Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

                                                       Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-2

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

Uluslararası İlişkiler Profesörü

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

30 Kasım 2022

 

Konu: Osmanlı Askeri Tarihi isimli Kitabınız Hakkında.

İlgi: (a) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli kitabınız. (Praeger-2009).

(b) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınız. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Üçüncü Basım, Mart-2020.

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Amerikalı uluslararası ilişikiler uzmanı ve askerî târihci olan Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde; İlgi (a)’da mezkûr A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli ingilizce kitabınızı 2009 senesinde yayınladınız. 380 sayfalık bu kitabınızı ben, internetten ücretsiz indirdim. El emeği göz nûru bu kitabınızı insalığın hizmetine hasbiden sunan her kim ise, kendisine hassaten teşekkür ediyorum.

İlgi (b)’de merkum Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızı ise 2014 senesinde yayınladınız. “Türkçe Birinci Basıma Önsöz” bölümünde izhâr etdiğiniz üzere, bu kitabınız; Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde 2009 senesinde ingilizce olarak yayınladığınız İlgi (a) kitabınızın türkce tercümesidir.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2Kıymetli Mesut hocam,

Askerlik târihimizde önemli yere sâhip olması hasebi ile; bu kitaplarınızda yeri geldiğinde “noncommissioned officer” (NCO), petty officer”, küçük zabit” ve “astsubay” kelimeleri hakkında bilgiler izhâr etmişsiniz. Türkce yayınladığınız 675 sayfalık bu kitabınızın Mart-2020 baskısını ise ben Şükrü IRBIK, 37 TL’ye satın aldım. Bu kitabınızı yazmak için türkce ve yabancı olmak üzere 1.263 adet kaynak eserden istifâde etmenizi hakikâten etkileyici bulduğumu söylemeliyim.

Nâdir kitap ve zor bulunan makâleleri sabır ile arayıp bulan ve size veren Ahmet ÖZCAN isimli hocama ise huzurunuzda takdirlerimi gönderiyorum. Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Mesut Hocam,

Hatırlayacağınız üzere birinci mektubumu size 18 Ağustos 2022 târihinde göndermiş idim.

Bu mektubumda;

Independent Türkçe isimli internet gazetesinde yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz hakkında,

Emekli bir astsubay olarak ben Şürkü IRBIK size suâller tevcih etmiş idim.

Konumuz ile doğrudan ilintisi olduğundan dolayı;

Sözüme konu ingilizce ve türkce kitabları birlikde yazdığınız Amerikan vatandaşı Prof.Dr. Edward J. ERICKSON hakkında kısa bilgi vermek bu mektubumu okuyanlar için faydalı olacak.

Edward bey, üç nesilden beri asker olan Amerikan ailesine mensub emekli bir subay. Dedesi “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Ordusunda “Çavuş” rütbesi ile I.Dünya Savaşı’nda Fransa’daki Amerikan Seferî Kuvveti (AEF)’nde görev yapmış. Babası da gene “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Hava Kuvvetleri (US Army Air Forces)‘nde “Çavuş” rütbesi ile II.Dünya Savaşı’nda İtalya, Fransa ve Almanya’da görev yapmış. Edward J. ERICKSON ise Amerikan Kara Ordusuna piyâde Er” (Enlisted) sınıfında "Private" rütbesi ile intisâb etmiş. 1950 doğumlu olan Edward bey "Er” (Enlisted) olarak göreve başladığı târihi özgeçmişine yazmamış!.. Onbaşılığa terfî etdikden sonra sözleşme yenileyip (reenlist) “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” rütbesine yükselmiş. Görevine devâm eder iken, Amerikan Kara Ordusunun kendisine temin etdiği maddî ve idârî imkânlar ile üniversitede okuyup lisans eğitimi almış. Lisans diplomasını aldıkdan sonra 1975 senesinde topcu subay sınıfına terfî etdirilmiş. Edward bey, hem muvazzaf subaylık görevine devâm etmiş hem de bilimadamı olarak çalışmasını sürdürmüş. Kıt’a kaynaklı subay (mustang) olduğundan dolayı ki, Türk Ordusunda biz bu tür subaylara “katır” deriz; Edward J. ERICKSON Yarbay rütbesinde iken yaş haddi sebebi ile 1997 senesinde emekli edilmiş.

Edward J. ERICKSON; 1980’li senelerde Türkiye’deki Amerikan üslerinde “Er” (Enlisted) unvânı ile ve 1993-1994 senelerinde ise İzmir‘deki NATO Karargâhında “subay” (Officer) unvânı ile görev yapmış. Türkiye’ye gelmeden önce, Amerikan Kara Kuvvetleri Dil Okulunda 1985 senesinde türkce öğrenmiş. Türkceyi ortalama bir Türk vatandaşından bile daha selis olarak konuşabilen Edward bey İzmir’de görevli iken Türk askerî târihine merâk salmış. Bu görevi esnâsında; bir vesile ile ki, bunu bize Mesut hocam ancak siz anlatabilirsiniz, sizin ile yolu kesişmiş. Bu tanışma-buluşma neticesinde de Osmanlı askerî târihi hakkında Edward bey ile ortak yazdığınız kitâbınızı 2009 senesinde ingilizce dilinde yayınlamışsınız.

Muhterem Mesut hocam,

Bugün size ikinci mektubumu gönderiyorum. Bu mektubumda; Amerikan Kara Kuvvetlerinde “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” (Staff Sergeant) rütbesi ile göreve devâm eder iken; subaylığa terfî eden ve daha sonra Yarbay rütbesi ile emekli edilen Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile müşterek yazdığınız;

  • İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimeleri hakkında

         Ve

  • Aynı kitabınızın türkce tercümesi olarak yayınladığınız kitabınızda müterâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimeleri hakkında,

Size suâller tevcih edeceğim. Türkce târih kitabı yazacak derecede türkce bildiğinden dolayı Edward bey de bu suâllerimin muhatabıdır.

Ancak; suâllerimi size tevcih etmeden evvel, 2020 senesinde ikinci baskısını yayınladığınız Osmanlı Askeri Tarihi isimli türkce kitabınız hakkında dikkatimi çeken bir iki hususu, müsaadeniz ile bu mektubuma iktibas edeceğim.

Mezkur kitabınızda "noncommissioned officer” (NCO) olarak türkceye tercüme etdiğiniz “astsubay” kelimesi ve mürâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimelerine önem atfetmiş ve bu kelimeler hakkında çok mühim tesbitler yapmışsınız. Mersum kelimeler hakkında yapdığınız ve benim görebildiğim bu tesbitlerinizi aşağıda derledim.

  * * * 

Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızda

Ben Şükrü IRBIK’ın dikkatini çeken tesbitleriniz;

 

Sayfa-XVIII, Terminoloji ve Yazım Hakkında Not;

(…) Bu eser boyunca yer isimlerinin Osmanlı dönemindeki yerleşmiş şekillerinin kullanılması tercih edilmiştir.

(…) Tarih dışı bir durum yaratmamak için fetih sonrası ismi değişen yerler için fetih tarihine kadar eski ismi kullanılmıştır. Örneğin 1453 senesine kadar “Konstantinapolis”, 1453’den sonrası için “İstanbul” ismi kullanılmıştır.

 * * * 

Sayfa-74;

(…) Bu konuyla bağlantılı bir başka önemli sorun ise, alt kademelerdeki subay eksikliğiydi. Orta mevcutları artmasına rağmen (17. yüzyıl boyunca orta mevcutları yedi kat arttı) subay kadroları beşte sâbit kaldı, sadece “astsubay” kadroları arttı. Sonuç olarak subay eksikliğini gidermek için bâzı “astsubay” kadroları (Odabaşı örneğinde olduğu gibi) subay görevlerini üstlenmek zorunda kaldı. Bu durumda ise “astsubay” görevleri ihmal edilmeye başlandı.53.

53 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 152, 397–400; Mahmud Şevket, Osmanlı Askeri Teşkilatı ve Kıyafeti, 43–44.

 * * * 

Sayfa-77;

(…) Bu düzenlerini disiplin, eğitim ve cesaretleri sayesinde düşmânın yoğun ateşi altında bile muhafaza ederlerdi. Zamân zamân bâzı ortaların siperlerin içinde savunma mevzii işgal ettikleri 65 vaki olsa da düşmân ateşi karşısında siper almak 19.yüzyıla kadar hep “korkakça bir davranış” olarak görülürdü.66 Bu tarz istenmeyen davranışların muharebenin sıcağı içinde meydâna gelmesini engelleme ve safları muhafaza etme görevi düşük rütbeli subaylara, “astsubaylara” ve “kıdemli askerlere” düşerdi. Zaten bu görevler onların asli vazifeleriydi. (←??? Kaynaksız. IRBIK).

65 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 374–376; Ahmet Muhtar, Muharebat-ı Meşhure-i Osmaniye Albuümü, 53.

66 Solakzade (Çabuk), Solakzade Tarihi, 346.

 * * * 

Sayfa-275;

“Muallem Asakir-i Muhammediye” adı verilen yeni ordu, Nizam-ı Cedid’in sadece kanunnamelerini değil, aynı zamânda üniforma ve birlik teşkilat yapılarını da taklit etmeye mecbur kaldı. Üstelik teşkilatın ilk üç subayından ikisi (diğer subay yukarıda bahsetdiğimiz Mısırlı Davud Ağa’ydı) ve tâlim çavuşlarının çoğunluğu da eski Nizam-ı Cedid personeliydi7.

7 İlyas Ağa, Tarih-i Enderun (Letaif-i Enderun), 281–282, 292–293; Levy, Military Policy of Sultan Mahmud II, 1808–1839, 176–177, 388–390.

 * * * 

Sayfa-280;

(Vakai Hayriye arifesi. IRBIK) Merkezi idâre umutsuz bir şekilde reformlar için uzman ve model arayışı içindeyken, Hüsrev Paşa, gizlice eski bir Fransız “astsubayı” olan Sardinyalı Hurşit (Gaillard) denetiminde bir deniz piyâde taburunun eğitimini başlatmıştı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-329;

Osmanlı’ya sığınmış ve müslümân olmuş bir Habsburg subayı (bâzı modern kaynakların iddialarına göre, gerçekte bir "astsubay" olma ihtimali bulunmaktadır) Ömer Lütfi Paşa (Hüsrev Paşa hânesinde yetişmiştir) Tuna Ordusu’nun başına getirildi.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-353;

Deneyimli askerler rastgele ve düşünülmeden terhis edilirken, gerçek bir astsubay sınıfı teşkil etmek için altın bir fırsat elden kaçırıldı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-358;

Kırım Savaşı boyunca birkaç etkisiz bombardıman ve birliklerin nakledilmesi dışında, Osmanlı donanması kendini deniz üs ve limanlara kapatmış ve savaşta etkin bir rol almamıştı. Anlaşılan Sinop baskınında (1853. IRBIK) yaşanan hezimet bütün denizcileri korkutmuştu. (←Kaynaksız. IRBIK). Bu durum Abdülazid (1861-1876. IRBIK) döneminde değişecekti. Sultanın askerî teknolojiye merakından en çok Donanma istifâde edecekti. Modern zırhlı kruvazör ve monitorlardan oluşan yepyeni bir filo İngiltere ve Fransa’dan yapılan alımlarla bir araya getirildi. İngiliz ve Amerikalı mühendis ve ustaların gözetiminde Hasköy Tersanesi modern İngiliz planlarına göre baştan aşağı yenilendi. Ancak ne Abdülaziz ne de onun Donanma danışmanları bu modern gemileri kullanacak subay ve denizcilerin eğitimine, nitelik ve niceliklerine yeterli ilgiyi göstermediler. Eski Mühendishane-i Bahri-i Hümayun her sene ancak çok kısıtlı sayıda “subay” mezun edebiliyordu. Üstelik şimdiye kadar kara kuvvetleri reformlarda önceliğe sahip olduğu için Harbiye’nin yaşadığı dönüşüm Mühendishane’ye sirayet etmemiş ve bu okul çağının gerisinde kalmıştı. Deniz astsubayı ve teknisyeni yetiştiren herhangi bir okul veya eğitim merkezi bulunmuyordu. Sonuçta yapılan alımlarla Osmanlı donanması Avrupa’nın üçüncü büyük donanması haline geldiyse de nitelikli mürettebata sahip olmadığından padişahın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı4.

4 J. Lewis Farley, Modern Turkey, (London: Hurst and Blackett, 1872), 134–136, 144–149; İ. Halil Sedes, (Mütekaid Tümgeneral. IRBIK) 1877–1878 Osmanlı-Rus ve Romen Savaşı, Cilt. 1, (İstanbul: Askeri Matbaa, 1935), 129–130; Ali Fuat Örenç, “Deniz Kuvvetleri ve Deniz Harp Sanayii”, Osmanlı Askeri Tarihi: Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri 1792-1918 içinde ed. Gültekin Yıldız, İstanbulu-Timaş-2013, s. 141-145.

 * * * 

Sayfa-361;

(1870’ler. IRBIK) (…) Mektepli subay sayısında yaşanan bu sıkıntıya ek olarak, ordunun komuta, kontrol ve eğitimini etkileyen bir başka önemli sorun, "profesyonel astsubay" sınıfının bulunmamasıydı. (←Kaynaksız. IRBIK). Daha önce farklı yerlerde belirttiğimiz gibi, ordu yüksek komuta heyeti bu uzun reform süreci içinde eğitim görmüş astsubayların önemini fark etmemiş veya önemsememiştir. Deneyimli ve tecrübeli erlerin teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde kullanılması yeterli görülmüştü11. Profesyonel astsubay sınıfının bulunmaması, alaylı subayların kapasitelerinin sınırlı olması ve genel olarak askerlerin cehaleti ve askeri eğitimlerim eksikliği yüzünden, mektepli subaylar çoğu zamân kendi görevlerinden ziyade, aslında astlarının görevi olan, ama yapmadıkları işleri de üstlenerek hiçbir şey yapamaz hale geliyorlardı. Muharebe meydânında üst rütbeli subayların topcu nişancı eri gibi topları tevcih ettiklerine, kurmay subayların süvâri keşif kolu yerine keşfi bizzât yaptıklarına ve başka benzer durumlara sıklıkla rastlanılmaktaydı. Sonuç olarak düşmân ateşi altında muharebe meydanının her yerine yetişmeye çalışan mektebli subayların zayiat oranları fazlasıyla yüksekti. Subaylarına kişisel olarak bağlanan askerlerse, komutanlarının vurulması halinde güvenlerini kaybedip ne yapacaklarını şaşırdıklarından hemen dağılmaktaydılar12.

11 Herbert, The Defence of Plevna, 1877, 47–48 ; Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, vol. 5, 477.

12 Ahmed Muhtar, Anılar, 51, 87, 94, 127, 167, 186, 208, 214, 217, 228.

 * * * 

Sayfa-402;

(1877-1878; 93 Harbi. IRBIK) (…) Savaş boyunca subay zayiatının oransal olarak çok yüksek olduğu da dikkate alındığında, Osmanlı Ordusunun tam anlamıyla bir subay Ordusuna85 dönüştüğü görülmektedir. Bu konuda mektepli subaylara büyük yük binmekteydi. Profesyonel astsubay yetiştirmek için okullar açılması veya liyakatli erlerin bir sistem dahilinde eğitilerek astsubay olarak yetiştirilmesi bir türlü sağlanamadığından, bu görev de mekteplilerin sırtına binmekteydi. Subaylar liderlik görevleri yanı sıra silah nişancılığı, bakım ve her türlü teknik görevi de icrâ etmekteydi. Dolayısı ile, muhabere esnâsında subayını kaybeden birlikler muharebe yeteneklerini de kaybetmekteydi. Askerlerin savunmada iyi, ama taarruz harekatında zayıf olmasının kanımızca en önemli sebebi muhabere liderliği eksikliğiydi. Genel birlik eğitiminin yetersizliği ve bu kapsamda tatbikâtı ve manevraların icrâ edilmemiş olmasının etkileri de ihmal edilmemelidir86.

85 Subay Ordusu” kavramı subayın asıl görevi dışında diğer görevleri de üstlendiği, subayın bir komutandan ziyâde bir baba gibi görüldüğü, askerlerin her konuda subaylarının emir-komutasına ihtiyaç duyduğu (Herbert_ Plevna; “never acting on his initiative”. IRBIK) ve herhangi bir nedenle subaylarının ölmesi veya yaralanması halinde askerlerin kendilerine güvenini kaybetdiği ordular için kullanılan bir kavramdır. (??? Kaynaksız. IRBIK)

86 Herbert, Defence of Plevna, 1877, 48, 233–234; Ahmed Muhtar, Anılar, 83–84, 126– 127, 208, 214, 217; Baker, Turkey, 273; Ryan and Sanders, Under the Red Crescent, 31, 67, 240–241, 296; Allen and Muratoff, Caucasian Battlefields, 217; İzzet Fuad, Kaçırılan Fırsatlar, 82–83.

 * * * 

Sayfa-428;

(1840’lar. IRBIK) Eyalet merkezlerinde açılan talimgâhlarda askerler ve astsubaylar eğitilirken, Ordunun istek ve tercihlerine uygun silah ve teçhizatla Jandarma donatıldı. Sonuçta Jandarma görünüşte ordudan bağımsız olsa da gerçekte her açıdan askeriyenin emrinde bir teşkilat olmayan devâm etti136.

136 Çakın and Orhon, TSK Tarihi Osmanlı Devri (1793–1908), 248–253); Swanson, Journal of Contemporary History, 253–255; Nadir Özbek, ‘‘Policing the Countryside: Gendarmes of the Late 19th Century Ottoman Empire (1876–1908), International Journal of Middle East Studies, vol. 40, no. 1, 2008, 51–56, 62–63; Selahattin Günay, Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? Suriye ve Filistin Anıları, (İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2006), 13.

 * * * 

Sayfa-444; Önce protesto ve kitlesel itaatsizlikle başlayan muhalefet, siyâsî ve dini kıyafetlere bürünerek 31 Mart karşı darbesinin patlak vermesinde önemli pay sahibi oldu. Alaylı subay ve gedikli erbaşların liderliğinde ordu merkezlerinde (özellikle İstanbul ve Erzurum) birlikler isyân ederek yeni rejimi devirmeye kalkıştılar. Bu karşı darbe girişimi tasfiyenin meşruiyetini gösteren bir kanıt olarak algılanıp ayaklanmanın bastırılması sonrasında kalan alaylılar da ordudan ihrâç edildiler169.

169 Alaylıların ordudan ilişiğinin kesilmesi sonrasında genel subay mevcudu 26,310 dan 16,121’e düşmüştür. Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 187–189; Ahmed İzzet, Feryadım, 45–46, 62–73; Apak, Yetmişlik Bir Subayın Anıları, 31–41; Turfan, Rise of the Young Turks, 155–161; Bartlett, Battlefields of Thessaly, 52, 55–56; Griffiths, Reorganization of the Ottoman Army, 111.

 * * * 

Sayfa-451; Enver Bey ve diğer İttihatçılar, direnişin devâm edebilmesi için geride sağlam bir askerî altyapı bırakma karârı aldılar. Bütün silah, mühimmat ve teçhizatın yanı sıra, subay, astsubay, muhtelif teknisyen ve silah nişancılarından kurulu üç yüz kişilik bir unsur geride bırakıldı. Üç ay süren tahliye sürecinde, yerli birlikler içinden seçilen yetenekli astsubay ve erler ağır silah ve teçhizatın kullanılması konusunda  hızlandırılmış eğitime tabi tutuldular. Bu proje çerçevesinde yüze yakın Trabluslu genç ve çocuk seçilerek İstanbul’daki askerî okullara nakledildi. Amaç, savaşın gelecekteki komuta kadrosunu yetiştirmekti. Ama bu cüretkar proje Balkan Savaşlarının yenilgiyle bitmesi yüzünden rafa kaldırıldı. Birinci Dünya Savaşı esnâsında ise kısmen uygulanabildi190.

190 Ertuna, TSK Tarihi Osmanlı Devri, Osmanlı-İtalyan Harbi (1911–1912), 411–421; Simon, Between Ottomanism and Nationalism, 98–101; Kut, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş, 116; Tauber, Emergence of the Arab Movements, 218–219; Booch a.g.e s. 205-207.

 * * * 

Sayfa-466, 467; Osmanlı Ordusunda profesyonel astsubay sınıfının olmadığı dikkate alındığında, özellikler küçük birlik seviyesindeki lider açığı daha iyi anlaşılabilir. Sonuçta, ordu savaşa daha az subayla gitti. Subay kadrosunun ancak yüzde 55’i doldurulabilmiştir. Düzenli piyâde birliklerinde her bölükte iki subay varken, Redif birliklerinde her iki bölüğe bir subay düşüyordu. Bu çok ciddi bir sorundu. Çünkü subaylar sadece komutanlık değil, aynı zamânda astsubaylık ve teknisyenlik de yapıyordu. Muharebelerde subay zayiatı normal oranların çok üstünde olduğundan, savaşın ilerleyen aylarında durum daha da kötüleşecekti226.

226 Hallı, Balkan Harbi (1912–1913), 134, 149–150; H. Cemal, Tekrar Başımıza Gelenler, 73–74.

 * * * 

Sayfa-474; Heyetin diğer üyeleri de kritik görevlere (bir tümen komutanlığı, üç alay komutanlığı, Mekteb-i Harbiye Komutanlığı da dâhil olmak üzere, on bir askeri eğitim kurumu komutanlığı ve bir kısım daha alt kademe görevler) atandı. Bu atama politikasının temel maksadı, modern Alman modelleri çerçevesinde subay, astsubay ve birlikler yetiştirmekti246.

246 Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 288–305; Sanders, Five Years in Turkey, 20–21; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, 148–149; Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 193–194, 197.

 * * * 

Sayfa-485;

Seferberlik sonrası Ordunun personel mevcudu görkemliydi. 820.000’i muharip olmak üzere, genel mevcut bir milyonu aşmıştı. Fakat subay sayısı 12.469’da sâbit kalmıştı. Her 100 muharip askere 1,5 subay düşmekteydi. Bu oran, neredeyse koca denizde bir damla anlamına gelmekteydi292.

(…)

Talimgahlarda altı ilâ sekiz ay eğitim gören öğrenciler, onbaşı rütbesi verilerek kıt’alara “zabit namzedi” unvanıyla gönderildi. Kararnameye göre altı aylık görev başı eğitim ve deneme sonrasında, birlik komutanlarının kanaatine göre subay nasbedileceklerdi. Böylelikle altı ay boyunca astsubay olarak görev yapacak adaylar ordudaki önemli bir boşluğun dolmasına yardımcı olacaklardı. Eğer aday başarısız bulunursa, çavuş rütbesi verilip astsubay statüsünde göreve devâm edecekti294. Önceki bölümlerde belirttiğimiz gibi, Osmanlı Ordusunda “profesyonel astsubay” sınıfı bulunmamaktaydı. Askerlerin bir kısmı teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde istihdam edilmekteydi. 1909 sonrasında bâzı ordu merkezlerinde açılan “küçük zabit” mekteplerinden az sayıda mezun verilebilmişti295. Bunlar da subay açığı yüzünden astsubay kadrolarında değil, subay kadrolarına atanmışlardı.295. Dolayısıyla savaş boyunca zabit namzetleri ve kıdemli erler astsubay işlevini yerine getirmeye çalıştı.

292 Kadro ve teşkilatlara göre her 100 askere ortalama 6 subay düşmesi gerekdir idi. İlden, a.g.e., s. 39,40; (İlden Şerif. Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında 3.Ordu: Sarıkamış Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı. (ed.) Sami Önal. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 1998); Selışık, a.g.e, s.3-5; (Selışık, Selahattin. Kafkas Cephesinde 10 ncu Kolordunun Birinci Dünya Savaşının Başlangıcından Sarıkamış Muharebelerinin Sonuna Kadar Olan Harekaˆtı. 2nd edition. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2006); Sabis a.g.e, s.159-164, 285. (Sabis, Ali İhsan. Harp Hatıralarım: Birinci Dünya Harbi. 4 vols. İstanbul: Nehir Yayınları, 1990–1991).

294 Alaeddin Ören, İlk Yedek Subay Yuvası: İhtiyat Zabitan Mektebi,’’ Piyade Yedek Subay Talimgâhı 35. Dönem Hatırası, (Ankara: Güzel Sanatlar Matbaası, 1952); İhsan Ali Alpar, Anı: Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizde 55 Yıl 11 Ay, (İstanbul: Nilüfer Matbaası, 1974), 21–35; Faik Tonguç, Birinci Dünya Savaşında Bir Yedek Subayın Anıları, (İstanbul: T. İş¸ Bankası Yayınları, 1999), 16–17, 63, 67.

295 İlk astsubay Okulu (Gedikli Küçük Zabit Okulu) Alman subayı Ditfurt Paşa danışmanlığında, 1909’da İstanbul’da Mahmud Şevket Paşa tarafından açılmıştır. Sonra, Konya ve Beyrut gibi önemli bölgesel askerî merkezlerde başka astsubay okulları da açıldı.  Üç senelik eğitim süresi olan bu okullar savaşa kadar üç sınıf mezun edebilmişti. Tahsin Yahyaoğlu, ‘‘Astsubay Okullarının Tarihçesi,’’ Türk Kültürü, yıl: 3, nu. 32, Haziran 1965, s. 36; İsmail Hakkı Süerdem, Anılarım: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, (ed.) Orhan Avcı, (Ankara: Bilge Yayınevi, 2004), s. 23–24; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, s.80.

 * * * 

Sayfa-521;

Osmanlı subay ve astsubaylarının çoğu cephe gerisinde veya Almanya’daki eğitim merkezlerinde muhtelif askerî kurslara katılarak yeni taktik, teknik ve silahları öğrendiler410.

410 Yazman, Mehmetçik Avrupa’da, s.87–92, 97, 118, 126, 131.

 * * * * * 

Kıymetli Mesut Hocam,

Şimdi, bu ikinci mektubum ile size tevcih edeceğim suâllere geliyorum. Mektubuma konu etdiğim İlgi (a) ingilizce kitabınızın;

  • 17 farklı sayfasında “noncommissioned officer” kelimesini ya da “noncommissioned officer” kelimesinin kısaltması olan “NCO” ibâresini kullanmışsınız. Mezkur kitabınızı hazırlar iken Fransızca ve Almanca kaynaklardan da istifâde etdiğinizi gördüm. İngilizce “noncommissioned officer” kelimesinin; istifâde etdiğiniz Fransızca kaynaklardaki tercümesinin “sous officier”, Almanca kaynaklardaki tercümesinin ise “unteroffizier” olduğunu kayıt edelim.
  • 1 sayfasında ki, bu 176’ncı sayfadır, “petty officer” kelimesini kullanmışsınız.
  • Türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızın 485’nci sayfasında ise “küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

Ancak ne var ki;

Bu kelimelerin tercümeleri ve kullanımları hakkında kaynak/belge beyân etmemişsiniz.

İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimelerine karşılık olarak türkce kitabınızda yer verdiğiniz türkce tercümelerini ben tesbit etdim ve aşağıda gördüğünüz çizelgede topladım.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Yukarıdaki çizelgede gördüğünüz üzere Mesut hocam;

1. İngilizce kitabınızda yer alan “Noncommissioned officer” (NCO) kelimesini;

  • Astsubay,
  • Küçük Zâbit,
  • Gedikli Erbaş,
  • Tâlim Çavuşu,

Olmak üzere 4 farklı şekilde türkceye tercüme etmişsiniz,

2. Gene aynı ingilizce kitabınızda yer alan “petty officer” kelimesini “deniz astsubayı” şeklinde tercüme etmişsiniz.

3. “Küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini ise türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızda müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

 * * * 

Muhterem Mesut hocam,

Bildiğiniz üzere;

  • Küçük zâbit” tâbiri 1909 Nizâmnâmesi ile 1909 senesinde,
  • Astsubay” tâbiri ise 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde,

Askerî mevzuâtımıza dâhil edildi.

Kânun ile tesbit edilen bir tâbirin ingilizce tercümesinin de kânun ile tesbit ve tayin edilmesi genel-geçer hukuk kuralıdır.

Bu hakikâtden hareket ile sizin ve kitâp ortağınız Edward hocama ben Şükrü IRBIK’ın suâlleri şunlardır;

1. Mezkur ingilizce kitabınızda yer alan “noncommissioned officer” (NCO) kelimesi türkce tercümesinin;

  • Astsubay” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Küçük zâbit” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Gedikli erbaş” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Tâlim çavuşu” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 

2. İngilizce “petty officer” kelimesi türkce tercümesinin “deniz astsubayı” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

3. “Küçük zâbit” kelimesinin “astsubay” kelimesi olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 * * * 

Bugün itibârı ile ordumuzda muvazzaf ve müesses olan “astsubay” sınıfının târihini doğru anlamak ve yazmak için

Son derece önemi hâiz olan bu suâllerimi Türk kamuoyu ve vicdânı huzûrunda cevaplamanın zamânı geldi…

Bu cümleden olmak üzere;

Yayınladığınız ingilizce ve türkce târih kitaplarınız hakkında hazırladığım

Ve

Bugüne kadar “astsubay” târihcesi yazan “revizyonist” târihcilerin ezberini bozacak

Ve dahi

Ordumuzdaki “astsubay” sınıfının târihini yeniden yazmamıza sebep olacak bu suâllerimi cevaplamanızı,

İstirham ederim, Mesut hocam.

Saygılarım ile

                                                                                                                                             Şükrü IRBIK  

 

 * * * 

Şükrü IRBIK'ın açıklaması;

Kıymetli Mesut hocam,

Okumuş, profesör olmuşsunuz. Hayırlı olsun!

Emekli bir subay olarak ingilizce ve türkce askerî târih kitabı yazmışsınız…

Bu kitaplarınızda kullandığınız;

  • Noncommissioned officer” (NCO),
  • Petty officer

         Ve

  • Küçük zâbit/astsubay” kelimeleri hakkında sorduğum suâllerimi,

İliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, hocam?

Bu suâllerime sizin ve Edward beyin göndereceğiniz cevablarınızı da

Ben Şükrü IRBIK işde, burada yayınlayacağım.

Hörmetlerim ile

Şükrü IRBIK

Em. SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

  Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-1

 

  

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

  Uluslararası İlişkiler Profesörü

  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

18 Ağustos 2022

  Konu: Astsubay Sorununun İhmâl Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında.

  İlgi: (a) (https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu) isimli bağlantıda yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz.

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Independent Türkçe için yazdığınız ve 12 Ocak 2022 Çarşamba günü İlgi bağlantıda yayımladığınız “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâlenizi emekliassubaylar.org isimli siteden okudum.

Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

 

  Emekli bir subay olarak; mezkur makâlenizde “köklü bir sorun” dediğiniz Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfı hakkında böyle bir makâle yayımladığınızdan ötürü size teşekkür ederim. Handiyse ömrünüzün tamamını hasretdiğiniz subaylık mesleğinizi icrâ eder iken ciddî ve sizi hayretlere düşüren olay ve durumlar yaşamış olmalısınız ki; Ordumuz astsubay sınıfının durumunu bu makâlenizde “köklü bir sorun” olarak nitelemişsiniz.

  Kıymetli Mesut Hocam,

  Emekli bir astsubay olarak ben Şükrü IRBIK da; mensubu olduğum astsubay sınıfının târihini emekli olduğum 2011 senesinde buyana nâcizâne tetkik etmeye çalışıyorum. Bu konuda yazdığım makâlelerimi de emekliassubaylar.org isimli sitemizdeki Eski Tüfek isimli köşemde yayımlıyorum.

  Bu mânâda; sizin mezkûr makâlenizi okumak emekli bir astsubay olarak beni hem mesrur etdi hem de tabii olarak cevaplanması gereken bir takım suâlleri zihnimde tebellür etdirdi. Bu suâllerin cevâbını sizden öğrenmek hiç şüphe yok ki, “astsubay meselesinin” anlaşılmasına; devletimiz, ordumuz ve astsubay sınıfının yaşadığı sıkıntılara bir an evvel çözüm bulunmasına çok yardımcı olacak.

  Bu cümleden olmak üzere; söze konu makâleniz hakkında 19 madde başlığı altında hazırladığım ve aşağıdaki sayfada size tevcih etdiğim 32 adet suâlimi cevaplamanızı ricâ ederim hocam.

Saygılarımla

                                                                                                                     Şükrü IRBIK

  

(https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında Suâllerim;

  1. Mezkûr makâlenizin birinci satırında; astsubay meselesinin 1912 yılına kadar uzandığını ifâde etmisşiniz.

  Suâl-1; Astsubay meselesi’nin 1912 yılına kadar uzandığına dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  2. Bilindiği üzere bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “eğitim, sevk ve idare ile diğer idari işlerde subaya yardımcı olan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin beşinci satırında; astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-2; Astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  3. Bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “ast komuta kademelerinde” görev yapan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin altıncı satırında; astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-3; Ordumuzda kaç çeşit “kademe” vardır? Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-4; Astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  4. Sözüme konu makâlenizin;

                - Dokuzuncu satırında;

  “Muharebede ise askerlerin düşman ateşi altında paniğe kapılıp dağılmadan silahlarını kullanıp gereken manevraları yapabilmeleri için başlarında her daim onları yöneten ve denetim altında tutan küçük birlik komutanlarına ihtiyaç vardı” demişsiniz.

  Suâl-5; Bu cümlenizde bahsetdiğiniz ordu, hangi devletin ordusudur?

  Suâl-6; Bu ihtiyacın kaynakları ve belgeleri nelerdir?

        - Onuncu satırında;

  “Böylelikle hem askerlere ferdi ve birlik halinde talim yaptıracak hem de muharebede onları sevk ve idare edecek uzman rütbeli asker ihtiyacı modern “astsubay” sınıfının doğmasına neden oldu” demişsiniz.

  Suâl-7; Astsubay sınıfının doğmasına neden olan bu nedenlerin kaynak ve belgeleri nelerdir?

  5. Mezkûr makâlenizin onbirinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Yani ülkemizdeki yaygın kanaatin aksine, astsubayların asıl işlevi talimcilik ve takım seviyesine kadar küçük birlik komutanlığıdır.”

  Suâl-8; Astsubay hakkında ülkemizdeki yaygın kanaat nedir? Bu kanaatın kaynağı nedir?

  6. Mekzûr makâlenizin onikinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Levazım, maliye, personel ve diğer idari işler ise sivil müteahhitlerin sorumluluğundaydı. Bu önemli görevlerin sivil sözleşmeli (üstelik bazıları yabancı) personel tarafından ifa edilmesi savaş esnasında görevde devamlılık, sadakat, disiplin ve emniyet sorunları yarattığı için zamanla askerileştirildi. Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler.

  Suâl-9; “Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü” verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler” bilgisinin kaynağı nedir?

  7. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Zaten astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talim klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamadı”

  Suâl-10; “Astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talimin klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamamasının” sebedi nedir? Bu bilginin kaynağı nedir?

  8. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Teskere bırakan usta erler önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra etmekteydi. Başarılı gedikliler ise subay nasbedilirdi”

  Suâl-11; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiği” târih nedir?

  Suâl-12; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiğine” dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  9. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Usta-kalfa-çırak tarzı geleneksel görev başı eğitimle yetiştirilen gedikliler eğitmenlik, küçük birlik komutanlığı ve nişancı/operatör görevlerini yapıyor gözükseler de çoğunluğu okuma-yazma ve aritmetik bilmediğinden “astsubaylık” görevlerini layıkıyla yapamamaktaydılar.”

  Suâl-13;Gedikli" sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  10. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Gediklilerin yapamadığı “talimcilik” ve “küçük birlik komutanlığı” görevlerini mektepli subaylar üstlenmek durumunda kaldı. Yanaşık düzen dahil bütün eğitimi subay üstlenince gedikliler daha çok idari ve lojistik görevlerde istihdam edilmeye başlandı.”

  Suâl-14; Bu bilginin kaynağı nedir?

  “Böylelikle etkisi günümüzde de devam eden “tehlikeli bir gelenek” başladı: Eğitimin tamamen küçük rütbeli subayların (teğmen-üsteğmen) görev ve sorumluluğu olarak görülmesi.”

  Suâl-15; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-16; Efrâdın ta’lîmi hakkında ATATÜRK’ün Veli Çavuş’a atfen irâd buyurduğu nasihatini okudunuz mu?

  11. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “31 Mart Vakası ve diğer isyanların faturasının alaylı subay ve çavuşlara (gedikli) çıkarılması sonucunda geleneksel kıta kaynaklı subay ve astsubay yetiştirme sistemi tamamen kaldırıldı.”

  “Yerine aynı yıl ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açıldı. Böylelikle ilk defa astsubay unvanına karşılık yeni bir tabir "küçük zabit" kullanılmaya başlandı ve Avrupa tarzı astsubay sisteminin kurulabilmesi için somut adım atıldı.

  Suâl-17; 31 Mart Vak’asının vuku bulduğu 1909 senesinde Ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açılması için meriyyete konulan kânunu siz okudunuz mu? Sizde var ise şâyet bir sûretini bana gönderir misiniz?

  Suâl-18; Avrupa’nın hangi devletlerinde “astsubay” sistemi mevcutdur? Bu bilginin kaynağı nedir?

  12. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Mektepli gedikliler deneyimi hiç de planlandığı gibi gerçekleşmedi. Ancak hem sayıları azdı hem de birliklerde büyük zorluklarla karşı karşıya kalmışlardı. Subaylar onları eski alaylı gediklilerden farklı görmedi. Askerler ise onları ne amirleri gördü ne de kendilerinden saydı.”

  Suâl-19; Bu bilginin kaynağı nedir?

  13. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1947'de Amerikan askeri yardım misyonu Türkiye'de göreve başladığında TSK'nın en büyük sorunlarından birininastsubaylar” olduğunu tespit etti.”

  Suâl-20; Amerikalıların tesbit etdiğini bildirdiğiniz bu “astsubaylar sorunu” nedir?

  Suâl-21; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-22; Amerikan ordusunda “astsubay” asker sınıfı mevcut mudur?

  Suâl-23; Bu bilginin kaynağı nedir?

  14. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Genelkurmay ve eski nesil subayların itirazlarına rağmen Amerikan yardım heyeti “astsubay” okullarına el atıp yeni silah, araç ve teçhizatı kullanacak, bakım ve onarımı yapacak tarzda dönüşüm gerçekleştirdiler ve yeni okullar açtılar.”

  Suâl-24; Bu bilginin kaynağı nedir?

  15. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1949'da “gedikliler” memur statüsüne geçirildi ve maaşları arttırıldı. 1951'de “gedikli” tabiri yerine Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde kullanılan "petty officer" teriminden Türkçe bir karşılık icat edilip "astsubay" tabiri kabul edildi. Yeni astsubay rütbeleri ise Amerikan Hava Kuvvetleri'nden alındı.

  Suâl-25; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları nelerdir?

  Suâl-26; Türk Kara Kuvvetleri “astsubay” sınıfı için hangi ingilizce kelime icat edildi? Bu bilginin kaynağı nedir?

  16. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “İlginç bir şekilde astsubaylar taleplerini duyurmaya çalışırken devletten ziyade kendi komutanlarını ve subayların tamamını muhatap almalarıdır. Talepler istenilen derecede karşılanılmayınca astsubaylar arasında subay düşmanlığı doğdu.

  Suâl-27; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları/belgeleri nelerdir?

  17. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Profesyonel ordu aslında eski sorunları düzeltmek için büyük bir fırsattı. Yapılması gereken örnek alınan Amerikan ordusundaki gibi “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirmek ve “tek bir statü” yaratmaktı.”

  Suâl-28; “Amerikan ordusunda “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirdiğini beyân etdiğiniz bu cümlenizdeki “tek bir statü” nedir?

  Suâl-29; Amerikan ordusundaki bu “tek bir statü”nün kaynağı/belgesi/kânunu nedir?

  18. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

       “Şu an silahlı kuvvetlerde dört ayrı çavuş bulunmaktadır:

  • Kıta çavuşu,
  • Uzman çavuş,
  • Yedek astsubay çavuş ve
  • Astsubay çavuş.”

  Suâl-30; Amerikan ordusunda kaç çeşit “çavuş” bulunmaktadır?

  Suâl-31; Amerikan ordusunda bulunan “çavuş/çavuşlar” hangi asker sınıflarına dahildir?

  19. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Eğer gerçekten modern bir silahlı kuvvetlere sahip olmak istiyorsak kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu konusunda somut adımlar atılmalıdır.”

  Suâl-32; Türk Ordusunda kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu” konusunda atılması gerekdiğini ifâde etdiğiniz bu cümlenizdeki “somut adımlar” nelerdir, açıklar mısınız?18.08.2022.

  Saygılarımla

Şükrü IRBIK  

  Eski Tüfek’in Açıklaması;

 

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Okumuş, târih profesörü olmuşsunuz. Hayırlı, kademli olsun.

  Emekli bir harbiyeli subay olarak astsubay sınıfı hakkında makâle yazmışsınız, tebrik ederim…

  Astsubay sınıfı hakkında sorduğum yukarıda gördüğünüz şu suâllerimi,

  Biliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, Mesut Hocam?

  Bu suâllerime göndereceğiniz cevaplarınızı da

  İşde, burada yayımlayacağım.

  Saygılarımla. 

  Şükrü IRBIK

  (E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

 

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

  

   Bir “siyâsî” parti kurdular 2001 senesinde; Kısaltılmış adı AK Parti,

   Parti isiminin başındaki "A" harfi de “Adalet” kelimesini simgeliyor idi.

   Bu partiyi kuran siyâsîler, “adaleti tesis etmek” için “yola çıkdıklarını” söylediler.   

    Gene aynı siyâsîler, vatandaşın gözlerinin içine bakarak şöyle dediler;

   "Millete “efendi” değil, “hizmetkâr” olmaya geliyoruz."

   Sonra

   Rey isdemek için de milletin önüne “3Y” ile çıkdılar.

   Dediler ki;

   Ey vatandaş! Sen, AK Parti’ye rey ver!

   AK Parti  de “3Y”’yi ortadan kaldırsın!

   Ne idi “3Y”?

  • Yoksulluk, 
  • Yolsuzluk, 
  • Yasaklar.

 

  *  *  *  *  *  

 

   Vatandaş, bu vaadlere inanmış olmalı ki

   03 Kasım 2002 Pazar günü yapılan milletvekili seçiminde,

   Evvelâ AK Parti’yi ikdidâra taşıdı…

   Reylerin çoğunu alamasa da

   12 Eylül'ün darbeci subayı zottirik Kenan EVREN’in

   1983 senesinde tezgâha sürdüğü Milletvekili Seçimi Kânunu ile

   AK Parti, vekillerin çoğunu ele geçirdi.

   Sonra da vatandaş;

   AK Partinin “yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları” ortadan kaldırmasını bekledi…

   Sene, 2019…

   AK Parti, ikdidâr olalı tam 17 sene deverân ve güzerân eyledi.

   AK Parti;

  •    Ne "adaleti" tesis etdi… 
  •    Ne ne “3Y”yi ortadan kaldırdı…

   Nasıl mı?

   İşde, şöyle…

 

  *  *  *  *  *  

 

   Târihde dilekce hakkını ilk kazanan millet, İngilizlerdir.

   Büyük Ferman (Magna Carta) ile Kral John’a rağmen kazandıkları hak ile

   İngiliz milleti, 1215 senesinden beri dilekce hakkını kullanıyor.

   Biz Türk milleti ise dilekce hakkını,

   İngiliz milletinden tam 661 sene sonra

   İlk Ana Kânunumuz olan Kânun-i Esâsi ile 1876 senesinde ancak kazanabildik!

   Zottirik Kenan’ın tezgahladığı 1982 Anayasası ile bugün de

   Her vatandaş, hakkını aramak için devlete dilekce vermek hakkını hâizdir.

   Gene aynı Anayasa’nın 74’üncü maddesinin emrine göre

   Devlet de vatandaşın dilekçesine “gecikmeksizin” cevap vermek ile mükellef.

   

   Fakat

   Mevcut tatbikâta bakdığımda işlerin böyle olmadığını görüyorum.

   Nasıl mı?

   AK Parti Hükûmeti ikdidâr olduğunun ertesi senesinde bir kânun meriyyete koydu.

   İsimi, Bilgi Edinme Kânunu. 

 

      Bu kânunun dördüncü maddesi, vatandaşa şu hakkı verir;

     “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.”

 

 

 

     Aynı kânunun beşinci maddesi de bu kez devlete şu emri verir;

Madde 5- Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan  istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler. 

 

 

 

  *  *  *  *  *  

   

   Emekli olduğum 2011 senesinden bu yana emekli asubay ben ŞÜKRÜ IRBIK da

   Bilgi Edinme Kânunu kapsamında devlete dilekceler gönderiyorum.

   Bugüne kadar BİMER ve CİMER’e gönderdiğim dilekcelerimin sayısı 1.500’den fazladır.

 

   Gönderdiğim bu dilekcelerim;

  • Askerlik târihi

       Ve özellikle de

  • Astsubay” olarak tesmiye edilen "köle" ve "uyduruk" asker sınıfı hakkındadır.

 

   Bu dilekcelerimi ben Şükrü IRBIK,astsubay” dedikleri köle askerlere yapılan; 

  • Haksızlık, 
  • Kânunsuzluk ve 
  • Nâmussuzlukları ortaya çıkartmak için gönderdim.

 

   Gönderdiğim dilekcelerimden de bugüne kadar çok iyi neticeler aldım.

   Aldığım bu neticelerin ancak çok az bir mikdarını emekliassubaylar.org’daki

   Eski Tüfek isimli köşemde kamuoyuna ve târihin şaşmaz hâfızasına teslim etdim.

 

   Fakat

   İçinde yaşadığımız 2019 senesinin Ağustos ayından beri tuhaf bir şeyler oldu!

   e-devlet vasıtası ile gönderdiğim dilekcelerime, CİMER işlem yapmamaya başladı.

   Sebebini öğrenmek için gene e-devlet vasıtası ile

   Aşağıda gördüğünüz 1902715748 sayılı şu dilekcemi CİMER'e gönderdim.

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKȂMINA

                                          Beştepe / ANKARA

                                                                         20 Kasım 2019

 

   KONU: CİMER’de İşlem Yapılmadan Bekletilen Dilekcelerim Hakkında.

   İLGİ: (a) CİMER’de İşlem yapılmayı bekleyen 14 adet dilekcem.

   (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

 

   1. 30 Ağustos 2019 târihinden başlamak üzere müteaddit zamanlarda e-devlet vasıtası ile CİMER’e gönderdiğim bugün itibârı ile 14 adet dilekcem, hiçbir gerekce gösderilmeden CİMER’de bekletilmekdedir. 

    2. Bu durumu bildirmek üzere, 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER’e bizzat gitdim. İsminin Filiz olduğunu söyleyen hanımefendi ile görüşdüm. Durumu Filiz hanıma anlatdım ve CİMER’de bekleyen dilekcelerime işlem yapılmasını talep etdim. Filiz hanım, bir dilekce yazıp bana verin dedi. Ben de yazdım ve dilekcemi kendisine teslim etdim. 

    3. Cumhurbaşkanlığı makamına hitaben CİMER’de yazdığım işbu dilekcemde; CİMER’de bekleyen dilekcelerime işlem yapılmamasının sebebinin tarafıma izah edilmesini talep etdim. 

   4. 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER görevlisi Filiz hanıma elden teslim etdiğim işbu yazılı dilekceme, 12 gün geçmesine rağmen henüz bir cevap alamadım. 

   5. Cumhurbaşkanlığı makamından taleplerim şunlardır;

   a. 30 Ağustos 2019 târihinden başlamak üzere müteaddit zamanlarda e-devlet vasıtası ile CİMER’e gönderdiğim İlgi (a)’da mezkûr 14 adet dilekceme CİMER’in İlgi (b) kânuna istinaden işlem yapmasını, 

   b. 08 Kasım 2019 Cuma günü öğleden sonra CİMER görevlisi Filiz hanıma elden teslim etdiğim aynı konulu yazılı dilekceme cevap vermesini, 

  Saygılarımla arz eylerim. 1902715748.

 

  *  *  *  *  *  

  

   20 Kasım 2019 Çarşamba günü gönderdiğim bu dilekceme de CİMER cevâp vermedi.

   Bunun üzerine bizzat “Külliye'ye” gitdim. Ve CİMER’deki ilgili memur ile görüşdüm. Dilekcelerime niye işlem    yapmıyorsunuz şeklindeki suâlime Filiz isimli bayan memur, cevap veremedi. Kendisi bana, durumu anlatan bir dilekce yazıp vermemi tavsiye etdi. Hemen orada, cumhurbaşkanlığı makâmına hitâben bir dilekce yazdım ve Filiz hanıma teslim etdim. Bu dilekcem ile; dilekcelerime CİMER’in işlem yapmamasının sebebinin tarafıma izah edilmesini talep etdim.

   Fakat CİMER, bu dilekceme de cevâp vermedi…

   Bu yazımı neşretdiğim 13 Aralık 2019 Cuma günü itibârı ile

   Aşağıdaki ekran görüntülerinde sizlerin de gördüğünüz üzere

   CİMER’in işlem yapmadan bekletdiği dilekcemin sayısı 18’dir.

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

  *  *  *  *  *  

 

   İşde, muhterem asubay meslekdaşlarım ve kıymetli okuyanlar; 

   BİMER/CİMER’e gönderdiğim dilekçelerimden bâzılarının konuları şunlar; 

 

   

   1. Düzenli ilk Türk Ordusunu M.Ö. 209 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   2. Deniz Astsubay Okulunu’nun kuruluşunu 17 Kasım’da kutluyorlar, yalan söylüyorlar, 

   3. Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulunu’nun ingilizce ismini Yüksek Öğretim Kânununa aykırı olarak yazıyorlar, yalan söylüyorlar, 

   4. Deniz Harp Okulunu 18 Kasım 1773 târihinde kurduk diyorlar, üç yalan birden söylüyorlar, 

   5. Deniz Lisesini 18 Kasım 1773 târihinde kurduk diyorlar, üç yalan birden söylüyorlar, 

   6. Deniz Astsubay Okulunu 17 Kasım’da kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar; “Deniz gedikli” sınıfı “Deniz astsubay” sınıfıdır diyorlar, iki yalan daha söylüyorlar, 

   7. İstanbul Teknik Üniversitesini 1773 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   8. Kara Harp Okulunu 1834 senesinde ferman ile kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   9. Kara Harp Okulu ilk mezunlarını 1841 senesinde verdi diyorlar, gene yalan söylüyorlar, 

   10.  Târihcesindeki bilgide Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; Subay (zâbit) sınıfına dâhil olan “Deniz Gedikli” sınıfının uyduruk bir asker sınıfı olan “Deniz Astsubay” sınıfı olduğu yalanını söylüyor. 

   11. Kara Havacılık Komutanlığını 1911 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar! Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver! 

   12. Jandarma Teşkilâtı’nı 14 Haziran 1839 târihinde teşkil etdik diyorlar, götlerinden uyduruyorlar, 

   13.  Resmî örütbağ sayfasındaki târihcesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; “Deniz Astsubay” sınıfının “Deniz Gediklisi” isimi ile 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğu yalanını söylüyor. Bu yalanı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; "müstakil bir zâbit sınıfı" olarak teşkil edilen “Donanma gedikli zâbit” sınıfını inkâr ediyor hem de “Donanma gedikli zâbit” sınıfının târihini “muvazzaf deniz astsubay” sınıfının sırtına yüklüyor. 

   14. Hava Kuvvetleri Komutanlığını 1911 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   15. Bu yalan tutmayınca bu kez de  Hava Kuvvetleri Komutanlığını 1944 senesinde kurduk diyorlar, gene yalan söylüyorlar! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver! 

   16. Deniz Kuvvetleri Komutanlığını "15 Ağustos 1949 günü" kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   17. Hava Harp Okulunu 1951 senesinde “kurduk” diyorlar, yalan söylüyorlar! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver! 

   18. Hacettepe Üniversitesinde hâlen "doktora" talebesi olan yarbay rütbesinde hava öğretmen Deniz KURT isimli bir subay var ki; Hava Harp Okulu 1911 senesindekuruldu” demekden hiç utanmıyor! Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR; bu konuda sana gönderdiğim dilekcelerime cevap ver! 

   19. Yazdığı uyduruk okul târihcesinde Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanı; Astsubaylar “orta kademe yöneticidir” diyor, yalan söylüyor. 

   20. Erbaş” olan küçük zâbit ” sınıfı “ astsubay” sınıfıdır diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   21. İngilizce “ noncommissioned officer ” teriminin türkcesi “ astsubay”dır diyorlar, yalan söylüyorlar,  

   22. Amerikan Ordusunda “ astsubay” denilen “ortada sandık” bir asker sınıfı var diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   23. Amerikan Ordusunun “ erlerine” Ankara'da "astsubay” diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   24. Kara Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyorlar, yalan söylüyorlar, 

   25. Deniz Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyorlar idi! Bu yalanı söyleyenlere yedirdik, evvel Allah. 

   Fakat 

   26. Hava Astsubay Okulunu 2003 senesinde kurduk diyen Hava Kuvvetleri Komutanı hâlâ yalan söylüyor!.. 

   27 . Cumhuriyet târihinin en büyük yalanını ise Genelkurmay Başkanları söylüyor! Amerika, İngiltere ve NATO üyesi devletlerin ordularında “subay” ve “er” olmak üzere iki sınıf asker mevcut. İki senelik ön lisans düzeyinde eğitim/öğretim verip;    

   Sanki harp okulu mezunu “muvazzaf subay” imiş gibi “astsubayları cebren ve hile ile muvazzaf yapan” 

   Ve dahi  

   “15 mecburî hizmete” cebreden dünyada Türkiye’den başka ordu yok! 

   

   1956 senesinden beri Genelkurmay Başkanları; Amerikan ve İngiliz Orduları ile NATO’da “astsubay” isimli ortada sandık bir asker sınıfının mevcut olduğu yalanını söylüyorlar. İngilizcede “muvazzaf astsubay” tâbiri mevcut bile değil! “Muvazzaf astsubay” tâbirine karşılık olarak Genelkurmay Başkanlarının götlerinden uydurduğu “Noncommissioned officer” ve “Petty officer” tâbirleri de yalan. Bu yalanlar ile Genelkurmay Başkanları

   a. Amerikan ve İngiliz “erlerine” Türkiye’de “astsubay” muamelesi yapıyor, 

  b. Kânunun “subay yardımcısı” dediği “Türk astsubayları” da; Amerika, İngiltere ve NATO’da “yabancı erlerin” emrinde çalışdırıyor. NATO devletlerindeki “er” kurslarına “Türk astsubayları” gönderiyorlar. 

    c. Bizim dangalak astsubaylar da; Amerika’da, İngiltere’de ve NATO’da “astsubay” kadrolarında görev yapdıklarını sanıyor gerzekler. 

   Bu yalanları Emekli "Astsubay" Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

   Sizlerin huzûrunda 13 Aralık 2019 Cuma günü burada târihin şâhidliğine teslim ediyorum. 

 

  Eski Tüfek 2019 .

 

 

    

 

     Askerlik târihimiz konusunda,

     Subaylarımızın şu güne kadar ortaya sıçdıkları bu yalanları anlatmak için yüz yüze görüşmek üzere

     MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU’ya dilekceler yazdım.

 

     Fakat

     Erhan AFYONCU, “vakdim yok” diyerek “astsubay” ben Şükrü IRBIK ile görüşmeye tenezzül etmedi…

 

     İşde,

     MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU ile görüşme talebime dair CİMER dilekcem    

  

 

   KONU: MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile Görüşme Talebim Hakkında.
 

    İLGİ: (a) 12 Mart 2018 Pazartesi günü yapdığım telefon görüşmeleri. 
   

     (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu. 
 

     (c) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 

      1. MSÜ Rektörlüğü Özel Kalemini 0212 398 01 00 numaralı telefondan 12 Mart 2018 Pazartesi günü saat 10;25’de aradım. Piyâde Albay Turan ile yapdığım İlgi (a) görüşmede; 

        a. Deniz Harp Okulu’nun “kuruluş gün ve ayı” olduğu iddia edilen “18 Kasım” bilgisinin asılsız ve Deniz Harp Okulunun kuruluş târihi ile ilgisinin olmadığını, 

        b. Bu durumu belgeleri ile isbatlamak üzere rektörümüz Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile görüşmek isdediğimi kendisine bildirdim.

 

      2. Turan Albay; söze konu talebimi aldığını, durumu sayın rektöre ilk fırsatda arz edeceğini ve bir iki gün içinde tarafıma cevâp verileceğini bildirdi.

 

     3. Aynı gün saat 14:03’de +902123980100 numaralı telefondan şahsıma ait 0 555 606 XX XX numaralı telefonumdan beni arayan ve isminin Selim olduğunu söyleyen bir şahıs, MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU ile şahsen görüşme konusunda bugün (12 Mart 2018) iletdiğim talebimin; Programının çok yoğun olduğundan dolayı Sayın Rektörün şahsımla görüşmesinin mümkün olmadığını tarafıma bildirdi.

 

      4. Sayın Rektör ile önümüzdeki günlerde ve aylarda görüşmem mümkün müdür? şeklindeki suâlime ise Selim isimli şahıs; önümüzdeki günlerde ve hattâ aylar da dâhil olmak üzere Sayın Rektörün yoğun programı olduğunu ve şahsımla görüşmesinin mümkün olmadığını tarafıma bildirdi.

 

      5. Yukarıda arz etdiğim İlgi (a) telefon görüşmelerim hakkında Millî Savunma Bakanlığımıza benim suâllerim şöyledir; 

        a. Deniz Harp Okulunun târihcesinde “18 Kasım” günü kurulduğunun beyan edilmesi hakkında MSÜ Rektörü ile şahsen görüşme talebimin hiçbir zaman mümkün olmadığını bildiren Selim isimli şahıs, bu konuda tarafıma bilgi vermeye yetkili bir şahıs mıdır? 

        b. Deniz Deniz Harp Okulunun "18 Kasım günü kurulduğu iddiasının" mesnetsiz ve uydurma olduğunu isbatlamak üzere MSÜ Rektörü Prof.Dr. Sayın Erhan AFYONCU’nun emekli asubay ben Şükrü IRBIK ile şahsen görüşmesi, Selim isimli şahısın bildirdiği üzere, gerçekden hiçbir zamân mümkün değil midir?

 

      6. İşbu dilekcemin yukarıda mersûm beşinci maddesinin a ve b fıkralarında tevcih etdiğim iki adet suâlimi,      Millî Savunma Bakanlığımızın İlgi (b ve c) mevzuât muvâcehesinde cevâplamasını saygılarımla arz eylerim.13.03.20181800465548.

 

      Şükrü IRBIK 

      (E) Asb. 

      (SG 1982-2085) 

 

 

 Ve bu dilekceme MSÜ’nün verdiği cevap;

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

     

            Cevaplar:

 

      Cevap: MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ (20.03.2018 15:32)

 

    Sayın IRBIK,

 

     Başbakanlık İletişim Merkezi kanalıyla yapmış olduğunuz 1800465548 sayılı başvuru Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğü tarafından incelenmiştir.

     Rektörlük Makamı ile yapılan görüşmede MSÜ Rektörü Sayın Erhan AFYONCU ile görüşme talebinizin gerçekleşemeyeceği bilgisinin yetkili şahıslarca tarafınıza iletildiği ve kendilerinin yoğun programı nedeniyle görüşme talebinin gerçekleşmesinin mümkün görülmediği bilgisine ulaşılmıştır.

     Bilgi edinmenizi rica ederiz. 

 

 

 

     Elbet bir gün gelecek,

     Vicdanlı, ahlâklı, bilime saygılı, cesur ve tabi ki “vakdi olan” bir hoca, MSÜ’ye rektör olacak!

     İşde o gün,

     Erhan AFYONCU, ben Şükrü IRBIK ile görüşmeye tenezzül etmediğine çok hayıflanacak, haberi olsun!..

 

  Eski Tüfek 2019 .

 

  

   Bugüne kadar gönderdiğim dilekcelerime cevap verirler ise şâyet

   Subaylarımızın söyledikleri bu yalanlar bir bir ortaya dökülecek,

   Vatandaş da bu yalanlardan kurtulacak, inşallah...

   

   Millî Savunma Bakanları, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları…

 

   Kurmayından, öğretmeninden, doktorundan doçentine kadar omuzu bol rütbeli anlı şanlı subaylarımıza…

   Üfürükden unvânlı, çok kitaplı, pek kibirli profesörlerimize sesleniyorum!..

 

   Bu söylediklerimin yalan olduğunu iddia ediyor iseniz şâyet!

   Ben Şükrü IRBIK’ı hemen mahkemeye verin!..

   Hele bir verin de! Vicdânlı, nâmuslu hâkimlerin huzuruna çıkalım hep berâber.

   Ve kitapsız yazar, emekli asubay Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

   O çirkef yüzlerinizdeki şirin yalan maskelerini bir bir yırtayım, inşallah!

 

   Haydi!

 

   Ciğeriniz, ilminiz, rütbeniz, unvânınız ve şerefiniz yetiyor ise şâyet, buyurun! 

   İşde meydan!.. 

 

  *  *  *  *  *   

 

   e-devlet vasıtası ile gönderdiğim dilekcelerime CİMER işlem yapmayınca,

   Ben de bu kez bakanlıklara yazılı dilekce vermeye başladım. 1902823554 sayılı CİMER dilekcem, Millî Savunma Bakanlığına 02 Aralık 2019 Pazartesi günü elden teslim etdiğim dilekcemdir.

   Fakat bakanlıklarda tuhaf birşeyler olmaya başladı.

    Yazılı dilekcelerime yakın zamana kadar cevâp veren ilgili bakanlıklar da artık cevâp vermemeye başladı.

   Cevap vermeyen bakanlıkları şikâyet etmek için gönderdiğim itiraz dilekcelerime,

   İlgili makâm olan Adalet Bakanlığı da işlem yapmıyor…

 

  *  *  *  *  *  

 

    Anlaşılan o ki dilekcelerimde tevcih etdiğim suâllerimden sineklenen birileri var.

   Bunların kim olduklarını şimdilik bilemiyorum.

   Ancak şunu çok iyi biliyorum ki; Devletin yapdığı hiçbir işlem ilelebet sır olarak kalamaz!..

 

   Fakat

   Dilekcelerime cevap vermeyenlerin maksatlarının ne olduğunu gâyet iyi biliyorum;

   Bugün dilekcelerime cevap vermeyen siyâsiler,

   "Astsubay" dedikleri askerleri köleleşdiren kokuşmuş "subay zihniyetinin" hâmiliğini yapıyorlar…

 

  *  *  *  *  *  

 

   Düne kadar gönderdiğim dilekcelerime,

   Genelkurmay Başkanlığı veya Kuvvet Komutanlıkları cevâp vermiyor idi. Dilekce hakkı "yasak" idi.

   

   AK Parti, hükûmet oldu ve “yasakları” kaldıracağını söyledi.

   Bu seneye kadar da dilekcelerime gâyet iyi bir şekilde işlem yapıyor idi.

 

   Fakat bu Ağustos ayından buyana işler, tam da eski duruma döndü!..

   Dilekce hakkı gene "yasak" oldu.

 

   Millete “efendi” değil, “hizmetkâr” olmaya geliyoruz dediler.

   Fakat şimdi görüyorum ki millete “efendilik” yapıyorlar.

 

  *  *  *  *  *  

 

  Anadolu Ajansı’na 18 Şubat 2019 Pazartesi günü verdiği beyanda

   CİMER Başkanı Prof.Dr. Fahrettin ALTUN şöyle diyor;

   “ Başvuruları ilgili mercilere sevk ediyoruz! 

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

   

  Lâkin Fahrettin Başkan,

   2019 Ağustos ayından bu yana  bizim dilekcelerin üzerine yatıyor!..

 

Cumhurbaşkanlığı Makâmına Açık Dilekce

 

  *  *  *  *  *   

  

     Düne kadar memleketde “subay tahakkümü” var idi.

     Çünkü subaylar dilekcelerime cevâp vermiyorlar idi.

 

 

 

      Subay tahakkümü” mağduru olduğunu söyleyerek vatandaşdan rey isdeyen “siyâset”,

      Kasım 2002 senesinde hükûmet oldu.

 

      Bugün ise artık görüyorum ki bir “siyâsî tahakküm” ile karşı karşıyayım.

 

      Bu kez de "siyâsetin kendisi" vatandaşa “tahakküm” tatbik etmeye başladı.

      Çünkü bugün de "siyâsiler" dilekcelerime cevâp vermiyorlar.

 

 

 

  

  • MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU, “astsubay” olduğum için benim ile görüşmeye tenezzül etmiyor,
  • Millî Savunma Bakanı, dilekceme cevap vermiyor, 
  • Adalet Bakanı, itirâz dilekcelerime işlem yapmıyor, 
  • CİMER Başkanı Prof.Dr. Fahrettin ALTUN, dilekcelerimi ilgili bakanlıklara havale etmiyor.  

 

  

   Ben Eski Tüfek Şükrü IRBIK şunu çok iyi biliyorum ki;

     Her şey, inceldiği yerden kopar!

     Fakat zulüm, kalınlaşdığı yerden kopar!

 

      Gönderdiğim dilekcelerime yapdıkları “siyâsî zulüm” iyice kalınlaşdı…

 

 

    Bugün dilekceme cevap vermeyen "siyâsilere" diyorum ki;

 

    Bir zamanlar memlekete zulmeden "darbeci subaylara" bak!

    Ve

    Kendi hâlini gör!..

 

 

  *  *  *  *  *  

 

 

 

    AK Parti’ye rey veren muhterem "astsubay" meslekdaşlarımdan ricâ ediyorum.

    Herhâlde sizi kırmaz!

 

 

  Ak Parti Genel Başkanı reyise söyleyin de!

  CİMER, üzerine yatdığı şu dilekcelerimi bir zahmet, ilgili "mercilere" sevk etsin!       

 

 

 

Bröve isimli 07d11

 

 

 

 

 

 

 

  

   Hamiş:

   Bu makâleyi yazmaya hiç niyetim yok idi. Fakat CİMER dilekcelerime işlem yapmadığı için yazmaya mecbur kaldım.

   Ağustos ayından buyana kânunsuz olarak bekletdiği dilekcelerime CİMER işlem yapar ise şâyet

   Ben Şükrü IRBIK bu makâlemi yayından kaldıracağım.

 

Asubay Tefrikası-7

Eylül 24, 2019

 

 

Asubay Tefrikası-7

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

  2013 senesinde Ankara öylesine rezil bir tiyatroya sahne olmuş ki!..

  Anlatılır gibi değil…

 

  Bu rezâlet tiyatrosunun oyuncuları şunlar;

  Baş oyuncu; Genelkurmay Başkanı,

  Esas oğlan;  Amerikalı Er,

  Figüranlar; Genelkurmay Başkanı Astsubayı ve Kuvvet Kıdemli Astsubayları

 

  Evet, yanlış duymadınız!..

  Oynanan bu rezil tiyatronun figüranları da bizim “Astsubaylar”…

 

  *  *  *  *  *  

 

   Bilmece Bildirmece,

    Astsubayları Kandırmaca!..

 

  Peki,

  Aynı helâya bile sıçmakdan ikrâh eden,

  Bir elin parmakları gibi beş benzemez türünden bu oyunculara

  Aynı sahnede toz yutduran sebep nedir acap?..

 

  Ankara’nın göbeğinde oynanan bu ucuz tiyatronun konusunu anlamak için evvelâ

  Aşağıdaki şu resime bir dikiz atın! 

 

 Kaynak: (https://www.eucom.mil/media-library/photo/24822/fleet-master-chief-petty-officer-roy-m-maddocks-jr-spoke-with-more-than-100-students-of-the-sixth-class-at-the-sergeants-major-academy)

 Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Sonra da

    Konuşma baloncuklarının içindeki yazıları bir okuyun hele!..

    Bakalım, kim ne demiş!

 

    Lutfen dikkat buyurunuz!

 

  • USEUCOM “Kıdemli Er”’i Amerikalı  " Er "  Roy ne diyor? 
  • AÜKHE talebesi şu bizim Türk “ Astsubay ” kime ve niye küfür ediyor?..

  

 *  *  *  *  *  

 

   Bir de şu resime bakın!..

 

  • Kimin rütbesi, sınıfı, görev unvânı ne? 
  • Kim, kim olmuş da bu rezâlet tiyatrosunda kimi oynuyor? 
  • Hangi asker, kimin önünde

        Ya da

  • Hangi asker, kimin arkasında mevkilenmiş? 
  • Erlerimizin elinde taşıdığı kırmızı-beyaz karanfilden çelengin üzerinde ne yazıyor?
  • Mutedil bir ihtirâm hissi ile piyâde yürüyen bu askerler kim?..  Burada ne yapıyorlar?.. 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Yukarıda gördüğünüz şu resimde bir de kepazelik var! Ve birileri birilerini kandırıyor!..

 

  • Size göre bu kepazelik nedir acap?..
  • Kim, kimi kerizliyor?..
  • Kurnaz ve cingöz subaylar kendi menfaatleri için biz asubayları kandırıyor mu?

        Yoksa!

  • Biz asubaylar kandırılmaya dünden teşne mi olmuşuz?..

 

 

 

  *  *  *  *  * 

 

   Havva-Ȃdem’den Subay-Asubay’a Kandırmacalar Târihi…

 

   Yalan söylemek, biliyoruz ki insanlık târihi kadar eski bir tıynet…

   İlk aldatan insan, anamız Havva; ilk aldanan insan da babamız Ȃdem (as.)…

 

   İnsan sıfatına bürünmüş kişilerin oynadığı “aldatanlar-aldananlar” oyununda;

   Sıfatı, yaşı, unvânı ve rütbesi ne olursa olsun! İnsanoğlu her devirde yalan söylemişdir.

 

   İşde,

   Yalan söyleme konusunda bizim subaylarımız da hiç de sütden çıkmış ak kaşık değildir!..

 

   Bu filfilli "aldatan-aldanan" oyunu bugün bile hâlâ hükümünü sürmeye devam etse de

   Çok şükür ki züğürt tesellisi cinsinden de olsa bir avuntumuz var…

 

   Çünkü;

  • Söylenen her yalanın bir miadı

            Ve bir de

  • Kendini teşhir etme tıyneti var.

 

    Demi-devri zuhûr eyleyince de

   Her yalan, iyot gibi kendini hemen ele veriyor.

 

   Biz asubayları kandırmak için

   Subaylarımızın söylediği rezâlet kıvamında filfilli bir yalan daha

   Asubay Tefrikası -7- künyeli bu makâlemizde

   İyot gibi kendini burada ele verecek, inşallah!..

 

   Haydi, buyurun!..

   Türk subay ve astsubayları ile Amerikalı erlerin oynadığı tek perdelik aldatanlar-aldananlar tiyatrosuna…

 

  *  *  *  *  * 

 

    Boyalı matbuâtımızın yüz akı(!) gazetelerinden birisi olan Haber Turk

   11 Şubat 2014 Salı günü şu "manşet" ile karisine günaydın dedi;

 

   “Astsubaya ilk kez karargâh açıldı!”   Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Aynı manşetin alt başlığında ise şu haber yer aldı; 

 

  “2. sınıf” muamelesi görmekten yakınan “astsubaylar için G.Kurmay’da ilk kez seminer düzenleniyor. 200 kıdemli “astsubay”, karârgâhda toplandı.

 

  “Astsubaylar” 2 günlük seminerde maaş, lojman, subay gibi yan ödeme ve tazminat alma taleplerini ilk ağızdan aktarmış olacak.” 

 

 

Yukarıdaki haberinde gördüğünüz üzere

Haber Turk gazetesi,

 “Astsubay” dedi.

 

 

 *  *  *  *  * 

 

   Haber Turk gazetesinin bu haberi kışkışlamasından iki gün sonra

   Aşağıda gördüğünüz örütbağ ana sayfasında

   TSK Genelkurmay Başkanlığı şu haberi dünyâ kamuoyuna fâş eyledi.

 

    Kaynak: (http://www.tsk.tr/3_basin_yayin_faaliyetleri/3_1_basin_aciklamalari/2014/ba_03.htm)

 
Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Ana Sayfa » Basın Yayın Faaliyetleri » Basın Açıklamaları

 

   TARIH   : 13 Şubat 2014

   SAAT    : 11:05

   NO        : BA - 03 / 14

 

 Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan personelin, gerek Genelkurmay Başkanlığı/Kuvvet Komutanlıkları/Jandarma Genel Komutanlığı/Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargâhlarındaki toplantılara çağırılarak gerekse kendilerine bilgi notları yayımlanarak hem yürütülmekte olan faaliyetlerle ilgili hem de görevlerini daha iyi yapmalarına yönelik bilgi güncellemesi belirli aralıklarla yapılmaktadır.

 

      Bu kapsamda planlanan Kıdemli Astsubaylar Semineri de; Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında görev yapan Kıdemli Astsubayların katılımı ile 10-12 Şubat 2014 tarihleri arasında Genelkurmay Karargâhında icra edilmiştir. Seminerde, aşağıda sunulan programa göre konularında yetkili personel tarafından bilgilendirme faaliyeti icra edilmiştir. Seminere katılan personele, mensubu oldukları Kuvvet Komutanlıkları tarafından da bir program uygulanmış ve bu program kapsamında Kuvvet Komutanları tarafından kabul edilmişlerdir.

 

      Seminerin müştereklik kültürünün yaygınlaştırılması, mesleki gelişimin sağlanması, Kuvvetler arası iletişimin güçlendirilmesi ve karşılıklı görüş alışverişi açısından son derece faydalı olduğu görülmüş ve seminer Genelkurmay II nci Başkanı'nın yaptığı kapanış konuşması ile sona ermiştir.

 

 

   

       1’inci Gün (10 Şubat 2014)

 

      2’nci Gün (11 Şubat 2014)

       3’üncü Gün (12 Şubat 2014)

- Anıtkabir’e çelenk koyma
- Açılış konuşması
- Personel konularına ilişkin bilgilendirme

Astsubayların misyonu ve vizyonu
- Mesleki gelişim yol haritası
Astsubayların branşlaşması
- OYAK hakkında bilgilendirme

- Vakıflar hakkında bilgilendirme
- TSK’da modernizasyon faaliyetleri
- Sosyal medyanın kullanımı
- Kaza ve olaylarla ilgili bilgilendirme
- TSK’nın yeniden yapılandırılması çalışmaları
- Kapanış konuşması


 

   NOT : Seminere 260 astsubay (Kara Kuvvetleri Komutanlığı:97, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı:101, Hava Kuvvetleri Komutanlığı:29, Jandarma Genel Komutalığı:19, Sahil Güvenlik Komutanlığı:14) katılmıştır.

 

 

   Seminer sona erdikden ve misafirler karargâhı terk etdikden sonra yayınladığı bu basın açıklamasında

   TSK Genelkurmay Başkanlığı şöyle dedi; 

  • Karargâhda 3 günlük bir “TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri” tertip edilmişdir, 
  • Bu seminerin son derece faydalı olduğu görülmüşdür, 

         Ve dahi 

  • Genelkurmay II nci Başkanı'nın yaptığı kapanış konuşması ile işbu seminer sona ermişdir. 

 

Yukarıdaki haberinde gördüğünüz üzere

Seminere dâvet etdiği misafirlere

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

Astsubay” dedi.

 

  *  *  *  *  *

 

   TSK Genelkurmay Başkanlığı‘nın tertip etdiği seminerin ismi şu idi; 

   TÜRK  SİLAHLI  KUVVETLERİ  KIDEMLİ  " ASTSUBAYLAR "  SEMİNERİ 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Kendi hazırladığı seminer müfredâtında

   Karargâhına kendi dâvet etdiği misafirlere

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

   “Astsubay” dedi.

 

  *  *  *  *  * 

 

   Seminer müfredâtına göre birinci günün öğleden evvelinde

Anıtkabir'e intikâl etmek üzere

 

Aslanlı Yol’da piyâde yürüyenlerin de hepsi

Astsubay” idi.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

   Misâk-ı Millî Kulesinde “hazır ol!”da bekleyenler

Ve dahi

Bu kuledeki kürsünün üzerinde duran

“Anıtkabir özel defteri”ni imzâlayan da

Astsubay” idi.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

   Atatürk’ün kabrine çelenk koyan karacı şu asker de

Astsubay” idi.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

  Kara, Deniz, Hava ile Jandarma ve Sâhil Güvenlik…

O gün Atatürk’ün kabri önünde içtimâ edip

İhtirâm duruşunda selâm verenler de

Astsubay” idi. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

  Anıtkabir merdivenlerinde içtima etdikden sonra

“toplu” resim çekdirenler de

Astsubay” idi. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

  

      TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri’nin ilk günü

                             Karargâh binasının önünde

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in

Toplu resim çekdirdiği misâfirler de

Astsubay” idi.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

   Genelkurmay Karargâhı toplantı salonunda

TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri’nin

Açılış konuşmasını yapan

 Ve

 Toplantıya iştirak edenler de

Astsubay” idi. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

Genelkurmay Karargâhı toplantı salonunda

TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri’nin

Kapanış konuşmasını yapar iken hitap etdiği askerlere

II. Başkan Orgeneral Yaşar GÜLER de Astsubay” dedi.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri’den beş gün sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’i

Makâmında ziyâret edenler de

Astsubay” idi.

 

   Kaynak: (http://www.tsk.tr/3_basin_yayin_faaliyetleri/3_4_tsk_haberler/2014/tsk_haberler_09.htm#1)

 

17 Şubat 2014, Pazartesi 

 

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN HABERLER - 1

 

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL, 14 Şubat 2014 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Kıdemli Astsubaylarını makamında kabul ederek, bir süre görüşmüştür. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL

   Ve dahi

   II. Başkan Orgeneral Yaşar GÜLER’in buraya kadar söylediklerini ve yapdıklarını resimlediğimizde

   Ortaya şöyle bir manzara çıkıyor;

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

 

   Asubay Tefrikası -7- künyeli bu makâlemizin yukarıdaki sayfalarında

   Buraya kadar okuduğunuz faaliyetler, 2014 senesinde cereyân etmiş idi.

   

   Şimdi, şâyet iltifât buyurur iseniz,

     Folim makarasını bir sene geriye, 2013 senesine çevirelim.

   Bıldır neler yaşamışız da haberimiz olmamış,

   Şöyle bir tahattur edelim hele!

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  

    

   Genelkurmay Karargâhını Ziyâret Eden Amerikalı Esrarengiz Asker

 

  Faaliyet sona erdikden saatler sonra bile olsa

  TSK Genelkurmay Başkanlığı isimli örütbağ’da yayınladığı basın açıklaması ile

  2014 senesinde icra etdiği TSK Kıdemli Astsubaylar Seminerini

  Genelkurmay Başkanı kamuoyuna duyurmuş idi.

 

  Fakat

  USEUCOM (Avrupa Komutanlığı)’un “Kıdemli Er”’i olan Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,’ın,

  2013 senesinde Genelkurmay Başkanlık Astsubayına yapdığı bir günlük ziyâret hakkında

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL, kamuoyuna tek kelime bilgi vermedi.

 

  Bizim Genelkurmay Başkanı Türk kamouyunu bilgilendirmeye tenezzül etmese de

  ABD Avrupa Komutanlığı (USEUCOM) bu ziyâreti kendi örütbağ sayfasında dünyâ âleme ilan etdi.

 

  Bu ziyâret hakkında makâlemizde gördüğünüz bilgileri ben,

  ABD Deniz Kuvvetlerinden Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın “Kıdemli Er” olarak görev yapdığı    USEUCOM (Avrupa Komutanlığı) isimli örütbağ sitesinden aldım.

 

  Genelkurmay Başkanı ve II. Başkanın ziyâreti söz konusu olduğunda davul zurna ile  cümle âleme duyuran Genelkurmay Başkanı,

  USEUCOM “Kıdemli Er”’i olan Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın 03 Nisan 2013 Çarşamba günü   Genelkurmay Başkanı Astsubayı Astsubay III Kademeli Kıdemli Başçavuş Harun AĞPAK’a yapdığı bir günlük   ziyâret hakkında dut yedi, bülbül oldu!

 

  İşde bu sebepden dolayı

  Türk kamuoyu bu ziyâreti sâdece Eski Tüfek’in yayınladığı makâlelerden öğrendi.

 

  *  *  *  *  * 

 

  EUCOM (USEUCOM) Nedir?

 

  1952 senesinde Stuttgart/Almanya’da teşkil edilip hizmete başlamış. SAC (SACEUR)’a bağlı olarak görev yapan ve   Amerikalı bir hava orgeneralin komuta etdiği EUCOM (USEUCOM), tamamı Amerikalı 1.000 sivil/asker ile hizmet   veren müşterek ve NATO’ya tahsisli bir müttefik komutanlıkdır.

 

  EUCOM (USEUCOM) Kıdemli Er’i Ne İş Yapar?

 

  EUCOM karargâhının kıdemli eri ise; İncirlik’de görevli Amerikan erleri de dahil olmak üzere,

  51 ülkede görevli toplam 88.000 Amerikan erinden sorumlu olarak ve doğrudan komutana bağlı olarak görev yapar.

 

  Genelkurmay Başkanı Astsubayı Astsubay III Kademeli Kıdemli Başçavuş Harun AĞPAK’ı  ziyâret etmek için   03 Nisan 2013 Çarşamba günü Ankara’ya gelen

  ABD EUCOM Kıdemli Er’i olan ABD Deniz Kuvvetlerinden Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın özgeçmişi de

   İşde, şöyle; 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Yukarıda gördüğünüz özgeçmişine bakdığımızda

   Meslekî gelişim ve eğitim durumu bakımından

   USEUCOM “Kıdemli Er”’i olan Amerikalı Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın

   Bizim Genelkurmay Başkanlarından bile daha iyi ve üst düzeyde olduğunu görüyoruz.

 

  Yeri gelmiş iken burada bir hususu daha hatırlatayım;

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

  İki senelik harp okulundan asteğmen rütbesi ile mezun olan son devre subaydır.

 

  *  *  *  *  * 

 

   2013 senesi Nisan ayının ilk Çarşamba gününde

   Genelkurmay Başkanlığımız, karargâha gizlice yabancı üç asker dâvet etdi.

   Türk kamuoyundan saklanan bu dâvetin misafirlerinden birisi olan asker,

   ABD Deniz Kuvvetlerinden Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr. idi.

 

   Almanya/Stuttgart’da konuşlu olan

   USEUCOM’un “Kıdemli Er”’i olan Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

   Aynı günün sabahında

  • Evvelân, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in kahvesini içdi,
  • Sâniyen ,“mevkidaşı(!)” “Genelkurmay Başkanı AstsubayıAstsubay Kıdemli Başçavuş Harun AĞPAK’ı ziyâret etdi.
  • Sâlisen de Genelkurmay Başkanı Astsubayı ve Kuvvet Kıdemli Astsubayları ile birlikde Anıtkabir’i ziyâret etdi.

 

   Kaynak: (https://www.eucom.mil/media-library/photo/24823/fleet-master-chief-petty-officer-roy-m-maddocks-jr-visited-antkabir-the-mausoleum-the-country-of-turkeys-founder-mustafa-kemal-ataturk)

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

   Fleet Master Chief Petty Officer Roy M. Maddocks, Jr. visited

   Anıtkabir, the mausoleum the country of Turkey's founder,

   Mustafa Kemal Atatürk.

 

  Fleet Master Chief Petty Officer Roy M. Maddocks, Jr. visited Anıtkabir, the mausoleum of the nation's founder,   Mustafa Kemal Atatürk, and laid a wreath and observed a minute of silence, April 3, 2013 during his visit to   Turkey. The command senior enlisted leader for European Command was here as part of a counterpart visit   with the Senior Enlisted Leader of the Turkish General Staff Harun Ağpak where he discussed NCO and   SNCO professional development and military education, met with senior enlisted leaders of the Turkish   military services and visited the Sergeants Major Academy.

 

  By TURKISH GENERAL STAFF PUBLIC AFFAIRS   Apr 08, 2013

 

  Yukarıda gördüğünüz bağlantısında neşretdiği 08 Nisan 2013 Pazartesi günlü resimde EUCOM;

  Aynı bağlantıdaki haberin kaynağının Genelkurmay Başkanlığı olduğunu yazdı.

 

  *  *  *  *  * 

 

   Aşağıda gördüğünüz bu haberde ise EUCOM;

  “Kıdemli ErDeniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın

  “MevkidaşıGenelkurmay Başkanı Kıdemli Er”’i Harun AĞPAK’ı ziyâret etmek için Ankara’ya geldiğini yazdı. 

 

  USEUCOM “Kıdemli Er”i Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

  Aynı gün öğleden sonra da

  “Astsubay Üst Karargâh Hizmetleri Eğitimi” ismini verdiğimiz ucube mektebe gitdi. 

 

  Kaynak: (https://www.eucom.mil/media-library/photo/24822/fleet-master-chief-petty-officer-roy-m-maddocks-jr-spoke-with-more-than-100-students-of-the-sixth-class-at-the-sergeants-major-academy)

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Bu uyduruk mektebin AÜKHE talebesi “Kıdemli Astsubayları” er gazinosunda içtima eyledi.


  Sonra, USEUCOM Kıdemli Er”’i Roy M. MADDOCKS Jr.,

  Kahraman ordumuzun bu necip “Kıdemli Astsubaylarına

  Amerikan ordusundaki ve NATO’daki “kıdemli erliğin” fâzilet ve nimetlerini anlatdı… 

 

  *  *  *  *  * 

 

  Yaşar;

  Karakolda Doğru Söyler,

  Mahkemede Şaşar!

 

  Burada bir nefes alalım!..

  Ve dahi

  Genelkurmay Başkanlarının iki yüzlü davranıp “ikili kıvırmasına” bir örnek verelim…

 

 *  *  * 

 

  Devletlerarası yazışmalarda doğru kelime kullanmak ve ifâde birliği temin etmek gâyesi ile

  Genelkurmay Başkanlığı; İngilizce-Türkce ve Türkce-İngilizce Askerî Terimler Sözlükleri yayınlar.

 

  “Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı” ibâresinin ingilizce tercümesini öğrenmek için

  Genelkurmay Başkanlığının 2007 ve 2008 senelerinde yayınladığı

  İngilizce-Türkce ve Türkce-İngilizce Müşterek Askerî Terimler Sözlükleri’ne bakdım.

 

  Fakat

  “Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı” ibâresinin türkcesi ve ingilizcesinin

  Bu sözlüklerin her ikisinde de mevcut olmadığını gördüm.

 

  Kadrosunu ihdâs edeli şu güne kadar handiyse 10 sene oldu.

  Fakat Genelkurmay Başkanlığı;

  “Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı”’ ibâresinin türkce ve ingilizcesini bu sözlüklere hâlâ ilave etmemiş!..

 

  Genelkurmay Başkanlığının yayınladığı İngilizce-Türkce-İngilizce Müşterek Askerî Terimler Sözlükleri’nde

  “Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı” ibâresinin türkce ve ingilizcesini öğrenmek için ben Eski Tüfek de

  26 Haziran 2019 Çarşamba günü,

  Elden bir dilekce teslim etdim, Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR’a

  Ve dedim ki;

  “Genelkurmay Başkanı  Astsubayı” unvânının “ingilizce tercümesi” nedir? 

 

  KONU: Bâzı Türkce Askerî Terimlerin İngilizce Tercümesi Hakkında.

  İLGİ: (a) (http://www.eucom.mil/media-library/photo/24821/fleet-master-chief-petty-officer-roy-m-maddocks-jr-spoke-with-more-than-100-students-of-the-sixth-class-at-the-sergeants-major-academy) bağlantısında münteşir 08 Nisan 2013 târihli haber.

  (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

  (c) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 

   1. İlgi (a)’da mezkûr haberde

     a. ABD Deniz Kuvvetleri “Kuvvet Kıdemli Er”’i Roy M. MADDOCKS JR.’ın 03 Nisan 2013 târihinde Genelkurmay Başkanlığımızı ziyâret etdiğinden

        Ve dahi

      b. Söze konu şahısın AÜKHE eğitimi alan 100’den fazla “astsubayımıza” bir konferans verdiğinden bahsedilmektedir. İşbu haberin ekran görüntüsü Ek’dedir.

 

   2. Aynı haberde Genelkurmay Başkanlığımızın;

       a. “Genelkurmay Başkanlık Astsubayı” dediği “Astsubaydan” “Senior Enlisted Leader”,

       b. “Astsubay Üst Karargâh Hizmetleri Eğitimi” (AÜKHE ) ismini verdiği okuldan da Kıdemli Er MADDOCKS’un “Akademi” olarak bahsetdiği görülmektedir.

 

   3. İlgi (a)’da mezkûr haber ve yukarıdaki ilk iki maddede verdiğim bilgiler muvacehesinde benim suâllerim şöyledir;

      a. İlgi (a)’da mezkûr haberde, “Genelkurmay Başkanlık Astsubayı” için ABD Deniz Kuvvetleri “Kuvvet Kıdemli Er”’i Roy M. MADDOCKS JR.’ın kullandığı “Senior Enllisted Leader” ve “AÜKHE” için kullandığı “Akademi” tâbirâtı konusunda Genelkurmay Başkanlığımız ne düşünmektedir?

      b. Genelkurmay Başkanlığımızın;

            b.1- “Genelkurmay Başkanlık Astsubayı” olarak tesmiye etdiği unvânın “ingilizce tercümesi” nedir?

           b.2. “Astsubay Üst Karargâh Hizmetleri Eğitimi” (AÜKHE ) olarak tesmiye etdiği okulun “İngilizce tercümesi" nedir?

 

   4. Yukarıda mezkûr madde 3’de tevcih etdiğim suâllerimi İlgi (b ve c) mevzuât kapsamında cevâplamasını Millî Savunma Bakanlığımızdan saygılarımla arz ederim. 24.06.2019. (CİMER kayıt: 26.06.2019. 1901433131.                                                                     

                                                                                Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

  Sağolsun,

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER şu cevabı gönderdi bana;

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  * 

 

  NATO ve ABD’ye başka kıvır,

  Türk astsubayına daha başka kıvır!..

 

  Birkaç sayfa yukarıdaki satırda resimini gördüğünüz

  08 Nisan 2013 Pazartesi günü bir NATO karargâhı olan USEUCOM’a jurnallediği haberde

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

  “Genelkurmay Başkanı  Astsubayı” Harun AĞPAK’ın ingilizce unvânın;

  “Senior Enlisted Leader” olduğunu söylüyor,

 

  Fakat

  2019 senesinde bana gönderdiği cevapda

  Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER ise bu kez

  “Genelkurmay Başkanı  Astsubayı” Harun AĞPAK’ın ingilizce unvânın;

  “Chief of Turkish General Staff Non-Commissioned Officer” olduğunu söylüyor.

  

 *  *  * 

 

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’ın 2007 senesinde yayınladığı

  İngilizce-Türkce Müşterek Askerî Terimler Sözlüğüne bakdığımda;

 

  “Non-Commissioned Officer” ibâresinin türkce tercümesinin

  “Astsubay” olduğunu görüyorum.

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

  “Enlisted” ibâresinin türkce tercümesinin de

  “Er” olduğunu görüyorum.

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

  Fakat ne rezil bir durumdur ki;

  Hem “Non-Commissioned Officer” ibâresini

  Hem de “Senior Enlisted Leader” ibâresini,

  1944 senesinde icat eden Amerikan Ordusunun askerî terimler sözlüğüne bakdığımda ise;

 

  Hem “Non-Commissioned Officer” ibâresinin türkce tercümesinin

  Hem de “Enlisted” ibâresinin türkce tercümesinin

  Aslında “Er” olduğunu görüyorum.

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

  Ne demiş atalarımız;

  Alışmış, kudurmuşdan beterdir!..

 

   1956 senesinden beri

  Gömleklerinin ilk düğmesini hep yanlış iliklemeye alışmışlar bir kere!..

 

   Yaşar gibi kıvıran Türk Genelkurmay Başkanları

  Aslında hem karakolda hem de mahkemede yalan söylüyorlar.

   

  Söyledikleri bu yalan ile bizim herbokolog Genelkurmay Başkanları;

  Kânunun “subay yardımcısı” dediği  askerleri yurt içinde “astsubay” olarak pazarlıyor,

 

  Fakat

  Yurt dışında ise Amerika’ya ve NATO’ya “er” olarak pazarlıyor!..

 

  *  *  *  *  *  

 

  Kaynağı Genelkurmay Başkanlığı olan

  Ve dahi

  USEUCOM’un kendi örütbağ sayfasında neşretdiği bu haberin can alıcı iki noktası var.

 

  Birincisi;

  USEUCOM “Kıdemli Er”’i Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

  “Genelkurmay Başkanı AstsubayıAstsubay III Kademeli Kıdemli Başçavuş Harun AĞPAK’ın kendisinin   “mevkidaşı” olduğunu söylüyor.

 

  İkinci husus da şudur;

  “Genelkurmay Başkanı AstsubayıHarun AĞPAK’ın görev unvânının “Kıdemli Er” olduğunu söylüyor.

  Yukarıda gördüğünüz bilgileri resimlediğimizde ise

  Ortaya şöyle bir manzara çıkıyor;

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

  Burada şu suâlleri sormamız icâb ediyor;

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in “Astsubay” dediği Harun AĞPAK’a

  USEUCOM “Kıdemli Er”’i Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr., nasıl oluyor da “Er” diyor?

 

  Kaynağı Genelkurmay Başkanlığı olan yukarıdaki bağlantıda münteşir haberde EUCOM

  Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın; 

  • Görev unvânının “Kıdemli Er” (Senior Enlisted) olduğunu, 
  • Ve kendisinin, Harun AĞPAK’ın “mevkidaşı” olduğunu beyan ediyor.

 

  “Mevkidaşlık”; iki muhtar, iki kaymakam, iki başbakan, iki subay, iki asubay, iki er gibi

  Ancak eşit mevkiye sahip şahıslar arasında söz konusu olabilir.

 

  Protokolün ve saygının birinci şartı bunu emreder iken

  Görev unvânı “Kıdemli Er” olan Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

  Görev unvânı “Astsubay” olan Harun AĞPAK’ın nasıl “mevkidaşı” olabiliyor? 

 

 *  *  *  *  * 

 

  Yalandan Kim Ölmüş?..

 

  İşde,

  Yalandan ölmeyenlerden birisi olan Orgeneral Bekir KALYONCU da

  2013 senesinde Ankara’da oynanan “yalan tiyatrosunda” sahneye çıkmış!..

  Ve dahi

  Emekli günlerinde torunlarına anlatacağı yalanlara bir yenisini daha eklemiş.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 
  Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Bekir KALYONCU,

  ABD EUCOM “Kıdemli Er”i Amerikalı Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın

  “Mevkidaşım” dediği Genelkurmay Başkanı Astsubayı Astsubay Harun AĞPAK’ı

  03 Nisan 2013 Çarşamba günü ziyâretini haber yapmış…

 

  Ve Mayıs ayında neşretdiği “Jandarma Dergisi” isimli derginin 136’ncı sayısında,

  Amerikalı denizci “ErRoy’un bu ziyâretini Türk kamuoyuna "gururla" duyurmuş!..

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Aşağıdaki resimde gördüğünüz üzere;

  Sol tarafda misafir Amerikalı "Er" Roy

  Sağ tarafda ise ev sahibi Türk "Astsubay" Harun...

 

   Oturmuşlar aynı masada karşı karşıya

    Şu bizim Türk "astsubaylarının" hâl-i pür melâlini istişâre ediyorlar.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir KALYONCU;

  Bu derginin 70’inci sayfasındaki haberde filfilli bir yalan üfürmüş!..

 

  Subaylarımız her boku bilirler ya!..

  Tıpkı komutanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in yapdığı gibi

  Orgeneral Bekir KALYONCU da bir kerâmet gösdermiş ve

  Amerikalı Deniz “ErKıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’ın “Astsubay” olduğunu söylemiş.

 

  Bekir KALYONCU;

  •   Evvelâ, harbiye’de şişe şişe mürekkep yalamış ve subay olmuş,
  •   Sonra girmiş Harp Akademisine, gece-gündüz dirsek çürütmüş ve kurmay subay olmuş,
  •   Daha sonra da okumuş, öğrenmiş. Sadâkat ve liyâkatını isbat edip Orgeneral subay olmuş!..
  •   En son olarak da gelmiş Jandarma Genel Komutanı koltuğuna çöreklenmiş!..

 

  Fakat

  Aynı Orgeneral Bekir KALYONCU,

  Amerikan Ordusunda “astsubay” sınıfının mevcut olduğu yalanını söylemiş...

 

  Kendi “astsubayı” ile aynı masada yemek yemeyi zul addeden Orgeneral Bekir KALYONCU,

  Amerikanın “Er”ine Ankara’da “Astsubay” muamelesi etmiş!..

 

  Yazık!..

  Orgeneral rütbesi ile piyasa yapan subay Bekir KALYONCU’nun düşdüğü şu rezil duruma bakar mısınız?..


 *  *  *  *  *  

 

  İkinci Rüştü ERDELHUN Vak'ası...

 

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

  Amerikalı “ErRoy M. MADDOCKS Jr.’a “Astsubay” muamelesi ediyor

  Ve kendisi için Anıtkabir’de "II numaralı askerî tören" tertip ediyor.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   51’inci Tümen Komutanı iken 1952 senesinde Tümgeneral Rüştü ERDELHUN,

 

  • Amerikalı Çavuş’a "subay" muamelesi etmiş;
  • Erzurum subay mahvelinde ve kendi masasında yemek yedirmiş,
  • Mahvele girer iken bu Amerikalı Çavuş’un parkasını kendi elleri ile alıp askıya asmış,
  • Mahvelden çıkar iken de askıdaki parkayı alıp gene bu Amerikalı Çavuş’a giydirmiş idi. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Genelkurmay Başkanı iken 2013 senesinde Orgeneral Necdet ÖZEL de

  Amerikalı “Er” Roy M. MADDOCKS Jr.’a Ankara’da “Astsubay” muamelesi etdi.

 

  Sonra da

  Üzerinde “Kıdemli Er” yazan çelenk ile Aslanlı Yol’da,

  Hem de Ebedî Başkomutan ATATÜRK’ün mânevî huzurunda,

  Türk astsubaylarının önünde yürütdü!..

  

  Kim bilir?..

  Kendi astsubayının sıçdığı deliğe sıçmakdan ikrah eden Orgeneral Necdet ÖZEL

  Karargâhda bu Amerikalı Er’in belki ceketini de tutup sırtına giydirmişdir!..

 

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in

  Devletlerarası mütekabiliyet ilkesini de ayaklar altına alan bu işgüzârlığı

  Ve

  2013 senesinde Amerikalı Er Roy M. MADDOCKS Jr.’ye bu yapdıkları

  Ve dahiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Türk Ordusunu

  Ve en vahimi de

  Türk Astsubaylarını düşürdüğü bu rezil durum

  Türk Ordusunun târihinde

  İkinci Rüşdü ERDELHUN vak’asıdır!

 

 *  *  *  

 

 

   51’inci Tümen Komutanı iken 1952 senesinde Tümgeneral Rüştü ERDELHUN’un;

 

  • Subay” muamelesi etdiği Amerikalı "Çavuş’a"  subay mahfelinde yemek ısmarladığını,
  •  Subay mahfeline girer iken Amerikalı "Çavuş'un ceketini sırtından kendi elleri ile alıp askıya asdığını,
  • Subay mahfelinden çıkar iken de askıdaki ceketini alıp Amerikalı "Çavuş' a kendi elleri ile giydirdiğini,

        

    Gözleri ile gören 27 Mayıs darbeci subayı Topcu Üsteğmen Şefik SOYUYÜCE,

    Anlatdığı bu rezilliğin resimini ortaya koyamamış ve bu vak'a, şehir efsânesi olarak kalmış idi...

 

   Fakat

 

   Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

   2013 senesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in,

   Amerikalı Er Roy M. MADDOCKS Jr.’a  Anıtkabir’de “astsubay” muamelesi etdiğinin resimini,

   Türk kamuoyunda ilk defâ olmak üzere bu makâlemde bir kez daha târihe kayıt ediyorum. 

 

   

  *  *  *  *  * 

 

   Amerikalı asker Roy M. MADDOCKS Jr.,

   Kendisinin “Er” olduğunu söylüyor. Bu söylediklerine delil olarak da şu mevzuâtı beyan ediyor

  • 1949 Cenevre Sözleşmesi (GC-III)
  • 1951 Kuzey Atlantik Andlaşmas’ına merbut STANAG 2116,
  • 1956 ABD Anayasa’sı, Silâhlı Kuvvetler Personel Kânûnu. (US Code Title 10 – Armed Forces, dtd. August 10, 1956. Chapter – I, 101. Definitions).

 

   Bu mevzuâtın resmini çizdim. Ortaya şu manzara çıkdı;

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1777 senesinde kurulduğu günden beri

   Amerikan Ordusunda 2 sınıf asker var;Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

    1. Er 

    2. Subay

 

  *  *  *  *  * 

 

   Bizim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL ise;

   Aşağıda gördüğünüz şu kânunları ihlâl etdi;

 

  • 22.05.1930 târih ve 1632 sayılı Askerî Cezâ Kânunu, 
  • 02.07.1951 târih ve 5802 sayılı Astsubay Kânunu, 
  • 04.01.1961 târih ve 211 TSK İç Hizmet Kânunu (Md-10, kıdem), 
  •  27.07.1967 târih ve 926 sayılı TSK Personel Kânunu (Ek Md.21),

 

   Amerikalı Eri, Türk Astsubaylarının önünde yürütmek fiili ile

   Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL aynı zamânda

   T.C Devletinin taraf olduğu şu uluslararası andlaşmaları ve Anayasaları iğfal etdi;

 

  • 1949 Cenevre Sözleşmesi (GC-III) 
  • 1951 Kuzey Atlantik Andlaşmas’ına merbut STANAG 2116, 
  • 1956 ABD Anayasa’sı, Silâhlı Kuvvetler Personel Kânûnunu. (US Code Title 10 – Armed Forces, dtd. Aug.10, 1956. Chapter – I, 101. Definitions). 
  • 334 sayı ve 27/05/1961 târihli T.C. Anayasası, Md. 65. 
  • 2709 sayı ve 18/10/1982 târihli T.C. Anayasası Md. 90.

 

   Bu mevzuâtın resmini çizdim. Ortaya şu rezil manzara çıkdı;

 Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


   1777 senesinden beri Amerikan Ordusunda olduğu gibi

   T.C. Devletinin kurucu Reisicumhuru Mustafa Kemâl ATATÜRK de

   1935 senesinde T.C Ordusunu 2 sınıf asker ile teşkil etdi;

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

   1. Mükellef Er

   2. Muvazzaf subay

 

   Fakat

   ATATÜRK’ün ölümünden sonra tezgahladıkları fitne kânunlar ile

   Hâin subaylarımız bugüne kadar ordumuza tam 6 sınıf asker doğurtdu!..

 

  *  *  *  *  * 

 

  Her Boku Bilen Asker; Bizim Subaylar!..

 

  Subaylarımız her boku bilirler ya!..

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL de

  İngilizce “Enlisted” kelimesinin Türkce karşılığının “Er” demek olduğunu pekâkâ biliyor idi.

  Bu cümlenin neticesi olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL;

  Yüzüne karşı “Astsubay” olduğunu söylediği Harun AĞPAK’a bilerek ve isdeyerek “Er” dedi

  Ve dahi

  Amerikalı “Er” Roy’un yanında “Astsubay” Harun AĞPAK’a bilerek “Er” muamelesi etdi.

 

  Dahası,

  Hani, subaylarımız her boku bilirler ya!

  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL de

  03 Nisan 2013 Çarşamba günü karargâha dâvet etdiği Amerikalı askerin

  “Er” (Enlisted) olduğunu da pekâlâ biliyor idi.

  İşde, belgesi…

  Genelkurmay Başkanlarının hazırladığı İngilizce-Türkce sözlük…

 Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   İşde,

   Bu sebepden dolayı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

   USEUCOM’a gönderdiği yukarıda gördüğünüz 08 Nisan 2013 târihli haberde

   Yüzüne karşı  “Astsubay”  dediği Harun AĞPAK’ın aslında  “Er”  (Enlisted) olduğunu yazdı.

 

  *  *  *  *  * 

 

   Yüzüne karşı  “Astsubay”  dediği Harun AĞPAK’ın aslında  “Er”  (Enlisted) olduğunu bilen sâdece;

  • Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,       
  • Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER 

         Ve 

  • Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir KALYONCU değil idi, elbetde…

 

   Yukarıda gördüğünüz İngilizce-Türkce Müşterek Askerî Terimler Sözlüğünün

   Aşağıdaki resimin sol tarafında gördüğünüz numarasız şu sayfasında peşin olarak beyan etdikleri üzere;

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  • Millî Savunma Bakanı İsmet YILMAZ, 
  • Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri KIVRIKOĞLU, 
  • Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Emin Murat BİLGEL, 
  • Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet ERTEN 

        Ve dahi

  • Sâhil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hasan UŞAKLIOĞLU da

   Yüzüne karşı “Astsubay” dedikleri askerlerin NATO'da  “Er”  (Enlisted)  olduğunu bal gibi biliyor idi…

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   İsimlerini gördüğünüz bu subay güruhu üç yalan birden söylemişler;

 

  •    Amerikan Ordusunda “astsubay” isimli asker sınıfı mevcut demişler ve yalan söylemişler,   
  •    Türk “astsubay” rütbelerini Amerikalı “erlere” giydirmişler; Amerikalı “erleri”, Amerikan Ordusunda mevcut olmayan "astsubaylığa” terfi etdirmişler ve yalan söylemişler,   
  •    Amerikalı “er” rütbelerini de Türk “astsubaya” giydirmişler; "Subay yardımcısı" dedikleri Türk "astsubayları" da “erliğe” tenzil etmişler ve yalan söylemişler…

   

   Yukarıda kapak resimini gördüğünüz sözlüğün EK-C’sine ekledikleri aşağıdaki şu sayfa ile de

   Gözlerimizin içine bakarak söyledikleri bu filfilli yalanlarını gene bu subaylar kendileri tescil etmişler!.. 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

2013 senesinin 03 Nisan Çarşamba günü

 Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in

 Türkiye’nin başkenti Ankara’da

 Hem de

 Başkomutanı ATATÜRK'ün huzurunda sahneye koyduğu bu rezillikler tiyatrosunda

 Yukarıda isimlerini gördüğünüz bakan ve subaylar da

 Kendi paylarına düşen "ikili kıvırma" görevini oynamak için sahneye çıkdılar…

 

 

  *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   

  Yukarıdaki resimde kimlerin hangi sırada yürüdüklerini görebilmek için

  Aşağıdaki şu temsilî resimi çizdim.

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  • Protokolün birinci sırasında, Amerikalı denizci bir “Er 
  • Amerikalı bu denizci "Er"’in arkasında saf tutmuş 4 Türk “Astsubay 
  • En arka sırada ise Amerikalı bir karacı “Er” ve bir de havacı “Er”.

 

    262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol’da piyâde yürüyorlar!..

    Protokolun baş misafiri olan Amerikalı denizci Er

    Biraz sonra Misâk-ı Millî Kulesine vâsıl olacak.

    Ve oradaki kürsünün üzerinde duran 2 numaralı Anıtkabir Özel Defterini imzâlayacak.

    En son olarak da

    ATATÜRK’ün kabrine çelenk koyacak ve bir dakikalık ihtirâm duruşu gösderecek!..

 

   Peki,

   Amerikalı bu denizci Er kim?

   Anıtkabir’de ne işi var?

   Üzerinde " ABD Avrupa Komutanlığı Kıdemli Eri " yazılı çelenk de ne oluyor?

   Amerikalı denizci Er’in arkasında yayaklayan dangalak Türk Astsubayları kim?

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Fleet Master Chief Petty Officer Roy M. Maddocks, Jr. visited Anıtkabir, the mausoleum of the nation's founder, Mustafa Kemal Atatürk, and laid a wreath and observed a minute of silence, April 3, 2013 during his visit to Turkey. The command senior enlisted leader for European Command was here as part of a counterpart visit with the Senior Enlisted Leader of the Turkish General Staff Harun Ağpak where he discussed NCO and SNCO professional development and military education, met with senior enlisted leaders of the Turkish military services and visited the Sergeants Major Academy.

 

 

  Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı

  “Kıdemli Er”  Roy M. MADDOCKS Jr.’ın bu ziyâret haberini hemen EUCOM’a kışkışladı…

  ABD Avrupa Komutanlığı (USEUCOM) da bu haberi

  EUCOM isimli resmî örütbağ sayfasında 08 Nisan 2013 Pazartesi günü bütün dünyâya ilan etdi...

 

  Kaynak: (https://www.eucom.mil/media-library/photo/24823/fleet-master-chief-petty-officer-roy-m-maddocks-jr-visited-antkabir-the-mausoleum-the-country-of-turkeys-founder-mustafa-kemal-ataturk)

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  EUCOM’un örütbağ ana sayfasında teşhir edilen bu haberde

  Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı şöyle dedi;

    ABD Avrupa Komutanlığı “Kıdemli Er”’i Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

    “Mevkidaşı” olan Genelkurmay Başkanı “Kıdemli Er”’i  Harun AĞPAK’ı  ziyâret  etmek için Türkiye’de idi.”

 

  *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Bizim her boku bilen subaylarımız;

  Türk Milletinin önüne çıkıyor ve

  1951 senesinden beri şöyle diyorlar;

 

  “Harun, Astsubay’dır”

 

 

 Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Sonra da

  Yeldir yepelek Amerika’ya ve NATO’ya gidip

  Oralarda laf geveliyorlar.

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

     Türk Milletine söylediklerinden çok farklı konuşuyorlar

     Ve şöyle diyorlar; 

    “Harun, Er’dir”

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Türk Ordusunda devşirdiği Türk(!) subaylar sâyesinde

  Soros, işin sırrına ermiş idi bir kere…

 

  Türkiye’nin “ en iyi ihraç malı, askeri ” idi nasıl olsa!..

 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  İşde,

 

  Bu adamın bu aşağılık sözünü yalayıp yutmuş olmalılar ki

  Her boku bilen Amerikan perestiş subaylarımız,

  Biz asubayları Amerika ve NATO’ya bu kez de hiç utanmadan “Er” olarak pazarlıyorlar.

 

  *  *  *  *  * 

 

  Ey Türk Astsubayı!..

  Söyle Bana, Allah Aşkına! Sen Nesin?..

  Astsubay mı?

  Er mi?..

 

  Kıymetli vatandaşlarım ve muhterem asubay meslekdaşlarım;

  Asubay Tefrikası isimli makâle silsilesinin yedincisi olan işbu makâlemizde

  Buraya kadar verdiğimiz bilgi ve beyan etdiğimiz belgeler şâhidliğinde

  Bu “aldatanlar-aldananlar” tiyatrosunun son rezâlet perdesi de

  İşde, şöyle oluyor;

 Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   

    Sâhil Güvenlik Komutanığından emekli asubay

   Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

    Bu kepâzeliği 

    Türk milletine

    Ve dahi

    Dünyâ  kamuoyuna

    Bugün bir kere daha teşhir ve ilân  ediyorum;

 

    Dünyânın hiçbir ordusunda;

  • Böyle "ikili kıvıran subaylar" yokdur!..
  • Böyle köle muamelesi edilen “astsubay” isimli bir asker sınıfı yokdur,

  • Böyle bir rezillik de yokdur!.. 

 

     Duyduk duymadık demeyin!..

 

 

  *  *  *  *  * 

 

   27 Mayıs darbecisi subayların 1967 senesinde tertip etdiği

   Ve bir darbe kânunu olan 926 sayılı TSK Personel Kânununun 84’üncü maddesi

   Astsubayların “kıdem sırasını” mufassal bir şekilde şöyle tanzim eder;

                        

TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (1)

         

          Kanun Numarası            : 926

          Kabul Tarihi                    : 27/7/1967

          Yayımlandığı R. Gazete : Tarih  : 10/8/1967   Sayı : 12670

          Yayımlandığı Düstur       : Tertip : 5   Cilt : 6   Sayfa : 2352

 

 

   I – Kıdem ve kıdem sırası:

 

             Madde 84 – (Değişik: 2/7/2000 - KHK - 607/10 md.; Değiştirilerek kabul: 10/5/2006-5497/7 md.)

             Kıdem ve kıdem sırası aşağıdaki esaslara göre düzenlenir:

    a) Rütbelerde kıdemler, onay metninde yazılı tarihten başlar. (1)

 

    b) Aynı günde astsubaylığa nasbedilenler arasında kıdem sırası, okullarda kazanılan not ortalamalarına göre tespit edilir ve bunlar kendi aralarında sıralanırlar.

   c) Aynı rütbe ve nasıplılar arasında kıdem sırası, her yıl tespit edilen yeterlik derecesine göre saptanır. Aynı rütbe ve nasıplı olup, değişik kaynaklardan yetiştiğinden yeterlik derecesi kıyaslanamayan astsubaylar arasındaki kıdem sırası aşağıda belirtilmiştir:

    1. Astsubay meslek yüksekokulu mezunları.

    2. Uzman jandarmalıktan astsubay olanlar.

    3. Uzman erbaşlıktan astsubay olanlar.

    4. Kıt'a erbaş ve erlerinden astsubay olanlar.

    5. Sözleşmeli astsubaylıktan  muvazzaf astsubay olanlar.

    6. Sivil kaynaktan muvazzaf astsubay olanlar.

    7. Sözleşmeli astsubaylar.

 

    d) Çeşitli sınıflara mensup, aynı rütbe ve nasıplı astsubaylar arasındaki kıdem sırası aşağıdaki önceliğe göre;

    1. Yeterlik dereceleri,

    2. Astsubaylık hizmet süreleri,

    3. Bir önceki rütbeye yükselme tarihleri,

    4. Bir önceki rütbenin son yılında tespit edilen yeterlik dereceleri,

    5. Bu durumda da eşitlik varsa, eşitlik bozuluncaya kadar sıra ile bir önceki rütbenin son yılında tespit edilen yeterlik dereceleri,

  dikkate alınarak belirlenir.

 

    e) Her ne sebeple olursa olsun sınıfı değiştirilenler, yeni sınıflarındaki yeterlik dereceleri tespit olununcaya kadar, yeni sınıfının aynı nasıplılarının sonunda sıralanırlar.

 

    f) Kuvvetleri ayrı olan aynı rütbe ve aynı nasıplı astsubayların kıdem sırası;

    1. Aynı yıl terfi edenlerden kıdem almadan yükselenler,

    2. Her ikisi de kıdem alarak yükselmiş ise bir önceki rütbeye yükselme tarihi önce olanlar,

    3. Bütün şartlar aynı ise mensup olduğu kuvvete göre sıra ile kara, deniz, hava, jandarma, sahil güvenlik,

        diğerlerine nazaran kıdemlidir.

             Yukarıda belirtilen ilkelere göre kıdem ve kıdem sırasının belirlenmesine ilişkin diğer usûl ve esaslar Astsubay Sicil Yönetmeliğinde gösterilir.

 

    TSK Personel Kânuna göre;

   Önce “subay yardımcısıdır” deyip pışpışladığı

   Sonra da kendi sınıf arkadaşları arasında “kıdem sırasına” göre hizaya getirdiği astsubayları

   Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

   Anıtkabir’de Amerikalı “Er”’in arkasında yürütdü!..

   

   Bu fiili ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL,

   TSK Personel Kânununun yukarıda gördüğünüz 84’üncü maddesini bütün dünyânın gözleri önünde ihlâl etdi. 

  

   Her boku bilen subaylarımız protokol konusunda şöyle der;

   “Protokolde yüzde doksan dokuzluk başarı, başarı değildir!

 

   Bu söze Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK da bugün burada şu söz ile mukabele ediyorum;

   Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in kendi astsubayına yapdığı bu saygısızlık da

   2013 senesinin 03 Nisan Çarşamba günü târihin Anıtkabir'de kaydetdiği

   “Yüzde yüzlük bir protokol rezâletidir! 

 

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

  Ey, Çadırcı!

 

  İçdiğin şarap, sevdiğin güzel idi.

  Gitdin câmiye, niyetin kilim aşırmak idi!..

 

  Lâkin;

  Dilinden dökülen hiçbir kelâm yalan,

  Sen de yalancı değil idin, be!..

 

  *  *  *  *  * 

 

  Şimdi de hakikâti konuşmanın vakdi geldi...

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 
Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

 

 

 Asubay Tefrikası 6-8

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

  Merdivenleri üçer beşer indiğimiz biz emekli asubayların şu âhir ömründe

  Gündelik yaşantımıza güzellik serpen, renk katan, tat veren şeyler vardır!

  Kimi zamân bir mekân, kimi zamân bir yiyecek, kimi zamân da sohbetdir, bunlar!

  Kısmetimizde var ise hani! Bâzen de üçü birden çıkıverir yolumuza…

 

  2019 senesinin birinci ayı; günlerden, Perşembe 17…

  O gün, işde tam da böyle üçü bir yerde buluşdurdu, üçümüzü;

  Adalet Arayan, İnsiyatif ve Eski Tüfek.

  Tatlı bir mekân, bir kap tatlı sütlaç ve bol bol tatlı sohbet….

  O gün orada sâdece kahvelerimiz acı idi…

 

  İlk fırsatda buluşmak üzere üçümüz de aylar evvelinden kavilleşmiş idik!

  Kıymetli meslekdaşlarım Mehmet ÖZTÜRK ve Levent ULUCAN ile Sıhhiye’de,

  Ankara’nın o günkü dudak çatlatan soğuğuna inat, sıcak bir mekânda buluşduk!

  Türk kahvesi ve sütlü tatlıları ile meşhur Kahveci Hacıbaba.

 

  Kısa bir hoşbeş fasılından sonra konumuz malûm, yerlerde sürünen astsubaylık idi…

  Sohbetin koyulaşdığı anlarda, tarçınlı sütlaçlarımızı kaşıklar iken de konumuz, gene astsubaylık idi.

  Su gibi bir lahzada akıp giden dört buçuk saatin sonunda kalkmaya karar verdiğimiz anda da

  Konumuz gene aynı idi…

 

  Üçümüz için de çok faydalı bir buluşma olduğu tesbitine itiraz edenimiz olmadı.

  Tekrar buluşmak konusunda da sözleşdik!

  Buluşmanın sonunda zihnimizde kalan, birbirimizden aldığımız ilhâm ve ışıltılı fikirler idi…

 

  O tatlı günden elimizde kalan ise

  Sohbetimizin şâhidi olan şu biricik resim! 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Teşekkür ederim, İnsiyatif Levent ULUCAN;

   Yeri ve zamânı geldiğinde "insiyatifi" ele alırsınız inşallah!

 

   Teşekkür ederim, Adalet Arayan Mehmet ÖZTÜRK;

   Aradığınız adâleti tezelden bulmanızı temenni ederim!..

 

 *  *  *  *  * 

 

  “Subaylığa nakil edilmek şartı” ile 1951 senesinde

  Başbakan Adnan MENDERES’in 5802 Sayılı Kânun ile teşkil etdiği “astsubay” dedikleri askerlerin

  “Sicilen subaylığa terfi” etdirilmesi konusunda Genelkurmay Başkanlarımızın;

  • Hem Başbakan Adnan MENDERES’iAsubay Tefrikası 6 5
  • Hem TBMM’yi
  • Hem de “astsubay” dedikleri biz köle askerleri nasıl kandırdığını,

İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-5'de belgeleri ile isbat etdik!.. 

 

  *  *  * Asubay Tefrikası 6 6

 

  Tertipledikleri 926 Sayılı darbe Kânunu ile

  27 Mayıs’ın karanlık suratlı darbeci subaylarının

  Astsubay dedikleri biz köle askerlerin “tahsilen subaylığa terfi” hakkını

  1967 senesinde TBMM’de nasıl da hâince gasp etdiğini

  İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-6'da belgeleri ile isbat etdik!

 

  *  *  * 

 

  Kara Ordumuzun “Gedikli Erbaş” ismini verdiği köle askerlere;

  1910 senesinde Padişah Sultan Mahmud Reşad’ın

  Ve dahi

  1927 senesinde ise Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün verdiği,Asubay Tefrikası 6 7

  “İhtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını

  5619 Sayılı Kânun ile 1950 senesinde,

  Kimlerin ve nasıl gasp etdiğini de

  İlk defâ olmak üzere Asubay Tefrikası 6-7'de belgeler ile teşhir etdik!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım ve muhterem asubay meslekdaşlarım;

Şu an okuduğunuz bu makâle, bugüne kadar yazdığım en uzun ilk makâledir.

Sizler, benim bu en uzun makâlemi okur iken   

İzin verir iseniz şâyet, ben Eski Tüfek de;

  • Hem sizlerin sabrını son kez zorlayacağım
  • Hem de evvel Allah,

Beyaz subayların biz bahriyeli asubaylara yapdığı ihânetin kapalı kapılarının kilitlerini tek tek kıracağım!..

 

 *  *  *  *  * 

 

Deniz astsubay sınıfı hakkında yazdığı târihce kitaplarında;

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının, “bahriye gedikli zâbit” sınıfını adeta yok sayması ve unutdurmaya çalışması,

Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Dil Kurumu’nun da

Gedikli zâbit ve gedikli subay” tâbirâtını neşretdiği sözlüklerden bile kazıyıp atmasının asıl sebebi de

Astsubayların “gedikli zâbit” olmak hakkını gündeme getirmesini engellemeye yönelik sinsi ve ahlâksız bir teşebbüsdür.

Bugün;

  • Subay ile er arasına” çivilenmiş,
  • Muvazzaf” ve “müebbet” köleliğe mahkûm edilmiş bir asker sınıfı olan “deniz astsubay” sınıfının,
  • 105 sene evvel “gedikli zabitliğe” dikey geçiş için teşkil edilmiş “mükellef ve muvakkat” bir “zâbit” sınıfı olduğunu anladığımda,

Vallahi benim bile gözlerim yuvasından uğradı!..

 

  *  *  *  

 

Astsubaylık" hakkında bugüne kadar neşretdiği târihce kitaplarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız,

Bahriye “gedikli zâbit” sınıfını;

Zâbit” sınıfından hep ayrı tutmuş

Ve dahi

1914 sene ve 172 sayılı kânuna göre gene “gedikli zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil edilen “küçük zâbit” sınıfına yamamış.

 

 Fakat,

Kânunlarda “bahriye gedikli zâbitliğin” aslında “zâbit” sınıfına dâhil olduğu çok açık bir şekilde ifâde edilmiş. Aynı durum “gedikli zâbit” olmak için Bahriye Efrâd-ı Cedide (Acemi Er) Mektebi’nde okuyan “Gemici ve Makine Çırak” talebeleri için de söz konusu. İlgili kânunlar, bu talebelerin de “zâbit” sınıfına dâhil olduğunu sarahâten tesbit etmiş. Makâlemizin bu kısımında resimlerini gösdereceğimiz kânunlar ile de sâbit olduğu üzere, bu hakikâti isbat edeceğiz, evvel Allah.

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri bugün burada ortaya çıkardıkdan sonra inşallah,

Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazmaya mecbur kalacağız.

 

  *  *  *  

 

Asubay Tefrikası’nın 6’ncı bölüm, 8’inci kısmını teşkil edecek bu makâlemizde;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bahriyeli subaylarımızın “bahriye gedikli zâbit” sınıfı üzerinde yapdığı kalleş “ameliyâtı” anlayabilmek için

Bugüne kadar yalan-yanlış anlatılan “bahriye gedikli zâbit” sınıfını

Dünyânın çeşitli devlet ordularındaki “bahriye gedikli zâbit” sınıfı ile mukayese ederek tafsilâtlı olarak anlatmamız gerekecek!

Bunun için “bahriye gedikli zâbit” sınıfının evvelâ bugünkü yeri ve durumunu anlatacağız.

Akabinde de bugüne kadar geçirdiği “ameliyât” silsilesini görmek için de

Bugünden geriye doğru olacak şekilde bilgiler vereceğiz, inşallah.

 

  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 İlk Türk Ordusu Nasıl İdi?

 

Kendi icâd etdiği “çavuş oku” ile babası Teoman Han’ı M.Ö. 209 senesinde öldüren Mete Han,

Asya Hun Devletinin Kağanı oldu…

Babasından devraldığı devleti,

18 milyon kilometre murabbalık çok geniş bir coğrafyada büyütdü,

Büyük Hun Devletini kurdu,

Ve dahi

Dönemin en büyük devleti olan Çin’i haraca bağladı…

 

Büyük Hun Devleti Kağanı Mete Han,

  Ordusunun askerlerini;

  • 10, 100, 1.000 ve 10.000’lik bölükler hâlinde teşkil etdi,

 

   Bölüklerin başına da;

  • Onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümenbaşı rütbesinde askerler tayin etdi.   

 

Bu bilgiden rahatça anlaşılacağı üzere,

Mete Han ordusunu tek sınıf olarak teşkil etdi.

35 senelik hanlığı döneminde dünyânın bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük devletini

Ve dahi

En büyük ve en muzaffer ordusunu teşkil etmesine imkân veren tek husus da

Bu orduda sınıfcılığın ve bölücülüğün olmaması idi.

Büyük Hun Devleti Kağanı Mete Han’ın bu muazzam başarısının biricik sırrı işde, bu idi!..

 

Mete Han’ın ordusunda;

 

  • Kânunlar ile yasaklanmış "terfiler" yok idi,
  • Ulûfe gibi babadan oğula dağıtılmış "rütbeler" yok idi,
  • Torpilli tayinler ile paypaylanmış ballı "makâmlar" yok idi,
  • Kendi dünyâsına müebbet hapsedilmiş "asker sınıfları" yok idi,

 

   Her asker kendi kâbiliyeti, celâdeti, kendi bileği ve kendi yüreği kadar büyük idi,      

  Ve dahi

Her askerin, en büyük rütbe olan tümenbaşılığa kadar terfi hakkı var idi.

 

 *  *  * 

 

Hayyam;

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:

İki başımız var, bir tek bedenimiz.

Ne kadar dönersem döneyim çevrende:

Er geç baş başa verecek değil miyiz?

 

 *  *  * 

 

İki Başlı İnsan

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

Tabiatda “iki başlı” insan,

Doğum hatâsı” (birth defect) kabul edilir.

 

İki başlı” bebek;

Her 120.000 doğumda bir kere görülür.

İki başlı” yapışık ikizlerin %92,5’i ölür!

 

 

 

 *  *  *  *  * 

 

İki Başlı Ordu

 

Cengiz Han’dan kalma meşhur Türk atasözüdür;

İki baş bir kazanda kaynamaz! 

 

    Sidik yarışdırdığımız NATO üyesi devletlerin ordularında iki sınıf asker var:   

      1. Subay

     2. Er

 

  • Subay emreder;
  • Er ise emri icrâ eder!

 

 

   Fakat

   1961 senesinden beri Türk Ordusu iki başlıdır;    

            1. Muvazzaf  Subay

            2. Muvazzaf  Astsubay

 

İki başlı” Türk Ordusu da

27 Mayıs darbeci subaylarının “doğum hatâsı”dır…

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Dünyânın muzaffer ordularında da vaziyet böyledir.

Emir veren asker” ile “emiri icrâ eden asker” arasında;

Yardımcı”, “elbir”, “tampon” vesâire uyduruk asker sınıfları yok!

 

926 Sayılı Kânuna göre Türk Ordusunda astsubay, “subayın yardımcısı”dır!

Dünyâdaki ordular arasında “yardımcısı” olan tek subay sınıfı Türk Ordusundadır.

  

  • Karargâhda, kışlada; subay âmirdir, astsubay da âmirdir,
  • Gemide, karakolda; subay komutandır, astsubay da komutandır,

 

Ȃmir ve komutan olan “subay” 6 çeşit tazminâtı cebe indirir,

 

Fakat

Ȃmir ve komutan olan “astsubay” ise avucunu yalar!

 

Subay yer, Astsubay bakar;

Türk Ordusunda işde, kıyâmet tam da burada kopar!

 

 *  *  *  *  * 

 

Türk Ordusu Bugün Ne Hâldedir?

 

Nerede çokluk, orada hoşluk olmuyor her zamân!

Meselâ bit pazarı, böyle bir yerdir!

Müdâvimi olduğum için bilirim;

Uzakdan bakınca, aradığınız her şey orada var imiş gibi görünür size...

 

Yaklaşıp da alıcı gözü ile şöyle bir bakınca;

Gördüklerinizin handiyse hiçbirinin işe yaramadığını,

Aslında hepsinin “çöp” olduğunu anlarsınız.

 

Mensubu olduğum için bilirim!

Ben Eski Tüfek’in şahsî kanaati odur ki;

Bizim ordumuz da bu minvâl üzere, bit pazarına benzer...

Uzakdan bakınca, dünyânın hiçbir ordusunda olmadığı kadar çok ve çeşitli “asker sınıfları” olduğunu görürsünüz!

Dış görünüşe bakarak kendilerini dev aynasında gören bizim cüce beyinli beyaz subaylarımız da

Dünyânın bilmem kaçıncı ordusuyuz diye utanmadan karanlıkda dübürden caka satarlar!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Fakat 

İçine  dikkatli bakınca; gördüklerinizin hiçbir işe yaramadığını,

 Aslında hepsinin kuru kalabalıkdan ibâret “çöp asker sınıfları” olduğunu anlarsınız.

   Türk Ordusunda;

   Kimin kime emir verdiği,

   Hangi askerin ne yapdığını kimse bilmez!..

 

  15 Temmuz’da bütün dünyâyâ rezil olan Patagonya Ordusu mu idi?

 

  *  *  * 

 

  Vatan Borcu, Nâmus Borcu...

 

  ATATÜRK;

  1927 senesinde 1111 Sayılı Askerlik Mükellefiyeti Kânununu meriyyete koydu,

  Ve şöyle dedi;

  Vatan borcu, nâmus borcu...

 

  İşbu Kânun ile;

  Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek vatandaş, askerlik yapmağa mecbur edildi…

  Kârun kadar zengin olsan bile vatan hizmetinde paranın adı yok idi.

  Sıhhatli her erkek vatandaş;

  Kışlada karavanaya kaşık daldırıyor

  Ve dahi

  Emret gomutanım! diyerek şafak sayıyor idi…

 

  Fakat,

  ATATÜRK’ün kurduğu Partinin koltuğunda oturan sözde Kıbrıs Fâtihi

  Karaoğlan Bülent Ecevit Başbakan sıfatı ile bıldır Kânun Tasarısını hazırlamış idi.

  Yeni Başbakan Çoban Sülü de;

 Osmanlı Devletinin hastalıklı bir mirâsı olan paralı askerliği

  “Dövizle askerlik” isimi ve 2299 Sayılı Kânun ile

  Cumhuriyet târihimizde ilk defâ olmak üzere 1980 senesinde hortlatmış idi…

 

  Millî Savunma Bakanı Seri Paşa Hulusi AKAR ise;

  7179 Sayılı Kânun ile 2019 senesinde

 ATATÜRK’ün ihdâs etdiği "askerlik mükellefiyetini" “bedelli askerlik” isimi ile

  Cumhuriyet târihimizde ilk defâ olmak üzere "tamâmen paralı" hâle getirdi...

 

  *  *  * 

 

  Fakirlikden dolayı bedel veremediği için

  Geri dönmemek üzere Yemen’e asker etdiği oğlu Memed’e yakdığı ağıdında

  Çukurovalı Emine Bacı şöyle çığırdı;

 

  Yemen yolu çukurdandır,

  Karavana bakırdandır.

  Zenginimiz bedel verir,

  Askerimiz fakırdandır!

 

  *  *  * 

 

  Bedel-i Nakdî Mi?, Bedel-i Şahsî Mi?...

 

  Gel, vatandaş gel!...

  Paran var mı?

  Buyur, sana bedel-i nakdî…

  Basdır parayı;

  Bir gün dahi askerlik yapmadan tezkere elinde…

 

  Fakir misin, paran yok mu?

  Buyur, sana bedel-i şahsî...

  Adın Memed, tüfek elinde…

  Emret gomutanım! diye bağırtarak,

  Kışlada en az 180 şafak saydırırlar sana!..

 

  Asker sınıfları, rütbe isimleri; astlar, üstler; kademeler, kıdemler,

  Hele bir de

  Uzmanlar, sözleşmeliler…

  Daha neler, neler!..

 

  ȂKİF Mehmet’in deyişi ile hepsi hercümerc olmuş!..

  Kırk yamalı fukara bohçası gibi!..

  Er, Erbaş, Astsubay; Onbaşı, Çavuş

 

  Ben Eski Tüfek iddia ediyorum;

  Aşağıdaki şu çizelgeyi târihimizde ilk hazırlayan kişi benim…

  Genelkurmay Başkanları dâhil olmak üzere ilk defâ görenler de sizlersiniz…

 

  Dünyâdaki devletlerin ordularında sâdece 1 Çavuş rütbesi var!..

  Türk Ordusundaki Çavuş rütbelerini ise Genelkurmay Başkanları dahi bilmiyor…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kaynak;

⁽¹⁾  211 Sayı ve 04 Ocak 1961 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu. (Madde-3; Er, Erbaş, Astsubay).

⁽²⁾  926 Sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kânunu. (Madde-77 ve 140; Astsubay Rütbe ve Kıdemi).

 

  *  *  * 

 

  Bugün Amerikan Ordusu Nasıldır?

 

  Ordumuzun midesi boş asker kalabalığına bakan beyaz subaylarımız şöyle diyorlar;

  “NATO üyesi ülkeler arasında bizim Türk Ordusu ikinci ordudur.”

  Mâdemki bizim subaylarımız Amerikalı Coni ve İngiliz Tomi subayı ile aşık atıyor!

  Öyle ise biz de bizim Türk Ordusunu bu ordular ile mukâyese edelim, olur mu?

  Amerika ve İngiltere;

  Farklı babalardan ve fakat aynı anadan doğma kardeş devletlerdir.

  Her beyaz Amerikalı çok çok İngiliz,

  Her beyaz İngiliz de biraz Amerikandır. Sâdece isimleri farklıdır.

  Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da;

  Gerek devlet teşkilâtı gerek ise askerlik kânunları bakımından bu iki devlet, hep birbirlerini takip ve taklit ederler.

  Bu devletlerin birisi hakkında söylediğiniz her şey, öteki için de handiyse aynen cârîdir.

  Bu sebepden dolayı ben burada, Amerikan Ordusunu anlatacağım sizlere… 

 Asubay Tefrikası _6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Amerikan Ordusunda;

   Subay emir verir,

   Er ise emiri icrâ eder!

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bizim ordumuzun bugünkü mevcudunu emekli bir asubay olarak ben, bilemiyorum! Çünkü söylemiyorlar!

 

Fakat,

Bu makâleyi hazırlamaya başladığım

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İşde, belgesini de aşağıda görüyorsunuz!

31 Ocak 2019 Perşembe günü itibârı ile Amerikan Ordusunun subay ve er mevcudu…

Bizim ordumuzun “astsubay kıdemli başçavuşu”, Amerikan  Ordusunun “er başçavuşu” ile aynı konumdadır. 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım,

Muhterem asubay meslekdaşlarım;

Amerikan Ordusunun “Subay” ve “Er” oranı şöyle oluyor;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İngiliz Ordusunun Subay ve Er oranı da babaları Amerika’nın aynısıdır!

 

  *  *  * 

 

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerinde mevcut olan “Gedikli Subaylık”,

Aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üzere, “subay” sınıfına dâhildir.

Bizim bu makâlemizin konusu da

İşde, aşağıda gördüğünüz bu “Gedikli Subay” asker sınıfıdır.

Şu bilgilere bir göz atın, Allah aşkına! 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  * 

 

Ya, Bizim Türk Ordusu Ne Hâldedir?

Bizim Ordumuzun asker sınıflarını gösderen çizelge ise

Aşiret ağalarının soyağacına benzeyecek kadar karman çorman!

Genelkurmay Başkanımıza göre bizim ordumuzda bugün tam 8 sınıf asker var, maşşallah!..

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  * 

 

Yukarıdaki resimde gördüğünüz bilgileri rakamlar ile birlikde çizelgeye dökünce de

Ebem kuşağı gibi şöyle ucûbe bir görüntü zuhûr eyliyor, orta yere!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  * 

 

Coni’nin Amerikan Ordusu ile bahtsız Memed’in Türk Ordusunu mukâyese etdiğimizde

Şöyle rezâlet bir manzara zuhûr eyliyor!

Aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üzere

Amerikan Ordusunda sâdece 2 sınıf asker var.

 

Fakat

Elem tere fiş, kem gözlere şiş! Allah nazârdan esirgesin!

Hulusi AKAR’ın bu sene “uydurduğu” “yedek astsubaylığı” saymaz isek şâyet,

Benim sayabildiğim kadarı ile bizim ordumuzda bugün tam 8 sınıf asker var, maşşallah!.. 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıdaki çizelgede sizin de gördüğünüz üzere;

Coni ’nin Amerikan Ordusunda bugün “gedikli subay” olarak bilinen asker sınıfı var da!

Memed’in Türk Ordusunda bugün “gedikli subay” olarak bilinen  asker sınıfı niye yok, acap?..

 

    Kaynak;   

  ⁽¹⁾  1028 Sayı ve 10 Ağustos 1956 târihli ABD Silâhlı Kuvvetler Personel Kânûnu. Public Law-1028, 84th Congress Chapter-1041, 2nd Session. US Code Title-10, Armed Forces, dated August 10, 1956. Subtitle A- General Military Law, Part-I Organization and General Military Powers, Chapter–I, Section 101. Definitions, (b) Personnel Generally(Subay ve Er).

  ⁽²⁾ 5802 Sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu. (Astsubay).

  ⁽²⁾ 211 Sayı ve 04 Ocak 1961 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu. (Subay, Astsubay).

  ⁽²⁾  926 Sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kânunu. (Muvazzaf Subay, Astsubay).

  ⁽²⁾  7179 Sayı ve 25 Haziran 2019 târihli Askeralma Kânunu. (Yedek Subay, Yedek Astsubay, Mükellef Erbaş ve Er).

  ⁽²⁾  3466 Sayı ve 28 Mayıs 1988 târihli Uzman Jandarma Kânunu. (Muvazzaf Uzman Jandarma (Erbaş)).

  ⁽²⁾  3269 Sayı ve 18 Mart 1986 târihli Uzman Erbaş Kânunu. (Uzman Erbaş).

  ⁽²⁾  4678 Sayı ve 13 Haziran 2001 târihli TSK’de İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kânun.

  ⁽²⁾  6191 Sayı ve 10 Mart 2011 târihli Sözleşmeli Erbaş ve Er Kânunu.

 

 *  *  *  *  * 

 

Aşağıda,

1949 senesinde yapılan 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânunu’nun 2019 senesi Şubat ayındaki son durumunu görüyorsunuz.

Bu kânunda gördüğünüz “gedikli subay” tâbiri, bugün dahi aynen mevcutdur.

Peki,

1914 senesinde “gedikli zâbit” olarak ihdas edilen

Ve dahi

1935 senesinde de “gedikli subay” olarak tebdil edilen bu tâbir,

Askerî kânunlarımızda bugün artık niye yok, acap?..

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İçinde yaşadığımız şu 2019 senesine göre

Memed’in Türk Ordusunda “gedikli subay” olarak bilinen asker sınıfı,

Bugüne kadar hiç mi mevcut olmadı?

Ya da

Bahtsız Memed’in Türk Ordusunda “gedikli subay” ismi ile bir asker sınıfı var idi de

Birileri bu “gedikli subay” asker sınıfını ordumuzdan kazıyıp atdı mı acap?..

Ne dersiniz?..

Bilmek için öğrenmek,

Öğrenmek için hiç değil ise okumak gerek, değil mi?

 

Eski Tüfek’in;

Bunca senelerin el emeği, göz nûru ile pişirip de aşağıya dökdüğü şu hurufât çorbasını

Zamân ve olay silsilesine göre dikkat ederek içer iseniz şâyet

Ordumuzun “gedikli subay” sınıfına yapılan ibretlik “ameliyâtı” hayret ve nefret ile öğreneceksiniz!

Nasıl?.. Gözel mi?..

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Dünyâyı sömürmek için her türlü oyunu çok iyi oynayan İngiliz Bahriyesi,

Kendi sivil ticâret gemilerini ve denizcilerini muhtemel bir harbde kullanacak şekilde eğitir ve donatır.

İşde, bu maksat ile İngiliz Bahriyesi; Birinci Cihân Harbinde kullanmak için gemici ve makinacı çırakları istihdam etdi. İngiliz Bahriyesi için bu, dün böyle idi, bugün de aynen böyledir. Bizim bahriyemizde de bir zamânlar mevcut olan makine ve gemici çırak mekteblerinin menşei de sömürgen İngiliz Bahriyesinden aşırmadır. 

 

Yelkenli gemiler yerine buharlı gemilerin hizmete alınması ile birlikde; deniz kuvvetlerindeki harp gemilerinde yeni mesleklere büyük bir ihtiyaç hâsıl oldu.

Kendi buharlı harp gemilerindeki bu ihtiyacı karşılamak için; İngiliz Kraliyet Bahriyesi Çırak Mektebleri açdı. Bu maksat ile “Engine Room Artificer Apprentice” (Boy Tiffy) isimi ile evvelâ “makine” sınıfında 1868 senesinde teşkil etmiş idi.

İngiliz Kraliyet Bahriyesi makineci çıraklarından beklenen faydayı elde edince, güverte ve diğer sınıflarda da peyderpey Çırak Mektepleri açdı.

İhtiyâcı olduğu hâlde kendi yetiştiremediği kimi zanaatkârları da piyasadan tedârik etdi.

Artificer” (Tiffy, zanaatkâr) isimli bu deniz askerlerini İngiliz Kraliyet Bahriyesi ihtiyacı olduğu harp dönemlerinde tepe tepe kullandı. Harp sona erince de hepsini terhis etdi.

 

Gemici ve Makine Çıraklarının bir kısmını İngilizler; mekteb eğitimi vermeden, meslek erbâbı vatandaşlar arasından toplamış idi. Fakat aynı dönemlerde Osmanlı Devletinde okuma-yazma nisbeti yüzde bir civârında bile değil iken; Osmanlı Bahriyesi, kendi gemici çıraklarına 4 sene, makineci çıraklarına ise tam 5 sene eğitim verdi.

Aynı senelerde zâbit yetiştiren Bahriye Mektebindeki eğitim ise bunlardan sâdece 2 sene fazla idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kadar insanlık dışı ve aşağılık bir muameleyi de

Ancak bizim kurnaz-fesat beyaz subaylarımız tertip edebilir idi.

Bu aslında, değil müslümanın müslümana; gevurun bile gevura yapabileceği bir muamale değildir!

İngiliz Bahriyesi;

Birinci Cihân Harbinde kullandığı buharlı gemilerde, kral daşşağından düşme beyaz zâbitin yapmaya tenezzül etmediği tehlikeli, pis ve zor işlerini yapdırmak için sivil piyasadan kazancı, ateşçi, elektrikçi, motorcu, tornacı vs. çok sayıda meslek erbâbı istihdam etdi.

Ve bu insanlara “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere “gedikli zâbit” (warrant officer) unvânı verdi. Harb esnâsında da bu gedikli zâbitânı, “muvazzaf zâbit” sınıfına terfi etdirdi. Hem de yarbay rütbesi ile!...

 

Fakat sivil piyasadan topladığı ve zâbitin işlerini yapdırdığı “gedikli zâbitânı”,

İngiliz Bahriyesinin beyaz subayları, Birinci Cihân Harbi sona erince, sürüm sürüm süründürdü.

Bu gedikli zâbitânın çoğunu terhis etdi.

 

Terhis etmeye götlerinin yemediği bahriye gedikli zâbitânın da;

  • Maaşlarını yarıya azaltdı,
  • Terfi sürelerini uzatdı,
  • Muvazzaf zâbitliğe nakillerini durdurdu…

 

Kullan-at” siyâsetini dünyâda en iyi bilen ve oynayan İngilizlerin kral daşşağından düşme beyaz zâbitânı,

Harbden sonra ihtiyacı kalmadığı için “gedikli zâbitânı”, kağıt mendil gibi kenara atdı.

Birinci Cihân Harbi esnâsında “zâbit” sınıfına dâhil etdiği

Ve dahi

Buharlı gemilerin en tehlikeli ve pis işlerini yapdırdığı gedikli zâbitâna İngiliz Bahriyesinin beyaz zâbitânı,

Çok aşağılık ve adi bir kalleşlik daha yapdı;

Gedikli zâbitânı harb bitince “zâbit” sınıfından def etdi ve “er” sınıfına tenzil etdi.

 

İngiliz Bahriyesinde bugün dahi sâdece iki sınıf asker vardır;

  • Muvazzaf subay,
  • Gönüllü/Sözleşmeli Er.

 

Bugün dahi İngiliz Bahriyesine "Er" olarak giren bir asker,

Belli süre ve şartlar ile alaylı “Gedikli Zâbitliğe” kadar doğrudan terfi edebilir. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İngiliz Bahriyesinin gedikli zâbitânı işde, bu sebepden dolayı bugün de hâlâ “er” sınıfına dâhildir.

Şu resimin sağ üst tarafında gördüğünüz asker, İngiliz Deniz Kuvvetlerinden Birinci Sınıf Gedikli Zâbitdir.

 

 *  *  *  *  * 

 

Bizde Yok! Fakat ABD Ordusunda Var; Jet Pilotu Erler!..

 

Amerika ve İngiltere; farklı babalardan ve fakat aynı anadan doğma kardeş devletlerdir.

Her beyaz Amerikalı çok çok İngiliz, her beyaz İngiliz de biraz Amerikandır. Sâdece isimleri farklıdır. Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da gerek devlet teşkilâtı, gerek ise askerlik kânunları bakımından bu iki devlet, hep birbirlerini takip ve taklit ederler. Fakat hep iyi yönde… Mâlum, iyi olan rağbet görür ya! Yazdıkları kitaplarda da her iki devlet bundan gurur ile bahsederler.

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerinde bugün dahi hâlâ mevcud olan “gedikli zâbitliği” Amerikan Ordusu, İngiliz Ordusundan aşırdı.

Fakat her şeyin daha iyisini yapmak için geberen Amerikalı Coni;

İngiliz Tomi’nin icâd etdiği gedikli zâbitliğesınıf atlatdı” ve “zâbit” sınıfına dâhil etdi.

Bu cümleden olmak üzere;

1947 senesinde teşkil edilmiş yeni bir kuvvet olan Amerikan Hava Kuvvetlerinde “gedikli zâbit” sınıfı hiç mevcut olmadı.

Fakat aynı Amerikan Hava Kuvvetlerinde helikopterin çoğunu “er” sınıfından pilotlar uçurur.

Savaş uçaklarını uçuracak “muharip pilot er” yetişdirmek üzere de 2017 senesinde kolları sıvadılar...

Cebinden dünyânın parasını harcayıp da

Kendi imkânı ile pilot ehliyeti alan “astsubay” denilen bizim köle askerlerin uçmasına izin vermeyen

Bizim Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanlarımızın kulakları çınlasın!..

(https://www.airforcetimes.com/news/your-air-force/2017/12/06/enlisted-combat-pilots-the-air-force-is-launching-a-test-that-could-lead-to-that/)

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Kuvvetlerindeki “gedikli zâbitân” bugün de “zâbit” sınıfına dâhildir.

Bizim ordumuzun her boku bilen beyaz subayları ise

Bu konuda Amerikan ve İngiliz Ordularının yapdığından daha farklı ve fakat kalleşçe bir şey yapdı!

Kıskanç bir kuma gibi davranan;

Ordumuzu babalarından mirâs çiftlik, kendilerini aga;

Kendilerinden başka askerleri ise köle olarak telakki eden beyaz zâbitânımız,

Kâbiliyetine hep gıpta etdiği, kendileri için her zamân çetin bir rakip olarak gördüğü; subay tuvâletini dahi birlikde kullanmaya tahammül edemediği “gedikli zâbitliği” 1929 senesinde kökden tasfiye etdi.

Bahriye gedikli zâbitliğini” tasfiye etmek için Deniz Kuvvetleri (Bahriye Nezâreti) ile Genelkurmay Başkanlığı (Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği)’nın

Bu konuda takındıkları haset, nefret ve kin dolu tavırlarını, meclis zabıtlarına akseden cümlelerinden anlamak hiç de zor değil! Eski Tüfek’in bu satırlarda yazdığı ifâdeleri de başka hiçbir yerde bulamazsınız!

 

 *  *  *  *  * 

 

Bahriye Gedikli Zâbitliği konusunda Osmanlı Bahriyesi, İngilizlerin kuyruğundan ayrılamadı.

Osmanlı Bahriyesi “gedikli zâbit” asker sınıfını 1913 senesinde, İngiliz Bahriyesinden aşırdı!

Ve o zamân hem “küçük zâbit” sınıfı hem de “gedikli zâbit” sınıfı, “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilmiş idi.

Donanmamızın padişah daşşağından düşme beyaz zâbitânı;

Osmanlı Bahriyesinin İngiltere’den satın alıp Birinci Cihân Harbi’nde kullandığı buharlı gemilerde,

Kendilerinin yapmaya tenezzül etmediği tehlikeli, pis ve zor işleri, gedikli zâbitâna yapdırdı.

Beyaz zâbitânımız, kendilerinin ölmesi gereken işlerde, gözlerini hiç kırpmadan gedikli zâbitânı ölüme sürdü.

Birinci Cihân Harbi sona erince, Osmanlı Bahriyesi;

Gemici ve Makine Çırak Mekteplerinde 4 ve 5 sene talim ve taallüm etdirdiği

Ve aslında zâbitânın yapması gereken işleri yapdırdığı bahriye “gedikli zâbitânı”;

  • Evvelâ 1927 senesinde, “mükellef er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbitliğe” tenzil etdi,
  • Akabinde bahriye “gedikli zâbit” sınıfını 1929 senesinde kökden tasfiye etdi.
  • Bahriye “küçük zâbitânı” da “muvazzaf er” sınıfına tenzil etdi. Ve oraya çiviledi.

 

Muvazzaf er” asker sınıfı olur mu, demeyin! Dünyâda yok, fakat bizim ordumuzda var…

Bugün biz astsubaylar;

15 sene mecburî hizmete ve olduğu yerde otlamaya mahkûm edilmiş dünyânın tek “muvazzaf er”leriyiz.

Böylece beyaz zâbitânımız, bir daş ile üç guş birden vurdu!..

Nasıl?

Gözel mi?..

 

 *  *  *  *  * 

 

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşür Hasan Hüsnü Paşa’yı adam zanneden Sultan II. Abdülhamid,

Bu Paşa’nın 1890 senesinde hazırladığı bir nizâmnâme için irâde buyurdu!

Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sultan II. Abdülhamid’in Donanma “Gedikli” sınıfını teşkil etdiği 1890 senesinde;

Donanmayı Hümâyun (Padişah Donanması)’da “Asakir-i Bahriye-i Şahâne” (Padişah Bahriye Askerliği) mevcut idi.

Bu askerlere “Kur’a Efrâdı” veya “Bahriye Efrâdı” ismi de veriliyor idi.

Bahriyenin ihtiyâcı nisbetinde kur’a ile tesbit edilen “kur’a efrâdı” gençler,

5 sene nizâmiye (mükellef) askerliği yapmaya mecbur idiler.

Bu 5 senelik “mükellef askerlik” süresi içinde bahriye askerlerine,

Harb gemilerinde yapacakları hizmete göre çeşitli eğitimler veriliyor idi.

Bu eğitimleri de bahriyeli zâbitânımız veriyor idi.

Harb gemisindeki silâh, alet, cihaz vs. demirbaşlar da gene zâbitânımızın üzerine zimmetli idi.

Eğitimlerin sonunda da “Bahriye Efrâdı, harb gemilerine sevk ediliyor idi. Aldıkları eğitimden sonra gitdikleri gemilerde iyice usdalaşan kur’a efrâdı, 5 senelik “mükellef” askerlik hizmetinden sonra teskere alarak Donanma’dan ayrılıyor idi.

Kur’a efrâdı gençler, görevleri süresince kullanmaları için kendilerine teslim edilen silâh, alet, cihaz vs. gibi demirbaş malzemeleri de kırıp döküyorlar ve bunların hesâbı da beyaz zâbitândan soruluyor idi.

Mesleğinde usdalaşan kur’a efrâdı; beyaz zâbitâna göre kendilerinden istifâde edilecekleri bir zamânda teskere alıp Donanma’dan çıkıp gidiyor idi.

Sonra da bahriye zâbitânı, gelen yeni kur’a efrâdını tekrâr eğitmeye mecbur kalıyor idi.

İşde, bahriye zâbitân heyetimiz;

Hem kur’a efrâdını eğitmek, atleti-donu, boku-püsürü ile uğraşmakdan kurtulmak

Hem de kendilerine zimmetli olan demirbaş malzemelerin zimmetinden kurtulmak için

Aynı görevi kendileri yerine uzun süre yapacak köle bir asker sınıfı” icâd etmek isdedi.

Ve hemen akabinde,

Gedikli” olarak tesmiye etdiği ve aslında “muvazzaf köle” bir asker sınıfı olan “Donanma sıbyan efrâdını” keşfetdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Dersaadet (İstanbul)’de doğup büyümüş ve denizi bilen gençlerin kabul edileceği bu gedikli” sınıfı;

Talebe olarak bahriye harp gemilerinde tam 5 sene tâlim-taâllüm edecek,

Bu tâlim-taâllüm sonunda “sıbyan efrâdı” nâmı ile gemilerde 5 sene “mükellef” hizmet edecek idi.

İstanbul’un bıçkın gençleri “talebe ve sıbyan efrâdı” olarak toplam 10 sene hizmetden sonra

Kendisi isder ise ve Donanma’da ihtiyaç da var ise şâyet “gedikli” sınıfına nakil edilecek,

Gedikli” unvânı ile 9 sene daha olmak üzere toplam 19 sene hizmet etdikden sonra emekli olacak idi.

Bu senelerde Bahriye Mektebi (Deniz Harp Okulu)’nde idâdî hâriç, eğitim süresi de 3 sene idi…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesini tertip edenAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa

5 sene nizâmiye (mükellef) askerliğin mecburî olduğu bir dönemde;

İlk 5 senede mükellef askerlik hizmetini yapar iken

İkinci 5 senede de bir meslek öğrenmenin İstanbul’lu gençler için câzip bir tercih olacağını tahmin ediyor idi.

 

Fakat

Hasan Hüsnü Paşa, kısa süre sonra bu tahmininde duvara tosladı.

İstanbul’lu gençler, “zâbit” olacaklarını zannederek “gedikli” olmuşlar idi.

 

Fakat

Gemiye gitdiklerinde;

Bahriye zâbiti kadar iyi bir eğitim aldıklarını

Ve dahi

Bahriye zâbiti kadar donanımlı oldukları gören

Ve buna rağmen aslında “efrâd (er)” olduklarını idrâk eden Dersaadet’in bıçkın delikanlıları,

Gedikli” olmakdan hemen çark etdiler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İşde bu sebeplerden dolayı Donanma Gedikli sınıfına talep, kısa sürede birden bire dibe vurdu.

1900’lü senelere gelindiğinde,

Bir tek dahi olsa talebe bulamayan Donanma Gedikli Sınıfı,

Yirminci asırın ilk senelerinde kapısına kilit vurdu!

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın tertip etdiği Donanmamızın ilk “gedikli” sınıf tezgâhlama teşebbüsü,

İşde böylesi derin bir hüsrân, büyük bir hayâl kırıklığı ve sonsuz bir küskünlük ile iflâs etdi.

 

Fakat

Hem bahriye efrâdının tâlim-taâllümü, boku-püsürü ile uğraşmakdan sıyrılmak

Hem de kendilerine zimmetli demirbaşları başkaları üzerine yıkmak için sinsice tuzaklar tezgâhlayan Bahriye zâbitân heyetimiz,

Bulduğu ilk fırsatda “köle”, “ortada sandık” ve yeni bir “gedikli” sınıfı tertip etmeye kararlı idi.

Burada yeri gelmiş iken önemli hatâyı tashih etmeliyim.

 

Bugüne kadar neşretdiği târihcelerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı; Donanma Gedikli sınıfı için;

  • Kimi zamân “gedikli küçük zâbit”,
  • Kimi zamân “gedikli zâbit”,
  • Kimi zamân da “astsubay” tâbirini kullandı.

 

Bu yakışdırmaların hepsi câhilliğin alâmetleridir. Donanma Gedikli sınıfı, bunların hiçbirisi değildir.

Çünkü;

Birinci husus şudur; 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesinde, bir tek dahi olsa “zâbit” kelimesi yokdur.

İkinci husus da şudur; 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesi, nev-i şahsına münhasır bir nizâmnâmedir.

 

Bu Nizâmnâme ile ihdâs edilen Donanma Gediklisi nev-i şahsına münhasır bir asker sınıfıdır.

Deniz Kuvvetlerimizin bu gedikli sınıfını, çeşitli bahriye asker sınıflarına benzetmeye ve yamamaya çalışmasının iki sebebi olabilir.

 

Bu sebepler;

 1. Cehâletdendir, bunu anlarım.

 2. Fakat daha ziyâde ihânetdendir, bunu affetmem!

 

Bahriyeli subaylarımızın böylesi hâince davranmasının asıl sebebleri de şunlardır;

Bugün burada belgeleri ile ortaya koyacağımız üzere,

Gerçek anlamda bahriye “zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil edilen “gedikli zâbit” sınıfını değersizleştirerek unutdurmaya çalışmak

Ve daha da mühimi,

Hem bahriye efrâdının tâlim-taâllümü, atleti-donu, boku-püsürü ile uğraşmakdan sıyrılmak

Ve hem de

Kendilerine zimmetli demirbaşları üzerine yıkacağı “köle”, “ortada sandık” ve yeni bir asker sınıfının teşkil edilmesine kendi akıllarınca meşru gerekçeler uydurmak telâşıdır.

 

 *  *  *  *  * 

 

Ölmek/öldürmek ve öldürmeyi emretmek salâhiyyetini hâiz dünyânın meşru tek katil mesleği olan askerlikde;

Ölen/öldüren ve ölmeyi emreden asker arasında başka bir asker sınıfı olamaz!

İkinci Cihân Harbine kadar dünyânın haracını yiyen İngiliz Ordusunda

Ve dahi

 

   İkinci Cihân Harbi’nden sonra dünyânın haracını yiyen Amerikan ordusunda,   

   Sâdece iki sınıf asker vardır;

 

  1. Ölmeyi emreden mektebli muvazzaf subay,

  2. Ölmek ve öldürmek emrini yerine getiren alaylı mükellef er.

 

Türkiye Devletinin imzâlayıp taraf olduğu milletlerarası andlaşmalara göre de durum aynen böyledir.

Fakat

Darbeci beyaz subaylarımızın;

Anayasa’yı ayaklarının altında çiğneyerek

İç hukukumuzda tertip etdikleri kimi gayri meşrû kânunlar ile ordumuzun askerlerini tefrikalara ve sınıflara böldüler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

İnanması Zor! Lâkin, Durum Aynen Böyle!..

 

Aşağıda gördüğünüz sayfayı Milli Savunma Üniversitesine ait bir bağlantıdan şimdi indirdim.

Benim de 1981 senesinde mezun olduğum Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu ismini verdikleri uyduruk okulun târihcesinden bahseden bu yazıda,

Deniz Astsubaylığının târihinin “Donanma Gedikli Sınıfı” ile 1890 senesinde başladığı yalanını söylüyorlar.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

Vaziyet hiç de öyle, Milli Savunma Üniversitesinin işkembeden üfürdüğü gibi değil!..

Deniz Kuvvetleri Komutanının bile bugün bu hakikâtin farkında olmadığından hiç şüphem yok!

1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesi bugün de hâlâ yürürlükdedir.

Çünkü bu nizâmnâmeyi ilga eden herhangi bir nizâmnâme, kânun vs. bulamadım;

1949 sene ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânunu,

Ve dahi

Bugün “astsubay” olarak bildiğimiz asker sınıfının târihinden söz eden 1995 seneli AYİM kararında, sâdece 1913 nizâmnâmesine atıf var.

Kendisinden sonra meriyyete konulan nizâmnâme ve kânunlarda da 1890 Donanma Gedikli Nizâmnâmesinden tek kelime bahis yokdur.

Bugün “astsubay” ismi ile bilinen asker sınıfı, 1951 senesinde 5802 sayılı kânun ile teşkil edildi. Bu kânunda da 1890 Donanma Gedikli sınıfı Nizâmnâmesine atıf yok!

Bu sebepden dolayı;

1890 Donanma Gedikli sınıfı ile bugünkü “deniz astsubaylığı” arasında “halef-selef” bakımından hiçbir illiyet bağı yokdur. 

  

  1890 Donanma Gedikli sınıfı;

  • Nev-i şahsına münhasır bir bahriye asker sınıfı olarak teşkil edilmiş
  • Ve fakat rağbet görmediği için 10-15 senede iflâs etmiş müstakil bir asker sınıfıdır.
  • Bahriyemizde bugüne kadar mevcut olan hiçbir asker sınıfı ile de benzerliği yokdur!  

 

Deniz astsubaylığı hakkında bugüne kadar neşretdiği târihce kitaplarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ortaya atdığı “bugünkü deniz astsubaylığı, 1890 Donanma Gedikli sınıfının devâmıdır” şeklindeki iddia, işkembeden söylenmiş kuyruklu ve  âdi bir yalandır. Hukûkî bakımdan da son derece mesnetsizdir. 

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 1890 senesinde teşkil etdiği Donanma “Gedikli” sınıfının Nizâmnâmesinde Sultan II. Abdülhamid şöyle dedi;

Madde 29 — İleride icâbı hâle göre işbu nizâmnâmenin tevsi veya tâdili zımnında lüzumu tahakkuk eden mevaddın derç ve ilâvesi câizdir.

Bu cümlenin Türkcesi şöyle oluyor;

İleriki zamânlarda zuhûr edecek ihtiyâca göre bu nizâmnâme gelişdirilir veya değişdirililir.

Fakat öldüğü 1903 senesine kadar Bahriye Nâzırlığı yapan Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa,

1890 senesinde hazırladığı bu nizâmnâmenin tek kelimesine dahi dokunmadı.

Ve bu sınıfın kendi kendisini tasfiye etmesini gemi gövertesinden

Manda katara bakar gibi seyretdi…

 

   1890 Nizâmnâmesine bakıldığında, Donanma Gedikli sınıfının;

  • Donanma zâbit sınıfına dâhil olmadığı bellidir,
  • Donanma Efrâd (Er) sınıfına dâhil olmadığı da bellidir,
  • Donanma zâbit sınıfı ile donanma efrâd sınıfı “arasında” yer aldığı da açık bir şekilde bellidir,
  • 1890 senesinden sonra Donanmamızda teşkil edilen hiçbir asker sınıfına benzemediği de çok bellidir.
  • Rütbe isimlerine bakdığımızda 1890 Donanma Gedikli sınıfının, bugün “astsubay” olarak bildiğimiz deniz asker sınıfının “selefiolmadığı da besbellidir…

Donanma Gedikli sınıfının yapacağı görevler, nizâmnâmede en ince ayrıntısına kadar açıklanmış idi

Fakat  emeklilik hakkı ve tâbi olacağı askerî cezâ hukûku konusunda bu Nizâmnâmede tek kelime yok idi.  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye Encümeni nâmına söz alan Karesi Mebusu Ali Galip Efendi

1911 sesinde Meclis-i Mebusânda şöyle dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Bugün mevcut Efrâdı Bahriye 6.000 adetten ibâret imiş. Zâbitânı tahkik ettik 5.600 imiş. Az daha beher efrât başına bir zâbit olacaktı.  Gedikli efrât tâbir olunan efrâd var ki, bunlar kat'iyyen zâbit olamazlar. Usûlen öyle vaz olunmuş vaktiyle. Fakat bu maksadı fark etmişler bunlar, bu Gedikli efrâdı da zâbit yapmışlar. Gedikli efrâddan maksat, adetâ bizim hânelerdeki kethüda kadınlar gibi, her vapurda bu Gedikli efrâd daima bulunuyor. Kethüda gibi her umura karışıyor vapurlarda. Gedikli efrâd böyledir. Yeni gelen efrâdı bunlara tevdi ederler. Bunlar kat'iyyen vapurlardan çıkmıyorlar. Orada bulunuyorlar. Bunlar zâbit filan olmuyor. Lâkin bunların dört senede bir maaşlarına zam olunur. Muahharan son defâ olmak üzere arzolunmuş, beş altı yüz ve belki daha ziyâde Gedikli efrâdı “zâbit” yapmışlar. Hülâsa, iş çığırından çıkmış gitmiş.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Padişah Sultan Hamid buyurduğu bir iradei seniyye (padişah fermânı) ileAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Alaylı 148 bahriye çavuşunu,

1908 senesinde mülâzım sâni rütbesine terfi etdirdi.

Bu çavuşlar, terfi etdiklerini zannederek zâbit kıyâfeti giymeye başladı.

 

Fakat

Dönemin Bahriye Nâzırı Hasan Râmi Efendi,

Padişahın bu fermânını mevkii tatbike koymadı.

Zâbitliğe terfilerinin işleme alınmadığını öğrenen 148 bahriye çavuşu, hakkını almak için meclise dilekce gönderdi.

Uzun müzâkerelerden sonra mebuslar,

Bahriyeli 148 çavuşun dilekçelerini reddeddi.

1908 İnkilâbından sonra, Bahriye Nâzırı Hasan Râmi Efendi’nin rütbesi alındı ve sürgüne gönderildi.

Kendinden önceki Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşanın lakâbı “Mürteşi” idi.

Hasan Hüsnü Paşa gibi fenâ bir şöhreti olmasından ve isminin verdiği kolaylıkdan dolayı da

O’na “HaRâmî” Paşa dediler.

Aynı celsede söz alan Sivas Mebusu Dağavaryan Efendi

Meclis-i Mebusânda şu ibretlik sözünü târihin hâfızasına kayıt etdi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

DAĞAVARYAN EFENDİ (Sivas) — Bir millet, yalnız nizâm ile yaşayıp ileri gidebilir. Merhamet ile hiçbir millet ne yaşar, ne ileriye gider. Bizim, Avrupa devletlerinden farkımız yalnız budur. Onlarda nizâm, kânun hüküm-fermâdır. Bizlerde hissiyâtımız, merhametimiz hâkim ve âmirdir. Artık müzakere kâfidir. Ne kadar dinledik ise, hepsi birdir. Kânunun sadâsını çok vakit ayak altına alıyoruz.

Böyle gidersek, biz, bu mülkü (Devleti) batıracağız!

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İşde, bu şerefli zâbit Ali Rıza Paşa,

1911 senesinde meclisde şu târihî sözünü söyledi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Askerî Harcırah Kanunu_ İnikad-75);

RIZA PAŞA (Topçu Ferîki) — (…) Bugün orduya muktedir zâbit yetiştirmek - Hey'et-i kirâm bilirler ki - Avrupa'da bir mes'ele-i mühimme-i içtimaiyyeden maduttur. Almanlar bugün dünyâya nümûne-i imtisâl olan o güzel ordularına, zâbitleri vasıtasıyla nâil olmuşlardır. Hey'et-i zâbitânının mükemmeliyeti sâyesinde ordu da terakki ve tekemmül etmiş ve bugün herkes için numune-i imtisâl olmuştur.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Birinci ve İkinci Cihân Harbini, Almanya başlatdı.

Bütün dünyâya meydan okumasının da kendine göre çok haklı sebepleri var idi.

NATO görevinde iken Napoli’de 1994 senesinde tanışdığım bir Alman deniz yarbayı, sohbetimiz esnâsında bana şöyle dedi;

Göreceksiniz, Şef! Üçüncü Cihân Harbini de gene biz başlatacağız!

Amerika’nın kucağına oturmuş iken dübürden kahramanlık taslayan bizim mütarekeci subaylarımız işitsin!

Dünyâ savaşlarını başlatmasında Alman subaylarının neler yapdığını da inşallah başka bir makâlede anlatırız.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesi,

Donanma gediklilerinin “zâbitliğe nakil edilmeleri asla câiz değildir” diyor idi!

Bu sebepden dolayı 1890 senesindeki “ilk gedikli sınıfı” denemesi, 1900’lerin başında iflâs etdi.

  Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu iflâsdan ders alan dönemin Bahriye Nâzırı Çürüksulu Mahmûd Paşa,

İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın 1910 senesinde hazırladığı rapor üzerine

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’a arz eylediği bir layihâ ile

1913 senesinde bahriye (donanma) “gedikli” sınıfını “ikinci kez” olmak üzere teşkil etdi.

Süfûn-u Hümâyûn Gedikli Sınıfı;

Tekâ’üd husûsunda Askerî Tekâ’üd Kânûnuna tâbi olacak

Ve dahi

Rütbelerine mahsûs mecmû’-ı müddet olan 17 seneyi ikmâl eyledikden sonra hakk-ı tekâ’üdü ihrâz edecekler idi. 

Fakat

Askerî cezâ husûsunda gedikli sınıfı askere yapılacak muâmele konusunda bu kânunda hiçbir hüküm yok idi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

Deniz Astsubaylığının târihi söz konusu olduğunda;

Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız 1890 Donanma Gedikli sınıfının târihini yazar iken

Bahriye Nâzırı Mürteşi Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’dan söz etmeyi kendine bir nâmus borcu bilir.

 

Fakat

Bugünkü “deniz astsubaylığına” menşe teşkil eden başka kânunlar olduğunu da hep inkâr eder.

Nitekim 1913 senesinde meriyyete konulan bu nizâmnâmeyi,

Her niye ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız hep ıskalamayı tercih eder. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Donanma Gedikli sınıfının ikinci kez teşkil edilmesine dâir olmak üzere kabul edilen bu kânun;

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’ın “bir defâya mahsus” olmak şartı ile irâde buyurduğu “muvakkat” (geçici) bir kânundur.

Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da;

Bu kânun ile “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilen “süfün-i hümâyun gedikli sınıfı” da “muvakkat” (geçici) bir donanma asker sınıfıdır.

Bütün devletlerin dünyâ harbine hazırlandığı günlerde,

Askere giden gençlerin geri dönmeyeceğini vatandaş çokdan öğrenmiş idi.

Câzip şartlar da vaad etmediğinden dolayı bu “gedikli” sınıfı da rağbet görmedi.

1914 (R.1330) senesi Bahriye Nezâreti bütçesi müzâkere edilir iken,

"Donanmanın ruhunu teşkil eden gedikli" temininde müşkilât çekildiğini

İzmit mebusu Ziyâ Bey, şu sözleri ile Meclisde gündeme getirdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Sayfa-189;   

   Ziyâ Bey (İzmit); — Donanmamıza tesirat-ı mühimmesi olan Gedikli Kanunu var. Bu kanun, “Kanun-u muvakkat” olarak neşrolundu. Bu kanun 15-20 gün evvel Askerî Encümeninden çıktı.

   Halbuki Gedikliler mes'elesi Donanmanın ruhunu teşkil ettiği halde gösterilen şerait dahilinde Gedikliler tedarikinde müşkilat çekiliyor.

   Buna Encümenimiz  bazı zamaim icra etti. Bunun bütçeye alakası olduğu  için bendeniz bu kanunun müzakere edilmesini teklif ediyorum.

 

 *  

 

Donanma gedikli sınıfı teşkil etmek için

Taş kafalı beyaz bahriye zâbitân heyetimizin çıkartdığı bu ikinci kânun da kısa sürede iflâs etdi.

 

 *   * 

 Donanmayı Hümâyûn'da 1890 senesinden beri

  Bahriye Nâzırlarının hazırlayıp Padişahlara imzâlatdıkları kânunlarda

  Gedikli olmak isdeyen gençlere câzip maaş ve terfi imkânı verilmediği için

  Harb gemilerini işletecek uzman bahriyeli temin edemediler.

  İşde bu sebepden dolayıdır ki,

  Dünyanın en büyük ikinci Donanması olduğu hâlde

  İstiklâl Harbinde düşmana bir top mermisi dahi atamayan Osmanlı Donanmasını

  Bahriye Nâzırları Haliç’de çürümeye terk etdi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1890 senesindeki Donanmada “ilk gedikli” sınıfı denemesi 1900’lerin başında iflâs etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1913 senesindeki Donanmada “ikinci gedikli” sınıfı denemesi  de

Bu askerin “zâbit” sınıfına dâhil olmasına rağmen aynı sene içinde iflâs etdi.

Bu iflâslardan ders alan dönemin Bahriye Nâzırı Ahmed Cemâl Paşa,

Gene İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın 1910 senesinde hazırladığı rapor üzerine

Padişah Sultan Mehmed Reşâd’a arz eylediği bir layihâ ile

1914 senesinde bahriyede “ilk kez” olmak üzere “üç sınıf asker” birden teşkil etdi.

Bugüne kadar geçen 105 sene içinde aşağıdaki şu belgeyi ilk gören sizler oluyorsunuz!

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun 

Beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kânun ile aşağıdaki çizelgede gördüğünüz üç sınıf asker geçici (muvakkat) olarak teşkil edildi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu kânuna göre teşkil edilen üç asker sınıfının en üst aşaması olan 1914 Bahriye Gedikli Zâbit Sınıfı;

 

  • Tekâ’üd husûsunda zâbitân misüllü Askerî Tekâ’üd Kânûnuna tâbi olacak,
  • Namzetliklerinden itibâren 17 seneyi ikmâl eyledikden sonra hakk-ı tekâ’üdü ihrâz edecek,
  • Cezâ husûsunda da gene zâbitan misüllü Askerî Cezâ Kânûnnâmesine tâbi olacak idi.

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 Bahriye “Gedikli Zâbit” rütbe işâretlerinin rengi “sarı

Küçük Zâbit” rütbe işâretlerinin şekli aynı fakat rengi “kırmızı” idi.

Rütbe işâretlerinin renginin “sarı” olması,

Bugünkü “deniz astsubay” sınıfının, geçmişdeki “gedikli zâbit” sınıfının devâmı olduğunun gizli bir delilidir. 

 

 *  *  *  *  * 

 

İngiliz Amiral Gamble Paşa’nın tavsiyesi üzerine hazırlanan 1914 Bahriye “gedikli zâbit” kânunu ile

Bahriye zâbiti” hâricinde olmak üzere üç sınıf bahriye askeri birden teşkil edildi.

 1. Bahriye “Mükellef” Efrâd (Er) sınıfı,

 2. Bahriye “Mükellef” Küçük Zâbit (Erbaş) sınıfı,

 3. Bahriye “Muvazzaf” Gedikli Zâbit sınıfı.

 

 *  *  * 

 

172 numara ve 1914 seneli bu kânun

Ve dahi

1916 seneli Makine Çırakları Nizâmnâmesinden kolayca anlaşıldığı üzere

 

Bahriyedeki bu asker sınıfları;

  • Birbirini ikmâl eden (besleyen)

  Ve

  • Sınıflararası dikey geçiş imkânı veren bir kânun idi.

Bu kânuna göre Efrâdı Cedide (Acemi Er) Mektebine kayıt yapdıran bir gencimiz;

Makineci Çırağı olmak için 5 sene,

Gemici Çırağı olmak için ise 4 sene tâlim-taâllüm görüyor idi.

 

Bu tâlim-taâllüm sonunda;

 1. Hem nizâmiye (mükellef) askerliğini yapıyor

 2. Mükellef askerliğini tamamladıktan sonra donanmada askerlik yapmaya devâm etmek isder ise şâyet,

 

Belli süre ve şarta bağlı olarak;

Evvelâ; “mükellef” küçük zâbit

Akabinde de “muvazzaf” gedikli zâbitliğe dikey olarak terfi edebiliyor idi.

Bu durum, İstiklâl Harbi esnâsında ve 1927 senesine kadar 14 sene devâm etdi.

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânunu Meclisde müzâkere edilir iken

23 Ocak 1915 Cumartesi günü söz alan Kengiri mebusu Fazıl Berki Bey,

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkında bakınız, neler dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

FAZIL BERKİ BEY (Kengri)Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitânı Kânunu, Meşrutiyete nâil olduğumuz beş altı seneden beri Bahriye Nezâretinin, meclisimize bahriyenin terakki ve tealisi için göndermiş olduğu ilk kânundur. Binaenaleyh meserretle telakki edilmeye şâyandır. Asıl bu kânunun rûhu gedikli zâbitân kısmına ait olan cihetidir.

Gedikli zâbitânı, bahriye meselesinde adeta bir hayât ve memat vazifesi ifâ etmektedir.

Gedikli zâbitânı demek sefaini bahriyenin demirbaş insanları demektir. Sefain-i bahriyenin demirbaş eşyası olduğu gibi, demirbaş insanları da yani yirmi sene, yirmibeş sene aynı vazifede bir şubei fende sahibi ihtisas olan insanlara ait olan bir tâbirdir. Eskiden bunlar intihab ediliyordu, daha doğrusu gedikli olanlara zâbitlik tevcih ediliyordu. Hâlbuki bunlar bahriye harp zâbiti olmadıklarından mesela, ateşçi, topçu, nişancı, işaretçi olan bir zâtın doğrudan doğruya zâbit rütbesini hâiz olması, bunlar arasında suitefehhümleri mucip oluyordu.

Yeni kânunda tadilât icra edilmiş, yalnız zâbitân bunlara bir işareti mahsus verilmiş ve 20-25 sene aynı meslekte hizmet edeceklerinden şevk ve gayretlerini tezyit etmek maksadı ile maaşları da sunufa taksim olunmuştur. Mücavir devletlerde de bu usûl kabul olunmuş, bundan pek çok istifâde olunmuştur. Bu kânunu muvakkat mevki-i icrâya vaz olunduğu zamândan beri pek çok istifade edilmiş, yani hangi cihetleri muhtaç, muhtacı tadil ve tebdil olduğu görülmüş, Mesela, maaşatı kâfi derecede görülmemiş olmalı ki rağbet az olmuş ve bundan dolayı hükümetle encümen beyninde itilaf hâsıl olarak maaşât mümkün mertebe tezyit edilmiştir.

Diğer taraftan, zannederim ki bu kânunun muvakkat olarak icrayi hükmetmesi ve matlub olan rağbete mazhar olmaması, Millet Meclisinde müzâkeresi esnasında münakaşa ile belki de ref edileceği varidi hazır olmasından ileriye gelmiştir.

Hâlbuki bu kânun kabul edilecek olursa rağbet fevkalade artacaktır, çünkü oraya bir kere tezkere terk ettikden sonra vakfı hayat edenler 50 yaşına kadar bahriyenin bir sınıfı mahsusu olarak kalacaktır ki, böyle uzun müddet için bir vazifeye girmiş olanların istikbâlini düşünmesi de elbette vazifesidir. Binaenaleyh, bahriyenin terakki ve tealisi her türlü fedakârlığı ihtiyardan içtinap etmeyen milletin vükelayi muhteremesi bu kânunu hükümetin muvafakati ile encümenin tadili vechile kabul edeceğinden hiç şüphem yoktur.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetleri (Bahriye)’nde “gedikli zâbitlik” 1914 senesinde teşkil edildi.

Kara (Berrî) Ordumuzda ise “kara hava sınıfı gedikli zâbitlik” 1917 senesinde teşkil edildi.

Hem Bahriye’de hem de Berriye’de; gedikli zâbitlik müstakil birer “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildi.

Bahriye’de ve Berriye (Kara Ordumuz)’de teşkil edilmesinin kan donduran sebeplerini de sırası ile;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Asubay Tefrikası 6-2

  Ve

  • Asubay Tefrikası 6-3'de ifşâ etdik.

1929 senesinde de 1492 sayılı kânun ile deniz ve kara hava gedikli zâbit sınıfı külliyen ilga edildi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Deniz ve kara hava gedikli zâbit sınıfı,

1914 senesinden 1923 senesine kadar tam 10 sene devâm eden İstiklâl Hârbi’nde canı bahasına harb etdi.

Pilot yapmak için gönüllü zâbit bulamayan Bahrî ve Berrî Ordularımız;

Bu gedikli zâbitânı, harbiyeli zâbitin yerine ölmesi için “pilot” yapdı.

Fakat harb bitince de gedikli zâbitânı;

  • 1927 senesinde “er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbitliğe” tenzil etdiler.
  • 1929 senesinde de kullanılmış kağıt mendil gibi bir kenara atdılar.

Deniz ve kara hava sınıfı gedikli zâbitâna ordumuz o kadar vefâsızlık ve hâinlik etdi ki…

Gedikli zâbit sınıfı ordumuzun âdeta cüzzamlı askerleri oldular.

 

Deniz ve kara hava sınıfı gedikli zâbitâna ordumuz;

  • Gedikli erbaşdan daha az maaş verdi,
  • Cezâ vermeye gelince kânunlarda “zâbit” sınıfına dâhil etdi,
  • Fakat özlük hakları vermeye gelince “er” sınıfına dâhil etdi.

 

5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununda hâlen mevcut “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını

Türk Dil Kurum’u, 1944 senesinde neşretdiği ilk Türkce Sözlüğe dâhil etmedi.

Sonraki senelerde neşretdiği sözlüklere de dâhil etmedi.

Açın, bakın, görün ve inanın!..

Bugün elimizde olan güncel Türkce Sözlükde de “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtı mevcut değil.

Genelkurmay Başkanlığı da bu iki tâbire âdeta cüzzamlı muamelesi yapdı;

1929 senesinden sonra neşretdiği yeni kitaplara “gedikli zâbit” tâbirini dâhil etmedi.

Cârî askerî talimât ve mevzuâtda mevcut olan “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını da tek tek ayıkladı.

Amerikan Kara, Deniz ve Deniz Piyâde Ordularında “gedikli zâbit” (gedikli subay) sınıfı bugün de hâlâ mevcut.

Fakat Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları bu “gedikli zâbit” tâbirinden o kadar korkdu ki

Neşretdikleri İngilizce sözlüklere “gedikli zâbit” (gedikli subay) tâbirâtını bugün bile hâlâ dâhil edemiyorlar.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bahriye küçük zâbit ya da gedikli zâbitliği söz konusu olduğunda kânunlarda, 1915 seneli kânuna atıf yapılır. Fakat kabul edilen ilk kânunun târihinin 20 Nisan 1914 olduğunu hatırda tutmalıyız. Kabul edildiği 1915 senesinde kânunlara sayı vermek kuralı mevcut değil idi. Bu sebepden dolayı atıf yapılan çeşitli kânunlarda; meselâ 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununda, 1915 seneli bu kânunun numarasının 172 olduğu yazılıdır.

Yeri gelmiş iken bir galat-ı meşhuru daha burada tashih edelim.

Yazdıkları astsubay târihcelerinde kimi meslekdaşlarım

Sağ tarafınızda gördüğünüz barûtî siyah çuhadan mamûl nevresim (kaput, kısa palto) giymiş şu bahriyelinin “gedikli zâbit” olduğunu söylerler.

Doğrusunu söylemek gerekir ise şâyet,

Ben Eski Tüfek de bahriyeli bu askerin “gedikli zâbit” olduğunu zannediyor idim.

Fakat tetkik etdim ve hakikâti öğrendim.

Aşağıda resmini gördüğünüz Ordu Kıyafet Kararnamesi Şekilleri isimli 1933 seneli kitaba bakdığımızda

Bahriyeli bu askerin aslında,

1492 sayılı "baskın" bir kânun ile 1929 senesinde alelacele teşkil edilen “gedikli küçük zâbit” sınıfının son aşaması olan

Ve

Bu kânunun Komisyon Raporunda itiraf edildiği üzere Alman Bahriyesinden aşırma

Ve dahi

Kazancı şubesinden bahriyeli “başgedikli” olduğunu anlıyoruz.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

Bahriye Küçük Zâbit ve Gedikli Zâbit Rütbe İşâretlerini Hangi Devletden Aşırdık?

 

Makâlemizin ilk sayfalarında bahriye gedikli zâbit sınıfını İngilizlerden aşırdık demiş idim.

Bugün kullandığımız asubay “rütbe işâretlerini” de gene İngilizlerden aşırdığımızı bu sayfalarda isbat edeceğiz.

Bu iddiamızı isbat etmek için de iki belge kullanacağız;

 1. 1915 senesinde neşredilmiş İngiliz Gemicilik El Kitabı

 2. Ve bir İngiliz Bahriye erinin 1916 senesinde çekdirdiği resim.

İngiliz Gemicilik El Kitabı’nın kapak sayfası ve konumuz ile ilgili olan sayfası şunlar;Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

İngiliz Bahriyesinde Ne idi?, Osmanlı Bahriyesine Ne Oldu?

 

Ben, Şükrü IRBIK, yukarıda ortadaki resim hakkında bilgi vermek isdiyorum.

İngiliz Bahriyesinde 1849 senesinde başlayan bir gelenek var. Görevini başarı ile yapan ve siciline cezâ işlenmeyen bahriye erâtı belli süreler ile yukarıda ortada görülen “V” şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge) ile taltif ediliyor idi.

1916 senesindeki yönetmeliğe göre bu şartları yerine getiren bahriye erâtı; 3, 8 ve 13’üncü senelerde birer adet olmak üzere yukarıda görülen “V” şeklindeki işâreti sol kol pazusuna takıyor idi. Bahriyeli erâta bu işâretlerden en faz üç adet veriliyor ve taltif edilen erâtın maaşına zam yapılıyor idi. Böyle bir taltif yöntemi bizim ordularımızda hiçbir zaman olmadı.

Aşağıda, İngiliz Bahriyesi HMS Forester muhribinden George Smith isimli İşâretci Çavuş’un,

Eşi Emily ve erkek bebeği G.W. Charles ile 1916 senesinde çekdirdiği şu hârika resimi görüyorsunuz.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  • Bu İngiliz Bahriye Çavuşunun; 

Sağ kolunda gördüğünüz şekil, askerin mesleğini gösderir. Bu asker, "İşâretci" sınıfına mensubdur.

  • Sol kolunda gördüğünüz çifte “V” şekli; 

Bu askerin iki kere “mümtaz şahsiyet işâreti” aldığını gösderir.

  • Çift “V” işâretinin üzerinde görünen çifte çapraz çıpa ve onun üstündeki taç ise; 

Bu askerin rütbesinin "Çavuş" olduğunu gösderen rütbe işâretidir.

İngiliz Bahriye erâtına 1916 senesinde verilen “V” şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge),

Aşağıda görüldüğü üzere 4, 8 ve 12’nci senelerde bugün dahi aynı şekilde veriliyor.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

Şimdi, buraya kadar verdiğimiz bilgiden maksadımız şudur;

Bizim her boku bilen bahriye zâbitimiz,

İngiliz Bahriyesinde görevini iyi yapan ve cezâ almayan erâta verilen

Ve dahi

Yukarıdaki resimde, İngiliz Bahriye Çavuşu Corc’un sol kolunda gördüğünüz “mümtaz şahsiyet işâretini”;

  • Bizim "bahriye gedikli zâbiti" için “rütbe işâreti” olarak seçmiş,
  • Mümtaz şahsiyet işâreti”nin üzerinde gördüğünüz çifte çapraz çıpa işâretini de bizim "küçük zâbitân" için rütbe işâreti olarak seçmiş!

 

Gedikli zâbitliğin 1929 senesinde ilga edilmesi ile birlikde bu “mümtaz şahsiyet işâretini” sırası ile;

Gedikli küçük zâbit,

Gedikli erbaş

Ve en son olarak da

"Astsubay" dedikleri biz köle askerlerin "rütbe işâreti" olarak kabul etmiş.

Demek ki bizim beyaz zâbitânın aklı, ancak buna yetmiş!..

İşde, İngiliz Bahriyesi "Er" rütbe işâretleri. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  *

 

İşde, bizim bahriye küçük zâbit ve gedikli zâbitinin kol ve omuzluk (apolet) rütbe işâretleri…

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Peki, Kim Yapdı?

 

Peki,

İngiliz Bahriye “erâtına” verilen “mümtaz şahsiyet işâretini

Bizim “gedikli zâbitimiz” için “rütbe işâreti” olarak seçen kişi kimdir?

Buyurun, 1910 senesinden bugüne kadar geçen 109 sene içinde bu bilgileri ilk öğrenen sizler oluyorsunuz. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1885 senesinde girdiği Mekteb-i Bahriye-i Şahâne (Deniz Harp Okulu)’nin makine bölümünden çarhcı olarak 1891 senesinde mezun oldu. Bu mektebde muallim iken istifaya zorlandığı için görevden ayrıldı. Aynı okulda matematik ve edebiyat muallimliği yapdı. Gemi makinelerini tahsil etmek için İngiliz Bahriye Mektebinde tahsil gördü. Sipariş edilen projektörlerin muayenesi ile 1909 senesinde İngiltere’ye gönderilen Mekteb-i Bahriye Muallimi Çarhcı Kolağası İbrahim Aşkî Efendi’den Osmanlı Bahriye Nezâreti, İngiltere’deki bahriye mekteblerini tetkik etmesini istedi. Dönüşünde hazırladığı rapora göre de Osmanlı Bahriye Mektebleri başdan aşağı teşkil, tâdil ve tensik edildi. Kolağası İbrahim Aşkî Efendi sonraki târihlerde Tedrisât-ı Bahriye Müdürlüğü de yapdı.

 İşde,

İngiliz Bahriye erâtının kullandığı “V” harfi şeklindeki “mümtaz şahsiyet işâreti” (Good Conduct Badge)’ni Osmanlı Bahriyesi;

  • Bahriye Küçük Zâbit

         Ve dahi

  • Gedikli Zâbit rütbe işâreti olarak sokuşduran kişi de

Müstafî bahriye zâbiti İbrahim Aşkî Efendi olmalıdır.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sol tarafınızda gördüğünüz şu bahriye askerine gelince …

Omuzundaki apolete bakdığımda ben, çift “V” işâreti gördüm. Bu çift “V” işâretinin üst kısmında ise bahriyeye özgü  “mayın” işâreti var.

Demek ki bu bahriyeli asker, mayın şubesine mensub ikinci sınıf gedikli zabit imiş!

İcâd edildiği senelerden beri kılıç, muharip askerlik mesleğinin en müşahhas simgesi oldu.

İşde bu sebepdendir ki subaylarımızın derneği TESUD, simge olarak kendine kılıcı seçdi.

 

Bizim ordumuzdaki gedikli zâbitler de tıpkı zâbitânımız gibi merâsimlerde kılıç taşıyorlar idi. Fakat kılıcı da belimizden aldılar. 

Bu resimdeki bahriye gedikli zâbitin sol kalçasında taşıdığı ve sol eli ile kabzasından gurur ile kavradığı kılıca gelince.

Bu konuda subaylarımızın yapdığı orospu çocukluğunu da

Vakdi gelince Eski Tüfek fâş eyleyecek, inşallah!..

 

 *  *  *  *  * 

 

1914 senesinde muvakkat olarak mevkiyi icrâya konulan Bahriye Efrât ve Küçük Zâbit ile Gedikli Zâbitân Kânunu,

1915 senesinde tasdikan meriyyete konuldu ve icrâ edilmesine devâm edildi.

Bu kânuna göre;

Bahriye Efrâdı,

Küçük Zâbit

Gedikli Zâbit maaşları şöyle idi; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1915 Bahriye gedikli zâbit nizâmnâmesinde bir tâdil icrâ etmek için yapılan müzâkerede söz alan

Meclis-i Ȃyan üyesi Ahmet Rıza Bey,

Bahriye gedikli zâbitliği hakkında şu çok çarpıcı hususu tesbit etdi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

REİS — Esas hakkında başka bir mütalaa yoksa maddelere geçelim. O vakit beyefendi hazretlerinin buyurdukları gibi maddeyi de ayrıca okuruz. Başka bir mütalaa var mı? («Hayır» sesleri)

Birinci maddeyi okutuyorum :

Madde 1. — Efradı Bahriye ve Gedikliler hakkındaki 22 Rebiülahir 1333 ve 24 Şubat 1330 tarihli Kanunun 15’inci maddesi berveçhiati tadil olunmuştur. (18 yaşından dûn olmamak ve henüz muayenei intihaîyye görmemiş bulunmak üzere berveçhi ati şeraiti haiz olanların gönüllü olarak Bahriye Nezaretince Efradı Bahriye meyanına kayd ve kabulü caizdir.

Gönüllü olarak kayd ve kabul olunacak efradın, bilumum sevahili Osmaniye seyrü sefaine salih enhan sevahilinde mütemekkin gemicilik ve ateşçilik ve motorculuk ve kılavuzluk ve yağcılık ve dalgıçlık ve telsiz telgrafçılık ve elektrikçilik ve demircilik ve tornacılık ve tesviyecilik ve dökmecilik ve kalçınlık ve gemi marangozluğu ve buna mümasil sanayii bahriye ile meluf ve teşekkülâtı bedeniyece elverişli ve hüsnü ahlak sahibi olmaları şarttır. İşbu kanun mucibince gönüllü olarak kayd ve kabul olunacak efrad, Efradı Cedide Mektebine sevk olunurlar ve hemsinleriyle muamelei askeriye görürler)

«Efradı Bahriye meyanına 18 yaşından dûn olmamak üzere gönüllü alınabilir. Bunlar, Efradı Cedide Mektebine sevk ve hemsinleriyle muamelei askeriye görürler. Bu gibi gönüllü efradın malumatı iptidaiye ve hüsnü ahlak sahibi ve teşekkülâtı bedeniyece muntazam ve evsafı matlubeyi haiz olmaları lazım geldiği gibi, bunların münhasıran dairei bahriyece intihap ve kabul edilmeleri şarttır.»

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

AHMET RIZA BEYBir defa bu kadar sanata vakıf bir adam bulunacak olursa, onu Bahriye Nâzırı yaparlardı. Böyle sanat sahiplerinin mektebe gitmesini anlamam. Bâhusus, bu adam kıtlığında bu madde nasıl tatbik olunabilecektir?

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 Ecnebi inşaatı bahriye fabrikalarına izam olunacak tersane amele çırakları hakkında kanun layihası müzâkere edilir iken

Bahriye Nezâreti Müsteşarı sıfatı ile Meclis-i Mebusânda söz alan Sivas mebusu Vasıf Bey şöyle dedi;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

1917— MMZC, İ_51, 8 Mart 1333 (1917), Perşembe.

 4 — Ecnebi inşaatı bahriye fabrikalarına izam olunacak tersane amele çırakları hakkında kanun layihası;

VASIF BEY (Bahriye Nezareti Müsteşarı): (…) Avrupa donanmalarında ihtisasları itibariyle zâbitân kadar hizmet eden ve bu vazifeyi gören mütehassısların gedikliler olduğu anlaşıldığından (…)

Tersanenin amele sınıfı gibi dûn paye addedilen bir kısım çırak ve yamaklarına ait bir meseleye bu derece ehemmiyet verilmesini bir teveccüh addeder ve teşekkür eyleriz.

 

 *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikasının bu kısımının konusu ile alâkalı değil!

Fakat “Donanma Gedikli Zâbit” sınıfından söz etmiş iken

Gedikli Zâbit” sınıfının Kara (Berrî) Ordumuzda teşkili hakkında da bir çift söz edelim.

Kara (Berrî) Ordumuzda ise "Gedikli Zâbit" sınıfı “Tayyare Gedikli Zâbit” isimi ile

Aşağıda gördüğünüz şu kânun ile ilk defâ olmak üzere 1917 senesinde teşkil edildi.

Uyduruk, düzmece ve yalanlar ile dolu ısmarlama askerî târihimizde

Bugüne kadar beyaz subaylarımızın hiç söz etmediği aşağıdaki şu bilgileri de

İlk defâ olmak üzere siz kıymetli okuyanlar

Bugün, burada Eski Tüfek’den öğreniyorsunuz…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıda gördüğünüz kânunda iki hususa lutfen dikkat buyurun!

Birinci husus şudur;

Bu kânunun isiminde “gedikli” olarak tesmiye edilen asker sınıfının

Gedikli zâbit” olduğu kânun metininde sarahaten izhar edilmiş.

İkinci husus da şudur;

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfını da “neferât (er)” tâbirine dâhil etmişler,

Ki doğrusu da budur.

Çünkü;

Burada gördüğünüz “Küçük zâbitlik” aslında "Mükellef er (nefer)” sınıfına dâhil olan

Ve dahi

 1951 senesinden beri bugün bize hâlâ “astsubay” olarak yutdurulan “köle” asker sınıfının ta kendisidir.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

18 Ekim 1923 Perşembe günü meclis, askerî mektebler talebesinin maaşına zam yapmak için toplandı.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

357 sayılı kânun ile Bahriye Gemici ve Makineci Çırak Mektebleri talebelerinin maaşına zam yapıldı.

25 Mayıs 1923 Cuma günü bu kânun teklifini TBMM’ye arz eden Müdafaâi Milliye Vekili Kâzım,

Bahriye Gemici ve Makineci Çırak Mektebleri talebelerinin “doğrudan doğruya zâbit” sınıfına dâhil olduğunu tasdik etdi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 *  *  *  *  * 

 

28 Ekim 1923 Pazar günü TBMM tekrar içtima eyledi.

Kabul etdiği Berrî, Bahrî, Havâî ve Jandarma Erkân Umerâ ve Zâbitân ile Me’mûrîn ve Mensûbîn-i Askeriyye Ma’âşât ve Tahsisât-ı Fevka’l-Ȃdeleri Hakkında Kânun isimli 360 sayılı kânun ile;

Erkân, umerâ ve zâbitâna fevkalâde tahsisât ve maaşât verildi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat TBMM, bu kânunda “bahriye gedikli zâbit” sınıfını unutmuş idi.

 

 *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

24 Mayıs 1924 Cumartesi günü içtima eyleyen TBMM,

Bahriye gedikli zâbit” sınıfına fevkalâde tahsisât ve maaşât vermek için 508 Sayılı Kânunu kabul etdi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu içtimada söz alan Zonguldak Mebusu Tunalı Hilmi Bey,

Fevkalâde tahsisât ve maaşât verilmeyen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında bakınız, neler söyledi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

TUNALI HİLMİ BEY (Zonguldak) — Efendim, şu Gedikli Zabitanı Kanununu çıkaralım.

Yazıktır bu kahramanlara!

 

REİS — Çıkaracağız efendim. Fakat bu saatte çıkarmak imkânı yoktur. Efendim, akşama on dakika kaldı onun için celseyi tatil edeceğim. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

TUNALI HİLMİ BEY (Zonguldak) — Bir kere de Meclis iftarını burada yapıversin. Asıl hayır budur.

 

REİS — Efendim, bu gece saat dokuzda içtima etmek üzere celseyi tatil ediyorum.

11 — Bahriyedeki Gedikli Zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Başvekâletten mevrut (1/499) numaralı kanun lâyihası ve Muvazenei Maliye Encümeni mazbatası:

 

REİS — Müzakeresine başlıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti

Başvekâlet

Kalemi Mahsus Müdiriyeti

Adet : 20.4.1340

Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine

Bahriyedeki gedikli zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâleti Celilesince tanzim olunup, İcra Vekilleri Heyetinin 20.4.1340 tarihli içtimaında ledettezekkür Meclisi Âliye arzı karargir olan kanun ve esbabı mucibe lâyihaları muktezasını ifasına müsadei devletlerinin şayan buyurulması ricasiyle rapten takdim kılınmıştır efendim.

 Başvekil

 İsmet (İNÖNÜ)

Esbabı Mucibe Lâyihası

Bu defa intişar eden 22 Teşrinievel 1339 tarihli (360 sayılı kanun. IRBIK) erkân, ümera ve zabitan maaşatı hakkındaki kanunda muhassesatları mensubini askeriye meyanında gösterilmiş olan gedikli zabitanı, mensubini askeriyeden (İsmet Bey yalan söylüyor. Gedikli zabitanlar, 360 sayılı kanunda yok.) olmayıp doğrudan doğruya gedikli zabitanın (Fakat bu eksikliği fark etdiler ve 508 ile gedikli zabiti ilave etdiler. IRBIK) menşelerine esas olan ve 21 Kânunusani 1331 tarihli (09 Şubat 1916) nizamname mucibince teşkil olunan çırak mektepleriyle  ihtisas kurslarının bermucibi program safahatı tedrisiyelerini itmam ve donanmada muayyen bir müddet bilfiil hizmeti askeriyelerini ikmal ettikten sonra imtihan neticesinde ispatı ehliyet edenler gedikli zabit unvanını haiz olmak üzere üçüncü sınıf gedikli zabiti nasbolunurlar. Halen mevcut olup üçüncü sınıf ve mafevk rütbeleri haiz bulunan gediklilere 24 Şubat 1330 tarihli kanunun beşinci maddesi mucibince Gedikli zabiti unvanı verildiği gibi yirminci maddesi mucibince namzetliklerinden itibaren on yedi seneyi ikmal edenlere zabitan misillü Askerî Tekaüt ve İstifa Kanununa tabaan hakkı tekaüt ve yirmi üçüncü maddesine tevfikan da hizmeti muvazzafai askeriyelerinin hitamından yedi sene sonra hakkı istifa verilmekte ve yirmi ikinci maddesi mucibince de elli iki yaşını ikmal edenler tahdidi sinne tabi tutulmaktadırlar.

Merasim ve teşrifatı askeriyede ise kanunu mezkûrun beşinci maddesi mucibince birinci sınıf gedikliler mühendis, yani mülâzımısaninin mafevki ve mülâzımın maddunudurlar. Vazife itibariyle sefaindeki zabitan misillu mesuliyet deruhte etmeleri ve kanunu mezkûrun yirmi altıncı maddesinde mevcut cetvel mucibince de maaşat ve tahsisatlarının gayesi sabıkına nazaran kıdemli yüzbaşı ile binbaşı arasında bulunması gediklilerin zabit sınıfına ithallerini zarurî kılmış olduğundan gedikli zabıtan hakkında vaziyeti sabıkına kıyasen tertip edilen maaş ve tahsisatı fevkalâdelerine ait lâyihai kanuniye arz ve takdim olunmuştur. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Türkiye

Büyük Millet Meclisi

Muvazenei Maliye Encümeni

57

15.4.1340

Muvazenei Maliye Encümeni Mazbatası

Bahriyedeki gedikli zabitanın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâletince tanzim edilip, Başvekâlet tarafından Meclisi Âliye takdim ve Encümenimize havale buyurulan lâyihai kanuniye mütalâa ve müzakere olundu. Gedikli zâbitân doğrudan doğruya zabitan sınıfına mensup bulundukları halde bunlar 22 Teşrinievvel 1339 tarihli kanun ile zabitana yapılan zemaimden istifade etmemiş olduklarından teklif olunan lâyihai kanuniye Encümenimizce de kabul edilerek Heyeti Umumi reye arz olunmuştur. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

TBMM’de o gün şöyle bir müzâkere cereyân eyledi.

Bahriye gedikli zâbitliği hakkında kimin ne dediğine siz karar verin gayrı…

REİS — Söz isteyen var mı efendim? 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MUHTAR BEY (Trabzon) — Efendim, merbut cetvelde filhakika maaş ve tahsisatlar gösterilmiştir ve bunlar kabul edilecektir zannındayım. Yalnız ciheti askeriye ile bunlar arasındaki maaşı asliler nispeti fazladır. Yani bunların maaşı aslileri, ciheti askeriyede mevcut olan zabitanın maaşı aslilerinden fazladır. Aslolan maaşı aslidir. Onun için bunun da ciheti askeriyenin muadili olan maaşı asliler gibi tadilini istirham ederim. Yarın İnşallah muvazene hâsıl olur da kambiyo düzelecek olursa, tahsisatı fevkalâde kalktığı vakit bunların arasında bir nispetsizlik hâsıl olacaktır. Onun için arz ettiğim gibi, bunların maaşı aslilerinin ciheti askeriye ile bir olmasını ve bu suretle tadilini rica ediyorum. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MAZHAR MÜFİT BEY (Denizli) — Efendim, gedikli zabitan içerisinde sanatkâr vardır. Binaenaleyh elbette maaşları fazla olacaktır. Bunlara harp zabitanına kıyas olunarak muadil maaş verilmemiştir. İşlerinde senelerden beri sanatkâr olarak yetişen birçok kimseler vardır. Binaenaleyh Muhtar Beyin mütalâası varit değildir. Aynen kabulünü rica ederim.

REİS — Efendim, Muhtar Bey, tadilname vermemiştir. Maddeyi aynen reyinize koyuyorum. Maddeyi aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar... Aksini reye koyuyorum; kabul etmeyenler lütfen ellerini kaldırsınlar...

Kabul edildi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1924 senesine ait 523 sayılı Bütçe Kânununun TBMM’deki müzâkeresinden öğreniyoruz ki,

20 Ocak 1924 Pazar günü itibârı ile T.C. Bahriyemizde;

27 adet birinci sınıf,

56 adet ikinci sınıf,

60 adet üçüncü sınıf gedikli zâbitân var.

1924—523_İ_10, 20.11.1340 Perşembe; 1340 Bahriye Bütcesi; Zabitan, gedikli, memurini askeriye ve efrat maaşatı: Bahrî, berrî, havaî ve jandarma erkân, ümera ve zabıtanı ile mensubini askeriye maaş ve tahsisatına dair olan 22 Teşrinievvel 1339 tarihli Kanuna müzeyyel olarak Meclisi Âlice kabul ve tasdik buyurulan ve 24 Mayıs 1340 tarihli Ceridei Resmiye ile neşredildiği için işbu tarihten muteber addedilen 22 Nisan 1340 tarihli Kanun mucibince gedikli zabitanı maaş ve tahsisatı fevkalâdelerinin tezyit edilmesi hasebiyle bütçede mevzu 20 adet birinci, 56 adet ikinci ve 60 adet üçüncü sınıf gedikli zabitanının şehri Mayıstan sekiz günlük farkı maaş ve tahsisatları münhaltı vakıadan tesviye edildiğinden yalnız dokuz aylık istihkaklarının temini için 10 782 lira talep olunmuştur.

Koskocaman T.C. Bahriyesi, 141 adet bahriye gedikli zâbite tahammül edememiş!

Yazıklar olsun be!..

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 1913 senesinde “Bahriye Gedikli” sınıfı teşkil edilmiş,

1914 senesinde “Bahriye Gedikli Zâbit” sınıfı geçici (muvakkat) olarak teşkil edilmiş,

1915 senesinde de “Bahriye Gedikli Zâbit” sınıfı muvazzaf (daimî) olarak teşkil edilmiş idi.

Evvelâ Osmanlı Devletinin Bahriyesi

Akabinde de T.C. Devletinin Bahriyesi,

1913 senesinden 1927 senesine kadar geçen 14 sene içinde gedikli zâbitânı tepe tepe kullandı.

Birinci Cihân Harbinden sonra tıpkı İngiliz Bahriyesinin kendi gedikli zâbitânına yapdığı gibi

Bizim Türk Bahriyemiz de kendi gedikli zâbitânına hâinlik yapdı…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Takvim yapraklarından 1927 rakamının döküldüğü günlerde,

Bahriye gedikli zâbit sınıfına ilk neşderi vurdular;

  • Müdafâi Milliye Vekili Recep Beyin tertip etdiği,
  • Adâlet, Bahriye ve Hâriciye Vekillerinin imzâlamadığı

 Ve dahi

  • Baş vekil İsmet (İNÖNÜ)’in meclise arz etdiği kânun ile “gedikli küçük zâbit” sınıfını keşfetdiler…

 

1001 Sayılı bu Kânun ile;

Bahriye gedikli zâbiti yetiştirmek amacıyla,

1915 senesinde Muin-i zafer korvetinde açılan Makine Gedikli Okulu

Ve dahi

1916 senesinde İclâliye korvetinde açılan Güverte Gedikli Okulunun kapısına kilit vurdular. Gene bu kanun ile ilk defa olmak üzere tertip edilen gedikli küçük zabitliğe kaynak olarak Gedikli Küçük Zâbit Hazırlama Mektepleri kurdular. İşde bu okular, bugünkü Astsubay Sınıf Okulları’nın babasıdır.

1001 sayılı bu kânun ile aynı zamânda şunları da yapdılar;

Bahriye efrâdının “küçük zabitliğe” terfi etmesini gizlice yasakladılar,

  • Küçük zâbitlerin de “gedikli zâbitliğe” terfi etmelerini gizlice yasakladılar.
  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfını da fiilen feshetdiler.

 Ve böylece

  • Bahriye zâbiti” ile “bahriye efrâdı (er)” ile arasına “ortada sandık” bir sınıf olarak “bahriye gedikli küçük zâbit” sınıfını sokuşdurdular.
  • Bahriye zâbitânımızın kendi yapmak isdemediği işleri

  Ve

  • Erimizin yapamayacağını bildikleri işleri “gedikli küçük zâbit” ismini verdikleri bu köle askerlerin sırtına yıkdılar.

Ve böylece beyaz zâbitân heyetimiz;

Bahriyemizi kendileri için “ellerinde göt gezdirecekleri dikensiz bir gül bahçesi” hâline getirdiler!..

 

  *  *  *  *  * 

 

T.C Ordumuz; bahriye gedikli zâbitine 1927 senesinde bir güzellik daha yapdı.

Ordumuzdaki zâbit vekili (asteğmen) hâricinde kalan bütün askerleri, “efrâd” (er) sınıfına tenzil etdiler. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kıymetli asubay meslekdaşlarım;

Beğensek de beğenmesek de

T.C. Ordusu için en doğru ve aynı zamânda uluslararası hukuka en uygun asker teşkilâtı da böyledir.

Bugün Amerikan Ordusunda acap niye sâdece iki sınıf asker var zannediyorsunuz?

Bugün ordumuzda “subay ve er” olmak üzere “iki sınıf asker” olmasından en çok korkanlar,

Ellerinde göt gezdiren beyaz subaylarımızdır, unutmayasınız!.. 

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1001 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde ilk neşder atılan bahriye gedikli zâbitliği,

Ameliyât masasında can çekişiyor idi. Geriye de sâdece fişini çekmek kalmış idi.

Bahriye gedikli zâbitliği uzun süre can çekişmedi…

İki sene sonra, 1929 senesinde gene;

Baş vekil İsmet

Ve dahi

Müdafâi Milliye Vekili Recep Beyin tertip etdiği 1492 sayılı kânun ile

Bahriye gedikli zâbit sınıfının fişini çekdiler.

Bahriye gedikli zâbit sınıfının tasfiye edilmesi için hazırladığı kânun teklifinde,

Baş vekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bahriye gedikli zâbit sınıfının tasfiye edilmesi için hazırladığı “esbâb-ı mucibe”de ise

Baş vekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

Deniz gedikli küçük zabit maaş kanunu lâyihasının esbabı mucibesi

1—Sefaini harbiyemizde bir çok pek karışık ve güç fennî vazifeleri deruhte eden gedikli küçük zâbitânın en asrî bir şekilde ve en mükemmel esaslara müstenit olarak yetiştirilmesine sarfı gayret olunmakla beraber bu sınıf mensubiyni kâfi derecede terfih edilmezse şaraiti lâzimeyi haiz talip bulmak imkânsızdır.

Esbâbı maruzaya binaen donanmanın unsuru hayatiyesini teşkil eden gedikli küçük zâbitânın maruz kaldıkları külfet nisbetinde ve vüsa'ti mâliyemiz derecesinde refahları temin edilmek üzere diğer mileli bahriyenin kabul ettiği esaslar Büyük Erkânıharbiye Reisliğince tetkik buyrularak maksatsız görülen gedikli zâbitân yerine kara ordusundaki gedikli küçük zâbitân gibi gedikli çavuş, gedikli baş çavuş muavini, gedikli baş çavuş ve bu rütbelere ilâveten Alman bahriyesinde olduğu vech üzre bir baş gediklilik rütbesi ihdas olunmuş ve bu suretle deniz zâbitân heyeti ile deniz gedikli küçük zâbitânı arasında sarih bir hattı fasıl çizilmiş ve işbu kânun yalnız deniz ve hava kuvvetlerimizin muvaffakiyetlerine birinci derecede âmil olan ve yetiştirilmeleri uzun bir zamana mütevakkıf bulunan güverte, uçuş, fen, ihtisas ve makinist gedikli küçük zâbitânına şâmil olması esâsı kabul olunmuştur.

 

Bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz 1492 sayılı bir kânun ile 1929 senesinde “üç guş” birden vurdu;

 1. Bahriye’de “zâbit” sınıfına dâhil olan “gedikli zâbitliği” lağvetdiler,

2. “Gedikli zâbit” sınıfına geçiş için “ara ve geçici bir kademe” olarak teşkil edilen “mükellef küçük zâbitin” dikey terfi ederek “muvazzaf gedikli zâbit” sınıfına terfi hakkını gasp etdiler,

3. En büyük kalleşliği de şu konuda yapdılar. Bahriye küçük zâbitliği 1913 senesinde, “mükellef asker” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilmiş idi. Bu cümleden olmak üzere küçük zâbitân

 a. Bahriyede 5 sene “mükellef askerlik” yapacak;

 b. 5 senelik “mükellef askerlik” hizmetinin sonunda devâm etmek isder ise şâyet sırası ile “küçük zâbitliğe” ve “gedikli zâbitliğe” terfi edip emekli olma hakkını elde edecekler,

 c. Askerliğe devâm etmek isdemezler ise şâyet terhis edilecekler idi.

Fakat

Mükellef zâbit” sınıfına dâhil olan “küçük zâbit” sınıfını bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz, 1492 sayılı kânun ile sinsi bir şekilde “muvazzaf er” sınıfına tahvil etdiler. Ve tıpkı bahriye zâbitleri gibi “mecbûrî hizmete” mahkûm edildiler.

Ve böylece;

Çavuş” rütbesi ile göreve başlayan,

20 sene, 30 sene “çavuş” rütbesi ile aynı görevi yapan

Ve dahi

Bu hizmetinin sonunda da gene “çavuş” rütbesi ile emekli edilen “muvazzaf köle” asker sınıfı ortaya çıkdı…

Bahriye zâbitân heyetimiz, üç-beş senelik “muvazzaf zâbitlik” hizmetinin sonunda;

  • Gemi Komutanı,
  • Donanma Komutanı,
  • Deniz Kuvvetleri Komutanı,

         Ve hattâ

  • Fahri Sabit KORUTÜRK’ün olduğu gibi Cumhurbaşkanı bile olur iken,

Bahriye küçük zâbitân heyetimiz ise;

Karesi mebusu Ali Galip Efendinin teşbihi ile "bizim hânelerdeki kethüda kadınlar gibi"

Muvazzaf astsubay” sıfatı ile çalışdığı gemi güvertesinde “karın tokluğuna” ömür boyu “volta atmaya” mahkûm edildi.

Kara Kuvvetleri Komutanı iken,

2014 senesinde Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu talebelerine Hulusi AKAR’ın tavsiye etdiği gibi bahriye küçük zâbitânı;

Artık emekli olasıya kadar “aynı yerde otlayacak” idi!

Ve durum bugün gerçekden de öyledir. NATO üyesi devletlerin savaş gemilerinde “er”in yapdığı görevleri,

Bizim savaş gemilerimizde bugün hâlâ “muvazzaf astsubay” denilen köle askerler yapar.

Muvazzaf astsubay” denilen köle askerler;

Subaylarımızın yapdığı her işi yapar!

Subaylarımızın yapamadığı  ve yapmak isdemediği her işi de yapar.

Bahriye erâtının tâlim-taâllümü, donu-fanilası, boku-püsürü

Ve hattâ

Subaylarımızın gemide sıçdığı helânın temizliğini bile “muvazzaf astsubay” dedikleri “köle askerler” yapar/yapdırır.

Bahriye subaylarımıza ise geriye yapacak sâdece bir şey kalır;

Gemi güvertesine çıkıp ellerinde öte beri göt gezdirmek!..

Mükellef erin” yapması gereken görevleri bizim bahriyemizde “muvazzaf astsubay” dedikleri “köle askerler” yapar.

Muvazzaf astsubay” dedikleri böylesi rezil ve kepâze bir “köle asker sınıfı” da sâdece bizim Deniz Kuvvetlerimizde vardır.

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen bu “muvazzaf köle” asker sınıfı, Deniz Kuvvetlerimizde bugünkü “muvazzaf astsubaylığın” ta kendisidir.

1492 sayılı kânun ile 1929 senesinde yapdıkları bu kalleşlikler ile bahriyeli beyaz zâbitân heyetimiz, “bahriye küçük zâbitliğini” aslında 24 sene sonra 1890 “Donanma Gedikli sınıfı” koşullarına tenzil etdiler.

Bahriyeli kurnaz zâbitân heyetimizin,

Bahriye küçük zâbitân heyetine 1929 senesinde yutdurduğu bu yemsiz zoka

Ordumuza ve kendisini "astsubay" zanneden meslekdaşlarıma hayırlı ve kademli olsun!..

 

  *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Tertip etdikleri çifte kânunlar ile Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları;

İhtiyât zâbitleri” ve “ihtiyât askerî memurların” hepsini “muvazzaf zâbitliğe” nakil etdiler.

Fakat sıra “gedikli zâbit” dedikleri cüzzamlı askerlere gelince;

1929 senesinde “gedikli küçük zâbitliğe” ve “başgedikliliğe” tenzil etdiler,

1950 senesinde “gedikli erbaşlığa” tenzil etdiler

1951 senesinde de “uyduruk, köle ve ortada sandık” bir asker sınıfı olan “astsubaylığa” tenzil edildiler.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Muvakkat Madde — A — Halihazır Deniz ve Hava gedikli çavuşları, gedikli çavuşluğa, gedikli başçavuşları gedikli başçavuş muavinliğine ve gedikli namzetler gedikli başçavuşluğa naklolunurlar.

B — Deniz ve havada müstahdem birinci, ikinci, üçüncü sınıf gedikli zabitlerinden arzu edenler halihazır maaşlarile  başgedikliliğe  nakledilir.

 

  *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

TBMM, 11 Haziran 1934 Pazartesi günü içtima eyledi.

Başvekil İsmet (İNÖNÜ)

Ve dahi

Millî Müdafaâ Reis Vekili Kazım SEVÜKTEKİN meclisde bol bol laf salatası yapdı.

Yapdıkları laf salatasının konusu ise şu idi;

Bahriye gedikli zâbiti,

1683 sayılı Askerî ve Mülkî Tekâüt Kânununa tâbi midir, değil midir?Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Millî Müdafaa vekilliğinin 21699 numaralı ve 10 - V -1934 tarihli tezkeresi suretidir.

Roterdam’da inşa edilmiş olan birinci ve ikinci İnönü denizaltı gemilerimizin inşasında bulunmak üzere memuren mezkûr mahalle gönderilerek 16 Mart 1928 tarihinde avdet etmiş bulunan Samsun torpitosundan sınıf 2 gedikli zabiti Hilmi Hayri ve Marmara üssübahrî deniz K. emrinden Necmettin Ziya Efendilerin avdetlerinde beraberlerinde getirdikleri yabancı kadınlarla nikâhsız yaşamakta oldukları yapılan tahkikat neticesinde anlaşılmıştır.

1492 (8.6.1929.IRBIK) numaralı kanunun muvakkat maddesinin fıkralarına tevfikan;

  • Deniz gediklileri, gedikli küçük zabitliğe

  Ve

  • Gedikli zabitler, başgedikliliğe nakledilmişlerdir.

Başgedikliliğe nakli arzu etmeyen gedikli zabitlerinin tasfiye neticesine kadar (172 sayılı.IRBIK) 24 şubat 1330 tarihli gedikli zabitan kanunu ve (508, 578)  (578 olarak yazılan numara, 587 olmalı. IRBIK) numaralı kanunlar mucibince muamele görmeleri mezkûr 1492 numaralı hava ve deniz gedikli küçük zabitan kanununun 10 uncu muvakkat maddesinin C fıkrası iktizasından bulunmakta ve 24 şubat 1330 tarihli gedikli zabitan kanununun 20 inci maddesi ise, gedikli zabitlerinin tekaüt hususunda zabitan gibi Askerî Tekaüt Kanununa tâbi olacaklarını kaydeylemektedir.

1683 numaralı Askerî ve Mülkî Tekaüt Kanununun 12 nci maddesinde: (zabitlerle askerî ve mülkî memurlardan ecnebi kız ve kadınlarla evlenenler veya nikâhsız olarak yaşayanlar müstafi addolunurlar ve tekaüt hakkından mahrum edilirler. Bunlar istifa için kanunî müddeti doldurmamış iseler muayyen olan tazminatı verirler. Ecnebi memleketlere tahsil veya staj için veya memuriyetle gönderilmiş veya kendi hesabına gitmiş olanlardan bu harekette bulunanlar hakkında yukarıdaki fıkralarda gösterilen muamelenin tatbiki ile beraber orada bulundukları müddet zarfında aldıkları maaş ile Hükümetçe yapılan bilcümle masarif ve ayrıca cezaen bunun bir misli kendilerinden tahsil olunur. Bu suretle ordudan çıkarılanlar 1076 numaralı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânununun 23 üncü maddesi hükmüne tâbi tutularak yaşlarına göre Askerlik Mükellefiyeti Kânunu mucibince muamele görürler), yazılı olduğuna nazaran mezkûr maddede zâbit ve askerî memurlar kaydi sarahaten mevcut olup gedikli zâbit kaydı bulunmamaktadır.

Gedikli zabitleri ise, ne zabit ve ne de askerî memur değildirler ve ordudaki muadilleri gedikli küçük zabitlerdir.

Bunlar tasfiye neticesine kadar 1492 numaralı kanun mucibince 24 şubat 1330 tarihli Gedikli Kanunu hükümlerine tâbi gedikli zabitidirler. Kendileri için muvakkaten meri bulunan mezkûr kanunun 20 nci maddesi delâletile tekaüt hususunda zabitan gibi tekaüt kanununa tâbi olmaları icap etmektedir. Ancak 1683 numaralı Tekaüt Kânununun 12 nci maddesi münhasıran zâbit ve askerî memurları tasrih etmek üzere ecnebi kız ve kadınlarla evlenen veya nikâhsız yaşayanlar hakkında bazı ahkâm vazetmiş ve 24 - II - 1330 târihli Gedikli Zâbitan Kânununun mevkii meriyete vazı zamanında ise, 1 haziran 1930 tarihinde muteber olan 1683 numaralı Tekaüt Kânununun 12 nci maddesindeki yeni hüküm mevzubahs olmamış ve mezkûr maddede gedikli zâbiti ve gedikli küçük zâbit kaydinin sarahatle yazılı bulunmamış olmasına binaen vaziyetleri yukarıda arzedilen gedikli zâbitleri için mezkûr maddei kânuniyenin tatbikında tereddüt hâsıl olmuştur.

Hususatı salifeye nazaran gedikli küçük zâbitler hakkında tatbik edilemeyecek olan 1683 numaralı kânunun 12 nci maddesinin, 14 şubat 1330 tarihli kanunla muamele görmekte olan gedikli zâbitlerine şamil olup olmadığının Büyük Millet Meclisince tefsirine müsaade buyurulması maruzdur efendim. 

 

Millî Müdafaa encümeni mazbatası

 T. B. M. M.

Millî Müdafaa encümeni 7 -VI -1934

Karar No. 32

Esas No. 3/471

Yüksek Reisliğe

1683 sayılı kanunun 12 inci maddesinin 24 şubat 1330 sayılı kanunun hükümlerinin gedikli zabitlere de şamil olup olmadığının tefsiren tayini hakkında Millî Müdafaa vekâletinin tezkeresi suretinin gönderildiğine dair olup encümenimize havale edilen Başvekâletin 16 mayıs  tarihli ve 6/1528 sayılı tezkeresi Millî Müdafaa vekilliğinden gönderilen memur huzurunda encümenimizce okundu ve görüşüldü.

Deniz gedikli zabiti namı verilen ve üç sınıftan ibaret bulunan rütbeler ashabından 8 haziran 1929 tarihli 1492 numaralı kanun mucibince arzu edenlerin halihazır maaşlarile baş gedikliye nakilleri icra kılınacağı

ve

aynı kanunun muvakkat maddesinin (C) fıkrası veçhile nakli arzu etmeyenler veya haklarında mukabil rütbesi bulunmayanlar tasfiye neticesine kadar 24 şubat 1330 tarihli 172 numaralı Gedikli Zâbitân Kânunu ile maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri miktarını tesbit eden 508 ve 587 numaralı kanunlara tevfikan muamele göreceğini âmir bulunmasına

ve

Henüz tasfiye edilmeyen ve gedikli zâbit olarak kalmış olanların tekaüt muameleleri de 24 şubat 1330 tarihli ve 172 numaralı Bahriye Efrat ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitân Kânununun 20 inci maddesi veçhile zâbitân misillû icra edileceği sarahatine göre henüz tasfiye edilmeyen ve ecnebi kadınlarla nikâhlı veya nikâhsız yaşayan deniz gedikli zâbitânı haklarında 1683 numaralı Askerî ve Mülkî Tekaüt Kânununun 12 inci maddesi mucibince zâbitân gibi muamele icra edilmesine encümenimizce karar verilmiş

ve

tefsir fıkrası aşağıya yazılmıştır. Umumî Heyetin kabulüne arzedilmiştir.

 

Tefsir fıkrası;

 

Ecnebi kadınlarile nikâhlı veya nikâhsız beraber yaşayan henüz tasfiye olmayan deniz gedikli zabitanı hakkında 30 haziran 1930 tarih ve 1683 numaralı kanunun 12 nci maddesi hükmü tatbik olunur.

Hâlbuki 1914 seneli kânun, madde 20’de

Zâbit sınıfının olduğu gibi Bahriye gedikli zâbit sınıfının da

Hem Askerî Tekâüt Kânununa

Hem de Askerî Cezâ Kânununa tâbi olduğu sarahaten yazıyor idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

Velhâsılı kelâm;

11 Haziran 1934 Pazartesi günü TBMM’de laf isrâfı yapan

  • Başvekil İsmet (İNÖNÜ)

  Ve dahi

  • Millî Müdafaâ Reis Vekili, tekâüd zabit ve İngiliz çaşıtı Kazım SEVÜKTEKİN

O gün meclisde osdurup osdurup ipe laf dizdiler.

Fakat her ikisi de hâinlik etdiler

Ve dahi

Gedikli zâbit tâbirini 1930 sene ve 1632 sayılı Askerî Cezâ Kânununa ilave etmediler.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Ordumuzun beyaz subayları, bahriye gedikli zâbit sınıfını;

Evvelâ 1001 sayılı kânun ile 1927 senesinde,

Akabinde de 1492 sayılı kânun ile 1929 senesinde lağvetdiler.

Bu târihe kadar çıkartılan kânunlarda “gedikli zâbit” tâbirini de “gedikli küçük zâbit” olarak değişdirdiler. Gedikli zâbit sınıfının yerine teşkil edilen ve “er” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbit” sınıfına geçmek isdemeyen deniz ve hava sınıfı karacı gedikli zâbitân, emekli olasıya kadar “gedikli zâbit” sınıfında kaldı.

Devletimiz “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını,

1950 senesinde kabul edilen 5434 sayılı Emekli Sandığı Kânununa ilâve etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK2 sene olan harp okulu eğitim süresinin;

Önce 3, bilahire 4 seneye yükseltilmesiyle birlikte,

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları

Hiç vakit kaybetmeden 1975 senesinde bir intibak kânunu çıkartdı.

Harbiyelilerimiz henüz okullarından mezun dahi olmadan, intibakları ceplerinde idi.

Bunu kendileri için kâfi görmeyen beyaz subaylarımız;

Ölmüş ve emekli olanlar da dâhil olmak üzere 2 ve 3 senelik harp okulu mezunu subayları,

Oturdukları yerde 4 sene harp okulu eğitimi almış kabul etdiler.

Sanki harb kazanmış gibi bu subaylarımıza;

  • Evvelâ “intibak mükafaâtı” niyetine birer derece verildi,
  • Akabinde de göreve sanki 8’inci dereceden başlamış gibi maaşları yükseltildi.

Böylece, harp okulunda 2 ve 3 sene eğitim alan subaylarımız;

Götlerinin üsdünde oturdukları yerde bir anda 3 sene çalışmış gibi kabul edildi

Ve dahi 1 derece maaş terfisi ile ödüllendirildi.

 

Fakat sıra astsubay dedikleri köle askerlere gelince

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları

Bir cümlelik bir kânun çıkartmak için tam 49 sene beklediler…

Bildiğiniz üzere, “astsubay” denilen uyduruk asker sınıfı,

5802 sayılı kânun ile 1951 senesinde teşkil edildi.

Ve bu târihde “gedikli erbaş” denilen askerler, bir günde “astsubay” sınıfına terfi(!) etdiler.

Gedikli erbaşlar, Askerî Cezâ Kânununa göre “erbaş” muamelesine tâbi idi. Ve bu askerlere “rütbenin geri alınması cezâsı” verilebiliyor idi.

2000 senesine kadar görev yapan

  • 37 Millî Savunma Bakanı

  Ve dahi

  • 17 Genelkurmay Başkanı

Bu kânundaki “gedikli erbaş” tâbirini “astsubay” olacak şekilde bir kelimelik bir değişiklik yapmadılar.

1951 senesinden 2000 senesine kadar geçen 49 sene boyunca,

Astsubay” dedikleri köle askerlere;

  • Erbaş” muamelesi yapdılar

   Ve dahi

  • Rütbenin geri alınması cezâsı” verdiler.

Bir başka ifâde ile “astsubayları” tam 49 sene boyunca “rütbenin geri alınması cezâsı” ile terbiye etdiler.

 

İşde,

Astsubay” dedikleri köle askerlere bu yapdığının aynısını,

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları, “gedikli subaylara” da yapdılar.

 

1914 senesinde padişahımızın teşkil etdiği “gedikli zâbit” sınıfını,

1935 senesinde de ATATÜRK’ün tebdil etdiği “gedikli subay” sınıfını,

Mâliye Bakanları 5434 Sayı ve 08.06.1949 târihli T.C. Emekli Sandığı Kânununa dâhil etdiler.

 

Fakat;

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanları emir-komuta etdikleri gedikli subayları;

  • 863 Sayı ve 17 Haziran 1926 târihli Ordu Zâbitân Heyetine Mahsus Terfi Kânununa dâhil etmediler,
  • 1453 Sayı ve 30 Haziran 1929 târihli Zâbitân ve Askerî Memurların Maaşâtı Hakkında Kânuna dâhil etmediler,
  • 1632 Sayı ve 22 Mayıs 1930 târihli Askerî Cezâ Kânununa dâhil etmediler,
  • 1683 Sayı ve 03 Haziran 1930 târihli Askerî ve Mülkî Tekaüt Kânununa dâhil etmediler,
  • 2771 Sayı ve 10 Haziran 1935 târihli Ordu Dâhilî Hizmet Kânununa dâhil etmediler,
  • 4608 Sayı ve 10 Temmuz 1944 târihli Muvazzaf Subay ve Askerî Memurlara Verilecek Elbise ve Teçhizât Hakkında Kânuna dâhil etmediler,
  • 211 Sayı ve 04 Ocak 1961 târihli TSK İç Hizmet Kânununa dâhil etmediler,
  • 926 Sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kânununa dâhil etmediler.

 

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanlarının bu maksatlı davranışlarından dolayı

Hem özlük haklarının tahakkuk etdirilmesinde,

Hem emeklilik işlemlerinde,

Hem de askerî cezâ mahkemelerinde,

Çok sayıda gedikli zâbite 50 sene boyunca dönemine göre;

  • Er,
  • Küçük zâbit,
  • Erbaş,
  • Gedikli küçük zâbit,
  • Gedikli erbaş,

         Ya da

  • Astsubay muamelesi yapdılar.

 

Halbuki Türk Ordusundaki mevcut “gedikli zâbitlik”, bu asker sınıflarından hiçbirisine dâhil değil idi.

 

Millî Savunma Bakanları ve Genelkurmay Başkanlarının;

Türk Ordusundaki “gedikli zâbitlere” yapdığı bu zulumü, bu namussuzluğu, bu kalleşliği

İnsanlık târihinde gevur bile gevura yapmadı, vallahi!..

 

  *  *  *  *  * 

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Osmanlı Devleti 1914 Bahriye Gedikli Sınıfını, “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil etmiş idi.

Osmanlı Devleti, 1923 senesinde hukûken yıkıldı ve yerine T.C. Devleti teşkil edildi.

Yukarıda gördüğünüz 199 sayılı tefsir aslında,

1914 senesinde padişahın “zâbit” sınıfına dâhil olarak teşkil etdiği bahriye gedikli zâbit sınıfını

T.C. Devletinin, ordumuzun meşrû bir “zâbit” sınıfı olarak tasdik ve tescil etdiğinin mutlak belgesidir.

 

  *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1935 senesine vâsıl olduğumuzda

Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK,

Osmanlı Devletinden tevarüs eden Osmanlıca “zâbit” kelimesini “subay” olarak tebdil etdi.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Gene ATATÜRK’ün bizzat türetdiği “Asubay” kelimesinin başına gelenleri de

23 Aralık 2017 Cumartesi günü neşretdiğimiz

Çünkü Asubay isimli makâlemizden tafsilâtlı olarak öğrenebilirsiniz.

 

 *  *  *  *  * 

 Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

1935 senesinin Türkiye Cumhuriyeti Ordusunda,

Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen deniz askerleri “mükellef” asker idiler.

Kaynak: 2851 sayılı kânunun Komisyon Raporu.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Fakat

Bu seneden sonra tertip etdikleri elvan türlü tuzak kânunlar ile şerefsiz subaylarımız,

Mükellef” asker olan “küçük zâbit” sınıfını sinsice “muvazzaf” asker sınıfına “tahvil” etdiler.

  

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1941 senesine vâsıl olduğumuz günlerde ordumuz;

Sayısı bir elin parmakları kadar kalan gedikli subaylara

Gedikli erbaşlardan bile daha az maaş veriyor idi.

Bitmez tükenmez bir kin ve nefret ile gedikli subaylara yüklenen Genelkurmay Başkanları

Azrail olsalar, sürüm sürüm süründürdükleri bu gedikli subaylarının canını alacaklar idi.

Gedikli subayların hiç olmazsa gedikli erbaşların aldığı kadar maaş alabilmesi için

Başvekil Dr. Refik SAYDAM, 1941 senesinde TBMM’ye bir kânun teklifi arz etdi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu kânun teklifinde Başvekil Dr. Refik SAYDAM, şöyle dedi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Esbabı Mucibe

Evvelce Deniz ordusunda Deniz gedikli subaylığı teşkilâtı mevcut idi. Görülen lüzum üzerine 1492 sayılı kanunla bu sınıfın yerine gedikli erbaş sınıfı ikame ve gedikli subaylığı teşkilâtı ilga edilmişti. Bu kanuna nazaran gedikli subaylardan arzu edenler hizmet müddetlerine göre erbaş sınıfına nakledilmiş ve naklini arzu etmeyenlerle erbaş sınıflarında mukabil rütbesi bulunmıyanların tasfiye edilmeleri takarrür etmiş ve tasfiyelerine kadar 24 şubat 1330 tarihli Gedikli zabitan kanunu ve 508, 587 sayılı kanunlar mucibince haklarında malî ve idarî muamele yapılagelmekte bulunmuştu.

Talim ve terbiyeye ve Donanmanın harp kifayetine halel gelmemesi için gedikli subayların 3 seneye taksimen ve gedikli erbaşların yetişmelerile mütevazin olarak tasfiyeleri ve bu işin 1940 senesine kadar bitirilmesi Genelkurmayca arzu edilmiş ise de gedikli erbaş personal kadrosunun tamamlanamaması, Donanmanın kifayeti harbiyesinin tezelzüle uğratılmaması gibi sebeplerle bu güne kadar tasfiye muamelesi ikmal edilememiş olduğu gibi ekserisi yabancı fabrika ve donanmalarda staj gösterilmek suretile yetiştirilmiş bulunan gedikli subayların yerlerine onlar kadar yetişmiş erbaşlar temin edilinceye kadar da vazifeden uzaklaştırılmaları kabil olamıyacaktır.

Bilhassa vaziyeti hazıra dolayısile tasfiye işinin müsait bir zamana taliki muvafık görülmekte ve bu personalın donanmanın silâh ve makine hizmetlerinde haiz bulundukları ehliyetle vazife ifalarına intizar edilmektedir.

Gedikli subaylar ayni zamanda gedikli erbaşlara öğretmenlik ederek onların yetiştirilmelerini de temin etmektedirler.

Vücutlarından bu derece mühim istifadeler temin edilmesine rağmen bu sınıf mensupları tasfiyeye tâbi tutulmaları hasebile maaş kanunlarında nazarı dikkate alınmamalarından ve tasfiyelerinin de yapılamamasından dolayı emsallerine nisbetle mağdur bir vaziyete düşmüş bulunuyorlar. Kendilerinin yetiştirdiği ve kendilerinden daha az kıdemli gedikli erbaşların aldıkları aslî kırk ve zammile 120 lira maaşa mukabil son rütbeyi almış bulunan I.sınıf bir gedikli subay ancak 80 lira maaşla bir er tayin zammı alabilmektedir.

Vekâletimize bunların mağduriyetlerinin izalesi, terğip ve teşvikleri ve vazifelerine karşı merbutiyetlerinin arttırılması için kifayet Yüksek askerî şûraya arzedilmiş ve makamı müsarünileyhaca tetkik edilerek vaziyetlerinin tasfiye kararına bağlı kalınmak şartile ıslahı lüzumuna işaret buyurulmuştur.

Bu sebeple tasfiye esasları mahfuz kalmak ve tahakkuk ve saire hususatında yeni bir hak ihdas etmemek suretile (maaşa zam, işe son! IRBIK) emsallerile aralarındaki maaş farkının kısmen izalesi için ilişik kanun teklifi hazırlanmıştır.

Gedikli subayların hiç olmazsa gedikli erbaşların aldığı kadar maaşı alabilmesi için

Bütçe Encümeni Mazbatasına şunlar yazıldı; 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yüksek Reisliğe

Deniz gedikli subaylarının tahsisatı fevkalâdelerine yapılacak zam hakkında Millî Müdafaa vekilliğince hazırlanıp Başvekâletin 19-IX-1941 tarih ve 6/4404 sayılı tezkeresile Yüksek Meclise sunulan kanun lâyihası Encümenimize havale buyurulmakla Millî Müdafaa vekâletinin salahiyetli memuru ve Maliye vekâleti namına Bütçe ve malî kontrol umum müdürü hazır oldukları halde tetkik ve müzakere olundu:

Evvelce deniz teşkilâtı meyanında bulunan Deniz gedikli subaylığı sınıfı 1492 sayılı Deniz ve hava gedikli küçük zabit kanunu ile ilga edilmiş ve aynı kanunun muvakkat maddesile bunlardan arzu edenlerin başgedikliliğe nakledebilecekleri ve nakli arzu etmeyenlerle mukabil rütbesi bulunmayanların tasfiyeye tâbi tutulacakları ve tasfiye neticesine kadar da 24 şubat 1330 tarihli Gedikli zabitan kanunu ile 508 ve 587 sayılı kanunlar mucibince istihkaklarının tesviye edileceği esası tesbit edilmiş ve ahiren kabul edilen 18 -1 -1940 tarih ve 3779 sayılı Gedikli erbaşların maaşlarının tevhit ve teadülüne dair olan kanunun ikinci muvakkat maddesinde de bu hüküm aynen tekrar edilmiştir.

1 Haziran 1929 tarihinde kabul edilmiş olan 1492 sayılı kanundan sonra on iki senelik bir zaman geçmiş olmasına rağmen donanmanın ihtiyacı sebebile bu sınıfın tasfiyesinde istical edilmemiş ve içinde bulunduğumuz bu fevkalâde devrede dahi bu tasfiyeye gidilemiyeceği gerek Hükümetin mucip sebeblerinden ve gerek alınan şifahî izahlardan anlaşılmıştır. Bu suretle daha bir müddet istihdamlarına zaruret olduğu anlaşılan bu sınıfın tasfiyeye tâbi bulunmaları yüzünden ihmal edilen maaş vaziyetlerinin ıslâhını temin maksadile bunların tahsisatı fevkalâdelerine ayda 30 liralık bir zam yapılması bu lâyiha ile teklif edilmiştir.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1949 senesinde TBMM’nin kabul etdiği 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununa

Gedikli” ve “gedikli subay” tâbiri ilave edildi.

Fakat emekli işlemlerinde bu “gedikli” ve “gedikli subay”lara

Subay” muamelesi mi yoksa “er” muamelesi mi yapıldı, bilen yok!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

Genelkurmay Başkanları ve kuyruğunu takdıkları Millî Savunma Bakanları,

Gedikli subayların burnunu sürtmeye karar vermişler idi bir kere…

Seyhan Milletvekili Sinan TEKELİOĞLU, 21 Kasım 1949 Pazartesi günü meclise bir soru önergesi verdi.

Ve dahi

Gedikli subayların içler acısı hâlinin ne olacağını dâir yedi suâl sordu…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   

  • Birinci sınıf deniz gedikli subaylarının miktarı nedir?
  • Kânunlarına göre en yüksek maaş dereceleri kaç liradır?
  • Hâlen en yüksek maaşı asli alanların maaşları kaçtır?
  • Bu parayı kaç seneden beri almaktadırlar?
  • Elde mevcut kânunlara göre Türkiye'de bu şekilde bir memur sınıfı var mıdır?
  • Bu mağdur sınıf mensuplarının terfi ve terfihleri için her hangi bir kânunun Meclise getirilmesini Bakanlık düşünmekte midir?
  • Düşünülüyorsa bu kânun ne zaman Meclise sevk edilecektir?

 

  Sinan TEKELİOĞLU’nun suâllerine,

  Samsun Milletvekili olan Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR şu cevâbı verdi… 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HÜSNÜ ÇAKIR (Samsun)Bugün orduda 74 gedikli subay vardır ve hepsi de birinci sınıftandır. Bunlar 1340 tarihinde çıkan bir kanun mucibince 30 lira asli maaş alırlarken, 1341 senesinde maaşları tutarına maktuan 30 ar lira da ücret ilâve edilmiştir. 1945 senesinde çıkan bir kanunla aslî maaşlarına beş lira zam edilerek 35 lira asli maaş karşılığı olan 250 liraya çıkarılmışlar ve verilen maktu 30 lira zamla beraber aldıkları 280 lirayı bulmuştur ki; bu da 40 lira asli maaşa yakın, bir hadde çıkmış demektir. Esasen bu sınıf lağvedilmiştir ve tasfiyeye tâbi tutulmakta bulunmuştur, (geçen sene hazırlanan Gedikli Erbaş Kanun tasarısındaki, (1950_5619_IRBIK) bu tasarı Askerî Şûradan da geçmiştir, bunlar için geçici bir madde konmuştur. Henüz Meclise gelmemiştir, bu tasarı Meclise gelip kanuniyet kesbedince bunların maaşlarının da baş gedikli derecesine çıkarılması derpiş edilmiştir.

Maruzâtım bundan ibarettir.

 

 *  *  *  *  * 

 

Verdiği cevâbında Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR’ın aslında

Osdurup osdurup ipe dizdiğini gören Sinan TEKELİOĞLU,

Şu çok çarpıcı sözlerini,

Millî Savunma Bakanı Hüsnü ÇAKIR’ın suratına şedit bir tokat gibi vurdu…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

SİNAN TEKELİOĞLU (Seyhan) — Sayın arkadaşlar; Türkiye ordusunda müstesna bir sınıf olan Gedikli Bahriye subayları vardır. Bunların mevcudu bugün 45’i geçmiyor. Bunlar vaktiyle yetmişi geçmişken bu defa tahdidi sinne uğrıyarak bu mevcuda düşmüşlerdir. Bu gedikli bahriye subayları vaktiyle, Devlet tarafından, ortaokul, veya lise tahsili görmüş gençlerin, çırak mektebine alarak, üç sene tahsil ve staj gördükten sonra gedikli subay unvanını almakta idiler. Kendilerine muhassas olan maaş 15 lira asli maaş olmak üzere 1300 tarihli kanunla verilmekte idi. O zaman 15 lira, altın para maaşı asli maaşa mukabil bugün 30 lira maaş almaktadırlar. 24 seneden beri de birinci sınıf maaşı olarak 30 lira üzerinden maaş almaktadırlar. Bilâhara 1944 tarihinde çıkan bir Kanunla, bunların maaşlarına beş lira daha zammedilerek 35 liraya çıkarılmıştır. Şimdi arkadaşlar, bunların mevcut kanunlara göre erbaş olmalarına imkân ve ihtimal yoktur. Çünkü bunlar zâbitan sınıfındandırlar. Zâbitan gibi tekaüde sevkedilmek hakkını o zaman dahi haizdirler. Yapılan teklif üzerinde bunların gedikli erbaş olmaları kendileri tarafından kabul edilmemiş zabit sınıfına girmiş olan bir sınıfı geri çevirerek erbaş sınıfına nakletmek mümkün olur mu? Vaktiyle Devlet tarafından yapılan bir kanunla verilmiş bir haktır.

Bunları gedikli erbaş yapmak kanuna aykırıdır (1929_1492 ile deniz ve hava gedikli zabitanının er sınıfında dahil olan gedikli küçük zabitliğe tenzil edilmesi de kanuna aykırı oluyor. IRBIK), hukuk kaidelerine de aykırıdır. Onun için Millî Savunma Bakanından rica ediyorum; 24 seneden beri bu maaşı almakta olan bu insanların maaşlarını 50 liraya çıkararak, zaten bunların ya bir veya iki seneleri kalmıştır, son olarak bu parayı alsınlar ondan sonra zaten tasfiyeye tâbi tutulacaklardır. Millî Savunma Bakanından bunu rica ediyorum bu suretle bu mağdur arkadaşların terfilerine sebep ve vesile olsunlar.

Yukarıda gördüğünüz bu konuşmalar lafda kaldı. Ordumuzun gedikli subayları sürünmeye devam etdiler…

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 Aşağıda gördüğünüz 5619 sayılı Erbaş Kânunu ile gedikli subaylar,

1950 senesinde er sınıfına dâhil olan “başgedikli” sınıfına geçmeye ikinci kere mecbur edildi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

GEÇİCİ MADDE 2. — Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan gedikli subaylardan istiyenler, hizmet sürelerine göre başgedikli sınıfına geçirilirler. Bu sınıfa geçmek istemeyenleri hakkında 24 Şubat 1330 tarihli Gedikli Zâbitan Kanunu ile 508 ve 587 sayılı Kanun hükümlerinin tatbikına devam olunur.

Böyle aşağılayıcı bir teklifi hangi gedikli subay kabul edebilir?

Sayısı 74 civârında olan bu gedikli subaylara, gedikli erbaşlardan bile daha az maaş verdiler.

Açlık ile terbiye edilen bu gedikli subaylar ne hazindir ki bir kez daha “gedikli erbaş” olmaya mecbur edildi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

1951 senesinde TBMM’nin kabul etdiği 5802 sayılı Astsubay Kânunu Geçici madde-3 ile

Gedikli subaylar, ne bahtsız askerler imiş ki;

Bu kez de uluslararası hukuka göre “er” sınıfına dâhil olan “astsubay” sınıfına tenzil edildi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Geçici Madde 3 — Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan gedikli subaylardan istiyenler hizmet sürelerine göre “astsubay sınıfına” geçirilirler.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Târih, geldi dayandı 27 Mayıs 1960 Cuma gününe...

İktidara geldiği 1950 senesinden beri Başbakan Adnan MENDERES’e

Kendisinin terfi etdirdiği Coniperestiş subayları gizliden gizliye darbe hazırlıyorlar idi.

Bu gizli darbe hazırlığı;

Tıpkı 2016 senesi Temmuz ayının 15’indeki mübarek bir Cuma günü zuhûr eylediği gibi,

1960 senesi Mayıs ayının 27’sinde, gene mübarek bir Cuma günü koku verdi…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

27 Mayıs darbesini ordu içindeki bir avuç küçük rütbeli subay tertiplemiş idi.

Yüksek rütbeli subayları ya ikna, ya hapis, ya da yurtdışına sürgün etmişler idi.

Darbeci subaylar, 1 saat içinde devletin önemli mevkiilerini hemen ele geçirdiler.

 

 

28 Mayıs 1960 Cumartesi günü saat 04;30’da darbe beyannâmesini

O dâvudî sesi ile radyoda okuyan Kara Piyâde Kurmay Albay Alpaslan TÜRKEŞ, şöyle dedi;

Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve İnsan Hakları Prensiplerine tamamıyla riayettir.

 28 Mayıs 1960 Cumartesi günü Türkiye’de hükûmetin manzara-i umumiyesi,

Maşşallah, Allah nazardan saklasın,

Sakın ha! Foto-şaka filân zannetmeyiniz!

İşde,

Tam da aşağıda gördüğünüz gibi;

Şu altısı bir yerde ve fakat dördü aynı kişi olan “berrî” üç orgeneralden müteşekkil idi.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yukarıda resimlerini gördüğünüz bu darbeci subaylarımız;

28 Mayıs 1960 Cumartesi günü sabahın seher vakinde T.C. Devletinin üzerine çöreklendiler.

Ve dahi

TBMM dâhil olmak üzere devletin bütün devâirini cebren ve hile ile işgal edip ele geçirdiler.

Cumhurbaşkanı ve başbakan sıfatına ilâve olarak

Kara Kuvvetleri Komutanlığından emekli “AgaCemal GÜRSEL aynı zamânda;

Millî Birlik Komitesi Başkanı ve TSK Komutanı makâmâtını da cebren ve hile ile şereflendiriyor(!) idi. 

 

 *  *  *  *  * 

 

Millî Birlik Komitesi ismi ile teşkil etdikleri hükûmet ile

Darbeci subaylarımızın ilk yapdığı şey, kendi istikbâllerini teminât altına alan şu kânunları çıkartmak oldu. 

 

  • Darbeye desdek veren subaylarımızı, tertip etdikleri Cumhuriyet Senatosu’na “tabii üye” yapdılar,
  • Darbeye karşı çıkan Albay Alpaslan TÜRKEŞ gibi azılı subayları da uzak memleketlerdeki konsolos, elçi vs. ballı maaşlı kızak görevlere tayin rüşveti ile gönderip susdurdular ve bu subaylardan böyle kurtuldular.
  • 40 Sayılı Kânun ile; Harp Akademilerindeki “kurmay adayı subayları”, eğitimlerini tamamlamadan “kurmaylığa” terfi etdirdiler.
  • 42 Sayılı Kânun ile; 27 Mayıs darbesine iştirâk eden yaklaşık dört bin darbeci subayı Ordudan tard etdiler. Köpek, köpeği ısırmazAsubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKderler idi! Fakat subay, subayı ısırdı... Ordudan tard edilen darbeci subaylar, emekli ikrâmiyelerini alamadıkları için EMİNSU isimli dernek kurdular. Tekâüd zâbit Cemal Aga’nın başında olduğu yeni hükûmete yapdıkları müthiş baskı neticesinde bu darbeci subaylara “çifte emekli ikrâmiyesi” ödemeye karar verdiler. Fakat devletin hazinesi tam takır, kuru bakır idi… Amerika devreye girdi. Darbeci subaylara ödeyecekleri “çifte emekli ikrâmiyesini”, Amerika’dan borç aldıkları 10 milyon dolar ile verebildiler. (https://belleten.gov.tr/tam-metin/2377/tur). Amerika’ya karşı darbe yapan EMİNSU’cu subaylar, Amerikan doları ile ödenen “çifte emekli ikrâmiyesini” cebe indirmekde hiç tereddüd etmediler.
  • 125 Sayılı Kânun ile; Ordudan tard etdikleri subaylarımıza, devlet mekteblerinde “öğretmenlik yapma hakkı” bahşetdiler.Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
  • 180 Sayılı Kânun ile; Kendilerine beleşinden ev inşâ etmek için kânun çıkartdılar. Ankara’da Yahya Kemâl Caddesi ve İstanbul’da Zincirlikuyu gibi arsanın altın kıymetinde olduğu semtlerde, hazineden iki simit fiyâtına “sözde satın aldıkları” arsaların üzerine “sözde kendi paraları ile” pırlanta kıymetinde "alyans mahalleleri" inşâ etdiler. (https://www.haber7.com/medya/haber/106110-27-mayistaki-alyanslara-ne-oldu)
  • 182 Sayılı Kânun ile; Teğmenden mareşale kadar her subayımıza, sanki kendi anaları doğurmuş gibi barışta ve savaşta birer “hizmet eri” hediye etdiler.
  • 205 Sayılı OYAK Kânunu ile; Subaylar kendilerinin ve yedi göbek sülâlesinin istikbâlini sonsuza kadar teminât altına aldılar.

 

Tabii bu saydıklarımız, bugüne kadar Eski Tüfek’in bulup bilebildikleri...

27 Mayıs’ı tertip eden Coniperestiş ve darbeci subaylarımızın;

Devlet kasasından yağma edip kendi ceplerine akdardığı bir de dodak uçuklatan “kayıt dışı” servetler var ki bunu ancak darbeci subaylarımızın bir kendileri, bir de Allah biliyor.

 

 *  *  *  *  * 

 

Amerika’dan besleme karanlık suratlı ve darbeci subaylarımızdan mürekkep Millî Birlik Komitesi;

  • Hem darbeci subaylarımızın
  • Hem de darbeye karşı geldiği için ordudan tard etdikleri subaylarımızın
  • Hem bu dünyâsını
  • Hem de ahiretini teminât altına aldıkdan sonra

Bu kez de yeni bir Anayasa hazırlamak için kolları sıvadı.

27 Mayıs’ı ganimete çevirmekde pek mâhir davranan darbeci subaylarımız,

Aynı zamânda şu kânunları da yapdılar;

  • 160 sayılı Devlet Personel Dairesi Kurulması Hakkında Kânun,
  • 211 Sayılı TSK İç Hizmetleri Kânunu,
  • 357 sayılı Askerî Hâkimler ve Savcılar Kânunu,
  • 657 sayılı Devlet Memurları Kânunu,
  • 926 Sayılı TSK Personel Kânunu,
  • 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kânunu.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

211 Sayılı TSK İç Hizmetleri Kânununa göre darbeci subaylarımız  T.C. Ordusunun askerlerini

1961 senesinde 6 sınıf hâlinde olmak üzere şöyle târif, tefrik ve tesmiye etdiler;

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

Madde 3 – Askerler ve rütbeler:

  a) Askerler:

  1. Er: İhtiyaçları Devlet tarafından deruhte ve temin olunan rütbesiz askerdir.

  2. Erbaş: İhtiyaçları Devlet tarafından deruhte ve temin olunan onbaşı ve çavuş rütbelerini haiz askerdir.

Askerlik Kanununa göre mükellef bulundukları hizmetleri ifadan sonra hususi kanunlara tevfikan muayyen bir hizmet taahhüdü suretiyle Silahlı Kuvvetlerde vazife gören uzman ve uzatmalı çavuş ve onbaşılar da erbaş sayılır.

  3. Astsubay: Hususi kanununa göre Silahlı Kuvvetlere katılan astsubay çavuştan astsubay kıdemli başçavuşa kadar rütbeyi haiz olan askerdir.

  4. Askerî öğrenci: Subay, askerî memur veya astsubay yetiştirilmek üzere muhtelif okul ve üniversitelerde okuyan ve resmî bir kıyafet taşıyan öğrencilerdir.

  5. Askerî Memur: İdarî işlerde, fen ve sanat kollarında vazife gören ve kanuna göre subaylara muadil ve özel bir silsileye tabi bulunan askerdir.

  6. Subay: Hususi kanuna göre Silahlı Kuvvetlere intisabeden asteğmenden mareşala (Büyük amirale) kadar rütbeyi haiz olan askerdir.

211 sayılı darbe kânunun yukarıda gördüğünüz üçüncü maddesine dikkat ile bakar iseniz şâyet

1961 senesi itibârı ile T.C. Ordusunda “gedikli zâbit” asker sınıfının mevcut olmadığını görürsünüz!..

27 Mayıs darbeci subaylarının silahların gölgesinde tezgahladıkları 211 sayılı bu darbe kânununun

59  sene sonra bizlere bugün haykırdığı hakikât şudur;

1914 senesinde Bahriyemizde “zâbit” sınıfına dâhil olmak üzere teşkil edilen “gedikli zâbitlik” asker sınıfını,

27 Mayıs’ın darbeci subayları 1961 senesinde T.C. Ordusundan kazıya kazıya sildi ve imha etdi.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

1914 seneli Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitânı ile Gedikli Zâbitânı Kânun-ı Muvakkat isimli bu kânunun beşinci maddesi şöyle emrediyor idi;

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Fakat

İkisi kurmay, üçü de hâkim sınıfından olmak üzere beş subayın görev aldığı heyet ile

1995 senesinde kendi başlarına buyruk verdikleri bir kararda Merâsim Sokağın soytarıları,

Yukarıda gördüğünüz 1914 seneli kânunun beşinci maddesinin anasını belledi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Böyle sapkın bir fetva veren rahmetli AYİM,

Gedikli zâbit sınıfına dâhil olduğu besbelli olan “küçük zâbitlere”, “er” muamelesi yapdı…

 

AYİM’in tasfiye edilmesinde en çok ahını ve bedduasını aldığı askerler, herhâlde küçük zâbitlerdir.

Bu kararı veren hâkim kılıklı soytarıların öbür dünyâda yatacak yerleri yokdur, haberleri olsun…

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Takvim yaprağı ikinci asırın üçüncü ayının yirmi ikinci gününü gösderir iken

Sessiz selensiz kabul etdiği 4551 sayılı şu kânun ile TBMM

1914 ve 1917 senelerinde kânun ile “subay” sınıfı olarak teşkil edilen “gedikli zâbit” sınıfını,

Gedikli” ismi ile cebren ve hukuksuz olarak “astsubay” sınıfına tenzil etdi. 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Bizim Donanmamız geçmiş târihde İngiliz tarafgirliğinin önemli bir kalesi idi…

Gedikli zâbitlerimizin rütbe işaretlerini bile İngilizlerden aşırdık!

Bugünde aslında değişen bir şey yokdur. Durum, ayniyle vâkidir…

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kaynak: Bir Cumhuriyet Kurumu Yaratmak: Atatürk’ün Donanması, 1923-1939(1), Serhat GÜVENÇ-Dilek BARLAS.

   (1) Bu bölüm daha önce “Atatürk’s Navy: The Determinants of Turkish Navy Policy, 1923-1939 ”, Journal of Strategic Studies, C. XXVI, No:1, Mart 2003, s. 1-35’de basılmıştır. Makaleyi Türkçe’ye çeviren Derya Kömürcü ile bu derlemede yer almasına izin veren Journal of Strategic Studies dergisinin editör ve yayıncısına teşekkür ederiz.

   s.234: (…) Örneğin, Türk donanmasının durumunun değerlendirildiği 1924 yıllık raporunda Türkiye’deki İngiliz Büyükelçiliği şu sonuca varmıştır: “İngiltere açısından donanmanın güçten düşmesi arzu edilmez, çünkü donanma geleneksel olarak Türkiye’deki İngiliz tarafgirliğinin önemli bir kalesidir.”47. (47): PRO FO 371/10870 E3338/3338/44 (1 Haziran 1925)

 

 *  *  *  * * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1912-1914 seneleri arasında Osmanlı Bahriyesinde görev yapan İngiliz Amiral LİMPUS’un

Osmanlı devlet memurları hakkındaki şu çok çarpıcı tesbitini de

Yorumsuz olarak gönderiyorum, siz kıymetli okuyanlara…

Bir bakın hele!.. Bugünkü durum da aynen böyle değil mi?

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Cilt: 0, Sayı:13-14, Ocak 2008.

Amiral Limpus, görev süresi boyunca elinden geleni yapmaya çalıştı ve başarılı oldu. Osmanlı Donanmasındaki gelişim fark edilir düzeye geldi. Zaten göreve geldikden sonra, 11 Aralık 1913 tarihli Büyükelçi Mallet’e gönderdiği yazıdaki düşünceleri O’nun iyi niyetini açıkça göstermektedir.111

*111; Mallet’e gönderdiği yazıdaki söylemleri için Bkz. Rooney, a.g.m., s.20; Limpus’a göre İngiltere “fena halde hasta olan bir ulusun sağlının yeniden kazanmasına” yardım etmek zorundaydı. İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin çöküşünden hiçbir yarar elde edemeyeceklerin savundu. Limpus görevi süresince karşılaştığı zorluklardan bahsederken “doğu zihniyetinin yoğun şekilde muhafazakar olduğunu” ve spesifik değişimleri kabule istekli olmadığını belirtmekte; Türk memurların düşük ücret nedeniyle düşmanlaştırıldıklarını ve dolasıyla düşük moralle verimsiz hale geldiklerini ifade etmekteydi. (ÖZEL_KOCATÜRK, s.248).

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

emekliassubaylar.org mecrâsındaki “Büyütec” isimli köşesinde,

03 Ağustos 2011 Çarşamba neşretdiği makâlesinde kıymetli meslekdaşım Sayın Aydın KULAK;

  • Bahriye gedikli zâbit sınıfının” “kıdemli astsubaylığın” bir “uzantısı” olmadığını,
  • Aksine, “Bahriye gedikli zâbit sınıfının” “ayrı bir sınıf” olduğunu yazmış.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Fakat

Bu makâlemizde bizim ortaya koyduğumuz kânunlara bakdığımızda;

  • Sayın Aydın KULAK’ın bu tesbitinin doğru olmadığını,

  Ve dahi

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfının, döneminin tâbiri ile “bahriye küçük zâbit” sınıfının “devamı” ve “bir üst terfi aşaması” olduğunu görüyoruz.

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Bahriye Gemici, Makinacı ve Muzıka Mektebleri Nizâmnâmelerini 2013 senesinde Deniz Kuvvetlerinden dilekce ile talep etdim. İsdediğim nizâmnâmeleri vermemek için kırk dereden su getirdiler.

Üst üsde üç dilekce gönderince kaçacak delikleri kalmadı.

Sonra dediler ki şu hesâba parasını yatır, nizâmnâmeleri gönderelim.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

İsdedikleri parayı, hesâplarına havâle etdim. Yaklaşık bir hafta sonra büyük zarf geldi Deniz Kuvvetleri Komutanlığından. Heyecân ile zarfı açdım, bir de göreyim! Talep etdiğim nizâmnâmelerin hepsinin de Eski Türkce sûretlerini göndermişler.

Emekli asubay bir mensubu olduğum Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, benim eski Türkce bilmediğimi benden iyi biliyor.

Fakat bu hakikâti bildiği hâlde bana eski Türkce harflerle yazılmış belgeler gönderiyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı bu hareketin anlamı, kendi asubay mensubuna alenen küfür etmekdir.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bana vermediği bu nizâmnâmeleri,

Hiç tanımadığım hocalardan isdedim. Verdiler… Hem de büyük bir memnuniyet ile.

Ve bu hocalarımız şunu itirâf etdiler;

Bu nizâmnâmeleri bugün okumak isdeyen bir astsubay olduğunu görmek bizi hem çok şaşırtdı hem de çok mutlu etdi...

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

"Deniz astsubaylığı" hakkındaki aşağıda gördüğünüz nizâmnâmeleri

Gönderdiğim bir dilekce ile 2017 senesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim.

KONU: Donanma Gedikli Zâbit Nizamnâmeleri Hakkında.

İLGİ: (a) Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığının 10 Nisan 2017 târih, GENSEK: 97499644-5010-825895-17/Bilgi Edinme sayı ve “Şükrü IRBIK’ın Bilgi Edinme Başvurusu” konulu cevâbi evrağı.

(b) 16 Şubat 2017 târih ve 170023122 sayılı BİMER dilekcem.

(c) 125’inci Yılında Deniz Astsubaylığı (1890’dan 2015’e), Deniz Basımevi Müdürlüğü Pendik/İstanbul, Ekim 2015 (ISBN 978-975-409-729-0).

(ç) 31 Aralık 1889 târihli Donanmay-ı Humâyûn-ı Cenâb-ı Mülükâneye Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

(d) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(e) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

1. İlgi (a)’da mezkûr nizamnâme, Kara Asubaylığının ilk ve temel kânunudur. Söze konu işbu nizamnâmenin Eski ve Yeni Türkce harfler ile yazılmış birer kağıt sûretini, İlgi (b) talebime istinâden Kara Kuvvetleri Komutanlığından İlgi (c) ile bilâ bedel temin etdim. İşbu İlgi (c) evrağın kapak sayfası, bu dilekcemin EK-A’sındadır.

 2. Emekli bir asubay olarak, ordumuza asubay yetiştiren mekteblerin târihcelerini tetkik ediyorum. Yapdığım çalışma neticesinde;

  a. Deniz Asubaylığı hakkında bugüne kadar neşredilen kitaplarda, aşağıda mezkûr nizamnâmelerden hiç bahsedilmediğini,

    b. Bunun tabii neticesi olarak da Deniz Asubaylığı hakkında neşredilen târihce kitaplarında, bugün dahi hâlâ eksik ve hatâlı bilgiler olduğunu müşâhede etdim. Tesbit etdiğim bu eksik ve hatâların bâzılarını da bugüne kadar çeşitli vesileler ile gönderdiğim dilekcelerim ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın dikkatine arz etdim.

3. 1982-2085 sicil numaralı ben Şükrü IRBIK, emekli bir asubay mensûbu olmakla iftihâr etdiğim Deniz Asubaylığının târihcesinde tesbit etdiğim eksik ve hatâları izâle etmek isdiyorum. Ancak ne var ki aşağıda isimleri yazılı nizamnâmelerin Türkce harfli sûretlerini temin edemedim. Bu cümlemin devâmı olmak üzere;

    a. Deniz Asubaylığı târihcesi hakkında bugün hâlâ mevcut olan eksik bilgileri ikmâl ve dahi hatâlı bilgileri de izâle etmek,

   b. Kamuoyu doğru bilgilendirilmek,

 Ve daha da mühimi

   c. Kamu düzeninin doğru bilgiler ile işletilmesini temin etmek gâyesi ile

Aşağıda mezkûr nizamnâmelerin “Yeni Türkce harfler ile yazılmış sûretlerine” ihtiyacım vardır;

  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 2015 senesinde neşretdiği İlgi (c) târihce kitabının 31’inci sayfasında mezkûr ve İlgi (ç)’de merkûm 31 Aralık 1889 târihli “Donanmay-ı Humâyûn-ı Cenâb-ı Mülükâneye Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme,

  • 23 Haziran 1909 (4 Cumâdelâhira 1327) târihli “Bahriye-i Şâhâne Zabitânının Elbise-i Resmiyesi Hakkında Nizamnâme.” Düstur, 2.Tertip, Cilt-I, sayfa-309. Bu nizamnâmeden ayrıca, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir “Türk Denizci Kıyâfet ve Unvânları” başlıklı târihcede de bahsedilmektedir.

  •  03 Mayıs 1911 (4 Cumâdelûlâ 1329) târihli “Erkân ve Ümerâ ve Zabitân-ı Bahriyenin Hâiz Oldukları Ünvanların Tebdili Hakkında Nizamnâme”. Düstur , 2. Tertip, Cilt-3, sayfa 359. 

  • 15 Temmuz 1913 (R. 02 Temmuz 1329, H. 10 Şa’ban 1331) tarihli “Süfün-i Hümâyûnda Gedikli Sınıfının Sûret-i Teşkîliyle Usul-i Terfi ve Terakkileri Hakkında Kânun-i Muvakkat.” Düstur, 2.Tertip, C. 5, s. 576-577).

  •  1205’te Donanmamızisimli makâle/Safvet–İstanbul; Târih-î Osmânî Encümeni, 1329 (1913). Türk Târih Encümeni Mecmuası (TTEM), (Târih-î Osmânî Encümeni Mecmuası) (TOEM), cilt: IV, sayı: 22, s. : 1370-1377.

  • 20 Nisan 1914 (H. 24 Cemaziyelevvel 1332 , R. 07 Nisan 1330) târihli “Bahriye Efrad ve Küçük Zâbitânıyla Gedikli Zâbitânı Kanun-ı Muvakkatı”, Düstur, 2.Tertip, C. 6: sayfa-541-550).

  •  14 Aralık 1916 târihli “Muzıkacı Çırak Mektebi Nizamnâmesi”, (https://m.dzkk.tsk.tr/data/icerik/361/BahriyeninIlkleri.pdf) bağlantısında münteşir Türk Bahriyesinin İlkleri, sayfa 19. Hazırlayan: Dz.Kur.Bnb. Hasan İLHAN, Dz.Kur.Bnb. F. Emre ÜLGER, Deniz Basımevi Müdürlüğü, Sertifika Nu.: 29173, Birinci Baskı, Ekim 2014-İstanbul).

  •  03 Şubat 1916 (H 28 R.Evvel 1334, R. 21 K.SANİ 1331) târihli “Gemici Çırakları Nizamnâmesi”, (Düstur, 2.Tertip, Cilt-8, s.361).

  •  17 Şubat 1916 (13 Rebîülâhir 1334) târihli “Bahriye-i Şâhâne Zabitânının Elbise-i Resmiyesine Mütedair 4 Cumâdelâhira 1327 Târihli Nizamnâmeye Müzeyyel Mevâdd-ı Nizamiye. (Düstur, 2.Tertip, C. 8, s. 394-395),

 4. İşbu dilekcemin yukarıda mezkûr üçüncü maddesinde bahsetdiğim 10 adet nizamnâmenin “Yeni Türkce Harfli” birer nüsha kağıt sûretini İlgi (d ve e) mevzuât muvâcehesinde tarafıma göndermesini Millî Savunma Bakanlığımızdan saygılarımla arz eylerim. 16.09.2017. 1701348663.

                                                                                                                               Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, bu dilekceme cevap vermeye tenezzül etmedi.

Pes etmedim tabi ki. Konuyu Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na götürdüm.

Bu kurula verdiği savunmada Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, talep etdiğim belgelerin ellerinde olmadığını beyan etdi...

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi’nin kuruluşu  konusunda

Uyduruk ve ahlâksızca elvan türlü yalan dolan dolu târihceler tertip eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızda,

Yukarıda gördüğünüz dilekcem ile talep etdiğim Donanma “gedikli” ve “gedikli zâbit” nizâmnâmelerin Türkce tercümesi, 2017 senesi itibârı ile hâlâ mevcut değil imiş! Biz de inandık tabi!...

Bu nizâmnâmelerden bâzılarını da

Emekli maaşımdan verdiğim bir avuç para ile tercüme etdirmeye mecbur bırakdı, Deniz Kuvvetlerimiz ben Şükrü IRBIK'ı...

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Gedikli zâbit” tâbirini neşretdiği sözlüklere dâhil etmeyen Türk Dil Kurumuna gönderdiğim dilekcemin sûretini yorumsuz olarak ekledim buraya.

1949 senesinde TBMM’nin kabul etdiği

Ve dahi

5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununda mevcut olan  “gedikli zâbit” ve “gedikli subay” tâbirâtını

 Türk Dil Kurumu, neşretdiği Türkce sözlüğe niye ilave etmez acap?

Kim ne diyor ise öyle olsun!

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

Neşretdiği târihcede uydurma sözler eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gönderdiğim dilekcemin sûretini de yorumsuz olarak ekledim buraya.

KONU: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Târihcesinde Merkûm “Gedikli Sınıfı” Hakkında.

İLGİ: (a) Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa: 571-584).

(b) (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

(c) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(ç) 2004/7189 sayı ve 19 Nisan 2004 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânununun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 1. İlgi (a)’da mezkûr 01 Nisan 1890 târihli kânun; Donanmamızda Gedikli sınıfını teşkil eden nizâmnâmedir. Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571-584’de yer alan işbu nizâmnâmenin tam ismi, EK-A’da görüldüğü üzere, Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme’dir.

 2. İlgi (b)’de mezkûr bağlantısında, Deniz Kuvvetleri Komutanlık târihcesi neşredilmektedir. Söze konu bu târihcenin 13.09.2017 târihli (bugün) ekran görüntüsünü bu dilekceme EK-B olarak ekledim. Osmanlı Donanmasında “Gedikli” sınıfının teşkiline dâir “kaynaksız” olarak bilgi veren söze konu bu târihcenin, “Gedikli Zabit” alt başlığında yer alan metinin ilk cümlesinde; Osmanlı Bahriyesinde 05 Nisan 1890 târihinde teşkil edilen asker sınıfının isminin “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” olduğu yazılıdır.

 3. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın İlgi (b)’de münteşir târihcesinde bahsetdiği ve EK-B’de resimi görülen metinde söz etdiği “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” kavramı hakkında benim suâllerim şöyledir

4. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız; birbirinden tamâmen farklı iki ayrı asker sınıfı olan “Gedikli Zâbit” ile “Gedikli Küçük Zâbit” kavramları arasındaki hukûkî ve askerî ıstılâh ve kavram farkını herhâlde biliyordur. İlgi (a)’da mezkûr nizâmnâmesinde, 01 Nisan 1890 târihinde teşkil edilen asker sınıfının isminin “Gedikli” olduğu sarahâten yazıldığı hâlde;

İlgi (b)’de münteşir târihcesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, söze konu işbu asker sınıfının ismini hangi gerekce ile “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” şeklinde hatâlı ve yanlış yazabilmişdir?

 a. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın savsaklamak kabilinden hatâlı ve yanlış yazdığı söze konu işbu “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” kavramını, İlgi (a) nizâmnâmesinde tasrih edildiği üzere “Deniz Gedikli Zâbit” şeklinde tashih etmeyi düşünür mü?

b. İşbu dilekcemin yukarıda mersûm üçüncü maddesinde tevcih etdiğim iki suâlimi

c. Kamu düzeninin kânunlar, tam ve doğru kavramlar tahtında idâme ettirilmesi,

   Ve dahi

 ç. Kamunun doğru bilgilendirilmesi nânıma,

İlgi (c ve ç) mevzuât muvâcehesinde Millî Savunma Bakanlığımızın cevâplamasını saygılarımla arz eylerim.13.09.2017. 1701330757.

 

                                                                                                                                   Şükrü IRBIK

 

EKLER          :

EK-A: Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571).

EK-B: (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

 

 

-2-

EK-A

EK-A: Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. Târihi Neşri:  Rûmî : 20 Mart 1306 (Milâdî: 01 Nisan 1890  / Hicrî: 10 Şa’ban 1307, Salı) (Düstur Tertip-I, Cilt.6, Sayfa 571).

Kaynak: http://muhammetaliuslu-com.tr.gg/TERTIP-1-Cilt-6.htm

İndirme Târihi: 13.09.2017.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

EK-B

EK-B: (https://m.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1) bağlantısında münteşir Deniz Kuvvetleri Komutanlık Târihcesi.

İndirme Târihi: 13.09.2017.

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

 *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bugün girin ve bakın!

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının aşağıda gördüğünüz şu sayfasında bugün de hâlâ

Bahriye gedikli subay” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğunu iddia ediyor!..

Kaynak: (https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=126&tarmir=1)

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Kuvvetlerinin bugün hâlâ medet umduğu bu bir kelimelik inat,

Bahriye gedikli zâbitine 1927 senesinden beri Başvekil İsmet (İNÖNÜ) ile Millî Müdafaa Vekili Recep (PEKER)

Ve dahi

Bu zevâtdan sonra bu makâmlara oturan gerzek subayların,

Astsubay” dedikleri köle askerlere karşı takındıkları inkârcı ve kahredici tutumlarının bâriz birer tezâhürüdür.

 

 *  *  *  *  * 

 

Kıymetli vatandaşlarım ve muhterem asubay meslekdaşlarım;

İşde, gördünüz, "gedikli zâbitlik" üzerinde yapılan elvan türlü ameliyâtı…

Beyaz subaylarımız, gedikli zâbitândan ne vazgeçebilmiş ne de hazmedebilimiş!..

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   *  *  *  *  * 

 

Eski Tüfek’den Açıklama; (03 Şubat 2023, Cuma);

 

Geçen sene, 21 Şubat 2022 târihinde mahalle karakolundan bir polis aradı beni. Hakkımda suç ihbarı yapıldığını söyledi ve ifâde vermek için karakola dâvet etdi.

Ben de dâvete icâbet etdim; karakola gidip şüpheli sıfatı ile ifâdemi verdim.

 

   1. Konu;

emekliassubaylar.org sitesinde yayınladığım makâleler. Bunlardan birisi de yukarıda gördüğünüz  Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemiz.

 

   2. Suç İhbarları;

  • 28 Aralık 2021 târihli evrağında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, hakkımda ACK Madde-95/4’den suç ihbâr etmiş,
  • 04 Ocak 2022 târihli evrağında Millî Savunma Bakanlığı hakkımda TCK Madde-301/2’den suç duyurmuş.
  • Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da hakkımda TCK Madde-301/2’den iddianâme hazırlamış.

 

   3. İddia;

  • 1632 Sayılı Askerî Cezâ Kânunu Madde-95/4; Astlık - üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve harekette bulunmak.
  • 5237 Sayılı Türk Cezâ Kânunu Madde-301/2; Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak.

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı; soruşturmaya konu etdikleri makâlelerimizin isimlerini savcılığa gönderdikleri suç duyurusuna yazmamışlar. Makâlelerin ekran görüntülerini kesip kesip ihbar evrağına yapışdırmışlar. Gözlerini öylesine koyu bir intikam hırsı kör etmiş ki; makâlelerimizi ihbar eden gerzek subaylar dahi ihbar etdikleri makâlelerin isimlerini bilmiyor! Gördüm ki; 4-5 sene evvel yayınladığım makâlelerimizi bile dâva etmişler. Karakolda polisin bana gösderdiği evraklardaki ekran görüntülerinin hangi makâlelerimize ait olduğunu ben, tam olarak bilemedim. Fakat bu ekran görüntülerinden Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemizi teşhis edebildim.

Karakolda bana gösderdiği evrakların birer sûretini polisden talep etdim. Fakat görevli polis arkadaşlar; suç ihbârı evrakları ve savcılık iddianâmesinin sûretini şüpheliye vermelerinin mümkün olmadığını nâzik bir ifâde ile söylediler.

Millî Savunma Bakanlığına gönderdiği 28 Aralık 2021 târihli evrakda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

Suç duyurusuna ilâve olarak, yapdığı suç duyurusunda isimlerini dahi yazmadığı makâlelerimize yayın yasağı verilmesini de talep etmiş. Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki kimi şerefsiz subayların, isimlerini dahi bilmediği makâlemize yayın yasağı verilmesini talep edecek kadar gözlerini nefret bürümüş!..

Seneler evvel yayınladığım makâleler hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Millî Savunma Bakanlığında görevli olan ve ismi malûm subayların yapdığı bu suç duyurusunda iyi niyet ve hakkını aramak gâyesi yok! Askerî târihimizi yazar iken bugüne kadar ağızlarından sıçdıkları yalanlar ortaya çıkdıkca kuduran ve bu suç ihbarlarını yapanları ve niyetlerini ben Şükrü IRBIK elbetde biliyorum.

 

Soruşturma Nu.:2022/6165 ve Karar Nu.:2022/54712 ile yapdığı 08 Nisan 2022 târihli soruşturma neticesinde;

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı konu suç duyurusu hakkında,

Sûretini aşağıda gördüğünüz üzere “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. 

 

    Ezcümle;

  • Eski Tüfek, Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâleyi yazdı,
  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hakkımda ACK Madde-95/4’den suç ihbâr etdi,      
  • Millî Savunma Bakanlığı TCK Madde-301/2’den suç ihbârı yapdı,
  • Savcılık da Şükrü IRBIK'ı cezâlandırmak için soruşturma izini isdedi,
  • Adâlet Bakanlığı soruşturma izini vermedi… Ve bu makâlemizi ibrâ etdi.   

 

Yukarıda gördüğünüz Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemizi okuyanlara ilan ederim.

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

   

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız  

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

 

Asubay Tefrikası 6-7

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

   Ey muhtrem vatandaşlarım,

   Ey kıymetli meslekdaşlarım; İşitin bu sözlerimi!...

   Çünkü daha evvel hiçbir yerde duymadınız, görmediniz, okumadınız!

   Bugüne kadar da hiç kimse bilemedi ya da söyleyemedi bu hakikâti…

 Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   600 küsûr sene hüküm süren saltanât döneminde;

   Osmanlı devletinin avam (reaya) sınıfı, padişahlarımızın kulu, kölesi idi.

   Kendisinin “Zillullah-ı fi’l-arz” olduğuna inanan padişahımız “urun kellesini!” dedikde;

   Kelime-i şahâdet bile getiremeden o zavallı kulun kellesi hemen oracıkda urulur idi!..

   Cumhuriyet idâresi başladıktan sonra Türk Milleti;

   ATATÜRK sâyesinde padişahın kulu-kölesi olmakdan kurtuldu.

   Hâkimiyet, bilâ kayd ü şart milletin oldu!

   Millet; kendi akıbetine, kendi istikbâline sâhip çıkdı.

   Hür bir fert ve müstakil bir yurtdaş olarak

   T.C devletinin bütün haklarından eşit olarak istifâde etmeye başladı.

   Fikri hür, vicdânı hür, irfânı hür hâkim ve savcıları olan Cumhuriyet mahkemelerinde

   Kendini müdafaa etmek hakkını elde etdi.

   En düşük dereceden devlet hizmetine giren bir vatandaş,

   Anayasamızdan neşet eden “kendini geliştirme hakkını” kullandı.

   Devletin  işcisi ve memuru olarak hem görevine devâm etdiler

   Hem de aynı zamânda yüksek tahsil yapdılar.

   Örnek mi?

   Devletde memur olarak çalışmaya başlayan

   Abdüllatif ŞENER ve Bekir BOZDAĞ bunlardan sâdece ikisi.

   Devletde maaşlı imamlık yapar iken birincisi siyâset, ikinci hukuk okudu.

  •    Bekci ise şâyet okudu ve polis olabildi.
  •    Hemşire ise şâyet okudu ve doktor olabildi.
  •    İmam ise şâyet okudu ve avukat oldu. Kaymakam, vâli olabildi.
  •    Amele ise şâyet okudu ve mühendis olabildi.

   Bunları yaparken de kimseden himmet, merhamet dilenmedi.

   Çevrenizdeki konu komşuya bakarsanız buna benzer örnekleri sizler de görebilirsiniz.

   Fakat

   İnanması pek zor olsa da Cumhuriyet idâresine geçiş,

   “Astsubay” denilen askerler üzerinde tam aksi yönde tesirler yapdı.

   Osmanlı Ordusundaki haklarını “astsubaylar”,

   Cumhuriyet döneminde bir bir kaybetmeye başladılar.

   İşde,

   Şimdi okuyacağınız Asubay Tefrikası’nın 6'ncı bölüm 7’nci kısımını teşkil eden bu makâlemizde inşallah

   “Astsubay” denilen askerlerin ATATÜRK sonrası Cumhuriyetinde gasp edilen bir hakkından söz edeceğiz…

 

*  *  *  *  *

 

Asubay Tefrikası 2

   2016 senesine kadar

   Ordumuzu sevk ve idâre eden Genelkurmay Başkanlığımızın

   Bugün “astsubay” dediği askerleri;

   Deniz Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını burada belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 

 

Asubay Tefrikası 6 3

   Hava Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını

   Burada belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 


Asubay Tefrikası 6 4

   Kara Kuvvetlerimizde nasıl kandırdığını da

   Burada gene belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  * 

   Subaylığa nakil edilmek şartı” ile

   1951 senesinde Başbakan Adnan MENDERES’in

   5802 sayılı kânun ile teşkil etdiği “astsubay” dedikleri askerlerin

   “Sicilen subaylığa terfi” edilmesi konusunda Genelkurmay Başkanlarımızın; 

Asubay Tefrikası 6 5 

 

  • Hem Başbakan Adnan MENDERES’i,
  • Hem TBMM’yi,
  •  Hem de “astsubay” dedikleri askerleri nasıl kandırdığını belgeleri ile isbat etdik!

 

*  *  *  

   27 Mayıs’ın karanlık suratlı darbeci subaylarınınAsubay Tefrikası 6 6

   1967 senesinde tertip etdiği 926 sayılı kânun ile

   Astsubayların “tahsilen subaylığa terfi” hakkını

   TBMM’de nasıl da hâince gasp etdiğini belgeleri ile isbat etdik!

 

 

*  *  *  *  *

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

  Asubay Tefrikası’nın altıncı bölüm yedinci kısımını terkip edecek bu makâlemizde gene

  “Astsubay” ismi verilen köle askerlere atılan başka bir kazığı daha teşhir edeceğiz evvel Allah…

  

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

  

   Bu makâleyi ben 2018 Kasım ayında yazmaya başladım.

   Fakat 2019 senesinin ilk ayı olan Ocak’da tamamlayabildim.

   1076 sayılı kânun makâlemizin bu kısımının konusu.

   ATATÜRK’ün 92 sene evvel yapdığı bu kânunun 2019 senesindeki son durumunu görüyorsunuz aşağıda.

   Temiz bir kâlp ve iyi niyet ile bakdığımda; gözlerini dünyâya yeni açmış bebek mâsumiyetine bürünmüş bir kânun gördüm karşımda.

   Fakat

   Subay var ise şâyet mutlaka bir çapanoğlu vardır içinde dedim kendi kendime.

   Çünkü bugüne kadar bu kâide hiç değişmedi!..

   Bilim aklı, sağlam bir vicdân ve hür bir irâde ile tetebbu edince de gördüm ki

   Hakikâten şeytânî bir hile gizlenmiş bu kânunun içine…

   İşde; sûreti, bebek mâsumiyeti ile bize bakan bu kânunun 2019 Ocak ayındaki tâze ekran görüntüsü!

   Bu mâsum sûretin arkasında gizli olan şeytânî suratı da makâlemizin aşağıdaki bölümlerinde göreceksiniz.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1927 seneli bu kânundaki “gedikli küçük zâbit” denilen askerlerin

   2019 senesinde “astsubay” dediğimiz asker kişiler olduğunu hatırlatalım.

   Yeni adı ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânununun

   Yukarıdaki çerçeve içindeki ikinci maddesinin sarı boyalı kısımlarını okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kânunun bu hükmü, içinde yaşadığımız 2019 senesinde de aynı şekilde yürürlükde!..

   Fakat

   Uygulamaya bakdığımızda gedikli küçük zâbitlerin;

  • Yedek subay (ihtiyât zâbiti)

 Ve dahi

  • Yedek askerî memur yapılmadığını görüyoruz, biliyoruz.

   O vakit burada durmak ve şu suâli sormak geliyor aklımıza;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bu suâllerin cevaplarını bulmak için

   Kandırmacalar foliminin 1909-1910 senelerine ait makarayı oynatmamız gerekecek.

   Senelerin, şâhısların ve kânunların şâhidliğinde bir folim bekliyor bizi bugün, evvel Allah.

   Haydi, Eski Tüfek! Bu kadar tıraş, Zemheri ayında cilde zarar…

   Oynat bakalım şu folimi!...

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 Sene, 1910… Tıpkı 15 Temmuzcuların yapdığı gibi;

   31 Mart Vak’asını bahâne eden zâbitân, siyâset ve münevver gürûhu

   Osmanlı Devletini evvelâ yıkdılar!

   Sonra da Meclis-i Mebusân’ı, Meclis-i Ȃyan’ı, askerini ve devletin tekmil teşkilâtını ele geçirdiler.

   Bu darbeciler;

   Kukla olarak oynatacaklarını iyi bildikleri Sultan Mehmed Reşad’ı da padişah tahtına oturtdular.

   Saltanât başı ve başkomutanımız Sultan Mehmed Reşad idi.

   31 Mart darbecibaşı Müşir Mahmut Şevket Paşa;

   Meclisleri ilga edip kapılarına kilit vurmuş

   Ve dahi

   Tertip etdiği bir nizamnâme ile Berrî (Kara) Küçük Zâbitliği (Asubaylığı) 1909 senesinde cebren ve hile ile ihdâs etmiş idi.

   Kara ordumuzda ilk kez “küçük zâbit” yetiştirmek üzere teşkil etdiği Dersaadet Küçük Zâbit Mektebi;

   İlk mezun 173 "kıdemli küçük zâbiti" "kıdemli çavuş" rütbesi ile 1911 senesinde vermiş idi.

   Bir başka ifâde ile;

   1909 senesine kadar Berrî (Kara) ordumuzda “küçük zâbit” denilen köle askerler henüz mevcut değil idi.

   Çünkü

   Osmanlı padişahları, ordumuzda böyle “ortada sandık” bir asker sınıfını asla isdemiyorlar idi.

 

*  *  *  *  *

 

   1910 senesinde Osmanlı Devletinde iki kademeli bir meclis var idi;

       1. Meclis-i Mebusân

       2. Meclis-i Ȃyan

   Bizim padişahlarımız girişdiği harblerde muvaffak olmak için saray müneccimlerinden medet umar iken

   Avrupa devletleri akıllı bilim adamları ve zâbitânı sâyesinde sanayi devrimini çokdan başlatmış

   Ve dahi

   Dünyâyı sömürmek için ölümüne bir yarışa başlamışlar idi.

   Bu yarış öyle acımasız bir hızla artarak devâm etdi ki.

   Aklı başında devlet adamları ve subaylar eşi benzeri görülmemiş bir harbin mukadder olduğunu görebildiler.

   Bizim “mektebli” zâbitân heyetimiz ise;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Evvelâ 1908 İkinci Meşrutiyet İhtilâli,
  • Akabinde 1909 31 Mart Vak’ası,
  • Ahiren de 1913 Bab-ı Ȃli baskınından sonra “hasta adam” Osmanlı Devletini yıkdılar.

   Osmanlı Ordusunda tam anlamı ile bir cadı avı başladı.

   Zâten 31 Mart Vak’asından hemen sonra orduda müthiş bir tasfiye başlamış idi.

   Darbeciler, kendilerine karşı duran “mektebli” ve “kalın kafalı” dediği “alaylı” zâbitân heyetinin handiyse nıfsını ordudan tard etdiler.

   Geri kalan yarısının da rütbelerini tenzil etdiler.

   Tükenmiş Osmanlı Devletinin ölüsünü ele geçiren darbeci Mahmut Şevket Paşa ve dışarıdan beslemeli-feslemeli siyâsetciler,

   Başlamak üzere olan büyük harbe orduyu hazırlamak için peşpeşe kânunlar tertip etdiler.

   Ve bu kânunlar ile ordumuzda daha evvel mevcut olmayan iki yeni asker sınıfı teşkil etdiler;

    1. Küçük zâbitlik

    2. İhtiyât zâbitliği

   İşde bugün biz burada ihtiyât zâbitliği kânununa kalem batıracağız inşallah.

 

*  *  *  *  *

 

   Sözde 31 Mart Vak’asının efsane(!) komutanı Müşir Mahmut Şevket (KETHÜDAZȂDE) Paşa,

   Bu isyanı basdırmada gösderdiği kahramanlıkdan(!) dolayı hemen Harbiye Nâzırlığına terfi etdi.

 

 

   Orduyu Osmaniyi zapdu rapt altına alan Harbiye Nâzırı Müşir Mahmut Şevket Paşa;

   “Küçük zâbit” ismini verdiği asker sınıfını Berrî (Kara) Ordumuzda ilk defâ olmak üzere 1909 senesinde teşkil etdi.

   09 Ekim 1909 târihli Dersaadet Küçük Zâbit Mektebi Nizamnâmesi Madde- 47’de şu hüküm var idi;

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1909 senesinde küçük zâbitliği” icâd etmesinden aylar sonra Mahmut Şevket Paşa bu kez de

   1910 senesinde Avrupa’dan aşırma yeni bir “zâbit” sınıfı teşkil etdi.

   İhtiyât zâbitliği ismini verdiği bu yeni zâbit sınıfının meclislerde kabul edilen sekizinci maddesi şöyle diyor idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1910 seneli İhtiyât Zâbitânı Kânununun,

   Yukarıdaki çerçeve içinde gördüğünüz sekizinci maddesini okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   İhtiyât Zâbitânı Kânununun yukarıdaki çerçeve içindeki dokuzuncu maddesini okuduğumuzda şunu öğreniyoruz;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Aşağıda gördüğünüz sarı çerçeve içindeki kânun maddesinde gizli olan çok önemli iki husus var;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Birinci husus şudur;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   İkinci husus da şudur;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bu bilgiyi ilk defâ burada sizler duydunuz.

   Bir de bugün kimler ve nasıl yedek subay (ihtiyât zâbiti) oluyor, ona bakın hele!

   Bırak gâzi olanı, hele şehid olanı!..

   1927 senesinden beri askerliğini “er” olarak yapmış bir tek Genelkurmay Başkanı mahdumu var mıdır acap?

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Osmanlı Berrî (Kara) Ordusunun “küçük zâbit” ismi verilen askerleri 10 sene başarılı hizmetlerinden sonra

   1910 seneli İhtiyât Zâbitânı Kânununa göre ihtiyât mülâzim sâni (asteğmen) oluyorlar idi.

   Bu uygulama, Osmanlı Devletinin teslim olduğu 1918 senesine kadar devâm etdi.

   Evvelâ teslim olan sonra da yıkılan Osmanı Devleti’nin mirâsı üzerine Cumhuriyeti kurduk ve ilân etdik.

   600 küsûr seneden beri padişahın kölesi olan reaya, Cumhuriyet ile birlikde fikri hür, vicdânı hür ve irfanı hür birer yurtdaş oldu.

   ATATÜRK gibi nâmuslu, âdil, basiretli, haksever ve halksever bir devlet adamının kılavuzluğunda medeniyete yürüyen millet;

   Eğitim, sağlık ve adâlet gibi temel vatandaşlık haklarından eşit olarak faydalanmaya başladı.

   İnsan haklarındaki bu tekâmül ve inkişâfdan T.C Ordusunun askerleri de nasiblerini aldılar.

   1927 senesinde TBMM,

   1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnunu meriyyete koydu.

   Aşağıda, bu kânunun birinci ve dördüncü maddelerini görüyorsunuz.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1076 sayılı kânunun yukarıda gördüğünüz birinci maddesini izah etmeye zannederim ki hâcet yok!

   Dördüncü maddesinin özeti de şöyle oluyor;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Her şey yerli yerinde… Kânunun muhtevasına bakdığımızda;

   1910 seneli kânuna göre gedikli küçük zâbitlerin  ihtiyât zâbitliğine  terfi etmesinin daha kolay hâle getirildiğini görüyoruz.

   Bu kânundan neşet eden hakkını kullanan gedikli küçük zâbitlerin, ihtiyât mülâzımlığına terfi edildiğine dâir belgeleri

   Makâlemizin ilerleyen bölümlerinde fâş eyleyeceğiz.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 Kurucu Reisicumhurumuz ATATÜRK,

   1927 senesinde başka bir kânun daha meriyyete koydu.

   Mükellef askerlik hizmetini tanzim eden bu kânunun ismi

   Askerlik Mükellefiyeti Kânunu idi.

   Bu kânunun birinci maddesi şöyle diyor idi;Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   5802 sayılı Astsubay Kânununa göre;

   1951 senesinden beri “astsubay” dediğimiz asker sınıfı, işde tam da bu târife uymakdadır.

   Netice itibârı ile;

   Bugün “astsubay” dediğimiz asker kişiler aslında 1927 senesinden beri efrâd (erât)’dır.

   Yukarıda sizlerin de gördüğü üzere;

   Bu kânun, her erkek vatandaşın istisnasız olarak askerlik yapmasını emrediyor idi.

   Yeri gelmiş iken bir hakkı sâhibine teslim edelim.

   ATATÜRK’ün yapdığı bu kânunu ilk delen kişiler;

  • 1980 senesinin Cumhurbaşkanı emekli subay darbeci zottirik Kenan EVREN

        Ve dahi

  • Başbakan darbeci paragöz Turgut ÖZAL’dır.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   ATATÜRK’ün hazırladığı bu kânunun en önemli tarafı da şudur;

   1927 senesi itibârı ile T.C Ordusunda iki sınıf asker var idi.

   Bu kânuna göre “mükellef” askeri saymaz isek şâyet ordumuzda sâdece  muvazzaf zâbit  (subay) var idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

   Askerlik Mükellefiyeti Kânununun Türk askerlik mesleğine getirdiği yeniliklerden birisi de

   Bu kânunun onbirinci maddesinde söz edilen “gönüllü askerlik” idi.

   Buradaki “gönüllü askerlik”, ABD ordusunun bugün uyguladığı “gönüllü” (enlisted) askerliğin ta kendisi idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   ATATÜRK dönemi Türk Ordusunda askerlere verilen haklar sürekli olarak inkişâf etdi.

   Cumhuriyetin kurucu irâdesi;

   Askerlik mesleğini câzip hâle getirmek için askerlere peşpeşe yeni haklar ve terfi fırsatları verdi.

   1927 senesinde gedikli küçük zâbitâna, ihtiyât zâbitânı olma hakkını vermişler idi.

   1932 senesinde bu kez de

   Bir kısım gedikli küçük zâbitâna askerî memurluğa nakil hakkı verildi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1931 sayılı bu kânun ile;

   Sıhhıye,

   Nalbant,

   Müzika,

   Tüfekci

   Ve emsâli meslek mensubu gedikli küçük zâbitler, yedinci sınıf ihtiyât askerî memurluğuna nakil edildi.

   (T)B.M.M Yüksek Reisliğine takdim etdiği kânunun esbâb-ı mucibesinde Başvekil İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

   1910 seneli İhtiyât Zâbitân Kânûnu

   Ve dahi

   1927 sene ve 1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnundan neşet haklarını kullanan gedikli küçük zâbitler, ihtiyât zâbitliğine (yedek subay) terfi etdiler.

   İşde;

   Bu gedikli küçük zâbitândan piyade gedikli başçavuş Hüseyin oğlu M. Kemal’in

   İhtiyât asteğmenliğine terfi etdiğine dair Reisicumhur M. Kemal ATATÜRK’ün 1937 senesinde imzâladığı kararnâme.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 1932 senesine vâsıl olduğumuz günlerde; ATATÜRK sonrası Cumhuriyetini idâre eden eşhâs şunlar idi;

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   ATATÜRK vefat etdikden bir ay sonra TBMM, aşağıda gördüğünüz kânunu kabul etdi.

   Bu kânun;

  • 1927 senesinde kabul edilen 1076 sayılı kânun ile

  Ve dahi

  • 1932 senesinde kabul edilen 1931 sayılı kânun ile

   Gedikli küçük zâbitlere verilen ihtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını bir kerte daha ileriye götürdü.

   Önceki kânunlara göre “asteğmen” rütbesine nakil edilen gedikli küçük zâbitler;

   Bu kânunun meriyyete konulması ile bir rütbe yukarıdan olmak üzere artık “yedek teğmen” rütbesine nakil edilecekler idi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Bu kânundaki “gedikli erbaş” tâbiri dikkatinizi çekmişdir.

   Gedikli küçük zâbitlikden bahseder iken “gedikli erbaş” nereden çıkdı diye haklı bir suâl sorabilirsiniz.

   Bunun sebebini öğrenmek için Çünkü Asubay isimli makâlemizi okumanızı tavsiye ederim. Bu, birinci husus...

   İkinci hususa gelince;

   Bu kânunun kabul edilmesinin asıl maksadı;

   Ordumuzun “mükellef asker” sınıfına dâhil olan “gedikli küçük zâbit” tâbirini “gedikli erbaş” olarak değişdirmek idi.

   Bunun ise uluslararası andlaşmalardan kaynaklanan haklı bir gerekcesi var idi.

   Çünkü

   Napolyon’un 1798 senesinde mükellef (mecburî) askerliği ihdâs etmesinden buyana

   Askerlik “mükellef vemuvazzaf” olmak üzere iki sınıf hâlinde teşekkül etmeye başlamış idi.

   Devletimizin taraf olduğu milletlerarası andlaşmara göre de askerlik iki sınıf olarak tekâmül etmiş idi.

   Bu andlaşmalardan birisi de 1929 Cenevre Sözleşmesi idi.

   Bu sözleşmeye göre harp esirlerine yapılacak muamele konusunda askerler iki sınıf hâlinde tasnif ediliyor idi.

   Bu asker sınıfları şunlar idi;
images/stories/sukru-irbik/asubay-tefrikasi-6-7/36.jpg

   1949 senesinde teşkil edilen

   Ve dahi

   Türkiye’nin 1952 senesinde taraf olduğu NATO’ya göre de askerler yukarıda görülen iki sınıf hâlinde tasnif ve tefrik edilir.

   Bugün bizim ordumuzdaki “muvazzaf astsubay” ismi verilen

   Ve dahi

   Bu andlaşmalara göre aslında “mükellef asker” sınıfına dâhil olan uyduruk asker sınıfının kânunsuz oluşu,

   Hem de Anayasa’ya göre kânunsuz oluşunun temel kaynağı da işde, gene bu milletlerarası andlaşmalardır.

   Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için;

   Sözün Doğrusu

   Ve dahi

   Beterin Beteri isimli makâlelerimizi okuyunuz.

   3543 sayılı bu kânun için Başvekil Celal BAYAR’ın

   (T)BMM Yüksek Reisliğine takdim etdiği mucip sebep ise şöyle idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   1910 seneli İhtiyât Zâbitân Kânûnu

   Ve dahi

   1927 sene ve 1076 sayılı İhtiyât Zâbitleri ve İhtiyât Askerî Memurları Kânûnundan neşet haklarını kullanan gedikli küçük zâbitler,

   İhtiyât zâbitliğine (yedek subay) terfi etdiler.

   İşde;

   Bu gedikli küçük zâbitândan piyâde gedikli başçavuş Eyüğ oğlu Ahmet AKINERİ’nin

   Yedek piyâde teğmenliğine terfi etdiğine dâir Reisicumhur İsmet İNÖNÜ’nün 1944 senesinde imzâladığı kararnâme.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   1950 senesi Mart ayına vâsıl olduğumuz günlerde devletin başında aşağıdaki devlet adamları oturuyor idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

   Bingöl milletvekili Feridun Fikri DÜŞÜNSEL, 18 Şubat 1950 Cumartesi günü TBMM’ye bir kânun teklif verdi.

   “Gedikli” olarak söz etdiği askerler hakkında verdiği kânun teklifinin gerekcesi de şöyle idi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Fikri DÜŞÜNSEL’in yuvarladığı bu kânun teklifine,

   Dönemin Başbakanı Şemsi GÜNALTAY yolda bulmuş gibi sevindi. Hemen bir dilekce yazdı. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

Gedikli Erbaş Kanun Tasarısı (1/732)

 T.C.

Başbakanlık

Muamelât Genci Müdürlüğü

Tetkik Müdürlüğü

Sayı: 71 -1591    

                                                                                                                                   1.3.1950

Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına

   Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve

   Bakanlar Kurulunca 28.11.1950 tarihinde Yüksek Meclise sunulması kararlaştırılan

   Gedikli Erbaş Kanunu tasarısı ile gerekçesinin ilişik olarak sunulduğunu saygılarımla arzederim.

   Başbakan

   Şemsettin Günaltay

 

 

*  *  *  *  *

 

   Ve Başbakan GÜNALTAY, bu bu dilekcesini aşağıda gördüğünüz “gerekce” ile BMM’ye arz etdi.

 

 

Gedikli Erbaş Kanunu tasarısının gerekçesi

   1. Ordunun gedikli erbaş eksiği pek çok olup gedikli erbaş kaynaklarının bugünkü verimi ile bu ihtiyacın kısa zamanda tamamlanmasına imkân olmadığı, gedikli erbaşlığa istekli sayısının çok az bulunduğu görülmüş ve bunun sebepleri araştırıldığında;

Ortaokul öğrenimini bitiren ve daha yüksek öğrenime katılmak imkânı, fırsat ve gücünü bulamıyan gençlerin, daha çok Devlet memurluğunu tercih eyledikleri veya istikballerini, daha iyi bir şekilde sağlıyacak istikametlerde aradıkları anlaşılmıştır.

Çünkü, ortaokul mezunu Devlet memurları üç yılda bir terfi eylemekte, polislerin ve ortaokul öğrenimi üzerine bir meslek tahsili yapanların aylıkları 20 liradan başlamakta, baremin I. derecesine kadar yükselebilmekte, Devlet memurları 65 yaşına kadar memuriyete devam hakkına malik bulunmakta, gedikli erbaşların tâbi bulunduğu yaş haddi, evlenme ve başka türlü kayıt ve şartlara bağlı ve mahrumiyetlere mâruz bulunmamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının köy ve sanat enstitülerinin sağladığı istikbal de gedikli erbaşlara nazaran daha elverişli bulunmaktadır.

Bu sebeplerle; gedikli erbaşları meslekî ve hukuki yönlere yükseltmek ve kendilerini terfih eyliyerek gedikli erbaşlığa teşviki sağlamak için; gedikli erbaşlara, en az orta okul mezunu bir Devlet memur statüsü vererek aynı derecede öğrenim görmüş ve Devletin türlü hizmetlerinde çalışan memurlara eşit haklara sahip kılmak gerekli görülmüş (demek ki bu târihe kadar eşit haklar verilmiyor idi.Eski Tüfek) ve bu kanun tasarısı bu esasa göre hazırlanmıştır.

   2. Bu tasarının hazırlanmasında:

    a) Gedikli erbaşlara ait bütün mevzuatın bir kanun içinde toplanması

    b) Muhtelif sınıf gedikli erbaş okulları sürelerinin birleştirilmesi ve ortaokul öğrenimi üzerine bir yıllık staj ve iki yıllık bir meslek tahsili verilerek aylıklarının 20 liradan başlanması ve böylece muhtelif sınıf ve meslek gedikli erbaşları arasında eşitlik sağlanması,

    c) Gedikli erbaş aylıklarının birer derece yükseltilmesi dolayısiyle, sanat enstitülerinden çıkan gedikli erbaşların da üstçavuş olarak değil gedikli çavuş olarak çıkarılması ve eşitlik sağlanması,

    d) Gedikli erbaşların muadil tahsili Devlet memurları gibi her rütbede asgari bekleme süresinin üç yıl olması,

   e) Gedikli erbaşların temdit esası kaldırılarak, subaylar, gibi 15 yıl mecburi hizmete tâbi tutulması, 

   f) Gedikli erbaşların yükselmelerinin, sicil ve ehliyet yoliyle bakanlıklarca yapılması,

   g) Gedikli erbaşların yükselmelerinin subaylar gibi her yılın 30 Ağustos Zafer Bayramı yapılması,

   h) Gedikli erbaşların aylıklarının ordunun diğer mensupları gibi ay başlarında teşmil edilmesi, 60 lira asli maaşa kadar yükseltilmesi,

   i) Çekilme veya emekliye çıkarılma suretiyle ordudan, ayrılan gedikli erbaşların yedek gedikli erbaşlığa nakilleri,

   Gibi önemli esasları ihtiva etmek ve başkaca müteferrik kısımlara da tasarıda yer verilmek suretiyle ilişik kanun tasarısı hazırlanmıştır.

 

 

*  *  *  *  *

 

   Başbakan Şemsettin GÜNALTAY’ın bu dilekcesi aslında;

   “Gedikli” dediği köle askerlerin 1950 senesindeki perişân hâlini gösderen iyi bir itirâfnâmedir.

   Aynı zamânda burada dikkat çeken çok önemli husus da şudur. Bu tasarının gerekçesinde, “gedikli erbaş” dedikleri askerlere;

   1910 senesinde Padişah Sultan Mahmud Reşad

   Ve dahi

   1927 senesinde ise 1076 sayılı kânunun 4’üncü maddesi ile Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün verdiği,

   “İhtiyât zâbitliği ve ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkının” iptal edildiğine dâir bir tek kelime dahi yokdur.

   1076 sayılı kânunun dördüncü maddesinin iptâl edilmesi tam anlamı ile 5619 sayı ile kânuna aykırıdır.

   Netice itibârı ile;

   5619 sayılı kânunun 29’uncu maddesi ile iptal edilen “gedikli erbaşların

   “Yedek ihtiyât zâbitliği ve yedek ihtiyât askerî memurluğuna nakil hakkını” iptal eden devlet adamları ve subaylar;

   Hem Padişah Sultan Mahmud Reşad’ın irâdesine

   Hem de Kurucu Reisicumhur ATATÜRK’ün bu karârına meclis çatısı altında ihânet etdiler.

    Zâbit ile nefer arasında “ortada sandık bir asker sınıfı olarak teşkil edilen “kara küçük zâbitler”;

   Mektebden mezun oldukları 1911 senesinden, harbin sona erdiği 1920 senesine kadar geçen 10 senede

   Zâbitimizin yerine ölmesi için neferimiz ile birlikde cephenin en önünde harbe sürüldü.

   Fakat

   Harb sona erdikden sonra Genelkurmay Başkanlığımızın beyaz subayları;

   Kara küçük zâbitleri kullanılmış kağıt mendil gibi bir kenara atdılar.

   Ve 1950 senesine vâsıl olduğumuz günlerden bir günde de

   “Gediki erbaş” isimini verdikleri kara küçük zabitlerin “yedek subaylığa terfi hakkını” işde böyle gasp etdiler.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

 

   1/732 sayılı Gedikli Erbaş Kânûn tasarısının 40’ncı maddesi olarak meclise gelen

   Ve fakat

   Millî Savunma Komisyonunun 29’uncu madde olarak aynen tâdil etdiği bu madde,

   Hiçbir gerekce gösderilmeden meclisde kabul edildi.

   Hem de bu celseye katılan 242 vekilin tamâmının reyi ile…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Bu tasarıdaki 29’ncu maddede söz edilen 1076 sayılı kânunun 4’üncü maddesinin ne olduğunu

   Bu maddeye kabul reyi veren 242 vekilden acaba kaç dânesi biliyor idi?

   Çünkü

   Bu kânun tasarısı için yapılan meclis müzâkerelerinde “gedikli erbaş” olarak tesmiye edilen askerlerin

   “Yedek ihtiyât zâbit” ve “yedek askerî memur” olma haklarının iptal edildiğine dâir olmak üzere bir tek cümle bile söz edilmemiş!

 

*  *  *  *  *

 

   Bingöl milletvekili hukukcu Feridun Fikri DÜŞÜNSEL’in teklif etdiği

   Başbakan Şemsettin GÜNALTAY’ın meclise arz etdiği

   Ve dahi

   BMM’nin 1950 senesinde kabul etdiği 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kânununun 29’uncu maddesi şöyle diyor idi;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 Sene 1953…

   Birinci “demir gırat” hükümeti devr-i icraatının üçüncü senesine vâsıl olmuş idi…

   Yarısı okuma yazma dahi bilmeyen “seçmen” vatandaşımız;

   Kendilerini idâre etmesi için devleti, aşağıda gördüğünüz şu “devlet adamları”nın ellerine teslim etmiş idi.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    TBMM, 10 Temmuz 1953 Cuma günü ictimâ eyledi.

   Gündem;

   Köy enstitüsü ve sanat enstitüsü mezunu vatandaşlara “yedek subaylık” hakkı verilmesi idi. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

  Bu rezil durumu ilk fark eden kişi Muğla vekilimiz Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU idi.

   Köy enstitüsü ve sanat enstitüsü mezunu vatandaşların,

   Askerlik mükellefiyetini “yedek subay” olarak yapması için bir kânun teklifi hazırladı.

   Ve bu kânun teklifi hakkında 1953 senesi 10 Temmuz’da o mübârek Cuma günü söz aldı. 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Kore harbine iştirâk etmiş gâzi ve aynı zamânda emekli bir subay olan Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU;

   Konuşması esnâsında “yedek subaylık” konusunda meclisde şu sözlerini târihe şerh düşdü;

 

   

  1953_6137_B_106, 10.VII.1953 Cuma.

   NÂTIK POYRAZOĞLU (Muğla) — (…)

   Hemen hepiniz yedek subay olduğunuz için, memleketin bütün münevver kitlesi yedek subay olduğu için, bundan sonra da bu münevver kitle yedek subaylık vazifesini alacağı için, bugünkü statü üzerinde biraz konuşmak istiyorum.

   Müsaadenizi rica edeceğim.

   Çünkü millî ve mühim bir dâvadır. Beni dinledikten sonra siz de tahmin ediyorum, kaani olacaksınız ki

   Bugünkü yedek subay statüsü kökünden değişmesi icabeden bir statüdür.

   Medenî milletlerin, muharip milletlerin, modern ordulara sahip milletlerin ordularında bugün bizde mevcut yedek subay statüsü kalmamıştır.

 

  Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU’nun konuşmasından sonra

   Aynı konuda başka bir vekil meclisde söz aldı; Ahmet Rıfat ÖZDEŞ.

   Kırşehir vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de emekli deniz subayı idi… 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Bu vekilimiz Ahmet Rıfat ÖZDEŞ de

   “Yedek subaylık” konusunda şu hakikâtleri târihe şerh düşdü;

 

 

   1953_6137_B_106, 10.VII.1953 Cuma.

   BÜTÇE KOMİSYONU ADINA RİFAT ÖZDEŞ (Kırşehir) — Muhterem arkadaşlar (…);

   Bugün Nâtık Poyrazoğlu arkadaşımızın söylediği gibi,

   asıl ve mühim olan, orduda “yedek subaylık” mefhumunu kaldırıp muvazzaf subaylık, personel subaylık koymak lâzımdır.

   Bu esas halledilmeye muhtaçtır.

   Ben bu mevzuda Millî Savunma Vekiline şükranlarımı arzederim, kendileri bu kanunu Teşrinievvele kadar yetiştireceğini komisyonumuzda vait buyurmuşlardı.

Bugün cari bulunan Yedek Subaylık Kanunu muazzam bir adaletsizliğe meydan vermektedir. (…

 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

   Biz bugün, 2019 senesinin birinci ayındayız.

   Her ikisi de emekli subay olan;

   Muğla vekili Mustafa Nâtık POYRAZOĞLU

   Ve dahi

   Kırşehir vekili Ahmet Rıfat ÖZDEŞ’in,

   “Yedek subaylık” konusunda söylediklerinin üzerinden tam 66 sene deverân eyledi.

 

   Yedek subaylık mefhumunu kaldırmak” için dönemin Millî Savunma Bakanı Ali Seyfi KURTBEK;

   1953 senesinden bugüne kadar “çalışmaya” başlayalı tam 66 sene deverân eyledi.

 

 

   Selefi emekli subay Ali Seyfi KURTBEK’in 1953 senesinde başlatdığı bu “çalışmadan” 

  

   Bugünün Millî Savunma Bakanı emekli subay Hulusi AKAR’ın haberi var mı acap?..

 

 1953 Senesinden Beri;

  •  Medenî milletlerin,
  • Muharip milletlerin
  • Modern ordulara sahip milletlerin ordularında 

Yedek subaylık mevcut değil.

 

Bu can yakıcı hakikâti de

Meclisde söylendiği günden bugüne kadar geçen 66 sene sonra

İlk defâ işiten de bu makâleyi okuyan sizler oluyorsunuz!

   

 Eski Tüfek Şükrü IRBIK 2019 senesinin Zemheri ayında soruyor!

Türkiye  Cumhuriyeti Devleti;

  •  Medenî bir millet ise şâyet,
  • Muharip bir millet ise şâyet,
  • Modern ordulara sahip bir millet ise şâyet,

                     Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR,    

       Yedek subaylığı bugün hâlâ niçin lağvetmiyor?         

 

*  *  *  *  

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

   Seneler, 27 Mayıs darbesine üç’ü gösderiyor idi!..

   Cumhurbaşkanı Mahmut Celâl BAYAR ve Başbakan Adnan MENDERES’in idâresindeki hükûmet,

   Coni’nin kucağına oturmuş,

   Zengin daha zengin olur iken

   Fakir, kuru soğana muhtaç olmuş idi.

   Vatandaş, akşam sofrasına ne koyacağını kara kara düşünür iken

   TBMM’de 1957 senesi bütçesi müzâkere ediliyor idi.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Fakat ATATÜRK’den sonra ordumuzda yedek subaylık;

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  • Cumhurbaşkanları,
  • Başbakanlar,
  • Bakanlar,
  • Genelkurmay Başkanları,
  • Ordu komutanları
  •  Kalınbok ekâbir takımı

  Ve dahi

  • Milletvekili mahdumları için kolay yoldan askerlik yapmanın adı oldu.

   Hattâ bu konuda vekiller TBMM’de birbirlerine girdiler.

   1957 senesine geldiğimizde TBMM’de mide bulandıran bir iddia ortaya atıldı.

   1957 senesi bütçesi için hazırlanan 6937 sayılı kânunun müzâkeresi esnâsında söz alan milletvekili Salâhattin TOKER,

   Başvekil Adnan MENDERES’in oğlunun askerliğini “yedek subay” olarak yapdığını söyledi.

   Üsdelik askerlik(!) süresi içinde Başvekilin oğlu, kıt’aya hiç gitmedi.

   Ve bu iddia karşısında şaşkın tavuğa dönen Başvekil Adnan MENDERES, dut yedi bülbül oldu!..

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

   957—6937_1957 Bütçe Kanunu, İ: 46, 25.2.1957, C.1;

   SALÂHATTÎN TOKER (Devamla) — Muhterem arkadaşlar, NATO'nun bellibaşlı bir kaidesi de şudur: NATO devletleri askerî birliklerinin sayısını artırmadan evvel, kalitesini artırmalıdırlar.

   Kuvvetlerimizin kalitesinin yükseltilmesi bahsinde karşılaştığımız en büyük zorluk uzun hizmetli subay ve asstsubay ile teknisiyen darlığıdır. Bunun, sebebi; sivil sektöre nazaran, silâhlı kuvvetlerimizde ücretlerin çok düşük olmasıdır.

   Arkadaşlar, herkes bilmektedir ki, askerî mekteplere ve harb okullarına taliplerin sayısı maalesef azalmaktadır.

   Bundan başka, muvazzaf subaylar arasında ordudan ayrılanların sayısı bilhassa teknik sınıflarda çok fazladır.

   Hükümetin, gerek subaylık meslekine talebi çoğaltmak, gerek ordudan ayrılmaları önlemek için, alması gereken tedbirlerin başında enflâsyonu durdurmak gelmelidir.

 

*  *  *  *  *

 

 

 BAŞVEKİL ADNAN MENDERES  (İstanbul) — Yok enflâsyon.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

   SALÂHATTÎN TOKER  (Devamla) — Bü­tün devlet hizmetleri gibi, enflâsyon, muvazzaf ordu mensuplarının da gelirlerini her yıl kemirmektedir. Muvazzaf subaylardan, bilhassa teknik bilgileri icabı, sivil sektörlerde iş bulmak imkânına kolaylıkla sahibolanların, bu durumda, pek sevdikleri mesleklerinden, sırf geçim mülâhazalariyle ayrılmak zorunda bırakılmaları, mesuliyeti tamamen bugünkü hükümete ait olan çok elem verici bir hâdisedir.

   Garnizon yakınlarında subay aileleri için evler inşasının plânlı bir surette, kısa zamanda tamamlanması ve bu evlerin subay ailelerine tahsis edilmesi zaruridir. Subayların bulundukları birçok garnizonlar, mektepten de mahrumdur. Subayların kız ve erkek çocuklarına yurtlar açmak suretiyle, mektep bulunan yerlerde, okumalarının temin edilmesi, zarureti vardır. Bu ev ve mektep kolaylıklarının, astsubaylara da teşmili lâzımdır.

   SELÂHATTİN TOKER (Devamla) — Yedek subaylar arasında, kıta hizmeti bakımından, hiçbir şekilde tefrik yapılmaması lâzımgeldiği kanaatindeyiz. Birtakım kimseleri, tercümanlıkta veya eski resmî vazifelerinde çalıştırarak fiilen askerlik yaptırmadan, vatani vazifelerini ifa etmiş saymak Anayasamızın icaplarına aykırıdır. Bâzı hariciyeci yedek subayların da NATO dairesinde çalışmak üzere Hariciye Vekâletine her nasılsa verildiği halde, aynı Vekâletin Ticaret Dairesinde, eski vazifelerinde istihdam edildiklerini ve hattâ hariçte bâzı dış temas ve konferanslara iştirak ettirildiklerini işitmekteyiz.

 

*  *  *  *  *

 

 

DEVLET VEKİLİ VE MİLLΠMÜDAFAA VEKÂLETİ VEKİLİ ŞEMİ ERGİN (Manisa) — Kimdir?

 

 

*  *  *  *  *

 

SELÂHATTİN TOKER (Devamla) — Başvekilin oğlu.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

MURAD ALİ ÜLGEN (Afyon Karahisar)  — Hah... Şöyle söylesene. 

 

*  *  *  *  *

 

 

   SALÂHATTÎN TOKER ( Devamla) — Millî Müdafaa Vekâletinden, askerî hizmette, tefrika yaratıcı ve morali bozucu bu gibi yolsuzluklara sebebolan kimseler hakkında, her kim olurlarsa olsunlar, derhal kanuni takibata girişmesini talebederiz.

   Muvazzaf astsubaylardan, subaylığa geçemiyenlerin, kaldıkları başgedikli rütbesinde muntazaman terfih edilmelerinde fayda görürüz. Millî Müdafaa Vekâletinden, uzun hizmetli subay, astsubay ve teknisiyenlerin, mukavele ile temini yollarını araştırmasını istiyoruz.

   Muhterem arkadaşlar; Personel darlığının halli, her şeyden evvel, NATO'nun istediği gibi kalitenin sayıya tercih edilmesiyle mümkündür. Bu da, aslında NATO 'nun da 1954 te talebetmiş olduğu şekilde, birliklerimizin, ezcümle kadro ve kuruluşları bakımından, atom harbinin icaplarına uygun olarak, yeniden teşkilâtlandırılması ile kabil olacaktır.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

   Maşşallah! Allah, kem gözlerden esirgesin…

   27 Mayıs subay darbesinin hemen ertesinde

   Evinden picaması ile kaldırılıp getirilen Cemal Aga,

   Darbeci subaylarımızın teşkil etdiği darbe hükümetinin nerede ise “herşeyi” oldu.

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   ATATÜRK;

   1927 senesinde Askerlik Mükellefiyeti Kânununu yapdı.

   Bu kânun ile, her erkek vatandaşa istisnasız olarak askerlik yapmak görevi verdi.

   Bu kânunun birinci maddesinde aynı zamânda ATATÜRK, şöyle dedi;

   Neferden zâbit vekiline (hariç) kadar olanlara efrad denir.

   Bu cümle ile ATATÜRK, T.C ordusunda iki sınıf asker olduğunu emretdi; 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK   Fakat

   27 Mayıs darbesini yapan Coniperestiş karanlık suratlı subaylarımız,

   ATATÜRK’ün bu emrini de ayaklar altına aldı.

   Darbeyi yapdıkdan daha bir sene bile geçmeden bir kânun tertip etdiler. 211 sayılı bu kânuna TSK İç Hizmet Kânunu ismini verdiler.

   Ve bu kânunun 199’uncu maddesi ile 1111 sayılı Askerlik Mükellefiyeti Kânununun birinci maddesindeki

   “Neferden zâbit vekiline (hariç) kadar olanlara efrad denir” hükmünü iptal etdiler.

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

 

   Meclisde yapdıkları hile ile de bu darbeci subaylarımız;

   “Mükellef asker” olan “çavuşları” subayların dâhil olduğu “muvazzaf asker” sınıfına dâhil etdiler.

    Ve dahi

   “Mükellef asker” olan “çavuşların” sırtına “muvazzaf asker” olan subayların görevlerini yüklediler.

    Fakat

   “Muvazzaf subay” görevi yapdırdıkları “çavuşlara” hiç utanmadan “mükellef er” maaşı verdiler.

 

  Böyle bir kalpazanlığı da dünyâda yapan tek ordu, ne yazık ki sâdece ve hâlâ bizim ordumuzdur.

   Dünyânın bilmem kaçıncı ordusuyuz diye çemkirip caka satan beyaz subaylarımıza sesleniyorum;

   Ahlâk, akıl, vicdân, iz’an ve şeref sâhibi iseniz şâyet çıkın ortaya!

   Ve dahi

   Bu sahtekârlığı Eski Tüfek'e izâh edin!..

 

*  *  *  *  *

 

  Karavanam bakırdandırAsubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Yemen yolu çukurdandır

   Zenginimiz bedel verir

   Askerimiz fakırdandır.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

    Kurşun atanın da kurşun yiyenin de bir olduğu 1994 senesine vâsıl olduk, vesselâm!..

   Türkiye, ilk defâ olmak üzere dişi bir başbakana teslim edildi. Daha doğrusu, babası Çoban Sülü etdi.

   Üsdelik hem Amerikan ve hem de Türk vatandaşı olan bir dişiye…

   Başbakanı olduğu devleti kasdederek;

   “Dünyânın son sosyalist devletini yıkdık” diyecek kadar küstahlaşan Hallüsinasyoncu Tansu UÇURAN ÇİLLER;

69xBaşbakan koltuğunda manikür, pedikür ve sir ağda yapıyor

Bunları yapar iken de laf olsun torba dolsun diye “her aileye iki anahtar” veriyor(!) idi.

Başbakan Tansu UÇURAN ÇİLLER bunları yapar iken

Tosuncuklarından birisi olan büyük oğlu Mert UÇURAN ÇİLLER de

Deniz Kuvvetlerinde “yedek subay” dümeni ile “askerlik” yapıyor idi!..

Yedek subay adayı Mert UÇURAN ÇİLLER, SAS kursuna katıldı.

Fakat derslere bile girmeden kursu birinci olarak tamamladı.

Çünkü;

Bu kursu veren denizci yavşak subaylar; kursu birinci olarak tamamlayan “astsubayın” hakkını yediler.

Ve Yedek subay adayı Mert UÇURAN ÇİLLER’i birinci yapdılar.

Mert UÇURAN ÇİLLER iki kere bile denize dalmadan SAS olmuş idi de!..

   Peki,

   Yedek subay Mert, hakikaten askerlik yapıyor mu idi?.. 

   Bu suâlin cevâbını bulmak için;

   1994 senesinin “% 10’cu” vekillerin ihâle kovaladığı TBMM’ye kadar şöyle bir uzanmamız gerekecek.

    Rize milletvekiki Ahmet KABİL 06 Ekim Perşembe günü meclise bir soru önergesi verdi.

   Bu önergenin iki ve üçüncü sırasındaki sorular oldukca câlib-i dikkat idi.

images/stories/sukru-irbik/asubay-tefrikasi-6-7/70.jpg

 

    Mükellef askerlik için Askerlik Şubelerine müracaat eden bu çocukların sınıflandırılmasının

   Bilgisayar ile yapılıp yapılmadığını anlamak isdeyenlerin işi zor değil.

   Aşağıda gördüğünüz sarmaş dolaş kuzu sarması misâli şu resimlere bakın, yeterli…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

    İkinci bin yılın birinci senesine vâsıl olduğumuz günlerde

   Devletimizin muhterem idâre heyeti aşağıda gördüğünüz şu zevâtdan mürekkep idi… 

 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Şeyh Edebalı;

Osmanlı Devletinin kurucu padişahı ve dâmadı Osman Bey’e 700 sene evvel şöyle hasihât etdi;

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!

 

 

 

Fakat Devletimizin başına 50 sene tebelleş olan Çoban Sülü ise dün şunu itirâf etdi;

İnsanı öldür ki devlet yaşasın!

   İslamköylü Çoban Sülü;

   Föterini alıp 6 defâ gitmiş

   Fakat yedinci defâ gelişi muhteşem olmuş idi.

   Ve dahi

   Bu seferinde devletin en yüksek makâmı olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna köskelmiş idi.

   Ülkemiz; devletin, devlet politikası olarak adam öldürdüğü günlere düşegelmiş idi…

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Çoban Sülü ve sözde Kıbrıs Fâtihi Karaoğlan ECEVİT kafa kafaya verdiler

   Ve

   4551 sayılı kânun ile Askerî Cezâ Kânununda ve diğer kânunlarda geçen;

   “Başgedikli", "Gedikli" ve "Küçük Zabit" ibarelerini "Astsubay" olarak değiştirdiler.Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Fakat

   Aynı kânunlarda geçen “gedikli küçük zâbit” ibâresine dokunamadılar!..

   Bunu yapmak için meclisde kimin nasıl kıvırtdığını öğrenmek için de Yalancının Mumu’nu tıklayın yeter.

 

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

   2019 senesinde ilk günlerini idrâk etdiğimiz Zemheri ayının şu günlerde kendi hükümünü sürdüğü gibi;

   1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kânununun aşağıda gördüğünüz ikinci maddesi

   Ve dahi

   Bu kânundaki “gedikli küçük zâbit” ibâresi bugün de aynı şekilde kendi hükümünü sürüyor... 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    Hukuken mevcut olsa da Yedek Askerî Memurlar ordumuzda bugün artık fiilen yok!Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Bilim aklı, sağlam bir vicdân ve hür bir irâde ile tetebbu edince

   Bebek mâsumiyeti ile size bakan şu kânunun içine şeytânî bir hile gizlendiğini şimdi görebildiniz mi?..

 

*  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *
Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

*  *  *  *  *

Asubay Tefrikası 6_7  Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Sahi Güvenlik Komutanlığı brövesi_Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

Asubay Tefrikası 6-6

Eylül 19, 2018

Asubay Tefrikası 6-6

Aldatanlar Ülkesinin Aldatılmaya Doymayan Askeri; Asubaylar

 

 

  Temiz iş 6 ayda olur, evlat! der idi, rahmetli Hacı Süleyman dedem!

  Hakikâten pek hasiyetli, çok hikmetli bir darbımesel imiş meğerse!..

  Asubay Tefrikası 6’nın beşinci kısımını,

  12 Şubat 2018 Pazartesi günü Eski Tüfek’de yayınlamış idik!

  Mütemmim ve müteakip kısımı olan Asubay Tefrikası'nın  bu altıncı kısımını da

  Mart ayında yayınlamayı tasarlamış idim!

  Fakat olmadı bir türlü!

  Harcıâlem cinsinden yerli dizi değil ki bu, hergün beş bölüm birden üfürüverelim.

  Yüce Allah’ın konuşmayı değil de okumayı emretmesinde,

  Anlayanlar için elbetde sayısız hikmet vardır.

  Bu sebepden dolayı mukaddes kitabımızda müminlere rabbimiz, şöyle seslenir;

  (Seni yaradan rabbinin adı ile) “oku!

  Allah’ın bu emirinden aldığım ilham ile yazdığım bu makâle,

  Temiz bir iş oldu mu, olmadı mı, onu siz okuyanlar söylesin gayrı!

  Lâkin, cennet mekân Hacı Süleyman dedemin dediği ayniyle vâki oldu...

 

 *  *  * 

 

  • Devlet ihâlelerinden yemlenmek, ballı ve fakat harâm lokmalar yutmak için

  Hem de

  • 22 bin liralık vekil maaşını cebe indirmek için erkeğinden-dişisinden siyâsetci sürüsünün meydânlarda biteviye höykürüp çemkirmesi,
  • Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini “sözde” seçdiğimiz 24 Haziran çifte seçimi,
  • Bu çifte seçimde döndürülen binbir türlü dolaplar ve fırıldaklar,
  • Akabinde yeni hükümetin teşkil edilmesi ve bakanlık koltuklarının paypaylanması,
  • "Dereyi geçerken at değişdirilmez!" diyecek kadar aklı olan siyâsetcilerin esdirdiği şâibe rüzgârı ile yelkenlerini şişirmeyi beceren Orgeneral Hulusi AKAR’ın Genelkurmay Başkanlığından Millî Savunma Bakanlığına “yatay” terfi etdirilmesi,
  • AKP döneminde “fakir pirzolası” olan "soğan-patates" ikilisinin pazarcı tezgâhında 6 liradan müşderiye sırıtması,
  • Al takke-ver külâh, doldur-boşalt, akşam indir-sabah bindir faslından sonra TL’yi ezip geçen Coni Dolarının 3 liradan 7 liraya fırlaması,
  • Sanki düğün yapacak imişiz gibi iki bayram arası yazı yazılmaz hurâfesine saplanıp kalış,
  • Yaz geldi, bez yandı, gız gitdi, duz bitdi, pek sıcak oldu mızırdanmaları meyânında;

 

   

  Asubay Tefrikası'nın altıncı bölüm altıncı kısımını terkip eden bu makâleyi de

  Ben Şükrü IRBIK, 6 ayda ancak tertip edebildim!

 

  Yayınlamaya hazırlandığım günün sonunda bilgisayarımızın HDD’si bozuldu.

  Ekrânı o meşhur mâvi renk kaplayıverdi.

  Onca emek ile tam 6 ayda hazırladığım bu makâlem ve

  Bilgisayarımdaki diğer bütün bilgiler bir anda kayboldu.

  Bilgileri kurtaracak birisini bulmak için

  Ankara kazan ben kepçe, tam 1 ay boyunca çalmadığım kapı kalmadı.

   Artık herşey bitdi der iken,

  Çökmüş HDD’mize hayât öpücüğü verecek “alaylı” bir vatandaşı çıkardı, Allah karşıma! 

  Bir tarafdan yetenekli insan ihrâç eder iken

  Diğer tarafdan sap geveleyip saman ithâl eden bir siyâsî iktidâr yüzünden

  HDD imâl eden bir ülke olmadığımıza şaşırmıyor idim!

  Fakat

  HDD imâl edemeyen bir ülke olsak da 

  Tamâmen çökmüş bir HDD’nin içindeki bilgileri kurtaracak kadar cin fikirli insanlarımızın olduğunu gördüğüme

  Hem çok şaşırdım,

  Hem de çok sevindim!

  Demek ki vatandaşımız;

  Kendisini idâre etmesi için seçdiği siyâsetci güruhundan pek daha zeyrek!  

   Neticeten;

   Bütün bu işler için harcadığım 1 emekli maaşı kadar para

   Ve 1 aylık gecikmeden sonra

   Tefrikamızın bu kısmını sizlere ulaşdırmak tam 7 ayımıza mâl oldu.

   Usdamıza helâlinden ödediğim belgesiz (!) nakit liralar bir yana,

   Şu iki havâle makbuzu da bize yadigâr kaldı…

 

Asubay Tefrikası 6_6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

  *  *  * 

 

   

   Bu makâlemiz ile aslında hiçbir alâkası yok!

   Lâkin,

   Yukarıdaki sarı çerçevede Cumhurbaşkanlığı seçiminden bahsetdiğim için şu tesbiti yapmaya mecburum;

   https://www.youtube.com/watch?v=lsCGLvqf_fM

   TBMM ve bütün millet huzûrunda “nâmusu ve şerefi” üzerine içdiği andına,

   “Cumhurbaşkanı sıfatı ile” diyerek başladı.

   Fakat

   İçdiği bu andın ardından bir dakika sonra gazetecilere döndü ve şöyle dedi; “Bana başkan deyin!

   Fesuphanallah! Daha düne kadar sen “Reyis” değil mi idin, Allah aşkına?..

   Falcı değilim!

   Lâkin

   Perşembenin geleceğini Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK, Çarşambadan gördüm bile!..

   Haydi bakalım! Hiç de olacak gibi görünmüyor da!..

   Hepimiz için hayırlı olur inşallah!

 

 

  *  *  * 

 

 “Astsubay” dedikleri biz uyduruk ve köle askerlerin aldatılmasını anlatmak için yazdığımız

Asubay Tefrikası 6-5 _ Eksi Tüfek Şükrü IRBIK

  Asubay Tefrikası’nın altıncı bölüm beşinci kısımında;

  Asubayların, “subaylığa sicilen terfiini” kösdeklemek için

  Genelkurmay Başkanlığındaki beyaz subaylarımızın piyasaya sürdüğü elvan türlü fitne kânunları

  Ve

  Tertip etdiği akla ziyân Ali-Cengiz oyunlarını dosda-düşmâna teşhir eylemiş

  Ve dahiAli-Cengiz Oyunları_ İzzet GÜNAY ve Arzu OKAY

  5802 sayılı Astsubay Kânunu ile;

  1951 senesinde “astsubaydedikleri biz asker kişilere verilen

  “subaylığa sicilen nakil” hakkını

  Sonraki senelerde tertip etdikleri aşağılık ve fitne kânunlar ile

  Nasıl da kıymık kıymık gasp etdiklerini belgeleri ile isbat etmiş idik!

 

 

 *  *  *  *  * 
Asubay Tefrikası-6-6 _ köle askerler_asubaylar_Eski Tüfek Şükrü IRBIK
 *  *  *  *  * 

 

  Asma sakal, dikme dudak, şişme meme, kırpma burun,

  Boyama bıyık, ekme saç, takma kirpik, çizme kaş!

  Hâsılı yalan-dolan işler...

  Asubay olmak ile iftihâr eden, ordusuna hizmet etmekden gurur duyan; asubay olmak şöyle dursun,

  İnsan olmak hasebi ile kendisine yapılan

  • Haksızlık,
  • Kânunsuzluk

        Ve dahi

  • Şerefsizlikleri bilmek isdeyen her meslekdaşımıza söylüyorum; Oku!

  Devletimizi ve ordumuzu kimlerin tahakküm altına aldığını, ele geçirip sömürdüğünü

  Ve dahi

  Devlet erkini kendi menfaatleri doğrultusunda

  Nasıl da ahlâksızca ve hovardaca kullandıklarını öğrenmek isdeyen kadirşinas vatandaşlarımıza sesleniyorum; Oku!

 

 *  *  *  *  * 

 

 

Ey benim muhterem Asubay meslekdaşlarım!

Ey benim kıymetli Türk vatandaşlarım!

 

  • Tıp fakültesi mezunu her vatandaşımızın  " askerî hekim" olma hakkı var mı? Var.
  • Hukuk fakültesi mezunu her vatandaşımızın “askerî hâkim ve savcı olma” hakkı var mı? Var.
  • Eğitim fakültesi mezunu her vatandaşımızın “askerî öğretmen olma hakkı var mı? Var.

   Çünkü;

   926 sayılı TSK Personel Kânunu madde 14, her Türk vatandaşına bu hakkı taa 1967 senesinde vermiş.

   Peki;

   Tıp fakültesini, hukuk fakültesini ya da eğitim fakültesini bitiren "astsubay" denilen asker kişilerin;

  • Askerî hekim
  • Askerî hâkim, askerî savcı 

        Ya da 

  • Askerî öğretmen olma hakkı var mı?

   Yok!

   Sebep?

   Cârî askerî mevzuâtımızın “astsubay” ismini verdiği "köle askerler" 1967 senesinden bugüne kadar hâlâ;

   Niçin askerî hekim, askerî hâkim, askerî savcı ya da askerî öğretmen olamıyorlar?

   Seksen milyon insanın olduğu gibi, astsubaylar, “Türk vatandaşı” değil mi?

   Allah;

   Biz kullarını “akıl” denen o eşsiz cihaz ile mücehhez kıldı

  Ve dahi

   Mukaddes kitabımızın çeşitli âyetlerinde 700 defâ bize şu suâli soruyor;

Hiç akıl etmez misin ki?

   Peki; Allah’ın bir kulu, yukarıda gördüğünüz bu suâlleri bugüne kadar sormayı “akıl” edebildi mi?

 

 *  *  *  *  * 

 

   Ey Âdemoğlu âdem! 

Biçdiğin hasatdan memnun değil isen ekdiğin tohuma bak_Asubay Tefrikası-6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

"Astsubay" ismi ile hasat edilen asker sınıfı için ekilen tohumun ne olduğunu anlamak için de bugün biz,

65 sene evveline doğru bize çok şaşırtıcı bilgiler öğretecek keyifli bir yolculuk yapacağız, evvel Allah.

Keyifli ve şaşırtıcı olduğu kadar aynı zamânda gene “uzun” bir yolculuk olacak!

Bu sebepden dolayı uzun yazılarda su kaynatan yolcularımıza bir tavsiyem var;

Bu muhterem karilerimiz;

 

  • Augusto MONTERROSO’dan Dinozor’u okusunlar!..              

dinozor, Augusto Monterroso

Dünyânın en kısa hikâyesidir!

Yazıldığı İspanyolca dilindeki kelime sayısı sâdece 8'dir!..

 

   Ya da

 

  • Strickland GILLILAN’dan  Pireler ’i okusunlar!..       

pireler_ Strickland GILLILAN_Dünyanın en kısa şiiri

Dünyânın en kısa şiiridir!

Yazıldığı İngilizce dilindeki

kelime sayısı sâdece 3'dür!..

 

 

  Böylece hem bu hikâye ve şiirin tamâmını bir iki sâniye içinde yorulmadan okuyup bitirirler...

  Hem yarım yamalak okumak ile makâlemizi mundar etmezler,

  Hem de pek kıymetli vakitlerini israf etmemiş olurlar!

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası 6_6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Milâdî takvim 1953 senesini gösderir iken

  İkinci kez Başbakan seçilen Adnan MENDERES’in 20. Hükûmeti hâlâ görevde idi.

  Millî Savunma Bakanı değişen hükûmetin idâre heyeti de aşağıda gördüğünüz şu eşhâsdan müteşekkil idi.

Celal BAYAR ve Adnan MENDERES_Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1953 senesinde TBMM’nin kabul etdiği aşağıda gördüğünüz 6137 sayılı kânun ile;

  9 senelik mecburî hizmetini tamamladıkdan sonra istifa ederek ordudan ayrılan asubaylar,

  “Yedek asteğmen” veya “sekizinci sınıf askerî memur” nasbedilecek idi.

  Fakat

  İnatcı katır gibi ayak direyen Genelkurmay Başkanlarımız,

  TBMM’ye isyan bayrağı çekdi ve kânunun bu emrini hiçbir zamân tatbik etmedi.

Asubay Tefrikası 6-2_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  1957 senesine vâsıl olduğumuz günlerde;

  İkinci kez Başbakan seçilen Adnan MENDERES’in 20. Hükûmeti gene hâlâ görevde idi.

  Genelkurmay Başkanı ve Millî Savunma Bakanı foter şapkalarını giymiş ve evlerinin yolunu tutmuş,

  Orgeneral İsmail Hakkı TUNABOYLU yeni Genelkurmay Başkanı sıfatı ile bıldır göreve başlamış,

  Başbakan Adnan MENDERES aynı zamânda Millî Savunma Bakan Vekili de olmuş,

  Ve dahi

  1956 Türkiye’sinin hükûmet idâre heyeti de aşağıda gördüğünüz şu eşhâsdan müteşekkil idi.

Celal BAYAR ve Adnan MENDERES_Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  1957 senesine ait bütçeyi müzâkere etmek üzere TBMM, 25 Şubat 1957 Pazartesi günü içtimâ eyledi. Meclisin asıl gündemi, bu sene içinde devletin gelir-giderini bir kânun ile tesbit etmek idi.

  Fakat

  Bütçe müzâkeresi esnâsında partisi nâmına söz alan milletvekili Mehmet MAHMUDOĞLU, gündem dışı bir konudan bahsederek meclisde bombayı patlatdı!

  Hukukcu olan bu vekilimiz, 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile astsubay denilen uyduruk askerlere verilen “subaylığa sicilen nakil” hakkı için yapılan imtihânlarda astsubaylara haksızlıklar yapıldığını söylüyor idi. Bir hukukcu olarak konuşduğuna göre bu konuda bildiği ve dişe dokunan ciddî birşeyler elbet var idi.

  Çünkü

  Kânunu hiçe sayan Genelkurmay Başkanlığı, astsubay ismini verdiği köle askerleri subaylığa nakletmek konusunda katır gibi inat ediyor idi. Kânunların inceliklerini iyi bilen bir hukukcu olarak Kırşehir vekili Mehmet MAHMUDOĞLU, Genelkurmay Başkanlığının astsubayların önüne koyduğu engelleri yürek yakan şu sözleri ile meclisde zapda geçirdi;

 

 

  1957 senesine ait 6937 sayılı Bütçe Kânunu, İ: 46, 25.2.1957, C.1;

  CUMHURİYETÇİ MİLLET PARTİSİ MECLİS GRUPU ADINA MEHMET MAHMUDOĞLU (Kırşehir);

  (...)

   Astsubayların subay olmaları için tatbik edilen imtihan usulleri:  


Mehmet MAHMUDOĞLU Bugün ordunun çekirdeğini teşkil eden ve gördükleri vazifelerde ve gerekse emsalleri arasında her bakımdan temayüz eden astsubaylardan subay sınıfına geçme hakkını kazananlara tatbik edilen imtihan usulünün birçok haksızlıklar doğurduğu müşahedelerimiz arasındadır;

  Bu hal aynı zamanda astsubay zümresi arasında bir huzursuzluk yaratmakta ve birçok suitefehhümlere yol açmaktadır.

 Bu imtihan usulünün 5802 sayılı Kanunun 15 nci maddesine göre yapılmasının daha   âdilâne bir   hareket olabileceği kanaatindeyiz. 

 

 

 *  *  *  *  * 


 

   Bu senelerde harp okullarımız; 2 senelik tahsil ile "asteğmen" rütbesinde subay mezun ediyor idi.

   Yüce Meclisimiz de Köy Enstitüsü ve Sanat Enstitüsü mezunlarına "asteğmen" olarak askerlik yapma hakkı vermiş idi.

   "Asteğmen" olarak askerliğini yapan bu okullardan mezun gençlerimiz;

   Askerlik hizmeti bitince “teskere” bırakıp "muvazzaf subay" sınıfına nakil ediliyorlar idi.

   Ordumuzda yakın zamâna kadar bu şekilde subay olmuş çok sayıda kaşalot ve palamut albayımız mevcut idi.

  Fakat

  Aynı enstitülerden mezun olup da astsubay okullarına giren gençlerimize ise;

  “Asteğmen” olmaları kânun ile yasak edilmiş idi.

   Bu konuyu Asubay Tefrikası 6-5’de belgeleri ile târihin huzurunda sıygaya çekmiş idik.

   Akl-ı selim ve ehl-i vicdan sâhibi kimi vekillerimiz;

   Asubaylara yapılan bu hâince ve âdi haksızlığın bir an evvel telâfi edilmesi için meclise soru önergesi vermişler idi.

   25 Şubat 1957 Pazartesi günü aynı inikatda meclisde yapdığı konuşmasında,

   Kendisi de emekli bir subay olan vekil Arslan BORA

   Genelkurmay Başkanlığımızın astsubaylara yapdığı bu “ırkcı” muameleyi şu sözleri ile târihe kayıt etdi;

 

 

  CUMHURİYET HALK PARTİSİ MECLİS GRUPU ADINA ARSLAN BORA (Tunceli);Milletvekili Arslan BORA

  Sanat enstitüsü mezunları:

  Bundan evvelki senelere ait Millî Müdafaa bütçelerinde belirttiğimiz veçhile sanat enstitüsü mezunlarına “yedek subaylık” hakları tanınmış olmasına rağmen

  Millî Müdafaa Vekâleti namına aynı okullarda ve teknik astsubay okullarında tahsil görerek mezun olanlara “yedek subaylık” hakkının verilmeyip “astsubay” olarak istihdamları orduda bir ikilik yaratmakta olduğu ve

  Bu durumun ıslah ve farklı tatbikatın bertaraf edilmesi için Millî Müdafaa Vekâletinden de temennide bulunmuştuk. Vekâletin de bu temennilerimize iştirak ettiği ve bu farklı tatbikatın bir an evvel ıslahı cihetine gidileceği vadedildiği hâlde

  Hâlen bu ikiliğin ortadan kaldırılmaması haklı olarak bu astsubay kütlesini üzmektedir.

  Vekâletin bu husus üzerinde hassasiyetle durmasını zaruri bulmaktayız. 

 

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   5802 sayılı Astsubay Kânununu TBMM, 1951 senesinde meriyyete koymuş idi.

   Bu kânuna göre, 9 senelik mecburî hizmetini tamamlayan asubaylar, teğmenliğe nakil edilecekler idi.

   Fakat Genelkurmay Başkanlığımız, bu hakka sâhip olan astsubayları teğmenliğe nakil etmedi.

   6137 sayılı kânunu da TBMM, 1953 senesinde meriyyete koydu.

   Bu kânuna göre 9 senelik mecburî hizmetini tamamladıkdan sonra istifa ederek ordudan ayrılan asubaylar,

   “Yedek asteğmen” veya “sekizinci sınıf askerî memur” nasbedilecek idi.

   Fakat

   Genelkurmay Başkanlığımız, bu kânunu da tatbik etmedi.

   Kabul etdiği kânunlar ile TBMM’nin asubaylara verdiği hakları Genelkurmay Başkanlığımız bir bir gasp ederken günler geldi geçdi,

   Ve dahi

   Târih geldi dayandı 27 Mayıs 1960 Cuma gününe...

   İktidara geldiği 1950 senesinden beri Başbakan Adnan MENDERES’e

   Kendisinin terfi etdirdiği Coniperestiş subayları gizliden gizliye darbe hazırlıyorlar idi.

   Bu gizli darbe hazırlığı;

   Tıpkı 2016 senesi Temmuz ayının 15’indeki mübarek bir Cuma günü zuhûr eylediği gibi,

   1960 senesi Mayıs ayının 27’sinde, gene mübarek bir Cuma günü koku verdi…

27 Mayıs 1960 subay darbesi_Cumhuriyet Gazetesi

Asubay Tefrikası 6_6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

27 Mayı darbeci subayı Kara Piyade Kurmay Alpaslan TÜRKEŞ_Asubay Tefrikası-6-6 _Eski Tüfek Şükrü IRBIK

27 Mayıs darbesini ordu içindeki bir avuç küçük rütbeli subay tertiplemiş idi.

Yüksek rütbeli subayları ya ikna, ya hapis, ya da yurtdışına sürgün etmişler idi.

Darbeci subaylar, 1 saat içinde devletin önemli mevkiilerini hemen ele geçirdiler.

   28 Mayıs 1960 Cumartesi günü saat 04;30’da darbe beyannâmesini

   O dâvudî sesi ile radyoda okuyan Kara Piyâde Kurmay Albay Alpaslan TÜRKEŞ, şöyle demiş idi;

   “Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve İnsan Hakları Prensiplerine tamamıyla riayettir.

   28 Mayıs 1960 Cumartesi günü Türkiye’de hükûmetin manzara-i umumiyesi, maşşallah, Allah nazardan saklasın,

   Sakın ha! Foto-şaka filân zannetmeyiniz lutfen!.. 

   Tam da aşağıda gördüğünüz gibi;

   Altısı bir yerde ve fakat dördü aynı kişi olan “berrî” şu üç orgeneralden müteşekkil idi.

27 Mayıs 1960 darbeci subayları Cemal Aga_ Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


   Yukarıda resimlerini gördüğünüz bu darbeci subaylarımız;

   28 Mayıs 1960 Cumartesi günü sabahın seher vakinde T.C. Devletinin üzerine çöreklendiler 

   Ve dahi

   TBMM dâhil olmak üzere devletin bütün dâirelerini cebren ve hile ile işgal edip ele geçirdiler.

   Cumhurbaşkanı ve başbakan sıfatına ilâve olarak

   Kara Kuvvetleri Komutanlığından emekli “AgaCemal GÜRSEL aynı zamânda;

   Millî Birlik Komitesi Başkanı ve TSK Komutanı makâmlarını da cebren ve hile ile şereflendiriyor(!) idi.

 

 *  *  *  *  * 

 

   Millî Birlik Komitesi ismi ile teşkil etdikleri hükûmet ile

   Darbeci subaylarımızın ilk yapdığı şey;

   Kendilerinin ve yedi göbek sülâlesinin istikbâlini teminât altına alan şu kânunları çıkartmak oldu.

 

  • Darbeye desdek veren subaylarımızı, tertip etdikleri Cumhuriyet Senatosu’na tabii üye yapdılar,
  • Darbeye karşı çıkan Albay Alpaslan TÜRKEŞ gibi azılı subayları da uzak memleketlerdeki konsolos, elçi vs. ballı maaşlı kızak görevlere tayin rüşveti ile susdurdular ve bu subaylardan böyle kurtuldular,
  • 40 Sayılı Kânun ile; Harp Akademilerindeki kurmay adayı subayları, eğitimlerini tamamlamadan “kurmaylığa” terfi etdirdiler,
  • 42 Sayılı Kânun ile; Ordudan tard etdikleri yaklaşık dört bin subayımıza ödedikleri “çifte emekli ikrâmiyesini”, Amerika’dan borç aldıkları 4,5 milyon dolar ile verebildiler.
  • 125 Sayılı Kânun ile; Ordudan tard etdikleri subaylarımıza, devlet mekteblerinde öğretmenlik yapma hakkı verdiler.
  • 180 Sayılı Kânun ile; Kendilerine beleşinden ev inşâ etmek için kânun çıkartdılar. Ankara’da Yahya Kemâl Caddesi ve İstanbul’da Zincirlikuyu gibi arsanın altın kıymetinde olduğu semtlerde, hazineden iki simit fiyâtına “sözde satın aldıkları” arsaların üzerine “sözde kendi paraları ile" ve fakat pırlanta kıymetindealyans mahalleleri” inşâ etdiler.
  • 182 Sayılı Kânun ile; Teğmenden mareşale kadar her subayımıza, sanki kendi anaları doğurmuş gibi barışta ve savaşta birer “hizmet eri” verdiler.
  • 205 Sayılı OYAK kânunu ile; Subaylarımız, kendilerinin ve yedi göbek sülâlesinin istikbâlini sonsuza kadar teminât altına aldı.
  • 262 Sayılı Kânun ile; Maaş baremindeki 10’uncu dereceyi ilga etdiler. Kânuna karşı alenen yapdıkları bu hile ile darbeci subaylar üsteğmen-orgeneral rütbesindeki subaylara 1960 senesinde gizlice birer derece "darbe ulûfesi" verdiler.
  • 357 Sayılı Kânun ile; Harp Okulu mezunu muvazzaf subaylara “askerî hâkim” olma hakkı bahşedildi.
  • 926 Sayılı Kânun Madde-137 ile; sâdece general/amirallere verilen 1.000 Ek gösterge rakamını albaya verdiler. 27 Mayıs darbesinden evvel maaş bareminin son kademesine sâdece tuğ/tüm general/amiraller yükselebiliyor idi. Darbeci subaylar; tuğ/tüm general/amiralleri barem dışı bırakdılar ve baremin üzerine çıkardılar. Tuğ/tüm general/amirallere verilen en üst baremi albaylara verdiler. Böylece albaylara da general/amiral muamelesi yapmaya başladılar. Albayların baremini de yarbaylara verdiler ve yarbaylara birinci dereceyi hediye etdiler. Bu gizli hamle ile aslında subayların tamamına 1967 senesinde bir derece “darbe terfii” hediye etdiler.

 

 

    Tabii bu saydıklarımız, bugüne kadar Eski Tüfek’in bulup bilebildikleri...

   27 Mayıs’ı yapan Conisperestiş ve darbeci subaylarımızın;

   Devlet kasasından yağma edip kendi ceplerine akdardığı bir de dodak uçuklatan “kayıt dışı” servetler var ki bunu ancak darbeci subaylarımızın bir kendileri, bir de Allah biliyor.

 

 

 *  *  *  *  * 

   

   Amerika’dan besleme karanlık suratlı ve darbeci subaylarımızdan mürekkep Millî Birlik Komitesi;


  • Hem darbeci subaylarımızın
  • Hem de darbeye karşı geldiği için ordudan tard edilen subaylarımızın
  • Hem bu dünyâsını
  • Hem de ahiretini teminât altına aldıkdan sonra

   Bu kez de yeni bir Anayasa hazırlamak için kolları sıvadı.

   27 Mayıs’ı ganimete çevirmekde pek mâhir davranan darbeci subaylarımız,

   Aynı zamânda şu kânunları da yapdılar;

  • 160 Sayılı Devlet Personel Dairesi Kurulması Hakkında Kânun,
  • 211 Sayılı TSK İç Hizmetleri Kânunu,
  • 357 Sayılı Askerî Hâkimler ve Savcılar Kânunu,
  • 657 Sayılı Devlet Memurları Kânunu,
  • 926 Sayılı TSK Personel Kânunu,
  • 1602 Sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kânunu.

   İşde biz, makâlemizin bu kısımında bugün;

   Darbeci subaylarımızın kendilerine ballı imtiyâzlar kotardığı 926 sayılı TSK Personel Kânunu ile

   "Astsubay" dedikleri biz köle askerlere 1967 senesinde atdığı kazıkları ilk kez olmak üzere fâş eyleyeceğiz, inşallah!

 

 *  *  *  *  *  

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   27 Mayıs subay darbesinin yapıldığı târihden buyana tam 7 sene güzerân eylemiş idi.

   Cumhurbaşkanı; Kara Kuvvetleri Eski Komutanı “AgaCemal GÜRSEL,

   Başbakan; Mülkiyeli Suat Hayri ÜRGÜPLÜ,

   Millî Savunma Bakanı; Mülkiyeli Hasan DİNÇER,

   Genelkurmay Başkanı; Orgeneral Cevdet SUNAY idi.

Cemal Aga_ 27 Mayıs darbeci subayı Cemal GÜRSEL_Asubay Tefrikası 6-2_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Subaylara çifte kıyak_ Asubaylara çifte kazıklar_ Asubay Tefrikası 6-6_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Cârî mevzuâtımızın “astsubay” olarak tesmiye etdiği köle askerlerin “subaylığa tahsilen nakil” edilmesini yasaklamak için

   Genelkurmay Başkanlığımız maymuncuk olarak bu kez de

   Kendi tertip etdiği 926 sayılı TSK Personel kânununu kullandı.

   Asubaylara atılan bu yağsız ve çifte kazıkları fâş eylemeden evvel

   Bu darbe kânunu hakkında bir iki kelâm etmeliyim.

   Çünkü öylesine netâmeli ve şâibeli bir kânun ki...

   Daha TBMM’de kabul edildiği gün tefessüh etmeye başlamış!..

   Üsdelik yapdıkları bu kânundan darbeci subaylarımızın kendileri bile memnun kalmamış.

   27 Mayıs darbeci subaylarının hazırlayıp 1967 senesinde meriyyete koyduğu 926 sayılı TSK Personel Kânunundan evvel

   “Subay” ve “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfları, aşağıda gördüğünüz kendi müstakil kânunlarına tâbi idi.

   Bu asker sınıflarından;

 

 

Astsubaylar, 2 Temmuz 1951 târih ve 5802 sayılı Astsubay Kânununa tâbi idi.

 

 

   

     Asteğmen hâriç olmak üzere subaylar ise şu kânunlara tâbi idi;

  1. 7 Haziran 1926 târih 912 sayılı Ordu, Bahriye, Jandarma Zâbitân ve Memurini Hakkındaki Kânuna,

  2. 28 Mayıs 1928 târih ve 1281 sayılı Ordu ve Jandarma Kadroları Hâricindeki Hidemâtı Devlette Müstahdem Orduya Mensup Muvazzaf Zâbit ve Muvazzaf Askerî Memurları Hakkındaki Kânuna,

  3. 19 Haziran 1942 târih ve 4273 sayılı Subaylar Heyetine Mahsus Terfi Kânununa,

  4. 25 Mart 1953 târih ve 6077 sayılı Subay ve Askerî Memurların Mecburî Hizmetleri ve İstifaları Hakkında Kânuna,

  5. 27 Mayıs darbeci subaylarının peydahladıkları 25 Ekim 1963 târih ve 357 sayılı Askerî Hâkimler ve Askerî Savcılar Kânunu.

 

 

 *  *  *  *  * 
Hepimiz bir aileyiz yalanı_ uyduruk ve köle asker astsubay_Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   926 sayılı TSK Personel Kânunundan evvel hazırlanan ilk TSK Personel kânunu,

   Gene aynı isim ve fakat 762 kânun sayısı ile 20 Nisan 1967 târihinde meclis gündemine geldi.

   Fakat daha meclisde görüşülemeden kadük oldu.( M. Meclisi B: 89, 20.4.1967, O: 1)

   926 sayılı TSK Personel Kânununun;

   TBMM gündemine gelmesi, müzâkere edilmesi ve kabul edilmesi hakkında dikkat çeken şu bilgileri verelim.

 

926 sayılı TSK Personel Kânunu Meclis bilgileri

 

  Toplam celse sayısı; 40 celse.

  Celselerin TBMM zabıtlarına kayıt edilen toplam sayfa sayısı; 1.016 sayfa.

  Kânun tasarısının başlangıç/bitiş târihi arasında geçen süre: 2 sene, 5 ay, 12 gün (882 gün).

  Bu kânunun gerekcesi o kadar uzun idi ki! Meclis İç Tüzük Madde 108’i bahane eden darbeci subaylar 43 sayfalık gerekceyi meclisde okutmaya tenezzül bile etmediler.

  TBMM’de kabul edilip meriyyete konulduğu 1967 senesinden bugüne kadar geçen 51 senede o kadar çok değişdi ki!

  27 Mayıs darbeci subaylarının tezgâhladığı bu darbe kânunu artık yama tutmaz partal bir çuval hâline geldi.

 

 

    926 sayılı ve TSK Persenel Kânunu isimli kânunun meclis müzâkeresi o kadar uzun süre devâm etdi ki...

    Meclisde görüşmelerin başladığı gün;

  • Cumhurbaşkanı,
  • Başbakan,
  • Millî Savunma Bakanı

        Ve dahi

  • Genelkurmay Başkanı koltuğunda oturan zât-ı şahâne devlet adamlarının hiçbirisi,

   Bu kânunun kabul edildiği günü göremedi.

   926 sayılı kânunun TBMM’de kabul edildiği 27 Temmuz 1967 Perşembe günü ise devletin başında şu adamlar oturuyor idi.

 Cevdet SUNAY ve Çoban Sülü_ Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


   Cumhurbaşkanı
; Genelkurmay Eski Başkanı Cevdet SUNAY,

   Başbakan; İslamköylü ve barajlar kralı nâmı ile mâruf Çoban Sülü,

   Millî Savunma Bakanı; Mülkiyeli Ahmet TOPALOĞLU,

   Genelkurmay Başkanı;

   Gelmiş geçmiş en nobran ve en kalın kafalı Genelkurmay Başkanı olarak nâm salan Orgeneral Ahmet Cemal TURAL idi.

 

 *  *  *  *  * 

 

   926 sayılı TSK Personel Kânun tasarısını görüşmek üzere TBMM, 09 Temmuz 1965 Cuma günü ilk kez içtima eyledi.

   143 sayılı Birleşimde söz alan Tokat vekili hukukcu Ali DİZMAN,

   TSK Personel Kânun tasarısının temel hedeflerini şu sözleri ile tasrih etdi;

 

Milletveklili Ali DİZMANALİ DİZMAN (Tokat);

Muhterem arkadaşlarım, Devlet memurları kanunu tasarısı, Türk Silâhlı Kuvvetler personeli kanun tasarısı ve nihayet bunun gibi gelecek diğer kanun tasarılarının esas maksatları, personel nizamını toplu olarak bir mevzuatta toplamak ve bir “nizam” tesis etmektir.

 

 

   Fakat

   Bugün sâdece ve hâlâ asubay denilen köle askerlere uygulanan;

  • Bir kademe aşağıdan verilen Görev başlangıç Derecesi,
  • Bugün dahi hâlâ verilmeyen her bir senelik tahsile karşı bir kademe intibâk bakımından

   926 sayılı TSK Personel Kânunu bir “nizâm” değil fakat

   Ahlâksız ve kânunsuz bir “nizâmsızlık” tesis etdi.

   Aynı birleşimde söz alan Erzurum vekili aşağıda gördüğünüz Şerafettin KONURAY ise,

   TSK Personel Kânun tasarısının temel hedeflerini şu muhteşem(!) sözleri ile özetledi;

Milletvekili Şerafettin KONURAY

ŞERAFETTİN KONURAY (Erzurum);

  • Subaylara tazminat verilmesi bu kanunun en iyi düşünülmüş kısmını teşkil etmektedir.

  • Tasarının kabulü halinde malî bakımdan da subay ve astsubaylarımız daha üstün bir refah seviyesine ulaşacaklardır.

  • Astsubay terfileri ve 5802 sayılı Astsubay Kanununda astsubaylardan subay olma hakkı bu tasarıda da lise seviyesinde yapılması suretiyle muhafaza edilmiştir.

   Gömlek değişdirir gibi parti değişdiren harbiye kaçkını Şerafettin KONURAY’dan sonra

   Millî Savunma Komisyon Sözcüsü sıfatı ile gene harbiye kaçkını olan başka bir subay aldı sazı eline;

 

MSB Komisyon üyesi emekli subay İsmail SARIGÖZ 

Millî Savunma Komisyon Sözcüsü İsmail SARIGÖZ (Amasya); 

 

  • Bizde Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan zevatın durumu yabancı memleketlerde az evvel arz ettiğim eşhas gibi kabul edilmiştir.

 

   İsmail SARIGÖZ,

   Genelkurmay Başkanlığı yapmış emekli subaylara, yabancı memleket dediği Amerika’nın verdiği hakların verildiğini gurur ile söyledi.

   Fakat

   Amerikan ordusunda “astsubay” isimli bir asker sınıfı olmadığından ise tek kelime dahi söz etmedi.

 

  Meclis zabıtlarını okuduğumuzda bugün şu hakikâtların farkına varıyoruz;

  Genelkurmay Başkanına verilecek haklar konusunda bizim subay emeklisi vekiller, Coni Genelkurmay Başkanını örnek aldılar. Ve Amerika’nın kendi emekli Kurmay Başkanına verdiği hakları verdiler.

  Fakat sıra astsubaylara hak vermeye gelince aynı subay vekillerimiz;

  Coni’nin kendi ordusunda “astsubay” denilen bir asker sınıfı olmadığından hiç bahsetmediler

  Ve dahi

  Amerika’nın kendi erlerine verdiği kadar bile hakkı, Türk astsubaylarına vermediler.

 

   Millî Savunma Komisyonu 926 sayılı TSK Personel Kânun tasarısı hakkında şöyle bir rapor hazırladı;

 

    S. Sayısı: 1031

    Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel kanunu tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporu (1/805) 

      15.2.1965   

T.C.

Başbakanlık

Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi

Sayı : 71 -11/A/650 

Millet Meclisi Başkanlığına 

   Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan «Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel kanun tasarısı», gerekçesi ve ilişikleriyle birlikte ekli olarak sunulmuştur.

   Gereğinin yapılmasını rica ederim.

   Başbakan

   İsmet İnönü

   TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL (SUBAY VE ASTSUBAY) KANUN TASARISI  GEREKÇESİ 

   1. Devlet Personel Dairesinin kuruluşuna ait 160 sayılı Kanunun 4 ncü maddesi gereğince subay ve astsubaylara ait hususlar Devlet Personel Dairesinin çalışmaları dışında bırakılmıştır. Bu hükme uyarak Devlet Personel Dairesi tarafından genel ve katma bütçeli kurumlarda çalışan personele ait bir kanun tasarısı hazırlanmış, Silâhlı Kuvvetler mensubu subay ve astsubaylar bu tasarının dışında bırakılmıştır. Devlet Personel Kanunu memurlar için bâzı yenilikler getirmiştir. Getirilen bu yenilikleri kapsıyacak şekilde, Silâhlı Kuvvetler personeli için de bu tasarıya paralel olarak bir tasarının hazırlanması zarureti doğmuştur.

   İkinci Dünya Harbi ile onu takilbeden yıllarda harb silâh ve vasıtalarında meydana gelen tekamül ile, teknolojik inkişafın gerek taktik ve gerekse stratejik bakımından eskiden vaz'edilen prensipleri bile değiştirecek derecede müessir olması muvacehesinde, modern Batı ülkeleri ordularında zamana uygun olarak Silâhlı Kuvvetler personelinin ilmî esaslara müstenit, rasyonel usullere göre sevk ve idaresi zarureti ortaya çıkmıştır. İlmî esaslar dâhilinde yönetilen personele eşit rekabet ve imkânlar sağlanmış, bunun neticesinde de terfi esas ve şartları tamamen değiştirilerek ehliyet ve kabiliyet prensiplerine göre bir üst dereceye yükseltilmeleri öngörülmüştür.

   Modern devletlerin vaz'ettikleri prensip ve esaslara paralel ve aynı çalışmalardan faydalanarak, asrımızın Silâhlı Kuvvetleri personelinin gerek yetişme; ilim ve tekniğe intibak ve gerek terfiler hususunda elzem gördüğü esaslara müstenit yeni bir Subay terfi Kanununun hazırlanması ve düzenlenmesi kaçınılmaz bir zaruret olarak ortaya çıkmış  ve bunun olumlu bir sonucu olarak da 1962 senesinde Subay Terfi Kanunu T.B.M.M. ne sevk edilmiştir.

   1963 senesi Mayıs ayında tasarı Millî Savunma Komisyonunda görüşülmeye başlanılmış ise de, Devlet Personel Dairesince hazırlanan ve Bakanlar Kurulunun da kabul ettiği personel rejimi prensiplerine tasarının intibakını sağlamak ve dolayılsiyle de daha mütekâmil bir hale getirmek maksadiyle tasarı Hükümetçe T.B.M.M. den geri alınmıştır.

   Geriye alınan tasarı çok dar bir çerçevede hazırlanmış olup sadece subayların terfilerini ihtiva etmekte idi. Subay ve astsubayların mesleke girişlerinden itibaren sınıflandırılması, meslek programlarına göre eğitim ve terfileri, malî hükümleri, sosyal hakları ve taltiflerini sağlamaya imkân verecek daha şümullü ve geniş ihtiyaçlara cevap verebilecek kapsamda bir kanuna şiddetle ihtiyaç vardır. Yeni tasarı hemen hemen dörtbaşı mamur denebilecek bir şekilde tanzim edilerek huzurunuza getirilmiş bulunmaktadır.

   (...)

 9 ncu kısım astsubay terfilerini ve 5802 sayılı Astsubay Kanununda   astsubaylardan   subay olma hakkı bu tasarıda da, imtihanları lise seviyesinde   yapılması suretiyle   muhafaza edilmiştir. Böylelikle astsubayların çalışmaları   için bir teşvik unsuru olacağı  ve  silâhlı kuvvetlerin küçük rütbeli subay   ihtiyacının karşılanacağı düşünülmüştür.  

 

 

*  *  *  *  *

 

   Şimdi, kıymetli meslekdaşlarım ve muhterem okuyanlar;

   926 sayılı TSK Personel Kânun tasarısını görüşmek üzere 09 Temmuz 1965 Cuma günü meclisde başlayan

   Ve dahi

   Asubay denilen köle askerlerin “subaylığa tahsilen nakil” edilmesini düzenleyen 14’üncü madde hakkında

   143’üncü birleşimde cerâyan deden konuşmaları “zamân, olay ve şahıs” silsilesinde resimli olarak tek tek verelim

   Ve dahi

   Kim, ne demiş, bir görelim hele;

 Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Açılma saati: 14,37

   BAŞKAN; Başkanvekili Nurettin Ok

 

TBMM Başkanı Nurettin OK

 Başkan —  Sayın KONURAY buyurunuz efendim.

Milletvekili Şerafettin KONURAY 

Şerafettin KONURAY (Erzurum) —

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Yüksek Meclisinizce kabul edilen Devlet personel Kanunu, memurlar için bâzı yenilikler getirmiştir. Çağımızın gelişen harp silâh ve vasıtaları özellikle 2 nci Dünya Savaşı ve onu takibeden yıllarda meydana gelen tekâmül, taktik ve stratejideki geniş inkişaflar, Silâhlı Kuvvetler personelinin modern ve ilmî esaslara dayanılarak sevk ve idaresi zaruretini meydana çıkarmıştır.

Kendi millî geleneklerimiz, uzun yılların tecrübeleri, millî bünyemiz esas alınarak Batı devletleri ordularında tatbik edilen yeni usuller de bir dereceye kadar göz önünde tutularak hazırlanan Silâhlı Kuvvetler personel kanun tasarısı yüksek huzurunuza sunulmuştur.

Bu kanun tasarısının hazırlanmasında Devlet personel Kanunundaki yeniliklerin de dikkat nazarına alındığı görülmektedir.

(...) 

9 ncu kısım : Astsubay terfileri ve 5802 sayılı Astsubay Kanununda astsubaylardan subay olma hakkı bu tasarıda da lise seviyesinde yapılması suretiyle muhafaza edilmiştir.

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN —14 ncü madde üzerinde 35 imzalı bir değişiklikönergesi vardır, önergeyi okutuyorum.

Yüksek BaşkanlığaKonya milletvekili İhsan KABADAYI

   Askerî Personel Kanununun 14 ncü maddesine aşağıdaki fıkranın ilâvesi:

   Orduda astsubay olup da, astsubaylığı esnasında fakülte ve yüksek okullardan mezun olan astsubayların yaşı 30 dan büyük olmıyanlar istekleri halinde teğmen rütbesiyle muvazzaf subay sınıfına  nakledilirler.  

Konya Milletvekili İhsan KABADAYI ve milletvekili 34 arkadaşı_Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN — Sayın ÜLKER.

Milletvekili Reşit Akif ÜLKER 

   Reşit ÜLKER (İstanbul) — Muhterem arkadaşlar burada ufak bir teklifte bulunuyoruz. Eğer ordu bakımından büyük bir mahzur yaratmadığı takdirde bu önergeye iltifat etmenizi istirham edeceğim.

   Bununla şu durumu karşılamak istiyoruz: Bugün orduda kumandanlarının müsaadesiyle yüksek tahsile giden astsubaylar var. Şimdi burada 14 ncü maddede kaynak olarak «fakülte ve yüksek okulu bitirenlerden muvazzaf subay olma» deniyor. Şimdi bu astsubaylar, üniversiteyi bitirmiş ve büyük bir gayret içerisinde olan insanlar, demektir. Ayrıca da yapısı askerî disipline, askerlik ruhuna tamamen intibak etmiş insanlardır, bunlar. Bunların bu madde içerisine sokulmasında, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, büyük bir sakınca görülmediği takdirde iltifatınızı rica edeceğim. Yalnız, burada «27 yaş» kaydı vardır. Biz «30 yaş diyoruz. Çünkü onların durumlarını ancak böyle temin etmek mümkün oluyor. Şimdi önergemizde bunu temin etmek istiyoruz.

    Yani çalışarak   bulunduğu noktadan daha ileriye gitmek insanları ki; bugün Beş Yıllık Plân da bunu   kabul etmiştir.

   Üniversiteye, liseye, her tarafa eleman alırken bu prensibi kabul   etmişiz, üstün insanlar,   çalışan insanlar  daha ileriye gitmek istiyen insanlara bu imkânı lütfedin, bahşedin. 

   Saygılarımla.

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN — Sayın Giritlioğlu; buyurunuz.

Milletvekili Fahir Necmettin GİRİTLİOĞLU

   Fahir GİRİTLİOLĞU (Devamla) — Teşekkür ederim. Bu maksatla Reşit Ülker arkadaşımdan sonra söz almış bulunmaktayım.Muhterem arkadaşlarım, dikkatimden kaçtığını itirafa mecbur olduğum, bu konu dolayısiyle önergeyi veren arkadaşlarımın kâffesini tebrik etmek mecburiyetindeyim.

   Filhakika, ordunun bir unsuru, bir cüzü olan astsubaylar içerisinde fakülte mezunu olmak, sair surette fakülteyi bitirenlere nazaran nazarımda çok daha önemli bir olay teşkil eder.

   Evvelemirde (her şeyden evvel) astsubayların tahsili bir fakülteye gitmek için kâfi gelmediği için bunların lise muadelet imtihanını vermesi gibi mecburiyetleri vardır ve ondan sonra da fakülteyi okumak gibi güçlükleri vardır.

   Bu güçlükleri yenebilecek üstün kabiliyetler çıktığı takdirde bunları hattâ ve hattâ tercihan almak zarureti vardır.

 Belki cevaben denilecektir ki; «fakülte ve yüksek okulu bitirenler için kabul edilmiş bulunan 14 ncü madde astsubaylara da otomatikman işler. Binaenaleyh; böyle bir önergeye lüzum yok

 Fakat astsubayların bağlı olduğu ve kendi statüsünden dışarıya çıkmasını meneden diğer maddeler  vardır. 

   Bu maddeler yürürlükte bulunduğu müddetçe astsubay olarak vazife görmek ve devam etmek zorundadırlar. Bu itibarla önerge ile bunlara bu hakkın tanınması zarureti duyulmuş bulunmaktadır, önerge verenlerin önergelerini bu yönden lüzumlu görüyorum. 27 yaşı da bu önerge sahipleri 30 yaş olarak çıkartmışlardır.

   Astsubayların zor şartlarını nazara alan arkadaşlarımız onlara bir nevi rüçhaniyet vermek İçin ve hakikaten kademe imtihanları için geçecek zamanı da hesaba katmak suretiyle 30 yaşı uygun bir seviye olarak bulmuşlardır.

   Ben de, 30 yaş esasına iştirak ediyorum ve hattâ astsubay oldukları halde fakülte bitirenlerin bu 14 ncü maddeden tercihan isitfade ettirilmeleri lüzumuna inanç duyuyorum.

  

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN — Buyurun, Sayın AYTAŞ. 

Milletvekili emekli subay Mehmet Ali AYTAŞ

   

Mehmet Ali AYTAŞ (İzmir) — Muhterem arkadaşlar; sayın arkadaşlarımızın astsubaylara tanımış bulundukları hakka ben de iştirak ediyorum. 

   (...)

   Assubaylar esasında ordu konseptlerine alışmışlardır. Bunlar bir yüksek tahsil yapıp da subay olmak için, subay olmak heves ve liyakatini   gösteriyorlarsa 30 yaş kendileri için gecikmiş   yaş   sayılmaz. 

   Binaenaleyh, arkadaşlarımızın yaptığı teklif astsubaylıktan subay olmak için gösterilen otuz yaş uygunudur. Bu arkadaşlarımızın teklifi istikametinde oy verilmesi münasiptir. Teşekkür ederim.

 

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN — Komisyon. Kısaca ise yerinizden izah edebilirsiniz. Bu 14 ncü madde üzerinde verilmiş bulunan değişiklik önergesi üzerinde mütalâanız; buyurun.

MSB Komisyon üyesi İsmail SARIGÖZ

GEÇİCİ KOMİSYON SÖZCÜSÜ İsmail SARIGÖZ (Amasya) — Muhterem arkadaşlar; 14 ncü madde fakülte ve yüksek okulu bitirenlerin muvazzaf subay olma durumunu tanzim etmektedir. Bu madde dikkat buyurulursa ihtiyaridir. Silâhlı Kuvvetlerde muharip sınıflar dışındaki diğer sınıflarda ihtiyaç hâsıl olduğu takdirde personel plânlamasına uygun olarak fakülte tahsili, yüksek tahsil yapanlardan maddede tadadedilen şartlara uyanlar alınabileceklerdir. Halbuki arkadaşımızın verdiği önergedeki husus bir mecburiyet yüklemektedir. Bu itibarla katılmıyoruz.

   İkincisi, maaş bakımından bu personel aleyhine bir durum hâsıl olmaktadır. Bunlar takrir kabul edildiği takdirde teğmen olarak nasbedileceklerdir. Halbuki baremleri bunun çok üzerindedir. Mağdur duruma düşeceklerdir.

   Üçüncüsü, Silâhlı Kuvvetlerin bir personel plânlaması vardır. Bunların miktarları evvelden bilinmediği ve tâyininin de, tesbitinin de mümkün olmadığı cihetle personel plânlamasını aksatacaktır.

   Dördüncü bir husus da; 114 ncü maddede astsubaylıktan subaylığa geçme şartları tâyin ve tesbit edilmiştir. Münhasıran yüksek tahsil yapma şartını subaylığa nakil için bir sebeb olarak kabul etmek mümkün değildir. 114 ncü maddedeki şartları haiz olmıyan bir astsubayın, yüksek tahsil yapmıştır diye subaylığa nasbını kabul etmek mümkün değildir. Bu itibarla komisyonumuz takrire katılmıyor.

   Kaldı ki, bu madde ahkâmına göre, Silâhlı Kuvvetlere intisabedecek olan subayların terfileri için bir tahdit konmamıştır. Halbuki ileride geleceğimiz veçhile, 114 ncü maddedeki astsubaylıktan subaylığa geçmede subaylar için tahdit konmuştur. Bunlar âzami yüzbaşılığa kadar yükselebilirler.

    Bu itibarla komisyonunuz katılmamaktadır takrire.

 

   İsmail SARIGÖZ'ün yukarıdaki konuşması hakkında şu acı tesbiti yapmaya mecburum.

   Meclisde müzâkere edilen 926 sayılı TSK Personel Kânun Taslağı’nın;

  • 14’üncü maddesi, astsubayların “ subaylığa tahsilen terfi ” etmesi hakkındadır.
  • 114’üncü maddesi ise astsubayların “ subaylığa sicilen terfi ” etmesi hakkındadır.

   MSB Geçici Komisyon Üyesi emekli subay İsmail SARIGÖZ, meclis huzurunda yapdığı ve sizin de yukarıda okuduğunuz konuşmasında; 926 sayılı TSK Personel Kânun taslağı 114’üncü maddesinde “astsubaylıktan subaylığa geçme şartları tâyin ve tesbit edilmiştir.” diyor.

Ve 14’üncü maddenin astsubaylar için işletilmesine gerek olmadığını iddia ediyor.

   Dübüründen böyle üfürmek ile bu şahıs;

   Bu kânunun 14’üncü maddesi ile TBMM’nin her vatandaşa verdiği “tahsilen subay nasbedilme” hakkını,

   " Millî Savunma Bakanlığımızın astsubaylara yasak etdiğini " farkında olmadan itirâf ediyor.

 

TBMM Başkanı Nurettin OK

BAŞKAN — Başka söz istiyen? Yok.

Önergeye komisyon katılmamaktadır.

Önergeyi oya sunuyorum.

Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul edilmiştir.

   Komisyon filhâl (şu hâlde) katılmıyor.

   Bu önerge dikkat nazarına alınmak kaydı ile kabul edildiği için Meclisin vukubulan temayülü muvacehesinde bu önergeyi ve maddeyi komisyona gönderiyorum, lütfen bu madde bu şekilde redakte edilecektir.

   Ve bu şekilde bu önerge ile beraber madde hakkında nihai karar alacağız efendim.

 

 *  *  *  *  * 

 

   

 

   926 sayılı TSK Personel Kânun tasarısının “astsubay” dedikleri biz köle askerler için en önemli maddesi, 14’üncü maddesidir.

   Çünkü

   Bu maddeye göre kendi parası ile yüksek tahsil yapan asubaylar, teğmenliğe “tahsilen nakil” edilecekler idi.

   9 Temmuz 1965 Cuma günü yapılan 143’üncü birleşimde meclisdeki müzâkereler esnâsında

   Kendisi de emekli bir subay olan Konya milletvekili İhsan KABADAYI ve 34 arkadaşının verdiği değişiklik önergesine,

imzâ vermeyen Edirne milletvekili hukukcu Fahir GİRİTLİOĞLU ve İstanbul milletvekili emekli subay Mehmet Ali AYTAŞ da

partileri adına yapdıkları konuşmalar ile desdek verdiler.

   Bu birleşimde 14’üncü madde hakkında verilen değişiklik önergesine koca meclisde sâdece bir milletvekili muhalefet ediyor idi;

   Kendisi emekli bir subay olan Amasya milletvekili ve MSB Geçici Komisyon Sözcüsü İsmail SARIGÖZ.

   Harbiye kaçkını bu vekilin ismini bir kenara yazalım ve konumuza devâm edelim.

 

 

   Müzakere sona erdikden sonra 14’üncü madde hakkında verilen değişiklik önergesi meclisde oya sunuldu ve aynen kabul edildi.

   Kabul edilen bu 14’üncü madde ile astsubay denilen köle askerler aslında,

   Darbeci subaylarımızın tertip etdiği 1961 Anayasası 10’uncu maddesinin her türk vatandaşına verdiği “insanın maddî ve manevî varlığını geliştirmek” hakkını kazanmış oluyorlar idi.

   Yukarıdaki konuşmasında gördüğünüz üzere 143’üncü birleşimi idâre eden Meclis Başkanvekili Nurettin OK;

   Konya milletvekili ve emekli subay İhsan KABADAYI ile 34 arkadaşının verdiği ve iki vekilin daha desdeklediği bu değişiklik önergesi doğrultusunda 14’üncü maddenin redakte edilmek (düzeltilmek) üzere komisyona gönderilmesine karar verdi.

 

 

 *  *  *  *  * 

   

   14 Temmuz 1965 Çarşamba günü icrâ edilen 145’inci birleşimde TBMM,

   926 sayılı TSK Personel Kânun tasarısının 14’üncü maddesini ikinci defâ görüşmeye başladı.

   Birleşimin başkanı Konya vekili Mekki KESKİN’in burada yapdıklarına ve söylediklerine lutfen dikkat ediniz.

 

Hemen aşağıda gördüğünüz meclis müzâkeresinde;

   MSB ve Genelkurmay Başkanlığının tezgâ hladığı ve birisi emekli subay olmak üzere iki milletvekilinin;

  • Meclis'de yapdığı kânunsuzluğu göreceksiniz,
  • Asubaylara yapdığı ihâneti göreceksiniz,
  • TBMM irâdesine tecâvüz edişlerini göreceksiniz.

Neticeten:

37 milletvekilinin asubaylara verdiği " tahsilen subaylığa terfi " hakkını

Zorba 2 milletvekilinin nasıl gasp etdiğini göreceksiniz.

 

Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


    13.— Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel kanunu tasarısı ve Geçici Komisyon raporu (1/805) (S. Sayısı : 1031) 366:404,422:425

    BAŞKAN; Başkanvekili Mekki KESKİN (Konya)

   BAŞKAN — Millet Meclisi Birleşimini açıyorum.Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

   13. — Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel kanunu tasarısı ve Geçici Komisyon raporu (1/805)

   (S. Sayısı : 1031) (1)

   BAŞKAN — 87 nci maddede kalmıştık arkadaşlar.

   14 ncü madde de komisyona gitmişti. Şimdi komisyondan gelen 14 ncü maddeyi okutuyorum:

                                                       

         Meclis Başkanlığına

MSB Komisyon üyesi İsmail SARIGÖZ

  

14 ncü madde ile ilgili olarak verilen önerge üzerine Komisyonumuzca meydana getirilen 14 ncü madde metni aşağıya çıkarılmıştır. Maddenin metinde yazılı olduğu şekilde kabulüne Komisyonumuz katılmaktadır. Arz ederim.

    Geçici Komisyon Sözcüsü

                                                Amasya

                                                           İsmail Sarıgöz

II — Fakülte ve yüksek okulu bitirenlerden muvazzaf subay olma;

   Madde 14. — Üniversitenin çeşitli fakültelerinin veya yüksek okulları bitirenlerden, bitirmelerini mütaakıp ara vermeden müracaat edenler, 27 yaşından büyük olmamaları ve diğer nitelikleri de haiz olmaları şartiyle; ihtiyaç da varsa; Silâhlı Kuvvetlerin Harb okullarında yetiştiremediği sınıflar için muvazzaf subaylığa nakledilebilirler.

   Üniversitenin çeşitli fakültelerini ve yüksek okulları bitirerek müracaat eden astsubaylar da, 30 yaşından büyük olmamaları ve diğer nitelikleri de haiz olmaları şartiyle; ihtiyaç da varsa; öğrenimleri ile ilgili sınıflar için teğmen rütbesi ile muvazzaf subaylığa nakledi - lebi - lirler.  Bunlar, terfi ile astsubaylıkta almakta oldukları aylık derecesine ulaşıncaya kadar müktesep hakları olan aylıkları almaya devam ederler.

   357 sayılı Kanun hükümleri saklıdır.

   Bu kişiler, muharip sınıf subaylığa nakledilemezler.

 

 

 *  *  *  *  * 

 

   Meclisdeki müzakereye kısa bir ara vermeye ve yeri geldiği için şu tesbiti yapmaya mecburum;

   Kıymetli meslekdaşım Emekli Deniz Asubayı Aydın KULAK şöyle demiş idi;

   “Subay darbeleri asubayları iki kere vurur!

   926 sayılı kânuna bakdığımızda;

   27 Mayıs subay darbesinin asubayları değil iki kere, en az 4 kere vurduğunu görüyoruz.

   Bu darbelerden üçünü yukarıdaki sâdece şu 14’üncü maddede görüyorsunuz.

   Bunlar;

  • 1. Tahsilen subaylığa nakil edilemez darbesi,
  • 2. Askerî hâkim ve savcı olamaz darbesi,
  • 3. Muharip sınıfa nakil edilemez darbesi.

 

   Bu senelerde;

  • Lise mezunu çocuklarımız 2 sene okuyup “subay” oluyor idi
  • Fakat ortaokul mezunu çocuklarımız 3 sene okuyup “astsubay” oluyor idi.
  • Er sınıfına dâhil olan astsubayı, subayından çok okutan başka bir ordu da bu dünyâda yok idi.

   926 sayılı TSK Personel Kânunu olarak tesmiye edilen bu kânun ile Asubaylara vurulan dördüncü darbe de şu idi;

   Asubayların “rütbe bekleme süreleri” boş yere uzatıldı. Bu kânunun 16’ncı maddesi hakkında konuşan vekillerimiz, “yüzbaşıya üsteğmen maaşı vermek” kânuna ve hakkâniyete uymaz dediler.

   Fakat aynı vekillerimiz; “rütbe bekleme sürelerine” yapdıkları anlamsız ilaveler ile astsubaylara 3’er sene daha aynı maaş vermeyi ise “kânuna uydurmakda” hiçbir mahzur görmediler.

   5802 sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde 9 seneliğine “ast komuta kademesine” hapsedilen astsubaylar,

   Aynı “ast komuta kademesine” bugün artık 15 sene hapis ediliyorlar.

   Emekli olmaya niyetlenen astsubaylar ise müebbet hapse mahkûm ediliyorlar.

   Şimdi, 145’nci birleşime kaldığı yerden devâm edelim.

   Devâm edelim de

   Sahtekâr iki milletvekilinin meclis çatısı altında çevirdiği sunturlu ve âdi bir tezgâhı daha hep berâber görelim.

 

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

   

 

 

 

 

 

 

BAŞKAN   Sayın KABADAYI, komisyondan tadilen gelen 14 ncü madde hakkında buyurun.

Konya Milletvekili İhsan KABADAYI

   İhsan KABADAYI (Konya) — 

   Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; maddenin âmir hükmüne göre dışardan fakülteyi bitirip de muvazzaf subay olmak istiyen gençlere verilmiş bir haktır. Bunu hürmetle karşılıyoruz.

   Fakat   

   Kader icabı astsubay olmuş, fakat cehdi var, gayreti var, kabiliyeti var, fakülteyi bitirmiş bunun da pek tabiî olarak subay olmak hakkıdır.

   Şimdi tedvin edilen madde de buna aittir. « nakledilebilirler » maddesinde ben takdire kalan bir sezi, bir koku hissetmekteyim. Fakülteyi bitirmiştir, sivil olarak fakülteyi bitirip gelenlerden hiçbir farkı yoktur. « Bitirenler nakledilebilirler » deyiminde her türlü engeli saklı görmekteyim.

   Böylece bir hakkın verilmesi yolunda Muhterem Meclisinizden buradaki deyimin « nakledilirler » şeklinde değiştirilmesi ile astsubay olup fakülteyi bitiren arkadaşları cehde ve gayrete getirmiş olacaksınız. Bu hakkı iktisabedip de geçemiyenlerin ıstırabını dindirmiş olacaksınız. Burada tedvin edildiği gibi “ nakledilebilirler ” şeklinde çıkarsa birçok engellerle bu sınıfa mensup arkadaşlar mustarip kalacaklardır. Bu bakımdan « nakledilirler » şeklinde değiştirilmesini arzulamaktayım ve böyle bir teklifte bulunacağım, hürmetlerimle efendim.

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN 

 

 

 

 

 

 

 

BAŞKAN Mekki KESKİN — Komisyondan gelen 14 ncü madde hakkında başka söz istiyen var mı? 

Teklifinizi çabuk yapınız lütfen Sayın KABADAYI.

MSB Geçici Komisyon Üyesi ve emekli subay İsmail SARIGÖZ 

GEÇİCİ KOMİSYON SÖZCÜSÜ İsmail SARIGÖZ (Amasya) —

Riyaset Divanının aldığı karar gereğince, maddelerin tadili hakkında yapılacak tadil teklifleri tümü üzerinde görüşmelerin intacına kadar idi.

 Maddelere geçildikten sonra artık önerge verilemiyor .

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN 

BAŞKAN Mekki KESKİN

   Arkadaşlar bu kanun tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler sırasında maddeler üzerinde önergelerini vereceklerdi. 

   Sayın Kabadayı zamanında vermediğiniz için şimdi teklif veremiyorsunuz.

   Maddeyi oylarınıza sunuyorum ...Kabul edenler... Etmiyenler...

   14 üncü madde kabul edilmiştir.

Konya Milletvekili İhsan KABADAYI

 

 

 

 

 

 

 

 

 İhsan KABADAYI (Konya) —  Yeni muttali olabildim (öğrendim) efendim.  

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

    BAŞKAN Mekki KESKİN Efendim olabilir.

    Bilmemek mâzeret teşkil etmez, mâlumâliniz.

Konya Milletvekili İhsan KABADAYI

 

 

 

 

 

 

 

  İhsan KABADAYI (Konya) —  Komisyon yeni getirdi, yeni okundu. 

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

   BAŞKAN Mekki KESKİN —   Olabilir. Meclisin kararı öyle.

   Sizin bilmeniz lâzımdı.

Konya Milletvekili İhsan KABADAYI

 

 

 

 

 

 

 

    İhsan KABADAYI (Konya) —     Kimse bilmiyor, komisyondan başka.  

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN 

   

 

 

 

 

 

BAŞKAN Mekki KESKİN —   50’nci madde komisyona gitmişti,

   Komisyondan gelen şeklini okutuyorum.

 

 *  *  *  *  * 

   

   İşde, gördünüz, muhterem asubay meslekdaşlarım ve vicdân sâhibi kıymetli vatandaşlarım!

   Meclis Başkanvekili sıfatı ile 145’inci birleşimi idâre eden Konya milletvekili Mekki KESKİN’in tavırlarını dikkatlice tetkik etdiğimizde; milletvekili İhsan KABADAYI’nın 14’üncü madde hakkında verdiği değişiklik önergesini bir katekülliye getirmeyi ve reddetmeyi kafasına önceden koyduğunu anlıyoruz. Bu katekülliyi yaparken de milletvekili ve emekli subay İsmail SARIGÖZ’ün de kendisine yardakcılık yapdığını görüyoruz.

   35 milletvekilinin imzâsı ve 2  vekilinde desdeği ile TBMM’nin 143’üncü birleşimde astsubaylara verdiği “subaylığa tahsilen nakil” hakkını

   Kendisi emekli bir subay olan Konya milletvekili İhsan KABADAYI’nın bütün çabasına rağmen

   İsmail SARIGÖZ ve Mekki KESKİN isimli iki milletvekli

   Yukarıda resimli ve sözlü olarak gördüğünüz âdi ve alçak bir kumpas ile 145’inci birleşimde gaspetmiş.

 

 

   1965 senesinde Meclisde bu kumpaslar tezgâhlanır iken

   Yukarıda gördüğünüz 14’üncü maddeyi piç etmek üzere

   27 Mayıs darbesini yapıp sonra da Cumhuriyet Senatosuna üye seçilen emekli subayların

   Ve dahi

   Genelkurmay Başkanlığı karargâhındaki beyaz subaylarımızın hangi fitneleri sahneye koyduğunu anlamak zor değil!

  Birinci derece dördüncü kademeyi TBMM'nin sabah verdiği   

  Ve fakat  

  “Tekrir-i müzâkere” tezgâhı ile öğleden sonra geri alınması için  

  5837 sayılı kânun hakkında Genelkurmay Başkanlığının 2009 senesinde meclisde yapdığını biliyorsanız, bu kâfidir. 

 

 

 *  *  *  *  * 

 

  • 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kânunu ile Başbakan Şemsettin GÜNALTAY

       1950 senesinde ihdâs etdiği gedikli erbaşlara yüksek tahsili ” yasak etmiş idi.

  • 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile Başbakan Adnan MENDERES

       Gedikli Erbaş denilen askerlerin ismini “Astsubay” olarak değişdirdi.

Ve dahi

     “Astsubay” ismini verdiği bu askerlerin “ yüksek tahsil ” yasağını 1951 senesinde kaldırdı.

  • Millî Savunma Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız; subaylarımıza devletin parası ile maaşlı olarak “ yüksek tahsil ” yapdırdığı senelerde

Ortaokul mezunu olan “astsubaylar”;

  • Evvelâ “lise tahsili” yapıp diplomalarını ellerine aldılar.
  • Akabinde de üniversiteye devâm edip “ yüksek tahsil ” yapıp üniverstie diplomalarını ellerine aldılar.

Kendi parası ile yüksek tahsil yapan  astsubaylar, her Türk vatandaşı gibi “subay olmak”   istiyorlar idi. 

  • Fakat bu kez de 27 Mayıs’ın karanlık suratlı darbeci subayları devreye girdi;

Kendilerinin hazırlayıp kumpaslar silsilesi ile meclisde cebren ve hile kabul etdirdiği 926 sayılı TSK Personel Kânununun 14’üncü maddesi ile

  Kendi parası ile “yüksek tahsil” yapmış astsubaylara, “ subay olmayı ” yasak etdiler. 

 



 *  *  *  *  * 

 

   Astsubay denilen biz uyduruk askerlere TBMM’nin icrâ etdiği 143’üncü birleşimde verilen

   Ve fakat

   Bir hafta sonra yapılan 145’inci birleşimde iki vekilin tezgahladığı bir kumpas ile geri aldığı “subaylığa tahsilen nakil” hakkını kapsayan 926 sayılı TSK Personel Kânunu hakkında

   Bakınız, aynı meclisin milletvekillerinden bâzıları o zamân ne dedi;

 

   Birleşim: 145’den;

Konya Milletvekili Rüştü ÖZAL 

    Rüştü ÖZAL (Konya) — Çok muhterem arkadaşlarım,

   Türk Silâhlı Kuvvetlerimiz için ayrı bir personel kanunu çıkarılması gerekli hale gelmiştir.

   Bu sebeple tasarının esasına muhalefet etmek mümkün değildir. Bundan dolayı da bu safhaya ulaşmış olan tasarı için söylenebilecek söz sadece bu tasarının Silâhlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını dilemektir.

   Ancak, müzakereler bakımından tarih, hakikaten bizi acı bir istihza ile seyretmiştir. Böyle bir kanunu Meclisin müzakere şekline tarihimizin istihza ile baktığını kabul etmemiz lâzımdır. Böyle bir müzakerenin kaç kişi ile yapıldığı üzerinde ayrıca durmak gerektir.

   Devlet Personel Kanununun tetkik eden geçici komisyon tarafından paralel düşüncelerle Türk Silâhlı Kuvvetlerine aid olan kanunun da müzakeresi çok uygun bir düşünce olurdu. Bu olmamıştır.

  Ayrıca, burada maddeler konuşulurken her madde üzerinde arkadaşlarımızın konuşabilmek imkânı olmalıydı, bu da olmamıştır. Meclisin daha büyük bir çoğunluğunun bulunduğu zamanda müzakere edilmesi istenirdi; bu da olmamıştır. Bendenizin bildiğime ve inandığıma göre bu türlü müzakere Türk Silâhlı Kuvvetlerimizin şerefli mensuplarını rencide edecektir.

Konya Milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

   BAŞKAN Mekki KESKİN — Sayın ÖZAL, bir dakikanızı rica edeceğim. Kanunun bu şekilde müzakeresi Yüce Meclisin toptan ve ekseriyetle aldığı karara göredir.

   İkincisi de, kanunların müzakeresi sırasında önerge verip değiştirme yapacak ilgili arkadaşlar müzakere edilirken bulunur. Bu her kanun için böyle olur.

Konya Milletvekili Rüştü ÖZAL 

   Rüştü ÖZAL (Devamla) — Bendeniz bütün bunları bilerek fakat müzakerelerin tabiî olmıyan bir usul içerisinde cereyan ettiğini ve 214 esas ve 17 geçici maddenin çok kısa bir süre içinde ve gerektiği kadar tartışılamadan bir neticeye bağlandığını ifade ediyorum.

   Ve bundan Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarımızın rencide olacağı hakkındaki inacımı da beraberce ifade ediyorum.

   Şimdi muhterem arkadaşlarım, sözlerimin bu kısmında bu tasarının bugünkü ulaştığı safhada Türk Silâhlı Kuvvetlerine hayırlı olması temennisini tekrar ediyor ve tasarının istenilen şekle gelebilmesi hususunda da Yüce Senatonun göstereceği titizliğe ümidimizi bağlamış bulunuyoruz. Teşekkür ederim.

 

 *  *  *  *  * 

   Konya Vekilimiz Rüştü ÖZAL’ın yukarıda gördüğünüz bu ümidini,

   Yüce Senato kısa zamânda içinde ümitsizliğe tahvil etdi.

   Üyelerinin hemen hepsinin 27 Mayıs darbeci subayları olan “Yüce(!) Senato”,

   Bu meşhur 14’üncü maddeyi, iki milletvekilinin kumpas ile kabul etdirdiği şekli ile aynen kabul etdi.

Asubay Tefrikası 6-6_ 926 sayılı TSK Personel Kanunu_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

       II. Fakülte ve yüksek okulu bitirenlerden muvazzaf subay olma;

   MADDE 14. — Millet Meclisi Genel Kurulunca kabul edilen  14 ncü madde , 14 ncü madde olarak  aynen kabul edilmiştir. 

Asubay Tefrikası 6-6_ 926 sayılı TSK Personel Kanunu_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

   Cumhuriyet Senatosu ismini verdikleri arpalıkda bakınız,

   27 Mayıs’ı tertipleyen darbeci subaylarımızdan kaç kişi var idi.

   Bu çizelgeyi hazırlayan gerzek şahıs, "toplam" sayıyı yanlış yazmış!

   Toplam sütunu altında 34 olarak yazılan darbeci subayların "toplam sayısı" 64 olacak.

27 Mayıs subay darbesinin Cumhuriyet Senatosu üyeleri_Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

 *  *  *  *  * 

27 Mayıs'ın darbeci subaylarından M.Tekin ARIBURUN926 sayı ile TBMM’nin kabul edip meriyyete koyduğu

TSK Personel Kânununun esâs hedefi, Gerekcesinde de ifâde edildiği üzere;

Yeni bir Subay terfi Kanununun hazırlanması idi.

Ve hazırlanan bu kânun tasarısı  hemen hemen dörtbaşı mamur denebilecek bir şekilde tanzim edilerek meclise getirilmiş idi.

Hakikât de bu minval üzerine olmasına rağmen

Evvelâ darbe yapıp sonra da meclise çöreklenen kimi subaylarımız bile

Bu kânunun meclisde müzâkere ve kabul ediliş biçimi konusunda ciddî olarak rahatsız oldular. 

   Bu darbeci subaylarımızdan birisi de Cumhuriyet Senatosu üyesi olan Mehmet Tekin ARIBURUN idi.

   27 Mayıs darbeci subaylarının darbenin hemen ertesinde, 1961 senesinde teşkil etdiği Cumhuriyet Senatosu’nun 150 üyesinden 48 üyesi, bu darbeyi bizzat yapan darbeci subaylardan seçilmiş idi. Kafesledikleri, ayartdıkları, tehdit etdikleri ya da kısdırdıkları diğer senatörler ile de “Cumhuriyet” ismini verdikleri “okumuşlar” senatosu ile T.C devletinin mutlak hâkimi ve yegâne sâhibi oldular.

   18 tabii üyesinin 18’inin de emekli subay olduğu Cumhuriyet Senatosunun 1967 senesindeki üyelerinden birisi de emekli Kara Orgeneral Mehmet Tekin ARIBURUN idi.

   Karısı Perihan hanımı da TBBM’de vekil yapan Mehmet Tekin ARIBURUN,

   926 sayılı TSK Personel Kânunu hakkındaki memnuniyetsizliğini ve kaygılarını şu sözleri ile târihe kayıt etdi;

27 Mayıs darbeci subayı ve Cumhuriyet Senatosu tabii üyesi M. Tekin ARIBURUN_Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

     Sayfa- 85;  

    Mehmet Tekin ARIBURUN (İstanbul); — Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar, bu kanunun ne kadar müstacel olduğunu biliyorum.

    Fakat çok seneler orduda hizmet etmiş eski bir kumandan sıfatiyle,

yine idareci kumandanları bağlayıcı maddelerin buradan alelacele geçmesine gönlüm razı olmuyor. 

 

 *  *  *  *  * 

 

   Kişilere kendi kâbiliyetlerini geliştirmelerini teşvik edici geniş bir fırsat eşitliği ve sosyal seyyaliyet (akışkanlık/geçişgenlik) sağlamak üzere

   Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı; çalışarak bulunduğu noktadan daha ileriye gitmek isdeyen vatandaşlarımızı üniversitede okuması için teşvik eder iken,

 

    

   27 Mayıs darbeci subaylarımızın hazırladığı 1961 Anayasası;

 

 

  • Herkes; kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir,
  • Devlet; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adâlet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasî, iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır,
  • İnsanın maddî ve mânevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar.

 

   Diye avaz avaz bağırır iken,

 

37 milletvekilinin imzası ile gündeme gelen bu değişiklik teklifini

Birisi sivil birisi de emekli subay olan

Ve dahi

Aşağıda resimlerini gördüğünüz şu iki vekil TBMM’de gasp etdi.

 

Konya Milletvekili ve MSB Geçici Komisyon üyesi emekli subay İsmail SARIGÖZ       

TBMM Başkanvekili ve Konya milletvekili Ahmet Mekki KESKİN

 

Yukarıda resimlerini gördüğünüz şu kepâze iki adamın

Meclis’de yapdığı âdi ve sunturlu bir sahtekârlık yüzünden

Kendi parası ile yüksek tahsil yapan asubaylarımız

1967 senesinden beri teğmen nasbedilmiyorlar!

 

 

 *  *  *  *  * 

 

   Aynı 27 Mayıs subay darbesi neticesinde Meclisimizi cebren ve hile ile ele geçiren

   Birisi darbeci subay bozması, birisi de hukukcu müsvetdesi nevi şahsına münhasır iki vekilin

   TBMM’de kurduğu âdi ve alçak bir fitne kumpası işde, böyle tıkır tıkır işledi.

   Ve dahi

   Üniversite mezunu bütün vatandaşlarımıza bu kânunun verdiği hak, sâdece astsubaylara yasak edildi.

   Darbeci subaylarımız 27 Mayıs darbesini kişi hak ve özgürlüklerini sınırlayan bütün “engelleri kaldırmak için” yapmış idi.

   Fakat 926 sayılı kânununu piyasaya süren aynı darbeci subaylarımız,

   Astsubay dedikleri köle askerlerin “subaylığa tahsilen nakil” hakkını;

   Hem Meclisde kurdukları alçak bir kumpas ile

   Hem de aşağıda gördüğünüz “iki hecelik bir kelime oyunu” ile işde, böyle “engelledi.

Asubay Tefrikası 6-6_ 926 sayılı TSK Personel Kanunu_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6-6_926 sayılı TSK Personel Kanunu_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

 

Yiğidi Öldür, Hakkını ..!

 

Evet, yiğidi öldür! Lâkin hakkını teslim et!

 

5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde astsubaylara verilen hakları

27 Mayıs’ı kotaran darbeci subaylar

Yukarıda gördüğünüz üzere

926 Sayılı TSK Personel Kânunu ile 1967 senesinde bir bir gasp etdiler.

 

Fakat

Darbeci subayların teşkil etdiği Cumhuriyet Senatosu üyelerinden

Hukukcu ve müstafi subay Niyazi AĞIRNASLI

926 Sayılı TSK Personel Kânunu Cumhuriyet Senatosu’nda müzâkere edilir iken

52'nci Birleşimde söz aldı ve

Astsubay sınıfının özlük hakları konusunda şu tesbiti yapdı;

 

 

Asubay Tefrikası 6_6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  NİYAZI AĞIRNASLI (Devamla) —

 

    Astsubay sınıfını tatmin etmek, doyurmak zaruretindeyiz.   

  Bu itibarla bu kıta tazminatları bareminde bir değişiklik, bir ilerletme yapılmalıdır, kanaatindeyim.

 

 

27 Mayıs darbesini yapan,

Millî Birlik Komitesinin 22’nci sıradaki üyesi ve

Cumhuriyet Senatosu’nun tabii üyesi Hava Kurmay Albay Haydar TUNÇKANAT,

926 Sayılı TSK Personel Kânunu Cumhuriyet Senatosu’nda müzâkere edilir iken,

Birleşim 55’de,

Çoğu emekli subay olan üyelerin huzurunda târihe şu sözleri kayıd etdi;

 

 

Asubay Tefrikası 6_9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

HAYDAR TUNÇKANAT (Cumhuriyet Senatosu Tabiî Üyesi) — Sayın arkadaşlar, bu konuda, bilhassa emeklilik konusunda konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Benden evvel konuşan arkadaşımız generallerin emekliliğine sayılması için ayrıca bir iki kademe ihdas edilmesi lâzmigeldiği üzerinde durdular.          

Bilindiği gibi, ihtilâlden evveline kadar barenim son maaşına ancak tümgeneraller ulaşabilirlerdi. Astsubayların da âzami maaşı 60 lira üzerinde idi. Millî Birlik Hükümeti zamanında bunun yetersizliği ve sivil baremle eşitsizliği nazarı itibara alınmak suretiyle bunlar düzeltildi.Asubay Tefrikası 6_9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Albaylar baremin 1 nci derecesine çıkarılmak suretiyle, astsubaylar 80 e çıkarılmak suretiyle askerlerin bu zor durumları düzeltilmiş oldu. Ayrıca emekli maaşlarından gelir vergisinin kaldırılması ve ayrıca % 35 zam yapmak suretiyle de bunlar daha iyi bir duruma getirildi.

Ayrıca emekli subaylara, generalden astsubaya kadar hepsi dâhil olmak üzere emeklilikleri ve muvazzaflıkları zamanında bedava ilâç, hastane, bakım ve muayene temin edildi. Burada konuşan orgeneraller vaktiyle mesuliyet makamlarında bulundukları zaman acaba neden bu teklifleri yapmadılar? Evet milletin kaderine hâkim olacak mevkilerde bulundular, niçin o zamanlar bu teklifleri yapmadılar? Onun için arkadaşlar, biraz elimizi vicdanımıza koyalım, âdil olalım.

Eskiden bu gibi hâdiseler çok olmuştur. Evet general, orgeneral zembilini eline alıp pazara gitmek mecburiyetinde kalmıştır. Neden? Tashih edilmediği için. Ama, bundan sonra böyle hiçbir general görülmez.

 

    Arkadaşlar, general, subay, astsubay emeklilerinin hiçbirisi muhtaç duruma düşürülmiyecektir.  

 

  Bundan sonra  sadaka  ile hiçbir ordu mensubu yaşamıyacaktır.  

  Hürmetlerimle.

 

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Kıbrıs Barış Harekâtının ertesine vâsıl olduğumuz senedeyiz şimdi...

   27 Mayıs’ın darbeci subayları Başbakan Adnan MENDERES’i idam etmiş,

   Türkiye’de böylece “demokrat” dönemi sona ermiş,

   Bu kez de Çoban Sülü ile “demir gırat” dönemi başlamış idi...

   Devletimizin başdan aşağı değişen idâre heyeti şu kişilerden mürekkep idi.

Tekaüd bahriye zabiti Fahri Sabit KORUTÜRK ve Çoban Sülü_Asubay Tefrikası 6-6_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


   Bugüne kadar hep olduğu gibi, birisi tekâüd birisi de muvazzaf olmak üzere;

   Ülke idâresinde iki subay var idi; Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı...

   Bu senenin bir hususiyeti daha var; 1975 olayları...

   Yan ödemeler konusunda kendilerine yapılan haksızlığı ve kalleşliği kabul etmeyen astsubaylar ve hanımları;

   Büyük şehirlerin meydânlarda polisler ile iki kere köşe kapmaca oynamış idi.

   Birincisi; Kıbrıs Barış Harekâtından dört sene evvel, 1970 senesinde,

   İkincisi ise Kıbrış Barış Harekâtından bir sene sonra, bu sene...

 

 *  *  *  *  * 

 

   Başbakan Adnan MENDERES'in astsubaylara 1951 senesinde verdiği  "sicilen subaylığa nakil” hakkını

   Bugüne kadar ele ele veren Genelkurmay Başkanları ve Millî Savunma Bakanları gasp etmiş idi.

   Yarım yamalak da olsa 926 sayılı TSK Personel Kânunu ile

   Astsubay dedikleri köle askerlere 1967 senesinde “tahsilen subaylığa nakil” hakkı verilmiş idi.

   Şimdi de sırada astsubayların “tahsilen subaylığa nakil” hakkını gasp etmek var idi.

 

Anadolu'nun küçük kasabalarında liseden fazla tahsil imkânını bulamamış yüksek kabiliyetli Türk çocukları

 

 

   Evvelâ asubay okullarına girip asubay olmuşlar,

   Kâbiliyetlerine ve zekâlarına biçilen uyduruk asubaylık gömleği dar gelince de

   Kendi parası ile okuyup üniversite diploması almışlar idi.

   Ellerindeki diploma ile bir şeyler yapmak isdeyen asubaylar bu kez de

   Kendi şehirlerinden vekil seçip meclise gönderdikleri siyâsetcilerin kapısını aşındırmaya başladılar.

   Subay olmayı kafasına koyan yüksek kâbiliyetli Türk asubaylarını

   Subaylarmızın bugüne kadar tezgahladığı hiçbir engel durduramamış idi.

   Kimisi lise, kimisi ortaokul kimisi de sanat veya köy enstitüsü mezunu olan asubaylar

   Üniversite tahsilini tamamladıkdan sonra

   Hem subay olmak için

   Hem de diplomalarının hakkı olan intibâklarını yapılmasını talep etmek için

   Bu kez de MSP milletvekili Şener BATTAL’ın kapısını çaldı.

 Konya milletvekili Şener BATTAL_Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  *  * 

Asubay Tefrikası-6-6 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   1976 senesine vâsıl olduğumuzda

   Devletimizin idâre heyetinde bıldırkine göre hiçbir değişiklik yok idi.

   Herkes goltuklarına köskelmiş, makâmlarında tam mevcut keyif çatıyorlar idi.

   Genelkurmay II. Başkanı da;

   “Başçavuş bile olsa benim teğmenimden fazla maaş alamaz!” diyen Orgeneral Ahmet Kenan EVREN idi.