AKP’nin çılgın projeleri, CHP’nin seçim vaatleri, MHP’de peş peşe ortaya çıkan kasetlerin yarattığı sarsıntılar ve MHP’li yöneticilerin istifası, BDP’ nin demokratik özerklik talepleri, meydan okurcasına yaptıkları tehditkâr açıklamalar derken 12 Haziran’da Genel seçimler yapıldı. Seçim sonrasında ortaya çıkan resmi sonuçlara göre AKP yüzde 49.83 oy oranı ile 327 milletvekili, CHP yüzde 25.98 oy oranı ile 135 milletvekili, MHP yüzde 13,01 oy oranı ile 53 milletvekili BDP destekli bağımsızlar yüzde 6.57 oy oranı ile 35 milletvekili çıkararak TBMM’ne girmeyi başardı. Diğer partilerin oy oranı yüzde 3’ü geçemedi!
Yüzde 86,7 gibi oldukça yüksek bir seçmen katılımı ile gerçekleşen 12 Haziran seçimlerinin kuşkusuz en başarılı partisi AKP; İl ve ilçe teşkilatları, gençlik kolları, kadın kolları ile bütün bir yıl boyunca koordinasyon ve uyum içerisinde alan çalışması yapmasının karşılığını almış görünüyor. Türkiye’nin siyasi tarihinde üst üste üç kez oylarını artırarak seçim kazanan AKP, Adnan Menderes’in rekorunu kırmış oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde projeler üreterek, Türkiye’nin il ve ilçelerinde geçmiş yıllarda göremediğimiz düzeyde özverili çalışmalarla değişim rüzgârları estiren ancak, Genel seçimlerden beklediği sonuçları alamayan CHP’de iç tartışmalar ve hesaplaşmalar erken başladı. Deniz Baykal ve Önder Sav’a yakın isimler ile aday listesinin dışında kalanların olağanüstü kurultay için imza topladığı gözlemleniyor. Seçim sonuçlarını masaya yatırması ve gelecek için pek çok şeyi gözden geçirmesi beklenen CHP’de anlaşılan o ki uzun bir süre daha sular durulmayacak.
Seçim öncesi kaset skandalları ile üzerinde operasyon yapılmaya ve barajın altında bırakılmaya çalışılan MHP, aldığı yüzde 13 oy oranı ile karalama ve kirli siyaset yöntemlerinden medet umanlara hak ettikleri cevabı vermiş oldu. MHP’de kaset skandalları ile istifa eden Başkanlık Divanı’nın 9 üyesinden boşalan koltuklara gizli oylamayla aralarında Ruhsar Demirel, Tuğrul Türkeş gibi sürpriz isimlerinde olduğu yeni isimler seçildi. İlerleyen günlerde MHP’de liderlik tartışmaları gündeme geleceğe benziyor.
BDP; seçim öncesi oluşturduğu Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’unun desteklediği bağımsız adaylarla seçime katılarak aldığı yüzde 6,2 oy oranı ve 36 milletvekili sayısı ile mutlak bir başarı elde etti. Bu sonuç, yüzde 10 seçim barajının kaldırılmaması için direnen AKP’ye bu yöntemin işe yaramadığını göstermiş oldu. TBMM’de yapılacak milletvekili yemin töreninde kriz çıkaracakları söylenen BDP’li milletvekilleri kriz çıkarmayacaklarını ancak yapacakları yemine bağlı kalmayacaklarını açıkladılar. Ancak bu açıklamaların ardından çok geçmeden 21 Haziran 2011′ de YSK’nun Hatip Dicle’nin “Örgüt propagandası yapmak” suçundan aldığı 1 yıl 8 aylık cezayı gerekçe göstererek milletvekilliğini oybirliği ile düşürmesi önümüzdeki günlerin daha çok krizlere gebe olduğunu gösterdi.
12 Haziran 2011 Genel seçimlerinin sonucunda ortaya çıkan siyasi tablo, Türk Halkının beklentilerini, umutlarını ne ölçüde karşılayacak bekleyip göreceğiz. TBMM çatısı altında uzlaşma içerisinde eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik bir anayasa yapılabilecek mi? Düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik baskı ve şiddet, yasa dışı dinlemeler, internet yasakları gibi tüm toplumu denetim altına almaya yönelik hak ihlallerinin önüne geçilecek şekilde demokratik hak ve özgürlükler arttırılabilecek mi? Türkiye’nin genç nüfusundaki işsizlerin artışıyla ülkemizin en önemli sorunu haline gelmiş işsizlik sorunu çözümlenebilecek mi? Ekonomik açıdan yoksullaşan, işsizlik, geçim sıkıntısı, pahalılık ve zamlardan bunalan halk kesimlerinin refah seviyesi yükseltilecek, gelirleri arttırılacak mı?
Bütün bu gerçeklerin ışığı altında terörle mücadelede başarı sağlanabilecek mi? Assubayların özlük haklarını iyileştirecek yasaların ivedilikle çıkartılarak yürürlüğe konulması sağlanabilecek mi? Umutlarımızı yine başka baharlara mı taşıyacağız?
Değerli arkadaşım yazdıklarının altına imzamı atarım,subaylara gelince ülke ekonomisi varlık içinde ,assubaya gelince ekonomi bozuk,on yıldır aptal yerine konmaktan bıktık,yok devrim yaptık,yok assubaylara zam geliyor,hükümet yetkilileri ve genelkurmay gibi kurumlar sorumlu oldukları personeline yalan söylemez,söylememeli.Saygılarımla.
[b]Değerli kardeşim Rafet DURAN
Yaptığınız değerlendirmeye yapılacak yorum bırakmamışsınız elinize yüreğinize sağlık. Bizler yeni haklar istemiyoruz sadece gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Gnkur ve MSB açıklamaları da gerçekleştirildiği takdirde yeni haklar değil gasp edilen hakların bir kısmının iadesi olacaktır, ama ön yargılı vicdansızlar ayak diremekteler. Biz içimizdeki bozgunculara ön yargılara rağmen haklarımız konusunda kararlıyız, bu nedenle mücadelemizin adını ONUR MÜCADELESİ koyduk.Sevgi ve saygılar sunuyorum [/b]
Sayın Duran yazınıza sonuna kadar katılıyorum. Emekli assubaylara 100 TL ödeyerek susturamamalılar. Bu bir onur mücadelesidir. Milli Savunma Bakanının bilmem kaçıncı defadır seslendirdiği laflar bizim tarafımızdan artık ciddiye alınmamakta bilakis yıpratıcı bulunmaktadır. Buna ilaveten her bizim sorunumuz gündeme getirildiğinde gazetelerde assubaylara zam diye bir haber atılmakta ve bizi hakir gören zihniyetin kan beynine sıçramaktadır. Yine mi assubayları düşünüyorsunuz diye veryansın etmektedirler. Ancak bu böyle gitmemelidir. Milli Savunma Bakanı cezalandırılmalıdır. Bizimle oynamasına müsaade edilmemelidir. Onun karşısında çoluk çocuk yoktur.
Ben Eski Savunma Bakanının eline manifesto gibi bir mektup verdim. Sayın Bakanla birlikte Sayın Mevlüt Çavuşoğlu bu mektubu alıp ceplerine attılar. Ancak siyaset öyle bir zanaat ki sanırım utanma arlanma diye bir şey yok. Sayın Gönül’e sorunlarımızı söylediğimde ise bana aynen şöyle dedi. “Sizin sorunlarınızı biliyorum. Ancak bunları tek başıma yapmam imkansız. Sizi ve eyleminizi destekliyorum. Ben engelleniyorum.” dedi. Yani yakartopu oynar gibi bizimle oynadılar. Hükümet genelkurmaya attı. Genelkurmay hükümete.
İktidarın oyalama taktikleri daha bitmedi. Şimdi de bazı astsubayların, AKP milletvekili Emekli tümgeneral Şirin Ünal’ı var. Bir müddet de oyalama böyle gider.
Aslında herşey çok net. Fazla kafa yormaya da gerek yok. İlk tepkilerde Gen.Kur.un Astsubaylara E-Muhtırasında gerçek niyetleri belliydi.
Liderlik mevcut durumu doğru okuyup uygun stratejiler üretmekle belli olur. Gen.Kur-iktidar cephesinde ilk günden bugüne hiçbir değişiklik yok. Yani tutarlılar. Ya biz ne yapıyoruz?…