turkiyede-siyaset

Türkiye’de siyaset yapmak, büyük bir kayayı rampa yukarı çıkartmak gibi bir şey… Kayanın altında kalınabileceği gibi kaya hedefe oturtulabilir de... Her an, her şey olabilir...

Belki de en zor şey, bir insanı ikna edebilmek… Emek istiyor, bilgi istiyor, fedakârlık istiyor…

Taraftar oluşturmak gayesiyle çoluk çocuğundan ayrı kalarak yola çıkan siyasetçi, kimi zaman belki de aç yol alarak, yağmur, çamur, kar, kış, gece, gündüz demeden mahalle mahalle, köy köy, ev ev gezerek düşüncelerine, projelerine katkı sağlamaya çalışmakta…

Projelerini anlatan siyasetçi, heybesinde ne varsa onu kişilere sunmakta…

Kimisi, Kur-an’a el bastırarak yemin ettirmekte, kimisi altın dağıtmakta, kimisi para, kimisi değişik hediyeler dağıtmakta, kimisi iş, iş mülakatlarında yardım sözü vermekte, kimisi de medenice fikrini anlatmakta… Türkiye’de yaşayıp da bu türden davranışlara muhatap olmayan, duymayan pek az insan vardır, özellikle de gelişmemiş bölgelerde…

Fakat Türkiye’de bunların dışında, gelmesi istenen siyasi düşüncenin desteklenmesi amacıyla başka tutumlar da sergilenebilmekte olduğu, tarihi belgelerle, olanların dünya siyasetiyle ilişkilendirilmesi ile ortaya çıkabilmekte…

Bu anlamda, son olarak, Türk siyasi tarihindeki yerini almış olan 27 Nisan e-muhtırası  ve ardından başbakan ve genelkurmay başkanınca Dolmabahçe Sarayında yapılan baş başa görüşme, beraberinde pek çok kuşkuyu da getirmiştir…

Söz konusu muhtıra nedeniyle, bir fısıltı şeklinde köylere yayılan “dinsiz ordu bize muhtıra verdi” şeklindeki yaymaçlar, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Türk siyasetine de zarar vermiş görünmektedir… Yapılan kamuoyu anketlerine göre alt seviyeye düşmüş olan bir parti, muhtıra ile mağdur edildiğini savunarak, seçmenden oldukça büyük bir destek almış olduğu, siyaset bilimcilerce ve araştırmacılarca dile getirilmiştir…

Gelinen noktada, Türkiye yeni bir seçim dönemine daha girmiştir. Ve siyasetçinin, geçmişte olanlara bakarak tedirgin olması da gayet normal bir duygu…

Kim emeklerinin boşa gitmesini ister ki? Elbette ki siyasetçi de emeklerinin boşa gitmesini istemez… Üstelik de siyaseten, siyasetin içinde olmaması gereken bir yerden gelen etkilerle…

Türk siyasetçisi, bunca değişik etkilerden sonra, kendine bir kontrol sistemi geliştirerek, yağmura ve çamura rağmen, zemini tespit edip, günün koşullarına uygun, sağlam bir zeminde ilerlemek için yollar aramakta olduğunu tahmin etmek, bence güç değil…

Siyaset, özellikle de Türkiye’deki siyaset, bir futbol maçı gibi…

Her şey, her an değişebilir… Karşı takımın oyuncusu gol atabilir, kendi oyuncusu kalesine gol atabilir, yan hakem yanlış bildirimde bulunabilir, orta hakem yanlış, hatta yanlı karar verebilir, kaleci gol yiyebilir, oyuncu oyun dışında kalabilir veya sahaya atılan maddelerden dolayı maç tatil de edilebilir…

CHP Genel Başkan yardımcısı, Prof.Dr. Suheyl BATUM, ifade ettikleriyle gündem yarattı. Belki de bir oyunu başlattı:

CHP Genel Başkan yardımcısı, Prof.Dr. Suheyl BATUM 06 Şubat 2011 günü Zonguldak'ta, Karaelmas Gazeteciler Derneğini’nde ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Zonguldak Şubesi’nde gazetecilerin sorularına vermiş olduğu cevaplarıyla gündemde.

Batum, Karaelmas Gazeteciler Derneği’nde ne demişti?

''Ben Tuncay Özkan ile görüşebilme imkânına sahip değilim, izin vermiyorlar. Benim bir önerim oldu, 'şahsi önerim' dedim. Hepimizin gözü önünde, bugün medya emekçilerinin haliyle kimse ilgilenmiyor. Aynı şey Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay gibi birkaç kişi için geçerli. Ben oradaki herkese kefil olmak durumunda değilim. Ben hayatımda Veli Küçük'ü tanımam, suçları varsa çekerler cezalarını. Bu insanların durumunu gördüm. Oraya gittim gencecik teğmeni gördüm, 29 aydır içeride. Diyorlar ki 'telefonunda 139 kayıt var, Hizb-ut Tahrir liderleri sende'. Tanımam diyor, inandıramıyor, sonra da ortaya çıkıyor ki polis yüklemiş. Ben de diyorum ki sehven devleti olduk. Buna dikkat çekmek lazım. Ben önerimi yapacağımı söyledim. Adım politikanın önüne geçmemeli. Türkiye'de hukuksuzlukları  CHP görmezden gelmeyecektir. İstedikleri gibi ürkütmeye çalışsınlar.''

''Önerim ortadadır. Parti Meclisi toplanacağı zaman aynı konuyu gündeme getireceğim. 3-5 iktidar yanlısından korkacak olsak, siyasete girmezdik. Kesinlikle geri adım atamayacağım. Kabul ederler, etmezler bunu bilmiyorum, nisan ayında göreceğiz. Türkiye'de hiçbir dava kanıtlar sehven karartılmaz, sehven kanıt yaratılmaz. İnsanlar hâkim görmeden 2 yıl tutuklu kalmaz. Bu önerimin içinde kimseyi kurtarmak filan yok.''

Batum, ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın odasının aranmasını da eleştirerek, ''Odayı 3 saat arıyorlar. Buraya gireni çıkanı devlet göremiyor mu? PKK elebaşısı  Adbullah Öcalan bugün istediği şeyi avukatları aracılığıyla yansıtabiliyor, onun hücresini böyle aramıyor bu devlet''

Batum, Atatürkçü Düşünce Derneği’nde ne demişti?

Koca bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP'yi yıkamadılar''

Batum’un açıklamaları  üzerine, Genelkurmay Başkanlığınca 07 Şubat 2011 günü yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı;

“1. 6 Şubat 2011 tarihli bazı basın yayın organlarında, iki büyük siyasi partiye mensup ve yönetici konumundaki bir kısım siyasilerin Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında bazı değerlendirmeleri yer almıştır.

2. Her vesileyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyaset dışında kalması gerektiğini savunan bu siyasilerin, Türk Silahlı Kuvvetlerini günlük siyasi tartışmaların içerisine çekme gayretleri üzüntüyle izlenmektedir.

3. Çevremizde sonu belli olmayan istikrarsızlıkların yoğunlaştığı bir dönemde, sadece güvenlik alanındaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasi tartışmalara konu edilmesi, ne ülkemize ne de herhangi bir siyasi görüşe fayda sağlayacaktır.

4. Kendi görüşleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmak isteyen siyasilerin, Türk Silahlı  Kuvvetleriyle ilgili söylemlerinde daha özenli olmaları ve asker üzerinden siyaset yapmamaları beklenmektedir.

Kamuoyuna saygı  ile duyurulur.” 

Sonuç,

 

Dış etkilerden uzak, şeffaf, danışıklı dövüş işlerin olmadığı, ülke menfaatlerinin gözetildiği, her kurumun görevinin bilincinde, halkın sağlığını, refahını, huzurunu, mutluluğunu temin için canla başla çalıştığı bir Türkiye dileğimle…

Orhan KAYA

Ögeyi Oylayın
(7 oy)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

Yorumlar  

#4 janas 10-02-2011 11:35
Yıllardır Tu kaka asker diyenler,bana göre ne yazıkki Sy. BATUM'un dediği gibi hatta daha ağırı halindeki sessiz,etkisiz,personeline sahip çıkamayan bir görünümündeki askere ''askerde bizim askerimiz'' diye çıkırtkanlığa ,kahramanlığa bürünüyor ama aynı gün ''Assubayların sorunlar'' konulu önerge reddediliyor.Nedir bu? Aymazlık,takiyye,iki yüzlülük değilmi? Bu zihniyete inanmak kendimizi kandırmak değilmidir? Hal böyleykende ortada olanın karton,peçete,laylon v.s.hepsi aynı diye düşünen çoktur..Acı ama gerçek.Bu duruma da ençok biz üzülüyoruz

Orhan bey elinize sağlık.
Alıntı
#3 Ersen Gürpınar 09-02-2011 23:50
Ne yorum yazabilirim diye düşündüm böyle demokraside eleştirilmeyen hiçbir şey yok ki.! Boşuna böyle saça böyle traş dememişler; Benim herzaman söylediğim bir söz var ADALET BİRGÜN HERKESE GEREKECEKTİR
Alıntı
#2 Mehmet AKPINAR 09-02-2011 16:32
Süheyl Batum doğruları söylediği için yargılanıyor,bunu daha önce söyleyen mümtaz prof,ise ilk kez duymuş pozunda belaltıdan vurmaya çalışıyor ama yazısı nedeniyle yakalanıyor,ya devlet bakanı olan zat daha ağırını söylediğinde sesi soluğu çıkmayan Paşalarımıza ne oldu iktidar olmadığı için mi Süheyl Batum a çakıyorlar,yıllardır orduda astlarının hukukunu korumayanlar bugünlerde başları sıkışınca iktidar desteğine mi soyundular,yolları açık olsun,sevsinler sizin kaplanlığınızı,ileri demokrasinizi.
Alıntı
#1 Hüseyin ÇETİN 09-02-2011 15:01
Sayın Orhan KAYA size katılmamak mümkün mü, bu devirde askerin yanında olanlar değil, asker katili ve bebek katili olanlar prim yapıyor. Bu devran hep böyle dönmeyecektir.
Alıntı
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
GAZİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN TBMM'nin, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e ''Mareşal'' rütbesi ile ''Gazi'' unvanı verişinin 102. yıl dönümü ve Gaziler Günü törenlerle kutlanacaktır. Kahraman gazilerimizin, oluşan bedensel engellerinin yanında başta devletimizin mevzuatlarından kaynaklanan birçok sıkıntısı olduğunu biliyoruz. Gazilerimize devletimizin yetkililerince...
Salı, 19 Eylül 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
EMPERYALİSTLERİ DİZE GETİRDİĞİMİZ 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI'MIZIN 101. YILI YÜCE TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN. ORDU YOK DEDİLER KURULUR DEDİ PARA YOK DEDİLER BULUNUR DEDİ DÜŞMAN ÇOK DEDİLER YENİLİR DEDİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Saygıdeğer Üyelerimiz İtilaf Devletleri tarafından son dönemlerinde bütün orduları dağıtılan, işgal edilen ve tersanelerine g...
Çarşamba, 30 Ağustos 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
ZAFER HAFTASI KUTLU OLSUN Osmanlı İmparatorluğunun SEVR ile parçalanmasına HAYIR diyen bir avuç kahraman ATATÜRK önderliğinde 19 Mayıs 1919 tarihinde başlattıkları kurtuluş mücadelesini 26 Ağustos 1922 yılında Afyon Kocatepe'de başlayan dünyanın takdirini kazanan bir taarruzla bozguna uğrattıkları düşmanı 30 Ağustos'ta kesin yenilgiye uğratarak ülkemizin bağımsı...
Cumartesi, 26 Ağustos 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ