×

Uyarı

JUser: :_load: 2207 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

Aynı coğrafyada aynı genlere sahip kişilerin oluşturduğu topluma millet deniyor.  Üç kıtaya hükmeden bir cihan imparatorluğu saltanat yüzünden parçalandı; SEVR anlaşması ile son padişah ülkeyi düşmana terk etti.  Her toplumun kaderini değiştiren bir lider olduğu gibi bize de Allah Mustafa Kemal ATATÜRK’ü  nasip etti. Bir imparatorluğun küllerinden yeni bir ülke TÜRKİYE  var edildi. Ülkeyi kuran İstiklal savaşı mucizesini gösterenlerin vatan ve millet aşkından başka bir düşüncesi olmadığı için ne padişahlığı ne de halifeliği kabul ederek modern dünyaya açılan Laik demokratik hukuk devleti Cumhuriyeti bize armağan ettiler.İlk kurulan partimiz CUMHURİYET HALK PARTİSİ  Cumhuriyetin çimentosu oldu,  bir çok devrim ve yatırımlarla çok kısa bir sürede ikinci mucizeyi yaşattılar, ardından çok partili döneme geçildi. Elbette tüm ülkelerin gıpta ile izlediği bu müthiş gelişmenin önü kesilmeliydi, emperyalistlerin ülkemize  el atmalarından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, olmadı. Ülkemizde bugüne kadar onlarca partiden tek başına iktidar olanlar ve koalisyonlarla  2002 yılına gelindi.

2002 yılı seçimlerinde kendilerinin bile hayal etmediği  bir seçim zaferi kazanan AKP iktidarı bu ülkeyi 13 yıl tek başına idare etti.  Elbette çağın gereklerine uygun yatırımlar oldu ancak kamuoyu vicdanında Laik demokratik hukuk devletinin zarar görebileceği endişelerine 17-15 Aralık yolsuzluk iddiaları ve teröre verilen kabul edilemez tavizlerle bu coğrafyada ülkemizin en büyük teminatı olan Türk ordusuna kumpaslar yaşandı, diğer malum olaylar üzerine 7 Haziran seçimlerinde halk AKP iktidarına verdiği VİZE’yi kaldırdı.

Gerek siyasi manevralar, gerekse halka verdiği sözleri gerçekleştirme şartı ile koalisyon için partilerin  kapısını çalan AKP iktidarına CHP ve MHP  ya bu şartları kabul edin ya da birlikte hükümet kuramayız yanıtını verdiler. Bunun sonucu olarak 1 KASIM 2015 tarihinde seçimlerin yenilenmesi kararı verildi. Yaşanan bu süreci hepimiz birlikte izledik.

1 KASIM seçimlerinde AKP parti yönetimdekilerinin bile tahmin etmeyeceği bir şekilde yeniden tek başına iktidar oldu.

Sonuçlar hakkında hepimizin olumlu ve olumsuz değerlendirlemeleri vardır saygı duyarız. Konuyu yüzeysel olarak değerlendirirsek; yaşanan bunca olumsuzluğa rağmen bir partinin oylarını arttırıp tek başına iktidar olması elbette başarıdır. Bu başarıya  muhalefetin koalisyon çalışmalarındaki olumsuz davranışları halka anlatamaması AKP'nin bunu muhalefetin hükümet kurmayı engelle şeklinde lehine kullanması,  hatalardan ders alındığı imajı yaratılarak  terörle yapılan mücadele kararlılığı, koalisyonun ülkede istikrar sağlayamayacağı gibi  davranışlara  muhalefet partilerinden CHP  de  ne yazık ki ATATÜRK’ün kurduğu partide vatansever ve demokrat olan kişilerin kadro dışı bırakılarak  hiziplerin, dinazorların, aşırı uç temsilcileri yer alması demokrasiye saygıdan kerhen verilen oyların başarı sayılması gibi olumsuzlukları  genel başkanın mütevazi ve dürüst kişiliği önlemeye yetmedi.  MHP'nin ise her fırsatta AKP'ye stepne olarak değerlendirilen davranışları milliyetçilerin tepkisine yol açtı HDP ise kendisine bir önceki seçimde sorunların varsa demokraside çöz bu yüzden sana oy veriyoruz diyenleri, terörü bir kez olsun açıkça  lanetlememesi sırtını kandile dayadığını açıkça beyan etmesi nedeniyle kaybederek sadece kürt’üm o halde oy vermeliyim psikolojisinde olan bölge halkından oy alabildi ve önemli miktarda 21 milletvekilini kaybetti.

Elbette herkes başarısızlığına bir kılıf bulacaktır; öz eleştiriyi  yalakalar boşa çıkarma gayretine girecekler ve seçimin kazanılmasında farklı bahaneler ortaya çıkacaktır. Üzülenlerle seçim zaferi olanların değerlendirmelerini hep birlikte izleyeceğiz.

Seçimlerden önce assubayların oy gücünü ne yazık ki  temsilcimiz TEMAD yönetimi kullanamadı, bu konuda assubay kamuoyunu tatmin edecek hiçbir çalışma içersinde olmadılar. Binlerce meslektaşımızın katıldığı, sitemizde yapılan SİYASİ PARTİLERE DEKLARASYON kampanyasının yanı sıra özverili arkadaşlarımızın kişisel gayretleri ile sesimizi siyasi partilere duyurmaya çalıştık.  MHP ve CHP daha önceki yasama dönemlerinde bizlerle ilgili teklifler sundular, ancak ülkemiz demokrasisinde muhalefetin ağzı ile kuş tutsa derdini anlatamayacağı bir anlayıştan dolayı bu teklifler iktidar partisi AKP tarafından dikkate alınmadı. Yine yıllarca süren hak hukuk mücadelemizin sonunda  Genelkurmay tarafından MSB aracılığı ile Başbakanlığa gönderilen teklifler diğer memurlara emsal olur ya da bütçe dengelerini bozar gerekçesi ile kabul görmedi, verilen bu teklifleri de TEMAD yönöteminin genelkurmayda oluşturduğu olumsuz havanın da etkisi ile genelkurmay tarafından takip edilmedi.

7 Haziran seçimlerindeki oy kaybının yarattığı endişe ile iktidar partisi daha önce karşı çıktığı iyileştirmeleri mitinglerde vaat olarak sıralamaya başladı, nitekim başbakan Malatya mitinginde polisler, uzmanlar ve assubaylarla ilgili tekliflerin hayata geçirileceği sözünü verdi. Şimdi bunların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Muhalefet partileri tarafından verilen çözüm vaatleri  AKP iktidarı tarafından da tekrarlandığına göre gerçekleşmesi için hiçbir mazeret kalmamıştır .  Bu kez  TEMAD yönetimi kişisel hesapları bir yana koyarak lütfetsinler de bu vaatlerin gerçekleşmesini sağlamak için kararlı bir şekilde konuyu takip etsinler, bizler de bireysel olarak bu konuda sesimizi duyurmaya çalışmalıyız.

Değerli arkadaşlarımız, zaten bizim taleplerimiz hiçbir zaman imtiyaz ve yeni hak talepleri olmamıştır. Taleplerimizin bir kısmını genelkurmay başkanlığı idari uygulamalarla karşılayabilir.  Haklı taleplerimizi çok iyi anlatmak gerekmektedir.

ÖNCELİKLE: Emniyet hizmetleri meclis stenografları, ziraat ev ekonomisti gibi  görev koşulları ve sorumlulukları assubaylarla kıyaslanamayacak  MYO mezunu kamu görevlileri gibi assubayların da göreve başlangıç derecesi 9/2 olmalı, daha önce subaylarda olduğu gibi assubay kaynağını teşkil eden Asb.MYO yasasından önce assubay nasbedilenlerin intibakları  9/2'den, kendi nam ve hesabına 4 yıl süreli fakülte ve yüksek okul bitirenlerin intibakları da 8/1 dereceden yapılmalıdır.

Assubayların subaylara ödenen 6  tazminattan MAKAM ve Görev tazminatının söz verildiği gibi assubaylara da verilmesi sağlanmalıdır. Bu haklarımızın  verilmesi iktidar ve muhalefet partileri tarafından dile getirildiği için gerçekleşmesinin mümkün olduğunu düşünüyoruz.  Seçimlerin ülkemize barış, istikrar ve huzur getirmesini diliyoruz.

SİTE VE ASB.GÜÇBİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ 

Saygıdeğer Meslektaşlarım

Biz büyük bir aile olarak tüm çilelerimizin, adaletsizliğin kader olmaması için, gücümüzün farkında olarak, ideal bir lider önderliğinde, birlik içinde hareket etmeliyiz ama ne yazık ki bunu hala başaramadık!...

Hatırlarsanız 2011 seçimlerinde zamanın TEMAD yönetimine "emekli ve görevdeki assubayların aile fertleri ile birlikte bir milyona ulaşan oy gücünü siyasi partilerle yapılacak görüşmelerde onlara hissettirin. Verecekleri kontenjanları şubelerle yapılacak koordine sonucu milletvekili adaylığını bizi temsil etme yeteneğinde olanlara kullandıralım. Bunu bir deklarasyon ile kamuoyuna duyuralım. Gazete ilanının ücretini de bizler temin edeceğiz." garantisi vermemize rağmen bu şansımız yönetimin kişisel hesapları ile heba edilmişti.

Son çare olarak bizler de siyasi partilerin dikkatini çekebilmek, farkındalık yaratabilmek ve  programlarında yer alabilmek için hazırladığımız aşağıdaki linkteki deklarasyonu mail kampanyası ile siyasi partilerin (AKP, CHP, MHP) yetkili organlarına göndermekle yetinmek zorunda kalmıştık.

Tarih ders almasını bilmezseniz tekerrür edermiş; Sn.Ahmet Keser başkanlığındaki yönetim de ne yazık ki bu gücümüzü, bu şansımızı kullanamadığı gibi basiretten yoksun kişisel davranışlarla seçim maratonunu tam bir kaos ortamına sürükledi. Bu sürece adım adım yaklaştık. Sn.Keser Televizyon programlarında genelkurmaya bizim hiç bir derdimize çare olmayacak maksadı aşan eleştirilerde bulunurken iktidara tek kelime eleştiri getirmemesi, ardından partiler üstü bir politika izlemek yerine AKP’nin grup toplantılarına, genel kuruluna TEMAD tüzel kişiliği sıfatı ile katılarak assubayların bu siyasi partinin sempatizanı izlemini yaratarak mücadelede büyük gedikler açılmasına neden oldular... 

Oy verdiği yönetime biat etmeyi görev zanneden küçük menfaat grupları ise, diğer STK ile birlikte TEMAD’ın katıldığı CHP'nin düzenlediği siyasi nitelikte olmayan emeklilerin sorununa çözüm toplantılarının fotoğraflarını yayınlayarak TEMAD'ın diğer partilerin toplantılarına da katıldığı algısını yaratmaya çalışsalar da bu gerçeği değiştiremediler... 

Sn. Adnan Fuat Özdemir’in bir yazısından aldığım bir bölüm, TEMAD’ın siyaseten yaptığı hataların ve kişisel hesapların yanlışlığını ortaya koymaktadır.

2012'de MHP ile samimi ve sıcak ilişki kurmayı denedi. Sonra CHP'ye gidildi. Ne var ki her iki parti de özel beklentileri ve milletvekilliğine dair şartları dikkate almadı. Her iki siyasi parti de; bu TEMAD yönetiminin ve özellikle genel başkanının assubay toplumunun meselelerini kullanarak medyatik olma, bu makamdan siyasete ve meclise sıçrama niyetlerini anladılar ve uzak durdular.

Çünkü gerek MHP ve gerekse de CHP bir dava partisi olma özellikleri sebebiyle bilgi ve donanımı olan ülke meselelerine hakim, çekirdekten yetişme kadrolara daha fazla ağırlık veren partilerdi. Her teli ve yolu deneyen, her kapıyı çalan bu insanlara güvenmediler, bu yüzden AKP'ye yanaşmak, fırsatlar partisi haline gelen 13 yıllık bir iktidardan nemalanmak ve hızla yol almak daha mantıklı idi. Asıl önemli nokta ise, bu iki kişiyi yani TEMAD genel başkanı ve genel başkan yardımcısını AKP'den aday yapmak hem iktidarın hem de genelkurmayın işini kolaylaştıracaktı. Assubay haklarına dair büyüyen katılımcılık ve bu sınıf milliyetçiliğinin doğuracağı tehdit bir şekilde bu iki adamı kontrol altında tutarak önlenmeli idi; çünkü bu sınıfın haklarını alması demek tabandaki diğer statü farklılığı yaşayan meslek gurupları için de bir başkaldırı olacaktı………….”

İktidar partisi ile Cemaat arasındaki kavga dengeleri değiştirdiği için muhtemelen Sn.Keser aday olmadı. TEMAD hiç bir siyasi partinin arka bahçesi olmaz açıklamasının mürekkebi kurumadan TEMAD Gn.Başkan yardımcısı Sn.Yüksel BİNİCİ AKP'den milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı ve büyük tepkiler beraberinde geldi. Diğer partilerden de milletvekili aday adayları varken bu tepki neyin sonucu idi?

Elbette hiç birimiz meslektaşlarımızın siyaseten başarılı olmalarından rahatsızlık değil, bilakis gurur duyarız. Tepkimiz, TEMAD yönetiminin siyasi gücümüzü kişisel hesaplarla heba etmesi, bu süreci tıpkı ölüm orucu kararında olduğu gibi tabanın temsilcisi şube yönetimleri ile iyi organize ve koordine edememesi ve  kişisel hesaplara dayalı çifte standart uygulamalarıdır.

Toplumdaki tepkiler üzerine TEMAD Gn.Merkezi bir açıklama ile aldığı kararı assubay kamuoyuna duyurdu. Buna göre, Gn.Mrk. Yönetimlerinde bulunanların siyasi faaliyetlerde bulunmaları halinde görevlerinden ayrılmalarının gerektiğini bildiriyordu. Bu toplumun zekası ile kimse bu şekilde alay edemez! Bu sadece ve sadece Sn.Yüksel BİNİCİ için alınmış bir karardır. Şube yönetimlerindeki arkadaşlarımız TEMAD’ı temsil etmiyorlar mı? Böyle kişiye özel ve muhtemelen birilerine yönetimde yer açmayı hedefleyen bir oyunun olduğu gerçeğini gözardı etmiyoruz...

Tüzük kurultayında “her meslektaşımızın siyasi başarısından gurur duyarız. Ancak  bizler muhtelif siyasi görüşte kişilerin oluşturduğu bir toplumuz. Ayrıca TEMAD her partiye aynı eşit mesafede partiler üstü bir politika izlemek zorunda olduğuna göre, siyasi partilerde aktif rol oynayan aday olan seçilen TEMAD yönetimleri istifa etmelidir” teklifimiz işleme alınmadı. Şu an bir çok şube başkanı bir siyasi partinin arka bahçesi gibi davranmakta ve parti kurullarında görev almaktadır...

Böyle önemli bir süreçte teşkilatlarını  yok sayarak mücadeleyi kişiselleştirir. Hele hele, bunu Bizanslıları kıskandıracak Bizans oyunları ve gündem değiştirme amaçlı ve küçük menfaatlerle eleştirilere tahammülsüzlük gösteren yandaşların ucuz kasaba politikaları ile yaparsanız bu toplumun mücadelesine, birliğine umutlarına zarar verirsiniz.

TEMAD yönetimi adaylar konusunda eşit ve adil bir karar almalı.Ayrıca bizlerin adalet taleplerini karşılamayı taahhüt eden siyasi partilere oy gücümüzüı, kararlılığımızı belirten ulusal bir veya bir kaç gazetede  bir DEKLARASYON yayınlayıp kendi beceri ve kaderine ile başbaşa bırakılan aday olan meslektaşlarımıza destek olabilmek için gerekli koordinasyonu yapmalı. söyle bir fırsat tekrar kaçırılmamalıdır!

Aday olan meslektaşlarımıza başarılar diliyorum.

CUMHURİYETÇİLER

Kuzunun üzerinde: Seçimden önce

Kurt’un üzerinde: Seçimden sonra… yazıyor

Alttaki yazının tercümesi:

Geçen sefer Beyaz Saray’da olduklarında;

Bize yalan söylediler ve Irak savaşında 4 trilyon dolar harcadılar. Bush bize asrın mega resesyonunu (ekonomik durgunluğunu) hediye etti. Gayrımenkul endüstrisini mahvettiler, 5 milyon kişi iflas etti, son 25 yılın en yüksek  işsizlik oranını yaşattılar!

Acıdım şu Amerikalılara… Irak Savaşında biz akıllılık etmiş, o savaşa girmemiştik. Şimdi Suriye kaynıyor, bu sefer Amerikalılar uyanmış gibi…

Ya biz?

Ne dersiniz?

Bir de fıkra…

Bir vatandaş vefat eder, köyün hocası izindedir. Cenazeyi kaldıracak, namazını kıldıracak kimse yoktur. Kimse bu işe talip olmaz. Hacısı, yarı mollası bu işe yanaşmaz… İş Bekri Mustafa’ya kadar düşer… Bekri Mustafa Mahallenin sarhoşu, hiç ayık gezmez…

Bekri Mustafa bakar olacak gibi değil, cenaze orta yerde kaldırılmazsa kokacak… Çaresiz mevtayı yıkar, cenaze namazını kıldırır, namazdan sonra gidip mevtanın kulağına bir şeyler söyler…

Cenaze defnedilip köye dönülünce herkes Bekri Mustafa’nın etrafını sarar, sorarlar;

-Cenazenin kulağına ne söyledin? Bekri Mustafa;

-Öbür tarafa vardığında oradakiler buraları sorarsa, uzun uzun anlatmaya gerek yok “Bekri Mustafa Cenaze Namazı kıldırıyor” de, onlar anlar!

Bu fıkra özel birisi için buraya yazılmamıştır. Üzerine alınan olursa yalnızca kendi fikri, kendi yorumudur.   

Biz fikirlere saygılıyız!

Eleştiri mükemmele acılan kapının anahtarıdır sözü ile gerçekleri yazarak, bir yerde iktidarı yönlendirme aracıdır. Bir kaç gün öncesi yapılan Temad genel kurul ve sonrası yazılanları sessizce takip ediyorum.

KAYBETTİK, evet sizler kazandınız.

Buyurun, önemli bir gelişme olmaz ise bir üç yıl daha o koltuklarda koskoca bir  sınıfın kaderini yönlendirecek, umutsuzlara nasıl umutlar dagıtacagınızı görecek ve izleneceksiniz.

Gerçekler tam acıklıgı ile karşımızda dururken 1982 anayasasının genelkurmaya verdigi  antidemokratik de olsa o yetki orada tüm realitesi ile bize bakarken hala bu yaklaşım nedendir?

KAZANDINIZ..

Bu taktiksel  yaklaşım yıllardır ezilmiş, hor görülmüş, ast olmanın verdigi ezikligi genelkurmaya saldırarak delegasyon üzerinden bir nevi oy avcılıgı degil midir?

Evet aynen iktidarın yıllardır uyguladıgı ''din üzerinden siyasetin'' oy avcılıgının bizdeki versiyonu ''genelkurmay'a vur ve delegasyonu yönlendir" şeklidir.

Bu taktiksel delegasyon avı ile sınıfına zarar veren anlayışın sonu ne yazık ki hüsran olacaktır.

Temad, delege avı ve yönetim menfaatı, vaatleri ile dernekte güç toplama gelenegini aşamadıgı sürece Temad  bir yere gelemez. Bu süreç dernegi batırır ve de üyeler arasında güvenilirligini kaybeder.

Delegelerin  belirlenmesi sürecinin daha ilk noktadan yanlışlıkları ile başlayan sonucunda yüz binlerin kaderini belirleyen kişilerin tabii ki tümünü kast etmek degil ama kaydadeger  bölümünün konuları ve gerçekleri acaba  hangi noktadan görüyorlar?

Sayın başkan ve aday adaylarının gezilerinde tam anlamı ile delegasyon ile yüz yüze görüşmelerini engelleyen zihniyet işte bu yüzdendir. Seçim sonrası bir noktada karşılaştıgım üç delege Ankara dönüşü anlatıkları tam bir dram komedidir bu sınıf için. Acıdır, düşündürücüdür ne yazık ki!

Giydirilmiş koltuklarda ve beş yıldızlı otellerde agırlanmanın verdigi hazın sonunda yıllar sonra delege olmanın büyük agırlıgını (!) nasıl taşıdıkları anlatmakla bitiremediler. Sordugum ve sessizce yaklaştıgım konulardan tam bîhaber, bilgisayar, internet ile hiç bir ilişkisi olmayan SEÇİLMİŞ kişiler. İşin en acısı  s...yım genelkurmaya bize ne bu işi yapacak hukümettir diyebililen anlayışta seçilmişler. Acı amma gerçek işte bu.

Sayın Dede E. AKSU basit bir işlemle acı gercegi yüzlerine vurmuş; Temad'ın büyük gücünü.

  • Resmi açıklama ile emekli assubay sayımız 2014 haziran 97.528.000.
  • TEMAD’ın 18 Ekim 2014 tarihinde yapacağı Genel Kurulun HAZİRUN LİSTESİ : 493 Kişidir.
  • Şimdi kısa bir hesap yapalım;
  • 493 - 17 Genel Merkez Üyesi = 476
  • 476- 3 Eski Temad Başkanları = 473
  • 473- 96 Temad Şube Başkanları = 377 delege
  • Tüzük gereği, 1 delege 50 üyeyi temsil ettiğine göre; 377 * 50 = 18.850 MEVCUT AKTİF ÜYE SAYIMIZ!
Bu noktada basit işlem ile 95.643 emekli arkadaşlarımızı Temad ile tanıştıramaz iken izlenen bu politik yaklaşımlar ile sayının belirlenen umutsuzluk ve daha da arttıgı  gözlenecektir. Temad noktaları bir lokal işiletmeciligi kısfesinden kurtulmalıdır.

DEGİŞİM ŞART...

YENİLENME ŞART...

GENÇLEŞME ŞART...

Yeni gelen teşkilat içinde yetişmiş gençlerin önünü açmak gerekli, yeni yüzler misyonu, vizyonu ve hedefi olan yeni isimler öne çıkmalı. Oradan buradan devşirmiş üretemeyen, fikri olmayan, çözüm üretemeyen, HER DEVRİN ADAMLARINDAN kurtulmak gerekli..

Bir de kendini vazgeçilmez sananlar ve sanırsınız onlar olmazsa Temad bitecek. Kibirlenme bir hastalık, bir de üstüne koltuk sevdası, yerlerinden kıpırdamazlar bu ugurda her şey yapabilirler. Kendilerine sadık köleler yaratırlar.

Bu türler için DAVA, ONUR MÜCADELESİ söz konusu degildir!

Bu yeni dönemde tüm gözler ve icraatları ile genel merkezin üzerinde olacaktır.

KAVGAYA DEVAM MI YOKSA SORUNLAR TÜM GERÇEKLİGİ İLE MASADA MI OLACAKTIR?..

Saygı ve Sevgilerimle.


Atilla ABAYLI

SEÇİM ve SONUCU

Ekim 19, 2014

TEMAD Genel Merkezi Başkan ve Yönetim Kurulu seçimi yapıldı.

Öncelikle medeni cesaret gösterip, aday olanları, elini taşın altına koyan arkadaşlarımı kutlarım. Sayın Dürgen ve Sayın ERTEN teşekkürler. 

Yeni yönetimi kutluyorum!

Seçim dönemleri aynı zamanda bir öz eleştiri yapma, geçmiş dönemi gözden geçirme, varsa yanlışları düzeltme dönemidir. Büyük bir delege desteği alarak yeniden seçilen yönetimin sorumluluğu elbette dünden daha fazladır.

Seçim sonucuna herkes saygı duymalı. Demokrasi budur.

İngiliz devlet adamı Churchill’in sözünü hatırlatmak isterim; “Demokrasi berbat bir rejim, ama elimizdeki en iyisi şimdilik bu

Hepimize hayırlı olsun!

Benden Söylemesi

Ekim 16, 2014

İsteyen istediği gibi düşünebilir,

Beni tenkit edebilir.

Uyarıları görmezden gelebilir.

Bazı gerçekler vardır üstü örtülemez.

Gerek muvazzaf, gerekse emekli olsun tüm astsubay hakları.

Genelkurmay Başkanlığımızın onayı olmadıkça, yasalaşmasının olasılığı yoktur. Genelkurmayla diyolog olanağı olmayan ya da dışlanıp bu olanağı yitirmiş olan Temad üyesi arkadaşlarımızın Emekli Astsubay toplumuna faydalı olamaz!

Sadece yerinde sayar.

Ne olur, herkes kendini biliyor.

Bu olası olmayan arkadaşlar toplumu oyalamaktan vazgeçmeliler.

Önderlik sevdasindan vazgeçmelliler.

Oyalamaya tahammülü kalmamıştır emekli arkadaşlarımızın.

Astsubay toplumunun ciddi, girişimci, kızmayan, küsmeyen, bulunduğu veya bulunacağı ortamlarda donanımı ve genel kültürlü, kendini yetiştirmiş arkadaylara ihtiyacımız vardır.

TEMAD'ın çevresinde o türde arkadaşlardan olması gerekir.

EN AZ 4 YIL LİSANSLI eğitimli olmaları gerekir!

Haklarımızı vermekle yükümlü makamların karşısına eğitilmiş ve daha güçlü, bilinçli çıkmanın farkı vardır mutlaka.

Kaybedecek zaman yoktur.

Girişim değil, ciddi, güçlü girişim gerekir.

5 yıldızlı otellerde yıllardır yapılan toplantılar bizim neyimize gerekli?

Astsubaylar, lüks otellerde toplantılar yapılarak kazanımı ne olacaktır? Ne kazanacağız?

Benzer kuruluşlara bakın.

Ben savurganlık yapıyor muyum acaba, diye düşünün!

Beni tenkit edebilirsiniz ama yapacağınız tenkitler,size ve astsubay toplumuna ne kazandırır?

Önce onu düşünerek tenkide yeltenin.

Yoksa kendinizi tenkit etmeniz gerekirken, kendinizi aldatmış olacaksınız Sayın Arkadaşlarım.

Delegeler, oyunuzu kullanırken kendinizi değil astsubay toplumunu ve topluma yarar sağlayacak arkadaşları seçin.

Hissi davranmaya hiç gerek yok.

Ekip seçmeyin.

Ekipler kendini belirleyenlere bağımlı olurlar. Çarşaf liste ile donanımlı arkadaşları seçin.

Onlar kendi aralarında başkanlarını seçerler.

Mutlu sonuçlar astsubayların olsun....

 

Mehmet KAYALI

NEDEN BU YÖNETİME ***KESER'E HAYIR*** DEMELİYİZ?

KOLTUKTA OTURDUĞU GÜNLER, HAFTALAR, AYLAR VE DE YILLAR... KOSKACA ÜÇ YIL!...

NE VERDİN BAŞKAN BU SINIFA?

KOSKACA BİR HİÇ!

  • TÜRK ASKERİNİN İNANILMAZ ŞARTLARDA KAZANDIĞI ÇANAKKALE ZAFERİNE BU BİR ZAFER DEĞİLDİR DİYORSA..
  • ZAFER OLSAYDI DÜŞMAN GEMİLERİ İSTANBUL BOĞAZINDA OLMAZLARDI DİYEREK AKP AĞIZI İLE KONUŞUYORSA..
  • MEDENİ DÜNYADA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN KARŞILIKLI DİYALOG İLE KONULAR MASAYA YATIRILIRKEN KAVGAYI TERCİH EDİYORSA.
  • GENELKURMAY GELİN YÜZYÜZE BU KONULARI MASAYA YATIRALIM DEDİGİ HALDE GÖRÜŞMEYE GİTMEDİGİ VE KÖPRÜLERİ ATIYORSA.
  • GENELKURMAY KAPATILSIN DİYEREK ABSÜRT YAKLAŞIMDA BULUNUYORSA.
  • SOSYAL MEDYAYI TANIMAM DEYİP,SOSYAL MEDYADA ELEŞTİRİLERİNİ YAZARAK KONULARA YAKLAŞANLARIN YAZILARI DOLAYISI İLE  **İHRAÇ ** KALKANINI KULLANDIGI VE TAHAMMÜLSÜZ OLUYORSA.
  • TEMAD TARİHİNİN HİÇ BİR DÖNEMİNDE OLMAYAN KÜFÜR*HAKARET*SAYGISIZ YAKLAŞIMLARA ÖZEL EKİBİ İLE YÖN VERİYOR VE KAVGA ORTAMI YARATIYORSA.
  • YİNE TARİHİNİN HİÇ BİR DÖNEMİNDE OLMAYAN BÜYÜK MADDİ İMKANLARI ÇAR-ÇUR EDEREK BU SINIFI HALA KİRALIK BİR DURUMDA BIRAKIYORSA.
  • FİKİRLERİNİ **EYLEM** OLARAK İFADE EDENLERE GERİ ZEKALI DİYEN BİRİNİ YANINDA ÇANTA OLARAK TAŞIYIP DELEGE YAPIYORSA.
  • BİZ BİR AİLEYİZ LAF SALATALIGI İLE SINIFINA  NİFAK TOHUMLARI EKİYORSA.
  • ANAYASAL GERÇEKLERİ GÖRMEYEREK GENELKURMAYI YUHALATIP,DİZ ÇÖKTÜRDÜK DİYENLERE AKLI SELİM DAVRANMIYORSA.
  • ÖLÜM ORUCU,AÇLIK GREVİ KOMEDYASI İLE BU SINIFI ZOR DURUMA SOKARAK KÜÇÜK DÜŞÜRÜYORSA.
  • TÜZÜK KONUSUNDA OLDU BİTTİYE GETİREREK KENDİSİNE **ÖMÜR BOYU BAŞKANLIK **MADDESİNİ** KOYDURARAK 21. YÜZ YILDA ANTİDEMOKRATİK ADIM ATARAK TÜZÜGÜN HALA MSB TARAFINDAN ONAYLANMAMASINA SEBEP OLUYORSA.
  • PARA İLE OY AVCILIGI YAPARAK ÖZEL GÖRDÜGÜ NOKTALARA PARA VE LAPTOP GÖNDEREREK  SEÇİM İÇİN ETİK OLMAYAN YAKLAŞIMLAR YAPIYORSA.
  • SEÇİM ETİK KURALLARI OLAN KASADAN HER TÜRLÜ SEÇİM GEZİLERİNE PARA HARCAYARAK DİGER ADAY ADAYLARINA ZIRNIK VERMİYORSA......

Yukarıdaki söz çok anlamlı sözdür ve doğru bir yaklaşımdır. Tabii ki insanlar başarıları ve kendi seçimleri sonucu iyi şeylere veya tersi durumlar ile yüzyüze kalırlar. Yapılacak seçim büyük bir sınıfın kaderini belirleyecektir.

Demokrasiyi özümsemiş toplumlarda muhalefet işin yapısında var. Bu yönden ben dahil bir çok arkadaşımın bu dönemdeki muhalif yaklaşımlarını sistemin bir parçası olarak kabul etmeleri gerektiği ve seçime katılacak tüm aday adaylara  başarılar diliyorum.

Şu gerçek karşımızda tüm çıplaklığı ile durmaktadır;

Genelkurmay bu konunun merkezidir. Sokaklar tabii ki hak arama ve ses duyurma noktalarıdır.

İlk önce diyolog şarttır.Bu noktada Genelkurmay "Temad bu kapıdan içeri giremez" diyor ve "bu yönetimi tanımıyoruz" diyorsa ve başkan Keser tekrar seçilirse karar sizlerin olacak ve yukarıdaki söz anlamını bulacaktır.

KARAR DELEGASYONUN...

Saygılarımla.

17 Ekim Asssubaylar günü!

17 Ekim’i dünya assubaylar günü olarak evrenselleştirmeye çalışıyoruz, tutar mı tutmaz mı zaman gösterecek.

Ertesi günü Genel Kurul var, astsubaylar gününü kalabalık kutlamak ve iki amacı bir arada gerçekleştirmek için seçimin hemen 18 Ekim’de yapılması mantıklı. Muhalif kesimlere göre biraz baskın seçim gibi. Seçim tarihinin açıklanması için de yasal prosedür var, seçim tarihinin ne zaman açıklanacağı hem tüzükte, hem de Dernekler Kanununda belli. Eğer kanun ve tüzüğe uygunsa, bu kadarcık şark kurnazlığı varsa bile  sineye çekilmeli! Kaldı ki seçimin yılı belli, sadece ay-gün belli değildi. Çalışmaların çok önceden başlatılması gerekiyordu.

17 Ekim’i sorunsuz atlatacağız İnşallah!

18 Ekim 2014 günü için endişeliyim.

O gün yeni bölünmelere, yeni küskünlüklere yol açmamak için herkese düşen sorumluluklar var.

Yönetimin sorumluluğu daha büyük!

Muhalefet “çamur at, tutmazsa izi kalır” tarzı  suçlamada bulunmamalı, elinde somut bilgi-belge varsa hiç çekinmeden ve tereddüt etmeden Genel Kurula sunmalıdır.

Dil ve Üslup çok önemli… Kürsü adabına uygun, bağırıp çağırmadan, üç-beş saat sonra genel kurulun biteceği, seçilecek başkan ve ekibi kim olursa olsun tüm toplumu temsil edeceği unutulmadan konuşulmalı. Yönetim muhalefete her türlü kolaylığı göstermeli… Kurallara uyulmalı, hiç kimse kimliğini, kişiliğini, şahsiyetini hakaretlerle kirletmemeli.

Yönetimin şeffaf ve hesap verebilir durumda olması ve hesabını şeffaf  bir şekilde vermesi durduğu zemini sağlamlaştırabilmesinin tek yoludur. Şeffaf ve hesap vermekten kaçınan bir tutum yönetimin üzerinde durduğu zemini kirletecek, kayganlaştıracaktır.

Delegeler için de bir sınav günüdür 18 Ekim!

Oy kullanırken vicdanın sesi mi, yoksa takım tutar gibi tuttuğu kesimin sesi mi baskın çıkacaktır, toplumsal çıkarlar mı, kişisel çıkarlar mı ön planda olacaktır! Orada söz sahibi delegedir ve delege aklın yolu ve vicdanının sesi ile hareket etmiyorsa sonuç hüsran olacaktır. Oy kullanan delegenin oy verme kriteri, aynı zamanda kendi şahsiyetinin, kişiliğinin de bir sınavı olacaktır.

Divan Başkanı tüm Genel Başkan adaylarının mutabakatı ile seçilmeli, Divan Başkanı kendisine duyulan güvenin bir onur olduğunu, onurunu kirletmemek için de kesinlikle tarafsız, herkese eşit mesafede ve adil olması gerektiğinin bilincinde olmalıdır.

Genel Kurul hepimizin, tüm emekli assubayların sınavı olacaktır. Olgunluğumuzun, toplumsal dayanışmamızın, birliğimizin yansıması olacaktır Genel Kurul sonuçları!

En çok utanmamız, utandığımız için de kaçınmamız gereken husus Genel Kurul sonuçlarının mahkemelere taşınması ve emekli assubayın emekli assubayla mahkeme önünde karşı karşıya gelmesidir.

Mevcut yönetim mutlaka çok hassas davranmalı, yalnızca tüzükte yazılanlara değil, genel geçer etik kurallara, akla, mantığa ve insani değerlere uygun davranmalıdır.

Bizler zor sınavlardan, zor hayat şartlarından, zor görev koşullarından süzülerek gelmiş insanlarız.

Bizi ancak biz anlarız!

Ankara’da karga çoktur… Hele bu mevsimde!

Şöyle bir bakın etrafınıza, tellere tünemiş, kara gözlüklü, pardon kara gözlü kara kargalar gülmeye hazır bekliyorlar…

Bu sefer, hiç değilse bu sefer güldürmeyelim!

Genel Kurul sonucu her ne olursa olsun, şimdiden kutluyorum. Bu seçim kaybedeni olmayan bir seçimdir.

Sayın ERTEN,

Başkan adayları ile seçim öncesi röportaj çağrımıza ikinci olarak Sayın Cengiz ERTEN'den dönüş oldu.  Amacımız tarafsız bir şekilde TEMAD Genel Başkanlığı’na aday olmayı düşünen meslektaşlarımızı tanıtmak, onların da kendilerini tanıtmalarına imkan vermek. Eğer delegelerin “doğru” seçim yapmasına en küçük bir katkımız olursa, amacımıza ulaşmış sayarız. 

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür eder, başarılar dileriz.

  • Soru: Cengiz ERTEN kimdir, kısa bir öz geçmişinizi alabilir miyim?

1966 yılının soğuk ve karlı bir günü Ankara-Polatlı’da doğdum. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Polatlı’da tamamladım. Ortaokul ve Lise çağlarında başlayan askerlik mesleğine olan sevdamın peşinden giderek Deniz Astsubay Sınıf okuluna girdim. 30 Ağustos 1984 tarihinde Elektronik Astsb.Çvş. rütbesine nasıp edilmek ile hayatımdaki ilk hedefime ulaşmış oldum.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli gemi ve harp karargahlarında Elektronik Astsubayı, Elektronik Atölye Şefi, Fiber Optik Hat Uzmanı ve Santral Kısım Amiri görevlerini deruhte ettim. Görevde bulunduğum süre içerisinde çeşitli cihaz ve sistem uygulama (Planlı Bakım Sistemleri, Toplam Kalite Yönetimi v.b.) meslek içi kursları ile Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi lisans eğitimlerini tamamladım.

2005 yılının Mart ayında Uzunada Deniz Komutanlığı emrinde yapmış olduğum görevimden kendi isteğimle emekli oldum. Çalışma hayatımı özel sektörde çeşitli şirketlerde Güvenlik ve İdari İşler Üst Düzey Yöneticisi olarak sürdürdüm. 26.09.2014 tarihi itibarı ile TEMAD çalışmalarımı daha etkin yapabilmek ve ihtiyaç duyduğum yeterli zamanı ayırabilmek adına çalışma hayatımı sonlandırdım.

 Evli ve 2 kız 1 erkek olmak üzere 3 çocuk babasıyım.

  • Soru: Emekli olduktan sonra çalışma hayatınıza devam ettiniz. Yakın zamana kadar da çalışıyordunuz. Bildiğim kadarı ile iyi bir işiniz vardı. İşinizden ayrıldınız. İşinizden ayrılmanızın adaylıkla doğrudan bir ilgisi var mı?

Kesinlikle var. Yalnızca adaylıkla değil çalışmalarımızda doğrudan ilgilidir.

2011 Genel Kurulunun ardından, Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubu olarak delegelerimizin teveccüh gösterdiği yeni yönetime çalışmalarında nasıl bir katkıda bulunabiliriz sorusuna cevap aradık.

Derneğimizin amaçlarının en iyi şekilde ve süratle nasıl gerçekleştirilebileceği, 2014 yılında yapılacak Genel Kurula kadar olan üç yıllık sürede nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda geçmiş de yapılanları inceleyerek neleri yanlış veya doğru yaptığımızı tespit ederek,  grubumuzun hedef ve projelerini gözden geçirerek çeşitli konularda plan ve projelerimizi revize ettik.

Bu kapsamda yapmış olduğumuz görev dağılımı neticesin de grubumuzun temsili ve Genel Başkan Adaylık görevi tarafıma tevcih edildiğinden planlarımız gereği işimden ayrıldım.

  • Soru: Sonuçta ailenize ekonomik katkı sağlayan bir işiniz vardı ve siz o işi bıraktınız. Bu fazlaca bir fedakârlık değil mi?

Bu konuya nasıl ve nerden baktığınızla alakalıdır. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Şöyle ki; İşimin aileme ekonomik katkı sağladığı bu gün için yadsınamaz bir gerçektir.

Peki ya gelecek de? Yani 10 veya 15 yıl sonra çalışmak için yeterli güç’e sahip olmak mümkün olacak mı? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar sorunuzun cevabını teşkil edecektir. Eğer isterseniz. Biz kendi cevaplarımızla konuya bakış açımızı ortaya koyalım.

Eğer hepimizin insan olduğu gerçeğinden hareket edersek sizlerinde bildiği gibi insan her yaşta farklı bir fiziki güç’e ve tecrübeye sahiptir. Şu an kemale ermiş olmakla birlikte Allah ömür verirde görebilirsek ilerleyen yıllarda aynı güç’e sahip olmamız mümkün olmayacaktır. O zaman çalışacak imkana da sahip olamayacağız. Mevcut hukuk sisteminde ikinci bir emekli maaşı almamız da mümkün olmadığına göre ailemize ekonomik katkı sağlamamızda söz konusu olmayacaktır.

Yol haritamızda belirttiğimiz plan ve projelerimizi hayata geçirdiğimiz ve hukukun öngördüğü haklarımızı aldığımız takdir de çalışmaya da ihtiyacımız kalmayacaktır.

İstisnalar hariç binlerce meslektaşımızın da aynı durumda olduğunu biliyoruz. Bu nedenle herkesin taşın altına elini sokmasını bekliyor ve öncelikle kendimiz iki elimizi de taşın altına sokuyoruz.

Bu hareketi bir fedakarlık olarak kabul etmekle birlikte geleceğimiz için fazlaca olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü mücadelelerin fedakarlıkla kazanıldığı tarihin kaydetmiş olduğu bir gerçektir. Farklı konularda da olsa herkes bir mücadelenin kazanılması için maddi ya da manevi fedakarlık yapmak zorundadır. İşten ayrılmamızda bu fedakarlığın bize düşen kısmıdır.

  • Soru: İnsanların aklına şöyle bir soru gelebilir, “farklı bir beklentisi mi var?” Cevabınız ne olur?

Camiamızın beklentileri neyse bizim de beklentimiz o dur. Farklı ile neyin kastedildiğini anlamış değilim. Ancak kastedilmek istenen menfaat ise;

Evet hem maddi hem de manevi menfaatimiz söz konusudur. Her iki menfaatimi de tüm istişare toplantılarında meslektaşlarımız ile paylaşıyoruz. Aslında maddi menfaatimizin bir kısmını fedakarlıkla ilgili sorunuzu cevaplar iken açıklamış idik. 

Biraz daha açmak gerekir ise şahsen bendeniz lisans mezunu olup 2. derecenin 3. kademesinden emekli oldum. Yine bendeniz gibi lisans mezunu olan 1.derecenin 1. kademesinden emekli bir meslektaşımla aramızda hukukun bu güne kadar uygulanmamasından kaynaklanan yaklaşık 1000 TL. fark bulunmaktadır. Günümüz şartlarında azımsanamayacak bu farkın;

 Hukukun öngördüğü ancak bu güne kadar alınamayan haklarımızdan göreve başlangıç derece /  kademe ilerlemesi, intibaklar, emekli maaşı bağlama ve tazminat oranlarındaki adaletsizliğin giderilmesi ile elde edilecek maddi kazanımlarımızın maaşlarımıza yansıması tüm meslektaşlarımızın olduğu gibi bendenizin de maddi menfaatidir.

Her insan gibi bizde içinde yetiştiğimiz toplumun kültürü ve tarihi ile yoğrularak yetiştik. Elbet de ki bu bizim hayat görüşümüzü ve felsefemizi etkilemektedir. Adalet, onur, şeref, haysiyet, hoşgörü gibi kavramlar toplumun yapısı ile doğru orantılı olarak şekillenmektedir.

Camiamızın bu kavramlara dayanarak yürütmüş olduğu hak ve onur mücadelemizin başarıya ulaşmasına okyanusta ki bir damla misali katkı sunmuş olmak, hiç bir şey yapmamaktansa sorumluluk alarak çalışmak, ilerde keşke şunu da yapsaydım dememek, hem ailem hem de camiamız için, bir şeyleri başarmanın hazzını duyabilmek de bendenizin manevi menfaatidir. 

  • Soru: TEMAD’la ilişkiniz bir hayli eski. Sayın Mustafa EROL Döneminde TEMAD Yönetiminde görev aldınız ve Sayın Mustafa EROL ile iyi ilişkileriniz vardı. Sonra bazı şeyler sanki değişti gibi. O dönemden bahseder misiniz? Başlangıçta neydi?  Ne değişti? Kırılma noktası neydi?

Bazı kişilerin dillendirdiği gibi 9 sene değil sadece, 2008 – 2011 döneminde Sayın EROL yönetiminde Yüksek Denetleme Kurulu Üyesi idim. Bu görevi kabul ediş sebebim Astsubay camiasının mücadelesinde bendenize nerde ve ne şekilde ihtiyaç duyulur ise katkı sunmaktı.

Bir buçuk yıl boyunca karıncanın yangına su taşıması misali şevkle ve zevkle hizmet etmeye çalıştım. Gördüğüm her yanlışı Sayın Genel Başkan ile paylaştım ve doğruları aklımın erdiği dilimin döndüğünce izah etme uğraşı içinde oldum. Bu konuyu Sayın EROL “ O dönemde en yoğun muhalefeti bana Cengiz ERTEN yapmıştır” diye dile getirmektedir.

Hizmet sürem içersinde tespit edip 2011 Genel Kurulunda açıkladığım yanlışın. Akabinde Sayın Genel Başkan tarafından Balçova TEMAD şubesinin denetiminde görevlendirildim. Bu denetimin zamanlaması bana göre yanlış idi ve denetim konusunda da üzerimde baskı kurulmaya çalışıldı. Erklerin bağımsızlığı ilkesine inanan bendeniz için kırılma noktası bu olmuştu. Bu tarihten sonra yapılan hiçbir denetlemeye katılmadığım gibi Genel Kurul denetleme raporu hariç hiçbir evraka da imza atmadım.

  • Soru: Daha sonra bir TEMAD Genel Başkanlığı’na adaylık süreciniz var? 2011 seçimlerinde 11 oy aldınız, bunu neye bağlıyorsunuz?

İlk önce bir yanlışı düzeltelim 11 oy değil, 13 oy aldık. Bunu seçimlere çok kısa süre kala grup olarak ortaya çıkmamıza ve plan / projelerimizi anlatmak için yeterli zamana sahip olamamamıza bağlıyorum. Lakin 13 oyu veren delegelerimize karşı sorumluluğumuz olduğunu düşünerek çalışmalarımıza aralık vermeden devam etme kararı aldık.

Seçilen yönetimin icraatlarını adım adım takip ettik. Doğruları yaptıklarına inandığımız her konuda destek olduk, yanlış yaptıklarına inandığımız her konuda da kendilerini ikaz etmekten çekinmedik.

İnançlarımız doğrultusunda elimizden gelen her türlü katkıyı sağlamaya gayret ettik. (TBMM. Dilekçe komisyon görüşmeleri, OYAK Yönetim Kurulu Bşk. Görüşmesi, Meclis Plan Bütçe Görüşmeleri, Alınan eylem kararları v.b.)…

  • Soru: 22 Ağustos 2013 olağanüstü genel kurul seçimlerinde neden aday olmadınız?

Bu durum herkesinde bildiği gibi dernek tarihimizde bir ilk ve de beklenmedik bir durum idi. Bu kararın hangi şartlar altında ve ne gerekçe ile alındığı kamuoyumuz gibi bizimde tam olarak vakıf olmadığımız bir konu idi.

Mevcut yönetimin amacının ne olduğunu bilmeden, yönetim içinde meydana gelen ayrışmanın camiamızın hedef ve amaçları için hangi gayeye hizmet etmek istediğini anlamadan harekete geçmenin, her zaman birlik, beraberlik ve ortak akıl ile hareket etmeyi ilke edinmiş grubumuzun derneğimiz üyelerinin menfaatlerine yarardan çok zarar getireceği kanaatine sahip olmasına neden olmuştur.

Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubunun Lideri olsam da tek başına karar alma yetkisine sahip olmadığımdan grubumuzun aday çıkarmama kararına uymak sureti ile hareket ettim.

  • Soru: Uzun zamandır sosyal medyayı en aktif kullanan meslektaşlarımızdan birisiniz. Sizi sosyal medyada zaman, zaman girdiğiniz sertleşen polemiklerle (son zamanlar hariç) tanıdık. Bu durumun adaylığınız üzerinde olumsuz etkisi olacağını düşünüyor musunuz? Seçildiğiniz takdirde üslubunuz nasıl olacak?

Sosyal medyayı aktif olarak kullandığımızı kabul ediyorum. Çünkü bizler sosyal medyanın gücüne inanıyoruz. Bu gücün doğru şekilde kullanıldığın da çok etkili olduğunu hep birlik de yaşayarak gördük.

Yine aynı şekilde sertliğin yarardan çok zarar getirdiğini yaşadığımız olayların bizlere öğrettiğine inanıyoruz. Hatasız kul olmaz ancak insanlar hatalarından ders aldıkları müddetçe ilerleme sağlayabilirler. Sizinde belirttiğiniz gibi bu değişim kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştır. Bu durumda düşüncelerimizin ne kadar doğru olduğunun bir işaretidir. Bu bakış açısı ile diyebiliriz ki;

Geçmişte meydana gelmiş olayların adaylığımız üzerinde etkisi olmayacağı kanaatindeyiz.

Seçildiğimiz takdirde üslubumuza gelince;

Kişilik haklarına saldırmadan, saygı ve hukuk sınırları çerçevesinde yapılan tüm eleştirilere açık olduğumuzu,

Her bir üyemizi kucaklayıcı, onları kazanmak için yoğun çaba sarf eden olacağımızı, 

Grubumuzun hedefi olan “BİZ” olma yolunda izlediğimiz mevcut üslubumuzu sürdüreceğimizi beyan edebilirim.

  • Soru: TEMAD Yönetimi tek başına yapılacak bir iş değil, kimlerle birliktesiniz, kimlerle çalışıyorsunuz, çalışacaksınız?

Camiamızda herkes bunu merak ediyor ve soruyor… Bir isim listesi yayınlamak oldukça uzun zaman alacak ve listede yer yetersizliğinden dolayı ismini yayınlamamız mümkün olmayan arkadaşlarımıza haksızlık etmiş olacağız.

Bu sebeple bu sorunun en doğru ve basit cevabının bir liste yayınlamadan şu şeklide verilebileceğini düşünmekteyiz.

Bizimle aynı gayeyi paylaşan, aynı amaç uğruna mücadele eden “ BİZ”  diyebilen herkes ile birlikteyiz. Bunu da sosyal medya üzerinden camiamız ile paylaşıyoruz. Dikkat ederseniz ziyaret ettiğimiz her şubede sosyal medya aracılığı ile yayınladığımız her fotoğraf karesinde farklı isimlerle beraberiz…

Aslında “BİZ” sizin içinizden birileriyiz… Dikkatli bir şekilde baktığınızda bizlerin kim olduğunu çok net görebilirsiniz…

Çünkü BİZ aslında SİZLERİZ ve SİZLERLE BİRLİKTE çalışıyoruz ve de çalışacağız.

  • Soru: Genel Başkanlığa adaysınız, TEMAD Tüzüğünü çok iyi incelemiş olmanız gerekir, tüzükle ilgili görüşlerinizi alabilir miyim? Neler değişmeli? Seçilirseniz değiştirecek misiniz tüzüğü?

Bizler her üyemizin tüzüğümüzü incelemesi gerektiğine inanmaktayız. Bu vesile ile derneğimizin bir üyesi olarak, ayrıca dernek denetim kurulu üyesi sıfatı ile birçok kez tüzüğümüzü detaylı bir şekilde inceleme fırsatına sahip oldum.

Sizlerinde bildiği üzere dernek tüzüğümüzün dayandığı yasal dayanakları oluşturan kanun ve yönetmelikler zaman içersinde değişmiş olmasına rağmen tüzüğümüzde bu değişikliklere göre düzenleme yapılmamıştır.

Derneğimizin kuruluşundan bu güne kadar geçen sürede koşulların değişmiş olması ve ortaya çıkan ihtiyaçlar tüzüğümüzün ivedilikle düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Özellik son birkaç yıl içersinde derneğimiz içersinde yaşanan olaylar neticesinde ortaya çıkan sorunlar tüzüğümüzün yasal dayanağı olan kanun ve yönetmeliklerin dikkate alınmaması ve tüzüğümüzde bir çok konun muğlak ifadeler ile yer alması veya açıklanmamış olması sorunlarımızın kaynağını oluşturduğundan adil, demokratik, şeffaf bir yönetimin gereği olarak tüzük değişikliği grubumuzun birinci önceliğini oluşturmaktadır.

Malumunuz olduğu üzere tüzük değişikliği genel kurulumuzu oluşturan değerli delegelerimizin iradesi ile mümkündür. Delegelerimiz teveccüh gösterip bizleri yönetimde görevlendirdikleri takdirde;

Camiamıza açıklayıp söz verdiğimiz gibi, grubumuzun çok uzun zamandan bu yana yapmış olduğu tüzük çalışmasını üyelerimiz ve ilgili kurumlar ile paylaşarak,

Onların öneri, teklif ve görüşlerine göre tüzük çalışmamıza son şeklini vererek, olağan genel kurulun yapılış tarihinden itibaren en geç üç ay içinde tüzük genel kurulunu toplamak sureti ile değerli delegelerimizin onayına sunmayı planlamaktayız. Takdir değerli delegelerimizin olacaktır.    

  • Soru: Hepimizin gözlemlediği ve rahatsız olduğu bir husus var, toplumumuz darmadağın ve maalesef birbirleri ile sürekli çatışma içinde bir görüntü veriyoruz. Bu durum bana göre en büyük sorunumuz. Kendi aramızda birlik sağlayamadan başarı zor, hâttâ imkansız. Bu konuda bir çözümünüz var mı?

Sizin de tespit ettiğiniz gibi “BİZ” olmadan başarıya ulaşmak oldukça zor hatta imkansız. Ama “ BİZ” olmak çok da zor değil.

Bizce bu dağınıklığın en büyük nedeninin birbirimize olan güven noksanlığından kaynaklandığı kanaatindeyiz.

Bir toplumda güvenin tesisi ancak adil, demokratik, şeffaf bir yönetim ve toplumun tüm fertlerinin hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş olmaları ile mümkündür.

Bizim çözüm yolumuz adil, demokratik, şeffaf bir yönetim sağlamak. Bu da ancak tüzüğümüzün yeniden düzenlenmesi, derneğimizin kurumsal bir yapı ve kimliğe sahip olması ile başarılabilinir.

Bu şekilde tüm üyelerimiz sorun, istek, talep ve önerilerini yönetime iletme imkanına kavuşur, kısacası yönetime katılabilir ve söz sahibi olabilir.

  • Soru: Geçmişten günümüze muhalif sesler ihraç ediliyor. Bunlara ben de dahilim, yanlış hatırlıyorsam düzeltin, sizin yüksek denetim kurulunda olduğunuz dönemde ihraç edildim. Ben ya da bir başkası dernekten ihraç edilince işler daha mı iyi gidiyor? İhraçlara nasıl bakıyorsunuz? Seçildiğiniz takdirde ihraçlar devam edecek mi?

İnsanoğlunun doğası gereği herkesin aynı fikir ve düşünceye sahip olması mümkün değildir. Mutlaka farklı düşünceler ve fikirler olacaktır. Ancak bu şekilde kendimizi geliştirmemiz mümkündür.

Sorun farklı düşünceler ile fikirler değil birbirimizin düşüncelerine saygı duymamaktan ve tahammül göstermemekten kaynaklanmaktadır.

Bizler muhalif düşüncelerin olmasının ve eleştiride bulunmasının yönetimlerin hata yapmasını önlediğine inanıyoruz. Fakat bu eleştirinin dozu çok önemlidir. Kişilik haklarına saldırının veya toplum içinde küçük düşürücü davranış ve sözlerin eleştiri yapmakla ya da muhalif olmakla bir alakası olduğuna da inanmıyoruz.

Derneğimiz içinde uygulanan tüm ihraç kararlarının uygulamasında hukuki sorunlar olduğunu biliyoruz. Bendenizin denetleme üyeliği esnasında ihraç edilmiş olmanızın bunu onayladığım anlamına gelmediğini size hatırlatmak isterim.

Sizin de bildiğinize inandığım tüzüğümüzün bu konudaki yetkiyi yönetim ve disiplin kuruluna verdiğini hatırlatmakta yarar olduğuna inanıyoruz. Yeri gelmiş iken hatırlatmak da fayda var. Bu durum tüzüğümüzün ne kadar ivedilikle değişmesi gerektiğini de göstermektedir.

Biz “sen yoksan bir eksiğiz” sloganına canı gönülden inanıyor ve destekliyoruz. Bu bağlamda herhangi bir dernek üyesinin hukukun belirttiği konular hariç mevcut tüzüğümüzdeki şekli ile ihraç işlemi uygulaması ile karşı, karşıya kalmasını onaylamıyoruz. Çünkü insanı kaybetmek çok kolay ancak kazanması çok zor diyoruz ve arzu eden her meslektaşımızı “ BİZ” olmaya davet ediyoruz.

  • Soru: Genelkurmay savunma almadan, hâttâ bilgi dahi vermeden Orduevi yasağı koyuyor, bu konuda görüşünüz nedir?

Sosyal bir varlık olan insanın yaşamını toplu halde sürdürdüğü hepimizin malumudur. Toplu halde yaşamak aynı zamanda kurallar silsilesini de yanında getirmektedir. Bu kuralları beğensek de beğenmesek de uymak zorunluluğumuz vardır.

Yararlanma hakkına sahip olduğumuz orduevlerinin de bir takım kullanım kuralları olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu kurallara uymayanlarında orduevlerinden faydalanamayacağı herkesin bildiği bir gerçektir.

Biz bu kuralları onaylasak da onaylamasak da mensubu olduğumuz kurumun ve toplumun koymuş olduğu hukuk ve genel ahlak kurallarına uymak zorundayız.

Hele ki; toplumun belli başlı kurumlarında belirli temsil ile yönetim makamlarına gelmiş kişiler o toplumun her hangi bir ferdi gibi hareket etme lüks ve hakkına sahip değillerdir. Bu kimseler şahsi istek ve arzularını temsil ettikleri toplumun veya kurumun menfaatlerinin önüne çıkaramazlar. Velev ki; bunlar toplumun menfaatleri ile çelişiyor olmasın.

Temsil ve yönetim gibi makamlarda bulunan kişilerin topluma örnek olma gibi bir misyona sahip olmak ve yaptıklarının toplum adına yapılmış olduğunun algılanacağını unutmamaları konusunda sorumlulukları vardır.

Konunun hukuki boyutu ve toplum üzerinde yaratılan algının doğruluğu konusuna grubumuzun üslubumuz ve polemikler hakkındaki almış olduğu prensip kararları gereğince burada girmeyeceğiz.

  • Soru: Sorunlarımız çok, temel sorunlarımız nedir? Öncelik sırası ile belirtir misiniz?

Sizinde belirttiğiniz üzere yılların getirdiği birçok soruna sahibiz. Biz, Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubu olarak bu sorunların üç temel noktada odaklandığını tespit ettik.

Bu üç temel konunun bir çareye kavuşması, diğer sorunlarımızın da çözüm yollarının önünü açacağına inanıyoruz. 

Tespit ettiğimiz bu üç noktayı öncelik sırasına göre şöyle sıralayabiliriz.

1 – Tüzük değişikliği:

Günümüz şartlarına ve AB müktesebatına uygun çağdaş, adil, demokratik, şeffaf bir yönetim sağlayacak tüzüğe sahip olmak.

2 – Göreve başlama derece ve kademesi

9/1 den mezun olan Astsubay Meslek Yüksek Okulu mezunu meslektaşlarımızın yasal hakkı olan muadilleri ile aynı seviyede göreve başlama derece ve kademesine (9/2) ulaşmasını sağlamak.

3 – İntibaklar

Meslek Yüksek Okulu olarak ön lisans seviyesine çıkan mezuniyet durumumuzun tüm Astsubaylar için ( emekliler dahil ) intibaklarımızın yapılmasını temin etmek.

Tüm bunları iki yıl içersinde başarmayı hedeflemekteyiz. Eğer başarılı olmaz isek yoldan çekilip, bunları başarabileceğine inanan istekli kişilere bu bayrağı teslim etmek amacını taşımaktayız.

  • Soru: Bu güne kadar gelen yönetimler, basın açıklamasından, yürüyüşlerden açlık grevlerine kadar birçok yolu denedi, başarı için siz nasıl bir yöntem izleyeceksiniz, farkınız ne olacak?

Sayın SAVCI;  öncelikle affınıza sığınarak sorunuzdaki bir noktaya dikkat çekmek isteriz. Açlık grevine kadar birçok yolun denendiğini söylüyorsunuz. “ Açlık grevi” ile sanırım “ÖLÜM ORUCUNU” kastediyorsunuz.  Bildiğimiz ve kamuoyuna açıklandığı şekli ile bu eylemin adı ölüm orucu idi. Bizler hiçbir zaman açlık grevi yapmadık. Yanlış isek lütfen düzeltiniz.

Biz mücadelenin topyekün yapıldığında başarıya ulaşacağına inanmaktayız. Top yekündan kastımız da sadece rakamsal değerler değil her türlü hukuki yol ve yöntemin bir plan dahilin de yürütülmesidir.

Plan ve projelerimizin ana hatlarını da camiamız ile paylaştık ve de paylaşmaya devam etmekteyiz.  (www.genckusakemekliastsubaylar.com)

  • Soru: Haklarımızın teslim edilmesinde iki önemli aktör var, Genelkurmay ve Siyaset (İktidar Partisi – hükümet ). Bu iki aktörle nasıl bir ilişki yürütmeyi düşünüyorsunuz?

Güzel bir soru. Ama bize göre önemli aktörlerden biri eksik. Üçüncü ve en önemli aktör, “BİZ”  olduğumuzda ortaya çıkacaktır….

Her kurum ve kuruluş ile ciddi, kararlı, dik duran, tatlı sert ve çözüm odaklı ilişkiler kurmak prensibimiz doğrultusunda hareket edeceğiz. 

  • Soru: Astsubay sendikası hakkında ne düşünüyorsunuz, sendika genel anlamı ile üretim yapanların toplu olarak üretimden gelen güçlerini kullanmak suretiyle haklarını almalarını sağlamaya yönelik kurumsal bir yapıdır. Emekli Assubaylar olarak üretimden gelen gücümüz olmadığına göre nasıl bir işlevi olacak?

Hale hazırdaki hukuk sistemimiz bu konuda fikir beyan etmeye uygun olmadığından ve sizinde sorunuz da belirttiğiniz üzere emekli astsubaylar olarak üretimden kaynaklanan bir güce sahip bulunmadığımızdan bir fikir beyan etmenin uygun olmadığı kanaatindeyiz.

  • Soru: Sizden önce röportaj yaptığımız Sayın KAYIKÇI’ nın açıklamalarını okudunuz mu, bir değerlendirmeniz olacak mı?

Elbette okudum. Bizim oralarda bir laf var: “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.”  Çıkmış olduğu yolda kendisine göre doğru olanı yaptığına inandığını düşünüyoruz. Kendisine başarılar diliyoruz. Tek temennimiz kazananın derneğimiz ve değerli üyeleri olan “BİZLERİN” olmasıdır…

  • Soru: Mevcut Yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizce derneğimizin tarihinde olumlu ve olumsuz birçok ilke imza attıkları herkesin kabul etmesi gereken bir gerçektir.

Sosyal medyada oluşan PES Hareketi ile birlikte kamuoyunda tanınmamıza katkı sağlamışlardır.

Ancak derneğimizin kuruluşundan bu yana hiçbir yönetime verilmeyen maddi ve manevi desteği olması gerektiği gibi kullanamadıklarını düşünüyoruz.

Çünkü “BİZ” olmayı başaramadıkları kanaatindeyiz…..

  • Soru: Yaptıkları hiç iyi bir şey yok mudur?

Derneğimizin kuruluşundan bu güne kadar dernek organlarında yer alsın veya almasın her üyenin yapmış olduğu olumlu ya da olumsuz çalışmalar ile derneğimize katkı sunduğunu düşünüyoruz.

  • Soru: Herhangi birisi size neden oy versin?

Yönetimde söz sahibi olmak, yer almak, omuz, omuza mücadele etmek ve eğer elini taşın altına sokmak istiyor ise, kısacası “BEN” değil “ BİZ” diyebiliyorsa…….

  • Soru: Son olarak topluma mesajınızı alabilir miyim?

Her zaman her yerde “BİZ” olalım. İmkanlarımız nispetinde şubelerimizi gezmeye, bizleri tanıtmaya ve projelerimizi/yol haritamızı anlatmaya çalıştık. Gidemediğimiz şubelerin affına sığınıyor ve 17 Ekim’de Ankara’da görüşmek üzere diyoruz…

Saygılarımızla…

  • Röportaj için teşekkür ederim. Başarılar dilerim.

Bu fırsatı verdiğiniz için biz teşekkür ederiz.

cengiz-erten

SEÇİMLERDE;

Eylül 28, 2014

Adaylar, Başkan Ekibi olgusundan vazgeçilmelidir.

Yönetimde görev alacakların,

çarşaf liste ile,

gerçek bilinçli ve cesur olan arkadaşlarımıza ihtiyacımız vardır.

Her ortamda,

yazıları ve söylemleri ile kendini kanıtlamış arkadaşların,

bizleri temsil etmelerine ihtiyacımız vardır.

Başkanın oluşturacağı,

“seçip, önereceği ekip” başlangıçta taraflıdır.

Başkan'ın fikrinde, Başkan'ı destekleyici arkadaşlar olacağı kaçınılmazdır.

Bugüne kadar deneyimler onu göstermiştir ki,

Başkanı her şartta destekleyenlere fırsat verilmemelidir.

Bu Genel Kurula ait bir etkinliktir.

Başkanın her dediğine evet demeyen,

gölgede kalmayı sevmeyen,

fikrini serdeden, kollektif yönetimi benimseyen arkadaşlara

yönetimde görev verilmelidir.

Yönetimde görev alacak arkadaşlardan,

kendi fikrini, makaleleri ile, söylemleri ile ortaya koymuş kaç arkadaşımız var?

Yönetimde görev alacak arkadaşlarımızın,

okumayı seven,

bilinçli, araştırmacı arkadaşlar olmaları şarttır!

Karşı fikirde olanlar istifaya zorlanmamalıdır.

Veya, etkisiz kılınmaya çalışılmamalıdır!

Bu, sulta olgusunu da beraberinde getirir.

Yönetimde görev alacak arkadaşlar,

gerçek liyakatlı,

mücadelede kendini kanıtlamış,

yazımları ile, uygulamalardaki önder kişiliği ile,

kendine güvenli ve güven veren kişilerden seçilmelidir.

Bu nitelikleri taşıyanlar,

Genel Kurul takdirleri ile,

Genel Kurul'da çarşaf listeye aday olmalıdırlar.

Daha etkin arkadaşlar belirlenir ise,

yöneticilerin Ankara'da ikamet şartı kesinlikle kaldırılmalıdır!

Belli günler etkinlik toplantıları yapma kararı alınmalıdır.

Yönetimde görev alacak arkadaşların,

lisanlı, gerçek eğitimli olma şartı getirilmelidir.

Yönetim kararları,

bilinçli ve etkin bir ekip tarafından sağlanmadıkça etkili olamayız.

Sorumluluğu kollektif hale getirmedikçe,

lider etkinliğinden soyutlanmadıkça,

uygulama ve yönetim kararlarının,

lider etkili,

sulta kokulu olacağı kesindir!

 

Mehmet KAYALI

Sayfa 1 / 5
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ