OYAK'ın her yıl yapılan OLAĞAN kongrelerinde KURULUŞLARDA BÜYÜK ZARARLAR belirtilmesine rağmen DAİMİ üye ve DENETÇİLER farafından neden HESAP SORULMADIĞI-SORULAMADIĞI aşağıdaki GÖREVLENDİRME ve İŞE YERLEŞTİRMELERDEN daha iyi anlaşılmaktadır.
OYAK ve KURULUŞLARINDA GENERAL-ALBAY EŞLERİNİN- ÇOCUKLARININ- KIZLARININ DAMAT ve GELİNLERİNİN arpalık ve arka bahçesi gibi İSTİHDAM edildikleri ANLAŞILMAKTADIR. Yıllardır yapılan GENEL KURULLARDA ZARARLAR AÇIKLANMASINA [TUKAŞ] RAĞMEN AYAKTA ALKIŞ TEBRİK VE BAŞARILARIN devamının sebeplerinin altında bu İSTİHDAM yaratma ile AL GÜLÜM VER GÜLÜM, AL TAKKE VER KÜLAH oluşuna bağlıymış. Aldıkları ÜCRETLERİN yüksekliği DUDAK UÇURTACAK cinsten olup, Mahkemecce İSTENİP, ÇALIŞANLARIN KİMLİKLERİ KİMLERİN YAKINLARI olduğunun BELİRLENMEMESİNE ait LİSTENİN OYAK'ça verilmeyiş NEDENLERİDE ASSUBAYLARIN İDDİALARINI güçlendirmiştir.
TEMAD vakit KAYBETMEDEN bir DAVA açıp aynı KONUYU gündeme TAŞIYARAK MAHKEMECE bu KİŞİLERİN açıklanmasını İSTEMELİDİR. OYAK ve KURULUŞLARININ "GİZLİLİK" DERECESİ Mİ VAR Kİ mahkemeden bu yazı ESİRGENECEK. OYAK yönetimi vermiyorsa mahkeme YÖNETİMİ mahkemeye CELP ederek bilgileri almalı HER ŞEY ortaya çıkmalıdır.
Yıllardır VAKIF adı altında toplanan PARALAR kimlere İŞ SAHASI OLMUŞ. Yazıklar olsun! Ne GÖZÜ DOYMAZMIŞLAR. Bunların GÖZÜNÜ TOPRAĞIN DOYURACAĞINADA İNANMIYORUM.
OYAK ve KURULUŞLARINDA Assubaylara ve EMEKLİLERİNE neden GÖREV ve İŞ verilmediği artık tamamen ortaya çıkmış olup,yapılanların bizlerden GİZLENMESİ engellenerek,yapılanların öğrenilmesinin ÖNÜNE geçilmiştir.Buna SEBEP olanların RÜTBESİ MAKAMI ne olursa olsun YILLARCA HAKLARIMIZA EL UZATMIŞ OLANARIN YARGILANARAK ZARARLARIMIZIN MAL VARLIKLARINDAN TAHSİLİNİN YAPILMASI sağlanmalıdır.
OYAK ve KURULUŞLARININ artık ÇALIŞAN VE EMEKLİ OLAN PAŞALAR İLE ALBAYLARIN ARPALIĞI-ARKA BAHÇESİ OLDUĞU KESİNLİK KAZANMIŞ AİLE ÇEVRELERİYLE BİRLİK RANT ELDE ETTİKLERİ,BİZLERİNDE BU UYGULAMALARDAN ZARARA UĞRAYARAK MAĞDUR OLDUĞUMUZ KESİNLEŞMİŞ-ISPATLANMIŞTIR.
Savunma sanayi şirketleri emekli asker ve asker yakınları ile doldurulmuş. Çocukları, gelinleri, damatları, yeğenleri ‘yüksek yerlerden’ referansla bol maaşlı işlerde.
Pek çoğunun tek özelliği “asker veya asker yakını" olmaları. OYAK ve Savunma sanayi şirketlerinde işe alınmış bu kişilerin sayıları yüzlerle ifade ediliyor. Torpille, yüksek yerlerden referansla yerleştikleri bu şirketlerde 12 bin TL’ye kadar miktarlarda maaş alıyorlar.
Emekli Generaller ve yakınları krallar gibi yaşıyor.. İşte liste
ASELSAN, HAVELSAN, TAI, TUSAŞ gibi Savunma Sanayi’nin lokomotif şirketleri bugün doğrudan ya da dolaylı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’na(TSKGV) bağlı.
Bu şirketlerde TSKGV’nin ortaklığı bulunuyor. Bu nedenle, şirketlerin yönetimi ağırlıklı olarak emekli paşalardan oluşuyor. Vakfın dolayısı ile emekli paşaların savunma sanayindeki etkinliğinden dolayı da bu kurumlara personel sevkıyatının çok kolaylaştığı ve buraların başta emekliye ayrılan TSK personeli olmak üzere, birçok asker yakınına iş imkanı sağlamak için değerlendirildiği anlaşıldı.
Personel sayısı en yüksek olan ASELSAN ve TAI TUSAŞ’TA görevli iki isim özellikle dikkat çekiyor. Bunlar personel alımlarından sorumlu yetkililer. ASELSAN’ın İnsan Kaynakları Müdürü Nihat Irkörücü, TAI TUSAŞ’ın İnsan Kaynakları Başkanı da Bora Öskiper. Her ikisi de emekli subay ve muvazzaflıklarında istihbarat subayı olarak görev almışlar..
MAAŞI 10 BİN TL
TAI TUSAŞ İnsan Kaynakları Başkanı olarak görev yapan emekli albay Bora Öskiper’in maaşının yaklaşık 10 bin TL olduğu öğrenildi.
Akit’in edindiği çok özel bilgilere göre TSKGV’ye bağlı savunma sanayi şirketlerinde çalışan emekli asker ve asker yakınlarından bazıları şöyle:
ERGENEKON STÖ SANIĞI ŞENER ERUYGUR’UN OĞLUHaluk Eruygur OYAK kurumunda, yine general yakınları olduğu tahmin edilen Güliz Kaya, Nesrin Dogan, Hasan Kuyumcu’da OYAK KURUMU’da, kurumun avukatı olarak çalışmaktadırlar.
Org. FARUK CÖMERT’İN KIZI
Korg. MEHMET OTUZBİROĞLU’NUN OĞLU
HURŞİT TOLON’UN OĞLU
TUNCER KILINÇ’IN YEĞENİ
Gnr. ARMAĞAN KULOĞLU’NUN OĞLU VE KIZI
Vatanın en önemli kuruluşları CEBREN ve HİLE ile generaller ve subaylar tarafından zapt edilmiş.
Hemen hemen oyak hariç diğer kuruluşlar Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’na (TSKGV) bağlı olarak iş yapıyorlar. TSGV’na her yıl sk personelinden toplanan bağışların ( zorla) en büyük payını Assubaylar-Uzman çavuşlar ve Sivil memurlar karşılamalarına ragmen,bu personelin çocuklarına TSGV’na bağlı kuruluşlarda iş verilmemesi düşündürücüdür.
OYAK ve iştiraklerinde çalışan ve devlet sırrı gibi saklanan general-subay bunların eş,çocuk ve yakınlarının sayısının çok daha fazla olduğu düşünülmektedir.
Yorumlar
(Bu yorumun, asıl konuyla bağlantısı yoktur. Yazıda kullanılan şapka resminin çağrıştırdığı duygularla yazdım.)
Bir askeri okulumuzun kuruluş yıldönümü için, kutlama etkinliğine katılmıştım. Çoğu, emekli meslektaşlarımız olan davetliler, yemek salonunda toplandıktan sonra, kuvvet komutanı da salona geldi. Komutanın şapkası, subay şapkalarının konduğu raftaki bir astsubay şapkasının üstüne, içi yukarıda olarak, ters biçimde konuldu. Rastgele değil, özellikle böyle yapıldı.
Bunu çirkin bulduğumdan; anlatılmak isteneni öğrenmeyi hiç istemedim.
Bir okulun kutlamasında, orada yetişmiş, o yapıya hizmet vermiş yüzlerce emeklisinin gözünün içine sokarcasına, onları emekliliğinde de ezercesine, böyle anlamsız, çirkin bir “iş” tek kelimeyle “ilkellik”.
Bu, otoritenin varlığını göstermek amaçlı ise; sadece “bir sınıfa olan nefreti arttırır.”
Not: Sosyal tesislerde sakalı, şalvarı, cübbeyi, türbanı kabullenen zihniyet; “şapkam, şapkanızın üstünde” saçmalığını da görmeli.
Birlik içinde yaya olarak görev yerinden dönen arkadaşlarımızın yakınından makam aracıyla geçen komutan; “mesai saatinde çevrede gezindikleri için” arkadaşlarımızın cezalandırılmasını ilk amirlerinden ister. İlk amir “Ben görevlendirdim, geri dönüyorlardı” demesine rağmen, “ Ben görev anlamam, canım ceza vermek istiyor.” demiş.
Bazen işimizin dışında böyle “psikopatça” olaylarla karşılaşmak riskimiz de vardı. (Fakat, “yan ödemesi” yoktu.!.)
Tadı çıkarılacak bir emeklilik hazırlığı (?) gerginliğinden böyle davrandığı sanılıyordu. Hazırlık bitmeden; dakika doksan oldu, düdük çaldı, “psikopatlık” sona erdi.
Allah bu, sopası yok ki.
Böyle “sayın’sız” kişilerin ardından; rahmet, minnet, mekân, cennet, unutmayacağız, kalbimizde gibi anlamlı sözleri hiç duymadım. "Helâl olsun" gibi de konuşulmuyordu. Öbür dünyada verilecek hesapları nedeninden, herhalde.
O halde; gömün, gitsin.!.?.
Hem görevde hem de emeklilikte; “Asker misiniz?” sorusuyla karşılaştığımda; “Niçin, “asker mi” olarak sordunuz? deyince; “Asker kişiler kolayca tanınıyor” diyorlardı. Zamanla bunun olumlu ve olumsuz bazı izlenimlerden oluştuğunu anladım.
İlerleyen yıllarda, bende de benzer özelliğin oluştuğunu fark ettim. Sivil giyimli olsa da veya fotoğraflardan ve uzaktan da subay ve astsubayı az bir yanılgıyla ayırt edebiliyordum.
Nasıl mı?
Onların yaşamlarının her alanındaki rahatlığın ve konforun yüzlerine ve davranışlarına kazandırdığı pozitif oluşumun fatura bedeli, negatif etki biçiminde bizlerde beliriyordu.
Kesinlikle birçok meslektaşım böyle olduğunu bilir.
Kanıt olarak;
Dillendirdiğimiz konulardaki cümle içeriği ve kelime anlamları yeterlidir.
Onay olarak;
Onların anlatımlarında, bizdekine benzer içerik göremezsiniz.
“Şeytan, azapta gerek.” felsefesinin sonuçları böyledir.
“Görünen köy, kılavuz istemez.” miş…