Alper Aydınoğlu adını hatırladınız mı?.
Bir asker..
Hayır canım..
Genelkurmay Başkanı, komutan falan değil..
Subay bile değil..
Astsubay!.
Efes Antik Tiyatro Konseri’ne giden kalabalıkları o daracık yollarda yönlendiren, herkese ama herkese güler yüzü ile yardımcı olmak için çırpınan baş çavuş..
Onu yazmıştım köşemde..
Bir mektup geldi.
“Saygıdeğer büyüğüm ve çok kıymetli insan sevgili Hıncal abim.
Affınıza sığınarak Hıncal abim diyorum çünkü yüreğinin güzelliği kaleminin rengi ile hakkımda yazdığın o paha biçilemeyecek gurur ve onur yaşatan yazınızın benim yapmış olduğum mesleğin ne anlama geldiğini sadece bana değil tüm teşkilatımıza yeniden öğreten gencecik bir ilham kaynağı oldunuz..
Bazen insanın söylemek isteyip de boğazına dizilen hecelerin vermiş olduğu heyecanla yazıyorum. Ve bir kardeşiniz olarak her görev yaptığım yerde kaleme aldığınız o çok kıymetli sözleri daha ileriye taşımak için tüm içtenliğimle çalışmaya devam edip bu ilham kaynağını herkese aktarmak için elimden gelenin fazlasını yapacağıma söz vermeyi size bir borç biliyorum.”
Bitmedi..
Ayhan Boyacı.. O da Selçuk Kaymakamı.. O da yazmış..
“Alper Aydınoğlu ile ilgili teşhisiniz çok yerinde. Göreve geldiği günden beri kibar, insancıl, halkla ilişkileri nazik ve olgun bir şekilde devam ediyor. Yazınızı okuyunca hemen kendisini arayıp tebrik ettim.
Hıncal Uluc’un Sabah Gazetesinde yayımlanan yazının devamı aşağıdaki linktedir.