Ya kazanacaksın,
Ya kaybedeceksin.
Kaybederken kazanmak, kazanırken kaybetmek ne ilginç değil mi?
Zor bir sınıfın çok zor işleri, kendimizi anlatamadık hiç kimseye.
TSK’ nın belkemiği, omurgası biz ASSUBAYLAR…
Yeni bir seçim yaklaşırken, yeni umutlar yeşerecek mi bilinmez!
Ben haklıyım.
Sen haklısın.
O haklı.
Haksız olan yine HAKLI OLAN ASSUBAYLAR!…
Herkes kavgalı ve birbiri ile fikirsel çelişki içinde!
Genel Merkez kişi ve bir çok nokta ile ”mahkemeleşme” durumunda.
Kaybeden şimdiden belli bu yaklaşımlar ile
Yine biz!!!
Kazanmak ve kaybetmek…
İkisi de aynı cümlede çok kullanılan ayrı kelimeler…
Tabiî ki herkes kazanmak ister…
Nerden çıktı diyeceksiniz?
Bazen insanın belleğini meşgul eden şeyler vardır…
Her zaman her yerde söyleyemezsiniz…
Ruh halinize göre söylemek istersiniz…
Paylaşmak istersiniz… Rahatlarsınız…
Bir bakarsınız çok kişi aynı şeyleri yaşamıştır…
Bir çok kişinin kafasını meşgul etmektedir…
Yalnız sizi meşgul eden şeyleri yazdığınızda artık sizin olmaz…
Bir çok kişinin olur… O zaman daha da rahatlarsınız…
Güçtür, zaferdir…
Kazandığınızda artarsınız.
Etrafınızda gülümseyen kalabalıklar,
İlgi alanınıza girmeye çalışanlar.
Hepsi yanınızdadır; elinizin altında…
Yüksek bir tepeden hızla düşmek gibi bir şeydir.
Nefes nefese irtifa kaybedersiniz.
Telaşınız, yürek çarpıntınız düşme hızınızı kesmeye yetmez.
Şaşırırsınız…
Kimse yoktur etrafınızda…
“Muhteşemsin, mükemmelsin, sen her şeyi bilirsin, en iyi sensin” replikleri gizlenmiştir kuytularda bir yerlere…
Duyamazsınız…
Artık sıradansınızdır; ne gücünüz kalmıştır ne elektriğiniz.
Terk edilirsiniz, vefasız bir âşık gibi…
Aslında yaşadığımız sürece hayatımızdaki tiyatronun her perdesinde vardır bu tezat.
Aşkta, sağlıkta, dostlukta, parada, kariyerde, politikada… Uzayıp gider liste.
Siz aynı sizsinizdir; yani kazanırken de, kaybederken de…
Değişen sadece şartlardır, bir de ruhunuz.
Zekânız, duygularınız, içgüdüleriniz ve kazanma hırsınız uğraş verir; savaşırsınız.
Gözleriniz parlar tutkuyla.
Kimi “Zafere giden her yol mubahtır” mantığıyla girişir.
İşte tehlike burada.
Çok azı “Erdem önce gelmeli” diye düşünür.
Çoğunluk; kazanmayı çok ister ama yolunu bilmez,
Ya da başkalarının etkisiyle yanlış yollar seçer.
Kim gibi mi ? Örnek karşımızda…
Aslolan kazanırken de, kaybederken de ilkeli olmaktır.
Bedel ödemeye hazır olmaktır.
Başkalarını suçlayarak, yaptığınız hataları görmezden gelerek, kayıplarınızı zafere dönüştüremezsiniz.
Onurlu olmak; öz eleştiriyi beraberinde getirir ve gerektiğinde de çekip gitmeyi.
İnsan beceremedim demeli, belki de her şeyi maf ettim demeli!
Aslında giden değil kalandır terk eden, giden de bunun için gitmiştir zaten.
Siz aynı sizsinizdir.
Kazanırken de, kaybederken de.
Değişen; kirlenen ruhunuz, yakan, yıkan hırsınızdır.
Bunun da kimseye artısı yoktur.
Önceki iki numaranız bunu ifade etmişti, dinlemedim hata bende!
Kaybettiğinizde çekilmesini, gitmesini bilmelisiniz.
Esas zafer budur.
Seksene dayanmıştır yaşı
Önceki dönem “bundan başkan olmaz” demiştir
Bir bakarsın yeni dönemde de yine iki numaralı koltuktadır.
Yıllardır ifade etmeye çalışırız *bırakın gençlere * yok arkadaş
Yapışmıştır koltuga “kalkmam!“
Her şey delegasyonda şimdi,
Milyonların kaderi o bir oy’da.
Her kesimle kavgalı.
Her kesimle ters.
Ben bilirim, o kadar!..
Rakamlar fazla bir şey ifade etmez, isterse Temad şube sayımız bin yüz olsun.
Bu noktalar vitrindir.
Her şeyin gerçek yüzüdür, resmidir…
Bir kaç noktamızı tenzih ederek ifade ediyorum, resim bu!
Çok acı!
Bu yapı ile, bu kumaş ile ne değişecek?
Bilmem fakında mısınız, bazı arkadaşlarımız “bundan böyle bu mücadelenin içinde mücadeleyi kişiselleştiren hiçbir başarı elde edemeyen bu yönetimin devamı halinde mücadele TEMAD’ın tekelinde olmadığına göre TEMAD ‘sız devam etme kararı aldım, bir assubay olarak mücadeleye bu şekilde devam edecegim” diyor.
Temad’sız da olabilecegi düşüncesinin assubay sevdalılarının gönlüne aklına getirenler bu davaya büyük zarar vermektedirler. Onlar iktidar olarak kişisel kazansalar da bu toplum kaybedecektir…
Saygı ve sevgilerimle.
Atilla ABAYLI
Bazı şube başkanlarının genelmerkezi başarısızlıklarından sessizliklerinden dolayı eleştirmeye yüreği yetmemiş onun yerine aferin almak için eyleme katılanlar cezalansın buyurmuşlar Sen kimsin kimi cezalandırıyorsun kendinizi komutanmı zannediyon mücadele senin babanın malımı lokalle gezi ile mutlu mutlu otur oturduğun yerde bari gölge etme