Suç cezasız kalmaz, ancak ömür boyu süren ceza da olmaz!

Assubayların başbelası, haksızlığın katmerleşmiş olanı, maddi-manevi ''İşkence Aracı'' 926s. AS.PER.K.'daki ''ALEYHDE NASIP DÜZELTİLMESİ'' Meselesine bir kez daha bakalım. Son çıkan ''Disiplin Kanunu''nun uygulamaları hakkında bilgim yok. Elimizde mevcut olan bir istatistiğe göre bu uygulamaya maruz kalanların %65'i Assubay.

NEDİR BU ALEYHDE NASIP DÜZELTİLMESİ BİR ÖRNEKLE AÇIKLAYALIM VE DEVAM EDELİM: Makam ve memuriyet itibariyle emretme selahiyetini haiz olan ''AMİR'', Kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat göstermediğinizi ve ''Disiplin Mahkemesi'' aracılığı ile alacağınız cezanın kendisini tatmin etmeyeceğini düşünerek ASKERİ MAHKEME'de yargılanmanız için gerekli işlemleri yapar ve soluğu, savcı ve hakimlerinin ''Askeri Hakim'', başkan ve üyelerin ise sınıf subaylarının olusturduğu ASKERİ MAHKEME'de alırsınız. İddianeme okundu, soru soruldu falan filan derken hoooop savcının ''Tutuklama Talebi'' gereği karar yüzünüze okundu ve bu kez de soluğu tutuklu olarak Askeri Ceza ve Tutuk Evi'nde aldınız. Bir-iki duruşma daha oldu ve ''Gerekçeli Karar''la 3 ay HÜKÜMLEŞMİŞ CEZA aldınız.

Bu arada hemen TUTUKLU AYLIKLARI'ndan kısaca söz edelim; dedik ya, ''TSK'da, 4 duvar arasına girenlerin %65'i ASSUBAY'' diye. işte bu Asb.'lar tutuklu oldukları sürece aylıklarının 1/2'sini alıyorlardı. Ancaaak, ne zaman ki yüksek rütbeli TSK mensupları da 4 duvar arasına girmeye başladı, ''Tutuklu Aylıkları'' 926 s. AS.PER.K. ortada ''Kabak'' gibi duruyorken, 657 s. D.M.K.'nun Madde 141 – Görevden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi ödenir. Madde hükmüne göre 2/3 olarak ödenmeye başladı. Demek ki kaderimizde bu da varmış (wink ifade simgesi)

Şimdi tekrar konumuza dönelim. 3 ay hükümleşmiş cezamızı ''Ceza İnfaz Kanunları'' gereği de yerine getirilerek çektik ve çıktık. Bundan sonra çekeceğiniz azaplar, size ''Keşke ömrümün sonuna kadar ceza evinde kalsaydım'' dedirtecek cinsten olacak. Öncelikle ''ALEYHDE NASIP DÜZELTİLMESİ'' hakkında, Kuvvet K.'lığından gelecek yazı ile başlayalım. (Bu yazı cezaevindeyken mi, yoksa çıktıktan sonra mı geliyor bunu bilmiyorum)

Bu NASIP DÜZELTME yazısı ÖRNEK olarak özetle; ''...şu, ...şu nedenden dolayı ..şu, ...bu kanunun bilmem ne maddesi gereği almış olduğunuz ... ay hükümleşmiş cezanız nedeniyle 30 Ağustos 1978 olan Asb.Kd.Çvş.'luk NASBINIZ 30 Kasım 1978'e götürülmüştür.'' formatındadır. ''SUÇ CEZASIZ KALMAZ'' dedik ve kafamızın bir köşesine yerleştirdik.

Geldik ''Zurnanın ZART dediği yere'' Komedi-İşkence-Azap-Başbelası-Önyargılar-Ötekileştirmeler buradan itibaren başlıyor. Hemen AS.PER.K.'daki ilgili maddeler bakalım; IV - Terfi zamanı:

Madde 33 – Muvazzaf subayların terfileri her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı günü yapılır.(Değişik:10.5.2006-5497/2 md.)

V - Terfi zamanı:

Madde 81 –Astsubayların terfi zamanı hakkında 33üncü madde hükmü uygulanır. (926/81)

''TSK'da TERFİLER 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINDA YAPILIR''

Tamam, güzel, günü gelince bayramı da seyranı da hep beraber yaparız ama sen benim NASBIMI hangi tarihe götürmüşsen o tarih geldiğinde bana 1 (bir) üst kademeden aylığımı öde. Bu verilecek kademeden dolayı rütbe mütbe istemiyorum, velevki bu kademe ilerlemem dolayısıyla bir üst dereceye yükseleceksem (Örnek: 9/3'den 8/1'ne yükseliyor durumda isem) burdan hak edilen rütbeyi de bayram gelince takarız.

''Terfiler 30 Ağustos Zafer Bayramında yapılır'' takıntısının NASIP DÜZELTMESİ olanlar için kaldırılmasını talep ediyorum. Yeknesaklık olması adına TSK'da bir üst rütbeye terfii edenleri böyle anlamlı bir günde bir araya getirmek ve tören yapmak şüphesiz anlamlıdır. Ancak nasbı aleyh'de 5-10 gün ileriye götürülenler için ömür boyu çekilen kayıp hem hukuksuz-antidemokratik, hem de ızdıraptır. Bugünkü teknolojide artık tüm personele ait pekçok bilgiye bir TIK'la ulaşılabiliyor. Dolayısıyla karışıklık olabilecek bir durum olmaz, sadece maliye-bütçe şubelerinin takip işi biraz artar ayrıca sıralı makamlara da kademe (varsa derece) onayı da gider...

Kanun Uygulayıcılar bana ''NASIP DÜZELTMESİ'' yazısı göndermiştide onu aklımızın bir köşesine yazmıştık ya; bu yazıya göre, örneğin ben bu cezayı aldığımda 9ncu derecenin 3ncü kademesinde isem, 30 Kasım geldiğinde bir üst derece veya kademeden aylık alamayacaksam, bu yazının da hiçbir hükmü olmayacaksa neden zahmetler çekip bunu hazırladınız ve bana gönderdiniz.

Şimdi gelelim infazdan sonraki çekilen azaplara;

  1. Özgürlükten men
  2. Mahkümiyet süresince aylıktan men (Tutuklu/açık durumun varsa tutuklulukta ve açıkta geçen süreler içinde 2/3 aylık)
  3. Ömür boyu 1 yıl geriye götürülmüş Aleyhte NASIP DÜZELTMESİNDEN dolayı alt kademeden aylık almak (her ne kadar nasıp düzeltmesi mahkümiyet günü kadar aleyhte nasıp düzeltmesi yapılsa da TERFİLER 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINDA YAPILIR takıntısı ile BAYRAMI bekliyorsun)
  4. Sicil amirlerinin artık verecekleri sicilde hep önyargılı olmaları ve kanaatlarini de buna göre değerlendirmeleri
  5. Yurdışı daimi görevler için ECL sınavlarından yüksek puanlar alsan da aday tercihinde asla ön planda olamamak
  6. Sonraki yıllarda dosyan takdir yazılarıyla dolu olsa bile bunların karşılığını alamamak
  7. Üstlerin ve durumu kavrayamayanların önyargıları
  8. Psikolojik sıkıntıları v.b.

Ç Ö Z Ü M : Ya sicil affı çıkarılmalı, ya da ALEYH'deki NASIP DÜZELTMELERİ hangi tarihe götürülmüşse derece/kademe ilerlemesi o tarihte olmalıdır. Böylece bir suçtan alınan ceza sayısı 8'den 2'ye düşmüş olur...

Assubayların derdi 1 tane değil ki; onlarca konuda mağduriyetimiz var. Bu arada tekrar ifade etmemiz gerekirse: Biz hiyerarşiye saygılıyız, ne daha fazlasını ne de imtiyaz istiyoruz. Bizler sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı istiyoruz...

Umarım en kısa zamanda, TSK içinde herkesin sadece ''Ekmeğinin Peşinde'' olduğu bir çalışma ortamı olur. Sağlıklar dilerim.

Fahrettin BAĞRI
E.Maliye Asb.

disiplin-ve-ofke

Değerli arkadaşlarım

Askerliğin olmazsa olmazı DİSİPLİN’in tarifinde “Astın ve üstün hukukuna riayet “ ilkesi vardır. Peki, disiplin deyince akıllarına personeli sudan sebeplerle cezalandırmak gelenlerin hakikaten disiplin sağladıklarını düşünebilir misiniz? Ben, meslek hayatımda istisnalar dışında amirlerin personelinin moral motivasyonunun yüksek tutarak disiplini sağlamayı amaçladıklarını görmedim.

Disiplin doğru davranış, kurallara riayet, bireysel hareket etme yeteneğinin kazanılması ve kullanılması gibi tanımlanmasına rağmen çağdışı klasik disiplin anlayışında ceza baskısı ile sindirilen personelin disiplinli olduğu düşünülmüştür, böyle olsaydı disiplin sağlanırdı, bugün dünyanın en disiplinli ordusu dediğimiz TSK'nin bu özelliği özellikle ast rütbedeki personelin ceza korkusu ile sindirilmesinden değil, personelinin vatan sevgisinden kaynaklanmaktadır.

Bir kimsenin kişiliğini değiştiremezsiniz bu onun doğasıdır, ancak kişiliği şekillendirebilirsiniz. Bunun yolu davranışlarda astlarınıza örnek olarak ve sevgi ile disiplini sağlanmanız mümkündür.

Hiç kimse suçun cezasız kalmasını talep etmemektedir, karşı olunan husus cezanın keyfiyeti ve disiplini sağlama bahanesi ile ego tatmininde cezanın baskı aracı olarak kullanılmasıdır.

1930 yılındaki sosyal şartlara göre hazırlanmış bir ceza yasası disiplinin temini ve suçun caydırıcı olmasını sağlamaktan uzaktır.

Ucube bir askeri ceza yasasına dayanılarak çıkarılan Disiplin Ceza Kanunu ve disiplin suçları yönetmeliğinde 2000' li yıllarda değişiklik yapılmasına rağmen ön yargıların terk edilmediğini görüyoruz.

Bir insanlık suçu olan ve AİHM tarafından “Şahsi Hürriyet ancak hakim kararı ile kısıtlanabilir” gerekçesi ile Türkiye’nin mahkum edilmesi, göz ve oda hapsi konusunda açılan her davanın tazminatla sonuçlanması üzerine bu kez As.Ceza Kanunu Md.171' deki cetvelde belirtilen MAAŞ KESİM CEZALARI uygulanmaya başladığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Personele insanca yaklaşımla üstün moral motivasyonu sağlanarak disiplinin tesisi yerine "AİHM'ne başvuruyorsunuz öyle mi? O zaman buyurun maaş katı cezasını" demenin yanlışını, adaletsizliğini ve doğuracağı huzursuzlukları bir kez daha hatırlatıyoruz.

NATO ordularında amir yetkisi ile hapis kararları yoktur, orada da maaş katı cezası uygulanmaktadır; ancak bir er ve erbaşın Türk assubayından fazla maaş aldığını düşünürseniz bu aile bütçesinde yıkım yaratmaz insani bir ceza olarak uygulamaya hak verirsiniz, bizde yoksulluk sınırında maaş alan bir personele maaş katı cezası verirseniz disiplin değil nefret sağlarsınız.

Ego tatmininden uzak gerçek anlamda suçun karşılığında ceza verilmeyecek midir? Elbette verilebilecektir, ama maaş kesim cezasından önce personelin insan onuruna uygun bir yaşamını sağlayacak maaş almasını temin edin sonra cezalandırmayı düşünün, bu kadar ağır görev koşullarına ve sorumluluklarına rağmen büro memurları ile aynı statüde göreve başlatılan, hak ettiği maaşı, tazminatları alamayan personel zaten her an cezalandırılmış olmaktadır. Sadece cezalandırmak yerine personelin haklarını korumak da bir komutan,bir amir olarak sizlerin görevidir, bunu yapmaz sadece sindirme amaçlı ceza verirseniz bu sizin acizliğinizin işaretidir...

Diğer bir husus hukukun temel prensiplerinden olan “Yasada açıkça belirtilmemiş hiçbir fiil suç sayılamaz ve bu yüzden ceza verilemez” ilkesinin ihlal edilmesidir.

Nasıl ki askeri ceza ve disiplin mahkemeleri kanununda suçlar belirtilmişse disiplin amirinin vereceği cezaların suçlarının tanımlanması mutlaka sağlanarak hukuksuzluk önlenmelidir. Yan baktın ceza, çamura bastın ceza, selam verirken elini yapıştırmadın ceza, bunu bilmek zorundaydın ceza, neden bilgiçlik taslıyorsun ceza uygulaması Uganda ordusunda bile yoktur...

Bir amir göreve 5 dakika geç gelen personeline uyarıda bile bulunmazken bir başka amir bu yüzden cezalandırmayı tercih edebilmektedir.

Disiplinin temini hususunda size çarpıcı bir örnek sunmak istiyorum, bu olay yaşanmıştır. Göreve 7 dakika geç gelen bir albay bir üsteğmen, bir başçavuş nizamiyede tümen komutanı ile karşılaşırlar, albay selam vererek geçer komutan albayım neden geç kaldınız diye sormaz sorsa bile uyarı dışında albaya ceza verme yetkisi yoktur. Üsteğmenle başçavuş da selam vererek geçmek isterken komutan tarafından durdurulur. Üsteğmene "Sen nasıl bir subaysın? Astlarına örnek olman gerekiyor bir daha tekerrür ederse seni içeriye tıkarım, şimdi marş,marş görevinin başına" diyerek uyarır. Sıra başçavuşa gelmiştir; "Saatin kaç, mesai başladı keyfiniz yeni mi yerine geldi?" sorusuna yanıt vermesini beklemeden "Astsubayım 7 dakika geç kaldın 7 gün gir içeri aklın başına gelsin" diyerek padişah fermanı gibi iki dudak arasından çıkan sözle başçavuş 7 gün cezalandırılır, üstelik göreve geç gelmesinde haklı nedeni vardır, komutan konutu önündeki inzibat ile köşkteki er tartışırlarken yoldan geçen başçavuş 211 sayılı yasanın kendisine verdiği yetki ve görevle olaya müdahale ettiğinden geç kalmıştır, bunu açıklama fırsatı bile verilmemiş aynı suçu işleyen 3 personel üç ayrı muameleye tabi tutulmuştur !..

171 sayılı cetvelde kimin kime ne tür ceza vereceği belirtilmiştir. Burada aynı suçu işleyenlere amirlerinin yetkileri ve suç işleyenlerin rütbeleri farklı olduğundan aynı ceza verilememektedir

Söyler misiniz, bunun neresi disiplin neresi adalettir? Astlarınıza bir de insanca davranmayı deneyin, göreceksiniz ki size olan sevgi göreve olan bağlılık artacaktır. Unutmayın adalet birgün herkese gerekecektir.

Saygılarımla.

kendini-padisah-sanan

Askerlikte rütbe, hiyerarşik bir zincirdir. Rütbe, görevlerin ifasında kolaylık sağlamak için ihdas edilmesine rağmen bunu hezeyanlarına, kişisel hırslarına kullanan adeta 'küçük dağları ben yarattım ben olmazsam TSK olmaz, ben ağayım sen marabasın' düşüncesinde olan, özetle padişah olunca önce babasını asan zihniyetteki bazı zavallıların varlığını hepimiz biliyoruz!

Bu haddini bilmezler rütbeleri ile her türlü taşkınlığı, hukuksuzluğu, hazımsızlığı, terbiyesizliği yapabileceklerini sanıyorlar.

Bunun neticesinde bir çok kişinin moral motivasyonu bozularak, hizmet verimliliği düşüyor. Bu olumsuzluklar sosyal yaşama etki ediyor. Hatta intiharlara ve cinnete kadar ulaşabiliyor.

Tüm bunları niçin yazıyorum?

Sivil iş hayatında MOBBİNG denilen “Bir grup insanın bir kimseye ve başka bir gruba sosyal kabadayılık olarak değerlendirilen ruhsal taciz veya psikolojik terör estirmesi" tüm dünyanın gündeminde suç olarak değerlendirilirken, daha ağır olanlar orduda yaşanıyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor! Bu insanlık suçunu hiç kimse “Disiplin” kılıfına sokmaya haklı göstermeye çalışmamalıdır.

Ordunun olmazsa olmazı disiplinin tarifinde “astın ve üstün hukukuna riayet” ilkesi olmasına rağmen "ne yazık ki!" yasalardaki yetkileri aşan, keyfi davranan, astlarını duygusuz birer eşya gözü ile gören kimi üst ve komutanlar intiharlara, cinnetlere neden olmakta, hiç bir değerin geri getiremeyeceği canlar kara toprağa teslim edilmekte, eşler dul, evlatlar öksüz, ana babalar evlatsız kalmakta, ayrılıkları yüreklerimizde bir kor olarak dağlamaktadır.

Adana’da 22 yaşında bir genç assubayın denetlemede görevi bilgi ve tecrübesini astlarına aktarmak olan ve bunun için bir öğretmenden üç misli fazla maaş alan öğretmen albayın hakareti sonucu intihar etmesi üzerine yapılan soruşturma ne yazık ki bizlerle paylaşılmadı. Çünkü, giden gittiği, ateş düştüğü yeri yaktığı ile kaldı.

Herkes insanca davranışı hak etmektedir. Suç varsa ancak yasada belirtilen cezanın hakim tarafından verilmesini, kimsenin hak etmediği davranışı, sözleri duyarak geleceğini, mecburiyetini, baskıları düşünerek "lanet ederek!" kabullenmesini bekleyemezsiniz.

Serkan assubayın intiharı unutulmadan nice intiharlar ve cinnetler yaşandı. Bir yazımda;

Sayın Genelkurmay başkanımdan istirham ediyorum,bu intihar orduda ne ilktir ne de son olacaktır. Kendisinde astlarına hakaret etme hakkını görenler için uyarı ve yasal işlemleri yaptırınız,kurmaylarınıza bu konuda tezler hazırlamalarını emredin; askerliğin olmazsa olmaz kuralı disiplinden taviz vermeden ama astın ve üstün hukukuna riayet ederek insani duyguların ön plana çıkmasını sağlayacak tedbirler alınmasını, psikolojik travmaların önlenmesini ve acıların tekrar yaşanmamasını sağlayınız

diye yazmıştım;

Ama ne yazık ki intiharlar devam ediyor. Bir insan tırnağını biraz derin kesse canı yanar. Peki bir insan canına nasıl kıyar? Bir hafta önce İstanbul’da arkadaşları tarafından hayat dolu neşeli olarak tanımlanan Asb. Abdullah AKÇA canına kıydı. NEDEN? Bunun yanıtını genelkurmay ve kuvvet komutanları bulup, gereğini yapmalıdır.

Size bir olay daha aktaracağım;

Edirne’de Bülent Özyurt isimli sivil giyimli bir binbaşı "yasalara aykırı olmasına rağmen" sakallı bir sivil misafirini söğütlük gazinosuna getirmiş. Kimlik soran ve sakalla tesislere girmenin yasak olduğunu belirten erlerin ikazını küfürle karşılayıp nizamiyeden girmiştir.

Nöbetçi assubayın uyarılması üzerine durum nöbetçi astsubay tarafından sosyal tesisler amirine bildirilmiş sosyal tesisler amiri kibar bir şekilde kendisini uyarınca  uyarıya tehditlerle yanıt vermiş, amirin üzerine yürümüş, yumruk atmaya teşebbüs ederek küfretmiştir.

Misafirin gidelim uyarısı üzerine "şimdi gidiyorum. Tekrar geleceğim ve size soracağım. Ben binbaşıyım, bunu unutmayın" diyerek tehditlerini sürdürmüş. Olay Tugay Nöbetçi Amirine ve Nöbetçi Amiri tarafından da merkez komutanlığına bildirilmiştir. Bu kişi tekrar saat 23.30 sularında gelerek bu kez nöbetçi assubayına “Bu millet, bu devlet bizim. Assubayların değil! Bana kimlik soramazsınız. Misafirime karışamazsınız. Siz kimsiniz? Ben binbaşıyım. Size bunun hesabını soracağım. Bunu  unutma!" diyerek tehditler savurmuş. Mrk. Komutanlığı ekibini görünce ayrılmış, ormanlık alana doğru gitmiş. Oradan el kol hareketleri ile tehditlerini sürdürmüş. Ardından gece yarısına kadar müteaddit kere telefonlarla assubayları tehdit etmeye devam ederek, onların ev adreslerini öğrenmeye çalışmıştır.

Siz şimdi bu görevlilerin psikolojilerini düşünebilir misiniz? Kendinizi onların yerine koyar mısınız? Peki bu görevliler İç Hizmet Yasası'na göre karakol ve karakol nöbetçisi sıfatı ile yasanın verdiği yetkiye dayanarak bu kişiyi yakalama yetkilerini kullanmış olsalardı "aferin, görevinizi yaptınız" diye tebrik mi edileceklerdi, yoksa başlarına bela mı alacaklardı?

Bunu yapan binbaşı değil de bir assubay olsaydı muhtemelen şu an cezaevinde olurdu. Peki, bu kendini bilmez, rütbesinin sorumluluğunu taşımaktan aciz bu kişinin davranışlarına ne işlem yapılmıştır? Bunun yanıtını bekliyor ve bu tür davranışların son bulmasını umuyoruz. Takipçisiyiz!...

disco

Genelkurmay Başkanı Org. Özel "disko cezası"nı kaldıracak Askeri Ceza Kanunu'ndaki değişiklik için harekete geçti. Disko'nun yerine verilecek ceza da belli oldu!

Disko cezası nedeniyle geçen yıl Türkiye'yi 9 bin 500 Euro tazminata mahkûm eden AİHM kararlarını dikkate alan Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, erlere komutan inisiyatifiyle koğuş cezası veren Askeri Ceza Kanunu'nun (ACK) yeniden incelenmesi için emir verdi.

Kanunda yeni bir düzenleme yapılana kadar disiplin suçu işleyen erlere disko cezası yerine izin cezası verileceği öğrenildi. Firar, emre itaatsizlik, nöbet talimatlarına uymamak suçlarını işleyen asker cezasını odada değil, çarşı iznini garnizonda geçirerek çekecek.

AİHM: CEZAYI HÂKİM VERİR

AİHM, geçen yıl verdiği kararda askeri disiplin cezalarının yargı denetimine kapalı olmasının yapısal bir sorun olduğuna da vurgu yaparak, Ankara'dan bu soruna çözüm üretmesini istemişti. AİHM, çözüm yolu olarak, Türk yargı sistemine askerlerin özgürlüklerinin elinden alınmasını gerektiren askeri disiplin cezalarının hukuksal güvenceye sahip bir otorite tarafından verilmesi veya kontrol edilmesini önermişti. 2007'de Er Ersin Pulatlı idari işleme giren oda hapsi cezası yargı kararlarına kapalı olduğu için AİHM'ye başvurmuştu. Disko cezasını insan haklarına aykırı bulan AİHM, geçtiğimiz ağustosta Türkiye'yi 9 bin 500 euro tazminat ödemeye mahkum etti. Garnizonu izinsiz terk ettiği iddiasıyla komutanı tarafından 7 gün disko cezasına çarptırılan Pulatlı'yı haklı bulmuştu. AİHM'nin gerekçeli kararında, askerlik hizmeti sırasındaki hapis cezalarının ve bunlara itirazların, yetkili ve bağımsız yargı organları tarafından verilebileceği yorumunu yaptı. ACK'nın 171. maddesi disiplin amirlerine tutuklama yetkisi veriyor. Yüzbaşıdan itibaren tüm amirler, astlarına, 3-7 gün oda ve katıksız hapis cezası verme yetkisine sahip. Genelkurmay 171'inci maddeyi de mercek altına alacak.

Not.Haberi ulaştıran muhabirimiz Sn.İsmail DAMAR'a teşekkürler

KAYNAK:http://www.haber365.com/Haber/Genelkurmay_Diskolari_Kapatiyor/
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
GAZİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN TBMM'nin, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e ''Mareşal'' rütbesi ile ''Gazi'' unvanı verişinin 102. yıl dönümü ve Gaziler Günü törenlerle kutlanacaktır. Kahraman gazilerimizin, oluşan bedensel engellerinin yanında başta devletimizin mevzuatlarından kaynaklanan birçok sıkıntısı olduğunu biliyoruz. Gazilerimize devletimizin yetkililerince...
Salı, 19 Eylül 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
EMPERYALİSTLERİ DİZE GETİRDİĞİMİZ 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI'MIZIN 101. YILI YÜCE TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN. ORDU YOK DEDİLER KURULUR DEDİ PARA YOK DEDİLER BULUNUR DEDİ DÜŞMAN ÇOK DEDİLER YENİLİR DEDİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Saygıdeğer Üyelerimiz İtilaf Devletleri tarafından son dönemlerinde bütün orduları dağıtılan, işgal edilen ve tersanelerine g...
Çarşamba, 30 Ağustos 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
ZAFER HAFTASI KUTLU OLSUN Osmanlı İmparatorluğunun SEVR ile parçalanmasına HAYIR diyen bir avuç kahraman ATATÜRK önderliğinde 19 Mayıs 1919 tarihinde başlattıkları kurtuluş mücadelesini 26 Ağustos 1922 yılında Afyon Kocatepe'de başlayan dünyanın takdirini kazanan bir taarruzla bozguna uğrattıkları düşmanı 30 Ağustos'ta kesin yenilgiye uğratarak ülkemizin bağımsı...
Cumartesi, 26 Ağustos 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ