Değerli arkadaşlarım;
Günümüzde HAK-HUKUK-DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜKLER-DÜŞÜNCELERE KİLİT VURULAMAYACAĞI ile-KİŞİSEL özgürlük kavramlarının havalarda uçuştuğu ve gündemden düşmediği ortamda bu söylemlerden dışlanan ve istifade edemeyen tek toplum ASSUBAY camiasıdır.
Yıllardır HAKLARIMIZ peşinde koşarak, İNSAN HAKLARINA-ANAYASAYA-YASALARA uymayan kişisel EGOLARA ve ÖN YARGILI davranışlarla yapılan HAKSIZLIKLARI yasalar çerçevesinde ve usulüne uygun olarak İLGİLİLERE iletip dile getirdik.
DESPOTLUĞA ve KAST sistemine dayanan, MANTIĞA UYMAYAN, BİRLİK ve BERABERLİĞİ BİTİREN, DAYANIŞMAYI VE FEDAKARLIĞI YOK eden UYGULAMALARIN sonlandırılmasını YETKİLİLERDEN yıllardır talep ettik, yanlışların düzeltilmesini istedik.
YETKİLİ makamlarda olan KİŞİLERDEN YANLIŞLARIN DÜZELECEĞİNE dair SÖZLER aldık. Onlara İNANDIK, GÜVENDİK. İNANMAK, GÜVENMEK DURUMUNDAYDIK. ÇÜNKÜ MÜRACAAT EDECEK YÖNETİM KATLARINDA ONLARDAN DAHA ÜST MAKAMLAR YOKTU. Bu kişilerin T.C. CUMHURBAŞKANI, MECLİS BAŞKANI, BAŞBAKAN, BAKANLAR, GENELKURMAY BAŞKANI, SİYASİ PARTİ BAŞKANLARI VE GURUP BAŞKANLARI İLE MİLLETVEKİLLERİ VE MÜŞTEŞERLAR olduğunu söylersem sizler de DAHA BAŞKA GİDİLEBİLECEK bir MAKAM kalmadığını kabul edersiniz.
Bu makamlarda bulunan tüm YETKİLİLER(!) haklarımız konusunda HİÇ İTİRAZ etmeden HAKLI olduğumuzu ve YAPILACAK çalışmalarla YANLIŞLARDAN en kısa zamanda dönülerek HAKLARIMIZIN verileceğini belirttiler. Söyledikleri, verdikleri SÖZLER bizlerde KAYITLIDIR.
Yetkililerin yapacağım dedikleri HAKSIZLIKLARI giderecek İŞLEMLERDEN önce yapmaları gereken esas mesele SORUNLARI yaratan MESELENİN ÖZÜNE inmek ve GÖRMEKTİR.
Bizlerin MAĞDURİYETİNE ve bu SORUNLARIN oluşmasına sebep olan KAYNAKLAR günümüze cevap VEREMEYECEK konuma gelen ESKİMİŞ ve HÜKÜMSÜZ hale gelmiş YASALARDIR. Bu yasalar DEĞİŞMEDİKÇE mevcut KÖHNEMİŞ ÖN YARGILI ZİHNİYET DE değişmez, uygulamalar devam eder.
Bizlerle birebir ilgili olan YASALARIN tarihlerine BAKARSANIZ ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Günümüzdeki GELİŞMELERLERE cevap veremiyecek olan YASALAR halen yürürlükte ve sorunlarımızın esas kaynağıdırlar. Her ne kadar YASALARIN bazı maddeleri zaman içinde değiştirilmişse de HAKLARIMIZI daha ileriye değil geri götürmüş, SORUNLARIMIZI çözülemez hale getirmiştir. Mevcut kanunlarda ASSUBAYIN tarifi, yetkileri, görevleri hala bir KARMAŞA içindedir. Yasalar çıkarılırken önceki YASALARDA olan maddelere atıf yapılmadığından düzeltmeler tam açıklığa kavuşmamış, BİLİNMEZLİK ve KARGAŞA devam etmektedir. Dolayısıyle mahkemelerin halen geçerli olan yasalara göre çıkardıkları İÇTİHATLARDA zaman zaman çelişmekte ve MAĞDURİYETLER DEVAM ETMEKTEDİR.
Bütün bunlara bir de AİHM TARAFINDAN KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ, anayasaya AYKIRI BİR DAVRANIŞ diye nitelendirdiği MAHKEME ve HAKİMLER tarafından değil de TSK’da rütbeli personel tarafından KEYFİ, ÖN YARGILI olarak verilen hapis cezalarını düşünürseniz, YASALARIN GÜNÜMÜZ koşullarına CEVAP verecek hale getirilmesi ve “UYGULANMASININ” daha da büyük ÖNEM ve DEĞER kazandığı görülecektir.
Kanunlar çıkarılırken MAĞDURİYETİ yaşayan bizlerin ÖNERİ ve FİKİRLERİ alınmaz ise, aşağıda belirtilen yasalara göre mahkemelerde YARGILANIRKEN yargılamayı KIT’A k. nın adına yapan ve takip eden kişiler ADİL davranabilir mi? HAKLARIMIZI savunacak kişi BENİM sınıfımdan olmaz, BENİM HAKLARIMI GÖZETMEYEN ÜSTÜNLERİN sınıfından biri olursa TARAFSIZ olabilir ve HAKKI teslim edebilir mi? ÜSTÜNLERİN sınıfından olan SAVCI ve HAKİMLERİN düşünce olarak KARŞISINDA olduğu bir sınıfın HAKLARINI koruması SAĞLIKLI olabilir mi?
Bugüne kadar olan uygulamalarda bunun olmadığı, olamadığı açık değil mi? Sorunların kaynaklarından en büyüklerinden biri bu YANLIŞ uygulama değil midir? Hala gözlerimizi kapayarak buna HAYIR denirse günümüzde GÜNDEMDEN düşmeyen “HUKUK-DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜKLERE-DÜŞÜNCELERE KİLİT VURULAMAYACAĞI-KİŞİSEL özgürlük kavramları ile BİRLİK BERABERLİK ve DAYANIŞMA söz ve teranelerinin” doğru ve geçerliliğinin bir anlamı kalır mı? Artık bu geri kalmış ve bilgi KİRLİLİĞİ oluşturan YASALARIN günümüz koşullarına uymaları da gerekmez mi?
Günümüzde HUKUK-MAHKEME UYGULAMALARI-HAKİMLERİN ve SAVCILARIN atanmalarının SORGULANDIĞI bir dönemde GÜNÜMÜZ koşullarına cevap veremiyen KİŞİ HAK ve HÜRRİYETLERİNİN kısıtlandığı ortamlarda YARGILAMALARINI sürdürmekte olan ASKERİ MAHKEMELER ile DİSİPLİN MAHKEMELERİNİNDE sorgulanmaları doğru olmaz mı?
ASKERİ VE DİSİPLİN MAHKEMELERİNİN KURULUŞUNDA AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN 6.maddesinde belirtilen ADİL YARGILANMA HAKKI düzenlenirken en temel unsur olarak KANUNLA KURULMA şartına ve bu mahkemelerin ANAYASAYA, İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİNE uygunluğu araştırılmışmıdır, uygunmudur? Eğer uygun ise neden MAHKEMELERCE değilde KİŞİLERİN ön yargılı davranışlarıyla HÜRRİYETİ bağlayıcı cezaların verilmesine izin verilmiş, bu konuda ASKERİ yargı gerekli düzeltmeyi yapmamıştır. Bu konuda bir eksiklik varsa, bunun SORUMLULUĞUNU kimler taşıyacaktır?
AVRUPA İNSAN HAKLARI mahkemesinin “ADİL YARGILANMA HAKKI” nın TEMEL ve VAZGEÇİLEMEZ unsurlarından olan “TARAFSIZ ve BAĞIMSIZ MAHKEME” önünde YARGILANMA GÜVENCESİ ASKERİ ve DİSİPLİN MAHKEMELERİNDE tam anlamıyla varmıdır? Yargılamayı yapan MAHKEMELERİN KURULUŞ KANUNUN ve YARGIÇLARIN ATANMASI yöntemlerine uygunmudur? Tüm bu konuların T.C YARGITAY ve HUKUKÇULARI tarafından incelenmesi sorgulanması ile İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİNE, AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE, ANAYASAMIZA UYGUN olup olmadığı da açıklığa kavuşturularak KEYFİ ve ÖN YARGILI uygulamaların ve KAST sisteminin olup, olmadığı araştırılmalıdır. Uygulamalarda YASALARA aykırılık varsa ÖNYARGILI ve KASTI hareket edenler cezalandırılarak KAST sistemi sonlandırılmalıdır.
En önemli konuda TSK’da PERSONEL arasındaki İLİŞKİLERDE uygulananların HUKUK içinde olup olmadığıyla, işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinin DOĞRU ve GERÇEK bir şekilde yapılması ve yansıtılmasıdır.
TSK nın gündeminden düşmeyen İNTİHARLAR ve zaman zaman görülen personel arasındaki anlaşmazlıklar sonucu meydana gelen CİNAYETLER ancak ve ancak YANSIZ ve ÖN YARGISIZ davranış ve uygulamaların TAHKİKİYLE son bulur. Bunun içinde TSK da uygulanan HUKUK kuralları ve UYGULAYICILARININ tarafsızlığı ve davranışları büyük önem kazanmaktadır.
Hiç bir zaman için UNUTULMAMALI ve GÖZARDI edilmemelidir ki “ÖZEL” dahi olsalar KANUNLAR KİŞİ HAK ve HÜRRİYETLERİNİ KISITLAMAMALI, ÖZGÜRLÜKLERE ZARAR VERMEMELİDİR. Bu KILIFLARA sığınarak ve YETKİSİZLİKLERİN üstü ÖRTÜLEREK kasıtlı davranışlarda artık KESİNLİKLE önlenmelidir.
Bugün BİZLER için GEREKLİ OLAN ADALET ve ÖZGÜRLÜK uygulamaları YARIN SİZLER İÇİNDE GEREKLİ olabilir. Çünkü YARINLARIN NELER GETİRECEĞİNİ BİLEMEYİZ. Günümüz TÜRKİYESİNDE yaşananlardan DAHA ÇOK GEÇ KALINMADAN gereken(!) DERSLER alınmalı, ÖRNEKLER çıkarılmalıdır. Saygılarımla.
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (1)
Kanun Numarası: 926
Kabul Tarihi : 27/7/1967
Yayımlandığı R. Gazete :
Tarih : 10/8/1967 Sayı : 12670
Kanun Numarası : 657
Kanun Kabul Tarihi : 14/07/1965
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 23/07/1965
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 12056
Kabul Tarihi: 25/10/1963
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 26/10/1963
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 11541 Mükerrer
Kabul Tarihi: 16/06/1964
Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 26/06/1964
Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 11738
Tür Askerî yargı
Nedense Milli Savunma Bakanı’na inanasım gelmiyor. Konuları bilmeden öylesine konuşmalar ve açıklamalar yaptığı için sözüne güvenmiyorum. Bir insanın güvenilmez olması ne kadar acıysa, kendi düşen ağlamaz.
Sanki Milli Subay Bakanısınız gibi,hükümet olduğunuzdan bu yana subaylara 6 kalem zam yaptınız,assubaya nasihat verdiniz,benim nazarımda inandırıcılığınız sıfır.Saygılarımla.
Dün gene oradaydım, sesim kısılmış. Sayın bakan ‘’Mesaj Alınmıştır’’ demiş. Nihayet diyemeyeceğim. Neden mi? Bizler bundan öncekilere de on yıllardır mesaj vermiştik de ondan. Benim nazarımda bakanlar değil, sistemler mesajı almalı yapısal değişiklikleri ona göre hak ve adalet ile yapmalı, süresiz olarak da takip etmelidir. Tabii bunu yapacak da yine bir insandır. Makamı ya da statüsü bakan veya neyse onlar yapacak ve takip edecektir. Maalesef görüyor ve anlıyorum ki Sayın bakan hala bizim meselelerimize tatbikat meselesi olarak bakıyor. Bizler yıllardır ÖTELENEN ve GASP edilen haklarımızı, içinde subaya bir iyileştirme olmadan istiyoruz. Bakan bey bir önceki konuşmasında sanki 100 tl tazminat yalnızca bize yani Assb verilmiş gibi anlattı. Sayın bakan lütfen, lütfetmesin de işin aslını öğrensin. Sayın TEMAD Başkanımızın yeri belli, isteyen geliyor. Gelene de gayet saygılıyız. Ha bu arada yapılan, Silahlı Kuvvetler geleneğinde pek görülmeyen eylemin adı kalkışmadır. Yani daha yolun başı. Saygılarımla.
Ah be sayın bakanım, sadece bakıyorsunuz. Bırakın yıllardır birçok kamu görevlisine verilip assubaydan esirgenen 1/4 ve 100 lirayı lütuf gibi sunmayı.Siz TBMM yazılı açıklamada bulunup tüm TSK personelinin MYO ise 9/2 lisans mezunu ise 8/1’den göreve başlatılacağını açıklamadınız mı? Ne oldu? Sizi bypas ettiler, adaletsizlik sürüyor önce bunun hesabını sorup gerçekleştirin, aksi halde bizim bakanımız değilsiniz ve saygınlığınız yok.
Hiç bir zaman inanmayın, çünkü bu mesajı almak için manyetik alanların kaldırılması veya kablo döşenmesi gerekiyor, sebebine gelince MSB.nı kaç yıldır bu görevi yapıyor ve kaç defa sosyal haklardan ve maaş iyileştirmesinden (%20 gibi) bahsetti ben sayısını hatırlamıyorum. Kanun teklifini Başbakanlığa gönderildiğini gazetelere iyileştirme haberlerini veren röportajları herhalde ben vermedim. Bu yüzden saygınlığını yitirdi.