BİR PORTRE,BİR ANI ve ÖTESİ ...

etme-bulma
TEMAD İZMİR GÖNÜLLÜLERİ Facebook sayfasından

"BAŞARILAR UZUN BİR MÜCADELENİN SONUNDA GELİR ARKADAŞLAR BU HER ZAMAN BÖYLEDİR... YAKINDA ALACAGIMIZ "GÜZEL" HABERLER BU UGURDA ÖN SAFLARDA GECE GÜNDÜZ CALIŞAN NE ZAMAN NEREDE OLMASINI BİLEN, KONULARA TAMAMEN HAKİM, TEMAD GENEL MERKEZDEKİ BİZLERİ TEMSİL EDEN ARKADAŞLARIMIZINDIR...!!!!

BU KONUDAKİ BİLGİLENDİRMELERİN BİR BÖLÜMÜNÜ SİZLERLE BURADA VE emekliassubaylar.org SİTEMİZDE PAYLAŞACAGIZ...

SAYGI VE SEVGİLERİMİZLE..."


Değerli arkadaşlarım

Yazmayı düşünmüyordum. Yukarıda yaptığım alıntıyı okuyunca başımdan 3 gün önce geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.

Torunlarımı 3 gün önce okudukları İlköğretim Okuluna götürdüm ve kapıda "haydi canlarım iyi dersler, kendinizi koruyun ve kimseyle dalaşmayın" diyerek selametledim. Yanıbaşımda yaşlı, ama onurlu bir ses; "şimdiki çocuklar, özellikle de torunlar ne kadar şanslı değil mi?" dedi. Döndüm baktım, elinde 10-15 adet kalem ve 5-10 adet silgi tutan, sakalı hafif uzamış en az benim yaşımda, belki benden daha da yaşlı bir adam samimi ama yorgunluğu belli gözlerle bana bakıyor. Ben bakınca; "Bizim çocukluk dönemimizde giyecek ayakkabımız olmazdı. Yağmurda-çamurda-karda-kışta o halde ama cebimize bir simit parası koyabildilerse mutlu olarak okula giderdik ve o şartlarda da okuduk" diye devam etti. Ben de,"haklısınız;  ben köy çocuğuyum, İlk Okulu köyde okuduğumdan simitin de ne olduğunu bilmeden bitirdim" dedim. Sohbet böylece başladı.

Muhattabım; "ben emekliyim, hak ettiğim emekli maaşımın yarısını bana uygun görüyorlar, bu nedenle de maaşıma katkı için çalışmak, bir şeyler yapmam gerekiyor. Ben de bu işi yapmaya çalışıyor ve bir kaç kuruş maaşıma katkı yapıyorum. Bu Devlete 37 yıl Astsubay olarak hizmet ettim ve yaş haddinden emekli oldum" dedi. Şok olmuştum. "Ben de Emekli Astsubayım, ancak değil yaş haddini beklemek, hizmet süremi doldurduğum gün emeklilik dilekçemi koyarak, ayrıldım" diye geveledim. Branşınız neydi diye sordu benim cevabım üzerine "Bak dostum yaş haddini beklemeniz için, benim gibi sağlıkçı olmanız gerekir, bu da yetmez Askeri Hastanelerden başka bir yerde görev yapmış olmamanız gerekir. Ben, hep bu şartlarda görev yaptım. O zamanlarda Doktorlar Askeri Okullardan değil, sivil Ünüversitelerden yetiştiği için hepsi de, Doktorluk ve Subaylıklarının yanında İnsani değerlere de sahip olan insanlardı, ama şimdilerde onları da değişime uğrattılar" dedi. Konu dönüp-dolaşıp güncel olaylara, Silivri ve Hasdal'a geldi. "Bak arkadaşım, sana başımızdan geçen bir anımı anlatayım. Erzurum Asker Hastanesine bir gün kolunu kırmış bir Tümgeneral geldi. Ortapedi uzmanı, kırık kolun filminin çekilmesi için, Radyoloji servisine havale etmiş. Oradaki görevli arkadaşın üzerindeki beyaz gömleğin cebinin üstündeki rütbe işaretine bakmış."Sen Astsubaysın, benim filmimi çekemezsin, bana hemen bu işi yapacak bir subay çağır" diye böğürmüş. Bunun üzerine oradaki radyoloji teknisyeni arkadaşımız, aynı zamanda Radyoloji uzmanı da olan Baş hekime durumu anlatmış. Baş Hekim servise gelmiş ve Dünyayı ben yarattım havasındaki Generale, "bakın efendim, Filminizi benim çekmemi istemişsiniz, ancak ben Radyoloji uzmanıyım, bu Astsubay Arkadaşım da bu cihazların uzmanı, dolayısıyla, benim çekeceğim filim, bu işin uzmanı olan arkadaşımın çekeceği filim kalitesinde olmaz" demiş. Bunun üzerine General; "Ben anlamam ayarları o yapsın ama filmi sen çek" demiş. "Sonuçta ayarları Astsubay arkadaşımız yaptı düğmeye ise Baş Hekim bastı. Şimdi ben bunların neden yanında olayım. haksız mıyım?" dedi. Görüşmek umuduyla, hayırlı işler diyerek yanından ayrılırken bana; "Benim bu yaptığım işten utanma, çünkü utanması gerekenler bizler değiliz, ama gerçek utanması gerekenler halen bu durumun farkında değiller, şimdi de kendi dertlerine düştüler" dedi. İnanmayan arkadaşım varsa kendisi ile buluşturabilirim.

Bu hikayeyi dinleyince, gerek bizim sitemizde gerek başka ortamlarda Silivri ve Hasdal'a bir şekilde düşen Generalleri için ağıtlar yakan meslektaşlarım ve yazdıkları geldi gözümün önüne. Onların kendilerini anlatabildikleri gazeteleri, sözcülüğünü yapan köşe yazarları var. Girin Askerhaber.com sitesine bir bakın. Yazarlar aynen Askeri hıyararşide olduğu gibi rütbe sırasına dizilmişler. Kimisi eline kalem almış kendilerince yazdıklarından kan damlatıyor, onlar sonuna kadar haklı, karşılarında olanların hepsi haksız. Kimisi eline çuvaldızı almış, iğnenin ucunu olsun bırakın batırmayı kendisine öz eleştiri yapmak için çevirmeye bile gerek duymadan önüne gelen sallıyor. Yıldız parlatacak yorumları hemen yayınlıyorlar, ama azıcık aykırı olan yorumları görmezden geliyorlar. Yanlarına da bir Astsubay, bir Jandarma Uzman Çavuş bir de uzman erbaş almışlar, arada bir onların da yazılarını yayınlıyorlar. Astsubayların hakkını verin diye Genelkurmay'a açık mektup yazan Emekli Hv.Tuğgeneral sayın Hikmet Yavaş'ın o yazısından sonra taş çatlasın 2-3 yazısı daha yayınlandı, uzun süredir onun yazıları da yayınlanmıyor. Yani Astsubayların hakkı diyeni siliyorlar. Kendi yazdıkları kitaplarda, yine kendi kendilerini kahraman ve efsane Komutan olarak lanse ediyorlar ve yalnızca birbirlerini tanık gösteriyorlar.

Ne zaman yaşadıkları olayları iyisiyle-kötüsüyle ama tüm gerçekçiliğiyle bizim meslektaşlarımız da kaleme almaya başlarlar, biz o zaman haklarımıza kavuşuruz. Değilse Gazete haberlerinde okuduğumuz gibi, mahkemeye düştüklerinde ve sıkıyı görünce; "Raporu imzalamış olmam, içeriğini onayladığım anlamına gelmez" diyerek vermiş oldukları emirlerin bile arkasında duramayanların yönettiği Genelkurmay'dan, sorunlarımızı çözmesini beklemek, en hafif deyimiyle kocaman bir HAYALCİLİKTİR! Bizim sorunlarımızı siyaset çözecektir.

Saygılarımla.

Mustafa Savaş Evran
İzmir

Ögeyi Oylayın
(21 oy)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

Yorumlar  

#5 Mustafa Savaş EVRAN 16-03-2012 20:23
Mehmet Yaşar asker olmak istiyordu. Dayısı da onun asker olması halinde iyi ve rahat bir yaşama kavuşacağını düşünüyordu. Dayısının kendi için çizdiği bu yola ´Evet´ diyen Mehmet Yaşar, astsubay okulu sınavlarına girdi. Bu sınav, kaderin geleceğini etkileyen ikinci bir oyunu sayılabilirdi. Belki astsubaylıktan subaylığa geçiş için bütün yolları deneyecek ve yine Genelkurmay Başkanı olacaktı. Belki de astsubay olarak görev yapıp emekliye ayrılacaktı. Ama astsubaylık sınavını kazanamadı ve bu yol o yıl için kapandı.

Sınıfta kalmak onu zirveye kadar taşıdı


ilkokuldan sonra girdiği bu sınavı kazanamamak onu biledi. Ve ortaokulu bitirdikten sonra girdiği askeri lise sınavını kazandı. Erzincan Askeri Lisesi´ne kaydoldu. Ama lisenin ilk yılında sınıfta kaldı. Bir yıl kaybetmeye çok üzülmüştü... Aslında ´kayıp´ gibi görünen bu l yıl da tıpkı doğum tarihi gibi TSK´daki yaş ve kıdem hesaplarını denk getirmiş, Büyükanıt´ın Genelkurmay Başkanı olmasındaki önemli milatlardan biri olmuştu. Zaten sonraki yıllarda okul birinciliklerini de kimselere kaptırmadı.
http://www.haber7.com/haber/20060807/Buyukanitin-bilinmeyen-portresi.php

İşte bir Portre daha ve de Kaderin önemi ve bir ibret belgesi.
BÜYÜKANIT'ın BİLİNMEYEN YÖNLERİ
---------------------------------------------------------
YÖNETİCİ NOTU. Yıllardır önyargılarla yapılan haksızlıklarımızı dile getirdiğimiz yazılara bazı önyargılı dangalaklar kardeşim sizde gayret edip harp okulunun sınavını kazansaydınız diyorlardı Ordunun Genelkurmay Başkanının assubay okulu sınavlarını kazanamayıp sonradan askeri liseye girdiğini okuyunca duyguları varsa biraz olsun utanır yüzleri kızarır diye umuyoruz.
Alıntı
#4 Murathan SİPAHİOĞLU 16-03-2012 13:09
Emekliliğimde, görevdekinin bir o kadarını da özel sektörde çalıştım. Bilgi birikimim, işimi seviyor ve iyi yapıyor olmam beni hep önde tuttu, hep tercih nedeni oldu. (Not: “Politik olamadığım” için zararını da gördüm.)

Departman müdürü, bir konuşmamızda; “Bu fabrikayı omuzlarınıza yüklenip, taşısanız bile, “pastada size ayrılan pay” belli, artmaz.” demişti.

Doğruydu.

Elinde sadece diploması olan dünkü mühendis, benden öndeydi.

Herhalde buna “kader” diyorlar.
Alıntı
#3 Abdullah ZENGİN 16-03-2012 11:41
Sayın Büyüğüm,
Yürekleri olanların yüreğini sızlatan bir meslektaşımıza tesadüf etmişsiniz.Toplumun yüzde 80'inin ne vicdanına ne de yüreğine hitap etmez bu olay.Acı olan budur.
Generallerin,subayların ve daha birçok kişinin,"tanrı benim" tutumlarından rahatsız olmak insani bir erdemdir.Gel gör ki bizler bunu özümseyememiş,kabullenemediğimiz için çabalıyoruz. Her insan adalet önünde de Allah katında da birdir,eşittir diye savaşıyoruz.
Bu bir hastalıktır,insanları ikinci sınıf görme,kendini ayrıcalıklı kabul etme,küçük tepeleri bem yarattım düşüncesinde,vay ben neymişim,ben olmasam çalıştığım kurum olmaz gibi hasta ruh halinin tezahürüdür bu davranışlar.Kendi meslek grubumuzda bu tür davranışlar olduğu gibi,emekli olduktan sonra da bu olaylara şahit oluyoruz. Olayları yaza yaza ,insanların gözüne gözüne dersek belki başarırız. Saygılarımla.
Alıntı
#2 Ersen Gürpınar 13-03-2012 01:42
Değerli Ağabeyim
Biz hiçbir zaman imtiyaz talebinde bulunmadık. Bizim terimizi, kanımızı şaşal suyu zannedenler ön yargılarla bizi sosyal ve ekonomik haksızlıklara uğrattılar. Milliyet Blog'taki bir yazımda milli piyango satan bir arkadaşımızın durumunu yazmıştım, belirttiğiniz gibi utanılacak bir iş yapmıyoruz ama bizi bu duruma düşürenlerle bu duruma seyirci kalanlar bunun ayıbını yaşayacaktır.Saygılarımla.
Alıntı
#1 Ahmet CAN 12-03-2012 18:49
Sayın EVRAN,
İbret verici ve göz bebeği ordumuzdaki kast sisteminin çirkinlik ve vahametini anlatan çok mükemmel bir yazı yazmışsınız.Tebrikler ve teşekkürler.Bu kıymetlilerimizin foyaları yeni yeni ortaya çıkmaya başlayıp,adalet önünde hesap vermeye başladıklarında,bu sitede birkaç defa bazı meslektaşlarımla çeşitli polemiklere girdim. Misal, kıymetlilerimizin son durumları konusunda biz duracağımız yeri bilmeliyiz gibisinden laflar ettim diye,sizin de belirttiğiniz gibi bir ağlamadığı kalan arkadaşlardan bazıları,ima ile ya da açıktan ne TSK.düşmanlığımızı,ne yandaşlığımızı,ne de soros'çuluğumuzu bıraktılar.Kaldı ki yandaş değilim, ama legal bir partinin yandaşı da olabilirdim. TSK,General ve Subaylardan ibaret olmadığına göre,bu kurumdan emekli birisinin TSK düşmanı olması için aklıyla zoru olması gerekir.Size katılıyorum.Genelkurmay'daki derin yapı maddi manevi hiç bir konuda bizlere zırnık koklatmadı,koklatmaz. Çözüm siyasette.Ama siyasetin doğası gereği siyasi iktidarların da oy çıkaramayacağına inandığı kitlelere verilmemiş haklarını vereceklerini de ben sanmıyorum.Ve nitekim bu güne kadar hiçbir iktidar Astsubaylar için kılını kıpırdatmamıştır.Saygılarımla.
-------------------------------------------------------------
YÖNETİCİ NOTU
Sn.Can, bu sitede hiç kimse size hakaret etmemiştir,edemez. Özel yazışmalar veya başka platformlarda yazılan yazılar yönetimi bağlamaz.
Alıntı
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ