Bu sayfayı yazdır

DUMLUPINAR DENİZALTI KAHRAMANLARI VE BİR AŞK ÖYKÜSÜ

3 Nisan 1953 gecesi tatbikattan dönerken Çanakkale Nara burnunda yük şilebi ile çarpışıp boğazın sularına gömülen kahramanlarımızı bir kez daha Ersen Gürpınar'ın milliyet blogta yayınlanan yazısı ile anıyor minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz .

Onlar bu vatan için canlarını feda ederken son sözleri VATAN SAĞ OLSUN oldu. 

Size yüreğimizde bir yara olan denizaltı faciasını hatırlatacağım; 3 Nisan 1953 günü Ege' deki Nato tatbikatından dönen Dumlupınar denizaltısı Çanakkale boğazında sisli ve rüzgarlı bir gecede su üstü seyirle Gölcük donanma üssüne hareket halinde idi, tatbikatta yerli ve yabancı müşahitlerin taktirini kazanan bu kahraman Leventler başarının verdiği huzurla sevdiklerini düşünerek uykuya dalmışlardı. Köprü denilen üst güverte de 3 subay 3 assubay ve 2 erimiz nöbetteydiler; Saat 02.15 i gösterdiğinde Çanakkale Nara burnunda Türk denizaltı tarihinin en büyük kazası yaşandı. Dumlupınar'a İsveç bandralı yük gemisi Nobolant çarpmıştı Dumlupınar parçalanan baş bodoslamasından aldığı derin yara ile zıpkın yemiş bir balina gibi gürültüler çıkararak batmaya başladı ve 78 denizcimizle birlikte sulara gömüldü, köprü üstündekiler denize saçıldı, iki erimiz Nobolant'ın pervanelerinde can verdi onları kurtarmaya çalışan bir assubayın cansız bedeni ile bu hengamede yaşam savaşı veren Yzb. Sabri Çelebioğlu, Ütğm. Hasan Yumruk ve Kemal Ünver ile Başçavuş Hüseyin Aktaş ve Hüseyin İnkaya'yı yetişen gümrük botu denizden çıkararak sahile götürdü.

4 Nisan 1953 saat 06.40 günün ilk ışıkları ile boğazın 35 kulaç derinliğinde can pazarı yaşayanlar ile ilk irtibat balıkçıların bulduğu battı şamandırasındaki telefonla kuruldu; Assubay Selami özben kıç torpido bölümünde 22 denizcinin yaşadığını diğer bölümlerle irtibat kuramadıklarını ve oksijenlerinin azaldığını bildirdi. Kurtaran gemisi ile başlatılan kurtarma çalışmaları sırasında battı şamandırası da kopunca tüm kurtarma ümitleri tükendi çünki boğazın akıntılı ve bulanık bölgesinde dalgıçlar denizaltıya ulaşamıyorlardı, şamandıra kopmasaydı dalgıçlara rehberlik edecek kurtaran gemisindeki çan telini denizaltının kapağına takacaklardı, bu mümkün olmadı. Dalgıç assubay Selami Süsen'in vurgun yemek pahasına insan üstü gösterdiği gayretlerde sonuç vermeyince kıyıya toplanan binlerce Çanakkale'li ile birlikte görevliler dualar ve gözyaşları içinde şehitlerimizi ebediyete uğurladılar.

EFSANE OLAN BİR AŞK HİKAYESİ

Baba yadigari bu küçük ev onların yuvası, sevgilerinin şatosu olmuştu. Bahçede kendi ektikleri çicekleri ve meyve ağaçlarına bakarak çocuklarının birgün bu bahçede koşmalarını hayal ediyorlardı

Küçük ev İntepe ormanları içindeydi, hem maddi sıkıntılar hem de baş başa kalabilmek için balayında  burayı seçmişlerdi, evin şahane bir manzarası vardı; Çanakkale  Boğazı'na giren gemiler onlara serenat yaparcasına  süzülerek geçiyorlardı.

Yıllar sonra yine bu evde idi, bu ev onun için bir liman bir mabet idi ;birlikte ektikleri ağaçlar kocaman olmuştu, ceviz ağacının altına oturdu boğazın maviliklerine daldı  koca bir ömür yarım asır öncesini düşündü, gerçi hiç unutmamıştı ki ...

 DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN  :  http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=171275

Ögeyi Oylayın
(2 oy)
Son Düzenlenme Pazar, 04 Nisan 2021 13:25
mehmet emin atılgan

Son ekleyen mehmet emin atılgan