi bütçesi müzâkere ediliyor idi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Fakat ATATÜRK’den sonra ordumuzda yedek subaylık;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Cumhurbaşkanları,
  • Başbakanlar,
  • Bakanlar,
  • Genelkurmay Başkanları,
  • Ordu komutanları
  •  Kalınbok ekâbir takımı

  Ve dahi

  • Milletvekili mahdumları için kolay yoldan askerlik yapmanın adı oldu.

   Hattâ bu konuda vekiller TBMM’de birbirlerine girdiler.

   1957 senesine geldiğimizde TBMM’de mide bulandıran bir iddia ortaya atıldı.

   1957 senesi bütçesi için hazırlanan 6937 sayılı kânunun müzâkeresi esnâsında söz alan milletvekili Salâhattin TOKER,

   Başvekil Adnan MENDERES’in oğlunun askerliğini “yedek subay” olarak yapdığını söyledi.

   Üsdelik askerlik(!) süresi içinde Başvekilin oğlu, kıt’aya hiç gitmedi.

   Ve bu iddia karşısında şaşkın tavuğa dönen Başvekil Adnan MENDERES, dut yedi bülbül oldu!..

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

   957—6937_1957 Bütçe Kanunu, İ: 46, 25.2.1957, C.1;

   SALÂHATTÎN TOKER (Devamla) — Muhterem arkadaşlar, NATO'nun bellibaşlı bir kaidesi de şudur: NATO devletleri askerî birliklerinin sayısını artırmadan evvel, kalitesini artırmalıdırlar.

   Kuvvetlerimizin kalitesinin yükseltilmesi bahsinde karşılaştığımız en büyük zorluk uzun hizmetli subay ve asstsubay ile teknisiyen darlığıdır. Bunun, sebebi; sivil sektöre nazaran, silâhlı kuvvetlerimizde ücretlerin çok düşük olmasıdır.

   Arkadaşlar, herkes bilmektedir ki, askerî mekteplere ve harb okullarına taliplerin sayısı maalesef azalmaktadır.

   Bundan başka, muvazzaf subaylar arasında ordudan ayrılanların sayısı bilhassa teknik sınıflarda çok fazladır.

   Hükümetin, gerek subaylık meslekine talebi çoğaltmak, gerek ordudan ayrılmaları önlemek için, alması gereken tedbirlerin başında enflâsyonu durdurmak gelmelidir.

 

*  *  *  *  *

 

 

 BAŞVEKİL ADNAN MENDERES  (İstanbul) — Yok enflâsyon.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

   SALÂHATTÎN TOKER  (Devamla) — Bü­tün devlet hizmetleri gibi, enflâsyon, muvazzaf ordu mensuplarının da gelirlerini her yıl kemirmektedir. Muvazzaf subaylardan, bilhassa teknik bilgileri icabı, sivil sektörlerde iş bulmak imkânına kolaylıkla sahibolanların, bu durumda, pek sevdikleri mesleklerinden, sırf geçim mülâhazalariyle ayrılmak zorunda bırakılmaları, mesuliyeti tamamen bugünkü hükümete ait olan çok elem verici bir hâdisedir.

   Garnizon yakınlarında subay aileleri için evler inşasının plânlı bir surette, kısa zamanda tamamlanması ve bu evlerin subay ailelerine tahsis edilmesi zaruridir. Subayların bulundukları birçok garnizonlar, mektepten de mahrumdur. Subayların kız ve erkek çocuklarına yurtlar açmak suretiyle, mektep bulunan yerlerde, okumalarının temin edilmesi, zarureti vardır. Bu ev ve mektep kolaylıklarının, astsubaylara da teşmili lâzımdır.

   SELÂHATTİN TOKER (Devamla) — Yedek subaylar arasında, kıta hizmeti bakımından, hiçbir şekilde tefrik yapılmaması lâzımgeldiği kanaatindeyiz. Birtakım kimseleri, tercümanlıkta veya eski resmî vazifelerinde çalıştırarak fiilen askerlik yaptırmadan, vatani vazifelerini ifa etmiş saymak Anayasamızın icaplarına aykırıdır. Bâzı hariciyeci yedek subayların da NATO dairesinde çalışmak üzere Hariciye Vekâletine her nasılsa verildiği halde, aynı Vekâletin Ticaret Dairesinde, eski vazifelerinde istihdam edildiklerini ve hattâ hariçte bâzı dış temas ve konferanslara iştirak ettirildiklerini işitmekteyiz.

 

*  *  *  *  *

 

 

DEVLET VEKİLİ VE MİLLΠMÜDAFAA VEKÂLETİ VEKİLİ ŞEMİ ERGİN (Manisa) — Kimdir?

 

 

*  *  *  *  *

 

SELÂHATTİN TOKER (Devamla) — Başvekilin oğlu.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

MURAD ALİ ÜLGEN (Afyon Karahisar)  — Hah... Şöyle söylesene. 

 

*  *  *  *  *

 

 

   SALÂHATTÎN TOKER ( Devamla) — Millî Müdafaa Vekâletinden, askerî hizmette, tefrika yaratıcı ve morali bozucu bu gibi yolsuzluklara sebebolan kimseler hakkında, her kim olurlarsa olsunlar, derhal kanuni takibata girişmesini talebederiz.

   Muvazzaf astsubaylardan, subaylığa geçemiyenlerin, kaldıkları başgedikli rütbesinde muntazaman terfih edilmelerinde fayda görürüz. Millî Müdafaa Vekâletinden, uzun hizmetli subay, astsubay ve teknisiyenlerin, mukavele ile temini yollarını araştırmasını istiyoruz.

   Muhterem arkadaşlar; Personel darlığının halli, her şeyden evvel, NATO'nun istediği gibi kalitenin sayıya tercih edilmesiyle mümkündür. Bu da, aslında NATO 'nun da 1954 te talebetmiş olduğu şekilde, birliklerimizin, ezcümle kadro ve kuruluşları bakımından, atom harbinin icaplarına uygun olarak, yeniden teşkilâtlandırılması ile kabil olacaktır.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   Maşşallah! Allah, kem gözlerden esirgesin…

   27 Mayıs subay darbesinin hemen ertesinde

   Evinden picaması ile kaldırılıp getirilen Cemal Aga,

   Darbeci subaylarımızın teşkil etdiği darbe hükümetinin nerede ise “herşeyi” oldu.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   ATATÜRK;

   1927 senesinde Askerlik Mükellefiyeti Kânununu yapdı.

   Bu kânun ile, her erkek vatandaşa istisnasız olarak askerlik yapmak görevi verdi.

   Bu kânunun birinci maddesinde aynı zamânda ATATÜRK, şöyle dedi;

   Neferden zâbit vekiline (hariç) kadar olanlara efrad denir.

   Bu cümle ile ATATÜRK, T.C ordusunda iki sınıf asker olduğunu emretdi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK   Fakat

   27 Mayıs darbesini yapan Coniperestiş karanlık suratlı subaylarımız,

   ATATÜRK’ün bu emrini de ayaklar altına aldı.

   Darbeyi yapdıkdan daha bir sene bile geçmeden bir kânun tertip etdiler. 211 sayılı bu kânuna TSK İç Hizmet Kânunu ismini verdiler.

   Ve bu kânunun 199’uncu maddesi ile 1111 sayılı Askerlik Mükellefiyeti Kânununun birinci maddesindeki

   “Neferden zâbit vekiline (hariç) kadar olanlara efrad denir” hükmünü iptal etdiler.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

 

   Meclisde yapdıkları hile ile de bu darbeci subaylarımız;

   “Mükellef asker” olan “çavuşları” subayların dâhil olduğu “muvazzaf asker” sınıfına dâhil etdiler.

    Ve dahi

   “Mükellef asker” olan “çavuşların” sırtına “muvazzaf asker” olan subayların görevlerini yüklediler.

    Fakat

   “Muvazzaf subay” görevi yapdırdıkları “çavuşlara” hiç utanmadan “mükellef er” maaşı verdiler.

 

  Böyle bir kalpazanlığı da dünyâda yapan tek ordu, ne yazık ki sâdece ve hâlâ bizim ordumuzdur.

   Dünyânın bilmem kaçıncı ordusuyuz diye çemkirip caka satan beyaz subaylarımıza sesleniyorum;

   Ahlâk, akıl, vicdân, iz’an ve şeref sâhibi iseniz şâyet çıkın ortaya!

   Ve dahi

   Bu sahtekârlığı Eski Tüfek'e izâh edin!..

 

*  *  *  *  *

 

  Karavanam bakırdandırAsubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Yemen yolu çukurdandır

   Zenginimiz bedel verir

   Askerimiz fakırdandır.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

    Kurşun atanın da kurşun yiyenin de bir olduğu 1994 senesine vâsıl olduk, vesselâm!..

   Türkiye, ilk defâ olmak üzere dişi bir başbakana teslim edildi. Daha doğrusu, babası Çoban Sülü etdi.

   Üsdelik hem Amerikan ve hem de Türk vatandaşı olan bir dişiye…

   Başbakanı olduğu devleti kasdederek;

   “Dünyânın son sosyalist devletini yıkdık” diyecek kadar küstahlaşan Hallüsinasyoncu Tansu UÇURAN ÇİLLER;

69xBaşbakan koltuğunda manikür, pedikür ve sir ağda yapıyor

Bunları yapar iken de laf olsun torba dolsun diye “her aileye iki anahtar” veriyor(!) idi.

Başbakan Tansu UÇURAN ÇİLLER bunları yapar iken

Tosuncuklarından birisi olan büyük oğlu Mert UÇURAN ÇİLLER de

Deniz Kuvvetlerinde “yedek subay” dümeni ile “askerlik” yapıyor idi!..

Yedek subay adayı Mert UÇURAN ÇİLLER, SAS kursuna katıldı.

Fakat derslere bile girmeden kursu birinci olarak tamamladı.

Çünkü;

Bu kursu veren denizci yavşak subaylar; kursu birinci olarak tamamlayan “astsubayın” hakkını yediler.

Ve Yedek subay adayı Mert UÇURAN ÇİLLER’i birinci yapdılar.

Mert UÇURAN ÇİLLER iki kere bile denize dalmadan SAS olmuş idi de!..

   Peki,

   Yedek subay Mert, hakikaten askerlik yapıyor mu idi?.. 

   Bu suâlin cevâbını bulmak için;

   1994 senesinin “% 10’cu” vekillerin ihâle kovaladığı TBMM’ye kadar şöyle bir uzanmamız gerekecek.

    Rize milletvekiki Ahmet KABİL 06 Ekim Perşembe günü meclise bir soru önergesi verdi.

   Bu önergenin iki ve üçüncü sırasındaki sorular oldukca câlib-i dikkat idi.

images/stories/sukru-irbik/asubay-tefrikasi-6-7/70.jpg

 

    Mükellef askerlik için Askerlik Şubelerine müracaat eden bu çocukların sınıflandırılmasının

   Bilgisayar ile yapılıp yapılmadığını anlamak isdeyenlerin işi zor değil.

   Aşağıda gördüğünüz sarmaş dolaş kuzu sarması misâli şu resimlere bakın, yeterli…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

    İkinci bin yılın birinci senesine vâsıl olduğumuz günlerde

   Devletimizin muhterem idâre heyeti aşağıda gördüğünüz şu zevâtdan mürekkep idi… 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Şeyh Edebalı;

Osmanlı Devletinin kurucu padişahı ve dâmadı Osman Bey’e 700 sene evvel şöyle hasihât etdi;

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!

 

 

 

Fakat Devletimizin başına 50 sene tebelleş olan Çoban Sülü ise dün şunu itirâf etdi;

İnsanı öldür ki devlet yaşasın!

   İslamköylü Çoban Sülü;

   Föterini alıp 6 defâ gitmiş

   Fakat yedinci defâ gelişi muhteşem olmuş idi.

   Ve dahi

   Bu seferinde devletin en yüksek makâmı olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna köskelmiş idi.

   Ülkemiz; devletin, devlet politikası olarak adam öldürdüğü günlere düşegelmiş idi…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Çoban Sülü ve sözde Kıbrıs Fâtihi Karaoğlan ECEVİT kafa kafaya verdiler

   Ve

   4551 sayılı kânun ile Askerî Cezâ Kânununda ve diğer kânunlarda geçen;

   “Başgedikli", "Gedikli" ve "Küçük Zabit" ibarelerini "Astsubay" olarak değiştirdiler.Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Fakat

   Aynı kânunlarda geçen “gedikli küçük zâbit” ibâresine dokunamadılar!..

   Bunu yapmak için meclisde kimin nasıl kıvırtdığını öğrenmek için de Yalancının Mumu’nu tıklayın yeter.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

   2019 senesinde ilk günlerini idrâk etdiğimiz Zemheri ayının şu günlerde kendi hükümünü sürdüğü gibi;

   1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânununun aşağıda gördüğünüz ikinci maddesi

   Ve dahi

   Bu kânundaki “gedikli küçük zâbit” ibâresi bugün de aynı şekilde kendi hükümünü sürüyor... 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Hukuken mevcut olsa da Yedek Askerî Memurlar ordumuzda bugün artık fiilen yok!Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Bilim aklı, sağlam bir vicdân ve hür bir irâde ile tetebbu edince

   Bebek mâsumiyeti ile size bakan şu kânunun içine şeytânî bir hile gizlendiğini şimdi görebildiniz mi?..

 

*  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *
Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Sahi Güvenlik Komutanlığı brövesi_Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ’a Açık Mektup

 

 

Sayın Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ

 

Ben Şükrü IRBIK, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 31 sene

Ve

Sâhil Güvenlik Komutanlığında da 3 sene olmak üzere;

 

  • 34 sene bilfiil hizmet etmiş

  Ve dahi

  • 2011 senesinde de kendi isdeğim ile emekli olmuş bir asubayım.

 

 "  1982 senesinde görevime ilk başladığım gün bana  “astsubay” demişler idi.

 

 "  2011 senesinde emekli olduğum gün bana gene “astsubay” dediler.

 

 

Ümit Hocam siz;

 

Üniversite tahsilinden sonra okumaya devâm etdiniz,

Anayasa’dan neşet eden “kendini gelişdirme” hakkınızı kullandınız,

Ve dahi

T.C. devletinin bir vatandaşı olarak sırası ile;

  • Araşdırma görevlisi
  • Asistan
  • Doktor
  • Doçent oldunuz!

 

Ve en son olarak da yaklaşık 20 senelik başarılı çalışmanız neticesinde

  • Mesleğinizde son hedefiniz olan “profesör” unvânını ihrâz etdiniz!..

 

Fakat aynı T.C devletinin başka bir vatandaşı olan ben Şükrü IRBIK ise;

  • Görevime "astsubay" olarak başladım.

         Ve dahi

  • "Astsubay" olarak 30 sene çalışdıkdan sonra gene "astsubay" olarak bitirdim! 

 

Ümit hocam siz, lisans sahibi olmak için 4 sene okudunuz.

 

Ben Şükrü IRBIK ise asubay olmak için 4 sene okudum.

 

Anayasa'nın emrine rağmen,

Genekurmay Başkanları biz asubaylara yüksek tahsili yasak etdiğinden dolayı

Görevde iken kazandığım Ankara Üniversitesine kayıt bile yapdıramadım.

Bu cümlenin üzerini tıklar iseniz şâyet 1987 ÖSYS Sonuç Belgemi görebilirsiniz!

 

 

Sizin anlayacağınız kelimeler ile söyleyeyim hocam;

 

  • Astsubay” unvânı ile tam 30 sene çalışmışım,
  •  Fakat 30 senede bir arpa boyu dahi yol gidememişim!..

 



 *  *  *  *  * 

 

 

Emekli olduğum günden bu yana askerlik konusunda,

Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bâhusus cârî mevzuâtımıza göre “astsubay” denilen asker sınıfının târihi hakkında makâle yazıyorum.

Ve dahi

yazdığım makâlelerimi de emekliassubaylar.org isimli mecrâdaki Eski Tüfek'de neşrediyorum.

 

Bu köşemde bugüne kadar neşrediğim doksan küsur makâlemde ortaya çıkartdığım “resmî yalanların” ve “kânunsuzlukların” hiçbirisini Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı tekzip edemedi.

Edemez de!..

Çünkü bu makâlelerimi kimsenin inkâr dahi edemeyeceği belgelere müsteniden yazdım.

 

 

Bugün size hitâben yazdığım bu makâlem için de durum aynıdır.

 

Yazdıklarımın bir kelimesinin bile yanlış olduğunu hiç kimse iddia edemez!..

 

Çünkü hocam; 

Burada sarf etdiğim her kelime, her cümle, her ifâde doğrunun ta kendisidir.

 

 

Ümit Hocam,

 

Genelkurmay Başkanlığımızın “astsubay” olarak tesmiye etdiği

Ve dahiEski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sizin de “assubay” dediğiniz asker kişiler hakkında

Yeniçağ gazetesindeki köşenizde 18 Ekim 2013 Perşembe günü neşretdiğiniz “Dünya Assubaylar Günü ve Assubaylar” isimli makâlenizi okumuş idim. 

 

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu makâleniz hakkındaki şahsî fikrimi de

 Sol tarafınızda bağlantılı resmini gördüğünüz

Asubay Tefrikası-2 isimli makâlemde

09 Mart 2017 Perşembe günü kısmen serdetmiş idim.

 

 

Söze konu bu makâlenizde “asubaylar” hakkında temâs etdiğiniz konulara kimi zamân cevâben,

Kimi zamân da reddiye mahiyetinde yazdığım aşağıdaki mektubumu da size bugün gönderiyorum.

 

 

 *  *  *  *  * 
 

 

Prof.Dr. Sayın Ümit ÖZDAĞ,

 

Söze konu makâlenizin daha ilk cümlesinde şöyle demişsiniz;

17 Ekim Dünya Assubaylar Günü” olarak kutlanmaktadır.

 

Size söylendiği şekli ile “Dünya Assubaylar Günü” hakkında ben Şükrü IRBIK şunları söyleyeyim; 

 

  • 17 Ekim’i “Dünya Assubaylar Günü” olarak kutlayan Türk emekli asubayından başka devletlerin asubayı var mıdır?

 

  • Bu konuda herhangi bir araşdırma yapdınız mı?

         Ya da

  • Bir subay mahdumu olarak “assubaylık” konusunda bir fikriniz var mı?
  • Var ise şâyet, bu fikirlerinizi lutfedip de biz asubaylar ile paylaşır mısınız?

 

 

 Sayın ÖZDAĞ,

 

Söze konu makâlenizin ikinci cümlesinde ise şöyle diyorsunuz;Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Dünyada subaylar günü olduğunu veya generaller günü olduğunu duymadım.

 

Hocam, müsaade eder iseniz şâyet bu tesbitinize bir tesbit de ben ilâve edeyim; 

 

Türkiye’den başka bir ülkede, “Dünya assubaylar günü” olduğunu ve kutlandığını da

Ben asubay Şükrü IRBIK duymadım!

 

 

17 Ekim’in “Dünya Assubaylar Günü” olarak kutlanması konusunda;

  • Hem çalan
  • Hem de oynayan sâdece TEMAD olmuş idi.

 

Aslına bakar iseniz şâyet;

  • “Dünyâ Assubaylar Günü” tertip eden ve kutlayan TEMAD’dan başka bir dernek,

   Ve dahi

  • Türk asubayından başka asubay da yok!

 

 

Zâten dönemin Genelkurmay Başkanı “memurNecdet ÖZEL de

TEMAD’ın 2014 senesinde tertip etdiği “Dünya Assubaylar Gününü” külliyen inkâr ve reddedmiş idi.

 

 *  *  *  *  * 

 

İşbu makâlenizin üçüncü cümlesinde şöyle diyorsunuz, hocam; 

 

Sadece bu günün varlığı dahi assubayların bütün dünyada görev yaptıkları ordularda istedikleri veya olmaları gereken noktada olmadığını göstermektedir.

 

Muhterem Ümit Hocam,

"Bütün dünya ordularında “assubay” ismi verilen bir asker sınıfı olduğunu nereden biliyorsunuz?

"Assubaylık konusunda şu güne kadar neşretdiğiniz bir çalışmanız var mıdır?

 

 

Ayrıca meselâ, Ümit Hocam; 

 

  • Bugün itibârı ile dünyânın en büyük ve gelişmiş ordusu olan Amerikan ordusunda “assubay” denilen asker sınıfı var mıdır?
  • İngiliz ordusunda “assubay” denilen asker sınıfı var mıdır?
  • Bu devletlerin Anayasalarını, kânunlarını  okumaya tenezzül etdiniz mi hiç?
  • Tenezzül edip de okudunuz ise şâyet bu Anayasalarda, kânunlarda “assubay” olarak târif ve tesmiye edilmiş bir asker sınıfının mevcudiyetine rast geldiniz mi?
  • Sizin babanız subay idi. Teğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay vs. "rütbeleri" var idi. Subay arkadaşları babanıza, bu "rütbeleri" ile hitâp etdiler. Fakat bir sayfalık makâlenizde hocam siz, tam 29 kere "assubay" kelimesi kullanmışsınız. Bu kelime, mâlumunuz, unvândır.    "Assubay" deyip dilinize pelesenk etdiğiniz bu asker kişilerin "rütbesi" yok mudur, Allah aşkına?..
  • Assubay deyip bağrınıza basdığınız bu köle askerlerin rütbe silsilesini bitamâm söyleyebilir misiniz, hocam?
  • Meselâ; bu makâlemin altına yazdığım benim rütbemi kekelemeden, duralamadan bir çırpıda söyleyebilir ve tam olarak yazabilir misiniz, hocam?
  • Bu konulardaki bilgilerinizi lutfedip de biz asubaylar ile paylaşmaya tenezzül eder misiniz?
  • Bunca senelerden beri milletvekili olarak meclisde görev yapıyorsunuz. Devletimiz, 200.000 assubayın maaşından kesdiği vergiler ile size maaş  ödüyor. "Assubay" dediğiniz bu asker kişiler hakkında, meclisde bugüne kadar bir tek soru önergesi verdiniz mi? 
  • Gazetenizdeki köşenizde "assubaylar" hakkında işkembeden üfürmeyi biliyorsunuz da!.. Bir kere dahi olsun milletvekili sıfatı ile meclisde söz alıp da "assubaylar" hakkında bu makâlenizde bahsetdiğiniz konularda iki kelime konuşdunuz mu?

 

Kıymetli Ümit Hocam,

Size tevcih etdiğim bu suâllerin cevâbını ben biliyorum.

Çünkü; bunların hepsini tetebbu etdim, hocam!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Bugünkü cârî askerî mevzuatımıza göre “astsubay” olarak bildiğimiz asker sınıfı,

Üçüncü bir asker sınıfı olarak” karanlık suratlı darbeci subayların

Muayyen târihlerde cebren ve hile ile tertip etdiği darbe kânunları ile teşkil edilmiş “sahte” ve “uyduruk” bir asker sınıfıdır.

 

Biliyor musunuz hocam?

Muvazzaf astsubay” tâbirinin “İngilizce tercümesini” sordum, Genelkurmay Başkanlığımıza. Verecek cevâp bulamadılar.

Bu konuda gönderdiğim dilekceyi ve gelen cevâbı merak eder iseniz şâyet size memnuniyet ile gönderebilirim.

 

 

Bir şey daha söyleyeyim size!

 

Subay mahdumu bir profesör olarak siz, Ümit ÖZDAĞ;

Cârî askerî mevzuâtımızda mevcut olan “Muvazzaf astsubay” tâbirini İngilizceye tercüme edebilir iseniz şâyet

  • Millî Savunma Bakanı emekli subay Hulusi AKAR

         Ve dahi

  • Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER’in huzurunda

Yaş itibârı ile benden küçük olmanıza rağmen sizin elini öpmeye hazırım hocam!

 

 

Ümit Hocam,

 

Amerika, İngiltere gibi; 

Dünyâda askerlik ve harb sanatının gelişdiği

Ve dahi 

İnsan haklarının yerleşip adâletin yeşerdiği devlet ordularında

Sâdece iki sınıf asker vardır; 

 

1. Er (Mükellef/gönüllü Er, Nefer) (Drafted / Conscripted / Enlisted Man)

2. Subay (Muvazzaf Zâbit) (Commissioned Officer)

 

 

 *  *  *  *  * 

 

Muhterem Ümit Hocam, 

Yeniçağ gazetesindeki köşenizde 18 Ekim 2013 Perşembe günü şöyle demişsiniz; 

 

“TSK’nın son dönemde yaşadığı önemli sorunlardan birisi de assubayların sorunlarıdır.”

“Bu sorun o kadar büyümüştür ki, artık ordu içinde bir gerilim, 

Hatta astsubay-subay sert bir ifade ile  “düşmanlığına”  dönüşmüştür.”

 

 

Bu tesbitiniz gâyet isâbetli ve çok doğrudur hocam!

Peki,

" Astsubay-subay arasındaki bu “düşmanlığın” sebebini biliyor musunuz?

" Bu çok tehlikeli “düşmanlığın” sebebini anlayacak kadar bilginiz ve vicdânınız var mı?

" Astsubayları ve subayları birbirine “düşmân” olan dünyâda başka ordu var mı?

 

Bir ipucu vereyim size;

  • " İki cambaz bir ipde oynar mı?
  • " Köprüde karşılaşan “iki keçi” hikâyesini bilir misiz?

ha babam ha

 

Mahzûnî'nden de şu türküyü dinler misiniz, Ümit hocam?

 

  *  *  *  *  * 

 

Utanmadan, sıkılmadan “târihciyim” diyerek sanat icrâ etmeye yeltenen


Ve dahi

Kimisi subay, kimisi sizin deyişiniz ile “assubay” sıfatı taşıyan “fareli köyün kavalcılarına” hocam, siz inanmayın lutfen!

 

Çünkü;

Bu ordularda, subay ile er arasında müebbet hapse mahkum edilmiş ve “assubay” denilen bir asker sınıfı yokdur.

 

Bugün “astsubay” dediğimiz asker sınıfını Türk Ordusunda kimlerin hangi maksatlar için teşkil ve tertip etdiğini de

Asubay Tefrikası 6-2, 6-3 ve 6-4 isimli makâle tefrikamızda belgeleri ile isbat ve fâş eyledik!

 

Tenezzül edip de okur iseniz şâyet

"Assubay" dediğiniz uyduruk asker sınıfı hakkında bir Prof. olarak hiçbir şey bilmediğinizi göreceksiniz.

 

 *  *  *  *  * 

 

Sayın Hocam,

 

Sizin “assubay” olarak tesmiye etdiğiniz asker sınıfının ismi de cismi de, cibilliyeti de, mevcudiyeti de sahtedir, uydurmadır, kânunsuzdur.

Nasıl mı?

Bakınız bugünkü cârî askerî mevzuâtımıza göre “astsubay” olduğu söylenen kelime bile yalandır, uydurmadır, sahtedir.

 

Çünkü; 

Bugün bize “astsubay” olarak yutdurulan tâbirin aslı, “Asubay”dır.

Ve dahi

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu tâbiri, 1935 senesinde ATATÜRK bizzat kendisi türetdi.

Sağ tarafınızda gördüğünüz şu resimin üzerine tıklar iseniz şâyet,

Meselenin hâl-i pür melâlini öğrenebilirsiniz.

 

Bu konuda gözlerinizi yuvasından uğratacak şu bilgiyi de vereyim size;

İngilizce “Non-commissioned officer” ve “Petty officer” tâbirâtını Türkceye “astsubay” olarak  tercüme etmenin, bu tâbirâtın aslı ve ıstılâhı ile alâkası yokdur. 

 

 

Her iki İngilizce tâbirâtı “astsubay” olarak Türkceye tercüme etmek,

 

Genelkurmay Başkanlığımızın yapdığı ucuz bir işgüzarlık ve sığ bir câhillikden başka bir şey değildir.

 

 

Çünkü;

ATATÜRK’ün 1935 senesinde kendisinin türetdiği “asubay” tâbirini, 

ATATÜRKCÜ olduğunu söyleyen sahtekâr ve zübük subaylarımız; 

  • 1938 senesinde, üsdelik ATATÜRK henüz hayâtda iken, meclisde “assubay” şeklinde,
  • 1951 senesinde gene meclisde “astsubay” şeklinde tahrif etdiler.

 

 

Sayın Ümit Hocam,

 

Biraz aklı olan her insanı hayretlere düşürecek bir hakikâtı da

Emekli asubay ben Şükrü IRBIK ilk kez olmak üzere size yazdığım bu mektubumda fâş eyliyorum; 

 

 

Gerek ıstılâh ve dahi gerek ise kelime yapısı itibârı ile muharref olan “astsubay” tâbirinin,

TBMM’nin kabul ve tasdik etdiği İngilizce bir tercümesi bugün dahi hâlâ yokdur.

Nasıl? Gözel mi, hocam?..

 

 

 *  *  *  *  * 

 

Ümit Bey,

 

Makâlenizin bir yerinde serdetdiğiniz cümlede ise şöyle demişsiniz;

 

“Bir ordunun assubaysız çalışması, yürümesi ve savaşması çok mümkün değildir."

"Buna rağmen  tarih  assubayların  ordular içinde üstlendikleri önemli rolü ne yazık ki görmemezlikten gelir..

 

 

Sayın Ümit Hocam,

 

"Assubay” dediğiniz askerlerin ordular içinde üstlendikleri önemli rolü inkâr edenler konusunda da ne yazık ki

Baltayı taşa vurmuşsunuz!

 

Kim bilir? Belki de hedef sapdırmak niyeti ile böyle bir cümle sarf etdiniz!..

 

Fakat vaziyet ne olur ise olsun, 

Tıpkı Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek icâb etdiği gibi 

 

" Asubayın hakkını da asubaya vermeli, değil mi? " 

 

 

Çünkü; 

Türk Ordusunun “asubayları” söz konusu olduğunda; 

  • Asubayların ordumuz içinde üstlendikleri önemli rolü görmemezlikten gelen târih değil,

Fakat 

  • Ne yazık ki “silah arkadaşımız” olduğunu söyleyen beyaz subaylarımızın ta kendisidir.”

 

 

 *  *  *  *  * 

 

Makâlenizin ilerleyen bir yerinde ise Ümit Bey, şöyle demişsiniz;  

   " Assubaylar farklı ortamlarda farklı görevler yapmalarına rağmen

    diğer memurlarla aynı derece ve kademeden  göreve başlarlar."

 

Üzülerek ifâde etmeliyim ki bu sözünüz de yanlış!

 

Sayın Hocam, 

Siz, Yeniçağ gazetesindeki söze konu makâlenizi 18 Ekim 2013 Cuma günü neşretmişsiniz.

 

Size hitâben kaleme aldığım bu açık mektubumu da ben Şükrü IRBIK,

Tatlı bir tesâdüf eseri olarak,

Sizin makâlenizin neşir târihinin tam da beşinci sene-i devriyyesinde, 18 Ekim 2018 Perşembe günü neşretmeye başladım.

 

Aradan tam 5 sene deverân ve güzerân eylemesine rağmen

 Sayın Ümit Hocam,

Asubaylar, aynı tahsili yapmış memurlarımıza göre “bir kademe aşağıdan” göreve başlatılıyorlar.

 

 

Belki biliyorsunuzdur, Hocam! Fakat ben gene de hatırlatayım(!);

 

Böyle âdi, böyle alçak ve böyle tefrikacı bir muameleye

Ve dahi

Böyle ölçüsüz bir kânunsuzluğa mâruz kalan

Bugün dahi Asubaylardan başka T.C vatandaşı yok!

 

 
Bu, vaziyet;

Sizin makâlenizi neşretdiğiniz 18 Ekim 2013 Cuma günü böyle idi.

 

O günden bu güne tam 5 sene takvim yapraklarını terk etmesine rağmen

Size hitâben kaleme aldığım bu mektubumu neşretmeye başladığım 18 Ekim 2018 Perşembe günü de bu vaziyet,

Hâlâ aynı minvâl üzere..

 

Asubaylara 2003 senesinden beri yapılan bu haksızlık ve kânunsuzluk,

Bugün de hâlâ ve aynen devâm ediyor.

 

Bu hatânızdan zuhur eden hakikât de şudur;

Her kim ise, bu bilgileri yazıp elinize tutuşduran meslekdaşım,

Mensubu olduğu asubaylığın meselelerine vâkıf olmayı bile becerememiş!

 

Subay mahdumu olarak bu sözümüzden sizin anlamanız gereken husus, budur, Ümit hocam! 

 

 

Sizin bu hatânızdan biz asubayların çıkarması gereken acı ders ise şudur;

Asubayların dertlerini ve meselelerini

Gene ve ancak bir asubay anlayabilir ve anlatabilir!

 

 

 *  *  *  *  * 

 

 Sayın ÖZDAĞ,

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

TEMAD’ın sâbık Genelbaşkan Yardımcılarından Sayın Yüksel BİNİCİ’yi ben, şahsen tanırım. Kendisi Dünya Assubaylar Günü’nü memleketimizde ihdâs eden kıymetli bir meslekdaşımızdır. Çeşitli vesileler ile ve TEMAD’ın 2014 senesinde tertip etdiği “İlk Dünya Assubaylar Günü” faaliyetleri kapsamında kendisi ile berâber çalışdık. 

 

Sayın BİNİCİ de beni iyi tanır. Kendisi; 12 Eylül darbeci subaylarının 1984 senesinde cebren ve hile ile TEMAD’ı teşkil etdiğinden başka Türk Ordusundaki “astsubaylık” hakkında hiçbir şey bilmeyen bir meslekdaşımızdır.

 

Çünkü;

Mensubu olduğu “kara asubaylığına” menşe teşkil eden “küçük zâbitliğini”  31 Mart darbecisi zâbitân heyetinin 05 Ekim 1909 târihinde cebren ve hile teşkil etdiği hakikâti orta yerde durur iken;

Tertip etmeye çalışdığı sözde “Dünya Assubaylar Günü” için 12 Eylül darbeci subaylarının gene cebren ve hile ile teşkil etdiği TEMAD’ın kuruluş târihini esâs alması,

Kıymetli meslekdaşım Yüksel BİNİCİ’nin asubaylık konusundaki yüksek târih şuurunun(!) müşahhas bir tezâhürü olarak karşımıza çıkmakdadır.

 

Çünkü;

Uyduruk, ortada sandık, sahte ve köle bir asker sınıfı bile olsa,

Kara Asubaylığının târihini TEMAD’ın kuruluş târihine tenzil etmek,

Hem târifsiz derinlikde bir târihi cehâletin tezâhürüdür

Hem de aynı zamânda bir asubayın kendi mesleğine yapabileceği en büyük haksızlık ve kötülükdür.

 

Ayrıca ben Şükrü IRBIK,

Assubaylık” konusunda Sayın BİNİCİ’nin bugüne kadar yazdığı bir tek makâlesine dahi rast gelmedim.

 

Var ise şâyet ki, dervişe dönmek yaraşır!

Yüksel Bey kerem buyursun da bizleri şöyle bir irşâd etsin bakalım!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Ümit Hocam,

 

Assubayı” bu yazınızda siz, “tampon”’a benzetmişsiniz!

Farklı bir anlamı var mı diye ben de TDK’nın Büyük Türkce Sözlüğüne bugün bir kez daha bakdım.

Ve dahi

Tampon” kelimesinin anlamlarının şunlar olduğunu bir kez daha gördüm; 

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK  

Kelâm-ı kibar kullanmayı ve teşbih yapmayı ben de severim, Ümit Hocam!

Ve dahi

Bilirim ve hak veririm ki; Teşbihde hatâ câizdir!

 

 

Lâkin;

 

  • Ordumuzun “asubaylarını” târif etmek için kullandığınız “tampon” teşbihi, amacını fersah fersah aşmış ve maksadı zehirleyen bir benzetme olmuş, bu, bir. 
  • Asubayları” benzetdiğiniz “tampon” kelimesi hakkında TEMAD Genel başkan yardımcılarından Sayın Yüksel BİNİCİ’nin tavrı ne olmuş idi? Meselâ Yüksel Bey kendisini “tampon”’a benzetiyor mu idi, Bu, iki!.. 
  • Bir asubay olarak ben, aynada kendime bakıyorum. Ve “tampon” kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamlarının hiçbirine benzemediğimi görüyorum. Bu sebepden nâşi; biz asubayları “tampon”’a benzetmenizi bir asubay olarak ben Şükrü IRBIK, kendi şahsıma şiddet ile takbih ediyor ve bu “tampon” benzetmenizi size iade ediyorum. Bu, üç!.. 
  • TBMM’nin 1951 senesinde meriyyete koyduğu 5802 sayılı Astsubay Kânununun birinci maddesi, “astsubay” denilen asker kişileri “subay yardımıcısı” olarak târif ve tefrik eder. Bu çıkarsamanın devâmı olmak üzere, sizin bu teşbihinize göre “subayların da esâs tampon olduğu” ortaya çıkmakdadır, değil mi? Bu, dört!.. 
  • Bu mesnetsiz tesbitiniz için asubaylardan özür dilemenizi de ben, sizin bilim ahlâkınıza bırakıyorum, bu da beş!..

 

 

Sayın ÖZDAĞ,


Bu mektubuma konu makâlenizde bir yandan “Bir ordunun assubaysız çalışması, yürümesi ve savaşması çok mümkün değildir.” der iken

 

Öte yandan bu kadar önem atfetdiğiniz bu asker kişileri “tampon” olarak târif etmenizdeki iç gıdıklayıcı bu tenâkuzu, siz açıklayabilir misiniz, hocam?

 

 *  *  *  *  * 

 

Sayın Ümit ÖZDAĞ,

 

 Amerika ve İngiltere gibi dünyâda söz sâhibi devletlerin ordularında,

Assubay” ismi verilen “ortada sandık” misâli bir asker sınıfı yokdur.

 

Bu sebepden dolayı dünyâda ilk kez olmak üzere TEMAD’ın tertip etdiği “Dünya Assubaylar Günü”’ne bilir misiniz,

Bosna-Hersek’den başka iştirâk eden ve temsilci asubay gönderen devlet olmadı.

Bunun sebebini anlamak zannederim sizin için zor olmasa gerek!

 

İşde,

Dünyâda söz sâhibi ordularda “assubay” ismi ile “ortada sandık” misâli uyduruk bir asker sınıfı mevcut olmadığından dolayı TEMAD’ın bu faaliyeti rağbet görmedi.

 

17 Ekim’in “Dünya Astsubay Günü” olarak kutlanması konusunda hem çalan hem de oynayan sâdece TEMAD oldu.

Ve dahi

İkincisini dahi kutlayabilecek bir zemin bulamadan kendini tüketdi.

 

Ayrıca,

Assubay” dediğiniz asker sınıfı hakkında şu hakikâtleri biliyor musunuz? 

 

Dünyânın gelişmiş devletlerinin ordularında sâdece iki sınıf asker var; 

  • Birincisi; ordunun “kas gücü”nü teşkil eden er,
  • İkincisi de; ordunun “beyin gücü”nü teşkil eden subay.

 

 

 

Söyler misiniz, Sayın ÖZDAĞ; 

Ölmek ve öldürmek hak ve salâhiyyetini hâiz yegâne meslek olan askerlik söz konusu olduğunda; 

Beyin gücü”  ile “kas gücü” arasına, 

Ordu ve siyâset ilişkisi” konusunda “doktor” pâyesi kazanmış siz profesöre göre,“ne tür bir güç” sokuşdurulabilir?..

 

 

 

  Bu ordularda, subay ile er arasına müebbeten hapsedilmiş 

  Ve dahi 

  Sizin deyişiniz ile “assubay” olarak tesmiye edilen bir asker sınıfı yokdur. Var olduğunu iddia eden var ise şâyet, buyursun, gelsin karşıma!..

   “Subay ile er” arasında “astsubay” denilen üçüncü bir sınıf asker sınıfı var diyerek

  Karanlık suratlı beyaz subaylarımızın bir asır evvel hile tertip etdiği

  Ve dahi 

  Son bir asırdan beri insanlarımızı efsunlayıp uyutduğu bu kara büyüyü 

  Ben Eski Tüfek Şükrü IRBIK, burada bir kere daha bozuyorum.

 

 

 *  *  *  *  * 

 

Şimdi müsaade eder iseniz şâyet Sayın ÖZDAĞ,

Bugünkü cârî mevzuâtımıza göre MSB ve Genelkurmay Başkanlığımızın “astsubay” dediği asker sınıfının

Bahrî ve Berrî ordumuzda teşkil edilmesinin tarihçesini doğru cümleler ile  kısaca anlatayım size. 

    1. Bahrî  Ordumuzda Astsubaylığın Teşkili;   

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1890 senesine kadar Osmanlı Bahrî Ordusunda

Bugünün tâbiri ile “Assubay” olarak bilinen üçüncü bir asker sınıfı yok idi. Bu târihi geriye götürmeye tevessül etmek olsa olsa câhillik ve ahmaklık olabilir. Bahrî Ordumuzda “gedikli” sınıfı, Sultan II. Abdülhamid’in aşağıda gördüğünüz şu fermânı ile 1890 senesinde teşkil edildi.

Osmanlı Bahrî Ordusuna üçüncü bir asker sınıfı olarak zâbit ile nefer arasına sokuşdurulan ve “gedikli” olarak tesmiye edilen asker sınıfı, İngiliz Bahrî Ordusundan aşırmadır. Gençlerimiz rağbet etmediğinden dolayı teşkil edilmesinden kısa bir süre sonra, “gedikli” sınıfı, 1900’larda iflâs etdi. Sorabilirsiniz;  bu gedikli sınıfını ne zamân lağvetdiğini Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız bile bilmiyor. Yaklaşık 10 sene hizmet veren “gedikli”  mekteblerinden mezun olan gediklilerin hepsi, padişah fermanı ile “zâbit” sınıfına nakil edildi.

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1914 senesinde Osmanlı Bahrî Ordusunda “küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” isimleri ile iki yeni asker sınıfı teşkil edildi. Böylece bahriyemizdeki asker sınıfının sayısı ikiden dörde yükseldi. Bu yeni iki asker sınıfını uyanık kurmay zâbitân heyetimiz bu kez de gene İngiliz Bahrî Ordusundan aşırdı. Fakat İngiltere’nin kendi “küçük zâbitine” ve “gedikli zâbitine” verdiği hakları, bizim zâbitân heyetimiz kendi “küçük zâbiti” ve “gedikli zâbitine” vermedi.

 

Zâbit sınıfına dâhil olarak teşkil edilen “gedikli zâbitliği” de bahriye zâbitânımız kendisine çetin bir rakip olarak gördüğü ve sâhip olduğu imtiyazları paylaşmak isdemediğinden dolayı 1929 senesinde lağvetdi.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bahrî Ordumuzda “astsubaylığın” hangi zehirli maksat ile teşkil edildiğini öğrenmeye  isdekli iseniz şâyet  Ümit hocam, 

Sağ tarafınızda gördüğünüz şu bağlantılı çerçeveyi tıklayın hele bir… 

 

Bakın, neler göreceksiniz!..

 *  *  *  *  * 

 

   2. Berrî Ordumuzda Astsubaylığın Teşkili;        

 

1909 senesine kadar da Osmanlı Berrî Ordusunda

Bugünün tâbiri ile “Assubay” olarak bilinen üçüncü bir asker sınıfı yok idi. Bu târihi geriye götürmeye tevessül etmek olsa olsa câhillik ve ahmaklık olabilir.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Berrî Ordumuzda “astsubaylığın” hangi maksat ile teşkil edildiğini öğrenmek isder iseniz şâyet Ümit hocam,

 

Sağ tarafınızda gördüğünüz şu bağlantılı çerçeveyi tıklamanız kâfidir.

 

Ömrü hayâtınızda ilk defâ Eski Tüfek'den duyacağınız bu bilgiler karşısında gözleriniz yuvasından uğrayacak hocam!..

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yukarıda gördüğünüz (Berrî) Küçük Zâbit Mektebleri Nizamnâmesi;

 

31 Mart darbesinin hemen arefesinde, darbeci zâbitân heyetinin Meclis-i Mebusânı kapatdığı günlerde

Darbeci Müşir Mahmut Şevket Paşa’nın Harbiye Nezâretinde silâh zoru ile yazdırdığı

Ve dahi

Meclisden ve padişahdan kaçırarak çıkartdığı bir darbe kânunudur.

 

İşde bu sebepden dolayı ordumuzun “berrî küçük zâbitliği” (asubaylığı) gayri meşrudur, gayri kânunidir, sayın hocam.

Bu bilgiyi de ilk kez olmak üzere burada, Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK ilan ediyorum.

 

 

Osmanlı Berrî Ordusuna üçüncü bir asker sınıfı olarak zâbit ile efrad arasına sokuşdurulan ve “küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfı ise

Alman (Prusya) Berrî ordusundan aşırmadır.

Alman Berrî ordusu örnek alınarak teşkil edilen “berrî küçük zâbitliği”, 31 Mart darbecisi Müşir Mahmut Şevket Paşa, Padişaha rağmen teşkil etdi. (Bkz.; Asubay Tefrikası 6-4)

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 Fakat

Almanya’nın kendi küçük zâbitânına verdiği hakların nerede ise hiçbirisini Harbiye Nâzırı Mahmut Şevket Paşa bizim küçük zâbitânımıza vermedi.

 

Darbeci Mahmut Şevket Paşa;

Harbiye Nâzırı unvânı ile 1910 senesinde ziyâret etdiği Dersaadet Küçük Zâbit Mektebinde, bir nutuk atdı.

 

31 Mart darbecisi Müşir Mahmut Şevket Paşa_Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dam Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ'a Açık Mektup

 

Ve dahi

Kimisi mektebden firâr eden, kimisi intihâr edenlerden geriye kalan mezun üç-beş küçük zâbit namzetine şöyle dedi.