Hani Adnan Fuat diye biri var,
bilir misiniz?
İçinizde merak eden oldu mu? Hani güzel makaleleri ile bizi merak ortamına taşır, bilinç ortamına götürür.
Tüm konuların içtenlikli derinliğine inip, irdeleyen biri.
30 Ağustos demiş, merasim demiş, önemini belirten tüm olguları görmek, göstermek için,
çaba sarf etmiş. Görmüş bizim göremediklerimizi ve anlatmış makalesinde.
Ben okudum içtenlikle.
Siz de okuyun ve takkenizi önünüze koyup belki,
düşün ortamında gezinir olursunuz..
Resmi geçitlerde ilgisizlik kaçınılmazdır.
Olacaktır elbette.
Giysilerin renk ortamında, pastel renklerin sevimsiz kül rengi siyaha çalan olursa
temaşa özlemi yaratmaz.
Nerede benim nefti yeşilim?
Olumsuzluk,
ayrıcalık buradan başlıyor.
Ama ben bir kapı kuluyum.
Şehzade değilim, olamadım.
Ben 61 yıldır bu toplumun içinde ya da yanındayım.
Ayrıcalık yaratmak için pantolon flataları bile siyah ve kırmızı yapıldı.
Bana bakışlar hep şehladır!
Yerleşkelerde, servislerde, sosyal tesislerde, arkalara itilen ben değil miyim?
Merasimlerdeki sessizlik ortamı benzerinde.
1976 yılında ve daha sonraki yıllarda eşit maaş aldıklarım nerede şimdi?
Benim iki katım maaş alıyorlar!
Buna “yerinde say” denebilir mi acaba?
O yıllarda,
tümü benden iki yıl eksik eğitimli olmalarına karşın,
ekonomide de itilmiş değil miyim?
İlave eğitim mi aldılar?
Farklı kariyer mi yaptılar?
Okulun önünden bile geçmeden, yasalarla, KHK. lerle, eğitim seviyeleri yükseltilip, eşit intibak ortamında unvanlı oldular.
Diploma:
gayret ister,
çaba ister,
alın teri istemez mi?
Haklar neden eğitime, diplomaya bağımlı olmaz? Olmamalı mı?
Yükselme olanağında,
benim okuldaşlarım Anayasa Mahkemesi Başkanı,
benim okuldaşlarım, muhalefet parti liderleri
ama benim hep ÖNÜM kesildi!
Bir babayiğit çıkıp da bu olumsuzlukların nedenini ne zaman görür diye merak içindeyim.
Ömrümün son demlerinde.
Ama ömrüm yeterse!
Mehmet KAYALI