Artık cephe savaşı yok… Birlik ve beraberliği yok edilerek sömürülmek veya ortadan kaldırılmak istenen ülkelerde işbirlikçi yaratıldıktan sonra hareket başlıyor… Yeni savaş yöntemleri, terör ve dinin birliğini bozan dini teşkilatlanmalar! Ve Türk halkı bunlarla karşı karşıya…
Sözde etnikliğe dayanan terör örgütleri ve farklı din anlayışı adı altında toplanan gruplarla ülkelerin altı oyulmakta…
Türkiye’de, halkın serbest dolaşımını, yatırımını engelleyen baskı altına alan, sindiren terör örgütünün icraatları yıllardır kan dökerek devam etmekte.
Dini gruplara ilişkin olarak, savaş içinde savaşı, birbirini yok etmeyi Irak’ta meydana gelen mezhepler arası savaşta gördük… Ülkelerinin elden gitmesi, işgal edilmesi mezhep ayrılığının önüne bir türlü geçemedi ve iki milyon Iraklının hayatını kaybetmesinde önemli rol oynadı.
Türkiye’de ise terör örgütü yıllardır ön planda dururken; dini temellerde oluşan menfaat grupları şimdilik siyasette etkin görünmekte… İlerde yaşanılabilecek karışıklıkta onların da Irak benzeri bir tutum izlemeyeceklerinin bir garantisi yok. Şimdiye kadar tarikatların, cemaatlerin bu duruma yönelik bir açıklamalarına henüz denk gelmedik. Denk geldiğimiz ise, TSK’nın yıpratılmasına yönelik yalan yanlış söylemleridir.
Türk halkının büyük emeklerle, fedakârlıklarla yetiştirdiği, biricik evlatlarını vatan savunmasına davullarla, zurnalarla, halaylarla, ellerindeki kınayla gönderdiği evlatları yarım asırdan fazlaca bir süredir; yedi düvelin desteklediği ve bu yolla para da kazandığı, gözü-kulağı olduğu, istihbarat verdiği Türk Milleti’nin yok edilmesine yönelik çalışan PKK Terör Örgütü’nün alçakça saldırılarına karşı koyarken, bize göre şehit, kimilerine göre ise kelle (!) olarak can vermektedir!
Canını canımız için veren şehitlerimizin milleti tarafından bağrına basılarak -protokolle halkın arasına polis barikatı olduğu halde- ebediyet yolculuğuna uğurlanmasında düzenlenen büyük törenler ise ülkenin başbakanı tarafından “yaygara koparılıyor” olarak değerlendirilebilmekte!
Mücadelede başarılı olmanın yolu kararlılıktan, birlik ve beraberlikten geçer.
Bir tarafta, büyük emekler sonucu, 2000’li yılların başında bitme noktasına gelmiş haldeyken günümüzde giderek artan terörle ağır aksak mücadele edilirken; diğer tarafta gerektiğinde kullanılmaya yönelik farklı, geçmişte oluşmuş olan ülke bütünlüğüne zararlı cemaatler de hızla yollarına devam etmekte.
Bir bukalemun gibi Türkiye’de her yere sızma yeteneği olan, hâkim, savcı satın almaktan, kiralamaktan bahseden ve bu yönü ile rüşvetçi, vergi vermeme ustası, devlet kadrolarına yapılacak atamalarda söz sahibi olabilen, devletin yurt yapmasının önüne geçerek avladığı yurtlarındaki çocuklarımızı Atatürk sevgisinden uzak yetiştiren, yaz tatillerinde çocukları evlerinden ayrı kamplara alan ve çocuklarını annesinden babasından koparak “çocuğu, ailesini beğenmez hale getirebilen”, Irak’ta ölen iki milyon Müslüman için sesini çıkartmayan kimilerinin basın yayını ise; PKK baskınını “derin PKK-derin devlet” ilişkisi altında, Türk Milleti'nin bağrından çıkan evlatlarından müteşekkil ordusunu gözden düşürecek, kuşku yaratacak, duyulan güveni sarsacak şekilde yayınlar yapması düşmandan başka kime yarar sağlar!
Ve görülen o dur ki geçmişte milliyetçiliği ile de tanınan kimi zavallılar da menfaatleri gereği olarak ne yazık ki bu yayın politikasını görev edinerek fırsat bulunan her yerde TSK’nın gözden düşmesi, güvenilirliğinin zedelenmesi için ezberlediklerini ev ev anlatılmakta…
Bugün kapitalizme koşan Libyalıların Kaddafi’yi linç ederken kullandığı “Allahu Ekber” nidaları düşündürücüdür. Kaddafi’yi Allah için mi yoksa kapitalist sistem için mi linç ederek öldürdüler? Kaddafi’yi linç edenler, kapitalist sistemi enselerinde, sofralarında, cüzdanlarında, ekonomik krizlerinde hissettiklerinde ne yaptıklarını anlayacaklardır.
Kapitalistlerin, Türkiye’de de Libya benzeri bir iç karışıklık yaratmak hedefleri olup olmadığı ve bu türden linç yapabilecek insan yetiştirilip yetiştirilmediği araştırma konusudur.
O halde anlamayanlara durumu anlatmak her Türk evladının görevi olmalıdır.
Türkiye, bir yerli savaş uçağı bile olmayan, tükettiği etini bırakın ülkenin güvenliğiyle ilgili anlık istihbaratını verenin üstünlüğünü bozmayacak şekilde ithal eden, dışa bağımlı bir ülkedir. Ve bu haliyle de bağımsızlığı büyük tehlike altındadır! Bu durumda olan bir ülkenin bölgesinde lider ülke ilan edilmesi, halkı yanıltmaktan başka bir şey de değildir.
Fransa’nın Total Petrol Şirketi yoluyla Libya’da petrol üretimine başladığına dair haberler basında yer aldı. Hayırlı olsun (!) Peki, Libya’ya özgürlük iddiasıyla söylemlerde bulunan Türkiye bu duruma karşı ne yaptı? Veya yapabileceği ne var?
Ülkemizin durumu geçmişten bu yana Atatürk dönemi hariç hep karmaşık olagelmiş. Şimdi ise eskisine göre oldukça karmaşık bir süreçten geçilmekte…
Türkiye, yabancılarca Türk halkına bırakılmayacak kadar önemli bir ülke. Onu korumak, ona sahip çıkmak her zamanki gibi sorumlu davranmaktan geçiyor…
Yorumlar
Çok isabetli tespitleriniz için teşekkür ederim.Kaleminize sağlık.Cumhuriyetimizin 88. yılında hedef Tam bağımsız TÜRKİYE...Saygılarımla.
Yaptığınız açıklamalar gayet güzel ama Türkiye'nin doğu ve güney doğu bölgesi unutulmuş olan bir harita koymuşsunuz,PKK' nın haritası gibi olmuş, istemeden de olsa teröristlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Bu eksik haritayı ne için koyduğunuzu anlayamadım.