Dolar 34,7507
Euro 36,4888
Altın 2.951,71
BİST 9.879,78
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 8°C
Az Bulutlu
Ankara
8°C
Az Bulutlu
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 11°C
Paz 12°C
Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Bröve isimli 8d846

YORUMLAR

  1. Hayati ERTUNÇ dedi ki:

    Sayın IRBIK yazılarınız harika.Araştırıp emek vermişsiniz. Bütün yazdıklarınız takdire şayan.Yalnız bu yazdıklarınız ana sorunumuz olan geçim sıkıntımıza merhem olmuyor.Öyle bunalmış vaziyetteyiz ki ne assubayın “A” sı ne “T” si ne de rütbesi ya da bilmem nesi bizi o kadar alakadar etmiyor.Özellikle 2.ve 3.dereceden emekli olan biz kunta kinte takımı sıkıntımızdan bunlara pek konsantre olamıyoruz.Olmamız lazım ama olamıyoruz. Tazminatını da alacak olan 1.sınıf arkadaşların kafaları selamet,bunlarla vakit geçirebilirler. Şu sesini hiç duyuramayan ireziller için de bir şeyler karalarsanız inanın çok minnettar kalacağız. Saygılar.

  2. ESKİ TÜFEK dedi ki:

    Sayın Hayâti ERTUNÇ,
    Makâlemizin temel gâyesini giriş bölümünde madde olarak sıraladık. Peşinen anlaşılsın diye!
    Bu cümleden olmak üzere [b]Evvel’den Âhire Işıltılı Yansımalar -3-[/b] isimli yukarıda okuduğunuz makâlemizin
    Meslek erbâbı Astsubayların “[b]geçim sıkıntısına merhem olmak[/b]” gibi bir maksadı ve hedefi yokdur.
    Maddiyât önemlidir! Ancak herşey değildir. Maddiyâtı kazanmak için evvelâ maneviyâtı yükseltmek şartdır. İnsan, hem maddiyât hem de maneviyâtı kendi şahsında musâvi nisbetde meczetdiği sürece Eşref-i mahlûkdur. Aksi takdirde karnını doyuran sıradan bir mahlûk mesâbesinden öteye gidemeyiz. Bunu herkes böyle bilmeli ve buna göre davranmalıdır.
    Meslek unvanımız üzerinde yapılan sahtekârlıklar sizi alâkadar etmeyebilir. Ancak bu kanaat sâdece sizi ilgilendirir. Sizin “[b]intibâk meseleniz[/b]”, “[b]geçim sıkıntınız[/b]” da beni alâkadar etmiyor desem, hoşunuza gider mi? Diğerkâmlık ve birlik ruhu mefhumlarının anlamına bir kez daha bakmanızı tavsiye ederim size.
    Zâten bu tek taraflı ve sâdece kendi menfaatinize dönük kanaatinizin ürünü olarak da Astsubay kelimesine yapılan tecâvüzü kanıksamış görünüyorsunuz. Fakat görmek istemediğiniz çok önemli bir husus var burada Sayın ERTUNÇ. Sizin meslek unvanınıza tecâvüz edenler ile sizin intibâk hakkınıza tecâvüz edenler aynı kişiler. Bu fiil ve faillerden birisini görmek istemezseniz hem diğer haksızlıklara yol açarsınız hem de bunun bedeli olarak öteki tecâvüzlere de peşinen râzı olursunuz. Bu böyledir. İsteseniz de değişdiremezsiniz. Çünkü hırsızlığın, haksızlığın küçüğü büyüğü; ‘T’ si ‘S’ si kılı, tüyü olamaz. Burada önemli ve faziletli olan duruş, her haksızlığa karşı doğru, yerinde ve zamânında ve kuvvetli tavır alabilmekdir.
    Bakınız kıl, tüy dediğiniz mesele konusunda şöyle bir düşünün hele!… Belki siz okumadınız. [b]Asker, Bıyığını Geri İstiyor[/b] ismiyle maruf makâlemizi varsa şâyet torununuz okusa ve “[b]Dede, eskiden askerler bıyık bırakabiliyorlarmış. Peki, asker kıyâfetiyle senin bıyıklı bir resmin niye yok?[/b] diye bir sual sorsa, verecek cevâbınız var mı?
    Netice itibâriyle kendi sıkıntımız ve meselelerimizin içine kapanıp büzüşüp küçülmektekden vazgeçmeliyiz. Aski takdirde bizlere bu haksızlıları revâ görenlerin ekmeğine tereyağ bal gaymak sürersiniz. Çünkü onların istedikleri ve bize dayatdıkları işde tam da budur. Böyle yok olup gitmeye ben rızâ gösderemem. Başkalarının dertleriyle, sıkıntılarıyla hemhâl olabilmeli, onların ağrılarını canevimizde hissedebilmeliyiz. İşde asıl yiğitlik, fazilet ve celâdet buradadır.
    ‘T’ ve ‘S’ konusunda Allah’a şükrediyorum ki ben sizin gibi düşünmemişim. Aksi takdirde sizin gibi düşünseydim Astsubay kelimesine yapılan bu soysuz tecâvüzler ve orostopolluklar tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gidecek idi.
    Aşağıda mezkur yorumunuzda temâs etdiğiniz “[b]tazminât ve intibâk[/b]” meselesine gelince…
    Sizin durumunuzda olanların meselesi [b]Eski Tüfek[/b]’i alâkadar etdi ve sizler için de elbetde bir şeyler karaladı da…
    Karaladığımız o kâğıtlar keşke sizi alâkadar etseydi ve sizin durumunuzdakiler onları alıcı gözüyle bir okusaydı…
    [b]İşde, bakınız o karalamalardan bâzıları;
    1. İntibâkların Seyir Defteri
    2. Dönme Dolap
    3. Tazminât Makâmının Fesat Sarmalı
    4. Tazminât Makamından Ninniler.
    5. Siz, Kaçın Kaçındansınız?[/b]
    Daha sayalım mı Hayâti Bey?..
    Hörmetlerimle
    Şükrü IRBIK

  3. ESKİ TÜFEK dedi ki:

    [b]Yel, dal ve yaprak!
    Yel esmez ise
    Dal, depremez
    Yaprak, düşmez!..

    Fikir, irâde ve fiil meczetmez ise
    Aş pişmez!..
    [/b]
    Tabiatda meydana gelen her işin özünde; önce fikir, sonra irâde en son olarak da fiil vardır.
    Sayın Orhan KAYA’nın [b]Yankı[/b]’sında neşretdiği “[b]Asubaylar Hasım Değil, Hısımdır[/b]” isimli makâlesinden öğrendik. Bugüne kadar mesnetsiz olarak “[b]Astsb.[/b]” şeklinde kısaltdığı “[b]Astsubay[/b]” kelimesini Genelkurmay Başkanlığımız “[b]Asb.[/b]” şeklinde kısaltmaya karar vermiş. TSK Askerî Kısaltmalar Sözlüğüne işlediği bir düzeltme ile bu değişikliğin resmiyet kazandığını da biz duyduk. Astsubay kelimesinin uydurulduğu 1952 senesinden beri devâm eden bir saçmalığa Necdet Bey artık son verdi. Hayırlı olsun, tebrik ederiz kendisini.
    Bugün burada tebrik etmekle mükellef olduğum bir asker kişi daha var… Makâlesinde [b]Asubay[/b] kelimesini ilk kullanan meslekdaşımız, Sayın Orhan KAYA’dır. Bu tutumundan ötürü huzurlarınızda kendisini tebrik ediyor ve hörmetlerimi gönderiyorum.
    [b]Esen yel, depreyen dal, düşen yaprak!
    Haziran’da yel esdi,
    Sonra Necdet Bey depredi,
    Aralık’da yaprak düşdü…[/b]
    Sayın Orhan KAYA’nın her iki eylem arasında kurmayı zühul etdiği bu illiyet bağını da biz bağlasak, nasıl olur?
    Paşa keyfinden yapmadı elbet bu düzeltmeyi. [b]Evvel’den Âhire Işıltılı Yansımalar[/b] isimli makâlemizde gündeme getirip bu konudaki sahtekârlığı belgeleriyle fâş eyledik. Astsubay kelimesi uyduruk bir kelimedir dedik. Aslının faslının ne olduğunu bu makâle tefrikamızda eni konu ilân etdik. Bununla iktifâ etmeyip rütbemizdeki ”Astsb.” kısaltmasını bundan kelli “Asb.” şeklinde yazacağımızı siz kıymetli dost, akran ve büyüklerimize duyurduk.
    [b]Demek ki bu konuda bizim iddiamız doğru imiş.
    Demek ki emekliassubaylar.org’u takip ediyorlar.[/b]
    [/b]Karargahda akıllı ve vicdanlı birisi çıkmış; fikir, irâde ve fiil meczetmiş ve bu karara varmışlar. Netice itibariyle bir Orgeneralimizin 62 sene evvel yapdığı ayıbı başka bir Orgeneralimiz bugün ilgâ etdi.
    Yel, Eski Tüfek’den; irâde ve fiil Necdet Bey’den.
    Fakat bu yalap şalap makyaj ile zevahiri kurtaramazlar. Bu yapılan, yapılması gerekenlerden sâdece birisidir.
    Bunun esbâb-ı mucibesini de Evvel’den Âhire Işıltılı Yansımalar’da izah etdik.
    [b]Akıl vasıtasıyla, vicdân ölçüsüyle ve gönül gözü ile bakdıkları gün
    Makâlemizde gündem etdiğimiz Asubayların diğer taleplerinin de doğru ve haklı olduğunu görecekler…
    İşde o gün;
    Yel, esecek
    Dal, depreyecek
    Yaprak, düşecek
    Ve dahi
    Asubaylar haklarını alacak…
    Hatâdan kurtulmak, doğruya yönelmek insanı güzelleşdirir…
    İnsanlarımızı güzel olmaya dâvet ediyoruz…
    Eski Tüfek[/b]