Düşünce suçlularına katılmak mı? Biz sizin için düşünürüz!
İnsanoğlu kişisel ve toplumsal gelişimde okumak, öğrenmek çok önemlidir. Anne ve babalarımızın bu yönde örnekler vererek bizleri yönlendirmelerini hatırlarsınız. “Okuda adam ol emi yavrum. Bak Hasan Emcan hükümete yazıcı oldu. Hep kravat takıyor görüyorsun, dimi? Hadi bakim” dediği günleri dün gibi hatırlarım.
Fakat, insanoğlunun bu gelişim sürecinde düşünme eyleminin tehlikeli olduğu farkedildi! Yıllardır düşünce suçu ile cezaevlerinde yatanlar aklınıza gelmiştir hemen. “Sayarmısınız?” desek, bir çoğumuzun ilk dakikalarda zorlanacağı kesin! Üzerlerine giydirilen suç gömleğinin ismi ne olursa olsun, bir çoğu fikir ve düşünce suçlusudur.
İnsanoğlunun kendini ifade etmesinin bir çok yollarından biridir yazmak. Aslında tek suçlu kalemdir! Yazıları o yazar, sakıncalı şarkı sözlerini o yazar, sakıncalı kitapların, oyunların, skeçlerin, karikatürlerin baş suçlusudur meret. Ancak, tek olarak cezalandırıldığı tek zaman hakimin kendisine verdiği o kırma işlemidir, o kadar.
Amacımız, bir şeyler yapmaya çalışmak ya da varsa yaptıklarımız, daha iyisini yapmak, daha geniş kitlelere ulaşmak, daha farklı insanlarla konuşmak ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını, kendini yetiştirmiş gençlerin konuştuğunu, tartıştığını, felsefeden, bilimden haberdar olduğunu, insanlığın ortak değerlerini benimsediğini ve bunları savunduğunu, örgütlenebildiğini, mücadele azminin olduğunu göstermektir. Bunun için bu gibi grup faaliyetlerinin olması gerektiğine inanıyoruz.
İnternet hızla yaygınlaşıyor. Önümüzdeki yıllarda blogger ve internet grup faaliyetleri, pek çok klasik basın yayın aracından daha fazla etkili olacak. Bizim gibi düşünenlerin de bu ivmeyi çok iyi kullanması gerek ki, bizim de yapmaya çalıştığımız tam olarak bu dur.
Biz bu ve benzeri projelerin artmasını, biz assubayların makus talihinin değişmesi için olmazsa olmaz olarak görüyoruz. En kötü örgütlenme örgütsüzlükten iyidir. Bazı projeler istenen neticeyi de tam vermeyebilir. Bunun da pek önemi yok. En azından biraraya gelebilmeyi sağlamış, bir takım ilkeler etrafında birleşilebileceğini göstermiş olur. Bunu daha iyi becerecek olanlara ilham kaynağı olabiliriz.
Biz inandık, kazanacağız. Zira haklıyız. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı oynanan oyunların bir parçası olmadık. Biz assubaylar, ön plana çıkarak pislik zihniyetle işimiz olamaz. Yıllar bu siteden yazan çizen tüm arkadaşlarımız taviz istemediğimizi her yazılarımda belirtiyoruz.
M. Ali KILINÇ meslektaşım vatan gazetesindeki yorumu bu yazıya tam oturdu.
Koskaca TSK yıllardır neden susar? Kim ve kimler bu oyunda ön saflarda? Anlamakta zornanıyorsunuz biliyorum? Sanki Türk Ordusu’nu itibarsızlaştırmak, savaşmadan mağlup etmek, dağıtmak, isteyen çevreler ve aynı zamanda sorunları çözme konumunda olan iş birlikçi ortakları, tıpkı “sehven” suçlar icat edip askerlerin bir bölümünü esir aldığı gibi, sorunları çözmek yerine duymazdan gelerek, ipe un sererek, sanki insanların bu uzman çavuş örneğinde olduğu gibi, böyle isyan etmelerini istiyor, isyanın büyümesi için tırnaklarını birbirine sürtüyor gibiler. İçimde böyle bir his, ülkede böyle bir genel görüntü var.
Bu yorum bir çok konuya bakış açımızı netleştirebilir.
İleriye bakabilmek ve tam okuyabilmek için tarihi surgulamak gerekirmiş. Hangi pencereden baktığınız önemlidir.
Yıllardır bu ülkede vicdanlar suskun, insanlık suskun, hukuk suskun.
Biraz sesimiz yüksek çıkınca zabiti muhteremler sarı kartlarına müracaat ettiler. Hayret ki hayret! Türkiye zor bir sureç yaşarken on yıldır biz assubayları bu noktaya taşıyanları Tarih affetmiyecektir! Bu böyle biline. Bu sureçte değerlerimiz, vefamız, sevgimiz yok oldu!
Dedik ya insan okudukça, öğrendikçe gelişir. Doğruyu, yanlışı ayırt edebilir zamanla. İnsanlığın bu sürecinde, bazı ülkelerde yöneticiler vatandaşını koyun sürüsü gibi görerek, “siz bu işleri bize bırakın. Rahatıza bakın. Biz, sizler için ne yapıyorsak, yapıyoruz” yaklaşımındadırlar.
Yasalar, yönetmelikler, iç hizmet vs. onlara göre, biz koyun sürüsü kendileri baş çoban olarak mı görülmektedir ki, en ufak bir baş kaldırıda önceden hazır olan asanın o keskin tarafı gösteriliyor.
Yıllar öncesi “Assubay Reformu” olarak düşünülen ama sadece telaffuz edilen o sureci bir hatırlayalım. Tam bir fiyasko, utanç ve düşündürücüdür!
Bu sınıfla açıkca dalgamı geçiliyor? Biraz kaba oldu ama on yıldır her MSBnı kaç kez assubay iyileştirme masalını tv ve yazılı basın önünde açıklamadı mı?
Artık dayanan bıçak kolu kopartmak üzere! TSK nın iskeleti dağılmak üzere! Manen ve maddeten yıktınız!
Sırça köşkünüzden seyredin bakalım, aşağıdakiler küçücük görülüyor değil mi? Unutmayın ki, aşağıdan bakıldığında da yukarıdakiler çok küçük görünürler!
Bu satırları Emekli Alb. Zübeyir BATUR söylüyor.
Olurmu kardeşim, şu anki koskoca komuta kademesini eleştiriyorsunuz. Susmasını bileceksin, sus otur yerine!
Hiç bir şey geç değildir, yapmasını bilenlere…
Saygı ve sevgilerimle..
ATİLLA ABAYLI*İZMİR