Demokratik sistemlerin unsurlarından olan siyasi partilere siyasi tercihlerine göre oy vererek meclise temsilci gönderen halk, siyaseti yakından takip ederek gerektiğinde tepkisini gösterebilmekte.
Demokrasilerde halkın tepkisi bireysel tercihler, çabalarla olurken; baskıcı, totaliter rejimlerde ise devlet imkânlarıyla halkın topluca seferber edilmesi şeklinde rejime mahkûm edilmiş insanlar bir araya getirilebilmekte.
Demokratik rejimlerde halkın tepkisine başta hukuk kuralları olmak üzere, insan hakları çerçevesinde cevap verilirken; otoriter rejimlerde halkın siyasete katılımını engellemek için depolitizasyon amaçlı olarak siyasal uygulamalara tepki gösteren halka orantısız güç uygulanır, halk adeta linç edilir.
Son olarak Hükümet tarafından Taksim Gezi Parkı’na yapılmak istenen alışveriş merkezine ve Topçu Kışlası’na karşı halkın bireysel tercihleriyle meydana gelen karşı duruşu nedeniyle halka yapılan müdahalenin demokrasiden çok totaliter bir yönü olduğu görülmekte.
Avukatların yaka-paça, yerlerde sürütülerek gözaltına alınması, demokratik hakkını kullanan insanların yüzünü-gözünü hedef alır şekilde biber gazı atılması, insanların gözünü kaybetmesi, yere düşen ve kolaylıkla gözaltına alınabilecek insanların tekmelenmesi, evlerin camından içeri gaz bombası atılması, su sıkılması, şiddet uygulanmasının hiç de demokrasiyle örtüşür hali yoktu.
Gezi eylemlerine kadar ülke gündemi İmralı görüşmeleriydi. Görüşmeye kim gitti, kim gidecek, terörist başının bugünkü mesajı ne olacak, idi.
Terör eylemleri yoluyla güpegündüz iş yerlerine molotof kokteyl atan, inşaları, araçları yakan, haraç toplayan, kaçakçılığın her türlüsünü elinde tutan, mitinglerinde kürdistan bayrağı taşıyan-asan PKK terör örgütü üyelerine dahi uygulanmamış oranda bir güç uygulamasıyla baş başa kaldı, Gezi eylemcileri.
Gezi eylemini PKK’lılar yapsaydı aynı oranda güç uygulanabilir miydi? Yere düşen bir PKK’lı linç edilebilir miydi? Yoksa eylemcilerin uzağında mı durulurdu?
İktidar olarak madem bu denli güçlüydünüz, neden, PKK’nın isteklerine boyun eğdiniz?
Yorumlar
BİR YANLIŞLIKTIR ALDI BAŞINI GİDİYOR..HER OLAYA,HER PROTESTOYA ÇAPULCULAR,PROVAKATÖRLER,VS,,,VS,,, DERKEN. ONLARIN SAYISINA BAKMADAN YAFTAYI VURUYORLAR.81 İLİN 79'UNDA VATANDAŞ YÜRÜYOR,BUNLARIN HEPSİ Mİ PROVAKATÖR ??? MİLLETİ KANDIRMANIN ALEMİ VAR MI??????
Sayın yorumcular; Görevi süresince benzer olaylarda görev almış bir mesleğin mensupları olarak biraz empati yapmak çok mu zor. Yapılan vandallıkları engellemeye çalışan ve görevini yapan Polise ana avrat küfreden ,ülkenin başbakanına (beğenin yada beğenmeyin) küfreden dilenci kılıklı eylemcilere para veren Milletvekili ünvanlı çukur adamlar çok mu masum. Maksadın Gezi Parkı olmadığını anlayayadınızmı hala.
---------------------------------------------------------
YÖNETİCİ NOTU
Sn.Yüceler,oradan bakınca öyle mi görülüyor? Toplumsal olaylarda birçok meslektaşımız görev aldı,topluluğu dağıtmakla görevli güvenlik güçleri kaçana,ellerini kaldırana vurmaz, vurduklarına da düşmanca davranmaz. Siz hangi vandallıktan bahsediyorsunuz? Terör örgütü yandaşlarının ortalığı savaş alanına çevirdiği, polise ve devlete kafa tuttuğu olaylarda polis ayni tavrı neden göstermedi? Polisin himayesindeki esas çapulcu kılıklı çivili sopalı adamlar bu olaylarda hangi eteğin altına gizlenmişlerdi? Yere düşen bir vatandaşa aynı anda jop,tüfek dipçiği ve tekme ile vurmak size göre polisin görevi öyle mi? Bu değerlendirmeyi yaparken aynaya bakın ve yanıtını vicdanınıza verin, provakatörlerin tasvip etmediğimiz davranışlarına engel olmak polisin görevidir bunu hatırlatırım. Tek haklı olduğunuz nokta olayların salt gezi parkı olmadığı konusudur;bu,toplumsal bir tepkidir, demokrasilerde buna saygı duyulup gereği yapılır...
Orhan KAYA abimizin dediklerinin bir kısmına katıldığım gibi katılmadığım tarafları da var. Katıldığım tarafı Bölücü terör yandaşları, sempatizanları ve örgüt elemanları bir eyleme başladığında (Taşlı, sopalı, silahlı ve molotoflu) Gezi eylemcilerine uyguladığı orantısız gücün binde birini kullanırken imtina göstermekte. Sebebini araştırdığınızda teröristlerin göz kırpmadan insan canına kastettiğini bildikleri için odak noktası olmak istememektedir. Gezi parkındaki kişilere ise neden bu kadar orantısız güç kullanılmakta. Çok açık, buradakilerin büyük bir kısmı pasif direnişçi olduklarındandır. Gezi Parkının bu kadar uzun sürmesini ve bunun siyasi bir güç gösterisi beriki-öteki anlayışına doğru götürülmesine ise kökten karşıyım. iktidarın ise biz de gövde gösterisi yaparız zihniyetiyle mitingler düzenlemesi doğru bir hareket midir? Başbakanın Gezi parkına giderek istekleriniz nedir? diye bizzat sorması daha uygun bir davranış olmaz mıydı? Oradaki insanların istekleri yazılı olarak alınıp da halkın menfaatlerine uygun olanı yapılsa, uygun olmayanların ise uygun bir dille anlatılması daha uygun olmaz mıydı? Siyaset bilimi kavga etmek mi? Yoksa toplumun genel ihtiyaçlarını ortaklaşa çözmek mi?
Gezi'deki olaylarda polisin aşırı güç kullanması, ülkeyi yönetenlerin sağduyudan yoksun yaklaşımları ve bu olayları sosyolojik yönden iyi okuyamamaları işi bu noktalara kadar taşımıştır. Sonunun iyi olması ve bir daha ölüm olmaması, dilenebilecek en iyi dilektir.
Beni bu olaylarda en çok rahatsız eden, tepkimi çeken polisin davranışıdır. Polis, emir kuludur anladık, ancak vur dediğinizde öldüren, yere düşen olay yerinden uzaklaşan hatta olayla ilgisi olmayanlara ölçüsüz ve vicdansızlık denilebilecek sertlikte bir tepki kabul edilemez. Sn.Kaya'nın da belirttiği madem polisimiz olaylara bu yönlü tepki veriyordu neden terör yandaşları ortalığı savaş alanına çevirip devlete ve polise kafa tutarken bunu yapmadı? İşte bu sorunun yanıtı geçiştirilmemeli ve demokratik tepki gösteren halka daha duyarlı ve saygılı olunmalıdır.