EMEKLİ ASSUBAYLAR

EMEKLİ ASSUBAYLAR

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesi kırsalında 29 Ekim'de mayına basarak sol bacağını kaybeden Piyade Başçavuş Polat Katırancı'ya, Ankara'da düzenlenen törenle “Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası” verildi. Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel tören öncesinde mayın patlamasının izlerini ellerinde de taşıyan Kahraman Gazi'den sağlık durumu hakkında detaylı bilgi aldı.

Başçavuş Katırancı, madalya töreni için geldiği Ankara'da, 29 Ekim'de mayın patlaması sırasında yanında bulunan silah arkadaşları ve kendisini olay yerinden helikopterle alarak hastaneye yetiştiren Kara Pilot Binbaşı Serdar Yüksel tarafından karşılandı. GenelkurmayBaşkanlığındaki karşılamada, silah arkadaşlarına uzun süre sarılan Başçavuş Katırancı'nın duygusal anlar yaşadığı görüldü.

KOMUTANLAR KAHRAMAN GAZİ İÇİN TOPLANDI / FOTO GALERİ

Katırancı, daha sonra eşi Öznur, kızı Elif (5), oğlu Habip (7), annesi Hanife ve babası Ömer Faruk Katırancı ile Genelkurmay Başkanlığı Salonu'nda düzenlenen “Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası” törenine katıldı.

Törende, öz geçmişiyle ilgili slayt gösterimi sunulan Başçavuş Katırancı'ya, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası takdim edildi.

Org. Özel: "Hain planlar kahramanların gayretiyle boşa çıkarıldı"

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, törende yaptığı konuşmada, devletin bekası, milletin birlik ve beraberliğine kastedenlerin hain planlarının, halkın sağduyusu, devletin kararlı mücadelesi ve Başçavuş Katırancı gibi kahramanların gayretleri sayesinde boşa çıkarıldığını vurguladı.

Bu mücadelenin ileride tarih sayfalarındaki yerini alacağını ve genç nesiller tarafından dikkatle okunarak değerlendirileceğini ifade eden Orgeneral Özel, şunları kaydetti:
“Vatan, millet, bayrak ve bağımsızlık gibi kutsal ve vazgeçilmez değerler uğruna akıtılan her damla kanın önem ve anlamı vardır. Tarihimizi okuyan, inceleyen ve olayları objektif biçimde değerlendiren kişiler bunun ne anlama geldiğini, bunun ne demek olduğunu gayet iyi bilirler. Bu kavramların, hayata geçirilmesi bildiğiniz gibi hiç de kolay olmamıştır. İşte bu değerler uğruna mücadele eden, gencecik yaşında şehit olan yada hayatının baharında gazi olan evlatlarımızı, kardeşlerimizi bu millet asla unutmayacaktır.”

“Kahraman gazimiz Başçavuş Polat Katırancı, bu anlamlı mücadelenin cesaret, fedakarlık ve yiğitlik ölçüsünü yaşayan örneklerinden biri olarak bugün aramızdadır” diyen Orgeneral Özel, şöyle devam etti:
“Yaşadığı sıkıntılara rağmen, 'mavi bereme kavuşunca tekrar görevimin başında olmak istiyorum. 100 metre rekorunu kıran tek bacaklı atlet varsa dağlara tırmanan tek bacaklı bir başçavuş da olacaktır. Canımı bu vatanda buldum, bu vatan için her şeyi yapmaya devam edeceğim' sözleri, silahlı kuvvetler personelinin, vatan, millet, bayrak ve meslek sevgisinin hepimize tezahürüdür. Olay esnasında ve sonrasında göstermiş olduğu soğukkanlılık ve metanet, kurtarma sürecine sükunetle katkıda bulunma gayretleri personelimizin ne kadar profesyonel olduğunu herkese bir kez daha kanıtlamıştır. Arkadaşımızın bu ağırbaşlı ve vakur tavrı hepimizin göğsünü kabartmıştır. Bu örnek davranışından dolayı kendisini ve onu yetiştirenleri kutluyorum.”

“Bağrından böylesi yiğitler çıkaran bu yüce millet...”

Orgeneral Özel, konuşmasında, Başçavuş Katırancı'ya hitaben, “Değerli gazim, senin gibi kahraman silah arkadaşlarım ve taşıdığınız bu yüce ruh var olduğu müddetçe milli birliğimize ve bütünlüğümüze kastedenlerin, kirli emellerinin gerçekleşmesi asla mümkün olmayacaktır. Bağrından böylesi yiğitler çıkaran bu yüce milletin birer ferdi ve onun şanlı ordusunun kahraman fedakar mensupları olan sizinle gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.

Başçavuş Katırancı'nın tedavisinin kısa sürede tamamlanıp tekrar görevine dönmesi için gereken her şeyin yapıldığını dile getiren Orgeneral Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hayatını ortaya koyarak, kendisine tevdi edilen vatan görevini başarıyla yaparken yaralanan ve en büyük payelerden birisi olan gazilik onuruna erişen bu değerli arkadaşıma ve kıymetli ailesine sağlık ve huzur dolu bir ömür temenni ediyorum. Sonuna kadar hak ettiği bu madalyanın kendisine ve evlatlarına hayırlı olmasını diliyorum.”

Kahraman Gazi Katırancı: “Bacağım boşuna gitmedi”

Başçavuş Katırancı da yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in madalya töreni için kendisini Ankara'ya davet ettiğini belirterek, bu haberi İnönü Savaşları'nın yaşandığı Bilecik'in Bozüyük ilçesi sınırlarındaki Metristepe'de almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Metristepe'de İsmet İnönü yönetimindeki Türk ordusunun kurtuluş mücadelesi verdiğini ifade eden Katırancı, Türkiye'nin ilelebet payidar kalacağını ifade ederek, “Bacağım boşuna gitmedi. Bacağım koptuktan sonra hiçbir zaman 'neden koptu' demedim. İnşallah atalarım benimle gurur duyuyordur” diye konuştu.

Mayın yaralarının geç iyileştiğini, bacağında hala şarapnel parçalarının bulunduğunu anlatan Katırancı, “Bacağımdaki yaralar henüz kapanmadı. Yaralar kapanana kadar protez takılamıyor. Bu benim iş yapmama engel değil. Türk Silahlı Kuvvetleri gazilerine her zaman bakar. Protezim de yakında takılacak” dedi.

“Genelkurmay Başkanımız her konuda yanımızdaydı”

Başçavuş Katırancı'nın eşi Öznur Katırancı da olayın gerçekleştiği günden bu yana Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel'in büyük desteğini gördüklerini ifade ederek, “Genelkurmay başkanımız her konuda yanımızdaydı. Böyle özel bir gün olduğu için teşekkür ediyorum. Kimse onu yalnız bırakmadıkları için eşim çok mutlu” dedi.

Eşinin görevine devam etmek istediğini söyleyen Öznur Katırancı, “Sivilde severek yapabileceği işi olduğunu düşünmüyorum. Askerlikte çok mutlu ve kesinlikle ben de işine devam etmesini onaylıyorum” diye konuştu.

Eşinin görevine çok bağlı bir asker olduğunu ifade eden Katırancı, “Kızımı 2.5 yaşına kadar iki yada 3 kez gördü. Eşim kurşun askerdir, işine çok bağlıdır. Ben çok fazla ayrı kalmaya dayanamadığım için görev yaptığı bölgelere kendim gitmişimdir. Ailemde beni fazla cesur yetiştirdi ki, o zamanda görev yaptığı Şırnak'ta Gümüşyazı Karakolu'na, Cehennem Deresi'ne birkaç kez ziyaretine gitmek durumunda kalmıştım” şeklinde konuştu.

“Oğlumla gurur duyuyorum”

Babaanne Zehra Katırancı da (83) evlatlarını vatan için yetiştirdiğine değinerek, torunu Polat Katırancı'nın da 4-5 yaşındayken “ben asker olacağım, şehit olacağım” dediğini söyledi.

Anne Hanife Katırancı da oğlu Polat Katırancı'nın astsubay olduğunda evin kapısını çaldığını, kapıyı açtığında komanda kıyafetini giymiş, gözünde gözlük olan oğlunu tanıyamadığına değindi.

Oğlunun eve girerken botlarını çıkartmaya çalıştığını vurgulayan Katırancı, “Bunun üzerine 'çıkartma. Askerin botuyla evim kirlenmez' dedim. Askerimizin botu hiçbir zaman kirli değildir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin emekleri hiçbir zaman boşa gitmedi. Oğlumla gurur duyuyorum” diye konuştu.
Baba Ömer Faruk Katırancı da Allah'ın gelecek nesillere ataları ve kendileri gibi vatan, bayrak için gerekirse ölmeyi, bu topraklar için mücadele etme bilicini nasip etmesini diledi.

Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı Kıdemli Başçavuş Harun Ağpak da, Başçavuş Katırancı'nın madalya almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Ağpak, “Başçavuş Katırancı'nın bacağını kaybetmiş olmasına rağmen göreve devam etmek istemesi, milletimizdeki Çanakkale ruhunun devam ettiğini göstermektedir” diye konuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22981132.asp?

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Ordunun temel direklerinden assubaylar olarak verilen her görevi 'zaman zaman imkansızlıkları da  aşarak' özveri ile yaparak bu ülkeye ve orduya sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla ispat ettik. Buna rağmen önyargılarla kendi kurumumuz tarafından sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklara uğratıldık. "Kol kırılır yen içinde kalır" dediğimizde ise bu kez kanadımızın kırıldığını gördük! Bizlerin istekleri hiç bir zaman başkalarına altın tepside sunulan imtiyaz ve ayrıcalık değildir. Sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı isteğimiz var ve bunun yasal mücadelesini Temad Yönetiminin önderliğinde yapıyoruz.

Komuta kademesinde adalete ve reforma direnenlerin olduğunu da biliyoruz. Hiç bir kurum baskı ile ayakta duramaz. Moral motivasyonu ve aidiyet duygusunun yitirildiği kurumlar yıpranmaya mahkumdur. Biz kurumumuzda haksızlıkların, personel arasında ayrımcılığın son bularak  adaletin gerçekleşmesini talep ederken, aynı zamanda kurumumuzun güçlenmesini arzuluyoruz.

Yıllardır sürdürdüğümüz onur mücadelemizin rüzgarı Sn.Ahmet KESER ve ekibinin yeni bir ivme katması ile fırtınaya dönüşmüş, meslektaşlarımız arasında umut yeniden yeşermiştir. Bu süreç içersinde verilen sözlerin tutulmaması, adaletsiz Askeri Disiplin Yasa Tasarısının yasalaşması, taahhütlere rağmen yeni Askeri Personel Yasası taslağında adaletsizliklerin devam etmesi üzerine yönetimin alacağı tavır merak konusu olmuştur. Bunu gidermek adına Sn.Gn.Bşk. Ahmet KESER ile bir tele röportaj gerçekleştirdik.

Söyleşide tüm sorularımıza açık yanıtlar aldık ama, bazılarını Sayın Başkanın ricası üzerine ve MÜCADELE STATEJİSİ gereği yayınlamadık!

Sonuç olarak; Bizlerle ilgili her konu titizlikle takip ediliyor. Hiç biri için taviz verilmesi söz konusu değildir! Bizler kendimize olan saygı gereği, bizi kişisel olarak ilgilendirsin, ilgilendirmesin tüm haksızlıklar giderilinceye kadar kararlılıkla MÜCADELEMİZİ VE TEMAD’A OLAN DESTEĞİMİZİ DEVAM ETTİRMELİYİZ.

Saygılarımızla.  
  • Sn. Başkanım merhaba. Bazı arkadaşlarımızın merak ve endişelerini giderecek konularda, çoğunluğun ortak sorularını yanıtlamak, meslekdaşlarımızın merakını gidermek, toplumdaki umutsuzluğu önlemek için Asb.Güçbirliği Platformu adına bizlerle söyleşi yapmayı kabul ettiğiniz için size teşekkür ediyoruz. Size sorularımızı sormadan önce bize kendinizden kısaca bahsedermisiniz?

1963 yılında Adana Ceyhanda dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi Ceyhan da bitirdim. Çocukluk yıllarımda bazı çocuk dergilerine yazı yazıyordum. Lisedeki öğrencilik yıllarımda edebiyat ve sosyolojiye ilgim çoktu. Okulda bir çok zamanlar kompozisyon yarışmalarında okul birinciliklerimin yarı sıra okulumu temsilen girdiğim kompozisyon yarışmalarında da Adana liseler arası yarışmalarda derecelerim vardır. Liseyi bitirdiğim yıl Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini kazanarak kayıt yaptırdım. Bir yıl üniversitede okumayı müteakip ayrılarak sınavına girip kazandığım İstanbul/Tuzla Piyade Astsubay Sınıf Okuluna geçiş yaptım. Mezuniyetimi müteakip Kara Kuvvetlerinin yurt içi ve yurtdışı birimlerinde kıta ve karargah görevlerinde bulundum. Uzun yıllar KKK Personel Başkanlığı birimlerinde görev yaptım. Kendi isteğimle emekli olduktan sonra Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ile ilgili çalışmalara başladım. Bu çalışmalarımız sırasında 2008 yılında TEMAD ın yeni bir vizyona sahip olması gerekçesiyle yönetime aday oldum. Bu süreçte arkadaşlarımızla beraber Ankarada 30 un üzerinde toplantı yaptık ve Türkiye genelinde 40 ın üzerinde şubemizi ziyaret ettik. 2008 yılında TEMAD Genel Merkez seçimlerinde Yeni Oluşum Grubunun Genel Başkan adayı iken bazı olumsuz gelişmeler sonucu bölünmemek amacıyla adaylığımı rezerv ederek yerimi Profesör Ünver NASRATTINOĞLU na bıraktım. Grubumuz Genel Merkez Yönetimini kazanamayınca 2011 yılında tekrar genel Başkanlığa aday oldum. Teşkilatlarımızın teveccühüyle sandıktan biz çıktık. 11 Ekim 2011 den bu yana TEMAD Genel Başkanlığı görevimi yürütüyorum.

  • Bizler bu ülkeye ve orduya sadakatimizi, terimiz, canımız ve kanımızla ispatladık ama önyargılarla bize sosyal, ekonomik ve insanı haksızlıklar yapılıyor! Yıllardır bu konuda yaptığımız onur mücadelesi zat-ı alinizin önderliğinde yeni bir ivme kazandı. Toplumumuzda geleceğe ait bir güven oluştu. Ancak hala sonuç alamamanın ve verilen sözlerin hayata geçmemesinin yanında, son olarak Gnkur. basın bilgi notu ve MSB'lığının soru önergelerine verdikleri yanıtlarda, hiçe sayılarak personel yasa taslağındaki bir çok olumsuzlukların olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız! Örneğin; bir üniforması kefen olan assubaylar 'mevcut adaletsiz uygulamanın devamı ile' mahalle bekçisinden daha alt kademeden göreve başlatılıyor. Siz bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz ve taleplerin göz ardı edilmesi halinde size sınırsız destek veren assubaylarla ses getiren eylemler yapmak planlarınız içinde varmı?

926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun taslağını hukukçularımızla birlikte inceliyoruz. Ana konularla ilgili oluşmuş değerlendirmelerimiz var. Ancak teknik ayrıntıları tekrar gözden geçirip ayrıntılı çalışma yapacağız. Bütün meslektaşlarımızın beklentisi artık astsubaylarla ilgili adil bir hukuki çalışmanın yapılmasıdır. Eyleme gelince bugüne kadar bütün meslektaşlarımız bizim çizgimizden hiç taviz vermeden çalışma yaptığımıza tanıktır. Başından ne söylediysek şimdide onu söylüyoruz. Eylemin basamakları vardır. Basamaklandırılarak yapılan eylemlerde bu güne dek ciddi geri bildirimler alınmıştır. Yeri ve zamanı geldiğinde yapmamız gereken neyse onu yaparız.

  • Bireysel eylem ve çalışmalar yapanlarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Bireysel çalışmalar zenginliktir. Ancak, bireysel hareket etmek gücü dağıtmak olur. Bireysel çıkışlarla sonuç almak mümkün olmadığı gibi muhatapta bulmaz. Gelişmiş toplumlarda hak talep eden bireyler ortak hareket  ederler. Ortak hareket iş birliği demektir, güçbirliği demektir. Gücün kendisidir.

  • Sınıfımızı ilgilendiren önemli kararlarda şubelerinizin görüşlerine de başvuruyor musunuz?

Elbette. Gerek duyulduğunda şubelerimizden de, danışmanlarımızdanda yararlanıyoruz.

  • TEMAD genel merkez ve şubelerin gelir-giderleri web sitesinden neden yayınlanmıyor? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Türkiyede ciddi sivil toplum örgütleri,odalar, sendikalar ve meslek temsilcisi yapılar var. Bunlarda gelir giderlerine ilişkin bilançolarını genele açık sitelerde yayımlamazlar. Derneğimiz her 3 ayda Yüksek Denetleme Kurulu vasıtasıyla, zamanlı zamansızda Dernekler Masası ve Maliye Bakanlığı birimlerince denetlenmektedir. TEMAD Genel Merkezinden apartman yönetim kurulunundan beklediğimiz tarzı beklememiz doğru bir yaklaşım olmaz. Zaten 3 yılda bir yapılan Büyük Genel Kurulda bütün gelir giderler kongre üyelerine yani Şube Başkanlarımıza ve delegelerimize arz edilerek bilanço ibrası istenmektedir.

  • Genel merkezi kendi binasına taşımak istiyor musunuz? istiyorsanız ne yapacaksınız?

Genel Merkezimiz halen Maliye Bakanlığına ait bir binanın 4 katında konuşlanmış bulunmaktadır. Gönlümüzden geçen şey bize yakışır bir Genel Merkez binasını satın almaktır. Takdir edersinizki bu yüksek maliyetli bir satın alma ile mümkün olabilir. Yeterli, bu mali gücümüz oluştuğunda bu konuda bir adım atarız.

  • Çalışma grupları kurdunuz mu? Örneğin üyelerinize ve üye olamayan meslektaşlarımıza ücretsiz hukuki danışmanlık hizmeti vermeyi düşünüyor musunuz? Bu güne kadar hizmet verdiniz mi?
    Yaşlı ve kimsesiz meslektaşlarınız için projeleriniz var mı? Nelerdir? Neler yaptınız?

Bazı konularla ilgili çalışma gruplarımız var. Ancak bu konuda yeni bir yapılanmaya gitmek amaçlı çalışmalara başladık. Yakın zamanda daha profesyonel bir AR-GE oluşturcağız. Bu husustaki çalışmalarımızı yönetim kurulumuzdaki bir arkadaşımız  yürütmektedir. Hukuk komisyonumuz geçmişte meslektaşlarımıza ücretsiz hukuk danışmanlığı hizmeti verdi. Halende hukuki bilgiye ihtiyaç duyan meslektaşlarımıza bedelsiz danışmanlık yardımı yapmaktadırlar.

  • TEMAD Dergisi hakkındaki düşünceleriniz nedir? Dergi yayın kurulu varmı? İçerik olarak yeterli mi? Örneğin bu mücadelenin yıllardır önderliğini yapan kişilerin yazılarına da yer vermeyi düşünüyormusunuz?

Göreve geldiiğimizde aldığımız bir kararda farklı konseptte bir TEMAD dergisi çıkartmak oldu. İsmini GELECEK YÜZYIL koyduğumuz dergimiz astsubaylarn entelektüel birikimlerini, meslektaşlarımız ve kamuoyuyla paylaşma amacıyla yayın hayatına başladı. Başlangıçta şaşırtı bulunanan dergimiz meslaktaşlarımıza Şube Başkanlıklarımız bunun yanısıra Cumhurbaşkanlığı  TBMM Başkanlığı Başbakanlık Bakanlıklar milletvekilleri üniversiteler sendikalar ve sivil toplum örgütlerinede gönderilmektedir.

  • Üyelerin çok olduğu bölgelere alışveriş merkezleri kuracak mısınız? Vakıf, kooperatif faaliyetleriniz olacak mı?

Vakıflar konusunu ciddi olarak incelemekteyiz.

  • Siyasi Partiler ve Dernekler ile ilişkileriniz nasıl?
    a) Yazılı ve görsel basında sürekli Genelkurmay'a yüklenirken hükümete neredeyse hiç ses çıkarmamanız eleştiriliyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
    b) Bizim mecliste temsil edilmemizden daha büyük bir dileğimiz olamaz. Bu misyonu üstleneceğiniz konusunda ortak bir fikir oluşmuş durumdadır. Siz herhangi bir siyasi partiden yerel ve genel seçimlerde gelecekte aday olmayı düşünüyor musunuz?
    c) Adalet ararken meslek ve STK'nı yanımızda pek göremiyoruz. Bu durum adaletsizliğe uğramış meslek ve STK'na TEMAD'dan destek verilmediği için olabilir mi?

MSB ve Genelkurmay Başkanlığı kanunları incelendiğinde TBMM nin TSK personelinin özlük haklarıyla ilgili çalışma yapma sorumluluğunu Genelkurmay Başkanlığına verdiği görülecektir. O nedenle Genelkurmay Başkanlığının bir çalışma başlatması kanunun özü gereğidir. Bizim çıkış noktamızda o nedenle Genelkurmay Başkanlığıdır. Siyasete gelince, TEMAD asla bir siyasi yapının arka bahçasi olmayacaktır. Bütün siyasi partilere eşit  mesafedeyiz. Bizim işimiz siyaset değil meslektaşlarımız için hak ve adalet arama mücadelesidir. TEMAD ciddi bir psikolojik savaşla karşı karşıyadır. Bu psikolojik savaş benim ismim üzerinden yürütülmektedir. Bazı basın mensuplarına ve gazetecilere benim milletvekillliği teklifleri aldığım şekilde aslı astarı olmayan yalan haberler servis edilmekte, şahsıma olan inanç ve güveni zayıflatmaya yönelik yanıltma ve aldatma çalışmaları yapılmaktadır. Bahsi geçen bu konularla ilgili olarak hiç bir siyasi parti veya siyasi şahsiyetle görüşmem olmamıştır. Özellikle sosyal medyada sahte profillerle ortaya bir haber atılmakta ve akılları sıra bizi yıpratmaya çalışmaktadırlar. Benim tek önceliğim meslek onurumuzdur. Adalettir, haktır. Emekli olmayı müteakip TEMAD la ilgili çalışmaların içine girdim ve 5 senedir sahadayım. Geçmiş 5 senemde bu tarz hiç bir çalışmam olmamıştır. Meslektaşlarımız demokratik haklarını kullanarak siyaset yapabilir. Ancak hiç bir zaman TEMAD siyasetin içerisinde olmayacaktır. Buna izin vermem.

  • Derneğimizin tüzüğünün, çağdaş, demokratik bir değişiklik için son gn.mrk seçimlerinde karar alınmasına rağmen bugüne kadar bu neden gerçekleşmedi? Tüzük toplantısını yapmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız, ne zaman?

Tüzükle ilgili bütün Şube Başkanlıklarının yazılı görüşlerini aldık. Genel Merkezimizde Yönetim Denetleme ve Disiplin Kurullarımızında katılımlarıyla tam zamanlı 3 toplantı gerçekleştirip konuyu olgunlaştırdık. Uygun zamanda Tüzük genel kurulunuda toplantıya çağıracağız.

  • Hukuksuz ihraçlar hakkında son genel merkez seçimlerinde  alınan karaları uyguladınız mı?

Göreve seçildiğimiz son genel kurulda ihraç edilen meslektaşlarımızın tekrar üyeliğe kabul edilmesiyle ilgili bir kararımız vardı. Biz büyümek istiyoruz. Güçlü olmak istiyoruz. Herkesi birleştirelim diyoruz. Aldığımız bu karar sonrası Dernekler Kanununa aykırı hareket etmek suçundan ayrı olmak üzere bütün meslektaşlarımız yeniden TEMAD a kazandırmanın önünü açtık. Takdir edersinizki derneklere üye olmak gönüllükle olur ve mevzuata göre beyanla başvurulması gerekir. Yine mevzuta göre başvuruları yönetim kurulunun oluruna sunulur. Hal böyleyken ve biz bu sistemin önünü tamamen açmışken davet beklenilmesi mevzuatın uygulama yönergesine terstir. Daha önce ihraç edilmiş arkadaşlarımızdan dileyenler yazılı müracaatla Şube Başkanlıklarına başvurabilirler.

  • Konular üzerinde bilgi ve söz sahibi kişilerin katılımıyla oluşturulacak bir komisyon vasıtası ile iç hukuka ve AİHM götürülecek veya açılacak dava konularının belirlenip dava konusunun alt yapıları oluşturularak komisyonun belirleyeceği yol üzerinde hayata geçirilmesin gerekliliğine inanıyormusunuz ve bu konuda çalışmalarınız oldumu?

Bizlerle ilgili her konuyu TEMAD hukuk komisyonundaki arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz.

  • Arkadaşlarımız OYAK’ın revize edilerek faaliyetine devamından yanalar. Kurum iştiraklerinde hepimizin hakkı olduğundan her üyeye katılımları nispetinde hisse senedi verilmesi için kampanyalar yaptık, sonuç alamadık! Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ayrıca AİHM açılan davanın ret edildiği OYAK dergisinde açıklandı. Bir yıla yakın süre geçti. Bu konuda son durum nedir?

Oyakla ilgili olarak bize ulaşan resmi bir bilgi yok. Yakın zamanda kararın bize ulaşabileceğini düşünüyorum.

  • Kalkınmada öncelikli illerde görev yapan kamu personeline kademe verilmesine rağmen bu hak bizlerden esirgendi. Ayrıca sağlık nedeni ile istekleri dışında resen sadece TSK personeli emekli ediliyor. Bu arkadaşlarımız sağlık nedeniyle ek iş yapamıyorlar. Emsallerinin derecesine ulaşamamıyorlar ve  büyük güçlüklerle hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir çalışma ve olumlu gelişme varmı?  

Yeni personel yasa taslağında bu konu yer alıyor. Malülen emeklilerin mağduriyetini biliyoruz ve bu konuda taleplerimiz vardır.

  • TEMAD web sitesinin üyelerine kapalı durumu haklı olarak eleştiriliyor. Tamamen özgür ifadenin ise bazı polemiklere ve sorunlara neden olduğunu da biliyoruz! Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Web sitesini sakıncaları da dikkate alarak üyelerinize açacak mısınız?

Ciddi kurum ve kuruluşlar incelendiğinde hiç bir yapı üyelerinin kendi içlerinde yatay çatışmalarına zemin oluşturmaz. Biz önceki TEMAD web sitesinin bu anlamda bir yanlış uygulamanın içinde olduğu gerekçesiyle itiraz ediyorduk. Meslektaşlarımız arasında sahte profiller marifetiyle çatışma zemini oluşturulmaya çalışılmış ve güven zedelenmesi yaşanmıştır. Ben şahsen hiç bir zaman bu kabil tartışma platformuna yazı yazıp kurum eleştirisinde bulunmadım. Kaldıki meslektaşlarımız sosyal medya üzerinden fikirlerini umuma açık bir şekilde zaten beyan ediyorlar. Bize ulaştırmak istedikleri görüşlerinide TEMAD webmail sayfası üzerinden gönderebilirler.

Sayın Başkan, mücadele statejisi gereği açıklamadığınız sorularımızın yanında daha pek çok soru var. Bunları bizlerin öneri, dilek ve eleştirilerini takip ederek biliyorsunuz ama toplum en azından peryodik sürelerde sizden açıklamalar beklediğini bir kez daha belirtelim.

Açıklamalarınızın meslektaşlarımız arasında büyük bir memnuniyet yaratacağını, en azından bazı soruların yanıt bulduğunu düşünüyor www.emekliassubaylar.org sitesi yönetimi ve meslektaşlarımız adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bir bayrak yarışı olan mücadelede size ve yönetim kurulundaki arkadaşlarınıza sevgi, saygı ve teşekkürlerimizi sunuyor, başarılar diliyoruz.  

 

03 NİSAN 2013 AYDINLIK GAZETESİ

 

Astsubaylar Savunma Bakanı’nı yalanladı

 

“Tasarı adaletsizliği gidermiyor”

 

TOPLUM SERVİSİ

 

Emekli Astsubaylar Güçbirliği Platformu Başkanı Ersen Gürpınar, assubayların sorunlarının çözüldüğüne dair haberleri yalanladı; Gürpınar birliklere gönderilen taslağın içeriğini öğrendiklerini belirterek “Hayal kırıklığı yaşadık”dedi

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bir soru önergesine 11 Ocak’ta verdiği yanıtta, göreve başlangıç derecelerindeki adaletsizliğin giderileceğini, subay,astsubay,uzman jandarma ve uzman erbaşların birçok devlet memurunda olduğu gibi tahsiline uygun dereceden başlatılacağını söylemişti; Bakan Yılmaz konu ile ilgili yasa tasarısı hazırlandığını ve görüşü alınmak üzere Genelkurmay tarafından birliklere gönderildiğini ifade etmişti.

 

“Moralsiz ordu başarısız olur

Ersen Gürpınar “taslakta subayların hakları korunurken, astsubay ve uzmanların görev koşullarında,sorumluluklarında birçok devlet memurundan daha alt kademeden göreve başlatılma adaletsizliğinin devamında ısrar edildiğini öğrendik” dedi.

Gürpınar şöyle konuştu” Moral motivasyonu düşük personelin görev yaptığı bir ordu başarıdan yoksundur. Adaletsizlik, sadece ordumuzu yıpratıp itibar kayına uğratılmasına gayret eden mihrakların işine yaracaktır. Bu nedenle sayın genelkurmay başkanımızın bu konuda radikal önlemler alarak milletimizin gözbebeği ordumuzda adaletin gerçekleştirmesini bekliyoruz. “


AÇIKLAMA. Sitemizin basın ve halkla ilişkiler bölümü ASSUBAY GÜÇBİRLİĞİ PLATFORMU sözcümüz Sn.Gürpınar'ın açıklamalarının özetlenerek yayınlandığını bilgilerinize sunuyoruz.

 

Saygıdeğer Meslektaşlarımız

Bizler, verilen her görevi 'tüm zorluklarına rağmen' yerine getirdik. Bunu yaparken daima hiyerarşiye saygı içerisinde kaldık. Bu ülkeye ve ordumuza sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla kanıtladık; ancak her kurum kendi personelini koruyup kollarken, TSK hiç bir kurumun personeline yapmadığı haksızlığı, assubaylara yaparak karşılık vermiştir!

Yıllardır bizlere yapılan haksızlıkları muhtelif platformlarda dile getirdik. Yasal temsilcimiz olan TEMAD muhataplarımıza sorunlarımızı iletti. Açıklamalar yapılıp bizlere sözler verildi, ama ne yazık ki hiç biri hayata geçirilmedi!

Yeni hazırlanmakta olan Personel Yasası ile haksızlıkların giderileceğini umutla beklerken yasada yine bir çok haksızlık ve olumsuzlukların devam ettiğini üzülerek öğrendik. Bunlardan en önemli olanı ise Genelkurmay Başkanlığı Basın Bilgi Notunda ve MSB'nın soru önergelerine verdiği yanıtlarda subay, assubay ve uzmanların göreve başlangıç derecelerinin tespitinde 4 yıllık fakülte ve yüksek okul mezunlarının 8/1'den, 2 yıllık yüksek okul mezunlarının 9/2'den lise mezunlarının 10/1'den göreve başlatılacakları taahhüt edilmesine rağmen bizi mahalle bekçisi, ziraat teknisyeni, ev ekonomisti, meclis stenoğrafı gibi memurlardan daha önemsiz kabul ederek daha alt kademeden göreve başlatılmamız düşünülmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir!

Tüm sorunlarımız bazılarımızı kişisel olarak ilgilendirmese de ortaktır. Bu konuda hakkında site yönetimi tarafından hazırlanan mail kampanyasına lütfen destek veriniz.

Aşağıdaki metni Gnkur., MSB. ve Kuvvet Komutanlıklarına göndermek için ilgili bölümleri doldurarak GÖNDER tuşuna basmanız yeterlidir.

Verdiğiniz destek için meslektaşlarımız adına teşekkür eder  sevgi ve saygılar sunarız.

E.ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU


İLGİLİ MAKAMA

İLGİ : (a) Genelkurmay Başkanlığının 28 Mayıs 2012 tarihli basın bilgi notu açıklaması

         (b) MSB.lığının 11 OCAK 2013 tarih ve MAİY : 2012/7037/Kan.Kar.D.Tetkik ve İşl.Ş. sayılı yazısı

Astsubay kaynağı olan Astsubay Meslek Yüksek Okulu Yasası ile göreve başlangıç derecelerimiz belirlenmiştir. Görev koşulları ve sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak bir çok devlet memuru bizden daha üst kademeden göreve başlamaktadır. Bu hukuksuzluğu ve bu durumun doğurduğu psikolojik sonuçları yıllarca dile getirdik.

Genelkurmay Başkanlığının Basın Bilgi notu ile Milli Savunma Bakanlığının TBMM Başkanlığına gönderdiği soru önergesi yanıtında aşağıdaki açıklama yer almıştır.

1. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nde görevli subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların özlük haklarının eğitim seviyesine göre düzenlenmesi yönünde hazırlanan ve halen Başbakanlıkta bulunan 926 sayılı TSK Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağına ilişkin yasal düzenleme çalışmaları devam etmektedir. Taslak ile;

a. Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların öğrenim durumlarına göre göreve giriş derece ve kademeleri yeniden düzenlenerek, 4 yıllık fakülte ve yüksek okul mezunu olanların 8/1'inden, 2 yıllık fakülte ve yüksek okullardan mezun olanların 9/2'sinden, lise ve dengi okul mezunlarının 10/1'inden göreve başlamalarının sağlanması,

b. Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların durumlarına göre yükselebilecekleri en son derece ve kademelerinin yeniden düzenlenerek; iki yıl ve daha fazla yüksek öğrenimi bitirenlerin 1/4'üne, lise ve dengi okulları bitirenlerin 2/6'sına, ortaokul ve dengi okulları bitirenlerin 3/8'ine kadar ilerlemesi,

c. Yüksek lisans ve doktora yapanların kademe ilerlemesi yapabilmeleri amaçlanmaktadır.

Genelkurmay ve MSB.lığının daha önceki açıklamalarına rağmen, hazırlanmakta olan yeni Askeri Personel Yasası Taslağında birçok haksızlık giderilmediği gibi; Göreve başlangıç dereceleri, (Taslak Md.77) görev koşulları ve sorumlulukları assubaylarla kıyaslanamayacak bir çok devlet memurundan (mahalle bekçisi ve ziraat teknisyeni, ev ekonomisti vb.gibi) daha alt kademeden uygulanması ve mevcut uygulamadaki MYO mezunlarının 9/1, lisans mezunlarının 9/3 kademeden göreve başlatılma adaletsizliğinin aynen korunması, görevdeki personelin moral motivasyonunu, emekli personelin de kuruma olan aidiyet duygusunu sarsmıştır.

Bu, sadece ve sadece TSK düşmanlarını sevindirecektir. Milletin ordusu adalet ile ayakta kalır.

Genelkurmay ve Bakanlık açıklamasında belirtildiği gibi 'görevi, koşulları ve sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak birçok devlet memurunun göreve başlangıç derecelerinin de olduğu gibi' MYO mezunu astsubayların 9/2, lisans mezunu astsubayların 8/1 dereceden göreve başlatılmasının ve diğer haksızlıklarımızın giderilmesinin teminini saygılarımla arz ederim.

Adı Soyadı:

T.C. No :

Sınıf ve Rütbesi:

 

GÜNEŞ Güncel 24 Mart 2013

ÜVEY EVLAT ASSUBAYLAR ANLATIYOR 

Artık sesimizi duyun
 
Silahlı Kuvvetler'in bel kemiği olan astsubaylar, sorunları için çare arıyor. Kahramanların sıkıntıların ve dertlerini Güneş gazetesi yetkililerin dikkatine sunuyor
 
Metin Özkan
 
Silahlı Kuvvetler Yasası'na göre astsubay okullarında yetişerek Silahlı Kuvvetlere katılan astsubay çavuştan astsubay kıdemli başçavuşa kadar rütbesi olan, ordudaki tanımlamaları ile "gedikli" askerler...
 
İç güvenlikten asayişe, depremden sel felaketine, kargaşadan anarşiye, sağlık hizmetlerinden bölücü terörle mücadeleye kadar, ordunun her kademesinde görev yapan, kahraman "Mehmetçikler..."
 
İLGİLENEN YOK
 
Yıllardan beri çözülemeyen sorunlarını uzun zamandır sosyal medya başta olmak üzere haber haline getirmeyen radyo ve televizyon,  yazmayan gazete ve köşe yazarı kalmadı. Şikâyetleri o kadar çoktu ki, onların sorunlarıyla ilgili de; neredeyse konuşmayan milletvekili, bakan ve bürokrat kalmadı. Hatta konuyla ilgili uzun süre suskun kalan TSK bile bir müddet sonra fikir beyan etmek zorunda kaldı. Bitti mi? Bitmedi. Sesleri o kadar çok çıktı ki, Başbakan ve Cumhurbaşkanı bile onların sorunları konusunda yorum yaptılar.
 
Peki sonuç?
 
Az gittiler, uz gittiler ama sorunların aşımı konusunda kelimenin tam anlamı ile sadece bir arpa boyu yol gittiler. Şimdi "Lütfen artık sesimizi duyun ve çözüm olun" diye haykıran astsubayların sorunlarına bir seste gazetemiz GÜNEŞ'ten geliyor.
 
HAKLARIMIZI VERİN
 
2002 yılından itibaren hükümet tarafından özlük hakları ile ilgili herhangi bir iyileştirme yapılmadığını anlatan astsubaylar kelimenin tam anlamıyla ìdert küpüne" dönmüş vaziyetteler. Kendilerini  "Ordu içindeki büyük ordu" olarak değerlendirip subaylar ile er ve erbaşlar arasında görev yapan "ordunun direği" diye tanımlayan astsubaylar neler anlattılar neler. Görev başındakini, emeklisini ve ailelerini de hesaba katarsak onlar neredeyse 1 milyon kişilik büyük bir aile.
 
Şu anda 100 bin emekli, 34 bin muvazzaf subay, 97 bin de muvazzaf astsubay var. Diğer bir deyişle, TSK'daki her komutandan 3'ü astsubay düşüyor. Çalışma koşulları, sosyal hakları, emeklilik tazminatları, görev tazminatları, lojman kontenjanları, uzun nöbetler, resen emeklilik meselesi başta olmak üzere bir de psikolojik baskı ve itibar zedelenmesinden dert yanan astsubaylar ne mi istiyor?
 
MAKAS KAPANSIN
 
Amacımız orduda kesinlikle subay astsubay çatışması yaratmak değildir diye söze başlayan gedikliler, subay ve astsubay grubu arasındaki makasın biraz olsun kapatılması talepleri ile söze başlayıp isteklerini şöyle sıralıyorlar;
 
İnsan gibi yaşamak istiyoruz!
 
-Birinci derecenin, 4'üncü kademesine yükselmemize rağmen, ek göstergelerimizin 3600 olarak kalması emekliliğimizde maaşlarımızın yoksulluk sınırı altına düşmesine neden oluyor. Ayrıca yarbay ve üst rütbeli personel, bizlere göre hem çalışırken, hem de emeklilik durumunda maaşları ile birlikte ödenen makam tazminatından bizlerin yararlanamaması.
 
-Çalışan ve emekli astsubayların aynı hizmet yılı ve öğrenimine sahip subaylara göre hem çalışırken, hem de emeklilikte yarı yarıya maaş alması.
 
-Aynı işe aynı yerde yaptıkları veya aynı öğrenimi gördükleri halde (paraşüt, komando, hudut ve operasyon birliklerinde görev yapma, sayman, teknisyen, ikmal, vs) astsubaylara Anayasa'mızın 55 maddesi uyarınca subayların yarısı oranında ki aykırılığın düzeltilmesi.
 
-Makam, temsil ve görev tazminatı almayan emniyet ve Mit mensuplarına emekliliklerinde ödenen 100 TL zammın astsubaylara da ödenmemesine.
 
-OYAK ve bağlı kuruluşların temsil, yönetim ve denetiminde söz sahibi olmak.
 
-Personel mevcudumuza göre orduevi, kamp ve sosyal tesislerden istifade oranımızın çok düşük olması.
 
-Yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre mevcut lojmanların yüzde 55íinin subay, yüzde 40íının astsubay ve yüzde 5íinin sivil memur ve uzman erbaşlara tahsis edildiği bir ortamda. Büyükşehirler haricinde subaylar için lojman problemi olmazken, 5 astsubaya 1 lojman, 15 sivil memur ile uzman erbaşlara 1 lojman tahsis mağduriyetinin giderilmesi.
 
-211 sayılı iç hizmet kanunu ve 926 sayılı personel kanununun anayasa eşitlik, insan hakları ile adil yaşam ve çalışma koşullarına göre yeniden düzenlenmesi.
 
-Yurtdışı geçici ve sürekli görevlendirmelerde astsubay kontenjan ve kadrolarının çok düşük olması.
 
-Savaşta ve barışta omuz omuza çalıştığımız ve her fırsatta bir aile olduğumuzu söylediğimiz subaylar ile sosyal haklar konusunda ayrı tutulmamızın giderilmesi.
 
-Çalışırken üzerimizde sorumluluğumuzun çok fazla olmasına rağmen eşdeğer bir yetkiye sahip olmamızın sağlanması.
 
SÖZ SiZDE Astsubaylar yazdı biz yayınlıyoruz
 
E. Per. Kd. Bşçvş.

Ersen Gürpınar

Diyor ki;
 
Astsubaylar hak ettikleri dereceden göreve başlatılmıyor tazminatları ödenmiyor. Büyük bölümü zorunlu olarak 3 ve 2nci derecelerden emekli edildiler emsallerinin maaşlarına ulaşamıyorlar.
 
İşçi emeklisinden bile az maaşla yaşam savaşı veren ast subaylar ise milli piyango satıcılığı, koruma görevlisi, şoförlük, inşaat işçiliği gibi yaşlarına, sosyal durumlarına uygun olmayan işlerde çalışıyorlar. İşte sizlere yaşadığım gerçek bir hikâye;
 
Size de çıkabilir
 
Sık sık küçük alışverişler için gittiğim evimin tam karşısındaki hipermarketin kapısında tanıdım onu. Çok temiz ve kibar bir yüzü, kıyafeti kibar ve çekingen davranışları vardı; Hiç yüksek sesle "Milli piyango size de çıkabilir" dediğini duymadım. Piyango bileti değil sanki esrar satıyordu.  Birkaç kez "hayırlı işler" diyerek geçtim yanından. Beni görünce avcı görmüş ürkek bir ceylanın huzursuzluğunu duyuyor, başka tarafa bakıyordu. "Neden emekli astsubay olduğunuzu gizlediniz" dedim. "Utandım ağabey" diyebildi. "Bu da bir iş namusumuzla para kazanıyoruz ama bu yaşamı hak etmedim. Malulen 3'üncü dereceden emekli oldum, işletme mezunuyum, askerlik dışında bir mesleğimiz kariyerimiz yok aldığım açlık sınırındaki maaşla zor geçinmeye çalışırken birde  üniversitede evlat okuyorum son çare bu işi yapıyorum ama..." Sözünün sonunu getiremedi gözlerinden yaşlar döküldü arkasını döndü ve hızla uzaklaştı.
 
Emekli Astsubay, Adil Han Şanlı;

Diyor ki;
 
1978 yılında Keşan'da mutfak görevindeydim. Bl.K.nının özel kurt köpeklerine Er istihkakı kıymadan vermediğim için (daha doğrusu sorumluluğum gereği veremediğim için) mutfağa kadar gelip ana-avrat söven Bl.K.nı ile kavga ettik. Birlik Komutanı beni, Askeri Mahkeme'ye, bölük komutanını da disiplin mahkemesine verdi. Mahkeme cesurca, korkmadan ifade veren üç er sayesinde beni suçlu bulmadı. Dosyamı Tümen adli müşavirliğine iade etti ve disiplin mahkemesine gönderdi. Ama zamanın Tümen komutanı, Bölük komutanının birlik içindeki prestijini bozduğum için davayı veto etti. Mahkeme de bana 10 gün hapis cezası verdi, Askeri Yargıtay da onayladı. 6.5 gün hapis yatıp çıktım. Bu cezadan sonra çektiğim cezaların devamını madde madde yazmak istiyorum.
 
1... Çalıştığım 11 Ay- 23,5 gün çalışmamışım sayıldı.
 
2.. Bir yıl geç terfi ettim.
 
3... Devre arkadaşlarımın ast'ı oldum.
 
4... Sicilim bozulduğu için;
 
a... Subaylık sınavlarına giremedim
 
 b... Yurt dışı görev hakkım kaldırıldı
 
5... Emekli olurken emekli ikramiyem, OYAK param,Tasarrufu teşvik primim hep birer yıl eksik hesaplandı.
 
6...  Atandığım her birlikte sicilimi okuyan komutanlarımdan hiç şefkat görmedim.
 
7...  Son olarak 35 yıldır bir alt dereceden emekli maaşı alarak "Müebbet Cezamı" çekerken eşime de çektirmeye devam ediyorum.
 
Hazırlayan : Metin ÖZKAN Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.gunes.com/2013/03/24/haber/guncel/8168/uvey_evlat_astsubaylar_anlatiyor_.html
 
 
 
    SÜRECEK

GÜNEŞ Güncel 25 Mart 2013
 
ÖZLÜK HAKLARI EĞİTİME GÖRE DÜZENLENSİN 


Yazı dizimizin başladığı günden itibaren sorunlarını yağmur gibi bize aktaran Astsubay arkadaşlarımız gerçekten tam bir dert küpü. "Subaylara tanınan imkânların aynısını değil, sadece ve sadece subaylarla astsubaylar arasındaki maaş uçurumunun biraz olsun kapatılmasını istiyoruz" diyerek sorunlarının en başına bu maddeyi koyuyorlar.
 
Daha rahat bir görev süreci ile mutlu bir emeklilik dönemi geçirmek istediğini anlatan astsubaylar, ìNe olur başımızı ailemizin ve çocuklarımızın önünde eğdirmeyinî diyorlar.
 
Maddi sorunların dışında "emir komutaî zinciri içinde yaşanan bunalımlar nedeniyle ardı ardına yaşanan astsubay intiharlarında değinerek, ìkanayan yaramızı durdurun" diye konuşuyorlar.
 
"HEP SÖZ VERİLDİ AMA...*
 
Konuyu Astsubaylar Güç Birliği Platformuna ileterek bu konularda ne yaptıklarını ve neler düşündüklerini sorduk;
 
Onlar cevapladı;
 
"Deveye sormuşlar; 'Boynun neden eğri?' diye, o da cevaplamış; 'Nerem doğru ki?"
 
Türk Subay Kuvvetleri olmuş uzmanlar ve astsubaylar ne yazık ki TSK içinde ìbeyaz köleî muamelesi görüyor. Sosyal ve ekonomik haklarının gasp edilmesine bir de amir keyfine bağlı cezalar ve mesailer eklenince üzücü olaylarla birlikte astsubaylar arasında intihar oranları da yükselmeye başlıyor.
 
Her meslek kutsaldır, örnekleri görevin ağır kolları için veriyoruz. Bir ayın 10 günü 24 saat esasına göre tek kuruş fazla mesai almadan nöbet, tatbikat, gece eğitimi ve özel görevlerle yaşamını kışlalarda sürdüren uzman ve astsubaylar, ne yazık ki göreve büro memurları, mahalle bekçisi ve ya ev ekonomisti gibi birçok devlet memurundan daha alt dereceden göreve başlamaktadır. Sorun defalarca kez Milli Savunma Bakanlığına soru önergeleri ile iletilirken aldığımız vaatler şunlar olmuştur;
 
n Yükselme kriterlerini yeniden düzenleyen yasa ile subay, astsubay, uzmanların özlük hakları eğitim seviyelerine göre başlangıç dereceleri, kademeleri yeniden düzenlenerek 4 yıllık fakülte mezunları 8/1 MYO mezunları 9/2 lise mezunları 10/1 den göreve başlayacağını;
 
n Gelir seviyesi nispeten düşük binbaşı ve daha alt rütbedeki personele hizmet tazminatı artışı ile %20 zam yapılıp MİT ve emniyet personeline 2006 yılından beri makam tazminatı almadığı için ödenen denge tazminatının ödenerek 3ncü ve 2nci dereceden emeklilerin intibakının yapılacağını ve diğer haklarımızın karşılanacağını;
 
- Hak edilmesine rağmen verilmeyen tazminatların ödeneceğini; duyurdu.
 
Bu bilgiler basın yolu ile sık sık kamuoyuna duyurulsa da, bizlere tek kuruş bile zam yapılmamıştır.
 
 
 
Subay hemşirelerin emekli maaşı çok daha düşük
 
1985 yılında GATA Yüksek Hemşirelik Okulu açılıp orduya hemşire yetiştirilmeye başlandı. 1989 -1999 yılları arasında hemşireler subay olarak mezun edildiler. Bir yıl önce ve bir yıl sonra mezun olan hemşireler doğal olarak hemşirelik görevlerini yaptılar. Hasta yatağı düzelttiler, iğne pansuman yapıp gerektiğinde hastanın altına sürgü sürdüler. Ama subay hemşirelerin bu görevleri yapması mümkün mü subay bu işleri yaparsa büyüleyici özellik ne olacak? İşte bu yüzden bu mezunlar yüksek hemşirelik okulu mezun olmasına rağmen yüksek hemşire ve büro hizmetlerinde kullanıldılar. Bu uygulamaya 1999 yılında son verildi. Elbette haksızlık bu kadarla bitmiyor. 1988 yılında sivil hemşire olarak mezun olan şimdi 1200 lira maaş, bir yıl sonra subay hemşire olarak mezun olanlar 4 bin lira emekli maaşı alıyor. Bunun neresi adalet bunun neresi hukuk bunun neresi ...vicdan?
 
 
 
Söz sizde..
 
Sivilde de sıkıntılar yaşıyoruz
 
Sn. Özkan yazı dizinizin bir umut olduğunu gördük, gerçekleri dile getirip adaletin sağlanmasına katkılarınız için sonsuz teşekkürler;
 
Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay olabilmek için tunçtan bir beden çelikten sinirler gerekir; Ancak gelin görün ki, Astsubay emeklisi olmak Türkiyeíde emekliliğin ìoh be dünya varmışî demek için değil de, çileler çekmek için olduğunu birkaç hafta sonra fark ettim.
 
Düzenli ve günde asgari 10 -12 saat çalışan biri için sabahları geç kalkmak bile lüks olmaktan çıkıp işkenceye döndü hele birde ilk emekli maaşını aldığınızda gelirinizin yarıya düştüğünü görerek gerçeklerin su yüzüne çıkmaya başladığını fark ettiğiniz zaman. Lise'de ve başka bir ilde tıp fakültesinde okuyan iki evladımın giderlerini emekli maaşım ile okutmam ve ailemi geçindirmem mümkün olmadığı için o gün gazete ilanlarından iş aramaya başladım:
 
Yedek parça satışı yapan toptancı bir firmanın ìDepo sorumlusu alınacaktırî ilanı üzerine ilgili firma ile iş görüşmesine gittim prensipte anlaştık ücret konusunda ise efendim ben bir ay çalışayım size ne kadar verimli olacağım siz bana neler sunacaksınız bunu görelim sonra karar veririz mutabakatından sonra işe başladım. Oh görevdeki gibi herkes burnunu işime sokmuyor, ukalalık eden, ahkam kesen, sinirinizi bozan, kişisel egosunu tatmine çalışan  kimse yok ;Ben bu şartlarda taş taşısam yorulmam diyerek işe koyuldum. O zamanlar bilgisayar yok orduda uygulanan kayıt karteks sistemi ile 20 gün içinde tüm depodaki malzemenin hangi bölümde hangi rafta kaç adet olduğunu saniyede anlayacağınız sistemi kurdum; Patronun ağzı kulaklarında bana övgüler yağdırıp arada bir diğer çalışanları suçlar iması ile ñKomutan sen beni kurtardın malıma sahip çıktın daha önce kimler neler götürüyordu bilemiyorum diyerek sırtımı sıvazlarken bende ay başında alacağım maaşın hayalini kuruyordum;
 
Aybaşında zarfı aldığımda şaka yapıyorlar sandım. Zarfta o tarihteki asgari ücretin yarısı bir para vardı.  Zarfı alıp patronun odasına girdim. "Benim çalışmamın karşılığı bu ücretimi uygun gördünüz, üstelik emekli olduğum için size vergi ve SSK prim yükümde yokî dediğimde, Komutan kendin de söylüyorsun sen emeklisin emekli maaşın var" gibi saçma sapan gerekçeler gösterdi. 1 aylık çalışmam size armağanım olsun dedim ve firmadan ayrıldım. Sonrasında, emlak işleri, şoförlük ve büro hizmetlisi gibi birçok işte çalıştım, çalışıyorum da.
 
Ben devletimden imtiyaz ve ayrıcalık istemedim, görevimdeki külfetleri bana yükleyenlerin nimetlerden de adaletli bir şekilde yararlanmamı temin etmeleri istedim. Çok mu şey istemişim?
 
Osman Ada
E.Ord.Kd.Bşçvş.
 
 
PARAVANLARLA AYIRIYORLAR...
 
Bizler sadece adalet ve eşitlik talebimizi iletiyoruz.
 
- .Askerliğin olmazsa olmazı disiplindir. Disiplinin tarifinde "Astın ve üstün hukukuna riayet" ilkesi vardır. Zorla disiplin olabilir mi? Olur gibi görünse de en zayıf halkasından kopacağını kurmaylar bilmez mi? AİHM şahsi hürriyetin hâkim kararı ile kısıtlanacağına hükmedip Türkiye'yi tazminata mahkûm etmesine rağmen bu cezalar veriliyor. Hatta amir kaprisi yüzünden verilen hapis cezaları intiharlara ve cinayetlere kadar gidiyor.
 
-  Neden yıllardır bizi orduda küçümser tavırlarla yönetirler? Neden işe yaramadığımız hissini verirler? Bir başka kurumun personeli okumak isterse teşvik görür, o kurumda yükselir bizlere ise bin bir güçlük çıkarırlar. Hukuk fakültesini kazanan subaya 5 yıl ücretli izin verilir, yüksek lisans yapması için enstitüler kurulur ama bu haktan astsubay yararlanamaz. Müşterek kullanılan gazinolarda vebalı gibi paravanlarla ayrılan yerlerde hizmet alırız.
 
- Mahalle bekçileri ziraat ev ekonomistleri meclis stenografları gibi meslekler bizler kadar zor şartlarda çalışmamasına sorumluluk almamasına rağmen 9/2 den, diğer birçok lisans mezunu memur 8/1 den göreve başlar ama bu hak bizlerden esirgenir. 1/4 konusu şimdi verilerek sanki taleplerimiz karşılanmış hissi veriliyor oysa şu anki hali ile 1/4 hiç kazanımı olmayan psikolojik bir kazanımdır.
 
-  Biz bu ülke için ölmeye yemin ettik taleplerimiz imtiyaz değildir, Ceza, sürgün, sicil tehdidi ile susturulanların sorunları yok sayılamaz.
 
(HÜseyin Uysal / Kd. Bşçvş)
 
SÜRECEK


GÜNEŞ  GÜNCEL  26 MART 2013

İşte sorun,işte çözüm

Gerek yazılı, gerek görsel, gerek sosyal medya başta olmak üzere defalarca yazılsa da 'Derdimize derman, Yaramıza Merhem' bulunamadı diyerek haykırmaya devam eden Astsubaylar adına konuşan Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser diyor ki;
Sorun:
Ekonomik- Maaş adaletsizliği
Çözüm: Çalışırken ve emeklilikteki ücretlerin iyileştirilmesi. Subaylara verilen tazminatların astsubaylara da yansıtılması.
Sorun:
Aynı görevi yaptıkları halde iş riski tazminatlarındaki adaletsizlikler?
Çözüm: Aynı uçakta, aynı gemide, aynı operasyonda ve daha birçok alanda aynı görevi yapmalarına rağmen subaylar astsubaylar arasındaki iş riski tazminat farklarının ortadan kaldırılması.
Sorun:
İntibakların yapılmaması.
Çözüm: Daha önce subaylara yapıldığı gibi, astsubayların eğitim seviyelerinin yükseltildiği için intibaklarının yapılması. (Astsubayların eğitimi lise seviyesinden meslek yüksek okulu seviyesine çıkarıldığı için intibakları yapılmalıdır.)
Sorun:
Mesleğe başlangıç derecesinin değişmesi.
Çözüm: Mesleğe başlangıç derecesi diğer meslek yüksek okulu mezunları gibi 9/2 yerine 9/1 dereceden başlatılarak bir yıl kayıp giderilmelidir.
Sorun:
 İç Hizmet Kanunu + Personel Kanunu
Çözüm: Kanunların Nato ülkeleri standartlarında hukuka uygun olarak yeniden düzenlenmesi.
Sorun:  Mobing?
Çözüm: Askeri Ceza Kanunu + Disiplin Mahkemeleri Kanunun Avrupa Birliği ülkeleri standartlarında yeniden yapılandırılması.
Sorun: Mesleki sorunlar
Çözüm: TMK (Teşkilat, Malzeme, Kadro)'larının astsubayların eğitim düzeyi göz önüne alınarak yeniden kadro düzenlemelerinin ve atamalarının yapılması.
Sorun:
Mesai şartlarının zorlukları?
Çözüm: Mesai saatleri ve şartlarının keyfiyete göre değil , sisteme göre uygulanması.
Sorun: Lojman ve Sosyal Tesislerin dağılımında eşitsizlik
Çözüm: Lojman dağıntım yönergesinin yeniden ele alınması mevcut durumun orantıları değiştirilmeli, Sosyal tesislerin Subay Astsubay Mevcutları dikkate alınarak yeniden değerlendirilmeli.
Sorun:
Hastahaneler ve Sağlık sorunları?
Çözüm: Sağlık hizmeti veren Askeri hastanelerde önceliğin rütbeye göre değil hastanın ihtiyacına göre olmalı. Doktorların gelen hastanın rütbesine bakmadan görev yapmaları sağlanmalı.
Astsubaylar Nasıl Yetiştirilmelidir
Hüseyin ÖKSEL
Emekli Deniz Astsubayı
1. Yirmi birinci yüzyılın Astsubayı bilimsel ve çağdaş düşünceyi rehber alarak yetişmelidir. O zaman Astsubayın motivasyonu, aidiyet duygu, itibarı ve de kendine olan öz güveni artacak. Ve çalıştığı yüce kuruma (TSK) kalite getirecektir.
2. Astsubay olmak zorlaştırılmalıdır.
3. Astsubaylar meslekleri doğrultusunda üniversite eğitimi ve öğretimi almalıdır.
4.  a. Kara ve jandarma Astsubayları, üniversitede kamu yönetimi ve işletme okumalıdır. b. Deniz Astsubayları; Deniz işletmeciliği, işletme, makine, elektronik, elektrik mühendisliği okumalıdır.
c. Havacı uçak bakım Astsubayları, Makine ve uçak mühendisliği okumalıdır.
5. Askeri eğitim, Astsubaylara okudukları okullarda rahatlıkla askeri şahıslar tarafında verilir. Bunun en iyi örneği USA Silahlı Kuvvetlerinde görevli Astsubayların tamamı üniversite mezunudur.
6. Astsubaylar için üniversite diploması, Birinci derecenin dördüncü kademesini almaya indirgenmiş ve bu şekilde her hangi bir üniversitede dört yıl okunarak alınan diplomanın meslekte ve orduda ayrıldıktan sonra sivil hayatta hiç bir geçerliliği ve değeri yoktur.
7. Astsubaylar, üniversitede yeterli donanımda mesleğe dönük aldıkları eğitim nedeni ile ülkesine ve çalıştığı kuruma (TSK) daha çok faydalı olacaklardır. Ayrıca orduda ayrıldıkları zaman sivil hayatta kalma kaygıları olmayacaktır.
8. İki yıllık Astsubay Yüksek Meslek Okulu öğretiminden vazgeçmelidir. Dört yıllık mesleğe dönük üniversite eğitimine geçmelidir
9. Eğer Astsubayın yeterli miktarda eğitim eksikliği ve donanımı yoksa sorumluluk duygusu da yoktur.
Söz sizde..
Nereden başlayacağımı bilmiyorum
Ben 10 yıllık astsubayım. Bu mesleğe 18 yaşında başladım. Meslek hayatım boyunca bu sene de göreceğim tayinle 5. kez yer değiştireceğim. Kara Kuvvetlerinde oto teknisyeniyim. Çok olmayan ama azda sayılmayacak meslek hayatımdan bir anı aktaracağım;
Mezun oldum. Mezun olunduğunda göreve başlamak için 15 gün izin verilir. Ailemi ilk maaşım ve yol harcırahımla 1 haftalığına bodruma tatile götürdüm. Tatil yerimiz babamın iş yerine ait basit bir kamp. Bodrumun tepesinde bir askeri yer gördüm.
Tabelada sosyal tesis yazıyordu. Aileme hevesle ve biraz da gururla "hadi oğlunuzla orduevinde bir akşam yemeği yiyin" dedim. Arabayla tepeyi tırmandık.
Nizamiyedeki asker kimlik kartımı sorduğunda gururla astsubay kimliğimi gösterdim.
Asker ise küstahça ve sırıtarak tesisin Subaylara ait olduğunu girmemizin yasak olduğunu söyledi ve aracı çevirmek için bile içeriye giremeyeceğimi belirtti. Annemin beni teselli etmek için "boş ver dışarıda da çok güzel yerler var" demesini hâlâ içim burkularak hatırlarım. Hâlâ ailemle hiç orduevine gitmedim.
Çocuğum okusun diye evimi sattım
26 yıl önce emekli olmuş bir Hava Astsubayıyım. Öncelikle ifade etmeliyim ki; Biz Astsubaylar, meslek yemininde canlarımızı vermeye, yemin eden, ender bir topluluğuz. Meslek yaşamımızda, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda, aldığımız emri titizlikle uygulayan, verdiğimiz emri de aynı titizlikle uygulatan ve bu hassas dengeyi sağlayabilen bir yapıya sahibiz. Ancak ne var ki, vefakâr ve cefakâr eşlerimiz ve çocuklarımız da bizlerle birlikte askerlik yapar. Servis araçlarında, lojmanlarda ve sosyal tesislerde, bizlerin rütbesine göre oturmak ve hareket etmek zorundadırlar.
26 yıl önce emekli olmuş bir Hava Astsubayıyım. Öncelikle ifade etmeliyim ki; Biz Astsubaylar, meslek yemininde canlarımızı vermeye, yemin eden, ender bir topluluğuz. Meslek yaşamımızda, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda, aldığımız emri titizlikle uygulayan, verdiğimiz emri de aynı titizlikle uygulatan ve bu hassas dengeyi sağlayabilen bir yapıya sahibiz. Ancak ne var ki, vefakâr ve cefakâr eşlerimiz ve çocuklarımız da bizlerle birlikte askerlik yapar. Servis araçlarında, lojmanlarda ve sosyal tesislerde, bizlerin rütbesine göre oturmak ve hareket etmek zorundadırlar.
Vecihi ÜNALDILAR  E.Hv.Astsb.


 GÜNEŞ - GÜNCEL -  27 MART 2013

Haklarımızı alana kadar susmayacağız

 

 

Türkiye'nin her köşesinden mesaj yağmaya başladı. Mesajları okudukça, şikâyetleri dinledikçe şaşkına döndük ve dedik ki; "Meğer astsubaylar ne kadar da doluymuş."
SESLERİNİ DUYURMAK
Onların seslerini duyurmak, dertlerini anlatmak, sorunlarını anlayıp yetkililere aktarmak için ilim adamı, bilim adamı, tarih yazarı, siyaset erbabı, sosyolog veya psikolog olmaya gerek olmadığı...
Temel hak ve özgürlükler ile hak arama noktasında oldukça önemli mesafeler kaydetmiş ülkemiz de onlara sadece kulak verip onları anlamanın yeterli olacağını düşündük. Bu düşünce düsturu ile yaptığımız araştırmalar sonucu gördük ki, Bir ordunun astsubaysız çalışması, yürümesi ve savaşması mümkün değildir. Ancak buna rağmen ordu içinde ihmal edildiği, ezildiği ve dışlandığı hissine kapılan astsubayların ordu içindeki rollerinin görmezden gelindiği duygusunun had safhaya çıkması sanıyorum dikkate değer bir algıdır.
Uçakları havalanmaya, tankları yürütmeye, gemileri yüzdürmeye hazır hale getiren astsubaylar artık kimsenin kendilerini 'Cek-Cak' diyerek kandırmamalarını, ve seslerinin duyulmasını istediklerini bir kez daha tekrarlayıp, "Haklarımızı alana kadar susmayacağız" diyerek yaşadıkları sıkıntıları bir kez daha kendi anlatımları ile sizlere aktarıyoruz.
Söz sizde...
HAKİM OLAMAZ
 
Hakan Özbek Astsubay
Şırnak dağlarında görev yaparsınız, ardından İstanbul'a çıkarırlar. Olumlu bir gelişme olduğunu düşünürsünüz. Ama maalesef. Bekâr diye lojman vermek istemezler. Diyelim lojman çıkar, mutlaka annenle oturma zorunluluğu koyarlar. Üniversite bitirilerek, astsubaylıktan subaylığa geçildiğinde kanun gereği Muharip Sınıflar değil de yardımcı sınıflara geçirilir. Askeri hâkim, savcı da bu sınıflardandır. Yine kanun gereği Astsubay Hukuk Fakültesini birinci dahi bitirse, diğer tüm şartları sağlasa da Askeri hâkim- savcı olamaz. Astsubayın emrindeki sivil memur, tersane işçisi şartları yerine getirdiğinde Askeri hâkim - savcı olur
YÜREKSE YÜREK
 
İsmini vermek istemeyen
Emekli bir astsubay
Ordunun bel kemiği, emekse emek, yürekse yürek vatanın her cephesinde görev yapan biz astsubayların sorunları emin olun yaz yaz bitmez. Bu ülke hırsıza, dolandırıcıya, katile, haine, ülkeyi satana, teröriste af çıkardı, Bir tek Mayıs 70-Ocak 75 tarihlerinde ülkenin siyasi çalkantılarında hak ve adaletsizliğe karşı eşleriyle birlikte tepki gösteren ve eşleriyle birlikte yargılanıp hapse giren astsubaylara af çıkarmadı.
Şu anda binlerce astsubay, onların dul ve yetimi, o gün öğretmen, devlet memuru olan eşleri hala bunun mağduriyetini yaşıyor. Adalet istiyoruz. Saygılarımızla
APAR TOPAR DOĞU'YA

Melek Nalbantoglu
Metin Bey, ben bir hava astsubay eşiyim. Eşim ordumuza büyük özverilerle 32 yıl çok başarılı bir şekilde hizmet etti. Yaş haddinden emekli olmak için 3 yılı kaldı. Bu kadar hizmet ettikten sonra Mart ayı sonunda gelen resmi bir yazıyla  atama yönetmeliğini değiştirip doğu bölgelerinde kıdemli personel açığını kapatmak için doğu illerinden tercih yaparak tayin istememiz istendi. Ayrıca doğu görevini yaptığımız halde. Henüz çalıştığı garnizonda kalma süresini tamamlamadan apar topar tayin edileceğini öğrendik. Üniversitede okuyan iki çocuk, büyük kredilerle alınan ev borcu ve birde bunların üzerine yeni yere atanma sorunu. Bizler ayrıcalık veya ayrımcılık değil tüm askeri personele tanınan ortak bir hak istiyoruz.
RENCİDE ETMEK DEĞİL
Sami Başkaya
Emekli astsubay
TSK'da yaşanan astsubay sorunları, zorlukları, yetişme şekli, astsubayların topluma yansıtılmayan yönleri ve yaşam hikayelerini anlattığı 'Prangalı düşler' isimli kitabının da yazarı emekli astsubay Sami Başkaya, "Amacım ordumuzu ve komuta kadememizi rencide edip onları hedef tahtası yapmak değil. Biz sorunlarımızı anlatırken kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla hareket ettik. Burada temel amaç komuta kademesine sorunlarımız üzerinde çözüm oluşmasını ve dikkat çekmesini sağlamak."
Doğu değil Kuşadası!
Dede Aksoy Astsubay
"Nihayet doğudaki 1íinci şark görevim bitti, hem de tayinim memlekete yakın Aydın ili Kuşadası İlçesi'ne çıktı. Buraya kadar her şey güzel!  Ama tayin hangi karakola çıktı? Karakolun etrafında yerleşim birimi yok, tabi karakolun da elektriği. Bir jeneratör var ama verilen akaryakıtla en fazla günde 1 saat çalıştırabiliyorsunuz, o da telsiz aküsünü şarj etmek için, yol belli bir kesimden sonra toprak, karakolun arabası yok, su derseniz dağdan gelen ve dereye döşenen bir hortum aracılığı ile sağlanıyor.  Amacım şanlı ordumuzu ve görev yaptığım kutsal kurumu karalamak değil ama benim birkaç yıl önce görev yaptığım bu karakolun bugün durumu çok da değişmiş değil. Benim zamanımda ve şimdilerde de üstlere defalarca durumun bildirilmesine rağmen değişen bir şey olmamış. Şimdi eğer sizin yazı diziniz aracılığı ile bu konuyu daha üst komuta kademesine duyurabilirsek, zannediyorum  TSKínın bu bölgedeki  imajını da düzeltmiş oluruz.
BİTTİ

 

Milletin ordusunda önyargılarla subaylar dışındaki personele tahakküme varan haksızlıklar yapılıyor. Bunlardan biri de lojmanlardır. Adaletsiz oranlar yüzünden subayların tamamı lojmanlardan istifade ederken assubayların faydalanma oranı %25-30 arasındadır! Lojman olmadığı için varoşlarda kiraladığı evde evlatlarının gözü önünde teröristlerce şehit edilen Aydın Assubay'ın dramı bile bu adaletsizliği önlemeye yetmemiş, görevdekilere tanınan imtiyazlılara ek olarak emekli general ve amirallerimize can güvenliği(!) gerekçe gösterilerek ömür boyu lüks lojmanlar tahsis edilmektedir. 

Fenerbahçe Orduevi içerisindeki meşhur lojmanları bilirsiniz. Yapımına İlker BAŞBUĞ döneminde başlanan, o günkü parayla 32 trilyon 750 milyar Liraya malolan ve Ekim 2011 yılında tamamlanan, denize sıfır, 200 metrekare, 46 adet süper lüks lojman… Hani, emekli oldukları halde “ÖMÜR BOYU” oturma garantisi verilerek seçkin emekli paşalarımıza tahsis edilmişlerdi. Aylık kirası, tel örgünün hemen dışında emsali konutlar 4000 TL iken kendileri kanunen en fazla 400 TL olabilen, kaçak olup olmadıkları basında tartışılırken, adının “alarm iskan tesisi” oluverdiği ultra lüks evler…

Madem ömür boyu oturacaklar, tapusunu da verseydiniz de, devlet ek masraflarından kurtulmuş olsaydı. Oysa, arsa payı olmadan aynı paraya TOKİ 1000 (yazı ile bin) adet personel lojmanı yapabilirdi! Bunu hangi değer yargısı haklı gösterebilir?

Söz lojmanlardan, tahsislerden, lojman masraflarından açılmışken bir gerçeği daha göz önüne serelim. Lojman yönetmeliğinde “mevcut lojmanların %55 i subaylara tahsis edilir” hükmüne rağmen, eski, kalorifersiz hatta kıt’a gücü ile yapılan kümes tarzındaki lojmanların tamamı assubaylara tahsis edilmektedir.

Bu aymazlığa bu adaletsizliğe bu imtiyazı gözler önüne sermek istiyorum;

al-sana-lojmanYayınlanan fotoğraflar Türkiye’nin büyükşehirlerinden birinde dün itibariyle assubaylar için tahsise açılan ve içine astsubay ailesinin oturmasına layık görülen bir lojmanın ibretlik resimleridir!

Lojman mı istedin? AL SANA LOJMAN!...

Bir hayvanı bağlasanız durmak istemeyeceği bu mekana ait, resimlerdeki pisliği, rezilliği kelimelerle anlatmanın imkanı yok… Fotoğraflarda veremiyorum, siz bir de girdiğinizde burnunuzun direğini sızlatan pis kokuları ve rutubeti duysanız, resim çekmek için bile olsa bir dakika daha kalmak istemeyeceksiniz.

Evet, burası 2 yıldır boş tutulan, assubay lojmanı olduğu için, içine masraf yapılmasına gerek görülmeyen, ödenek ayrılmadığı için bir çivi dahi çakılmamış, ama 2 yıldır boş olduğu için de en az 8500 TL kira gelirinin devletin kasasına girmediği, oturulabilmesi için ise en az 8500 TL’nin, tahsis edilecek assubayın cebinden çıkarıp, kendi imkanlarıyla yaptırmasının beklendiği bir lojman…(Bunu söylüyorum, çünkü aynı lojmanlarda diğer benzer durumdaki dairelere giren assubaylar bu şekilde ceplerinden benzer masraflarını ceplerinden karşılayarak oturulabilir hale getirdiler) Bazı sivil vatandaşların, bizlerin lojmanlarda bedava oturdukları gibi bir yanlış düşünceye sahip olduklarını biliyoruz.

Yeri gelmişken onu da söyleyeyim, bu resimdeki gibi bir lojmanın aylık kira bedeli yaklaşık 350 TL’dir… Buna elektrik, su, aidat gibi giderler de dahil değildir. Bizler aylardır kamuoyunda avazımız çıktığı kadar haykırıyoruz. Bizim bu feryadımızı anlamak istemeyenler derdimizin sadece “para–pul” olduğunu sanıyorlar. Böyle düşünenler buradaki resimlere bir daha baksınlar. Bizler lüks trilyonluk konutlar, ömür boyu kalacak villalar istemiyoruz. Biz insan olmanın gerekliliği olan, onurumuza yakışan tarzda yaşam standardı istiyoruz.

Vesayetin getirdiği imtiyazla çıkardıkları kanunlarla kendilerine sonsuz yetki donatanlar güzel ülkemin nimetlerini de kendi kendilerine sunmakta son derece cömert davranırlarken, aynı ülkemizin belki en ağır, şartları en zor, en yıpratıcı, külfeti en bol mesleği olan assubayığı ifa eden, hem de seve seve, ölümü bahasına, yılmadan, bıkmadan ifa eden insanlara gelince son derece cimri, katı ve acımasız olunmasının nedenini, hakettikleri değerin bir türlü verilmemesini anlayamıyoruz.

Hak ve onur mücadelesini bugüne kadar hiç bir kanunsuz girişime, hukuksuzluğa götürmeden, aylarca sosyal medyada, basında, TV’lerde, medeni, seviyeli, kendine yakışan bir üslupla anlatmaya, talep etmeye çalışan assubayların bu haklı feryadını bu ortamlarda takip eden, ama çözmek bir yana bundan rahatsızlık duyan, rencide olan bir  komuta heyeti var! Ne yazık ki şimdi bu resimleri de görecekler ve assubayına reva görülen, adına lojman denilen bu mekandan mı, yoksa bunun resimlerinin yayınlanmasından mı rahatsızlık duyacaklar, merak ediyorum…

Çıkardıkları yönetmeliklerle mevcut personel oranlarının aksine, bir sınıfa sağlanan imtiyazlarla, teğmen olarak mezun olduktan sonra, mesleğinin sonuna kadar, hiç ara vermeden lojmanda oturma garantisi olan, hatta bir kısım seçkin emeklilerine ömür boyu lüks içerisinde ikamet imkanı sunulanların, benim gibi 26 yıllık meslek hayatında sadece bir kez lojmanda oturma hakkı bulabilmiş, bir daha puanı yetmediğinden imkan bulamamış bir assubaya velev ki böyle bir lojmanın tahsis edilmiş olsa, benim yerime kendileri  olsaydı nasıl bir rencide hissi duyarlardı onu da merak ediyorum…

Mustafa AYTAR
E.Dz.Kd.Bşçvş.

Yazar Emrullah Özdemir 1983 yılında Ankara’nın Gölbaşı ilçesi Çimşit Köyünde dünyaya gelmiştir.İlk ve orta öğrenimini Ankara’da, lise öğrenimini İstanbul/Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulu’nda tamamlamıştır.

Bahriyenin çeşitli gemilerinde görev yapmış ve bu görevler esnasında yaptığı yurtdışı ziyaretlerinde birçok yeni kültürle tanışma imkânı bulmuştur.

Tarihin özel ilgi alanı olduğu bilinen Özdemir, 2011 yılı Ağustos ayında Son Kağan isimli ilk kitabını çıkarmış olup, yeni kitap çalışmalarına hızla devam ettiğini belirtmektedir.

Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Emrullah Özdemir, Dilek Özdemir ile evli olup Azra isminde bir kızları bulunmaktadır.

Yazarımız Emekli Astsubay H.İhsan Sönmez’in önümüzdeki günlerde çıkacak önemli çalışması Kurşun Gölgesinde Güneydoğu GRİ TİLKİ isimli anı romanı hakkında bilgi ve imza günleri takvimi aşağıdadır. Tüm okurlarımızı davet eder saygı ve sevgiler sunarız.

Ferfir Yayınları İstanbul


GRİ TİLKİH-İhsan-Sonmez-Gri-Tilki

Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusunda çeyrek asırdan fazla zamandır akan bir kan var. Bin yıllık kardeşliği bozamayanlar, sinsice planlarla fitne tohumu ektiler. Binlerce insan hayatını kaybetti. Birçok aile hayatlarının en büyük acılarını yaşadılar. Sayısız kalem, belki de binlerce yıl onların destansı acılarını yazacak. Gri Tilki; Doğu ve Güneydoğuya insalcıl bakışla, tertemiz yürekle, önyargıdan uzak akılla irdeleyen bir anı-roman... H.İhsan Sönmez, şair duyarlığını terketmeden müthiş bir trajedinin yaşandığı toprakları anlatıyor Gri Tilki'de. Suya hasret toprakların genç insanların kanıyla sulanmasına şahitlik ediyor. Sıcak teması ve çatışmayı yaşıyor. Arkadaşlarının tamamının hayatını kaybettiğini görüyor, yalnız başına kalıyor. Birkaç kez ölümün kıyısından dönüyor. Kah on sekiz yaşındaki bir gerillanın gözlerindeki dumanda kah yirmi yaşına yeni değmiş bir şehidin kana bulanmış kefeninde vatan sevgisinin barışla olan dostluğunu hatırlatıyor okura.Gri Tilki'de anlıyoruz ki vatanı sevmek, onu korumak erdemlerin en yücelerinden biri. Etrafta kol gezen ölüme, kine ve kavgaya "dur" demek bunun için çaba sarf etmekte öyle! Bingöl'ün karlı dağlarında, Şanlıurfa'nın bereketli topraklarında, Şirnak ve Pervari'nin sımsıcak havasında kardeşliğimizi ve insanlığımızı destanlaştıran bir aydın yüreğin içten türküsü, aslında ağıtıdır Gri Tilki. H.İhsan Sönmez, Gri Tilki'nin satır aralarında ülkemizde oynanan kirli oyunların alevden nefesini hissettiriyor bizlere...

  • 16- 17 Mart 2013 Atatürk Kültür Merkesi Ankara

Başkentte Kastamonu Günleri-9 etkinliğinde Ferfir Yayınları Standında 16-17 Mart 2013 günü saat 14.00-18.00

  • 18 Mart 2013 ONEL Avm Karabük

ONEL AVM’de Saat 17.00- 19.00 da Kurşun Gölgesinde Güneydoğu söyleşi ve kitap imza günü

  • 20 Nisan 2013 Bursa / Merinos Kültür ve Fuar Merkezi

2. Bursa Kastamonu Günleri  Etkinliğinde Ferfir yayınları Standında 20 Nisan 2013 Cumartesi günü saat 10.00-18.00

  • 18 Mayıs 2013 Kocaeli /İzmit Fuarı

5. Kocaeli Kitap Fuarında Ferfir Yayınları standında Cumartesi günü saat: 13.00-18.00

  • 19 Mayıs  2013 Feshane Eyüp- İstanbul

İstanbul Feshane’de Ferfir Yayınları Standında saat:10.00- 18.00  imza günü

H.İhsan SÖNMEZ

Şubat 05, 2013

Kastamonu Araç 1961 doğumlu. İlk ve Ortaokulu Araç’ta, J.Okulunu Ankara’da bitirdi (1979) Karabük, Bolu, Bingöl, Bursa, Siirt, Ordu, Ş.Urfa, Ankara, Şırnak, İstanbul’da J.Gn.K.lığının çeşitli birlik, karargah ve kurumlarında görev yaptı. Halkla ilişkiler okudu. 2003 yılında emekli oldu.

Toplumsal içerikli yazıları ile şiir, gezi, öykü, deneme, inceleme, söyleşileri Gülpınar, Tay, Şehiriçi, Aykırı Sanat, Yaşayan Yarın, Şiiri Özlüyorum, Patikalar, Şehir, Öteki-siz, Bizim Sanat, Uzak Ülke, Lacivertsanat; Akademi Gökyüzü, Temrin, Acemi, Aydili Dergileri ile çeşitli gazetelerde yayınlandı.

Aykırısanat Dergisi 2005 yılı şiir yarışmasında "Düşlerin Çağrısı" isimle ikincilik ödülü, Değişen Kocaeli Kocaeli Oskarları edebiyat kategorisinde 2008 Yılının edebiyatçısı ödülünü aldı. “Bir tutam Gözyaşı Bırak Gizlice” isimli şiiri, yurdun değişik okullarda şiir okuma yarışmaları için önerildi. Yarışmacı öğrenciler tarafından seslendirildi. Okuyan öğrenciler ödüller aldı. Değirmendere’de yaşamaktadır. Halen çeşitli gazetelerde köşe yazmaktadır. İstanbul Ferfir Yayınlarının yazarıdır.

Edebiyatçılar Derneği, Çağdaş Şair ve Yazarlar Derneği, Kasyö-Der, Gölcük TEMAD  üyesidir.

Yayınlanmış eserleri
  • Gökkuşağı yere düştüğünde(şiir)
  • Zaman Köprüsü(şiir)
  • Deelmina’ya aşk günlüğü(şiir)
  • Ve Özgürlük Koyun benim dünya adıma (şiir)
  • Mahcup Denizler (öykü)
  • İlk Cemreyle Raks (Şiir)
  • Kurşun Gölgesinde Güneydoğu GRİ TİLKİ roman

Her yıl yapılır, benzeri anketler.. Bu yıl Kadir Has Üniversitesi yapmış. Türkiye'nin En Güvenilen Kurumları..

Sıralamada Silahlı Kuvvetler yüzde 56.3 ile birinci..

***

Ordunun görevi ne?..

Cumhuriyeti "İç ve Dış Düşmanlar"a karşı savunmak..

Yani, mesela iç isyancılarla savaşmak.. Bir bölgeyi ayırıp orada ayrı bir devlet kurmak amacındakileri yok etmek.

Yani mesela, fırsattan istifade, Türk kıyılarına yüz metre mesafedeki adacıkları işgal ederek, Türkiye'yi sarmala almak isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmak..

Şimdi bu güvende azalma var..

PKK ile kahramanca savaşıp "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" alan subaylarımız şu anda Silivri'de tutuklu.. Ondan mı acaba?..

Kardak'a çekilen Yunan bayraklarını indirip, Türk Bayrağı çeken SAT Komandoları da tutuklu.. Ondan mı acaba?.

Güven, komuta kademesinde nerdeyse general rütbesinde adam kalmadığı, Deniz Kuvvetlerinde komutan yapılacak oramiral bırakılmadığı için azalmış olmasın sakın?..

***

Başkan Obama, geçen hafta Afganistan'da savaşan bir astsubay baş çavuşa Beyaz Saray'da yapılan bir törenle, Amerika Birleşik Devletleri Onur Madalyası verdi. Ertesi gece, o başçavuşu bir talk şovda izledim.

Salona girince, yüzlerce seyirci ayağa fırladı ve çavuşu on dakika ayakta alkışladı.

Çavuş öyküsünü anlattı. Afganistan'da kentten, uygarlıktan uzak, dağlar arasındaki bir vadideki dandik bir karakolda, 50 kişi görevliymişler.. 400 kişilik bir terörist gurubunun saldırısına uğramışlar. "Ben sadece görevimi yaptım" dedi, çavuş. Nasıl yaptığına bir kaç yıla kalmaz, Oscarlık bir Amerikan filminde izlersiniz.

Oysa hikaye size ne tanıdık geliyor değil mi?. 30 yıldır, böyle kaç bin kahramanımız oldu.. Şehit.. Gazi.. Yaşayan..

Bizde tüm televizyonların yayınladığı bir törende, Cumhurbaşkanından "Devlet Onur Madalyası" alan bir çavuş gördünüz mü?.

..Ve de bu çavuşun bir canlı programa davet edilip, ayakta alkışlandığını göz yaşlarıyla izlediniz mi?.

Ben de neler söylüyorum canım..

Amerika faşist.. Biz demokratız..

Ama ben de faşistim ya..Bırakın da bu kadar özeneyim, artık..


genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ