Yaşadığımız dünyada su gibi elzem, herkesin ve her kesimin ihtiyacı olan en önemli evet en önemli ihtiyaç HUKUK' tur. Yasa yapıcılar bu çok önemli konuyu hazırlarken bir masa başında kendi çıkarları açısından bakarak işlerler! O zaman karşımıza çıkan yasa, ÜSTÜNLERİN HUKUKU olacaktır. Bir işveren ile bir işçi kesimin temsilcisi masa başında, örneğin asgari ücret artırım konusunu tartışırken çıkacak sonucun ÜSTÜNLERİN hukuku şekline sonuçlanacağı kesindir!
KONU TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN bir yasası hazırlanır iken de, bu yasa çok kapsamlı bir yasa ise ve tüm personeli kapsıyor ise adalet terazisinin endazesine çok dikkak etmek gerekir! ALLAH'INI SEVEN, BİRAZ VİCDAN DUYGUSUNU İÇİNDE BARINDIRAN BİRİ BU YASAYI NASIL HAZIRLAR VE DE YASAMA NASIL ONAYLAR?
ANAYASANIN BİLMEM KAÇINCI MADDESİNİN BİLMEM KAÇINCI FIKRASININ VS. HERKES EŞİTTİR! ASSUBAYLAR HARİÇ! Şayet yasalar hazırlanırken, daha önceden HASDAL-SİLİVRİ konuları düşünülse idi ÜSTÜNLERİN hukuku bu konuyu hallederdi!
Hak arama mücadelesinde biz assubaylar yıllardır hukukun tüm enstrümanlarını kullanarak TEMAD çatısı altında ve güncel sistemlerle SABIRLA yasa yapıcılara ADALETİN BOZUK DÜZENİNİN bir an önce düzeltilmesi yönünde mücadele veriyoruz. Görülüyor ki; bu sistemde BİRİNİN İKİ DUDAĞI ARASINDA sıkışmış hukuk devleti mi yoksa polis devleti yapısı mı bu yapı diye tereddüd ediyor olmamız üzücüdür.
Polis devleti demek, polis teşkilatı bulunan devlet demek değildir. İlla belirli bir kanuna dayanmak zorunluluğu hissetmeden, doğru bildiğini aklınca kullanan devlet ve yönetim biçimi demektir. Krallık, padişahlık, tek partili diktatörlük gibi. Ya da çete örgütleri gibi; belirli bir töresi, kuralı olsa da karar liderin iki dudağı arasındadır. Lider değişirse kararın niteliği de değişebilir. Mesela bir lider, "sana ateş edeni alnından vuracaksın" diye karar verirken, bir başkası; "buna gerek yoktur" diyebilir. Çete üyeleri açısından her iki karar da doğrudur.
Hukuk devleti, kimin neyi ne zaman ve hangi yasaya göre yapacağını karara bağlayan, sadece bununla da kalmayan aynı zamanda denetleyen, sorumlulukları ön plana çıkaran, gerektiğinde devletin kendisi de suç işlese bunu ört bas etmeyip yargı yolunu açık tutan devlettir. Bu devlette her birey ve her kurumun ödevleri, yetkileri kanunla belirlenmiş olup, bunu nasıl kullanacağı yine yasa ile belirtilmiştir. Velev ki kişi cumhurbaşkanı ve/veya başbakan, ordu kumandanı vs. kim olursa olsun herkesin ortak paydası kanundur.
Devletin bireye, bireyin de devlete karşı sorumlulukları vardır. Toplum içinde aynı şey geçerlidir. Buradan da anlaşılacağı gibi kişilerin, kurumların söyledikleri değil, hukukun söylediği geçerli olan devlete hukuk devleti diyoruz.
DAHA DÜN GİBİ....
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ARARKEN, ÜSTÜNLERİN HUKUKU ARASINDA SIKIŞTIK KALDIK...
BU GİRDAPTAN BİR GÜN ÇIKILACAKTIR ELBET! ANCAK BU YENİ BİR YÖNETİM VE BÜTÜNLEŞME İLE OLACAKTIR?
Ancak assubay sınıfı küstürülmüştür, kırgındır ve de sahipsiz kalmıştır... Bir kaç itici insanın gayretleri ile bir kaç önderlik yapan siteler ile çaresizlik gömleklerini atan arkadaşlarımızın birbirlerine verdikleri moral ile yola devam ediyoruz.
BİLİYORUZ VE İNANIYORUZ Kİ BU YOLUN SONU AYDINLIKTIR, ADALETİN GERÇEKLEŞMESİ YAKINDIR!
VİCDANLAR HUKUK DENİZİNDE BOĞULMUŞTUR.
ASSUBAY HAKLARI ABLUKA ALTINDADIR .
İNSANLIK SUÇU İŞLENMEKTEDİR .
ASSUBAYLAR HAKLARINI AİHM GİBİ YURT DIŞINDA ARARKEN DAVALARI KAZANMAKTADIR .
BU GERÇEK KARŞISINDA YÜZLER ACABA KIZARIYOR MU DERSİNİZ?
Ne zamana kadar dersiniz? Bu düzenin bu utanç sisteminin sürdürülmesi ne zamana kadar dersiniz? Ayırımcılık, kayırmacılık alt gördüklerine yapılan bu 21. yüzyılın utanç armasını daha ne kadar taşıyacaksınız beyler?
NE ZAMANA KADAR?
ATİLLA ABAYLI - İZMİR
Yorumlar